18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Temmuz 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Hiçbirine af yokÇengelköy’de 60 kişiyi rehin alan darbeci komutan, halkı vurun emrini KÜFÜRLERLE VERDİ: Darbecilerin 15 Temmuz’daki kanlı girişiminde İstanbul’da en ağır darbeyi alan semtlerden birisi Çengelköy oldu. Çengelköy’de darbeye karşı çıkan yurt taşlara “it sürüsü” benzetmesi yapan darbeci komutanın “gebere gebere gidecek it sürüsü” sözleri darbe dehşetini bir kez daha ortaya koydu. Kuleli Askeri Lisesi’yle Boğaziçi Köprüsü arasın da kalan Çengelköy’de (16 Temmuz, saat 01.00’den sonra) darbeci komuta nın emriyle onlarca ki AKüyçküuktkaya şi öldü, yaralandı. Tarihi Çınaraltı’nın hemen arkasında yer alan Erbap Cafe’de ise bir grup, as ker tarafından rehin tutul du. Darbeci komutanın aralarında kadın ile çocukların bulunduğu yaklaşık 60 kişi ile di yalogları ise tüyler ürpertici. Saatlerce sü ren operasyonun ardından gözaltına alınan Kuleli Askeri Lisesi Komutanı Albay Mürsel Çıkrıkçı’ya ait olduğu belirtilen ve cep telefo nuyla bir yurttaşın kaydettiği iki saatlik ko nuşma kaydının bir bölümü özetle şöyle: ‘Bir fetih suresi oku asker için’ Darbeci Komutan: Çök... Hanımefendi, memleket cenaze namazı kılıyor, Allah affeder merak etme. Sen otur, oturduğun yerde bir Fetih Suresi oku asker için. Komutan: Şu an at izi it izine karışmış durumda. Allah selamate erdirir, yeter ki söz dinleyin. Şu an kimin ne olduğu belli değil. (Ateş sesleri ve ağlayan kadınlar...) Komutan: Kadınlar bakın cır cır yapmayın. Ezan okunuyor, lütfen memleket için sala okunuyor. İt kopuğa emanet ettiniz ondan sonra da bu hale geldik. 2 yıldır her gün 5 tane 10 tane polis şehit olurken ne yapıyordunuz. Biz de işte onun gereğini yapıyoruz. İt sürüsü dağıtıldı mı? Komutan: Durum nedir. O kavşakta asayiş berkemal mi? Er: Evet komutanım. Komutan: İt sürüsü dağıldı mı? Er: Kaçıyorlar komutanım. Komutan: Bakın şimdi ne yapıyorlar biliyor musunuz? Yine Allah kitap diyerek, insanları galeyana getirmeye çalışıyorlar. Hırsızlığını aleni gördünüz ama yine de tuttunuz inandınız, çalıyorlar ama çalışıyorlar dediniz. Aslında belayı kendiniz istediniz maalesef. Allah affetsin. Şu an Silahlı Kuvvetler Türkiye Cumhuriyeti yönetimine el koymuştur. ‘Direnenlere ateş edilsin’ Komutan: Komutanım, bölgeye mühimmat nakli yaptırabilir misin? Helikopterler nerede helikopterler? Beylerbeyi yolu üzerine helikopterleri yönlendirin. Direnen kalabalık var, doğrudan ateş edilsin. Direnmeyenler zaten dükkânların içine girmiş durumda, biz onları yol üzerine aldık, kontrol altında yaklaşık 60’a yakın insan var, kadın ve çocuklar da var içlerinde. (Biri ile telefon görüşmesi yapılıyor) (Kadınlar ağlıyor...) ‘Yurttaşı alnından vuran askeri tebrik ediyor’ Komutan: Bak ağzını burnunu dağıtacağım, susmasını bilmeyen adama ne yapıldığını göreceksin. Ya ne kadar sabırsız bir toplum olduk, ne kadar allahsız kitapsız bir toplum olduk biz ya. Ne kadar samimiyetsiz, ne kadar duygusuz, ne kadar hissiz, ne kadar ruhsuz bir toplum olduk biz. Allah için bir silkelenin ya. Ecdad için bir silkelenin ya. (Silah sesleri sürekli geliyor ve sala sesleri duyuluyor) Gebere gebere gidecek it sürüsü... (Bir yurttaşı vuran askere ‘O Mahmut’a söyle alnından öpüyorum’ diyor telefonda...) Hiç acımasınlar Komutan: Efendim komutanım. Şu an Çengelköy kontrol altında. Helikopterleri gönderin komutanım, derdest etsinler. Hiç, hiç acımasınlar komutanım. Trakya’dan birlikler geliyorlar, çok güzel. Allah’a emanet olun... (Ara ara silah ve top sesleri geliyor.) Kadın: Aptest almak istiyorum namazımı kılacağım... Komutan: Bakın bana bakın, başla da kılabilirsiniz, oturarak da kılabilirsiniz, illa yer aramaya gerek yok. Hayır hayır nereye gidiyorsun? Kadın: Aptest almaya. (Dışarıdan silah sesleri geliyor) Komutan: Herkesin ortasında seni gebertmeyeyim, aşağılık herifler. (Bu sırada top sesleri de geliyor.) Affetmek yok (Kadınların kendi aralarındaki konuşmaları sessiz şekilde sürüyor. Bomba sesleri daha yoğun geliyor.) Komutan: Affetmek yok, hiçbirine af yok. Çengelköy şu an kontrol altında. Ufak tefek çatışmalar çıkıyor. Bir tane daha çakın ileriye doğru, tamam. Hadi Allah’a emanet olun. (Kadınlar konuşuyor. Bir kadın’ın “En fazla 67 saat içinde toplu savaş çıkacak. Burada çok pis kapışma çıkacak” diye konuştuğu duyuluyor.) 15 Temmuz gecesi köprü girişini tutan askere halk direnmişti. Ölen ölecek meclis’e bombA EMRİ TELSİZDEN: kalan kalacak ALİCANULUDAĞ 15Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Baş kanlığı önünde toplanan halka Darbe girişimi gecesi helikopterlerden de ateş açıldı. ateş açılması ve hemen yanındaki Meclis’in bombalanmasının em rinin, telsizden yapılan anonsla ve rildiği ortaya çıktı. Emniyet’te ta nık olarak dinlenen Kara Hava cılık Komutanlığı’nda görevli pi lot Binbaşı Ersel E’ye göre, darbe gecesi Ankara üzerinde uçan jet ve helikopterlerden telsizle “Ge nelkurmay önündeki halka atın, Emniyet’in önündeki TOMA’la rı vurun. Halkla arabalar iç içe” anonsu yapılmış. Binbaşı E, “Ne den halka ateş ediyorsunuz” diye sorduğunu, Yarbay Erdal Başlar’ın da kendisine “Ölen ölecek, kalan kalacak herkes hesabını verecek” dediğini anlattı. l ANKARA Akın ÖztürkGaçeınkellakmuarm: ay’dan iknaya gönderildi Genelkurmay, darbe girişiminin ardından yaptığı yeni açıklamayla özellikle Hava Kuvvetleri’ndeki gelişmeleri anlattı. MİT’in bilgilendirmesinin ardından Hava Kuvvetleri’ne ait tüm hava araçlarının durdurulması talimatı verildiği, Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’nin bir aşamadan sonra devre dışı bırakıldığı belirtilen açıklamada, Akıncı Lojmanlar bölgesinde bulunan Orgeneral Akın Öztürk’ün darbe girişimcilerini ikna etmek için görüşmeye gönderildiği dile getirildi. Nitekim Akın Öztürk, savcılıktaki ilk ifadesinde kalkışmayı durdurmak için Akıncı Üssü’ne gittiğini söylemişti. Uçaklar inişe zorlandı Genelkurmay açıklamasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın uyarısının ardından Türk hava sahasının savaş uçaklarına kapatılması, Kara Havacılık Okulu’nda önlem alınması ve Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı’nda alınan önlemler yinelendi. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in Hava Kuvvetleri’ne yönelik aldığı önlemlerin ayrıntılandırıldığı açıklamada, ilk aşamada uçuşların durdurulması ve havadaki görevli uçakların indirilmesine ilişkin talimatın Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’ne iletildiği, direktifin Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezi tarafından tüm birliklere tebliğ edildiği ve işlemin aynı gün 19.26 itibarıyla tamamlandığı dile getirildi. Direktifin 19.56 ve 20.31’de tüm birliklere yeniden iletildiği belirtilen açıkamada, tüm bu ikaz ve uyarılara karşın 21.45’ten itibaren bir kısım meydanlardan değişik tanıtıcı kodlar ve çağrı isimleriyle kalkış yapıldığının belirlendiği anlatıldı. Akın Öztürk Darbecilerin Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’ni kontrol altına almak istemeleri üzerine Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın merkezin teröristlerden temizlenmesi ve tüm bağlantıların kesilmesi talimatı verdiği belirtilen açıklamada, “Talimatın gereği yapılarak Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi işlevsiz hale getirilmiştir. Aynı anda tüm yetkilerin Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezi’nde olduğu, komutan talimatı olmadan hiçbir uçuşa izin verilmemesine ilişkin direktif, mesaj ile tüm birliklere yayımlanmıştır” dendi. Açıklamada, Orgeneral Ünal’ın Akıncı Üssü lojmanlar bölgesinde bulunan Orgeneral Öztürk’ü arayarak kendisine üsten kalkan uçakların yasadışı olduğu, ivedilikle Akıncı’ya giderek oradaki kalkışmada bulunanları ikna etmesi istendiği ifadelerine de açıklamada yer verildi. Kalkışmanın Akıncı ile sınırlı olduğunun belirlenmesinin ardından Eskişehir’in rütbeli generallerle takviye edildiği, bu işlemin ardından orgeneral Ünal ve Korgeneral Mehmet Şanver’in çete mensubu teröristlerce gözaltına alındığı anımsatılan açıklamada, daha sonra Milli Savunma Bakanı’nın bilgisi ve direktifleri doğrultusunda planlama yapıldığı, değişik meydanlardan F16 alarm reaksiyon uçakları kaldırılarak havadaki uçakların inişe zorlandığı anlatıldı. Uçakların kalkış yapmasının engellenmesi Akıncı üzerinde baskı kurulduğu, uçuş pistlerinin F4 uçaklarıyla bombalanarak kapatıldığı belirtilen açıklamada, “Aynı meydandan kalkış yapmak isteyen helikopterler de taciz ateşiyle engellenerek Akıncı meydanı kontrol altına alınmıştır. Bunlara ilave olarak illegal çete mensubu teröristlerin (FETÖ) teslim olmalarını sağlamak maksadıyla üs içindeki bazı noktalar bomba ile vurularak baskı devam ettirilmiş ve eylemin kırılması sağlanmıştır. Bu zilleti ve rezaleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, mazisi şan ve şerefle dolu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve asil milletimize yaşatan alçaklar en ağır şekilde cezalandırılacaklardır” değerlendirmesi yapıldı. Kafalar karıştı Genelkurmay’dan yapılan ve Öztürk’ün darbe girişiminde bulunanları ikna etmesinin istendiği belirtilen açıklama dikkat çekti. Basına hırpalanmış fotoğrafları yansıyan ve tutuklanan Öztürk’ün ifadesinin bir bölümünü doğrulayan açıklama “soru işareti” yarattı. Öztürk ifadesinde, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın isteği üzerine darbe girişiminde bulunanları ikna etmeye çalıştığını söylemişti. Kulislerde ayrıca Öztürk’ün Hava Kuvvetleri Komutanı olarak katıldığı YAŞ’ta bu kuvvetten terfi eden albayların tamamına yakınının darbe girişimine katıldığına da dikkat çekiliyor. l ANKARA haber 5 Aklımızı başımıza alalım Nelerin olup bittiği konusunda çok az şey biliyoruz, baksanıza Cumhurbaşkanı bile darbe girişimini eniştesinden öğrenmiş. Bu koşullar altında, olanları anlamaya çalışmak, üzerine düşünmek tamam ama analiz yapmaya soyunmak aptallık olur. Şimdilik bize düşen, sabırla gelişmeleri izlemek, aklımıza yatanı kaydetmek, o yoldan durum değerlendirmesi yapmak. 12 Eylül’e kadar geri gitmeli Halihazırda kim azmettirmiş, kim nasıl alet olmuş, nasıl kurgulanmış bilmiyoruz, ama hâlâ darbe ile siyasete müdahale etmeye akıl yatıranlar olduğunu anladık. Aslını faslını tam bilmiyoruz ama belli ki darbe yoluna akıl erdirenler Gülen Cemaati mensupları. Gülen Cemaati’nin, başından beri devlet denilen mekanizmayı içerden kuşatmak ideolojisine sahip olduklarını biliyoruz. “Devlet” denilen yapı ile sıkı fıkılıklarının AK Parti’yle tarihi ittifakları ile doruk noktasına çıktığı doğru ama bu işin başlangıç noktası değil, sadece önemli bir safhasıdır. Başlangıç tarihi 12 Eylül rejimi ile ilişkilerine kadar geri götürülmeden, gelinen noktayı kavramak eksik olur. Dahası, mesele sadece Gülen Cemaati ve yapılanması değil, bu ülkede devletin nasıl işlediği ve dahi ne kadar muzır temeller üzerinde yükseldiği, varlığını demokratikleşmeye direnmek üzerine kurguladığıdır. Ve nihayet devlet soyut bir varlık değil; böyle bir devlet tasavvurunu ayakta tutan, tüm toplumun siyaseti nasıl devlet merkezli algıladığıdır. Gülen Cemaati veya en azından bazı mensupları, AK Parti ile ittifakları bozulunca iktidarın baskısı karşısında, geçmişten ders aldıklarını, demokrasinin değerini kavradıklarını söyleyip duruyordu. Belki en azından bazıları için durum sahiden buydu, ama belli ki genel durum bu değilmiş, demokratik muhalefet perdesi ardında iş çevirmeye devam edilmiş. Yine de bu darbe girişimi, sadece Gülen Cemaati’nin tezgâhladığı bir iş gibi görünmüyor, ortada çok katmanlı karanlık bir olay var. Kolaycılıktan uzak durulmalı Böylesi karmaşık durumlar karşısında kolay cevap arayanların iktidar karşısında olan bir kısmı, olayı “Erdoğan’ın gücünü artırmak için kendi kendine darbe tezgâhladığı” fikrine sarıldı, Batılı basında çıkan pek çok analiz bu iddiayı pekiştirme işlevi gördü. Diğer taraftan, iktidar yanlısı kolay cevap arayanlar da kendi ezberleri doğrultusunda, “Amerika’nın Erdoğan’a darbe tezgâhladığı ama başarılı olamadığı” iddiasına sarıldı. Her iki iddia da fazlasıyla sığ ve olayları açıklamaktan aciz görünüyor, bu yıkımdan selametle çıkmanın birinci şartı, öncelikle karmaşık olaylar karşısında kolay çıkarımlardan uzak durmak. Otoriter bir iktidara muhalefet yapmanın yolu, tüm belaları iktidara fatura edip yola devam etmek değil, olmamalı. Diğer taraftan, iktidarın da aynı şekilde olan biteni her türden muhalefete fatura edip, daha fazla sindirme yoluna sarılmaktan uzak durması gerekiyor, yoksa felaketin boyutları daha da büyür. İktidarı, yani Erdoğan’ı böylesi bir felaketi, ezmek biçmek için “fırsat”a çevirmek yönünde teşvik edenler, hırs ve dar görüşlülükleri doğrultusunda bu ülkeyi yıkıma götürmek vebali altında olacak. Bu felaket bir fırsata dönüşecekse, bu başta iktidar olmak üzere herkesin demokrasi ve toplumsal barış ve laikliğin değerini daha iyi kavrayıp, istikametini bu yöne çevirmek şeklinde olmalı. Kimse düşmanlık, gerilim, baskı, sindirme üzerinden hesap yapmasın, böylesi bir hesap ülkeyi enkaza çevirir ve hepimiz bu enkazın altında kalırız. Bunca zaman sonra ülkenin OHAL’e savrulması başlı başına bir felaket, bu felaketi derinleştirmeye çalışmanın âlemi yok, bu gerçeği iktidarın kavraması gerek. Muhafız Alayı’nda ilginç zamanlama SERTAÇ EŞ Darbe girişiminden önce hazırlık aşamasında yaşananlar ve darbeye destek verenlere ilişkin ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Cumhuriyet’in askeri kaynaklardan edindiği bilgiye göre darbe girişiminden iki gün önce Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı’nda hareketlilik yaşandı. Alay Komutanı olan Muhsin Kutsi Barış’ın darbe girişimine destek vermesi ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın başına silah dayamasıyla gündeme gelen Muhafız Alay Komutanlığı’nda, darbeden iki gün önce çarşamba günü bazı subayların aceleyle ilişiklerinin kesildiği öğrenildi. Askeri kaynaklar, birliklerde ilişik kesme işlemlerinin genellikle cuma günleri yapıldığını, ancak bu uygulamada çarşamba tören düzenlendiği, perşembe günü de ilişiklerinin kesildiğini dile getirdi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle