14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA 12 Filipinler lideri: Gazeteciler faili meçhul cinayetlere müstahak Filipinler’in çiçeği burnunda devlet başkanı Rodrigo Duterte, gazetecilerin kötü işlere karıştıkları için faili meçhul cinayetlerle öldürüldüğünü iddia etti. 1986’dan beri 176 gazetecinin öldürüldüğü Filipinler’de yine bir gaze tecinin öldürülmesi üzerine Duterte’ye basın özgürlüğünün nasıl korunacağı soruldu. Taze diktatörün “Eğer bir o... çocuğu iseniz gazeteci olmanız, sizi suikasta uğramaktan kurtarmaz” cevabı medya örgütlerinde infial yarattı. [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Duterte Perşembe 2 Haziran 2016 [email protected] nilgun@ YPG Kürt kadın savaşçıların da yer aldığı SDG eşzamanlı iki operasyon yönetiyor. kırmızı çizgideBiri Kuzey Rakka’yı, diğeri Mınbıc’ı IŞİD’den kurtarmayı hedefliyor. YPG liderliğindeki SDG, Fırat’ın batısında, Halep’e bağlı Mınbıc’ı IŞİD’den kurtarma operasyonu başlattı. Araplar mı Kürt savaşçılar mı çoğunlukta, rivayet muhtelif YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri, Kobane üzerinden Rakka’nın kuzeyini IŞİD’den kurtarma operasyonu yürütürken önceki gece de Tışrin barajından harekete geçip Mınbıc’ı almak için operasyon başlattı. Yine ABD’nin hem havadan hem karadan verdiği destek eşliğinde... Oysa Ankara’nın “kırmızı çizgimiz, YPG geçemez” ilanına Halep’e bağlı, Fırat’ın batısındaki Mınbıc da dahildi. ABD askerleriyle Dün SDG Sözcüsü Tackır Kobane, 12 bin savaşçıyla operasyon yaptıklarını belirtip “Savaşçıların çoğu Arap. Kürtler de var ama az. Savaşçılar Mınbıc halkından oluşuyor. ABD askerleri de var” dedi. ABD’li yetkililer de operasyona katılanların sadece yüzde 20’sinin YPG’lilerden, kalanının Arap savaşçılardan oluştuğunu söyleyip Ankara’yı “Mınbıç alındıktan sonra, anlaşma YPG’nin kalmayacağı yönünde. Dolayısıyla geleneksel Arap bölgesini Araplar kontrol edecek” diye teskine çalıştı. Reuters bunu Ankara’ya “ödün” ABD’ye teklifi havada kalan Ankara: Katkıda bulunmuyoruz Reuters’e konuşan ABD’li yetkililer Ankara’nın Mınbıc operasyonunu desteklediğini ama doğrudan katılmadığını söyledi. Türkiye’den bir askeri yetkili de operasyona katkıda bulunmadıklarını belirtti. Ankara’nın operasyon konusunda Washington tarafından bilgilendirildiğini aktaran Türk yetkili, YPG’nin dahil olması ve bölgenin Türkiye’nin top menzilinin dışında yer alması nedeniyle katılmayacaklarını söyle di. Mayıs başında ABD’li yetkililer, YPG ile Mınbıc’a operasyona karşı çıkan Ankara’yı ikna edebildiklerini dile getirmişti. Teklif neydi? Mayıs sonunda ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’ye güçlerini birleştirme ve Suriye’de birlikte özel operasyon yapmayı teklif ettiklerini duyurdu. Ama YPG’nin dahil edilmemesi şartıyla... “Amerikalılarla Mınbıc cebini mümkün olduğunca çabuk kapatma ve ikinci bir cephe açma konusunu görüşüyoruz. Tamam, ikinci bir cephe açılmalı, ama PYD ile olmaz” diyen Çavuşoğlu, bu operasyonlarda Türkiye ile ABD’nin özel kuvvetlerine Fransa, Britanya, Almanya özel kuvvetlerinin yanısıra Ankara destekli Sünni Arap silahlı grupların da destek verebileceğini ifade etmişti. olarak yorumladı. Muhaliflerin Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise tam tersi konuştu. Londra merkezli ama Suriye’de aktivist ağı olan Gözlemevi, operasyondaki savaşçıların çoğunun YPG’li olduğunu ileri sürdü. Türkiye hattına ABD’li bir ordu yetkilisi, operasyonun amacını “Türkiye sınırı boyunca uzanan ve IŞİD’in Avrupa’dan gelengiden militanların Suriye’ye geçişi için lojistik üs olarak kullandığı rotayı kapatabilmek” diye açıkla dı. Kobane “Operasyon çok başarılı gidiyor. Kent merkezine 9 km yaklaştık. 15 köyü aldık” derken, “IŞİD kaçıyor. Mınbıc kent merkezine varmamıza 9 km kaldı. Bu gidişle kent merkezine varmamız yakın” öngörüsünde bulundu. SDG sözcüsü, ABD’nin salı akşamından beri IŞİD’e 50’den fazla hava saldırısı düzenlediği bilgisini verdi. Ardından IŞİD, kendilerinin ikmal hatlarını kesme amacıyla ABD’nin bir dizi köprüyü bombaladığını duyurdu. Gözlemevi’ne göre bombar dımanda sivil ölümler var. Felluce’de ara Bu arada IŞİD’in 2014’te Irak’te ele geçirdiği ilk büyük kent olan Felluce’yi kurtarma operasyonuna 50 bin sivilin örgüt tarafından canlı kalkan olarak kullanılması sebebiyle ara verildi. BM, 20 bin çocuğun hayatının tehlikede olduğu, bazısının IŞİD tarafından zorla savaştırıldığını duyurdu. Irak Başbakanı Haydar İbadi, sivilleri korumak amacıyla operasyona ara verme kararı aldıklarını açıkladı. Suriyeli eski büyükelçi: ‘Şam ile Ankara Kürt devletine karşı birlik olabilir’ Suriye’deki çatışmaların başladığı 2011 yılında Suriye’nin Ankara Büyükelçiliği görevini yürüten Nidal Kabalan, ikili ilişkilerin iyileşmesinin sadece mümkün değil, aynı zamanda gerekli olduğu, ilk adımı Ankara atarsa Şam’ın karşılık vereceğini söyledi. Vatan Partisi’nden bir heyetin Suriye temasları ve AKP hükümetinin Suriye politikasını değiştirme açıklamalarının ardından BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici, Kabalan ile konuştu. Eski elçi, Türkiye sınırlarını kontrol edip teröristlere yardımı keserse Şam’ın ilişkileri düzeltmeye hazır olduğunu belirtti. Kanton kabul edilemez Doğrudan görüşmelerin iki ülkenin çıkarına olacağını ifade eden Kabalan, Kürtlerin güçlenmesine karşı Şam’ın Ankara ile ortak hareket edilebileceğini ima etti. Ülkeyi kantonlara ayırmanın “kabul edilemez” olduğunu söylerken “Rojava Federasyonu”nun ilan edilmesine de tepki gösterdi. Kabalan şöyle konuştu: “Türkiye, İran, Irak ve Suriye, aralarında en sert anlaşmazlıkların olduğu dönemlerde dahi, bağımsız bir Kürt devletinin çıkarlarına aykırı olduğuna dair uzlaşma içindeydi. Bu dört ülke, Kürtlere bir tür özerlik vermeyi kabul edebilir. Ama bu, devletin altı oyulmadan yapılabilir.” PYDYPG’yi kast ederek “ABD ve Amerikalılarla birlikte hareket edenlerin bölgede geleceğinin olmadığı” yorumunu yaptı. Trump yolsuzluk üniversitesi sunar Kasımdaki ABD başkanlık seçiminin Cumhuriyetçi adayı Donald Trump’ın 2004’te açıp 2010’da kapattığı Trump Üniversitesi’nden şikayetler ayyuka çıkınca, mahkeme kararıyla gizli belgeler basına açıklandı. 400 sayfalık belgelerde emlak ve TV kralı Trump’ın eski çalışanları, okulun dolandırmak için kurulduğunu anlatıyor. Eski satış müdürü Ronald Schnackenberg “Trump Üniversitesi emlak sektöründen para kazanmaya yardımcı olacağını iddia ederken, tek derdi her gelene en pahalı semineri satmaktı” diye ifade vermiş. Eski çalışanlardan Jason Nicholas “Seminerleri vasıfsız kişiler veriyordu, hiç emlak tecrübeleri yoktu, yöntemleri etik değildi” demiş. İnsanları “Trump kadar zengin olmanın sırlarıyla” kandırıp 35 bin dolarlık kurslara yönlendirme yollarını anlatan “taktik kitapçıkları” basılmış. WPost sayesinde Washington Post gazetesinin “ABD halkının potansiyel bir başkanın işlettiği kurumla ilgili bilgi edinme” talebininin ardından yargıç Gonzalo Curiel belgeleri Trump ‘Sahtekâr olan gazeteciler’ Trump, gazi askerler için 6 milyon dolar bağış topladığını iddia ettiği sırada bunu sorgulayan gazetecilere ateş püskürdü. Gazetecileri sahtekârlıkla suçlayıp “siyaset gazetecilerinin tanıdığını en sahtekar insanlar olduğunu” söyleyen Trump şöyle yakındı: “Gönderdiğim çekleri ‘Trump iyi iş yaptı’ diye karşılamak yerine ‘Bu parayı kim aldı’ diye soruyorlar.” açıkladı. Meksikalı göçmenlere ‘düşman’ Trump “Curiel benden nefret ediyor. Sanırım Meksikalı” dedi. 2013’te New York Başsavcılığı okula 40 milyon dolar para ödeyen 5 bin öğrencinin kandırılması sebebiyle Trump’a dava açmıştı. Peru’da ‘bir daha asla’Başkanlık seçiminin favorisi Keiko Fujimori’yi on binler protesto etti. Latin Amerika’nın And Dağları ülkesi Peru, pazar günkü devlet başkanlığı seçimlerinin ikinci turu öncesi gösterilerle sarsılıyor. Başkent Lima’da “eski diktatörün kızına oy vermeyin” protestoları düzenleniyor. Kan ve yolsuzluk En az 70 bin kişinin kurban gittiği katliamları ve alt sınıflar için öldürücü ekonomik tedbirleriyle tanınan eski devlet başkanı Alberto Fujimori’nin kızı Keiko Fujimori’nin ülkeyi eski haline geri döndüreceği uyarısıyla önceki gün on binlerce kişi sokaklara döküldü. Bunlardan biri olan Kongre üyesi ve eski devlet başkanı adayı Veronika Mendoza “Biz olanları hatırlıyoruz. Fujimorizmin geri gelip bizi yönetmesine izin veremeyiz. Biz çocuklarımıza bir şiddet, yolsuzluk ve suç ülkesi bırakamayız” dedi. Keiko’nun bu suçlarla mücadele için kapasitesinin ve ahlaki otoritesinin olmadığını savunan Mendoza şunları söyledi: “Biz nef retin olmadığı, barış, demokrasi ve ilerlemenin sağlandığı bir ülke istiyoruz. İşte bu sebeple ‘Fujimori’ye bir daha asla diyoruz.” Baba hapiste Ancak Keiko Fujimori ilk turda oyların yaklaşık yüzde 40’ını alıp Dünya Bankası eski ekonomisti ve eski ekonomi bakanı Pedro Pablo Kuczynski’ye 18 puan fark atmıştı. Baba Fujimori ise yolsuzluk ve insan hakları ihlalinden 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Berlin: ‘El mi yaman, bey mi yaman’ Türkiye ve Avrupa artık iki ayrı gezegen… Bir süredir bulunduğum Almanya’dan bakıldığında “ayrı dünyalar” duygusu zirve yapıyor. İstanbul’da görülmemiş şaşaayla “fetih kutlamaları” sergilenirken Berlin, Bundestag’da bize karşı “Ermeni soykırımını oylamanın” planlarını yapıyor. Helikopterler, denizaltıları, firkateynler, binlerce polis eşliğinde benzeri yaşanmamış gösterişle “fetih şov”lar gerçekleştirilirken Alman Parlamentosu Türkiye’nin önüne şimdiye dek görülmüş en ağır “Ermeni soykırım tasarılarından” birini getirmeye yelteniyor. Fetih bayramındaki “Yüz yıl öncesinin hasta adamının vârisini, geleceğin 10 ekonomisinden biri haline getireceğiz!” vaatlerine karşın; “hasta adamın komada olduğu dönemin” hesapları Berlin’de önümüze sürülüyor. Onlar Venüs, biz Mars’tan Tezat öylesine güçlü ki insan Türkiye’nin 21. yüzyıl haberleşmesini kullanıp kullanmadığı konusunda kuşku yaşıyor. Avrupa’nın en başat ülkesi Almanya’da bu kerte ciddi bir siyasi hamle yaşanırken “hasta adamın vârisini on ekonomi arasına sokma” düşleri, yaşanan kopuşun ölçülerini koyuyor. Bu büyük kopukluk yetmezmiş gibi Binali Yıldırım, gerçekleşmesi durumunda bir kilometre taşı oluşturacak oylamanın arifesinde çıkıp Mars’tan geldiği izlenimi uyandıran bir açıklama ile dünyada bir dumur hali yaratıyor. Davutoğlu’nu “eşsiz devlet adamı” kontenjanından neredeyse mumla aramamıza yol açan acayip bir siyasi duyarlılık yoksunluğuyla Başbakan “1915, I. Dünya Savaşı şartlarında her ülkede yaşanan sıradan olaylardan biriydi!” demekten kaçınmıyor. Türkiye böyle artık yalnız kendi söyleyip, kendi dinlerken ve kendi ekseni etrafında dönerken bizden “Venüs” kadar uzak bir gezegene ışınlanan Almanlar; Ankara’ya adeta bir “ders verme” hırsıyla “Ermeni soykırımı tasarısını” oylamanın hazırlığına girişiyorlar. On günü aşkın süredir bulunduğum Almanya’da “Erdoğan’ın tek adam” üslubuna ve “tehditlerine, meydan okuyan tavırlarına” yaygın bir alerji gördüğümü söyleyebilirim. “Böhmermann krizi” ve Türkiye’de özellikle Kürt vekilleri etkilemesi beklenen “dokunulmazlıkların kaldırılmasının” ardından Rubikon çizgisi aşılmış. Üstüne Erdoğan’ın “vize/sığınmacı anlaşmaları” üzerinde giriştiği restleşmeler, Almanya’da “Bize meydan okumak nasıl olurmuş!” gibisine bir ortam yaratmış. Anlaşmaya rağmen Bu nedenle geçen yıl, 1915 trajedisinin 100. yılında bile gündeme gelmeyen “soykırım tasarısı”, şimdi bugün böyle bir konjonktürde önümüze konuluyor. Almanya’daki atmosfer tam “El mi yaman, bey mi yaman” şeklinde. “Yaşamsal mülteci anlaşmasına rağmen biz bu soykırımı tanırız” havasında Berlin. Mülteci anlaşmasının ne kadar yaşamsal olduğunu, bu pazar Frankfurter Allgemeine Zeitung’da çıkan bir şema tüm çıplaklığıyla betimliyor. Yunan adalarına günde 40001500 arasında değişen mülteci girişi; Türkiye ile yapılan anlaşmadan sonra bıçak gibi kesilmiş. Almanlar işte şimdi, eğer son dakikada direkten dönmezse; “Hem biz bu Ermeni oyunu geçireceğiz. Hem de siz bu çok hayati mülteci anlaşmasını taahhüt ettiğiniz gibi uygulayacaksınız!” demeye getiriyorlar. “Bunun için ne vize tavizinde bulunuruz ne de Alman meclisinde alacağımız kararlara ipotek koyarız…” demek istiyorlar. Ya herru, ya merru’nun Almancası ile karşı karşıyayız. Hollanda’da camilere kaynak açıklama şartı Yabancı devletlerin camileri finanse edip radikal İslamı yaymasının önüne geçmeye çalışan Hollanda’da parlamento, dini kurumlara “gelir kaynaklarını açıklama zorunluluğu” getiren düzenlemeyi kabul etti. Önerinin mimarı, Türk hükümetinin Hollanda’daki camiler aracılığıyla Hollandalı Türkleri kontrol etmeye çalıştığını söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle