15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 24 Haziran 2016 6 Korkarak yaşanmazCan Dündar Tv programında Almanya’nın Türkiye politikasını eleştirdi haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Alman ZDF televizyonuna verdiği mülakatta Almanya’nın Türkiye politikasını eleştirdi. Dündar, “Bizim için hükümetin baskıları değil, bu baskıcı hükümetin Almanya’nın desteğini alması sürpriz oldu. Ne yazık ki Almanya kendi çıkarlarına göre hareket edi yor ve bu çıkarlar da şu an demokratik prensiplerden daha ağır basıyor görünüyor. Bunu yapmamalarını rica edeceğiz. Çünkü Türkiye’de başka, modern, Avrupa değerlerine inanan bir kesim var. Onların kaybetmesi sadece Türkiye’nin değil, Almanya ve Avrupa’nın da kaybetmesi anlamına gelecek” dedi. Dündar, “Özgür Gündem’de nöbetçi genel yayın yönetmenliği yapan üç kişi tutuklandı. Korkmuyor musunuz” sorusuna ise “Korkular üzerinden bir hayat kurmaya başlarsanız, kötürüm olursunuz. Ben korkularımı erteledim. Bu bir dayanışma eylemiydi. Özgür Gündem üzerinde çok ağır baskılar var” yanıtını verdi. Türkiye’de halkın büyük kısmının basın ve ifade özgürlüğünü savunduğunu belirten Dündar, “Ama bu insanlar iyi organize olmuş değil. Korkuları da var. Ama Avrupa onların yanında olursa, o zaman sesimizi duyurabilir ve Türkiye’nin bambaşka göründüğünü gösterebiliriz” dedi. l Dış Haberler Uluslararası tabip örgütlerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup: KOŞULSUZ BIRAKIN Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’in tutuklanmasına ulus lararası tabip örgütlerinden tepki gel di. Tepkilerini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yazdıkları mektupla dile ge tiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile bir likte Dünya Tabipleri Birliği’nin arala rında yer aldığı uluslara rası tabip örgütleri, mek tupta Fincancı, Önderoğlu ve Nesin hakkındaki tüm suçlamaların düşürülme si ve koşulsuz olarak ser İKLİM ÖNGEL best bırakılması istendi. Mektupta imzası olan kurumlar şöyle: Dünya Tabipler Birliği (WMA), Türk Tabipleri Birliği (TTB), İnsan Hakları İçin Doktor lar (PHR), Avrupa Doktorlar Daimi Ko mitesi (CPME) ve İşkence Kurbanları İçin Uluslararası Rehabilitasyon Komi tesi (IRTC). DİSK Basınİş Genel Başkanı Faruk Eren de yargılanacak Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” kampanyasına katılarak gazetenin bir günlük yayın yönetmenliği görevini üstlenen ve haklarında “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan soruşturma açılan Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu’nun tutuklanmasının ardından DİSK Basınİş Genel Başkanı Faruk Eren ve Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Düzkan 20 Eylül’de hâkim karşısına çıkacak. DİSK Basınİş’in sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan yapılan duyuruda “Özgür Gündem ile dayanışma nedeniyle Genel Başkanımız Faruk Eren 22 Eylül, Yönetim Kurulu üyemiz Ayşe Düzkan 20 Eylül’de yargılanacaklar” denildi. l Haber Merkezi YNÜÖKSBEEKTDATGE Suçlamalar düşürülsün Tutuklanmalardan duyulan derin kaygı nedeniyle yazıldığı belirtilen mektupta, “Bilgilenme ve ifade özgürlüğü temelindeki özgür, bağımsız ve çeşitlilik içeren medya, işleyen herhangi bir demokrasinin temel öğesidir. Gerçekte bu öğe, diğer tüm insan haklarının korunması açısından vazgeçilmez önemdedir” ifadeleri kullanıldı. Erdoğan’a gönderilen mektupta yetkililere yapılan çağrılar şöyle sıralandı: 4 Fincancı, Önderoğlu ve Nesin’in fiziksel ve psikolojik sağlıklarını her durumda güvence altına alınması; 4 Kendilerinin hemen ve koşulsuz olarak serbest bırakılması; kendilerine yönelik tüm suçlamaların düşürülmesi 4 Yargı düzeyinde olanlar dahil, insan hakları savunucularına ve gazetecilere yönelik tüm taciz ve baskılara son verilmesi; 4 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi hükümlerine eksiksiz olarak uyulması; l ANKARA Özgür Gündem gazetesinin Nöbetçi Yayın Yönetmeni nöbetini aldığı için tutuklanan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, gazeteci Ahmet Nesin ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu için özgürlük nöbeti 2’inci gününde dayanışma adına Halkların Demokratik Partisi Eşgenel Başkanı Figen Yüksekdağ, çok sayıda STK üyesi ve gazeteciler Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde bir araya geldi. Basın açıklaması yapılarak özgürlük nöbetinde, ‘Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın’ pankartı açılırken ‘Bu daha başlangıç mücadeleye devam’ sloganları atıldı. Yüksekdağ özgür basın için çaba gösteren insanların tutuklanmasının kabul edilemeceğini belirtti. Fincancı: Dayanışmanın değerini ifade etmek zor CHPİstanbul İl Başkanlığı İnsan Hakları Komisyonu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı’yı Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevi’nde ziyaret etti. Kendisini ziyaret eden CHP heyeti aracılığıyla mesaj yollayan Fincancı mektubunda ‘‘Bu güçbirliği ve dayanışmanın değerini sözcüklere dökmek zor ama böyle bir çabanın içinde olmaya zorlanmak dahi gönendirici (mutluluk verici). Dayanışmanız yüreğime değiyor, yüreğim de size değsin. Çok ama çok iyiyim. Bu durum bizler için onurdur, demek ki doğru yoldayız. Öğreniyorum. Sizleri çok seviyorum” dedi. l İSTANBUL İfade özgürlüğü İngiliz akademisyen CHRIS STEPHENSON yine delil oldu VEDAT ARIK 3 nöbetçi genel yayın yönetmeni için 2 günde hazırlanan iddianamede yayımlanan içerik ve görsellerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği iddia edildi DİHA muhabiri Daştan’a tahliye “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklanan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Nazım Daştan, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen davanın ilk duruşmasında tahliye edildi. Daştan, tutuklanmadan önce IŞİD’in Türk Silahlı Kuvvetleri askerleri ile sınır hattındaki görüntülerini kayda almıştı. Daştan tahliye edilirken DİHA’nın 11 muhabiri daha tutuklu. Nusaybin’de gözaltına alınıp tutuklanan DİHA muhabiri Meltem Oktay ile tutuksuz yargılanan Uğur Akgül ise bugün hâkim karşısına çıkacak. Tutuklu DİHA muhabirleri şunlar: Nuri Akman, Feyyaz İmrak, Mazlum Dolan, Ziya Ataman, Meltem Oktay, Muhammed Doğru, Bilal Güldem, Mehmet Hakkı Yılmaz, Abdulkadir Turay, Nedim Türfent, Şermin Soydan. l Yurt Haberler CANAN COŞKUN Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacıyla gazetenin nöbetçi genel yayın yönetmenliğini üstlendikleri için tutuklanan TİHV Başkanı akademisyen Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve gazeteci Erol Önderoğlu hakkında hazırlanan iddianamede, suçlamaya konu haberlerin dışında herhangi bir delil yer almadı. İddianamede, Özgür Gündem gazetesinin PKK ve KCK bağlantılı bir şekilde yayın hayatını sürdürdüğü belirtildi. İddianamede, “soruşturmaya konu haberlerde Türkiye topraklarının bir bölümünde güvenlik görevlilerine karşı iç isyan başlatan, bu bağlamda eli silahlı mensuplarını şehirlere yerleştiren, hendek kazdıran, güvenlik görevlilerine silahla saldıran, meşru hukuki kurum ve kişilerin otoritesini yok sayarak zorbalığa dayalı kendi otoritesini kabul ettirmeye çalışan silahlı terör örgütü PKK/KCK ve veya bağlı alt birliklerinin gerçekleştirdikleri eylemlerin propagandasının yapıldığı” aktarıldı. Gazetede soruşturmaya konu edilen haberlerin PKK/KCK ve mensuplarının eylemlerini meşrulaştırma, silahlı saldırıyı, isyanı, şiddeti, baskıyı öven, teşvik eden içerik taşıdığı öne sürüldü. İçerik ve görsellerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği ifade edildi. İlk celsede beraat İngiliz akademisyen Chris Stephenson hakkında açılan örgüt propagandası davasının ilk duruşmasında beraat etti. Stephenson, Güneydoğu Anadolu’daki çatışmalı sürecin durdurulması için “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan 3 akademisyene destek için geldiği adliyede gözaltına alınarak sınır dışı edilmişti. Mahkeme Stephenson’a atılı suçun yasada suç olarak tanımlanmadığını belirtti. Duruşmada savun ma yapan Stephenson, barış istemenin suç olmağını vurguladı. Stephenson, 1999 yılında Bilgi Üniversitesi’nde çalışmaya başladığını belirterek, “Bu ülkede çocuk büyüten bir baba olarak barış istemekten daha doğal bir şey yok” dedi. İddianamede propagandayla suçlandığını hatırlatan Stephenson, “Davetiyeleri çantamdan çıkarmadım kimseye vermedim. Barış istiyorum, bu suç değil” dedi. l CANAN COŞKUN Tutuklu gazeteciler için tanığız Özgür Gazeteciler Cemiyeti’nin (ÖGC), langıç ve Ceyda Karan, Haberdar yazarı Celal tutuklu gazetecilerin durumuna dik Başlangıç, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yökat çekmek için “haber hakkıma dokunma” netmeni Fatih Polat’ın da olduğu birçok gazesloganıyla başlattığı “Tanıklık Günleri” çerçe tecinin yanı sıra, HDP Milletvekili İmam Taşçıvesinde Diyarbakır Adliyesi önünde tutuk er, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı lu gazeteciler için etkinlik düzenlendi. Etkin Gültan Kışanak, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeliğe Cumhuriyet yazarları Ayşe Yıldırım Baş leri de katıldı. l MAHMUT ORAL Muhbirsiz dersin bereketi olmaz! Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Sayın’ın bir öğrenci tarafından resmi makamlara ispiyonlanması pek çok cepheden ele alınabilir. Birincisi bu olay, Türkiye’nin “akademipolitik” kısa tarihinde muhbirlik pratiği açısından 1970 ve 80’lerden bugüne nereden nereye savrulduğumuza ilişkin çarpıcı bir veri sunmakta. Bizim üniversite öğrenciliğimiz, bazı hocaların diğer hocaları, ama bunun yanı sıra öğrencilerini de ihbar ettikleri bir akademipolitik ortamın içinde geçti. Yan odadaki meslektaşını da, alt kattaki asistanını da, bahçedekikantindeki öğrencilerini de polisejandarmaya ihbar, işaret ve teslim eden hocalar biliyorum, tanıyorum. “12 Eylül” döneminde de, sonrasında 1990’larda da… Ama elbette öğrencisini kovalayan polisejandarmaya engel olmaya çalışan, bu arada hırpalanan hocalar, hocalarımız da olmuştur. Devir değişti. Şimdi öğrenci, hocasını ihbar ediyor. Benim akademik ömrümün bir kısmı, mahkemeye düşmüş öğrencilerimin peşinde koşmakla, onları yalnız bırakmamakla geçti. Şimdi öğrenciler, bazı muhbir “dersliktaş”larının ispiyonladığı hocalarının peşinde adliye kapılarında, koridorlarında, salonlarında. Bizim zamanımızda daha çok hocalar, resmiyet karşısında statükocu ve itaatkâr, öğrenciler ise radikal, eleştirel ve isyankârdı. Şimdi hocalar radikal, eleştirel ve protest iken öğrenciler statükocu, konformist ve itaatkâr. Aslında bunlar en çok o 197080’lerin öğrenci kültüründen miras, özgürlükçü ve eleştirel bir üniversite özlemiyle dersliklerin sıralarında oturup sonra kürsülere yükselme başarısı göstermiş olan hocaların başına geliyor. Onlar, kendi öğrenciliklerinde deneyimleyemedikleri bir üniversiteyi; devleti değil toplumu, milleti değil insanı, ülkeyi değil evreni önceleyen bir “bilgidüşünce sitesi” hayalini hayata geçirmek istiyorlar. Devletin de, hükümetin de karşısında dik durabilen, gerektiğinde onu eleştirebilen, yanlışları karşısında hesap sorabilen (eğer medya “4. Kuvvet”se) bir “5. Kuvvet” olarak anlıyorlar üniversiteyi… Kaderin cilvesine bakın ki şimdi sınıflarında kendi öğrenciliklerinden (“hiç eser yok” demeyelim de) tam aksi istikamette motive olmuş azımsanmayacak sayıda örnek var. İtaatkârlar sıralarda oturuyor. Eleştirel olanlar, kürsülerde konuşuyor. Elbette bu devlet buna izin vermeyecektir ve elbette üniversiteyi bir “devlet dairesi”ne döndürme yolunda gerekeni yapacaktır! O yüzden dünkü Cumhuriyet’te YÖK Başkanı’na akademisyenlerle ilgili olarak disiplin cezası gerektiren eylemlerde soruşturma yetkisi veren bir yasa tasarısının şekillendirildiği haberini okuyoruz. İtaatkâr nesil gibi itaatkâr akademisyen isteniyor ve bu yolda resmî olarak da gayrıresmî olarak da her türlü girişim destekleniyor. Ve malum (akıllı telefon icat oldu, mertlik bozuldu!) sınıfta anlattığınız dersi öğrenci sizden izin almaya gerek dahi duymadan kayıt altına alıyor. Fark edip sorduğunuzda da “Sınava çalışmak için” diyor. Yapma diyebilir misiniz, hayır. Yasak, engel, kısıt bize yakışmaz. Ayrıca üniversite de herkesindir, ders de… Biz tıka basa dolu amfilerin kapıları açık olarak öğrenciler koridorlara taşmış vaziyette işlenen dersler gördük örnek aldığımız hocalardan... Bu hocaları yaşatmak boynumuzun borcu!.. Ve diyelim ki bir sosyal bilimci olarak “Toplum ve Siyaset” başlıklı bir ders veriyorsunuz. Ve de “aşiret” siyasî örgütlenmesi ile “devlet” siyasî örgütlenmesinin Ortadoğu coğrafyasında ilişki ve etkileşimlerinden bahis açtınız. “Modern” bir ulusdevlet bünyesinde, ona göre geleneksel mahiyetli aşiret yapılanmalarının ne türden var olma stratejileri geliştirdiklerini tartışmak istiyorsunuz. Hayata değmeyen bilgi, kazanılamaz diye de düşünüyorsunuz. E, elinizin altında da yaşadığınız topraklarda modern zamanlarda “sönümlenmek” bir yana, bir devletle bir örgütün 30 yılı aşkın süren kanlı çatışma ortamını fırsat bilip, bundan yararlanıp daha da canlı, zinde, gürbüz hale gelmiş aşiret örnekleri var. Anlatmaz mısınız?.. Anlatırsınız, anlatıyoruz, anlatacağız. Muhbirleri de bekleriz!.. Alman vekil Tokat’a teşekkür etti Tokat’ın Pazar Belediyesi, Almanya Parlemontosu’ndaki Ermeni soykırımı görüşmelerinde “evet” oyu veren Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir’’ belediye meclis kararıyla hemşehrilikten ihraç etti. 6’sı AKP’li, 3’ü MHP’li 9 kişilik belediye meclis üyeleri, aynı toplantıda tasarıda tek “Hayır” oyu veren Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi Milletvekili Bettina Kudla’yı ise fahri hemşehri olarak kabul etti. Alman Milletvekili Bettina Kudla ise Twitter adresinden Pazar Belediyesi’ne teşekkür etti. Kudla “Derin bir üzüntüyle kabul edemeyeceğimi bildiririm, saygılarımla. Tanrı Türkiye Cumhuriyetini ve Almanya’yı korusun” ifadelerine yer verdi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle