23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 4 Ağustos 2016 2 Sanat dünyası tepkili EZGİ ATABİLEN Müjdat Gezen: Bu da FETÖ ‘torba’sı “Açığa alınanların hepsi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin aleyhinde konuşanlar. Bir tiyatro oyuncusunun FETÖ’yle ilgisi olabilir mi, mantık var mı bunda? Torba yasa çıkartır gibi bir FETÖ torbası çıkarttılar. Kafaya taktıkları herkesi bu torbanın içine atıyorlar. Ama bu yaptıkları demokrasiye büyük zarar verir. Biz arkadaşlarımızın sonuna kadar yanındayız.” Genco Erkal: ‘Korktuğum şey buydu’ “En korktuğum buydu işte. İktidar başarısız darbeyi bahane ederek istemediği sesleri susturmak için harekete geçebilir diyordum. Açığa alınan sanatçıların çoğunu tanıyorum. Darbecilerle uzaktan yakından herhangi bir ilişkileri olamayacağını da kesinlikle biliyorum. O zaman nedir bu cadı avı? Bir bilen varsa bana anlatsın gerekçesini.” Ayşenil Şamlıoğlu: ‘Bırakın sanatçılar işlerini yapsın’ “Olacak şey değil bu... Bu soruşturmada adı geçenlerin her biri nitelikli sanatçılardır. Sanatçı olmanın gereği kadar muhaliftirler. Bunun dışında haklarındaki başka hiçbir cümle kabul edilemez. Hepsi sanatçı olmanın olmazsa olmazı olan muhalifliği yaparlar. Bu muhaliflik sanatın doğasında olandır. Eğer bu yoksa sizde zaten sanatçı değilsinizdir. Bu çocuklar da bunun ötesinde, herhangi bir varoluşu, tavrı olmayan, nitelikli sanatçılardır. Böyle bir suçlamayı hiçbir şekilde hak etmezler. Bırakın sanatçılar işlerini yapsın. Bana sorarsanız çok çalışıyorsunuz ve işinizi çok iyi yapıyorsunuz diye suçlanıyorlar. Çünkü hepsi çok ağır yük altında ve çok yoğun tempoyla çalışıyorlar. Bu çocuklara böyle bir suç isnat etmek yazıktır, günahtır, ayıptır. Çok çalışmanın, çok üretmenin karşılığı bu olmamalı.” Barış Atay: ‘Önce kendi ilişkilerine baksınlar’ “Hükümetin darbe girişiminin üzerinden özellikle cemaati bitirmek için haklı bir hareket yapıyor ama bunun için de bir cadı avı yapılacağını önceden zaten deklare etmiştik. Örnek olarak geçen hafta HABERSEN ve KESK üyesi Mehmet Demir’in TRT’de açığa alınması ve tepkilerden sonra iade edilmesini, Dersim Üniversitesi’nde Candan Badem gibi Marksist bir akademisyenin açığa alınması... Uzun zamandır Şehir Tiyatrosu’nda değişime gitmek isteyen ve bunun için her yolu deneyen belediyenin bu cadı avına tiyatrocuları da katması çok beklenir bir durum. Bunu da onları toplumun en itiraz edemeyeceği noktadan karalayarak, onlara darbeci, FETÖ’cü diyerek yapmaya çalışıyor. Üstelik aralarında Kemal Kocatürk, Ragıp Yavuz gibi 12 Eylül’den sonra sürgüne gitmek zorunda kalmış, hapis yatmış devrimci oyuncu, yönetmenler var. Zaten oyuncuların ekseriyeti sol görüşlü, sosyal demokrat. Meslektaşlarımızı bu cadı avı sırasında bu faşizan zihniyete yedirmeyeceğiz, asla yalnız bırakmayacağız. Belediyenin başındaki Kadir Topbaş onları FETÖ’cü diye karalayana kadar, önce bir Fethullah’la kendi ilişkisine baksın.” FUNDA ERYİĞİT ‘Bu haksızlıktan derhal dönülsün’ “Özgürce düşünebilen, üretebilen sanatçılara hepimizin ihtiyacı var. Toplumsal barışın ve özgürlüğün adaletle geleceğine inanan bir oyuncu olarak meslektaşlarıma yapılan bu haksız uygulamadan bir an önce dönülmesini umuyorum.” EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Perdeler açılamasın isteniyor’ Şehir Tiyatroları’nda açığa alınan Ragıp Yavuz ve Kemal Kocatürk, yaşananları değerlendirdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda “darbe giri ki, tiyatroda olsun. Umuyor ki, yaşadığımız şu acı deney “muhalif” olanla, darbeci, te şimi temizliği” kapsamında açı rörist ve vatan haini olanı ğa alınan yönetmen Ragıp Ya birbirinden ayırmaya hizmet vuz ile oyun yazarı ve yönetmen Kemal Kocatürk soruları CEREN ÇIPLAK eden bir vesile olur. K.K: Sanatçı, adının tanımı mızı yanıtladı. Yavuz ile Koca içinde de muhalif olmayı gerek türk, açığa alınmalarından tiyatro yö tiren kişidir. Çoğu kez kendine bile netiminin haberinin olmadığını, onla muhaliftir. Aksi halde yaratamaz. El rın dışında bir gücün böyle bir oyunu bette ŞT tarihinde bir dönemin oyun sahneye koymaya çalıştıklarını vurgu cuları “iktidarın borazanı” olmayı seç layarak düğmeye daha büyük bir elin miş olabilirler. Onlar öyle oldu diye, basmış olduğunu söylediler. Kocatürk, bizim de öyle olmamızı isteyebilir Kemal Kocatürk Ragıp Yavuz 6 sanatçının açığa alınması, zaten ta ler. Bu onların en doğal hakkıdır ama şeron şirket aracılığıyla çalıştırılan 21 bizim de en doğal hakkımız, sanatın sanatçının da “performans düşüklü kendi ışığını takip etmek olacaktır. ‘Düğmeye ğü” gerekçe gösterilerek işten çıkartıl n Kurumu yöneten bürokratlar işmasındaki amacı “herhalde ekim ayın leyişte hem savcı hem yargıç... Sizle daha büyük da tiyatronun perde açamamasını sağ ri de bu zihniyet mi açığa aldı? lamak” olarak özetliyor. R.Y: Uygulamaya konulduğu gün n Bu süreci oyunculara ve kuru den bu yana karşı olduğum, bu neden bir el bastı’ ma yapılmış ‘darbe’ olarak nitelendiriyor musunuz? Ragıp Yavuz: Ülke bir darbe tehlikesi atlattı. Darbeci girişimin adı da, yapısı da belli. FETÖ/PDY terör örgütü olarak tanımlanalı uzun zaman oldu. Diğer yandan, kurumun açığa alınan kadrolu sanatçılarının yanı sıra, taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılan ve performans yetersizliği gerekçe gösterilerek işten çıkartılan sanatçıların sayısı düşünülecek olursa ekimde nasıl ve kaç oyunluk bir repertuvarla Şehir Tiyatroları sezona başlayacak kaygılanmamak elde değil. Çünkü pek çok oyunumuz perde açamaz duruma geldi. Kemal Kocatürk: Darbelerden yeterince zarar görmüş bir kuşağın temsilcisiyim ve çok gerekmedikçe bu sözcüğü kullanmayı tercih etmiyorum. Bugün itibarıyla 6 sanatçı açığa alınmış ve kaliteli oyuncu arkadaşlarım “performans düşüklüğü” sebebiyle işlerinden olmuşlardır. Üstelik bütün bu olup bitenden tiyatro yönetiminin haberi bile yoktur. Yani onların dışında bir güç burada bir oyun sahneye koymaya çalışıyor (!) İşler mi? le de defalarca soruşturma yaşadığım bir yönetmelik var. Sizin benzetmenizi örnekleyecek olursak; gerçekten de Şehir Tiyatroları Yönetim Kurulu bir sanatçıyı, bir nedenle Üst Disiplin Kurulu’na sevk ettiğinde görülür ki, Yönetim Kurulu’nun da, Üst Disiplin Kurulu’nun da başkanlığını aynı kişi yapmaktadır. Böyle bir demokratik işleyiş, bir yapılanma olamaz. Ancak dilerim ki, yaşadığımız örnekte bu işleyiş bir karşılık bulmuş olmasın. Çünkü sapla samanın fazlasıyla birbirine karıştığı bir olağanüstü süreç yaşıyoruz. K.K: Bütün bunlar yanlış oluşturulmuş yasalar ve silsilesi olan yönetmeliklerin hatasıdır. Yanlıştan dönmek önemli bir erdemdir. Yanlışı sürdürmek ise yıkımın atlarıyla dört nala koşmak olacaktır. Ülkemizin bugün istediği tek şey, biraz huzur. Huzuru sağlayacak olanlar ülkenin yöneticileri, bizlere düşen ise o huzurlu ortamda hayatı güzel kılmaya çalışmak. Unutmayalım ki, sanat, hayatın hatalarını ayıklayıp, hayatı daha da güzelleştirmek için var. n Biliyoruz ki kurumu aslında genel sanat yönetmeni değil de belediyenin bürokratları yönetiyor. Öyleyse bu kararı veren kim ya da kimler? R.Y: Genel sanat yönetmeni bu durumdan hiçbir şekilde bilgisi olmadığını belirtti. Yaşadığımız süreçte kim, hangi yetkiyle ne yapıyor kavramak çok kolay değil gerçekten. K.K: Genel sanat yönetmeni kurumu hâlâ yönetiyor yönetmesine de, yetkisi hiç edilmiş durumda. Yani kısa deyimle, davulu taşıyan kişi. Ama tokmak bürokratların elinde. Böyle olunca da kurum içindeki bazı bürokratlar, işgüzarlık edebiliyor. Böyle bir kararın şaşkınlığını şu an bütün kurumun bürokratları da yaşamakta. O zaman akla tek bir soru geliyor, o da düğmeye daha büyük bir elin basmış olması. Sanmam. Bundan amaçladıkları nedir dersek; herhalde ekim ayında tiyatronun perde açamamasını sağlamak. Faili bulmak için sorumuz şu olmalı bence: Bu kimin işine yarar? n Kimin? K. K: Tiyatroda çalışan bürokratla Sevinç Erbulak: Sanat korkakların işi değildir rın da işine yaramıyor. Belediyeden hızla bu isimleri ortaya atıp alınmasını sağlamasını isteyenler FETÖ’cü de olabilir. Her şey toz duman, muğlak. İktidarın içinde bir sürü iktidar olduğunu gördük böylece... n Bu açığa alınmaya karşı nasıl bir yol izleyeceksiniz? K.K: Hukuk yolları tüketilmiş değil. Sürecin başındayız. n ŞT muhalif sanatçılarına karşı ihraç etme, açığa alma gibi yöntemlere başvuruyor. Bu sanatçılar neden ‘istenmeyen’ olarak görülüyor? R.Y: Muhalif olana yaşamın he Şehir Tiyatroları’nda açığa alınan isimler arasın beri ‘oyuncu’. Bildiğimiz, yaptığımız tek iş bu, oyunculuk. da Kocatürk ile Yavuz’un ya Ve benim ustalarımdan öğren nı sıra Arda Aydın, İrem Ars diğim bir şey var, gerçek her lan, Mahperi Mertoğlu ve zaman bir tanedir ve bir gün Sevinç Erbulak da bulunu mutlaka ortaya çıkar. Yeniden yor. Erbulak önceki gece ki sahnede olacağımız, işimi şisel Facebook hesabından zi yapacağımız günler mutla bir açıklama yaptı: ka gelecek. En kısa sürede bu “Hiç anlamadığım bir sü yanlışın düzeltilmesini diliyo reçten geçiyorumz. Yazıp Sevinç Erbulak rum. ‘Hayat muhteşem olma yazmamayı çok düşündüm dığı için sanat var.’ Ve sanat, ama aldığım bunca destek mesajı ve korkakların işi değildir. Ömrünüz yet güzel dileğe kayıtsız kalamayacağımı tikçe, korktuğunuz şeye dönüşmeyin. anladım. Bizim adımız eski Yunan’dan İyi ki varsınız.” men hiçbir alanında tolerans yok #Tiyatromadokunma Twitter’da açığa alınan sanatçılara #MeslektaşımaDokunma ve #TiyatromaDokunma etiketleriyle destek yağdı. İşte o mesajlardan bazıları: Yücel Erten: “Fetö’yü o alnı ak, vicdanı rahat, demokrat ve sol görüşlü sanatçıların arasında arama girişimi, dehşetli şaşkın ve küstah bir düşüncesizlik!” Çiçek Dilligil: “O kadar saçma ki!! Cümle kurmak dahi istemiyorum.. Kaç kişiyiz, birbirimizi biliriz.. Yanlış ÇOK büyük. Dönülür, çözülür. Ahmet Ümit: “Darbeciyi yargıla ama suçsuz #MeslektaşımaDokunma” Orhan Aydın: “Sanatçı senin kapı kulun, medya maymunun, biat eden onursuzun olmadı.. olmayacak.” Berna Laçin: “İBBŞT’de açığa alınan sanatçılar bin yıllık arkadaşımdır. Ne sebeple soruşturma başlatıl mış, merak içinde bekliyorum.” Yekta Kopan: “Tiyatrocu değilim, olamam da... Ama bir seyirci olarak #MeslektaşımaDokunma diyebilirim.” Devrim Evin: “Yaşamları boyunca dimdik durmuş, omurgası sağlam, ‘kandırılmamış’ sanatçı dostlarımız ile omuz omuzayım. Böyle biline.” Ertürk Erkek: “Suçu kanıtlanmamış sanatçıları ‘soruşturma’ bahanesiyle görevden uzaklaştırmak hedef göstermektir.” Levent Kazak: “Şehir Tiyatroları yönetiminin bu kepazeliğe göz yummayacağını umuyor, buna inanmak istiyorum. Şehir Tiyatrolarında açığa alınan arkadaşlarımızın yanındayız. Bu deliliğin, bu cadı avının hemen sonlanması gerekir.” Mert Fırat: “Siz hiç utanmıyorsunuz ya en çok o teşvik ediyor insanı direnmeye...” İŞTİSAN: ‘Adaletsizlik’ “OHAL adı altında hükümete muhalif memurlara işten el çektirilmektedir. Ülke güvenliğini sağlamak adı altında Şehir Tiyatroları oyuncularına yapılan bu kıyım düpedüz adaletsizliktir. Meslektaşlarımıza ve İstanbul tiyatro seyircisine yapılan bu haksızlığı ve adaletsizliği kınıyor ve bir an önce bu hatadan dönülmesi çağrısında bulunuyoruz.” SANATÇILAR GİRİŞİMİ: ‘Sokak sesimiz’ “Arkadaşlarımız yalnız değillerdir. Tüm hukuk yolları ve sokak sesimiz olacaktır. Siz değerli yurttaşlarımızı, tüm sanat alanlarının yaratıcıları arkadaşlarımızı, tiyatro seyircilerimizi sesimize ses katarak bu gerici aklı tarihin çöplüğüne süpürmeye davet ediyoruz.” haber CHP demokrasi için direniyor! Bugün İzmir’de CHP’nin yine bir “Demokrasi mitingi” var: “CHP Demokrasi için demokratik olarak direnmelidir” derken kastettiğim eylemlerden biri daha! Keşke, böyle “Demokrasi mitingleri” yapmak için 15 Temmuz Kalkışması beklenmeseydi. HHH Kılıçdaroğlu, CHP’nin “Taksim Manifestosu”ndaki 10 madde ile yetinmiyor... Geçen gün Ahmet Hakan’ı arayarak “15 Temmuz Kalkışması”ndan sonra iktidarın aldığı önlemlerle ilgili eleştiri ve önerilerini “Üçdört kişi oturup devleti yeniden yapılandıramaz” diyerek dile getirmiş. 1 Ağustos tarihli yazıdan öğrendiğimize göre üzerinde durduğu ana noktaların bazı satır başları şunlar: “DEVLET HEPİMİZİN: Eğer bu devlet hepimizinse... Bu devletin yeniden inşa edilmesinin yeri milletin oylarıyla seçilmiş Parlamento olmalıdır. Üçdört kişinin kimseyle konuşmadan, kimseye danışmadan devleti yeniden yapılandırması kabul edilemez.” “ORDUYA EL ATILMALI: Ordunun yeniden yapılandırılması şart. Ama bu iş, etki tepki ile olmaz. Nefretle olmaz. Güvensizlikle olmaz. Bilgi ve birikim ile değerlendirilir. Kültür, gelenek göz önünde bulundurulur. Bir sabah kalkıp ‘Bundan böyle şu şekilde olacak’ denilerek bu iş olmaz. Oturup birlikte tartışmalıyız. Parlamento devre dışı bırakılamaz.” “SONU TEHLİKE: ‘Ben yaptım oldu’ türü yaklaşımlar, daha tehlikeli süreçlerin başlamasına yol açar. Yapılan hatalardan hiç ders alınmıyor. Tarih tekerrür ettiriliyor.” “DARBEYİ FIRSAT BİLMEK: Eğer siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez parçasıysa... Siyasi partileri dışlayarak demokrasi mi olur? Darbeden yararlanarak yeni bir devlet inşa etmeye kalkmak olmaz. Bu fırsatçılığa girer. Bu Meclis, Kurtuluş Savaşı’nı yürütmüş bir Meclis’tir. Devletin yeniden inşasını mı yapamayacak?” “KONSENSÜS ZEHİRLENİYOR: Türkiye’de bütün siyasi partiler darbeye karşı çıktı. Sivil toplum karşı çıktı. Sendikalar karşı çıktı. Çok olumlu bir hava doğdu. Şimdi darbeye karşı çıkan toplumun tüm kesimlerini dışlayarak devleti yeniden şekillendirmeye kalkışıyorlar. Bu çok olumlu havayı, çok olumlu atmosferi zehirler.” HHH Hiç kimse tarihsel ve siyasal süreçleri, gerçekleri inkâr etmeye kalkmasın: Türkiye’yi 15 Temmuz’da uçurumunun kenarına getiren siyasal iktidar, ErdoğanAKP iktidarıdır: Bizzat Erdoğan dün “Bundan dolayı Rabbime ve milletimize verecek hesabımız var. Rabbim bizi affetsin” demiştir! Daha önce örgütlenmeye ve devlete sızmaya başlamış ve 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile büyük bir ivme kazanmış olsa da, FETÖ’yü, devletin içine iyice yerleştiren, darbeye cesaret edebilecek konuma taşıyan esas faktör, ErdoğanAKP iktidarının, ana ekseninde Silivri davalarının yer aldığı, eylem ve söylemlerdir. Bütün bu süreç sırasında ErdoğanAKP iktidarı, kendinden olmayan ne kadar demokratik kesim varsa, hepsini yabancılaştırmış ve düşmanlaştırmıştır... Ama 15 Temmuz Kalkışması sırasında görülmüştür ki, bütün bu muhalif kesimler, demokratik rejimi korumak için tavır almışlardır... Parlamenter Demokrasi sayesinde bulunduğu yere gelen ErdoğanAKP iktidarı, bu rejimi yozlaştırmaktan kaçınmalı, tam tersine Parlamenter Demokrasiyi geliştirerek sağlamlaştırmalıdır. Şimdi Kılıçdaroğlu bugüne kadar yapılan hataların tekrar edilmemesi için siyasal iktidarı uyarıyor. Dilerim onun Demokrasi adına dile getirdiği, aklıselim sahibi herkesin katılacağı bu öneriler dikkate alınır... Yoksa önümüzdeki günler Türkiye için çok daha da karanlık olacaktır! HHH Bu vesileyle Taksim Manifestosu’nun laikliğe de vurgu yapan 9’uncu maddesini anımsatalım: 9 İnancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları, bu ülkenin meydanlarında özgürce gezebilmelidir. 15 Temmuz darbe girişimi, 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye, darbe hukukundan arınmalıdır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle