20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 3 Eylül 2016 yorum 13 Tutuklanan savcı Geçen yıl bir yazımızda, Fethullahçı takımın 20082011 yılları arasında kendilerinden olmayanları ordudan nasıl uzaklaştırdıklarını örnekleri ile dile getirmiş, “orduya cemaatin ve iktidarın kapıkulu askerlerinin alındığını” ifade etmiştik. Yazı yayımlandıktan birkaç gün sonra Genelkurmay Askeri Savcılığı’na çağırıldık. Askeri Savcı Ali Müjdat Eski, bizi, üstünde onlarca soruşturma dosyası olan bir sehpanın yanına oturttu. Sözde “tanık” olarak ifademizi alacaktı. Israrla, yazımızdaki bilgilerin kaynağını öğrenmek istedi. Sehpanın üstündeki dosyaları gösterip “İşte yürüttüğümüz soruşturma dosyaları. Siz bize bilgi vermezseniz neyi soruşturacağız” demeye getirdi. Gazetecinin görevinin savcıya bilgi vermek, kaynağını açıklamak değil, edindiği bilgiyi kamuoyu ile paylaşmak olduğunu, savcının görevinin de “eğer istiyorsa” o bilgileri soruşturmak olduğunu söyledik. Bunun üzerine Askeri Savcı Ali Müjdat Eski, asıl amacına yöneldi: “Cemaatin ve iktidarın kapıkulu askerleri”nden ne kastettiğimizi sorgulamaya başladı. TSK’yi mi karalıyorduk? Anlaşılan, askeri savcı, ordudaki cemaatçileri değil, ordudaki cemaatçiliği ortaya koyanları soruşturmakla görevliydi. Savcıya, “Beni sorgulayacağınız yerde, ordudaki yurtseverleri tasfiye edenleri sorgulasaydınız daha yerinde olurdu. Kaldı ki, cemaat için yürüttüğünüzü söylediğiniz soruşturmadan bir sonuç çıkmayacağı kanısındayım” dedik. Askeri savcı, çok sinirlendi, tanık olarak kısa bir ifademizi alıp bizi gönderdi. Beklediğimiz oldu, ordudaki cemaatçilerle ilgili o sözde soruşturmadan hiçbir sonuç çıkmadı. 15 Temmuz’dan sonra cemaatin kapıkulu askerlerinin varlığı kanıtlandı. Askeri Savcı Ali Müjdat Eski de, cemaatçi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA [email protected] Sekülerizmi savunmalıyız EMRE CANER Yazar Halihazırda Batı’da da laiklik, devletin inançlar karşısında nötr kalması olarak tanımlanıyordu. Bu bakış açısı, insanların hoşgörü ortamı içerisinde inançlarının gereğini yerine getirmesi (veya getirmemesi) özgürlüğüne dayanıyordu. Peki ya siyasal İslam denilen örgütlenme biçimi, devlete, topluma hatta gündelik yaşama karşı nötr değilse; o zaman ne olacaktı? Yabancılaşma hissi Yaşama dair hiçbir şeyi dışarıda bırakmaya niyeti olmayan siyasal İslam anlayışı, özgürlükçü laikliğin kulağa hoş gelen retoriğine sığınarak gitgide egemen oldu bu topraklarda. Ve sonuçta 15 Temmuz akşamı bir devletler savaşı yaşandı. Devlet mekanizmasını savunanlar da onu şiddet yoluyla ele geçirmeye çalışanlar da varoluşlarını bir şekilde siyasi İslama dayandıran güçler olarak belirdiler laik Türkiye Cumhuriyeti’nde. Siyasal İslamcıların bu “hüneri”, ülkenin seküler kesimlerinde ister istemez derin bir yabancılaşma hissini de tetikledi. Bu yaşananlar tahayyül sınırlarının ötesinde olsa bile, seküler kesimin azınlık psikolojisine girmesi hatadır. Elbette ki devlet erkinin toplumsal hayatı düzenleme gücü yadsınamaz. İktidar uzun yıllardır bu gücünü hoyratça kullanıyor ve toplum hızla değişiyor. Ardı Yıllar boyunca liberal bir ezber olan “özgürlükçü laiklik” tanımı inanç konusundaki tüm sorunları çözen sihirli bir değnek olarak sunuldu. Peki, durum gerçekten öyle mi? Seküler yaşam tarzı, bir seçim olduğu kadar bir mücadele ve telkin alanıdır da artık. arkası kesilmiyor hayatı ele geçirme çabasının. Ama Cumhuriyet’in en büyük başarılarından biri kendi kuruluş felsefesini özümseyen, kemikleşmiş ve oldukça geniş bir eğitimli orta sınıf yaratabilmesidir. Ve unutulmamalıdır ki bu kesimler hâlâ dipdiridir. İnsanca bir özgürlük Laiklik, devlet mekanizmasının o soğuk ruhunda var olur. Varsın o ruha temas etme, onu düzenlenme gücümüzü yitirmiş olalım. Sekülerizm her zaman bizimdir, yaşamın kendisidir; aldığımız nefes kadar yakınımızda durur. Ve bize yeni bir savunma hattı inşa etmemiz gereken çizgiyi gösterir. Umutlu olmalıyız çünkü 21. yüzyılda yaşamaktayız. Umutlu olmalıyız çünkü seküler yaşamın cazibesi başka hiçbir hayat tarzında yok. Arkaik alternatiflerin çekim güçleri oldukça sınırlıdır. Çünkü insana insanca bir özgürlüğü vaat eden yalnızca seküler dünya görüşüdür. Denilebilir ki özgürlük diye bir talebi olmayan, hakikat söz konusu olduğunda ona sırtını dönen antide mokratik uygulamalara da oh olsun tepkisi veren bir çoğunlukla karşı karşıyayız. Oldukça güçlü bir tarihsel blok olarak dikildiler karşımıza ve toplumu muhafazakâr bir yapıya dönüştürmek için atılan adımlardan hiç de şikâyetçi değiller. Bu bloğa ancak mevcut seküler sosyalleşme alanlarını gözümüz gibi koruyarak ve bu özgürlük uzamlarını büyüterek karşı konulabilir. Bildiğimiz gibi yaşamakta her ne pahasına olursa olsun ısrar etmeliyiz. Bunu kendimiz için olduğu kadar gelecek kuşaklar için de yapmalıyız. Seküler yaşam tarzı, bir seçim olduğu kadar bir mücadele ve telkin alanıdır da artık. Devletin herhangi bir kurumdan, bir partiden ya da mezhepsel bir gruptan laikliği korumasını beklemenin dönemi çoktan kapandı. Sekülerizmi böyle bir hayat tarzını benimsemiş olan herkes gözü gibi savunmalıdır. Devlet aygıtının laik olmayan düzenlemelerinden kaçıp kurtulacak bir iradeyi yaşatmaktan başka bir çaremiz yok. Kamusal alandaki yaşam coşkusunu hiçbir zaman ele geçiremeyeceğini bilen muhafazakâr dünya görüşü, onu budamaya çalışmaktan başka bir çare bulamayacaktır. Ama bunu başarmasına da imkân yok. Çünkü aşk, neşe, tutku, hoşgörü, bilgi, yaratım yani yaşamın ta kendisi hâlâ tüm coşkusuyla seküler uzamlarda akıyor ve akacaktır. Her zaman güveneceğimiz gizil gücümüz yaşamda ve özgürlükte yatıyor. Hiçbir zaman tükenmeyecek olan iki kaynakta. Bu nedenle sekülerimizi yaşamak, artık hayatı savunmaktır. Sınırda duvar çatışması Ruhun hortlattıkları 15Temmuz gerici askeri ayaklanması bahanesiyle askeri Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’nin adı sivilleştirildi: “Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi”. Tarih kitapları; Abdülhamid’in, Topçu Kışlası’ndan fırlayan yobaz askerlerin giriştiği 31 Mart gerici ayaklanmaya, Meşrutiyet’e son vermek adına destek verdiğini yazar. “Yenikapı ruhu” dedikleri şeyle saraya tam destek veren muhalefet farkındadır mutlaka... O ruh sayesinde, Topçu Kışlası da, Abdülhamid de hortlatılıyor. Güçler birliği Recep Tayyip Erdoğan’ın sabıka kaydını sicilinden sildiren yargıç olarak tanınan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, adli yıl açılışını Saray’da yaptı. Ne de olsa birlik ve beraberlik günlerindeyiz. Artık güçler ayrılığı ortadan kalkıyor: Tek parti, tek lider, tek Saray. 3 EYLÜL 2016 SAYI: 33204 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.55 04.43 05.08 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.26 13.11 16.47 06.11 12.55 16.31 06.35 13.18 16.54 Akşam 19.42 19.26 19.49 Yatsı 21.06 20.48 21.08 Kobane’den bir grup sınırda Türkiye’nin ördüğü duvarı protesto etti. Taş atan protestoculara Türk güvenlik güçleri gaz bombası ile yanıt verdi Protestolar sırasında sınırdan dumanlar yükseldi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK TSK’nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanlarıyla 24 Ağustos’ta başlattığı Fırat Kalkanı operasyonu 11’inci gününe girerken, Türkiye’nin Suriye’nin Kobane kentine güvenlik gerekçesiyle duvar örmesi çatışma çıkardı. Kobane’ye Türkiye’nin ördüğü duvarı yerel halk “sınırın iki tarafındaki Kürtleri ayırma çabası” olarak görerek protesto ediyor. Dün önce taş atan protestoculara Türk asker ve polisinin gaz bombaları ve tazyikli suyla karşılık verdiği haberi geldi. Ardından Sputnik’ten Hikmet Durgun gerçek mermilerle vurulan 17 yaşındaki bir gencin öldüğünü, 42 kişinin yaralandığını duyurdu. Haber ajansı AP, bir ölüyü teyit ederken yaralı sayısını 80 olarak verdi. Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna ise uyarıda bulunulduktan sonra basınçlı su ve biber gazıyla müdahale edildiğini belirterek, “Ölü ve yaralı bulunduğu bilgileri tamamen yalandır. Karşımızda bir terörist örgüt var. Orada yaşayan insanları kullanarak, duvar çalışmasını sabote etmek için teşvik ediyorlar” dedi. Kürtlerin özerklik ilan ettiği Ro java yönetimine bağlı Kobane Savunma Bakanı İsmet Şeyh Hesen, “Türkiye’nin Kobane toprakları üzerinde 5 km’lik duvar örmak istemesine karşı çıkınca saldırıya uğradıklarını” söyledi. Kobane Democratik Özerk Yönetimi de “Türkiye’yi tüm Rojava’dan uzak durması” için uyarıp halka “ayaklanma” çağrısı yaptı. Karkamış’a da duvar Öte yandan TSK’nin desteğiyle ÖSO kontrolüne geçen Cerablus’a komşu olan Karkamış sınırına 4 TIR beton duvar bloğu sevkıyatı yapıldı. Duvarların sınıra yerleştirileceği belirtildi. YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Fırat’ın batısında ilerlemesini engellemeye çalışan TSK, Bab güzergâhı üzerindeki köylerde IŞİD mevzilerine hava saldırısı düzenledi. YPG ise Cerablus yakınında Türkiye destekli ÖSO gruplarından Sultan Murat Tugayları’nın bazı üyelerini esir aldığını duyurdu. [email protected] TSK: Kunduriyah bölgesi temizlendi Cerablus’un Kunduriyah bölgesinde 9 hedef, Fırtına obüsleriyle 67 atış yapılarak vuruldu. Öte yandan harekâtın başladığı 24 Ağustos’tan bugüne kadar 271 hedefe 1195 atış yapıldığı kaydedildi. Koalisyon güçlerinin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu tarafından gerçekleştirilen operasyon sonucunda Kunduriyah yerleşim alanının tamamen temizlendiği, ayrıca koalisyon ülkelerinin uçaklarının Tilalayn bölgesinde IŞİD militanlarına ait atış hazırlığında olan 2 silah mevzisinin de hava operasyonuyla imha edildiği açıklandı. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Pentagon: IŞİD 25 km’de sıkıştı ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonu sayesinde, IŞİD’in yıllardır silah, militan ve para ikmal ettiği TürkiyeSuriye sınırına olan erişimini yitirmek üzere olduğunu duyurdu. Pentagon sözcüsü Albay Jeff Davis, cihatçıların sınırda kontrol ettiği alanın El Rai kasabasından doğuya doğru 25 kilometrenin altına düştüğünü söyledi. “Burası IŞİD’in dış dünyayla özgür iletişim kurduğu tek alan. Yabancı savaşçılar giriyor, teröristler çıkıyor” diyen Davis, bu alanı da kapatmaya çok yakın olduklarını belirtti. Davis, “Konuştuğumuz herkes Mınbiç’i IŞİD’den önce kim yönetiyorsa, ki halkı ezici çoğunlukla Arap, ona devredilmesinde hemfikir” dedi. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle