15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 23 Ağustos 2016 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Yürekler dağlandı YouTube’a o videoları Cemaat mi yüklüyordu? 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden önce, güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı düzenledikleri operasyonlar sırasında çekilmiş videolar yüklenirdi YouTube’a... Enformasyon vermekten ziyade psikolojik harekât yürütme amacıyla üretilmiş video kliplerdi bunlar. PKK’lıların kanlı, parçalanmış cesetleri, yakılıp yıkılmış binalar, güvenlik güçleri tarafından yazıldığı intibaını veren saldırgan içerikli duvar yazıları... Ve bu dehşet verici görsel malzemenin üzerine kaydedilmiş, şiddet ve ölümün sözde ironisini yapan “caps”ler, vesaire... Kliplerde kullanılan ham videoların güvenlik güçlerinin bazı mensupları tarafından kaydedildiği şüphesiz... Bu görsel materyalin daha sonra kimler tarafından şoven ve faşizan içerikli kliplere dönüştürülüp YouTube’a yüklendiği hakkında ise kesin bir hüküm sahibi olmak mümkün değil. Mamafih, bir rabıta tesis edebiliriz... 15 Temmuz darbe girişimi ile bu video klipçiler arasında bir münasebet var... Çünkü 15 Temmuz’dan sonra bu malum klipler, birkaç istisna hariç, YouTube’a neredeyse hiç yüklenmez oldu. Hesaplar genellikle etkin değil. 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin şok etkisi ya birilerinin bu kliplerle ilgili çalışma düzenini altüst etti ya da başka birileri topluca tasfiye ve derdest edildikleri için doğal olarak bu klipleri üretemez hale geldiler. Hangisi acaba? Şimdi değil belki ama gelecekteki herhangi bir barış ortamı için gereken psikolojik koşulların tesisini, nefret ve düşmanlık aşıladığı için bugünden zorlaştıran bu video klipleri Fethullahçı şebeke mi hazırlayıp YouTube’a yüklemekteydi? Yoksa bu prodüksiyonlar, “üç harfliler”in ortaklaşa yaptıkları bir “özel harekât” mıydı? Hangi cevaba daha yakın olduğumuzu zaman gösterecek. Ama soru önemli. Bu bahisteki faşizan ve şoven klip prodüksiyonunun hikâyesi, 24 Temmuz 2015’te PKK’ya karşı iç siyaset hesaplarıyla başlatılan topyekun savaşın bazı akıllara düşürdüğü bir sözde ittifakın küçük resmidir aynı zamanda... Hani şu, Genelkurmay ile iktidar arasında, ulus devleti PKK tehdidine karşı sözde korumak için nihayet varıldığına hükmedilmiş ittifak... Yani, “Cumhuriyetçi asker” ile ulus olmanın değerini neden sonra kavradığına hükmedilen İslamcının işbirliği... Vaziyet, körün fili tarifini andırıyormuş gibi görünebilir. Ama gerçekte, körün tuttuğu uzuv file ait değildi. 24 Temmuz’da Türk Hava Kuvvetleri’nin Irak’taki PKK hedeflerine yönelik hava akınlarıyla başlayan savaşı ulusun değil iktidarlarının bekası için isteyenler açısından da aynı durum söz konusuydu. Bilseler başkasının şeyiyle gerdeğe girerler miydi? Bütün ülke, ama en çok da neyi tuttuğunun farkında olmayanlar, 15 Temmuz akşamında gerçeği kan ve acılar içinde yaşayarak gördü. Anlaşıldı ki ulusal ordu sandığımız gücün içindeki “imamın ordusu” sadece darbeye kalkışmakla kalmamış. Öncesinde de PKK’ya karşı yürütülen topyekun savaşı istediği gibi yönlendirmiş... 2’nci Ordu’nun ve Güneydoğu’daki hemen bütün muharip tugayların komutanları, hava kuvvetleri ve kara havacılığı, velhasıl PKK’ya karşı savaşan unsurların büyük çoğunluğu karşımıza darbeci olarak çıktılar. Hüsnükuruntulu ittifak teorileri de çöpe gitti. Düşünsenize, 2015’te iktidar PKK’ya savaş açmayı siyasi konjonktür gereği uygun buluyor ve bu savaşı da 1725 Aralık sonrasında can düşmanı ilan ederek üzerine çullandığı Fethullah Gülen tarafından ele geçirilmiş bir orduyla sürdürdüğünden habersiz... Ve bu ordu sonunda darbeye girişiyor. Şimdi ise gafletin acı sonuçlarını yaşıyoruz. Ordu tarihsel bir krizin içinde. Ülke güvenliği risk altında. Durumu fırsat bilen PKK saldırılarını tırmandırıyor. Bir de kalkmış “devleti yeniden kurmaktan” söz ediyorlar. Hangi bilgi, vukuf ve beceriyle? Bu ülke her şeyini gözden geçirmeli. En başta da güneydoğudaki savaşı... 7 Haziran’da CHP ile koalisyona gidilseydi ne bu savaş ne de darbe girişimi olacaktı. Ve belki de ordu içindeki Fethullahçı şebekenin üzerine daha güvenli biçimde gidilebilecekti. Artık seçimle gidip kurtulma şansları da kalmadığına göre iktidarın önce kendi içler acısı halini ve sonra geri kalan her şeyi yeni baştan düşünmesi şart. İşe en kolayından, YouTube’dan şu videoları kaldırmakla başlayabilirler. Ülke elden gitti gidiyor çünkü. Gaziantep’te yaşamını yitiren insanlardan geriye acı hikâyeler kaldı Gaziantep’in merkez Şahinbey ilçesinde 54 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın ardından acı dinmiyor. Beybahçe mahallesinde saldı rının yaşandığı düğün evi nin çevresinde kurulmuş taziye öbeklerinde, ölenler için dualar okunuyor. Ki mi evlerin önünde ise ka MAHMUT ORAL ra elbiseler yiyen kadınlar, ağıtlar yakıyor. 90’larda güneydoğuda çatışma lardan ölümden kaçan Gaziantep’te katliamda yaşamını yitiren insanlardan geriye acı hikâyeler kaldı. BİRİ ÖLDÜ BİRİ KAYIP Veysel ve Eşref Kalay kardeşler, 1990 yıllarda bombalanan Şırnak’ın merke ze bağlı Güneyçam köyünden kaçıp, Gaziantep’e yerleşmiş. Önceki gece pat layan bomba Veysel’in 15 yaşındaki oğ lu Murat Kalay’ı hayattan koparmış. Kar deşlerden Eşref’in 12 yaşındaki oğlu ise kayıp ya da henüz kimliği belirleneme yen cenazelerden biri. Diğer oğlu 11 ya şındaki Selçuk ise ağır yaralı olarak has tanede tedavi ediliyor. YAŞAMAK İÇİN GELDİK Saldırıda yaşamını yitiren Suriye li 9 yaşındaki Fatma Abdullah’ın baba sı Ahmet Abdullah, 3 çocuğu olduğunu ve 3 sene önce Suriye’nin Halep kentinde savaştan dolayı Gaziantep’e gel 54 kişiden 39’u Gaziantep’teki Yeşilkent Mezarlığı, 2’si Siirt, 1’i Van ve 1’i Adıyaman’da toprağa verildi. 15 yaşındaki Ahmet Toraman ile 14 yaşındaki Kumru İlter de dün Yeşilkent Mezarlığı’nda saldırının diğer kurbanlarının yanında toprağa verildi. diklerini söylüyor. Sadece yaşamak için Polis bombacıyıÇocuk canlı bombanınSuriye’den kaçıp geldiklerini dile getiren Abdullah “Çocuğumuzu Gaziantep’te def kimliği belirlenemedinettik. Şimdi çok üzgünüz. ‘Fatmam ol madan ben ne yaparım?’ diye kara kara düşünüyorum. Yıkılmışız resmen. Şimdi diğer 2 çocuğum korkudan evden çıkamı yorlar” diye konuşuyor. getiren aracın peşindeCENAZETOPLUYORUM Kına geceleri kana bulanan, en mutlu günlerinde hayat boyu unutamayacakları bir acı yaşayan Besna Akdoğan ile damat Nurettin Akdoğan ise gazetecilerle görüşmek istemiyor. Yakınları genç çiftin yaşananlardan kendilerini sorumlu tuttuklarını belirterek, büyük acı yaşadıklarını anlatıyor. Gelinin babası Ziya Akdoğan ise gözyaşları içinde “Ne konuşabilirim ki kardeşim, ben hâlâ ancak cenaze topluyorum” diyebiliyor. SAÇLARIMI TARAR MISIN? Saldırıda 12 yaşındaki kızı Nergis Özcan’ın kaybeden Zümeyra Özcan ise “Kına gecesi kızım yanıma gelerek, ‘Anne düğüne gideceğim. Saçlarımı tarar mısın?’ dedi. Kızımın saçlarını güzelce tarayıp düğüne hazırladım. Meğerse kızım ölüme gidiyormuş” diyor. Saldırıda 4 çocuğunu birden kaybeden Emine Ayhan ise güçlükle şunları söylüyor: “Eşimle beraber kınaya gitmiştik. Her şey güzel gidiyordu. Gençler düğün biterken son bir şarkı daha istediler. O son şarkı daha bitmeden bomba patladı. Çocuklarımı kaybettim.” ANNEMİ ÖZLEDİM Gaziantep’teki canlı bombalı saldırıda yaralananlar arasında Ayhan ailesinin 5 çocuğu da bulunuyor. Zeynep Ayhan, 5 çocuğunu bulundukları ayrı hastanelerde birer birer ziyaret edip ilgileniyor. Ailenin en küçüğü 4 yaşındaki Semanur Ayhan. Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde tedavi görüyor. Düğünde arkadaşlarıyla oyun oynadığı sırada bombaya yakalandığını dile getiren küçük kız şunları anlatıyor: “Çok ağladım. Anne diye bağırdım. Annem yanıma ağlayarak geldi ve beni kucağına alarak hastaneye getirdiler. Ayağım çok ağrıyor. Diğer kardeşlerim yaralı olduğu için annem onlara da sürekli gidip bakıyor ama en çok yanımda kalmasını istiyorum” diyor. l GAZİANTEP Gaziantep saldırısınan ardından olay yerinde 2’si başsavcı vekili 6 savcı ve polis inceleme yaptı, kanıt topladı. Sokaktaki incelemede parçalanmış bir de intihar yeleği bulundu. İntihar yeleği ve olay yerindeki kanıtlar ile yaşamını yitirenlerin otopsisinin ardından patlamada kullanılan bombanın türü de belirlendi. Güvenlik güçlerinin incelemesinde ağırlığı belirlenemeyen miktarda C4 patlayıcı kullanıldığı, etkisini artırmak için 23 santim büyüklüğünde kesilmiş demir parçaları, çiviler ve patlama sırasında alevlerin daha geniş bir alana yayılması için gliserin kullanıldığı saptandı. 1617 yaşlarında olabilir Güvenlik güçleri yaptığı incelemede eylem tarzının ve yönteminin IŞİD’i işaret ettiğini saptadı. Saldırıyı yapan örgütün belli olduğu, ancak kendini patlatan canlı bombanın kimliğinin ise henüz netleşmediği ifade edildi. Saldırıyı yapan ve yaşının 1214 olduğu be lirtilen canlı bombanın yaşının ise 1617 yaşlarında olabileceği kaydedildi. Saldırının her yönüyle aydınlatıl ması için terör ve istihbarat uzmanlarından oluşan özel bir ekip kuruldu. Saldırıyı gerçekleştiren “canlı bomba” ve irtibatlı olduğu kişileri saptamaya çalışan ekip, bölgedeki işyerlerine ait tüm güvenlik kameraları ile ulaşabildikleri kına gecesinde bulunanların cep telefonları ile çekilen görüntüleri incelemeye aldı. Olay yerine en yakın mobese kamerasının yaklaşık 11.5 kilometre uzaklıkta olması ise polislerin çalışmasında canlı bombanın kına gecesine nasıl geldiğinin saptanmasını güçleştirdiği belirtildi. Patlamadan kurtulanların ifadesinde ise canlı bombanın bir otomobille geldiği bilgisini vermelerinin ardından, ulaşılan görüntülerde patlamadan kısa süre önce bölgeye gelen bir otomobil güvenlik güçlerinin dikkatini çekti. Güvenlik güçleri, saldırganın sokağa otomobille getirilmiş olabileceğini düşünerek bu otomobili mercek altına aldı. Mınbiç misillemesi mi? Bazı kaynaklar, IŞİD’in Kürt vatandaşların yaşadığı mahalle ve düğünü bilinçli olarak seçtiğini ve bunun sebebinin de IŞİD’in Gaziantep sınırına yakın olan Mınbiç’i YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’ne bırakmak zorunda kalmaları olarak yorumladı. l GAZİANTEP / DHA Kardeşinin toprağından aldı Saldırıda yaşamını yitiren 17 yaşındaki Metin Caner için dün sabah Van’da cenaze töreni düzenlendi. Kardeşi Metin Caner’i kendi elleriyle hastaneye götürdüğünü belirten abla Leyla Caner, çevredekiler tarafından güçlükle teselli edildi. Caner’in cenazesi toprağa verilirken, abla Leyla Caner, kardeşinin mezar toprağını pet şişe ye doldurarak kucağına sarıp gözyaşı döktü. Saldırıda yaşamını yitiren Süleyman Durak ve kız kardeşi Vesile Uluhatun memleketleri Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Yukarıbalcılar Köyü’nde toprağa verildi. ÖLÜ SAYISI 54’E YÜKSELDİ Gaziantep’te geçen cumartesi gecesi düzenlenen bombalı saldırıda ağır yaralanan 3 kişi daha yaşamını yitirdi. Saldırıda ölenlerin sayısı 54’e yükseldi. Yaralanan 94 kişiden 14’ü ağır 66 kişinin tedavisi sürüyor. Ölenlerden, 7’sinin henüz kimliği saptanmadı. Patlamada vücut bütünlüğü bozulduğu için kimliği saptanamayan cenazeler için yakınlarından DNA örnekleri alınarak eşleştirme için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Kimlik tespitinin ardından hangi cesedin canlı bombaya ait olduğu da tespit edilecek. KURBANLARIN 29’U ÇOCUK Gurbet Akcan (4), Muhammet Yağız (4), Hüsam Cuma (7), Emine Nisa Gören (9), Büşra İlter (9), Nergiz Özcan (10), Hasan Akdoğan (11), Muhammet Alpaslan (11), Şükran Ayhan (11), Ali Toraman (11), Bünyamin Akdoğan (11), Fatma Zehra Abdullah (11), Devran Eryılmaz (12), Kerem Özer (12), Orhan Yavuz (13), Serhat Eryılmaz (13), Mehmet Nazım Akdoğan (13), Semanur Özer (14), Mehmet Urtekin (14), Mizgin Gürbüz (14), Murat Kalay (14), İsmail Alpaslan (14), Abdulalim Çelikten (14), Sinan Urtekin (14), Hakkı Okur (14), Salih İlter (15), İbrahim Urtekin (16), Metin Caner (16), Şükran Akdoğan (17), Saliha Akdoğan (21), Osman Toroman (21), Ahmet Urtekin (22), Süleyman Durak (22), Doğan Özcan (22), Kamil Akdoğan (23), Mehmet Ali Taş (23), Ali Özcan (26), Muhyettin Akdoğan (26), Mürvet Ayhan (28), Öbeyit Akdoğan (28), Aliye Yağız (30), Süheyla Yağız (32), Kamile Ayhan (35), Vesile Uluhatun (38). Suriyeli Ahmet, annesini istiyor Antep’te yakınlarını kaybedenler, bir yandan ölülerinin yasını tutarken bir yandan da kulakları has taneden gelecek haberlerde... Aileler iki ye bölünmüş. Bir kısmı hastanelerin kapısında, di ğer bölümü taziye evlerin de başsağlığını kabul edi yor. Sabah saatlerinde ilk MİYASE İLKNUR durağımız en ağır yaralıların olduğu Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi oluyor. Başhekim Yardımcısı Ali Burak Binboğa karşılıyor bizi. HDP İstanbul milletveki li Celal Doğan ve Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık ile birlikte yoğun bakım üni tesine giriyoruz. Yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren 7 hastanın tamamı ço cuk. Birinin bilinci kapalı. Diğerlerinin ise bilinci açık ve bizimle konuşuyorlar. İlk ziyaretimizin 14 yaşındaki Emrullah Urtekin oluyor. Siirt’ten birkaç yıl önce gelmişler Antep’e. Patlamada, Urtekin ailesinden 14 ve 22 yaş arasında 4 genç yaşamını yitiriyor. Doktor, hakkında bilgi verirken bizi can kulağıyla dinliyor. “İyileşecek miyim?” diye soruyor. Bacağında kırıklar, bağırsak ve böbreklerinde şarapnel parçalanmaları var. Çocuk hastaların hemen hepsinde durum aynı. Şarapnel nedeniyle iç organ parçalanmaları mevcut. Eyüp Kızılkaya 12 yaşında. Urfa Birecikli. Celal Doğan’ı görünce tanıyor ve saygı ile yatağından doğrulmaya çalışıyor. Zorla yatırıyorlar. Abdülkadir Kahraman 6 ay önce babasını kaybetmiş. 14 yaşında daha... Yoğun bakım kapısından çıkınca teyzesi yakalıyor bizi. Durumunu soruyor. “İyi” de yince bir oh çekiyor. “Babasından sonra bir de onu kaybetmeyelim. Ablam dayanamaz bu acıya” diyor. Bizi en etkileyen ise 5 yaşındaki Suriyeli Ahmet Cuma’nın durumu. O da patlamada kendisinden 1 yaş büyük ağabeyi Hüsam’ı kaybetmiş. Başucuna gittiğimizde uyuyordu. Bu yaşımıza kadar nice güzel çocuk gördük ama bu kadarını hiç. Kıvrım kıvrım kirpikleri, biçimli burnu ve masum yüzüyle uykudaki halini seyre koyulduk. Onun da sağ ayağında kırıklar var. Böbrek ve bağırsaklarında şarapnel parçalanmaları var. Celal Doğan’ın yüksek volumlü sesi, Ahmet’i uyandırıyor. Önce şaşkın şaşkın bakıyor etrafına. Sonra dudakları titriyor ve başlıyor mızıldanmaya. “Ümmi” diyor önce anlamıyoruz. Sonra birşeyler mırıldanıyor. Arapça bilen bir hemşire tercüme ediyor Ahmet’in söylediklerini. “Ümmi” anne demekmiş, annesini istiyor Ahmet. Öyle feryat figan da değil. Bir iki damla akan gözyaşını eliyle silerek yakaran bir sesle istiyor “Ümmi”sini. Yoğun bakım doktoruna “Hepsinin bilinci açık, durumları iyi galiba” deyince anlatıyor şarapnelin ne illet olduğunu: “Şarapnel, iç organları parçalayınca biz hep tetikte oluyoruz. Her an kana karışma ihtimali var. Kanda zehirlenme yaparsa hasta için çok kritik bir süreç başlayabiliyor.” Hastaneden sonraki durağımız patlamanın olduğu mahalledeki taziye çadırları. Siirt’ten, Şırnak’tan, Pervani’den gelenler akrabaları ile kucaklaşıp acılarını paylaşıyorlar. Bugün üç cenaze daha kaldırıldı, gözyaşları ve ağıtlar eşliğinde. l GAZİANTEP C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle