27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 26 Temmuz 2016 6 YAŞ’ta ağırGAkeanre’ınlkiufardmeasyi Başkanı ortaya çıktı darbe vuracaktık Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın darbeye ilişkin savcılığa tanık olarak verdiği ifade ortaya çıktı. Tüm şüphelilerden şikâyetçi olan Akar, darbe gi rişiminin ağustostaki YAŞ’ta paralel yapıya ağır darbe vu rulacak olması nedeniyle ya şandığını söyledi. Akar, dar be gecesinde yaşadıklarını ALİCAN ULUDAĞ özetle şöyle anlattı: 15 Temmuz 2016 günü sa at 17.00 18.00 sıralarında 2. Başkanım Yaşar Güler kendi sine MİT’ten gelen Kara Havacılık Okulu’ndan 3 helikopterin görevlendirilmesi ile bir faali yet icra edileceği yönünde istihbaratı bana ilet ti. MİT’ten bir heyetin yolda olduğunu söyle di. Yaşar Paşa ve Kara Kuvvetleri Komutanı Sa lih Zeki Çolak ile acilen alınacak tedbirleri tar tışmaya başladık. Havada bulunan uçak ve he likopterlerin üstlerine dönmesi, yeni kalkışla ra da engel olunmasına ilişkin emrimi ilgili ko mutanlara verdim. Kurmay Başkanı, Merkez Komutanlığı’ndan ve Adli Müşavirlik’ten perso neller alıp Kara Havacılık Okulu’na derhal git mesi, olayı tereddüde yer bırakmayacak şekil de çözüp idari ve adli tedbirleri ivedi bir şekil de almasını talimatlandırdım. Ankara Garni zon Komutanı Korg. Metin Gürak’ı arayıp bizzat Etimesgut Zırhlı Birlikler Tümeni’ne gitmesini, hiçbir tankın ve zırhlı aracın hiçbir sebeple bir lik dışına çıkmasına müsaade edilmemesi yö nünde tedbirler almasını emrettim. Hiddetle bağırdım Saat 21.00’e doğru karargâhta görevli Proje Yönetim Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli geldi, ‘Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz” gibi şeyler söyledi. Hiddetle “Ne diyorsun ulan sen, ne operasyonu, sen manyak mısın, sakın ha” şeklinde bağırdım. Kendisi heyecanlanmayın, rahat olun, gelecekler gibi laflarla karşılık verdi. “Benim seninle, bir başkası ile böyle işlerin içerisinde olanlar ile hiçbir işim olamaz, sen benimle ne biçim konuşuyorsun, kim bunlar, siz kimsiniz” gibi soruları sürekli hiddetle sıralıyordum. Gittikleri yolun yanlış olduğunu söyledim. Boğazımı sıktılar Odanın içerisine hızla ve aniden girmeye kalkıştıklarını fark edince ayağa kalktım ve o esnada Levent Türkkan, “Komutanım otur, kalkma, sakin olun, zorluk çıkartmayın” şeklinde bağırdı. Beni birisi iterek sandalyeye oturmamı sağladı ve o esnada arkadan bir başkası elinde el havlusu tarzında bir şeyle hem ağzımı hem burnumu kapatarak nefes almamı engelledi. Bu esnada kolunu boğazıma doladı, sıktı, askeri kıyafete ait ip türü bir cismin boğazıma sürtünmesiyle, o anda nefes almakta güçlük çektiğim için debelenirken ve ellerimle burnumu açmaya çalışırken bir başkası plastik kelepçeyi bileklerime taktı. Çıkartmalarını söyledi. ‘Sık ulan’ diye bağırdım O esnada Levent Türkkan’ın elinde tabanca ile “Komutanım sakin olun, vururum, sıkarım” gibi şeyler söylediğini işittim. Kendisine “Sık ulan” diye bağırdım. Gözlerinde sıkmakla sıkmamak arasındaki robotik tereddütü gördüm. Tahminen Dişli’nin onayı ile kelepçeyi kestiler. Öztürk yanıma geldi Akıncı Üssü’ne getirdiler. Orgeneral Akın Öztürk yanıma geldi. Tuğamiral Ömer Harmancık ve Tuğgeneral Hakan Evrim’i gördüm. Yaptıklarının yanlış olduğunu Suriye’yi, Mısır’ı görmüyor musunuz? Bu tür olayların ülkemizi yıllarca ne kadar geriye götürdüğünü bilmiyor musunuz mealinde sözler sarf ettim. Hiç umurlarında olmadı. Ömer Harmancık elinde 2 yapraktan oluşan bir metni önce okudu ve ardından elinde bana uzatarak “Komutanım siz şunu bir okuyun ve bunu imzalayıp TV’de okursanız her şey çok güzel olacak, herkesi alıyoruz, getiriyoruz” dedi. Şiddetle ve hiddetle reddettim. “Elinizde kim varsa getirin, sizin başınız kıçınız kim” diye bağırdım. Bunun üzerine Hakan Evrim, “Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen ile görüştürürüz” gibi bir şey söyledi. Ben kimse ile görüşmem diyerek tersledim. Akın Öztürk dışındakiler odayı terk ettiler. Akın Öztürk, bana kendisini dinlemedikleri gibi şeyler söylüyordu. l ANKARA ORGENERAL GALİP MENDİ: Kafama bere geçirip ağzımı bantladılar Darbeciler tarafından bir gün rehin tutulan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi, 15 Temmuz akşamı Gazi Orduevi’nde düğünde olduğunu, buradan Genelkurmay Başkanlığı’na gideceği söylenerek Akıncı Üssü’ne götürüldüğünü belirterek, “Emir subayım Murat Yılmaz’a ‘Sen 8 yıldan beri benimle çalışıyorsun. Sen de çetenin içindey mişsin. Yazıklar olsun sana’ dedim. Timurcan Ermiş, Akıncılar Kışlası’na gidinceye kadar sila hı doğrultulmuş şekilde durdu” dedi. Mağdur sıfatıyla alınan ifadesinde Mendi, bir yüzbaşı nın kurdukları teşkilatın adını söyleyerek, “O kuruluşun adına sizi tutukluyorum” dediğini anlattı. Mendi, Akıncılar Kışlası’nda ellerinin ve ayakları nın kelepçelendiğini ve başına da siyah bere geçirildiğini ardından ağzının bir bantla yapıştırıldığını söyledi. Galip Mendi Hulusi Akar ‘ODAM ÇOK DÜZENLİYDİ’ n Saat 08.30 09.00 sıraları ol muştu. Beni Başbakanımız yahut Cumhurbaşkanımız ile görüştürmelerini söyleyerek; teşebbüsü sona erdireceklerini, adalete teslim olacaklarını ve dışarındaki tüm askeri unsurları kışlalarına çekeceklerini belirtirsem daha fazla zayiata meydan vermeden bu işi bitirmenin mümkün olacağını anlattım. Kendileri bu noktada artık bir şey başaramayacaklarını sanırım gördüler ve sizi görüştüreceğiz dediler. Bir cep telefonu getirip Sayın Başbakan ile görüştürdüler. Durumu anlattım. Benzeri şekilde MİT Müsteşarı’nı aradım ve bilgi verdim. n Akın Öztürk Paşa benim götü rüleceğim anlaşılınca ‘komutanım ben de sizinle geleyim’ diye söyledi. Ben pozisyonu itibarıyla ve gece boyunca şahsı ile yaşadığım izlenimler karşısında bunun uygun olmayacağını düşündüm ve ‘Sen burada kal, kızının evi burada’ dedim. Fakat sürekli ısrar ediyordu. Çankaya Köşkü’nde Başbakanlık’a iniş yaptık. İkinci Başkanım Orgeneral Yaşar Güler benden bir gün önce gelmişti. Bana anlattığı bir gariplik odamın gayet toplu ve düzenli olduğu hususudur. Bu husus, bende makamın bir başkası için hazırlanmış olduğu kanaatini doğurmuştur. Yargıtay ve Danıştay’a 4 saatte 342 üye atandı 42 saniyede yüksek yargıya LHYİSOATZREIURNLMİNAUNÖYDNAIĞCPIEILDDEI N ALİCAN ULUDAĞ HSYK Genel Kurulu, yasayla tüm üyelerinin görevine son verilen Yargıtay’a 267, Danıştay’a ise 75 üye atadı. Gizli oylama ile yapılan atamaların 4 saatte gerçekleşmesi, listenin önceden hazır geldiği şeklinde yorumlandı. Kararnamede, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında haklarında yakalama kararı çıkarılan 140 Yargıtay üyesi ile 48 Danıştay üyesi yer almadı ve böylece bilinen cemaatçi üyeler yüksek yargıdan tamamen tasfiye edildi. Ayrıca yasaya karşı açıklama yapan eski HSYK üyesi Ali Suat Ertosun’un yeniden Yargıtay’a atanmaması dikkat çekti. HSYK Genel Kurulu, dün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın başkanlığında olağanüstü toplanarak Yargıtay ve Danıştay’a atanacak yeni üyeleri görüştü. Toplantıya, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanan HSYK’nin 5 üyesi katılmadı. Saat 08.45’te başlayan toplantı yaklaşık 4 saat sürdü. HSYK’nin sitesinden yapılan duyuruda “gizli oylama” ile seçim yapıldığı belirtildi. Bu da her bir atamanın, 42 saniyede yapıldığını anlamına geliyor. Alınan bilgiye göre, atama listesi önceden hazırlandı. Genel Kurul’a gelen liste, burada tek tek onaylandı. Sadece bir kaç isim üzerinde tartışma yaşandı. Toplantı sonucunda mevcut görevi sona erenler arasından Yargıtay’a 267, Danıştay’a ise 75 yeni üye atandı. Yargıtay’ın yasayla üye sayısı 516’dan 310, Danıştay’ınki ise 195’ten 116’ya indirilmişti. Yasada Yargıtay ve atama Danıştay başkanları ile başkanvekilleri, başsavcısı ile daire başkanlarının görevine devam edeceği düzenlenmişti. Bu nedenle atama 267 ve 75 oldu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan da bürokrasiden Danıştay’a 24 üye atayacak. Ertosun yok HSYK’nin atama listesinde 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında hakkında gözaltı kararı çıkarılan ve görevden uzaklaştırılan 140 Yargıtay üyesi ile 48 Danıştay üyesi yer almadı. Bunun yanında bir dönem cemaatin mağduru olmuş, 2010 anayasa referandumuna karşı çıkan ve son olarak da yüksek yargıyı dizayn eden bu yasaya karşı açıklama yapan Yargıtay Üyesi Ali Suat Ertosun’un atanmaması dikkat çekti. Cemaate yakın olmayan 21 Yargıtay üyesinin de yine atanmadığı öğrenildi. HSYK, önümüzdeki günlerde yeniden atanmayanlara adli ve idari yargıda görev verecek. YBP’nin ağır topları Atama kararnamesinde yargıda ittifak halindeki muhafazakâr, milliyetçi ve sosyal demokratlar arasındaki dengenin bozulmadığı gözlendi. Sosyal demokratların öne gelen isimleri Abbas Özden, Gülsüm Mısır, Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu gibi isimlerin atandığı görüldü. Milliyetçilerde ise Hayri Keskin gibi isimler yeniden seçildi. 2014 yılı sonunda HSYK’nin Yargıtay ve Danıştay’a Yargıda Birlik Platformu’a yakın atadığı üyelerin büyük bölümü yeniden atandı. YarAaRmSaA, Vso’dnaraösnacyeım OHAL kararnamesi ile kapatılan ve el konulan YARSAV’da önceki gün polislerce arama yapıldı. Mühürlenen kapıyı açan polisler, içerideki bazı evrak ile bilgisayarların imajları na el koydu. Aramanın ardından dün de İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’na bağlı saymanlar, YARSAV’a gelerek, polis eşliğinde tek tek sayım yaptı. Sayımı yapılan tüm araç ve gereçlere devlet el koyacak. Sayımın ardından kapı tekrar mühürlendi. Tüm bu süreç, YARSAV yöneticilerine haber verilmeden yapıldı. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Açılan yeni kapıdan Cumhurbaşkanı, demokrasiye mi fırsatçılığa mı bakıyor? Hangisini yazsam diye debelenip duruyorum, hadi ön plana Saray’daki görüşmeyi alalım... Görüşme sonuçlarını beklemeden yazıyorum, çünkü yazdıklarım daha geniş bir çerçeveye odaklı. Cumhurbaşkanı’nın daveti önemli, Kılıçdaroğlu’nun bunu kabul etmesi de. Cumhurbaşkanı’nın, bu davetin önündeki arkasındaki niyetlerini bilemem. Ama yaşadığımız darbe girişiminin ülkede yeni bir siyasal dönemin kapısını araladığını, RTE’nin bu kapıdan dışarı baktığını varsayalım (mı?). Konuya iyimser ve kötümser bakışlar var. Zaten görüşmeden önce Kılıçdaroğlu eleştirildi. Bir görüşe göre Cumhurbaşkanı şimdi muhalefeti de yanına, eteklerinin altına alarak Başkanlığa doğru daha emin adımlar atıyor. Bazıları, Taksim’de onaylanan 10 maddelik Manifesto’yu göndermesi yeter, diyor. Saray’a manifesto desteğiyle çıktı Burada bir saptama yapalım: Manifesto büyük bir açıklama. Kılıçdaroğlu’nun bunu okuması ve üstelik yüz binlere onaylatması büyük bir olay. Saray’a Manifesto’yu ve yüz binleri arkasına alarak çıktı. Aslında bu da yeni bir “muhalif halk iradesi”nin dile gelmesidir ve muhalefet için de yeni bir durumdur. İktidara, Cumhurbaşkanı’na karşı yapılan darbe girişimine herkesin karşı çıkması bu yeni durumu yarattı. Çok büyük bir tehlikeye karşı birleşildi. Belki de başka bir olay bu görüntüyü sağlayamazdı. Kılıçdaroğlu, muhalefet samimidir. Manifesto’yu bulup okuyun, Türkiye’yi bu çıkmazlardan kurtaracak ve önünü açacak bir bildiri olduğunu görürsünüz. Temel soru şu Yukarıda da belirttiğimiz gibi, RTE’nin birlik çağrısı veya milletin darbeye karşı yaptığı ittifakın açtığı yeni kapıdan dışarıya başını uzatması, ne kadar samimidir? RTE nereye bakıyor? Gerçekten de RTE için bir şeyler değişmiş midir? Bugüne kadar izledikleri politikalar sonucu ortaya çıkan kamplaşmış, birbirine düşmüş, savaş halinde, nefret dolu, ötekileştirilmişler toplumunun, Fethullahçıların darbe girişimleri için uygun bir zemin yarattığını düşünüyorlar mı? Ya, Fethullahçı güçleri orduda ve toplumda demokratları, ga zetecileri, muhalefeti ezmek için kullanmanın; bu amaçla onlara devlet içinde alabildiğine örgütlenmeleri için “Ne istediler de vermedik...” sözüyle dile getirilen, neredeyse tüm araçları “hibe” etmenin sonuçlarından öğrenecekleri bir şey var mı? Fethullahçılar da “diniman” sahibidir. Yakın zamana kadar RTE ve arkadaşları da çok emindiler. Öyle ki “Onlar da Allah’a inanıyorlar, üstelik yetişkin insanlar, her işimizi de görüyorlar” biçiminde düşünüyorlardı. “İki imanlı gücün” birleşmesi ile nasıl toplumu dönüştürdüklerini görüyor, karşılarındaki herkesin defterini dürmenin kolaylığını yaşıyorlardı! Ama müttefiklerinin, kendilerinin de defterini düreceklerini, o kadar yazıp çizmemize rağmen göremediler veya buna cesaret edemezler dediler. Veya yeltenirlerse ezer geçeriz diye düşündüler. Yoksa RTE’nin Fethullah’tan öğrendiği, eğitimi ve toplumu imam hatipleştirerek kendi “altın nesil”ini yetiştirmek mi, TÜRGEV vb. kanalıyla?! Orduyu imam hatipleştirerek “bize bağlı bir ‘İslami ordu’ yaratırız” düşüncesini de tartıştığınızı biliyoruz. Öyle mi? Tüm bunların demokratik bir toplum yaratmayacağını, tam tersine bölünmüş bir toplumu daha da derinleştireceğini görecek bir politik vizyondan uzak mısınız hâlâ? Toplumu, bu milleti, ülkenin bütünlüğünü mü düşünüyorsunuz, yoksa iktidarının ebedileşmesini ve bu anlamda selametini mi? Böyle bir düşüncenin, böyle bir toplum mühendisliğinin, bugüne kadar olduğu gibi parçalanmışlığa yaradığını görüyor musunuz? RTE darbeden ne öğrendi? Özetle şunu merak ediyorum: Cumhurbaşkanı yaşadığı darbe girişiminden ne öğrendi? Araladığı kapıdan, gerçekten yeni bir anlayışa, gün ışığına mı bakıyor? Yoksa kuvvetler birliğine dayanan otoriter bir başkanlık sistemini gerçekleştirmek, Türkiye’nin 93 yıllık kuruluşunu yok sayacak ve kendi adıyla “yeni Türkiye”yi kurmak için doğan veya açılan büyük bir fırsat kapısına mı bakıyor? Bunu önyargısız soruyorum. Ne olacağını merakla... Ama Kılıçdaroğlu güçlü bir destekle Saray’a çıktı. Muhalefet de nihayet alanlarda sahne aldı. Jandarma ve Sahil Güvenlik İçişleri Bakanlığı’na bağlandı Başbakan Binali Yıldırım, Saray’da yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Jandarma ve Sahil Güvenlik’in İçişleri Bakanlığı’na bağlandığını açıkladı. Yıldırım, “Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığı’na bağlanacak. Bunun ile ilgili kanun hükmünde kararname yayımlanacak. Yapılması gereken kurumsal çalışma lara devam edilmesine karar verdik” dedi. YAŞ 1 günde bitecek Yıldırım, YAŞ toplantısıyla ilgili olarak, “Bir günde tamamlanacak. Üç güne gerek yok. Emekliye ayrılması gereken personel, terfi yapması söz konusu personel ve atamalar görüşülecek. TSK’den çıkarılacak personel için zaten KHK yayımladık” dedi. MSB daha sivil olacak, birlikler kent dışına çıkacak SERTAÇ EŞ Çankaya Köşkü’nde yapılacak Yüksek Askeri Şura’da hükümetin Milli Savunma Bakanlığı’nın daha sivil bir yapıya büründürülmesi ele alınacak. Kulislere darbe sırasında mağdur olan daha sonra iktidarla yakın çalışan komuta kademesinden bazı isimlerin yerinde kalması görüşünün ön plana çıktığı bilgileri yansıyor. MSB’de bakanın dışındaki bütün yetkililer askerler tarafından yürütülüyor. MSB Fikri Işık, dar be girişiminin ardından özel kalem müdürünü sivilden atayabilmişti. Bakanlıktaki sivil uzmanların artırılarak, TSK ihtiyaçlarının bu uzmanlar tarafından değerlendirilerek, savunma konsepti ve savunma projeleri üzerinde sivil bir denetim kurulması hedefleniyor. Etimesgut’taki zırhlı birliğin önemli bir bölümüne yeni MİT yerleşkesinin inşaatı sürerken, benzer durumdaki birliklerin yerleşim yerlerinin dışına çıkarılması konusu da yeniden hükümetin gündemine gelmiş durumda. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle