13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR En renkli Siyah Beyaz kişiliğe hüzünlü veda Adı Ankara Kavaklıdere’deki Siyah Beyaz sanat galerisi ve aynı adlı barı ile özdeşleşen sinema tutkunu, kültür sanat girişimcisi, mimar Ö. Faruk Sade (62) dün sonsuzluğa uğurlandı. Mekâna emeği geçen çalışanlar başta olmak üzere, Sade’nin eşi Fulya ve kızları Sera Sade’nin sı nırsız emek ve sevgisiyle 32 yıldır yaşayan Siyah Beyaz, Sade’nin vefatı sebebiyle adeta bir taziye odağına dönüştü. Sade, Kocatepe Camii’nde kılınan öğle ve cenaze namazının ardından, Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. Sade, alkışlar ve gözyaşları içinde toprağa verildi. lKültür Servisi Perşembe 4 Ağustos 2016 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘ASrınmırolanriıleArş’.a..nMyeaHrKrKkıiüneoklmtznNüis’neâredztrıe,m ABD’de burslu eğitimini sürdüren 20 yaşındaki besteci ve piyanist Melodi Var Öngel, Türkiye ve Ermenistanlı genç meslektaşlarıyla ‘Sınırları Aşan Armoniler’ için sahneye çıkıyor. İlki Ermenistan’da yapılan konserin Türkiye ayağı, yarın akşam Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde ücretsiz izlenecek. Türkiye ve Ermenistan’dan, yaşları 18 ile 25 arasın da değişen sekiz genç müzis yen, ABD’de eğitimine burs lu devam eden 20 yaşında ki besteci ve vokalist Melo di Var Öngel imzasıyla, yarın akşam saat 20.00’de, Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde verile cek ücretsiz konser de, seslerini barış ve kardeşlik için bir araya taşıyor olacak. EVRİM ALTUĞ Feryal Öney’in de gençlere ve barışa renk katmak adına sahneye çıkaca ğı ‘Sınırları Aşan Armoniler’ başlık lı konser, 2007’de hayata geçiril miş ABD çıkışlı ‘Davis Barış için Projeler Bursu’ ve Avrupa Birli ği (AB) desteğindeki ‘Ermenis tan ve Türkiye arası Normalleş me Süreci’ne Katkı projeleri çer çevesinde, Hrant Dink Vakfı’nın sağladığı Seyahat Bursu’nun imkânları dahilinde düzenlene cek. Davis Barış için Projeler olu şumu, temelini 106 yaşında 2013 yılında hayata veda etmiş hayırse ver Kathyrn W.Davis’in girişimin den alıyor. Oluşum bugün, 91 üni versiteyi kapsayan Davis Birle şik Dünya Üniversite Mensupları Programı’na imzasını atan, Shelby M.C. Davis tarafından sürdürülü yor. Program, ‘yarının liderleri’ olacak gençlerin, dünya ve insan lığa yönelik kendi fikirlerini gün lük hayata geçirmelerine de vesile de Ermenistan’da bir araya ge lip, barış için birlikte söyleyen sanatçıların Türkiye kadrosu Melodi Var Öngel, Ahmet Şafak Çizmaz, Umut Akdağ ve Paşa Güven’den oluşuyor. Projenin Ermenistan ayağında ise, Hayk Karoyi Karapetyan, Zareh Gals tyan, Madlena Galstyan ve Ste pan TerGhevondyan bulunuyor. Sanatçıların vereceği ‘Sınırla rı Aşan Armoniler’ konserinin Sekiz genç müzisyen, seslerini barış ve kardeşlik için birleştirdi. repertuvarı ise, her iki ülkeden halk müziği örneklerini kapsıyor. Bu çerçevede, sözlerini Öngel’in olmasıyla biliniyor. yazdığı ve Ermeniceye de çevrilen Tohumları 15 Temmuz ‘darbe kal yeni bir parça, bu konserde seslen kışması’ öncesinde atılan ve gün diriliyor olacak. Etkinlikte ayrıca, dem Türkiye’de ‘olağanüstü’ biçim Grup Kaldırım’ın 19 Ocak 2007’de de değişmiş iken, ilk kez o günler katledilen Agos Gazetesi Genel Ya yın Yönetmeni Hrant Dink anısına bestelediği ‘Anenus Hrant’ parça Melodi Var Öngel imzalı “Ey Ney” sı ile yine Grup Vardiya’nın Dink şarkısının Ermenice Türkçe anısına hazırladığı ‘Kül’ isimli bes sözleri bulunuyor. Şarkının tesi de seslendirilecek. Konserde Türkçe sözleri şöyle: Feryal Öney’in ise, biri ‘Bingöl’ ol mak üzere, iki parçayı yorumlama Ey Ney sı bekleniyor. İzmir Amerikan Koleji’nden iki Bu nefret sana kimden geldi, söyle Kelimeler yetmiyor, her yerde kin Nedendir, söyle, söyle, söyle yıl önce mezun olan ve halen sosyal bilimler ile müzik konusunda çalışan 1996 doğumlu piyanist ve besteci Öngel, bugüne dek bi Ey ney, ney! ri sözlü olmak üzere, şimdiden birkaç çağdaş müzik bestesine de im Burdayız karşındayız Hadi gel, hadi gel Bıkmadın, usanmadın Hadi gel, hadi gel Şarkımızı sen de söyle Hadi gel, hadi gel zasını atmış ve yakın zaman önce ABD’de, Attilâ İlhan’ın ‘Emperyal Oteli’ni müzik eşliğinde yorumlamıştı. Bilgi: 0530 228 93 40 / eposta: [email protected] / www.armeniaturkey.net / davisprojectsforpeace.org Uluslararası PEN’den Türkiye’ye: ‘Derin endişe içerisindeyiz’ Uluslararası PEN Dünya Yazarlar Birliği, önceki gün resmi internet sitesinde Türkiye’ye hitaben “OHAL insan hakları ve ifade özgürlüğünü ayaklar altına alamaz” başlıklı bir kamuoyu açıklaması yayımladı. Birliğin Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen üç aylık OHAL kararı karşısında duyduğu “derin endişe”nin ifade edildiği açıklamada, “Ülkedeki insan hakları ve ifade özgürlüğüne dair kısıtlama ve baskıların artarak daha ileri gidebileceğine dair endişe içerisindeyiz. Darbe girişiminden beri 59 gazetecinin ve yazarın da dahil olduğu 70 bine yakın insan gözaltına alındı, haklarında soruşturma başlatıldı, işlerinden kovuldu ya da askıya alındı. 132 medya kuruluşu hakkında kapatılma kararı verildi. 29 yayınevi kapatıldı ve gözaltında kötü muamele uygulamaları geniş çapta yaşandı. Türk yetkililerin son yıllarda giderek şiddetlenen ifade özgürlüğü ve farklı görüşte olanlara yönelik baskıcı uygulamaları olduğu biliniyor. Uluslararası PEN, Türkiye’yi bu olağanüstü hal süresince ifade özgürlüğü ile insan haklarını korumaya ve uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine saygı göstermeye çağırıyor” denildi. Açıklamanın sonunda ise Türkiye’deki yetkililere ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepkilerin iletilmesi için iletişim bilgileri paylaşılarak, bir eylem planıyla birlikte örgütlenme çağrısında bulunuldu. Açıklamanın tamamı için: www.peninternational.org 69. Locarno Film Festivali dün gece başladı Dünden yarına sinema geceleri... MEHMET BASUTÇU Bugünü dolu dolu yaşarken geçmişi unutmamak ve geleceği merakla sorgulamak... Locarno Festivali, bu basit yaşam felsefesini en özgün biçimiyle sinema dünyasına yansıtan etkinliklerin başında geliyor. Issız adalara ilişkin, “Yanınızda götüreceğiniz tek kitap ne olur?” diye beylik bir soru vardır. Birkaç hafta önce radyoda dinlediğim Fransız filozof Michel Onfray’nin, “iyi bir sözlük götürürdüm” yanıtını verdiği bu soruyu, “her yıl sadece bir festival izleyecek olsanız hangisini seçerdiniz” diye konumuza uyarlarsak, Venedik’i bile feda ederek, Locarno derdim kuşkusuz. Dün gece, Piazza Grande’deye yerleşen açıkhava sinemasında yaklaşık 78 bin kişinin izleyeceği, İskoçyalı genç yönetmen Colm McCarthy’nin (1973) “The Girl With All The Gifts” adlı bilimkurgu türü filmiyle açılan 69. Festival, geçen ay yitirdiğimiz iki usta yönetmeni, Abbas Kiarostami (19402016) ve Micheal Cimino’yu (19392016) saygıyla selamlayarak; unutulmaz filmlerinden örnekler sunacak. Her yıl sinema tarihinin farklı sayfalarını açan geniş kapsamlı toplu gösteri bu kez 1950 ve 60’ların Alman sinemasını tanıtacak... Jane Birkin, Roger Corman, Alejandro Jodorowsky, Harvey Keitel ve Stefania Sandrelli değişik ödüllerle Piazza Grande’de onurlandırıldıktan sonra, ayrıca düzenlenen açık hava toplantılarında sinemaseverlerin sorularını uzun uzun yanıtlayacaklar... üGzeenrçinsdineedmeainzlıennseebsiileincteekrnet Yakın ve uzak geçmişi anımsarken, günümüzün genç sineması, iki ayrı bölüm ‘The Girl With All The Gifts’ de, farklı ödüller için yarışacak. “Uluslarası Yarışma”da (Concorso internazionale) Altın Leopar ödülüne aday 17 film arasında bulunan Yusuf Şahin’in mirasçısı Yousry Nasrallah yanında, ağırlık yine genç yönetmenlerde. “Günümüzün Yönetmenleri Yarışması” (Concorso Cineasti del presente) bölümündeyse, Arjantin’den Japonya’ya dek açılan geniş yelpazede yer alan 15 film, yeni akımları, biçimsel arayışları ve genç sinemanın sorguladığı dünya gerçeklerini önümüze getirecek. Bölümde yer alan filmleri izleyebilmek için Locarno’ya gelmeye de gerek yok bu yıl! Dünyanın neresinde olursanız olun, festival boyunca bu 15 filmi internet üzerinden izlemeniz ve oylamanız mümkün. Meraklıların www.festivalscope. com/locarno adresine girerek kayıt olmaları gerekiyor sadece. Her filmi bir kez izlemek ücretsiz, ama her film için en fazla 400 kişiye izleme ve oy kullanma hakkı veriliyor... Bir ilk oluşturan bu girişim, genç sinemayı daha iyi tanıtmak ve sinemaseverleri sinema salonlarında farklı seçimler yapmaya yönlendirmek amacını taşıyan bir deneme... Geçmişte “Sürü”yü (Yılmaz Güney, Zeki Ökten – 1978) ödüllendiren, Fatih Akın’ı ilk filmiyle tanıtan, Erden Kıral, Canan Gerede, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Tayfun Pirselimoğlu, Özcan Alper, Aslı Özge gibi birçok yönetmenimizi tanıtan Locarno’da bu yıl Türkiye’den gelen bir örnek yok. Reha Erdem’in önceki yıllarda Locarno’ya katılıp katılmadığını tam anımsayamıyorum ama bir ay sonra, son filmi “Koca Dünya”yı, Venedik Festivali’nin “Ufuklar” (Orizzonti) bölümünde merakla, heyecanla izleyeceğiz. lLOCARNO [email protected] 15 NâzımBrecht buluşması... Biri taa Karaormanlar’dan çıkageldi; öteki Uzak Asya’dan bir kısrak başı gibi Akdeniz’e uzanan Anadolu’dan... Biri memleket hasretini, sevdasını, kavgasını ve en uzak yıldızla çarpan kalbini yüklenip gelmişti... Öteki içinden bir türlü çıkamayacak sandığı ormanların soğuğunu çoktan eleştiriye, ironiye, gülmeceye ve insan sıcaklığına çevirmişti! Çamlıca’da harap bir konakta değilse de Moda’da 1800’lerin sonlarından kalma “Mermer Konak” diye bilinen büyülü bir bahçede gerçekleşti buluşma... Nâzım Hikmet’le Bertolt Brecht’in buluşmasından söz ediyorum. Eğer 15 Temmuz olmasaydı, araya başka yazılar girmeyecek ve bu buluşmayı çoktan paylaşmış olacaktım sizlerle. Ama işte 15 Temmuz’u ve sonrasını, sizin de benim de gördüğüm her şeyi, hem Nâzım hem Brecht, önceden görmüş ve düşünmüş olduklarından, buluşmaları daha da değerlendi, sohbet daha da yoğunlaştı. Güneşin Sofrasında Buluştukları o büyülü bahçede yeryüzünü kucaklayan bir sofra kurdular. Güneşin sofrasını... Onlar, ruh ikizleri, donattılar sofrayı! O sofraya önce yaşama ve geleceğe inançlarını koydular. Daha güzel bir dünya umudunu yerleştirdiler. Masaya barış ve aydınlık tutkularını koydular. Hasreti, özlemi paylaştılar. Savaşlara, sömürüye, haksızlığa, baskıya karşı bol bol direniş koydular masaya. (“Masa da masaymış ha!”) Mahpusluktan sadece özgürlükleri ni, aşklarını, umutlarını anmak için söz açtılar... En çok yaşama sevinci kattılar sofraya... Gülümsemeyi, eleştiriyi, hüznü harmanladılar. Bir ara, Brecht bugünlere bakıp bir şarkı mırıldandı, Nâzım da ıslıkla eşlik etti: “Vatan millet hep palavra/ Savaşlar da bahane/ Bu düzende tek kural var/ Artmalı hep sermaye // Kapıların arkasında/ Bölüşürler pazarı/ Çıkarları çatışınca/ Başlatırlar savaşı // İtişirler didişirler/ Sürdürürler kavgayı/ En sonunda birleşirler/ Yerler yoksul hakkını”. Derken o sustu, Nâzım başladı: “Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim./ Vatan çiftliklerinizse...” Aman aman, darbe girişimi, temizlik ve de “demokrasi bayramı” devam ederken ... sırası mı ... diyecek oldum ve kendime geldim... Neler söylüyorum ben!.. Güncelliğin daniskası Nâzım Hikmet ve Bertolt Brecht ruh ikizi olsalar da hayatlarında hiç karşılaşmadılar. Onları “Güneşin Sofrasında” oyununda buluşturan Genco Erkal. Metni uyarlayan, oyunu yöneten, mekânı tasarlayan da o. Her daim kendilerini aşan iki mükemmel oyuncu (Tülay Günal ve Genco Erkal) üç müzisyen (Yiğit Özatalay, Deniz Doğangün, Çağdaş Engin) bize o büyülü bahçede, o sofrada öyle bir şiir ve müzik ziyafeti sunuyorlar ki, bu iki deha, Brecht ve Nâzım bugün yaşanan her şeyi nasıl yıllar önce görmüş de bu dizeleri yazmış diye şaşmadan edemiyorsunuz. (Ay sonuna dek sürüyor kaçırmayın!) F.Say, Z.Livaneli, C.Karaca, T.Öcal, E.Akbayram, T.Selçuk, K.Weill, H.Eisler, sofranın besteci konukları... Oyunun eleştirisini bu sayfalarda daha önce Ayşegül Yüksel’den okudunuz. Benim vurgulamak istediğim, iki nokta var: Bir: Oyunun güncelliği... İki: Yarattığı duygu yoğunluğu... İkisi de çarpıcı! Bu arada “Yine mi Nâzım, yine mi Brecht?” diye soranlara (Çünkü böyleleri de var): Siz bir konsere giderken yine mi Mozart, yine mi Chopin diyor musunuz?? En olağanüstü durumun olağan sayılmaya başlandığı şu ortamda iyi ki sanat var. Son sözü Brecht’e verelim: Keyfiliğin yasalaştığı/ İnsanın insanlıktan çıktığı bu kanlı çağda / /Demeyin sakın “bunlar olağandır”/ Demeyin ki değişmez bilinmesin hiçbir şey. Yıldızlı Geceler’de ‘nöbet’ ertelemesi Bu yıl 32 konser ile Çeşme, Bodrum ve İstanbul’da gerçekleştirilen Turkcell Yıldızlı Geceler konserleri organizatörlerinden erteleme haberi geldi. 5 Temmuz’da başlayan etkinlik programı kapsamındaki üç konser “ülkemizde devam eden demokrasi nöbetlerinin 7 Ağustos’ta tamam lanacak olmasından dolayı” ileri tarihlere alındı. Buna göre, 5 Ağustos’ta yapılması planlanan Funda Arar konseri 12 Ağustos’ta, 6 Ağustos’ta yapılacağı duyurulan Göksel konseri 29 Ağustos’ta, 12 Ağustos’taki Murat Dalkılıç konseri ise 30 Ağustos’ta düzenlenecek. lKültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle