15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 9 Ağustos 2016 10 Yenikapı eski yola açılır Yenikapı mitingi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz başarısız darbe girişimi dolayısıyla yakın tehdit algıladığı ABD’ye ve genel olarak Batı’ya karşı sahneye koyduğu bir siyasi eylemdi. Erdoğan, yüzde 50’lik tabanının söz konusu tehdidi göğüslemek için yetersiz kaldığını vakitlice ve isabetli biçimde tespit eder etmez kutuplaştırıcı siyasetine bir süreliğine ara verdi ve HDP haricindeki muhalefetle “darbe barışı” yapmaya yöneldi. Toplumun önemli bir kısmının kendi arkasında durduğunu dünyaya gösterme ihtiyacı acil ve zaruri bir hal almıştı. Erdoğan bu amaçla gerekli geri adımları da attı. Darbe girişiminden birkaç gün sonra algıladığı tehdide karşı sürdürdüğü kitlesel mobilizasyonun zirvesi, Yenikapı mitingi oldu. Önceki gün Yenikapı’daki miting alanında toplanarak tarihi bir kalabalık oluşturanların ezici çoğunluğu haliyle kendi kitlesiydi... Lakin bu kitle, mitingin anahtar kişisi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kendilerine ikram edilmiş bir “milli birlik” zemininin üzerinde duruyordu. Kılıçdaroğlu Yenikapı’ya gitmeseydi, Erdoğan’ın görünmeyen düşmanı “üst akıl”a karşı koymak için çok arzuladığı bu “milli birlik” imajı da oluşmayacaktı. Dolayısıyla Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na borçludur. Bakıyorum da Erdoğan’ın Yenikapı’da “yeni bir kapı”yı açmış olmasını temenni eden hüsnükuruntu sahipleri var. Hangi kapıyı açmış olursa olsun ya da açarmış gibi yapsın... Varsa bir kapı, Erdoğan önceki gün orada anahtar olarak Kılıçdaroğlu’nu kullanmıştır. Erdoğan’ın taktik dehasına diyecek yok. Bence dünya çapında. Şapka çıkarmak gerekir. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın anahtarı oldu da tersi mümkün mü? CHP Genel Başkanı, Yenikapı mitingine katılıp Erdoğan’ın anahtarı olmak yoluyla Türkiye’ye, partisine ve kendisine ne kazandırdı? Bu sorunun cevabını şimdilik bilmiyoruz. Lakin soruya önceki günkü mitingde yaşananlar ile sınırlı bir çerçeve içinde cevap aramak gerekseydi, lafı fazla uzatmamak için Aydın Engin’in dünkü Cumhuriyet’te yayımlanan yazısını okumanızı önerirdim. Başlığı da zaten çok şey anlatıyordu: Erdoğan 4 – Kılıçdaroğlu 0. Aynı soruya Türkiye’nin yakın vadesine nişan alan bir cevap arayınca, bizim anahtarımız da Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’dan beklentileri oluyor. Bunlar gerçekçi beklentiler midir? Kılıçdaroğlu, mitinge gitmeden önce “Ülkemizde uzlaşma kültürünün yerleşmesine öncülük yapmalıyız. Bu bir ülke meselesidir. O nedenle mitinge katılmayı uygun görüyorum” demişti. Türkiye’de uzlaşma kültürünün olmadığı çok doğru bir tespit. Ve iktidardakiler de bu kültürden en nasipsiz olanların başında gelmektedirler. Ne tuhaf ki bugün uzlaşmaya en çok ihtiyaç duyması gerekenler ise onlar. “Uzlaşma kültürünü yerleştirmek” iyi, güzel de Kılıçdaroğlu’nun muhatabı olan Erdoğan bu kültürü almaya hazır mı bakalım? Hüsnükuruntu sahibi bazı kalem erbabına bakarsanız, evet. Onlar 15 Temmuz’un Erdoğan ve çevresini hakikaten de değiştirdiğine inanmak istiyorlar. Ben de bu arada merak ediyorum, Erdoğan rejimiyle özlenen bu uzlaşma hangi asgari müşterekte gerçekleşecek diye... Darbe karşıtlığı mı? Geçiniz. Öyle asgari müşterek olmaz. Gülencilerin artık darbe yapacak hali kalmadı, bu bir. İkincisi de şu: Bu darbe karşıtları aynı zamanda demokrasiye de karşıt iseler onlarla uzlaşmak nasıl mümkün olacak? Kılıçdaroğlu, Yenikapı’da “Ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi” derken kimin diktasını kastediyordu acaba? Diktayla, asgari müştereki darbe karşıtlığı olan bir uzlaşma, saçmalıktır. Gelelim demokrasiye... İçi, Erdoğan rejimi tarafından boşaltılmış bir kavram. Sadece seçime indirgenmekle kalmadı, 7 Haziran’dan sonra iktidarın lügatinde demokrasi, “seçimlerin hep AKP tarafından kazanıldığı rejimin adı” oldu. Demokrasinin adı da unutturulmaya çalışıldı. 15 Temmuz akşamına değin muktedir ve sözcüleri, “demokrasi”nin adını bile telaffuz etmez olmuşlardı. Şimdi 15 Temmuz sayesinde yeniden hatırlanması güzel. Hadi gelin demokrasinin içini dolduralım. Önce laiklik. Mutlaka laiklik. Yoksa olmaz. Özgür basın. Gazetecilerin yakasından düşün artık. Bağımsız, tarafsız, profesyonel yargı. Adil yargılanma hakkı. Hukuk devleti. İnsan hakları. Kişisel hak ve özgürlükler. Sendikal örgütlenme hürriyeti... Üzerinde uzlaşılabilecek tek asgari müşterek var, o da gerçek demokrasidir. Mevcut rejimle bu zeminde bir uzlaşma ise imkânsızdır. Bir süreliğine geri adım atar, işbirliği yapar; siz uzlaştığını sanırsınız. Ama uzlaşmaz, fıtratında yoktur. Türkiye bu Yenikapı’dan yeni yola çıkmaz. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Akar’ın konuşmasına CHP’de tepki varT‘YAERNTİIKŞMAPAIS’ I Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı’da verdiği mesajlar partide olumlu karşılanırken, Akar’ın kürsüye çıkması ise “Apolet görüntüsü, demokrasi fotoğrafı değil” ifadesiyle eleştirildi CHP ve MHP liderlerinin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davetiyle Yenikapı’da yapılan mitingin sonundaki “toplu fotoğrafta” yer almaması kulislerde, miting progra mına yapılan “son dakika eklemelerine tepki mi” sorularına yol açtı. CHP kaynaklarından edinilen bilgi ye göre CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “toplu fotoğraf”ın yanı sı ra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın konuşma yapacağı bil gisini, uçağa yetişmek için bindiği aracın için AYŞE SAYIN de aldı. CHP’de miting programına yapılan “son dakika eklemele ri”, Erdoğan’ın kalabalıkla “idam diya loğu” rahatsızlık yaratırken, demok ratikleşmenin “miting söylemi” olarak kalacağı endişesi dile getiriliyor. CHP kulislerinde, Yenikapı mitingine iliş kin şu değerlendirmeler yapılıyor: Farklı kitlelere ulaşıldı: CHP yöne timi, “tam istendiği gibi olmasa” da Kılıçdaroğlu’nun sesini “farklı ve ken disini hedef alan” bir kitleye ulaştır masından memnun. İdam rahatsızlığı: Kılıçdaroğlu’nun başından bu yana savunduğu “darbe lere de diktaya da hayır” tavrını vur gulaması açısından miting bir “fır sat” olarak değerlendirilmesine karşın, Erdoğan’ın kalabalıkla “idam” diyalo ğuna girmesi CHP’deki rahatsızlık ko nularının başında geliyor. Erdoğan’ın bu tavrı “kendi kitlesine yönelik me saj” olarak yorumlanırken, CHP’nin ne kadar kamuoyu baskısı olursa olsun, “idama hayır” tavrından ödün verme yeceğine dikkat çekiliyor. Akar sürprizine tepki: CHP ve MHP liderlerinin bilgisi dışında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın kür süye çıkmasına ise CHP yönetimi tepki li. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “En azından sivil giysiyle katılabilir di” derken, “kalabalık mitinglerin” de “apoletli, asker şapkalı general” görün tüsünün de “darbeyi önlemiş sivil siya Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, mitingin sonunda çekilen toplu fotoğrafa katılmadı. set” için ciddi bir “paradoks” olduğu görüşünde: “Dünün (önceki gün) fotoğrafı şu; 15 Temmuz günü darbeciler başarılı olsaydı da üniformalı bir generalin kalabalıklara konuştuğunu görecektik, dün de yine omuzu samanyolu gibi yıldızlarla dolu bir generalin başında asker şapkasıyla kalabalığa konuştuğuna tanık olduk. Bu 21. yüzyıl demokrasisine yakışmıyor, bu bir demokrasi fotoğrafı değil. Eğer Hulusi Akar’ın orada konuşması gerekiyorsa, sivil kıyafetle bu konuşmayı yapmalıydı, bu bile kamuoyuna çok önemli bir mesaj olurdu. Bütün Türkiye’nin o gece konusunda kuvvet komutanlarıyla, Genelkurmay Başkanı’yla ilgili soru işaretlerinin yanıtını beklediği, komutanların kendilerinin bile yanıtını veremediği sorular varken, bir kahraman edasıyla, ‘apoletli, şapkalı general konuşması’ görüntüsü dilin ifade edemediği, sözün taşıya madığı daha kalın mesajlar verme izlenimi yaratıyor. 2016’da böyle bir fotoğrafa Türkiye’nin ihtiyaç duyması yanlıştır.” “Miting demokrasisi” eleştirisi: Kılıçdaroğlu, kamuoyu baskısı nedeniyle son anda mitinge katılma kararı alsa da, CHP içinde bundan sonraki süreçte, demokratikleşmenin “miting söylemi” olarak kalması yerine, “eylemle yaşama geçirilmesi” için çaba harcanması görüşü egemen. Parlamentonun devre dışı bırakıldığı ve ülkenin kararnamelerle yönetildiği OHAL koşullarının ortadan kaldırılması, “denetim ve yasama” yetkisinin parlamento eliyle etkin biçimde kullanılması, işkence iddialarının üzerine gidilip, bu tür uygulamalara izin verilmemesi, 12 Eylül darbe rejimi sonrasındaki gibi sanatsal faaliyetlerin “yasaklanması”na dönük uygulamalara son verilmesi, CHP’nin “öncelikli” talepleri. l ANKARA d‘BTeAönHriÇenEncLebİ’iYgtEtiit’ti SELDA GÜNEYSU İstanbul Yenikapı’da düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte CHP ve MHP liderlerinin de katıldığı Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın konuşma yapması öncesinde Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi’nin MHP lideri Devlet Bahçeli’ye “Sayın Genelkurmay Başkanımız Hulusi Akar, biraz sonra konuşma yapacaklar. Akar’ın konuşma yapması sizi rahatsız eder mi?” diye sorduğu öğrenildi. Bunun üzerine de Bahçeli, “Hayır, bir sakıncası yok” yanıtını verdi. Kemal Kılıçdaroğlu’na ise böyle bir sorunun sorulmadığı öğrenildi. Mihmandar yanılttı Erdoğan’ın, Başbakan Binali Yıldırım ve eski başbakanların da içinde yer aldığı son fotoğraf karesine ise muhalefet liderlerinin neden katılmadığı da ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanlığı’ndan mitinge katılacak siyasi parti liderlerine “mihmandar” görevlendirildi. Törendeki konuşmaların bitmesinin ardından MHP için görevlendirilen mihmandarın Bahçeli’nin yanına gelerek, “Efendim, tören bitti” dediği, bunun üzerine de Bahçeli’nin ve MHP’lilerin yerlerinden kalkarak, araçlara doğru yönlendirildiği belirtildi. Bahçeli araçlara doğru giderken son fotoğraf için liderler anons edildi. Miting öncesi liderlerin bir araya geldiği çadırda, konuşulanın “yol sohbeti” olduğu kaydedildi. l ANKARA Miting dış basında geniş yer buldu 15 Temmuz darbe girişiminin ardından önceki gün Yenikapı’da Erdoğan, hükümet, CHP ve MHP’nin katılımı ve HDP’nin dışlanmasıyla düzenlenen miting dünya basınında soruları da beraberinde getirdi. Dünyanın mitinge bakışı özetle şöyleydi: Beş milyon için1EMNİLFYAOZNLAKİŞİ beş Yenikapı gerek Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen ve AKP, CHP ve MHP liderlerinin de katıldığı İstanbul Yenikapı’daki “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne kaç kişinin katıldığı tartışma konusu oldu. Mitinge 5 milyon kişinin katıldığı duyurulmuştu. Miting gibi çok fazla sayıda insanın katıldığı organizasyonlara kaç kişinin katıldığını hesaplamak için kullanılan “Kalabalık Yoğunluğunun Belirlenmesi Yöntemi”, normal kalabalıklar için iki metrekarede 1 kişi, yoğun kalabalıklar için metrekarede iki kişinin, çok yoğun kalabalıklar için metrekareye 4 kişinin düştüğünü kabul eder. Söz konusu yöntemle “270 bin metrekare” rakamı üzerinden metrekare başına 4 kişi düştüğü kabul edilerek bir hesaplama yapılsa bile, miting alanına en fazla 1 milyon kişinin sığabileceği sonucu ortaya çıkıyor. ADD: TSK’nin birliği hedef alınmamalı Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Yönetim Kurulu, dün sonuç bildirgesini açıklandı. Bildirgede “Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak ve Atatürk’ün açtığı yol hiçbir şekilde şeyhler, dervişler ve müritler diktatörlüğüne dönüşmeyecek” denildi. OHAL’de çıkarılan kanun hükmündeki kararnamelere değinilen bildirgede “Yangından mal kaçırırcasına birbiri ardına yayınlanan KHK’ler ile alınan önlemler karşı karşıya bulunduğu muz irtica tehdidinin bertaraf edilmesinden çok Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) hedef almışa benzemektedir. TSK, ‘emir komuta birliği’ bozularak öncelikle güçsüzleştirilmek, küresel aklın ‘bölparçalayönet’ yöntemiyle de uzun vadede bütünüyle itibarsızlaştırılmak istenmektedir” denildi. “Atatürkçü düşünce, konjonktür gerektirdiğinde geçici olarak sığınılacak bir liman değil” denilen bildirgede “Atatürkçü Düşünce’nin ışığı önümüzde kutup yıldızı gibi takip edilmeyi beklemektedir” denildi. Atatürk’ü gölgede bırakma fırsatı “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk’ün önüne geçen bir figür olma amacına ulaşmak üzere. Miting güçlü bir beraberlik izlenimi verse de, burada gerçekte kimin kutlandığı ortadaydı. Pankartlar Erdoğan ve Atatürk’ü yan yana gösterirken, başkomutan olarak tanıtılan Erdoğan alana helikopterle indi. Erdoğan, Türkiye tarihindeki son bölümün İslamcı destekçiler tarafından sahiplenilmesini arzuluyor.” HDP’nin yokluğu fark edildi “Erdoğan tarafından ötekileştirilen HDP, mitinge davet edilmedi. ABD, Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesi talebini muhtemelen kabul etmeyecek. Ancak bu durum iki ülke arasındaki ilişkiyi daha da gerecek.” Erdoğan inşaata başlayacak “Erdoğan ‘Yeni Türkiye’yi inşa etmeye başlamayı hedefliyor. Türkiye’deki birçok kişi bunun tam olarak ne anlama geldiğini anlamıyor ve ‘Yeni Türkiye’ anlayışıyla uyuşmayanlar korkuyor. Stockholm Üniversitesi’nden akademisyen Jenny White ‘İki ulusal model de (Atatürk’ünki ve Erdoğan’ınki) kendisiyle uyuşmayan toplum kesimlerini baskı altına alıyor’ diyor.” ‘İslam renkli tek adam rejimi mi? “Tarihindeki en büyük mitingin ardından Türkiye şu sorularla karşı karşıya: Darbe girişimi toplumdaki aşırı kutuplaşmayı giderir mi? Bu krizin ardından demokrasi ve hukukun üstünlüğü güçlenir mi? Yoksa Erdoğan darbe girişimini ‘Allah’ın bir lütfu’ olarak kullanıp İslam renkli tek adam rejimi mi kurar?” Almanya’yı eleştirdi idamı gündeme aldı “Erdoğan yüzbinlere hitap ettiği mitingde idam cezasını geri getirmekten bahsetti. Köln’deki destek eylemine video konferans yöntemiyle katılmasına izin vermeyen Alman yetkililere çattı.” MuİmTuİtNlGaLrE ıByireşliekrdi “Türkiye’de yeniden birlik umutlarını yeşertti. Türkiye’de üç muhalefet partisinden ikisinin lideri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başı çektiği büyük bir mitingde yer aldı. Darbe girişimi olmasaydı bu tablo hayal edilemezdi.” kaslarını gösterdi “Erdoğan, bir milyon kişinin önünde darbe üzerine zaferini kutladı. Giderek daha da uzaklaştığı AB’ye bir kez daha meydan okuma fırsatı buldu. Bir rock konseri ve bir (siyasi) hareketin toplantısının akıllı karışımı gibiydi. Hemen her kadın başörtülüydü.” l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle