18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Temmuz 2016 10 haber TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN OHAL süreci resmen başladıBakanlarKurulu’nunaldığıOhalkararıResmiGazete’nindünküsayısındayayımlandı Darbeciler yenildi ama bu gelen demokrasi değil 15 Temmuz başarısız kanlı darbe girişimi, siyasi tarihimizdeki önceki darbelerden iki yönüyle ayrılıyor. Bu, ülkedeki seçilmiş iktidar üzerinde sınırları belli bir siyasi vesayet uygulayan ya da sistem krize sürüklendiğinde kurtarıcılık rolü oynamaya hazır bir askeri kurumsal yapının müdahale teşebbüsü değildi. Tam tersine bu darbe girişimi, AKP iktidarının bir otoriter rejime dönüşme sürecinde, Gülen Cemaati adlı bulanık yapıyla girmiş olduğu fiili koalisyon ilişkisinin yerini düşmanlığa bırakmasının ürünüdür. Düşmanlığın nedeni güç paylaşımında anlaşamamaktır. Sorun rejimin tabiatından kaynaklanıyor. Rejim darbe üretiyor. İkinci farklı yön de bu hiyerarşi dışı darbe teşebbüsünü, Talat Aydemir gibi ülkeyi yönetmeye hevesli bir albayın değil, devasa bir siyasi ve dini cemaate mensup askerlerin gerçekleştirmeleri. Bu bir ilk. Ülkeye görülmemiş büyüklükte zarar veren bu kalkışmanın cezai sorumluluğu elbette ki azmettirenine ve faillerine aittir... Lakin ahlaki, tarihsel ve siyasi sorumluluk, yakın geçmişteki karar ve tercihleriyle bugünkü şartların oluşumuna yol açtığı için rejimin omuzlarındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki 358 general ve amiralden 110’u darbecilikten tutuklu. Yüzde 31’e tekabül eden bir oran bu... Darbeci general ve amirallerin ne kadarı Cemaat mensubudur? Öyle görünüyor ki bu darbecilerin büyük bir kısmı emirlerini komutanlarından değil imamlarından almaktaydılar. Tuğgeneraller darbesinin beyni ve omurgasını Cemaatçi generallerin oluşturduğu, veriler ışığında aşikârdır. Ordudan ulusalcı ve Kemalistleri tasfiye etmek için olduğu kadar Cemaat’in albay ve yarbaylarına generallik yolunu açmak için de dizayn edilen Balyoz ve Ergenekon davalarının sözde gerekçesi darbeleri önlemekti... Ama kazın ayağı başkaymış, bu davalar tam tersine bugünkü Cemaat darbesinin altyapısını oluşturmuş. 15 Temmuz, rejimin Cemaat’e zamanında verdiği sorumsuz desteğin, velhasıl kendi zaaf ve yanlışlarının ölümcül sonucudur. Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri modern tarihindeki en ağır, en yıkıcı krize 15 Temmuz darbesiyle sürüklenmiş gibi görünüyor. Ama bu işin miladı 15 Temmuz değil. Balyoz ve Ergenekon tasfiyeleri sonucunda açılan mevkilere 2012 ve 2013’ten sonra yapılan terfilerle Türkiye’nin milli ordusunun bir “Cemaat ordusu”na dönüştürülmesi süreci neredeyse tamamlanmış. Ordu içinde ordu kurulmuş. Cemaat ordusu darbeye kalkışacak güce erişmişse, TSK’nin her türlü iç ve dış operasyonunu manipüle edecek kadar da güçlü olduğu anlamına gelir bu... O halde şunu da söyleyebiliriz: Bu dönemde alınan kararların hiçbiri, Cemaat ordusunun zımni onayı olmadan bihakkın tatbik edilememiştir. Korkunç bir ulusal savunma zaafı... Türkiye’nin milli olduğunu sandığı ordusu karşısındaki konumu, “Beden Kemiricilerinin İstilası” (Invasion of the Body Snatchers) adlı 1956 tarihli Hollywood filmindeki gibiydi anlayacağınız. Bu Soğuk Savaş filminde bireyi tıpatıp kopyalayabilen uzaylıların hayali bir Amerikan kasabasındaki insanların yerini birer birer alarak başlattıkları gizli işgal anlatılır. İnsanlar karşılarında TSK’nin generali var zannediyorlardı ama o aslında Cemaat’in generaliydi. Tıpkı Cemaat’in polisleri ve savcıları gibi... Bizim beden kemiricilerinin istilası ise açığa çıkınca bertaraf edildi ama bunun sonucunda demokrasi kazanmıyor... Bu darbe girişimi vuku bulana kadar, Türkiye’yi zaten eksik olan demokrasisinden fersahlarca uzaklaştırmak için gereken ne varsa yapanların, ağızlarına bile almayı bıraktıkları “demokrasi” sözcüğünü, eski ortaklarının askeri saldırısına uğrayınca şimdi yine hatırlamış gibi görünmeleri kimseyi yanıltmasın... Ayrıca, askeri darbeye karşı koymak kimseyi otomatikman demokrat yapmıyor. Tıpkı yakın geçmişte, siyasetin asker etkisinden arındırılmasıyla Türkiye’nin kendiliğinden demokratikleşmediği gibi... Bilakis Türkiye’de otoriter bir rejim kuruldu. Şimdi bu rejim, önlenen darbenin doğurduğu olağanüstülük halini elden geldiğince sürekli kılmak için kitlesini seferber ediyor, yetmedi OHAL ilan edip duruma kurumsallık da kazandırıyor. Devamı da Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yükümlülüklerini askıya almak oluyor. Darbe zaten önlenmiş, sorumlular derdest edilmiş... Varsa geride kalan, onlara karşı da eldeki yetki zaten yeter. Ama amaç yenilmiş darbeyi bahane edip kişisel bir iktidar ajandasını olağanüstü baskı tedbirleri altında uygulamayı sürdürmek olunca, demokrasi yine kaybediyor. Zorla getirme kararı Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz tarihli yazıda; HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım’a hakkındaki soruşturma kapsamında ifade vermek üzere gelmediği takdirde bir hafta içerisinde zorla getirileceği tebliği yapıldı. HDP, söz konusu tebliği yapan savcının darbe soruşturması kapsamında gözaltına alınıp alınmadığını araştırıyor. Darbe girişiminin yapıldığı gün; HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım’a dokunulmazlığın kaldırılmasının ardından hakkındaki bir dosyadan ötürü tebligat yazısının hazırlandığı belirlendi. Bugüne kadar milletvekillerine yapılan çağrılarda zorla getirme vurgusu yer almıyordu. l MAHMUT LICALI/ANKARA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı tavsiye kararıyla Bakanlar Kurulu’nun aldığı 3 aylık OHAL kararı Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Yayımlanan karar ile OHAL süreci 21 Temmuz gece saat 01.00 itibarıyla yürürlüğe girdi. Yayımlanan kararda, “Anayasanın 120. maddesi ile Olağanüstü Hal Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasının b ben dine göre, ülke genelinde, 21 Temmuz 2016 perşembe günü saat 01.00’dan itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hal ilan edilmesi, Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararı göz önünde bulundurularak Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Başbakanlık kararın yürürlülü girmesinin ardından OHAL kararının gerekçelerini anlattı. “Fethullahçı Terör Örgütü’nün” darbe girişiminin bugüne kadar alınan tedbirleri haklı çıkardığının ifade edildiği açıklamada, OHAL kararının amacı ülkenin suç örgütünden tamamen kurtarılması olarark ifade edildi. Açıklamada, “Olağanüstü hal kararı vatandaşlarımızın gündelik hayatlarını asla olumsuz etkileyecek bir karar değildir. Bu süreçte, hayatın olağan akışını negatif yönde aksatacak hiçbir uygulamaya gidilmeyecek, darbe girişiminin yol açtığı kayıplar ve zararlar telafi edilecek, ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliği ile ilgili kaygılar bertaraf edilecek, yönetimde ahenk sağlanacak, gerekli düzenlemeler daha hızlı yapılacak ve hukuka aykırı kısıtlayıcı hiçbir düzenlemeye gidilmeyecektir” ifadeleri kullanıldı. Devlet ve milletin bekası ve huzuru için zorunlu olarak alındığı belirtilen OHAL kararı için “Bizatihi devlet düzeninin hukuk içinde işleyişine taalluk eden bir karardır. OHAL sürecinde yapılacak bütün düzenlemeler daha hızlı ve süratli olmak üzere TBMM’ye sunu lacaktır” denildi. Açıklamada, bundan sonra da hukuk düzeni, demokrasi ve ekonomik istikrar ile kamu düzeninin korunması için azami özenin gösterileceği belirtilerek “Türkiye’nin bütün üretici unsurlarını daha çok üretime davet ediyor, demokrasimize ve istikrarımıza sahip çıkan bütün vatandaşlarımıza, medyamıza, iş dünyamıza ve sivil toplum örgütlerimize bir kez daha şükranlarımızı arz ediyoruz” denildi. l ANKARA Meclis ‘tümüyle devre dışı’ kalacak AKP hükümeti, OHAL kapsamında çıkarılacak KHK’lerin içeriği, süresi ve Meclis’teki görüşme süreçleriyle ilgili kapsamlı bir çalışma yapıyor 14yıl sonra OHAL’e dönüş yapan AKP hükümeti, bu kapsam da çıkarılacak kanun hükmün de kararnameler (KHK) üzerin de çalışıyor. Te mel hak ve öz gürlükleri sınır layabilecek her türlü KHK çıkar maya yetkili olan EMİNE KAPLAN AKP, Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaya cak olması nede niyle anayasaya aykırı düzen meler de getirebilecek. Anaya sa ve TBMM İçtüzüğü gereği hükümetin çıkardığı KHK’lerin 30 gün içinde TBMM Genel Kurulu’nda karara bağlanma sı hükmüne karşın AKP, bu konuda geçmiş uygulamala rı inceliyor. KHK’larla gözal tı sürelerinin uzatılması, pa ralel yapı üyesi akademisyen ve kamu çalışanlarının mes lekten çıkarılması, HDP’li be lediye başkanlarının görevden alınması gibi düzenlemelerin getirilmesi bekleniyor. Sert önlemler AKP hükümeti, OHAL ilanının Resmi Gazete’de yayımlanması ve tezkerenin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesinin ardından hızla KHK’leri çıkarmayı planlanıyor. Hangi konularda KHK çıkarılacağına ilişkin Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında çalışma yürütülüyor. İlk KHK’lerin önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu’ndan çıkarılabileceği ifade ediliyor. Anayasanın 120 ve 121. maddelerine göre, hükümet OHAL kapsamında KHK çıkarabiliyor. OHAL döneminde çıkarılan KHK’lerin anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamıyor. KHK’lerle “milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde te OHAL’de neler yasaklanabilir? 4 Sokağa çıkmak sınırlanabilecek veya yasaklanabilecek. 4 Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmaları ve toplanmaları, araçların seyirleri yasaklanabilecek. 4 Kişilerin üstü, araçları, eşyaları aranabilecek, bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el konulabilecek. 4 Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılması, çoğaltılması, yayımlanması ve dağıtılması yasaklanabilecek, dağıtılanlar toplatı mel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulması veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler” alınabilecek. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un AİHS’nin askıya alınacağı açıklaması dikkate alındığında, hükümetin temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması konusunda sert önlemler alabileceği kaydediliyor. Anayasa ve TBMM İçtüzüğü gereği, KHK’lerin Resmi Gazete’de yayımlandığı gün labilecek. şekküllerin bulunduğu alanla 4 Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ra giriş ve çıkışlar yasaklanabi ve görüntü bantlarının ve ses lecek. le yapılan her türlü yayım denet 4 Kapalı ve açık yerlerde yapı lenecek, gerektiğinde yasakla lacak toplantı ve gösteri yürü nacak. yüşleri yasaklanabilecek, erte 4 Her türde sahne oyunları ve lenebilecek, gerekiyorsa dağıtı gösterilen filmler denetlenebi labilecek. lecek, durdurma ve yasaklama kararı verilebilecek. 4 Ruhsatlı da olsa her tür silah Kaldırmve merminin taşınması ve nakli aklayasaklanabilecek. ö4 Güvenliklerinin sağlanma vünmüşsı gerekli görülen tesis veya te tüTBMM’ye sunulması ve 30 gün içinde görüşülüp karara bağlanması gerekiyor. Yöntem arayışı Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “KHK’lerin Meclis’te görüşüleceğini” açıklamasına karşın AKP yö prbasunangifdemmtriSiıe”ştıçhker.iellii,mıeiamfçOzrtkalriladgmaödlpndekınelyererarlobadalüisrmdrgeıimiörçakereykdkiovdanuazı“ükmnenOnlpOln”uoanlöaHeaşdnHrarzrnumAeımtAılgnrmimLAnaLüedAliıkKirllnşauşeeKcaPttyşrehOlı,iPk.ig.ma“tHavy7uİzıkerea,AlıtHartşbilsLhimaıadayyü’üidzsaaaorkkiıkersrğaüaaııclılanir netimi, geçmiş OHAL dönemle rinde çıkarılan KHK’lerle ilgi şın bazı KHK’lerle ilgili görüş li nasıl bir işlem yapıldığını in me yapılmadığının görüldüğü celiyor. AKP yöneticileri, bu in nü belirterek, hukukçuların da celemelerde bazı KHK’lerin bu konuda farklı görüşler dile TBMM’de görüşülmesine kar getirdiğini belirtiyor. AİHS askıda! Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin OHAL süresince askıya alındığını söyledi. Kurtulmuş, buna gerekçe olarak sözleşmenin “olağanüstü hallerde askıya alma” başlıklı 15. maddesini gösterdi. Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, darbe girişiminin ardından Bakanlar Kurulu kararı ilan edilen OHAL sürecinin neler getireceğini açıkladı. Kurtulmuş, “Sokağa çıkma yasağı olmayacak, temel haklardan ödün verilmeyecek. İnşallah 11.5 ay içinde işlerimizi tamamlar kaldırır ve normale döneriz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 15. maddesi çerçevesinde sözleşme as kıya alınacak, bu üç ayda sözleşme işlemeyecek” dedi. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, OHAL ilanınının ardından hükümetin atacağı adımlarla ilgili açıklamalar yaptı. Türkiye’nin bu kadar büyük bir badireyi daha önce görmediğini, ancak bu badireyi atlattığını ifade eden Kurtulmuş, “Darbeyi yapanlar, sapkın dinci inanışa bağlı, askeri diktatörlük peşinde koşan bir grup. Yarı tanrısal bir güce inanıyorlar. Cumhurbaşkanını değil imamı dinliyorlar. Türkiye’yi dağıtacak bir darbe hazırladıkları ortada. Devletin kurumları bakımından ciddi eksiklikler olduğu aşikar. İlk iş FETÖ’cülerin tasfiyesini sağlamak, sonra da eksiklikleri gidermek gerekiyor. Şimdi yaraları sarma zamanı. Millete yansımadan 15 Temmuz darbe girişiminin izlerini silerek, yolumuza devam etmeliyiz” diye konuştu. ‘Hem bireysel hem kurumsal zafiyet’ Kurtulmuş’un istihbarat zafiyeti ile ilgili sorulara, “Sorularınızın her biri ciddi boşluklardır. Bunların bir kısmı bireysel ya da kurumsal zafiyetlerden olabilir. Bir kısmı ise yapısal zafiyetlerin sonucu” karşılığını verdi. Kurtulmuş, TSK envanterinde kayıtlı olan hiçbir aracın kayıp durumda bulunmadığını söyledi. Başbakan OHAL’e destek istedi Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu’nun 3 ay süreli OHAL kararının Meclis Genel Kurulu’ndaki göreşmelerin öncesinde CHP ve MHP liderlerinden destek istedi. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile telefonda görüştü. Yıldırım, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye, dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nda alınan OHAL kararı ile ilgili bilgi verdi. Ülkenin en zor zamanında kendisini ziyaret eden ve darbecilere karşı destek veren her iki lidere de teşekkürlerini ileten Yıldırım, TBMM Genel Kurulundaki OHAL kararı oylamasında da aynı desteği beklediğini ifade etti. l ANKARA/Cumhuriyet Devlet Bahçeli’den OHAL’e evet Ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) uygulamasına MHP’den destek geldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP’nin OHAL’i isabetli ve yerinde bir tercih olarak gördüğünü” belirterek, “MHP, Türkiye’nin oldukça kırılgan ve hassas bugünkü ortamında, devreye alınan olağanüstü hal kararını desteklemekte, hayırlı bulmaktadır” dedi. Bahçeli, OHAL ilan edilmesine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, “15 Temmuz askeri darbe girişiminin artçı sarsıntılarının hız kesmeden ve artan oranda devam ettiğini” kaydetti. “FETÖ/PYD’ci kalkışmanın milli birlik ve kardeşlik üzerinde tedavisi ve telafisi zaman alacak yıkım ve yaralar açtığını” ifade eden Bahçeli, “o gece yaşanan zillet dolu anların asla unutulmayacağını, hainler ve destekçilerinse asla affedilmeyeceğini” vurguladı. Türk milletinin büyük badire atlattığını vurgulayan Bahçeli, “Halen yakalanamayan, ele geçirilemeyen darbecilerin varlığı, bunlardan kaynaklı stratejik hedef ve kişilere suikast ve sabotaj ihtimalleri elbette toplumsal korku ve kaygıları canlı tutmaktadır. Ülkemiz istikrarsızlığın koyu sisi altında, her tarafı hâkimiyeti altına alan bulanık ve kuşkunun dar koridorundadır” dedi. d‘Daevvrlaentminatmikaalmı’ cı Bahçeli, özellikle, yargı, eğitim, üniversiteler, bürokrasi ve emniyette açığa alma ve tasfiye işlemlerinin “paralel çetenin nasıl ve nerelere kadar yuvalandığını çok açık gösterdiğini” söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle