19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 29 Temmuz 2016 TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU haber 5 Erdoğan, mini anayasa paketiyle “MİT ve Genelkurmay’ın Cumhurbaşkanlığı’na, kuvvet komutanlıklarını da Milli Savunma Bakanlığı’na bağlamayı” düşündüklerini söyledi ‘MİT ve Genelkurmay Saray’a bağlanacak’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kendisine “geçmiş olsun” ziyaretine gelen TBMM Başkanlık Divanı üyeleri ne, Saray’daki zirvede üzerinde çalışılma sı için uzlaşmaya varılan mini anayasa pake tiyle “MİT ve Genelkurmay’ın Cumhurbaşkanlığı’na, kuvvet ko mutanlıklarını da Milli Savunma Bakanlığı’na bağlamayı” düşün düklerini söyledi. Erdoğan, ilk EMİNE KAPLAN kez Saray’da yapılan liderler zirvesinin devamının geleceği mesajını verdi. TBMM Başkanlık Divanı, dün Meclis Baş kanı İsmail Kahraman’ın başkanlığında Cum hurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti. İlk kez CHP’li üyelerin de katıldığı ziyarete HDP’li üyeler, Saray’daki liderler zirvesine HDP eş genel başkanlarının davet edilmemesini pro testo ederek katılmadı. Divan toplantısında Kahraman’ın “Ziyarete tüm üyelerin katılımını rica ediyorum” demesi üzerine, HDP’li TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, “Eğer liderlerle yapılan toplantıya eşbaşkanlarımız Figen Yük sekdağ ve Selahattin Demirtaş davet edilseydi biz de gelirdik, ancak şu halde böyle bir ziya rete katılmayı uygun bulmuyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı ile divan üyelerinin görüş mesi yaklaşık 1.5 saat sürdü. Edinilen bilgi ye göre Erdoğan, önümüzdeki günlerde si yasi partiler arasında çalışılmaya başlana cak olan mini anayasa paketi görüşmelerin de masaya gelecek anayasa maddeleriyle il gili ipuçlarını verdi. Erdoğan, muhalefetin de destek vermesi durumunda anayasa deği şikliğiyle MİT ve Genelkurmay Başkanlığı’nı Cumhurbaşkanlığı’na, kuvvet komutanlıkla rını da Milli Savunma Bakanlığı’na bağlama yı istediklerini söyledi. Darbe girişimine kar şı ortaya koydukları tavır nedeniyle muhale HataElarrdımoğızaonl:abilir Bazı divan üyelerinin “Türkiye’nin güncel meselerinin telaşsız, sakin bir ortamda tartışılması çok önemli. Sizin liderlerle bir araya gelmeniz, bu sakinleşmeye, siyasette yumaşamaya vesile olmuştur” demeleri üzerine Erdoğan, “Her şerde bir hayır vardır. Bizim de bugüne kadar bazı eksikliklerimiz, hatalarımız olmuş olabilir. Herkesin eksiği, hatası olabilir. Şimdi hatalarımızı tekrar etmeden süratle normalleşmemiz gerekiyor” dedi. 2.5 milyar dolar piyasaya sürüldü Darbe girişimi sonrasında vatandaşların ilk gün 2.5 milyar doları piyayasaya sürmesi son derece önemlidir. Bu sayede piyasada çalkalanmalar olmamıştır. Bu aslında dünyaya da önemli bir mesajdır. Vatandaşın bu sağduyusu sayesinde ekonomik bir kriz yaşanmamıştır. Bir diğer önemli konu da vatandaşımız bir stoklama telaşına düşmemiştir. Bu milletimizin asaletinin de göstergesi olmuştur” dedi. fet partilerine teşekkür eden Erdoğan, hoşgörü ve diyaloğun önemine dikkat çekti. İçişleri’nde ‘darbe’ birimi Divan üyeleri, Saray ziyareti öncesinde de İçişleri Bakanı Efkan Ala’yı ziyaret etti. Bazı üyeler, darbe girişiminin ardından tutuklanan ve gözaltına alınan askerlerin yakınlarının çocuklarından haber alamadığını belirterek “Gözaltına alınmış, aradan 10 gün geçmiş ama kendilerinden bir haber ve bilgi alamıyorlar” dedi. Ala, bunun üzerine bakanlık müsteşar yardımcısının başkanlığında bir birim oluşturulduğunu, milletvekillerinin bu birimden bilgi talep edebileceğini söyledi. Bir üye de, aske ri birliklerin önünde kamyon ve iş makinelerinin hâlâ durduğunu belirterek bunların hoş bir görüntü oluşturmadığını söyledi. Ala, “Haklısınız, bir an önce kaldırılmalı” dedi. TBMM Başkanlık Divanı’nda, Meclis’e hava savunma sistemi, özel güvenlik birimi oluşturulması başta olmak üzere güvenliğin artırılması için önlemler görüşüldü. TBMM Başkanı Kahraman ve bazı üyeler, “Burası Meclis, kışlaymış gibi bir görüntü oluşturmamalı. Hava savunma sistemi kurulması Meclis’i daha çok hedef haline getirir. Meclis’i koruyacağız da halk nasıl korunacak?” görüşünü dile getirdi. Yaşanan görüş ayrılıkları üzerine bu konuda teknik bir çalışma yapılması, konunun daha sonra değerlendirilmesi benimsendi. HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in katılmadığı toplantıda, Önder ile TBMM Başkanı Kahraman arasında geçen “Dersini verdik” polemiği de gündeme geldi. HDP’li TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, Kahraman’ın tavrını eleştirerek, “Dersini verdik sözü doğru olmamıştır” dedi. Kahraman da, “Haklısınız ama bu noktaya getiren Sırrı Bey’di. Sanki ders vermek için başka bir niyetle gelmişti ve işi bu seviyeye tırmandırdı. Burada kusur tamamen kendisindedir” diye konuştu. TBMM Genel Sekreter Yardımcılığı’na vekâleten atanan Erbay Kücet’in durumu da tartışma yarattı. CHP’li üyeler, Kücet’in attığı bir twet’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun idamla yargılanması gerektiğini ifade ettiğini belirterek, “Kendisine cezai işlem yapılmasını istedik. Ama hiçbir şey yapılmadı. Madem barışı, birliği ve uzlaşıyı sağlayacağız, genel başkanımızla ilgili bu twet’i atan kişiyi genel sekreter yardımcısı yapıyorsunuz. Kendisine işlem yapılmalıdır” dedi. Kahraman da bunun üzerine, konunun bir sonraki divan toplantısında değerlendirilmesini istedi. Hakan Fidan’la ikinci görüşme Cumhurbaşkanı Erdoğan, “istihbarat zaafı”yla suçladığı MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı darbe girişiminin ardından 2. kez kabul etti. Görüşme yaklaşık 1,5 saat sürdü. Haftalık olağan görüşme kapsamında gerçekleştirildiği belirtilen görüşmenin ardından herhangi bir açıklama yapılmadı. Erdoğan, darbe girişiminin ardından yaptığı açıklamada MİT Müsteşarını ulaşamadığını belirterek “istihbarat zaafiyeti olduğu açık” ifadelerini kullanmıştı. Geçtiğimiz hafta yapılan görüşmede Erdoğan’ın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a “Çok kötü sınav verdiniz” dediği, Fidan’ın da “Ne emrederseniz onu yapmaya hazırım” yanıtı verdiği öne sürülmüştü. Erdoğan, istifa iddiaları üzerine, “Dereyi geçerken, at değiştirilmez” diyerek Fidan’ın görevinin başında olduğunu söylemişti. Canikli: 1 numara sivil olabilir MHP’de kurultay heyeti başkanı gözaltına alınırken siyasi partilerle ilgili çeşitli iddialar konuşuluyor Darba girişimi sonrası devlet kurumlarında, yargıda, eğitimde, polis ve TSK’da başlayan gözaltılar, tutuklamalar ve görevden almalar sonrasında gözler siyasi partilere çevrildi. AHaber canlı yayınına katılan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Bu örgütün elebaşı bildiğiniz gibi Pensilvanya’da. Bu darbe girişiminin Türkiye’deki 1 numarası şu anki bilgilere göre TSK’de bir isim var. Ama onun da üzerinde başka bir kişi var mı göreceğiz. Eğer varsa o 1 numara sivildir. Pensilvanya’dakinin yerine Türkiye’deki 1 numaranın bir sivil olduğunu tahmin ediyoruz” dedi. Canikli, Ergenekon davalarıyla ilgili, “Ciddi mağduriyetler meydana geldi. Ergenekon davalarında haksız yargılamalar ile ilgili gerekli değerlendirmeleri yapıyoruz. Muhalefetle bu konuları görüşebiliriz” ifadelerini kullandı. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi, geçen nisan ayında MHP’nin kurultayının yapılabilmesi için “Kurultay Çağrı Heyeti” oluşturdu. O dönem çağrı heyetinin başkanlığına atanan MHP Aksaray eski İl Başkanı avukat Ayhan Erel ile yine daha önce il başkanlığı yapan avukat Davut Menki ve avukat Cihat Satılmış, darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen cemaatine yöneNurettin Canikli lik operasyonda gözaltına alındı. Ayhan Erel, geçen şubat ayında MHP MYK tarafından Aksaray il teşkilatı kapatılarak görevden alınmıştı. Liderler zirvesinde konuşuldu Bu gözaltılarla birlikte, dikkatler MHP içindeki merkez yönetimle muhalifler arasındaki krize çevrildi. MHP Genel Başkanı Bahçeli sık sık muhalif cepheyi, başta Meral Akşener olmak üzere Gülen cemaatiyle bağlantılı olmakla suçluyor. Muhalifler ise bu iddiaları reddedi yor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen pazartesi günü, ilk kez Beştepe Külliyesi’nde Başbakan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile darbe girişimi nedeniyle gerçekleştirdiği zirvede, MHP’deki muhalif hareketlerin arkasında cemaati gösterdiği yorumları basına yansımıştı. Basına kapalı olarak gerçekleşen zirvede Erdoğan ve Yıldırım’ın “Devlet Bahçeli ve MHP’ye yönelik operasyonun arkasında da bunlar var” dediği ve MHP genel başkan adayı Meral Akşener’in kastedildiği iddia edilmişti. Çavuşoğlu’nun iddiası Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da dün CNNTürk’e verdiği demeçte, “Esasen bu örgüt, tüm siyasi partilerin içinde yer edinmek istedi. MHP’yi ele geçirmeye çalıştılar, CHP’de deneme yaptılar. Ben bu üç partinin yönetim kadrolarına baktığımda, bu iddiaları doğru bulmuyorum. Bize de böyle bir bilgi gelmedi” dedi. İki tehlike: Erdoğan’sız Türkiye saplantısı ve cadı avı Darbe girişimini ‘kim/kimler planladı, azmettirdi, yaptı, yapamadı’ meselesi halen büyük ölçüde gizemini koruyor, izleyip göreceğiz. Tüm olanların aydınlatılması kuşkusuz çok önemli, ama çok kısa vadede imkânsız gibi görünüyor. Şu anda, yapabileceğimiz en faydalı iş, iktidar ve muhalefet çevresinden aklı başında herkesin ifade ettiği gibi, bu felaketin demokratikleşme yönünde bir imkâna dönüştürülmesi. Böylesi bir ortama katkı sunan her çaba değerli, ters yönde her çaba ise ülkemiz ve toplumsal barış umudu açısından son derece tehlikeli. Gülen grubu meselesi, bu girişimden önce de merkezi bir tartışma konusuydu, bundan sonra da tartışılmaya devam edecek. En doğrusu bu tartışmayı sadece bu gruba veya melanete odaklayarak işin içinden çıkmak yerine, tüm siyasal tarihe, sisteme teşmil ederek, genel bir sorgulamaya dönüştürmek, bu istikamette yol almak. Unutmayalım ki, Gülen Hareketi denilen yapı Mars’tan gelenlerin değil, bu ülkede yaşayanların oluşturduğu, bu sistemin bir ürettiği bir sonuç, nerden baksanız “bir Türkiye masalı”. Demokratik siyaset, bu yönde kurumsallaşma, hukuk devleti, kuvvetler ayrımı, yargı bağımsızlığı, liyakat sistemi zaaflarının besleyip büyüttüğü bir sonuç; tüm mesele ise bu zaafları bertaraf edecek bir süreci güçlendirebilmek. Bu koşullar altında, hâlâ gerilimleri körüklemek, otoriter siyasetin pekişmesi yönünde tutum takınmak, bu ülkenin sonunu getirir, bu açıdan herkesin aklını başına almasında fayda var. Bu arada, Türkiye’nin Batılı müttefiklerinin takındığı ve takınacağı tutum da çok önemli. Halihazırda, Batı basını bu açıdan son derece kötü bir sınav veriyor, Türkiye’de demokratikleşme imkânını desteklemek yerine, ateşe körükle gitmeye devam ediyor. Son gelişmeler üzerine yazılanlar arasında, Türkiye’de darbe girişimine topyekun karşı çıkıldığı, muhalefetin bu noktada sivil iktidarın yanında yer almak gibi çok önemli bir tutum takındığına dair tek cümle ile bahseden yok. Bu olayın Türkiye’nin daha da otoriter bir noktaya savrulmasından kaygı duymak için çok neden var. Bu kaygıyı bu ülkede yaşayan pek çok insan paylaşıyor, ancak mevcut durumda gidişatın bu istikamette olmadığı teslim etmek lazım. Oysa Batı basınında hâlâ Türkiye, iktidar ve onun lideri Erdoğan’dan ibaret resmediliyor, bu resim etrafında karanlık bir tablo çiziliyor, Türkiye’de demokrasiye sahip çıkan, bu noktada uzlaşma oluşturan dinamik görmezden gelini yor, Oryantalist bir üstten bakış öne çıkıyor. Dahası, Batı basını hâlâ sadece “Erdoğan’sız Türkiye” saplantısı ile hareket ediyor gibi görünüyor. Darbe girişimi çerçevesinde, bazıların ileri sürdüğü gibi, Batı ülkelerinde bazı çevrelerin Türkiye’ye müdahale etmek için karanlık işlere tevessül edip etmediğini bilemiyoruz, ama daha önce, başka ülkelerde, “demokrasi getirmek” adına açıkça giriştikleri müdahalelerin o ülkeleri ne hale getirdiğini biliyoruz. Cumhurbaşkanı, bir Alman TV kanalına verdiği röportajda “Ben kral değilim” ifadesini kullandı, doğrusu da Cumhurbaşkanı’nın kral gibi davranmaktan imtina etmesi. Diğer bir doğru ise, içerde ve dışarda, toplumun büyük kesiminin demokratik desteğine sahip olmasına rağmen hâlâ “Erdoğan’sız Türkiye” arayışında olmanın demokratik anlayıştan uzak olduğu. Bunu, şimdi söylemiyorum, aynı şeyi 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra da söylemiştim. Erdoğan’ı “Başyücelik Devletinin mihrak şahisiyeti” olarak tasavvur eden ve gidişatı bu istimate çevirmeye çalışanlar da, Erdoğan’sız Türkiye adına her yola aklı yatanlar da bu ülkenin geleceğini tehlikeye attıklarının farkında değiller. Bu noktada bir kez daha, “cadı avı” meselesine dönmekte fayda var; başımıza gelen bu felaketi cadı avına çevirecek işlerden uzak durmak, kişisel intikam hırslarının öne almasından sakınmak lazım. Gülen grubunun iktidar partisi ile kurduğu geçmiş ittifak bir yana, bari kişisel planda yakın geçmişte Gülen grubunun düzenlediği turlar ile dünyayı gezenler, eşi dostu bu turlara yazdıranlar, Gülen ile görüşmeye davet edilmedi diye karalar bağlayanlar, Gülen destekli burslar ile ABD’ye akademik ziyaret yapan iktidar destekçileri biraz kenarda durup ateşe körükle girmeseler diyorum. Son olarak, Gülen grubuna yakın gazetecilerin gözaltına alınması, kabul edilebilir bir iş değil. Bunların arasında eski hocam Hilmi Yavuz, tüm fikri ayrılıklarımıza rağmen dostluğumu sürdürdüğüm, 28 Şubat darbesine karşı mücadelesine çok değer verdiğim Nazlı Ilıcak da var. Kim gönül rahatlığı ile bu ve diğer pek çok ismin darbeci olduğuna inanabilir? İfade vermeye çağrılmak, hukuk önünde sorgulanmak başka şey, neden gözaltı işkencesi? Aynı şey, adı sanı bilinmeyen pek çokları için de geçerli. Diğer taraftan, nedir “hainler mezarlığı” icadı, dinde, insanlıkta yeri olabilir mi? Böylesi bir gidiş bizi toplumsal barış hedefinden uzağa düşürür, anlaması bu kadar zor mu? ‘Barış’a imza attıkLARI için işten çıkarıldılar İki akademisyene daha cadı avı ABİDİN YAĞMUR nin yenilenmeyeceği bildirildi. B Gazetemize konuşan Bayrakarış İçin Akademisyenler’in tar, “Hakkımızdaki idari soruş“Bu suça ortak olmayaca turma kapsamında aylar önce sa ğız” bildirisine imza atan Mersin vunmamızı verdik. Adli soruş Üniversitesi öğretim üyeleri Yar turmalar var deniyor, rektörlük dımcı Doç. Dr. Bediz Yıl yazısında o adli soruştur maz Bayraktar ile Yar maların hazırlık numara dımcı Doç. Dr. Melahat sı veriliyor, içeriği verili Kutun haklarında yürü yor ama bizim bu soruş tülen adli ve idari soruş turmalardan haberimiz turmalar gerekçe gös yok. Bize bugüne kadar terilerek işten çıkarıl savcılıktan herhangi bir dı. Rektörlük, ilk kez iş Melahat Kutun tebligat yapılmadı. Em ten çıkarma gerekçesini niyette ya da savcılıkta, akademisyenler bildiri rektörlüğün sözünü et sine dayandırdı. tiği soruşturma kapsa Rektörlük yazısında, mında ifade vermedik. akademisyenler hakkın Ama rektörlük soruştur da, “Bu Suça Ortak Ol ma var diyerek sözleş mayacağız” bildirisine imza attıkları için YÖK Bediz Bayraktar meleri yenilemiyor. Kendini savcı, hâkim yerine tarafından soruşturma koyan bir rektörlük yönetimiyle açıldığı, ayrıca Mersin Cumhu karşı karşıyayız. Ortada herhan riyet Başsavcılığı’nın akademis gi bir mahkeme kararı yokken yenler hakkında “Türk milleti karar veren bir rektörlük var” de ni, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve di. Bayraktar, bildiriye imza at TBMM’yi alenen aşağılama” ve tığı için hakkında soruşturmalar “Terör örgütü propagandası yap açılan, cadı avına maruz kalan mak” suçlarından cezai kovuş Mersin Üniversitesi Kamu Yöne turma başlattığı belirtildi ve anı timi öğretim üyesi Doç. Dr. Ulaş lan bu nedenlerle sözleşmeleri Bayraktar’ın eşi. l MERSİN C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle