20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 22 Eylül 2016 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Gelirde uçurum büyüyor ekonomi 9 Ülkedeki gelir adaletsizliği daha da arttı. Yaklaşık 12 milyon yurttaş yıllık 8 bin liradan az gelirle yaşıyor. Halkın yüzde 39’u sızdıran çatıya, yüzde 43’ü rutubetli evlere mahkum... Türkiye’deki zenginle fakir arasındaki makas her geçen gün biraz daha artıyor, gelir adaletsizliği daha da yoğunlaşıyor. TÜİK’in açıkladığı Gelir ve Yaşam Koşulları anketine göre, en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.5’e yükseldi. En yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0.6 puan artarak yüzde 46.5, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0.1 puan azalarak yüzde 6.1 oldu. Buna göre; toplumun en zengin yüzde 20’sinin gelirinin en yoksul yüzde 20’sinin gelirine oranı 7.4’ten 7.6’ya yükseldi. TÜİK’in açıklamasına göre ülkedeki gelir ve yaşam koşulları özetle şöyle; 4 Ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 16 bin 515 lira. 4 Nüfusun yüzde 14.7’si yoksulluk sınırının altında kaldı. Yani 12 milyon civarındaki yurttaş yoksulluk sınırı altında. 4 Medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre ise yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0.1 puan artarak yüzde 21.9 oldu. Bu hesaba göre de yurttaşların 16 milyonu yoksul. 4 Yoksul olanların içinde bir tek kişilik hane halkı yüzde 8.1, bağımlı çocuğu olmayanların oranı yüzde 4.8, bağımlı çocuğu olanların oranının da yüzde 18 olduğu görüldü. l Ekonomi Servisi Tatil hayal Araştırmaya göre, maddi yoksunluk oranı yüz de 30.3 oldu. Finansal sıkıntıda olma du rumunu ifade eden maddi yoksunluk; çamaşır maki nesi, renkli televizyon, te lefon, otomobil sahipliği, beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir hafta lık tatil, kira, konut kredisi, borç ödemeleri, iki günde bir et, tavuk, balık içeren (veya vejetaryenler için eşdeğer yiyecekler) ye mek ve evin ısınma ihtiya cının ekonomik olarak kar şılanamaması şeklinde ta nımlanıyor. Yani ülkedeki yurttaşların üçte biri tatile gidemiyor, evinde çamaşır makinesi ve renkli televiz yonu yok. Yukarıda belirtilen dokuz maddenin en az dördünü karşılayamayanların ora HALKIN Yüzde 67’Sİ borçlu nı olarak tanımlanan ciddi maddi yoksunluk oranı 2014 yılında yüzde 29.4 4 Ülkede sürekli yoksulluk içinde bulunanların oranı da yüzde 15.8 oldu. 4 Okuryazar olmayanların 27.2’si, yükseköğretim mezunlarının yüzde 1.6’sı yoksul. 4 Ülkedeki hanahalkının yüz de 68’i borçlu ya da taksit ödüyor. 4 Nüfusun 43’ü konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşar ken yüzde 39’u sızdıran çatı, nemli duvarlar, çü rümüş pencere çerçevesi ve yüzde 20.6’sı odaların karanlık olması veya yeterli ışık almaması gibi sorunlarla uğraşıyor. 4 Nüfusun, 68.5’i yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadığını, yüzde 67.9’u konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemeleri veya borçları olduğunu ve yüzde 23.2’si konut masraflarının hanelerine çok yük getirdiğini beyan etti. iken 2015 yılında yüzde 30.3’e yükseldi. Bu göstergelerden, evden uzakta bir haftalık tatili karşılayamayanların oranı yüzde 71.4, iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren (veya vejetaryenler için eşdeğer yiyecekler) yemek masrafını karşılayamayanların oranı yüzde 35.8 ve beklenmedik harcamaları karşılayamayanların oranı yüzde 32.6 oldu. Yatırımlar yarıya indi Janet Yellen Yellen: Politikalarda temkinli olunması gerek. Fed’den sürpriz yok ABD Merkez Bankası (Fed), eylül ayı Federal Açık Piyasa (FOMC) toplantısının ardından 0.250.50 aralığındaki faiz oranlarında değişikliğe gitmedi. Piyasa beklentileri dahilinde açıklanan kararın ardından dolar/TL de geriledi. Dolar, 2.9740 lira seviyelerinden 2.9650’lerin altına çekildi. Fed, geçen yıl aralık ayında politika faizini 0.250.50 aralığına yükseltmişti. Bu yıl içinde Fed’in birkaç kez faiz artırması beklenmesine karşın eylül itibarıyla o hamle henüz gelmiş değil. Bekle gör politikası Fed Başkanı Janet Yellen, kararın ardından düzenlediği toplantıda, ekonominin gelecek dönemde ılımlı büyüme göstermesinin beklendiğini söyledi. Enflasyonun Fed’in yüzde 2’lik hedefinin gerisinde olduğunu söyleyen Fed başkanı, istihdam piyasasında ise güçlenmenin sürmesinin beklendiğini belirtti. Yellen ayrıca büyümedeki toparlanmanın faiz artırımı için koşulları güçlendirdiğini ifade etti. Bankanın tahminlerini gösteren nokta grafiği ise üyelerin bu yıl çeyrek puan faiz artışı beklediğini ortaya koydu. l Ekonomi Servisi Bu yıl artan terör olayları ve istikrarsızlık yatırımcıyı kaçırdı. 7 ayda doğrudan yabancı yatırım geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54 geriledi Türkiye’ye uluslararası net doğrudan yatırım girişi, bu yılın ocaktemmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54.2 azaldı. Türkiye’ye uluslararası net doğrudan yatırım girişi, bu yılın ocaktemmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 54.2 azalarak, 4 milyar 822 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ekonomi Bakanlığı, temmuz ayına ilişkin Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni’ni yayımladı. Buna göre, temmuz ayında 717 milyon dolarlık uluslararası net doğrudan yatırım girişi gerçekleşti. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’deki yeni veya mevcut şirketleriyle iştirak ettikleri yerli sermayeli şirketlerdeki ortaklık paylarına ilişkin transferleri içeren sermaye girişi, temmuz ayında 400 milyon dolar olurken, bunun 193 milyon dolarlık bölümü AB ülkeleri kaynaklı gerçekleşti. İmalat ilk sırada Uluslararası doğrudan yatırım girişleri kaleminde yer alan sermaye girişi de bu dönemde toplam 2.8 milyar dolar olarak hesaplandı. Ocaktemmuz dönemindeki uluslararası doğrudan yatırım girişinin 706 milyon doları imalat sektöründen, 578 milyon doları ise mali ara Ekonomi Bakanlığı ülkeye gelen doğrudan yatırımın yarıya inerek 4 milyar 822 milyon dolar olduğunu açıkladı. Doğrudan yatırımın sermaye girişi kalemi 2.8 milyar dolar olarak hesaplandı. cı kuruluşların faaliyetleri sektöründen kaynaklandı. Söz konusu dönemdeki nakit sermaye girişinin yüzde 55.8’i AB ülkeleri kaynaklı oldu. 221 şirket kuruldu Bu yıl temmuzda 221 uluslararası sermayeli şirket ve şube kuruldu, 14 yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşti. Ocaktemmuz döneminde ise 3 bin 258 uluslararası sermayeli şirket ve şube kuruldu, 108 yerli sermayeli şirkete de uluslara rası sermaye iştiraki oldu. En gözde şehir İstanbul Temmuz sonu itibarıyla Türkiye’deki uluslararası sermayeli şirket ve şube sayısı 44 bin 379’a ulaşırken, 6 bin 598 yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşti. Buna göre toplamda 50 bin 977 uluslararası sermayeli şirket Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerin ülke gruplarına göre dağılımında, 21 bin 326 girişimle AB ülkeleri birinci sırada yer aldı. AB ülkeleri arasın da Almanya 6 bin 747 şirketle başı çekerken, bu ülkeyi 2 bin 965 şirketle İngiltere, 2 bin 668 şirketle Hollanda izledi. Bu şirketlerin 30 bin 886’sı İstanbul, 4 bin 869’u Antalya, 2 bin 835’i Ankara ve 2 bin 361’i İzmir’de bulunuyor. İstanbul’da faaliyette bulunan uluslararası sermayeli şirketlerin 11 bin 912’si toptan ve perakende ticaret, 5 bin 235’i gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri ve 3 bin 923’ü imalat sanayi sektörlerinde faaliyet gösteriyor. l Ekonomi Servisi OECD’den BÜYÜME İÇİN karamsar tablo Ekonomik ve Kalkınma İşbirliği Örgütü (OECD) küreselleşmenin durma noktasına geldiğini belirterek, küresel ekonomik büyümenin bu ve önümüzdeki yıl finansal krizden bu yana görülmemiş seviyelere gerileyeceğini belirtti. OECD bu yıl için haziran ayında yaptığı yüzde 3’lük büyüme tahminini yüzde 2.9’a düşürürken, 20082009 finansal kri zinden bu yana böyle düşük bir rakam görülmedi. Açıklamada, ticaretteki büyümenin bu yıl ekonomik büyüme üzerinde ağırlık yaratacağı belirtildi. OECD, 2017 yılı için büyüme tahminini de yüzde 3.3’ten yüzde 3.2’ye düşürdü. OECD dün yayımladığı Ara Dönem Ekononik Görünüm Raporu’nda küresel büyümedeki zayıflığa işaret ederken İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının da da etkisiyle gelişmiş ekonomilerde zayıflayan şartların, emtia üreticisi gelişmekte olan piyasalardaki ağır ağır iyileşmeyi dengelediğini savundu. Raporda “Zayıf ticaret büyümesinin devam etmesi, global büyümenin sağlamlığı konusunda endişelerin altını çiziyor” denildi. l Ekonomi Servisi Ah şu robotlar... Uygarlığımız bir yol ayrımında. Örneğin, robotlar, “yapay zekâ”, genetik manipülasyon, kök hücre uygulamaları, nanoteknoloji, uzay çalışmaları gibi her yeni adım, hemen bu adımın getirdiği yaşamsal riskleri anlatan araştırmalarla karşılanıyor. Yalnızca işçilerin yerine geçen robotlardan, günlük yaşamı yönlendirmeye başlayan algoritmalardan, denetimden kaçarak doğal felaketlere yol açabilecek nanomakinelerden, genetik alanında yeni canlı türleri yaratılması olasılığından değil, bizden çok daha ileri uzaylı uygarlıkların gönderdiğimiz sinyalleri yakalayıp gezegenimizi talan etmeye gelmesinden de korkuyoruz. Sonuçlara odaklanmak... Forrester araştırma şirketinin, “Robotlar, ABD’de 2021 yılına kadar toplam istihdamın yüzde 6’sını yok edecek” diyen raporu geçen hafta yayımlandığında büyük ilgi çekti. Bir The Guardian yazarına göre “Sonunda bütün işleri robotlar yapacaklar, bir toplumsal çöküşü önlemek için şimdiden plan yapmaya başlamamız gerekiyor”. Robotlar iyi de gittikçe artan işsizler ordusunu ne yapacağız? Malum işsizlik, akıl hastalıklarıyla, suç artışıyla ama en önemlisi (!) sermaye ürettiği malları yalnızca toplumun yüzde 1’ine mi satacak? Guardian yazarına göre henüz bir çözümü olmayan bu sorunun ana suçlusu teknoloji. Böyle yazıların ana sorunu da, nedenleri görmezden gelip sonuçlarla uğraşmak; sonra da çıkmaza saplanmak. Kapitalist işletmeler robotların gelişmesine iki tepki veriyorlar. Birincisi, bunları giderek artan sayıda sektörde artan oranlarda, işçilerin yerine ikame ediyorlar. İkincisi yüksek işsizliğe, göçmen dalgasına bağlı olarak oluşan, daha düşük ücretlerde daha az güvenli ortamlarda çalışmayı kabul etmeye hazır nüfustan, esneklikle başlayıp fiilen kölecilik düzeyine ulaşan çalışma, sömürü koşullarında yararlanıyorlar. İşsizlik arttıkça ortaya çıkacak sorunlara ilişkin ileri sürülen, daha yüksek işsizlik ödenekleri, hatta evrensel temel ücret gibi, eğitim, sağlık taşıma hizmetlerinin devlet tarafından sunulması gibi çözümlerse gelip mali piyasaların (kaynak sorunu); asgari ücreti artırma, çalışma koşullarını iyileştirme çabalarıysa, maliyet ve kâr oranlarının koyduğu sınırlara dayanıyor. Birincisinde sermaye kredi musluklarını kapatarak hükümetleri tehdit ediyor. İkincisinde de sermaye otomasyona geçmeye başlıyor. Sorumlu teknoloji filan Bu noktada nedenlere bakmamakta direnme çabası, kaynakların yalnızca yerli işçilere açılsın, yabancılardan kurtulmak gerekir gibi akıl dışı savlara, giderek “kapitalizmi kapitalistlerden kurtarmak gerekir” gibi fantezilere açılıyor. Halbuki, “sorumlu teknolojidir” saptamasını yapmadan önce “bu teknoloji neden bu yönde gelişiyor” sorusuyla başlarsak, teknolojinin, günümüzde “kâr makinesine” yeni alanlar açabilme, kârlılığı artırabilme beklentisine göre mali destek, alarak geliştiğini görebiliriz. Bireyin “yaşamını kolaylaştıran”, Google, Uber, Facebook vb., büyük veri işleme ve üretme platformları, bunlara bağlı uygulamalarının hepsi aslında muazzam birer “kâr makinesi” olarak çalışıyor. Çalışırken de örneğin, insansız çağrı merkezleri, sipariş alma hatları, online alışveriş platformları insanları işlerinden ediyor. İstihdam alanları azaldıkça eğitim de artık çok sınırlı sayıda yüksek vasıflı çalışanın dışında bir çözüm sunamıyor. Sorunun kaynağında, teknolojinin üretim, kullanım koşullarını belirleyen, sermaye (kâr makinesi), piyasa (bu makinenin habitatı) gibi toplumsal ilişkilerle, bunları görmeyi, ötesini düşünmeyi engelleyen “kapitalist gerçekçilik” hatta daha da vahimi, kimi toplumları etkisi altına almakta olan, dinci fanteziler var. Kapitalist uygarlık artık kendi sonuçlarından korkuyor, bunlara çözüm üretemiyor bu da onun çoktan barbarlık dönemine girdiğini düşündürüyor. ABD faiz oranlarını artırmalı ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün akşam açık lanan faiz kararı hakkında açıklamalar yapan Sa xo Bank Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik, ABD’nin fa iz oranlarını artırması gerektiği ni söyledi. “Faiz oranlarını yükselt mek için beklenirse çok fazla va kit kaybedileceğini” dile getiren Dembik, “İşgücü piyasasında işler yolunda gidiyor. Fed, ekonomide konjonktürel dalganın sona erdi Christopher Dembik ğini biliyor, yani kaldıraca ihtiyaçla rı var. Durgunluk olduğu zaman ekonomiyi tetik lemeleri gerekiyor. Yani daha yüksek faiz oran larına gereksinim var” dedi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın ise faiz oranlarını biraz daha düşürebilir bir durumda olduğunu savunan Dem bik, Merkez Bankası’nın Türk Lirası ve ekonomi ye ilişkin süreci ele alışını “oldukça iyi” olarak değerlendirdi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle