14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 6 Eylül 2016 10 Başkanlık sloganı: Çözüm mözüm yok Başbakan Binali Yıldırım “Çözüm mözüm yok” derken bir hayli geç kalmakla birlikte elhak doğruyu söyledi. Açılımmış, Oslo’ymuş, İmralı’ymış falan geçiniz, bunların hiçbiri Kürt sorununu gerçekten de çözmeyi hedefleyen süreçler değillerdi. Aslında yoktular. Çözüm yoktu, sadece adı vardı. 2009’daki kısa sürmüş sözde açılımda, TSK’yi tasfiye için ABD ve genel olarak Batı’dan destek alma çabası yönlendiriciydi. İktidar bakımından “Oslo” ve “İmralı” süreçleri ise kritik önemdeki seçimlerin terörsüz, kazasız belasız atlatılması açısından değer taşıyordu. “Çözüm Süreci” adlı dizi film, Selahattin Demirtaş “Seni başkan yaptırmayacağız” deyince sona erdi. HDP yüzde 10’u geçerek AKP’yi Meclis’te azınlığa düşürdü; ardından bugün süren ve nerede biteceği belli olmayan savaş başlatıldı. Çözüm süreçlerinin ve özellikle de “İmralı” adlı son epizodun bir faydalı tarafı insanların ölmemesiydi; diğer faydası da fikri olana ifade etmek için göreceli bir uygun ortam sağlamasıydı. Kan akmıyor, analar ağlamıyordu belki ama sözde sürecin zemini kalıcı barış da vaat etmiyordu. Bu yüzden taraflar bir sonraki savaş için birbirlerinin gözlerinin içine baka baka hazırlık yapabildiler. Öncesinde alınmış bir siyasi karar neticesinde 24 Temmuz’da savaş başlatıldı... Gelinen noktada biz çözümden vazgeçtik, en azından insanların ölmediği, hiç olmazsa fikir beyan etmenin daha az risk içerdiği bir “İmralı” alacakaranlığına bile muhtaç hale geldik. Binali Yıldırım’ın “Çözüm mözüm yok” şeklindeki veciz cümlesinde geçen “çözüm”ün gerçek hayatta karşılığı zaten yoktu ama sanırım “mözüm”ün var. “Mözüm” dediği işte bu “İmralı süreci”dir. Şimdi nereden icap etti de “Çözüm mözüm yok” dedi Binali Yıldırım? 15 Temmuz sonrası şartlarında iktidarın kutuplaşmayı erteleyip ele güne karşı ülkede “milli birlik ve beraberlik ruhu” tesis etme ihtiyacının ortaya çıkması üzerine, fırsat bu fırsattır diye birilerinin “barış ve Çözüm” mevzuunu yeniden dolaşıma sokmaya çalışmaları mı neden oldu buna? Belki de. Ama bakınız Yıldırım, “Çözüm mözüm yok” dedikten sonra konuşmasını nasıl sürdürüyor: “(Terör örgütünü) Şehirlerde büyük ölçüde kontrol altına aldık; şimdi kırsalda güvenlik birimlerimiz bütün gücüyle üzerine gidiyor, gitmeye devam edecek. Bu konuda herhangi bir zafiyet asla kabul etmiyoruz.” Yıldırım’ın “zafiyet” sözcüğünü kullanması dikkat çekici; akla 15 Temmuz darbe girişiminin güvenlik güçleri üzerindeki muhtemel olumsuz etkisini getiriyor. Malum, güneydoğudaki muharip tugayların üst komutası darbeci çıktı. Generallerin yüzde 45’i darbecilikten tutuklu. Güvenlik güçleri birbirine silah çekti. Bu faktörler toplamda bir güvenlik zafiyeti meydana getirmeseydi, PKK 15 Temmuz’dan sonra terör ve şiddetini dramatik biçimde tırmandırmak için yeterli açığı bulamazdı. Yine başa dönüyoruz; iktidarın 7 Haziran’ı izleyen günlerde verdiği tarihi ve trajik karara... Tek başına iktidarı yeniden tesis etmek maksadıyla Türkiye için cehennemin kapılarını açmak yerine CHP ile koalisyon yapılsaydı, hem 15 Temmuz darbe girişimi olmazdı, hem de İmralı sürecinin tuhaflığı yüzünden güneydoğu şehirlerinde oluşan güvenlik sorunları, oraları yerle yeksan eden bir topyekun savaşa gidilmeden, tedricen halledilebilirdi. Fakat hedef ne pahasına olursa olsun başkanlık... Hem seçim hem de gelecekteki muhtemel referandumda gereken yüzde 50 ve üzerindeki milliyetçi muhafazakâr oyu getirmesi arzu edilen mutabakat, bir Binali Yıldırım sloganıyla açıklanıyor: Çözüm mözüm yok! “Yenikapı ruhu” geldi geçti, “Çözüm mözüm yok” ruhu yaşıyor. l MEMURUN ESKİ GÖREVE DÖNÜŞÜ ZOR Açığa alınanlar aklansa bile görev yeri değişecek MUSTAFA ÇAKIR Hükümetin 1 Eylül’de yayımladığı 673 sayılı kanun hükmünde kararnamede 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından görevden alınan kamu çalışanlarıyla ilgili önemli bir düzenleme de yer aldı. Buna göre, soruşturmalar sonucunda göreve iadesine karar verilen yönetici konumundaki devlet memurları, halen bulundukları görevlere atanamayabilecek. Soruşturma sonunda bu personel öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık derecelerine uygun başka kadro ve pozisyonlara da atanabilecek. Bu durumda açığa alınan üst düzey personel soruşturma sonunda suçsuz bulunsa bile eski görevine dönemeyebilecek, ancak başka görevlere atanabilecekler. Memurun hangi göreve atanacağına, atamayı yapan kurum karar verecek. Hükümet benzer bir düzenlemeyi daha önce “torba yasa” ile yapmıştı. Yasa ile görevden alınan kamudaki üst düzey personelin açtıkları davaları kazansalar bile eski görevlerine dönmelerinin önü kapatılmıştı. Görevden alınan memurlar açtıkları davaları kazansalar bile eski görevlerine değil başka bir kadroya atanacaklardı. Yasaya göre mahkemelerin vereceği iptal ve göreve iade kararları da 1 ay değil, 2 yıl içinde uygulanacaktı. Ayrıca davayı kazanan kamu personelini eski görevlerine iade etmeyen amirler hakkında da soruşturma açılmayacağı öngörülmüştü. CHP, “torba yasayı” Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi de düzenlemeleri anayasaya aykırı bularak iptal etti. Şimdi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen benzer bir düzenleme bu kez KHK ile getirilmiş oldu. l ANKARA l Reuters: Polis ŞİKÂYETLERİ İNCELİYOR Hollanda’da darbecileri ölümle tehdit eden Türk’e gözaltı Hollanda’da güvenlik güçlerinin Türk asıllı bir Hollanda vatandaşını, Gülen yanlılarını ölümle tehdit ettiği suçlamasıyla gözaltına aldığı bildirildi. Reuters’ın haberine göre darbe girişimiyle bağlantılı 150’ye yakın şikâyeti inceleyen Hollanda polisi, sosyal medyadaki birçok mesajın tehdit ve hakaret içerdiğini tespit etti. Haberde, gözaltına alınanların sayısının artabileceği kaydedildi. l Dış Haberler haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Solcu ve Atatürkçüleri FETÖ’cü diye atıyorlar’ 15 Temmuz sonrası yaşanan mağduriyetleri raporlaştıran CHP’li Ağbaba, ‘OHAL’i kullanarak emekçilere yapılan saldırıların karşısındayız’ diye konuştu CHP Emek Büroları, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından emek cephesinde yaşanan gelişmeleri mercek altına aldı. CHP Emek Büroları Koordina törü Genel Başkan Yardımcısı Ve li Ağbaba’nın hazırladığı rapordan dikkat çeken başlıklar şöyle: Başka tarikatlar yerleştiriliyor: FETÖ’nün yerine başka tarikatlar yerleştiriliyor, yeni paralel ya pılar inşa ediliyor. FETÖ devlete sızmadı, AKP eliy le yerleştirildi. Do layısıyla AKP, ki min FETÖ’cü olup olmadığını herkes ten daha iyi bili İKLİM ÖNGEL yor. FETÖ kapsamında darbeye bu laştığı iddia edilen kamu çalışanlarının açığa alınma ve işten çıkarılma süreci, bir ca dı avına dönüştürülmeye başlan dı. 40 bini aşkın kamu çalışanı nın işine son verildi. Örneklere göre durum vahim: CHP olarak FETÖ üyelerinin, dar becilerin, devleti işlevsiz kılmaya çalışan herkesin ilk günden beri devletten temizlenmesinden yana yız. Ancak bu süreçte birçok ma sum yurttaşımız, bu örgütle alaka sı olmayan solcular, sosyal demok ratlar, devrimciler, Atatürkçüler ve farklı inanç gruplarından va tandaşlarımızın, fırsat bu fırsat de nilerek açığa alındığını ya da işsiz bırakıldığını görüyoruz. Elimizde ki örnekler bize durumun vahame tini gösteriyor. Atatürkçüler FETÖ diye açı ğa alınıyor: Devlet Personel Başkanlığı’nda çalışan bir kamu çalışanına 8 yıl boyunca “Sen sol cusun” denilerek vekâlet dahi ve rilmiyor, aynı kişi 15 Temmuz’dan AĞBABA CHP’DEN SİLİVRİ’YE ZİYARET CHP Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Cezaevle ri Komisyonu Sözcüsü Veli Ağbaba, tutuklanan Atilla Taş ve Murat Aksoy’u Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Ağbaba’nın Taş ve Aksoy’un ifadelerine göre hazırladığı raporda Taş, “Atatürkçü deyip suçlasalar anlayabilirdim. Benim üzerimden sosyal medya kullanıcılarına aba altından sopa gösteriyorlar. Hükümeti eleştiren herkes hedeftir” derken Aksoy, “Benim üzerimden Kemal Kılıçdaroğlu yıpratılmaya çalışıldı. Benim cemaatle uzaktan yakından alakam olmadığını herkes biliyor. Şu anki bakanlar da beni yakından tanır. İki şey istedim, birincisi daha çok demokrasi daha çok özgürlük. İkincisi çocuklarım namerde muhtaç olmasın” dedi. sonra FETÖ’cü diye açığa alınıyor. Sinop’ta Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi, Nükleer Karşıtı Platform üyesi bir kişi FETÖ’den açığa alınıyor. Çanakkale’de Eğitimİş üyesi ve aynı zamanda Birleşik Haziran Hareketi’nden bir yurttaş hükümeti eleştiren sosyal medya paylaşımları gerekçesi ile açığa alınıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde TKP’li bir çalışan, “Gezi Direnişi’ne katıldı” denilerek FETÖ kılıfına sokularak açığa alınıyor. Isparta’da dağda keçi güden CHP’li ve aynı zamanda KESK’li bir vatandaş FETÖ’den açığa alınıyor. Kayyımlar silahla tehdit ediyor: Kayyım atanan şirketlerde emekçiler mağdur ediliyor. Atanan kayyımların bellerinde silahla çalışanları tehdit ettiği bize gelen duyumlar arasında. Yani OHAL süreci açıkça “AKP’yi desteklemezsen FETÖ’cüsün” sürecine dönüştü. AKP üniversite sistemini çökertti: AKP kendi eliyle kurduğu FETÖ üniversitelerini kapatırken kendi eliyle akademiye yerleştirdiği örgüt üyelerini tasfiye eder ken bu örgütle hiçbir ilişkisi olmayan bilim emekçilerini de aynı torbaya koymaktadır. Üniversitedeki demokrat ve devrimci kadroları tasfiye etmek için FETÖ yaftasını kullanan AKP, üniversite sistemini çökertti. KHK’ler fırsata çevrildi: AKP, 16 yıldır yaptığı gibi yine devleti öfke, kin ve intikamla yönetmeye devam ediyor. Kendi eliyle devlete yerleştirdiği FETÖ’cüleri bilmesine rağmen, kurunun yanında yaşı da yakıyor ve KHK’leri iktidarını ve baskıyı pekiştirmek için fırsata çeviriyor. AKP karanlığı KHK’lerle sürüyor. İnsanları, yıllarca kamu adına hizmet vermiş emekçileri bir gecede işsiz bırakıyor. Fırsatçılığa karşıyız Konuyla ilgili açıklama yapan Ağbaba, “Dün FETÖ ile sarmaş dolaş olup devleti FETÖ’cülere parsel parsel dağıtanlar bugün emekçilere saldırıyor. CHP olarak darbelerin ne kadar karşısındaysak, darbe girişimini fırsat bilip OHAL’i kullanarak emekçilerimize yapılmakta olan saldırıların da karşısındayız” dedi. l ANKARA Öğrenciler hocalarının yanında Üniversite öğrencileri, 1 Eylül gecesi çıkarılan 672 sayılı KHK ile cemaatçilerin yanında aydın ve akademisyenlerin de görevlerinden ihraç edilmesine tepki gösterdi. CHP Gençlik Kolları, Fikir Kulüpleri Federasyonu, Gençlik Muhalefeti ve Öğrenci Kolektifleri’nden öğrenciler, tasfiye edilen hocalarının yanında olduklarını duyurmak için Mülkiyeliler Birliği’nde toplandı. Öğrenciler, ihraç edilen akademisyenlerle ilgili, “Hocalarımızın cemaatçilerle aynı kefeye konulması kabul edilemez. Cemaatle hesaplaşma adı altında bu ülkenin aydınlık yüzlerine karşı gerçekleşen bu operasyonlar sadece bireylerle sınırlı değil, ülkemiz topraklarında yeşeren tüm ilerici birikimlere ve fikirlere yani laikliğe, aydınlanma felsefesine karşı bir sivil darbe sürecine dönüşmüştür” açıklamasını yaptı. İhraç edilen araştırma görevlisi Aysun Gezen ise “Biz sadece barış istediğimiz için değil, Ankara Üniversitesi Rektörü’nün karşısında durduğumuz için torbaya atıldık” dedi. Öğrencilere CHP milletvekilleri Necati Yılmaz, Ali Haydar Hakverdi ve Mehmet Gökdağ da destek verdi. l ANKARA / Cumhuriyet Cezaevinde hayatı tehlikede Tutuklanan gazeteci Lalezar Sarıibrahimoğlu’nun daha önce kısmi felç geçirdiği, sağlık durumunun cezaevinde kontrol edilemediği belirtildi 15Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen cemaatine yönelik operasyon kapsamında tutuklanan eski Zaman gazetesi yazarı Lalezar Sarıibrahimoğlu’nun (Kemal) avukatı Ümit Kardaş yazılı bir açıklama yaptı. Kardaş, Sarıibrahimoğlu’nun pıhtı atma hastalığının olduğunu ve daha önce kısmi felç geçirdiğini belirterek cezaevindeki kötü koşullardan bahsetti. Açıklamanın devamında müvekkilinin silahlı terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin dosyada hiçbir kanıt bulunmadığına değinen Kardaş, tek iddianın Zaman gazetesine dışarıdan profesyonel olarak yazı yazması olduğu belirtti. Kardaş, “Bir gazeteci yazı yazdığı için tutuklu. Cezaevinde yaşama, ilaç alma, iletişim kurma, avukatla görüşme Lalezar Sarıibrahimoğlu durumları fevkalade sorunlu. Lale gibi diğer gazetecilerin de durumu aynı. Gazeteciler Cemiyeti bu konuda aktif ve etkin bir rol alamaz mı. Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay ile cezaevinde görüşmeler yapıldı. Lale ve diğer gazeteciler de bunu bekliyor. Nuriye Akman, Nazlı Ilıcak, Büşra Erdal gibi” ifadelerini kullandı. Cezaevi koşullarından dolayı Sarıibrahimoğlu’nun hayati tehlikesi olduğunu belirten Kardaş, takip ve tahlil sonuçlarına göre kontrol altında tutulması gerektiğini kaydetti. Kardaş, cezaevi koşullarında bunun pek mümkün olmadığına değinerek, “Tutuklama bir tedbirdir. AİHM kararlarıyla istikrar kazanmış orantılılık prensibine göre tutuklamanın bütün somut etkileri ve kişinin sağlığına, ailesine, işine, ticari varlığına ve imajı da dahil olmak üzere hayatının bütün alanlarına etkisi değerlendirilmelidir. Sağlık durumu dikkate alınarak adli kontrol şartı uygulanarak tahliye edilmeli” dedi. Adli kontrol şartıyla tahliye edilmesi için gerekli yerlere itiraz ettiğini belirten Kardaş, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay’ın sorunlarının gündeme getirildiği gibi gibi diğer tutuklu gazetecilerin de sorunlarının gündeme getirilmesini istedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Deniz Kuvvetleri imamı sorguda Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında esSipahioğlu ki Gebze Belediyesi Başkan Yardımcısı Orhan Sipahioğlu, İstanbul’da gözaltına alındı. Fethullah Gülen’in eski sağ kolu yazar Nurettin Veren, Sipahioğlu’nun FETÖ’nün “Deniz Kuvvetleri imamı” olduğunu öne sürmüştü. Deniz Kurmay Binbaşı olan Orhan Sipahioğlu’nun irticacı olduğu iddiasıyla ordudan atıldığı, İstanbul Büyükşehir ve Gebze belediyelerinde çalıştıktan sonra geçen yıl eylül ayında emekliye ayrıldığı belirtildi. Boydak Holding artık TMSF’nin Boydak Holding, Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında 18 Ağustos’ta Boydak Holding’e kayyım atanmıştı. Holdingin eski yönetim kurulu başkanı Hacı Boydak ile yöneticiler Memdun, Şükrü, İlyas ve Bekir Boydak tutuklanmış, Mustafa Boydak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. TRT, Zaman’ın binasına geçiyor TRT Genel Müdürü Şenol Göka’nın kapatılan Zaman gazetesinin İstanbul Yenibosna’da bulunan binasını incelediği ve kurum için ‘uygun’ bulduğu iddia edildi. Medyaradar’ın haberine göre, Zaman’ın binasına taşınacak olan TRT’ye; Zaman gazetesi, Samanyolu TV, Irmak TV gibi televizyonların binalarının yanı sıra tüm televizyon teçhizatları da devredilecek. Ayrıca Bugün gazetesi, Bugün TV, Kanaltürk TV, Millet gazetesi gibi medya organlarının ekipmanları da TRT’ye geçecek. ABD’deki AKP heyetine takviye AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker ve AKP’li vekiller Ahmet Berat Çonkar, Ali Sarıkaya ile Emine Nur Günay, Fethullah Gülen’in iadesiyle ilgili temaslarda bulunmak üzere bugün ABD’ye gidiyor. Şu an ABD’de temaslarda bulunan AKP’li vekiller Ravza Kavakçı Kan ve Sena Nur Çelik de Eker başkanlığındaki heyete katılacak. Üç gün sürecek programda kongre üyeleri, düşünce kuruluşları ve basın temsilcileri ile bir araya gelecek olan heyet, Gülen’in darbe girişimindeki rolünü anlatacak. İlyas Salman’dan suç duyurusu Sanatçı İlyas Salman, FETÖ üyesi olduğuna dair kendisine mesaj attığını iddia ettiği bir kadın hakkında suç duyurusunda bulundu. Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’na gelen Salman, 12 Ağustos günü bir numaranın kendisini sık sık aradığını belirterek, “Ben Mustafa Kemal’e ihanet eden her örgütlenmenin, cemaatin, tarikatın karşısındayım. Değil FETÖ’nün kendisinin, FETÖ’nün gölgesinin bile düşmanı olduğum için açıklıkla bilinmelidir ki şahdamarımı kesseniz Mustafa Kemal akar” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle