05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 17 Ocak 2017 bDoiymarbbaalıksıra’dldaırı EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ECE KURTULUŞ haber 11 ŞYE4AH12’PİİRTPAOAOOĞLLLLİAISRİDSNUDI Mahmut Ava Miraç Kadir Özcan Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde Dicle Üniversitesi içerisindeki hafriyat döküm alanına önceden tuzaklanan patlayıcı polis aracının geçişi sırasında infilak ettirildi. Saldırıda polis memurları Mahmut Ava, Miraç Kadir Özcan, Şenali Ocak ve Ali Sevim şehit oldu, 1’i ağır 2 polis de yaralandı. Diyarbakır Valiliği’nden yapılan açıklamada, Dicle Üniversitesi içerisinde bulunan hafriyat döküm alanında görevli çevik kuvvet polislerini taşıyan zırhlı aracın geçişi sırasında bölgede bulunan Sadi mezarlığı duvarının olduğu bölgede önceden tuzaklanmış patlayıcı maddenin infilak ettirildiği açıkladı. Şehit polis memuru Mah mut Ava’nın (28) memleketi Osmaniye’nin Toprakkale İlçesi’ndeki baba ocağı yasa büründü. Oğullarının şehadet haberini aldıktan sonra fenalaşan SüleymanSultan Ava çiftine, yetkililer ile birlikte eve gelen sağlık görevlileri müdahale etti. Şehit Mahmut Ava’nın yaklaşık 2 yıl önce hayatını birleştirdiği eşi Gülseren Ava’nın 3 aylık hamile olduğu öğrenildi. Miraç Kadir Özcan’ın (28) Trabzon’da yaşayan ailesine acı haber yetkililer tarafından verildi. Yaklaşık 8 aydır Diyarbakır’da görev yapan 1,5 yaşında kız çocuğu sahibi Miraç Kadir Özcan’ın bir süre önce kaybettiği babası Ali Özcan’ın da emekli polis komiseri olduğu öğrenildi. l İHA/ DHA Şırnak’ta patlama Şırnak merkez Dicle Mahallesi’nde PKK’li teröristler tarafından daha önce tuzaklanan el yapımı patlayıcı, dün saat 15.15’de kentin içme suyu şebekesini onaran müteahhit firmaya ait kepçenin altında patladı. Patlamada 5 kişi yaralandı. Polis dövebilir! Tehdit ve darp edildiğini iddia eden bir kişi Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu, savcı KHK ile reddetti AHMET ŞEFİK Trabzon’da FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan Abdullah B., 2 aylık hamile eşi ile birlikte gözaltına alınmasından sonra darp edildiği, kötü muamele ve tehdide maruz kaldığını iddia ederek Trabzon Başsavcılığı’na şikâyette bulundu. Cumhuriyet Savcısı E. A. 23 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 9. maddesine dayanarak “kovuşturmaya yer olmadığı”na karar verdi. KHK’ye dayandırdı Savcılık kararında, “bu kanun hükmünde kararname kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiği, bu nedenle iddia konusu eylem nedeniyle şikâyetçi olunanlar hakkında kovuşturma yasağı bulunduğu anlaşılmakla, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi” denildi. Avukattan tepki Trabzon Barosu tarafından görevlendirilen avukat A.K.Ş., savcılığın kötü muamele ya da işkence iddiasına karşı verdiği kararın kabul edilemez olduğunu söyledi. A.K.Ş. “3 açıdan itirazımız olacak. Birincisi, KHK’de ‘polislerin görevlerinden dolayı’ diyor. İşkence ya da kötü muamele görev değildir. İkincisi, gözaltı süresi 3 günden 30’a çıkarıldı. Üçüncüsü ve en önemlisi ise Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi işkence ve kötü muameleyi kesinkes yasaklamaktadır. Diyelim ki bir kişi gözaltında öldürüldü. Bu kovuşturulamayacak mı? Karar Anayasa ve AİHS’ye aykırı. Karara itiraz edeceğiz” dedi. l TRABZON YARGITAY KARARI Polisler işkenceden yargılanacakDuvarlara laik lik mesajı yazan Mersinli gençler gözaltına alınmalarıın yorumladı Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde, 2013 yılında gözaltına aldıkları Meshut ve Mervan Eşen kardeşleri, ‘Yıldırma politikası’ alında bot izi çıkacak şekilde dövdükleri iddiasıyla 3 polis hakkında 3 yıldır mahkemeler arasında gezen dosyada ABİDİN YAĞMUR Mersin’in Silifke ilçesinde duvarlara “Türkiye laiktir, laik kalacak” ve Reina katliamını protesto etmek için “bombalar patlıyor, biz ölüyoruz” yazan CHP Mersin İl Gençlik Kolları Başkanı Uğur Kaymaz, Başkan Yardımcısı Durul Üşünmez, yöneticiler Oğuzhan Şahin ile Doğukan Tönbül cumartesi günü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince evlerinden gözaltına alındı. Emniyet sorgusu ardından savcılığa çıkarılan 4 genç, tutuklan mahkemede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. CHP İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Durul Üşenmez, “Emniyet’e getirilene kadar neyle suçlandığıma dair bilgi verilmedi. Üzerimize atılı suçlar Terörle Mücadele Şubesi’nde ifade vermemizi gerektirecek türden suçlamalar değil. Rencide oldum. Ben ve arkadaşlarım terörist değiliz. Barış, dostluk, birlik, beraberlik gayemizdir. Bizim başımıza gelen bu olay son dönemdeki siyasi baskının ve yıldırma politikasının örneklerinden sadece birisi Yargıtay son noktayı koydu. Yargıtay 5. Ceza Dairesi 28 Haziran 2016’da sanıkların üzerine atılan suçun niteliği, iddianamede olayın anlatılış biçimi ve Bismil Asliye Ceza Mahkemesi kararındaki gerekçeye göre; Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve sanık polislerin bu mahkemede yargılanmasına oybirliği ile karar verdi. 3 polisin tutuksuz yargılanmasına Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden baş Eşen’in alnında bot izi çıkmış. hakkında zorla getirme kararı çıkarılıp, eksiklerin ta maları istemiyle sevk edildikleri dir” diye konuştu. l MERSİN lanırken verilen ara kararda mamlanması için duruşmayı Kaymakam umursamadısanıkpolislerM.E.K.veA.T. ertelendi.l DHA Seçimde kendisine rakip olan aday ve ailesi ile husumetli olduğu 18 köylü için ihbarda bulunan muhtarın görevden alınmasını isteyen köylüler ret yanıtı aldı ABİDİN YAĞMUR Mersin’in Mezitli ilçesine bağlı 300 nüfuslu Cemilli Köyü’nde muhtar Halil Bağcı’nın, seçimlerde kendisine rakip olan muhtar adayı Fevzi Efe ve ailesi ile husumetli olduğu 18 köylü hakkında “FETÖ, PKK, DHKPC üyesi oldukları” ve “Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri” iddiasıyla ihbarda bulunmasının ardından haklarında soruşturma açılan köylüler, dün Mezitli Kaymakamlığı’na giderek muhtarın görevden alınmasını istedi. Muhtarın ihbarda bulunduğu köylüler kaymakamla görüştü. Görüşmede köylüler, muhtar Halil Bağcı’nın kendilerine iftira attığını, köy halkı arasında ayrımcılık yaptığını dile getirdiler. Mezitli Kaymakamı Emin Sait Karahaliloğlu ise “Yasal olarak bizim yapabileceğimiz bir şey yok” diyerek köylülere yasal yollara başvurabileceklerini söyledi. Köylüler, kaymakamlık ziyaretinin ardından Mezitli Belediyesi’ne giderek CHP’li Başkan Neşet Tarhan ve CHP Mezitli İlçe Başkanı Gökhan Gök’e yaşananları anlattı. Öyle insanlar değiliz Muhtarın ihbar ettiği kişilerden eski muhtar Fevzi Efe, “Seçimde kendisi 102 oy aldı, ben 92 oy aldım. Biz de kendisine hayırlı olsun dedik. Fakat rakip olduğumuzu düşünerek üzerimize üzerimize geliyor. Hakkımızda dilekçe vermiş. Biz öyle insanlar değiliz ki” dedi. Cemilli köylüleri Bağcı hakkında suç duyurusunda bulunacak. l MERSİN O çocuk: Küçüğüz, niye yaptılar? Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar sırasında geçen yıl 3 Mart’ta mahsur kalan sivillerin tahliyesinde çekilen ve geçen günlerde ortaya çıkan görüntülerde, küçük yaştaki çocuklar ve kadınların elbiselerinin üst kısımlarının çıkarılarak karınlarını açmaları istenirken, çocuk ve kadınların korku dolu bakışları yeraldı. O çocuklardan 11 yaşındaki Ş.T, Dihaber’e konuştu ve 3 Mart 2016’da ya şananları anlattı: “Çıktığımızda §evler, her yer yıkılmıştı, nerede olduğumuzu bulamıyorduk. Kaybolduk. Çok korkmuştum. Bizi akşama kadar beklettiler. Yüzümüze ışık tuttular. Bana önce ‘Ayakkabını çıkar. Pantolonunu yukarı çek. Elindeki çantayı bırak’ dediler. O sırada bana yapılanları doğru bulmuyorum. Onu büyüklere yapabilirler ama biz küçüğüz. Bize bunu neden yaptılar ki?” dedi. HDP Milletvekili Feleknas Uca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde olayı TBMM gündemine taşıdı. Gezi’yi hâlâ unutamadılar: 24 kişi için yakalama kararı Hatay’daki Gezi Parkı eyleminde Ahmet Atakan’ın hayatını kaybetmesi nedeniyle İzmir’de izinsiz gösteriye katıldıkları gerekçesiyle 81 kişi hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi. İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet etmek”, “Görevli memura mukavemet”, “Kamu malına zarar vermek”, “Kişi malına zarar vermek” suçlarından tutuksuz yargılanan 2 sanık ve avukatları katıldı. Sanıklardan eski HDP İzmir İl Başkanı Cavit Uğur ise duruşmada yer almadı. Duruşmada söz alan sanıklar Abdullah S. ile Veli A, üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme, duruşmaya katılmayan 24 sanık hakkında ise yakalama kararı verdi. Bir sonraki duruşma 15 Mayıs’ta yapılacak. l İZMİR/DHA Başkancı muhafazakârmilliyetçi tahakküm Bütün gücü bir kişi veya mercide toplayan anayasa değişikliği önerisinin, Meclis’teki AKMHP koalisyonundan yeterli evet oyu alma ihtimali yüksek. Buna karşılık, nisan başı yapılması öngörülen halkoylamasından evet çıkma ihtimali, etkili muhalefet yapma olanakları kısıtlı olmasına rağmen, şimdilik ortada gözüküyor. Şimdilik diyoruz, çünkü Tayyip Erdoğan daha sahaya inmedi ve nasıl bir kampanya stratejisi izleyeceği belli değil. Bazı göstergeler, hayır oyu verme eğiliminin arttığı izlenimi veriyor. Bu direnci kırmak için AKP lideri ne tür mobilizasyon stratejisi izleyecek? AKP sözcülerinin son açıklamaları, tek parti dönemi uygulamalarını örnek verirken, gönüllerinde yatanın bir karşıtahakküm olduğunu gözler önüne serdi. Önerilen parti devleti sistemi, tek bir kişinin bir veya iki turda seçilmesine son tahlilde dayalı olacak. Böylece milliyetçimuhafazakâr tahakkümün kalıcı olacağını değerlendiriyor AKP yöneticileri. Bunu en açık biçimde Bekir Bozdağ dile getirdi. “Artık marjinal ve radikal söylemlerle iktidar yolu açılmayacak, herkesi merkeze doğru çekecek” dedikten sonra, bugün milliyetçimukaddesatçı koalisyonunun iktidarda bin yıl kalma güvencesi olarak gördüğü esas nedeni dile getirdi: “Muhafazakâr kesim, bundan sonra, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde belirleyici olacaktır. Onlarla kavga edenin Türkiye’de iktidar olma şansı olmaz.” Önerilen başkanlık sisteminin 1808’de Senedi İttifak’la başlayan bürokratik egemenliği iki yüz yıl sonra alaşağı edip bu işgalin hesabını soracağını ilan eden AKP milletvekili Metin Külünk’ün söyledikleri de Bekir Bozdağ’ın görüşünü netleştiriyor. Bu görüş, Türkiye’de kendini muhafazakâr olarak nitelendiren milliyetçimukaddesatçı kitlenin sosyolojik olarak her durumda çoğunluğa sahip olduğu inancına dayanıyor. Gerçekten de kökleri epey eskilere giden günümüzün üç büyük toplumsal çatışma alanında milliyetçimukaddesatçı kanat çoğunluğa sahip olmanın güvencesi içinde, sandıktan çıkmanın yeterli olduğu çoğunlukçuluğu savunuyor ve hep kendinden olacağına inandığı bir Şef’in tahakkümünü arzuluyor. Bu üç çatışma alanı, etnik (TürkKürt), dini (SünniAlevi) ve kültüreldir (muhafazakârmodernist). Bu üç çatışma alanının her birinde Tayyip Erdoğan şahsen ve şu anda oluşan AKMHP koalisyonu, sayısal çoğunluğu ve “merkezi” temsil ediyorlar. Çatışma konusuna göre bu koalisyona başka destekler de geliyor. Etnik milliyetçi alanda, toplumun takriben yüzde 80’ini oluşturan Türk ve Türkleşmiş çoğunluğun çok büyük bir kısmı son tahlilde “iç düşman”a karşı hep kenetleniyor. Bu kenetlenme AKP ve MHP’nin temsil ettiği toplum kesimlerini aşıyor. CHP yönetiminin dokunulmazlıkların kaldırılması için evet oyu kullanma kararı alması ve halen tutuklu olan HDP’li milletvekilleri konusunda yönetim olarak mızırdanır gibi yapması (bu konuda birkaç CHP milletvekilinin şahsi girişimlerini ayrı tutalım), bu partinin Kürt sorununda AKPMHP baskısına direnme kapasitesi olmadığını gösteriyor. Bunun bir başka yakın örneği, HDP milletvekili Garo Paylan’ın Ermenilerin soykırıma maruz kaldıklarını TBMM kürsüsünde söylemesine karşı hemen oluşan AKPCHPMHP ittifakı. Bir diğer örneği, Kıbrıs görüşmeleri başlar başlamaz hem MHP hem CHP sözcülerinin “yavru vatan elden gidiyor!” çığlıkları atmaları ve AKP’nin tabanının bunu sessizce onaylaması. Alevi konusunda da Sünni çoğunluğun etnik farkları aşan bir ittifaka nasıl hemen girdiğini geçmişte birçok kez gördük. Toplumun takriben üçte ikisi kendini muhafazakâr olarak tanımlıyor. AKP sözcüleri, iki yüz yıllık modernleşme çabalarının hesabını sorma, aslına dönme ve medeniyet değiştirme temalarını işlerken, bu muhafazakâr çoğunluğun bu yönde mobilize edileceği güveniyle davranıyorlar. Tayyip Erdoğan’a en az onon iki yıl daha iktidarda kalma olanağı vermesinin yanında, daha uzun bir dönem de muhafazakârmilliyetçi şeflerin seçileceği güveniyle bu tek adam ve devlet partisi iktidarı rejimini dayatıyorlar. Aynı zamanda toplumsal bölünme ateşini de körüklemiş oluyorlar. “Neden birlikte yaşayalım” sorusunun çok daha fazla ve bugün olduğundan çok daha farklı çevreler tarafından sorulmasının zeminini hazırlıyorlar. Bu anayasa değişikliğine evet demek, yeni bir tahakküm arzusuna teslim olmanın yanında, bu üç çatışma alanının daha fazla aktive olması ve Türkiye toplumunda birlikte yaşama arzusunun iyice yıpranması tehlikesini körüklemek anlamına geliyor. Bu nedenle, bu anayasa değişikliğine hayır demekte toplumsal barış ve beraberlik açısından gerçekten hayır var. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle