23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CEREN GayrimenkulKUMBASAR cerenkumbasar@cumhuriyet.com.tr @cerenkumbasar TASARIM: SERPİL ÜNAY Pazar 29 Mayıs 2016 Fiyat, ödediğiniz, değer ise elde ettiğinizdir. W. Buffet Graadyyelrınesetisttteimepmeyia3içp.iınhlmaçvaeayvlairmceasakenlı ÇED raporuna gerek yokmuş! 3. havalimanı projelendirildikten 2 yıl sonra, toplamda 66 km olan metro hattı için sadece 4 günde ÇED’e gerek olmadığı raporu verildi 3.havalimanı, projedeki eksiklikleri ve bu bölgeyi kapsayan bir nazım planının olmayışı dolayısıyla tekrar tekrar gündem olmaya devam ediyor. Hatırlayacaksınız, mart ayındaki Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir 3. havalimanına ulaşım yollarının o güne kadar hâlâ ihale edilmemesini eleştirmişti. Bu haklı eleştiri, havalimanına ulaşımı sağlayacak karayolunun ve metronun ihalelerinin yapılmamasıydı. O günden bugüne, bir projeyle ilgili daha kötü ne olabilir diye düşünmeye fırsat kalmadan şimdi de havalimanına ulaşımı sağlayacak toplamda 66 km’lik GayrettepeHavalimanı projesi için ÇED (Çevresel Etki Değerlendimesi) Şehirlerde gerçekleştirilen projelerin, proje gerçekleşme Çevresel Etki Değerlendirme den projenin çevre üzerindeki önemli Raporu Nedir? raporuna ihtiyacı olamaz? Akıllarda soru işareti bile bırakmayan bu “gerekli değildir” ka raporuna gerek ol etkilerinin belirlen rarının nedeni çok madığı bildirildi. Üstelik bu rapora gerek olmadığına sadece 4 günde karar verildi. diği bir rapordur. Yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli veya geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini de içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesidir. açık; bu rapor sonucu çıkacak değerlendirmelerle yeni proje hazırlanması gere nÇeEdDi’rin? amacı ÇED raporunun amacı ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip ge rekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır. İstanbul’un en merkezi noktalarından biri olan Gayrettepe’de başlayacak ve 3. havalimanında bitecek ve yeraltından yapılacak bu projenin nasıl olur da Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kecek ve bunun için zaman yok. Neden? Çünkü 2 yıldır, havalimanının inşaatını yapan firmanın yönetim kurulu başkanı uyardığı halde ihale yapılmadı. Daha da önemli ve vahimi, bu kadar önemli ve büyük çaplı projelerde bile çevre etkisini gözardı eden bir anlayışın bu kararı verebilme hakkı! Düşünün, Türkiye’nin en büyük projelerinden birinde bu karar veriliyorsa küçük projelerde nasıl kararlar veriliyordur? Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin dün verdiği ilk röportajında Türkiye’de şehircilik anlayışının eksik olduğundan bahsetmişti. Kayseri’de gerçekleştirdiği projeleri anlatırken belediyenin kasasından hiç para çıkmadığını vurgulayan Özhaseki, şu kritik açıklamada bulunmuştu; “Cebimizden bir lira para çıkmadı. Bunların hepsinin bir yolu var.” ÇED raporu gerekli değildir açıklamasıyla bir kez daha anlaşıldı ki, “bunların” gerçekten bir “yolu” varmış! Ofis pazarı verileri İspanya’daki merkez tamamen gönüllülerin katkısıyla inşa edildi. Farklı bir yemek dağıtım merkezi İspanya’nın Tarragona şehrinde yapılan yemek dağıtım merkezi gönüllülerin işgücü ve kendi geliştirdikleri yapım teknikleri kullanılarak inşa edilmiş. Bölgedeki büyük endüstriyel parkın yanındaki Campclar Mahallesi’nde yapılan proje iki işveren tarafından hayata geçirilmiş Cáritas Diocesana Campclar Kilisesi. Bölge yoğun bir göçmen nüfusa sahip. Yeni inşa edilen Centre for Food Distribution (Yemek Dağıtım Merkezi) bu marjinal mahallenin günlük hayatına dahil olmak ve ihtiyaç sahibi ailelere yemek yardımında bulunmak için inşa edilmiş. Kilisenin yanında inşa edilen yapı 200’ün üzerinde aileye hizmet veriyor. Merkezin tasarımını projeye dair üç temel özellik belirlemiş: birincisi yüksek güvenliğin gerekli olması, ikincisi ekonomik kaynaklar (bina gönüllülerin de yardımıyla inşa edilmiş), üçüncüsü ise tasarım ve inşaat için ayrılan sürenin 3 ay gibi kısa bir süre olması. 82.5 metrekarelik bir alanda yapılan küçük proje 3 mekân olarak tasarlanmış: depo, servis alanı ve dağıtım alanı. Aileler dağıtım alanındaki rotayı takip ederek en çok ihtiyaçları olan yiyecekleri seçebiliyorlar. Yapının kompakt olması hem güvenliğin kolay sağlanmasına yaramış hem de bölgenin iklimsel ihtiyaçlarına cevap vermiş. Bina çalışmazken kapalı ve güvenlikli olan yapının çalışır durumdayken açık ve ışıklı olması amaçlanmış. Yapının mahallenin morfolojisine uyum sağlaması için endüstriyel bir estetiği olması ve zanaat ürünü olması gibi iki unsur belirlenmiş. Buna paralel olarak, yapıyı arsayla ilişkilendirebilmek, yapım ve ulaşım masraflarını en aza indirebilmek için yerel yapım teknikleri kullanılmış. Yapının strüktüründe, çatıda ve yan yüzeylerde prefabrike metal elemanlar kullanılarak inşaat süresi azaltılmış. Ön cephe ve iç duvarlarda ise kumaş bir deri kullanılarak merkezin çevresiyle beraber bir bağlam üretmesine çalışılmış. Cushman&Wakefield’in 2016 birinci çeyrek pazar analizleri raporu açıklandı. Raporun en çarpıcı kısmı ofis pazarı analizi. Birinci çeyrek ofis pazarı araştırma raporuna göre, İstanbul ofis pazarı, yoğun geliştirme faaliyetleri ve kiralama işlemleri ile 2016 yılına iyi bir başlangıç yaptı. Fakat terörizm ile süren mücadelenin ve bölgedeki jeopolitik gerilimlerin, yıl ilerledikçe ofis sektörünü etkileyebilecek önemi artan faktörler olduğunu da eklemek gerekir. Kiralanma oranı %60 2016 1. Çeyrek’te İstanbul ofis pazarında, geçen yıldan bastırılmış talep ile 83.000 m2 yeni kiralama işlemi gerçekleşmiştir. Gerçekleşen işlemlere en fazla katkıyı bankacılık ve ilaç sektörünün yanı sıra tüketici ürün ve hizmetler sektörleri sağlamış olup, 1. çeyrekteki toplam kiralama hacminin yaklaşık %60’ına karşılık gelmektedir. Öte yandan, bu çeyrek işlemlerinin %35’inin gerçekleştiği MİA ise en çok talep gören alt pazar olmaya devam ediyor. Bu çeyrekte 67.000 m2 yeni ofis arzı tamamlanmış olup, bu durum çeyrek sonunda toplam kiralanabilir boş alanı 795.000 m2’ye ve genel boşluk oranını %16.7’ye yükseltti. Çeyrek boyunca artarak 2.8 milyon m2’ye çıkan inşa halindeki projelerin 2018 yılının sonuna kadar tamamlanması beklenmekte. Güçlü rüzgârı arkasına alan kullanıcı aktivitelerinin devam edeceği varsayılsa da, İstanbul’daki genel boşluk oranı artarak birçok alt pazarda kiraları geldiği üst noktada tutacaktır. KENDİNDEN MENKUL CEREN KUMBASAR Gezi’yi anlamak Şehir, senin değildir kimsenin olmadığı gibi. Bir toprağın tapusu da bir milletin dönemsel yetkisi de seni ‘sahip’ yapmaz. Ait ile sahip aynı şeyler değildir. Bir millet bile bir şehrin sahibi olamaz, emanetçisi olur. İnsanın ailesine duyduğu gibi bir aidiyet hissi vardır, memleketine karşı. Borçludur o topraklara. Soluduğu oksijeni borçludur, ağladığı ağaç dibini, arkadaşlarıyla gittiği parkı, yediği eti, içtiği sütü borçludur. Onunla birlikte aynı şehirde yaşayan kedilere, köpeklere karşı borçludur. Bir bahar çiçeğini gördüğü zamanki mutluluğu borçludur mesela. O kentin tarihine karşı borçludur. Orada yaşananlara karşı borçludur. 1 Mayıs katliamına karşı borçludur, Ali İsmail’e borçludur, Ethem’e, Berkin’e, Mehmet’e, Abdullah’a, İrfan’a, Mustafa’ya, Selim’e borçludur. Bu memleketin borcu ne saymakla ne ödemekle biter. Ne yazık ki, bu borcu kamçı sayacak bir yiğit de bulunamadı. Clarion yolcusu kalmasın Şehir, üzerine dikilen kulelerle de bahçe içindeki taş evlerle de tarihi eserlerle de şehir olmaz. İçinde yaşananlarla olur. Kendi başına edindikleri yerine verilmişlerle yetinenlerin, gözünü dünyaya çevirmektense ayakkabı kutularına bakakalanların, onların zihniyetleriyle yetişerek ‘kendileri’ olabildiklerini zannedenlerin vebali bu şehrin üzerine yapışır. Sonra temizlen temizlenebilirsen! Bilal’e anlatır gibi anlatmak gerekirse, nasıl ki oturduğun mahallenin muhtarı senin evinde koltuğunu nereye koyacağına karar veremez ise, hiç kimse de bu milletin ortak kullanım alanı olan bir parkın taşınması kararını kendi kendine veremez, vermemeli. Bu topraklar, akıl dışı kararların acısını yüzyıllarca çekti. Kendi kendimize yarattığımız zihniyetlerin kurbanları yine biz olduk. Bir olamadık, kurban olduk. Ama Gezi, bir olmak demek. Gezi, kendi anne babalarının bile farkında olmadıkları orantısız zekâya sahip gençlik demek. Gezi, memleket için duyulan iç sızısı demek. Gezi, bir ağaca var gücünle sarılmak demek. Gezi, bir Fenerbahçelinin “Çarşı gelecek mi” diye sorması demek. Gezi, hayatında hiç namaz kılmamış bir gencin Gezici arkadaşı namaz kılarken şemsiye tutması demek. Gezi, Talcid demek. Gezi, “Kesin Bilgi” demek. Gezi, ‘Kahrolsun Bağzı Şeyler’ demek. En azından Gezi bizim için bu demek. Ha siz dersiniz ki, Gezi bizim için İsmet Berkan demek, Kabataş demek, bacımıza kırbaçlı erkeklerin saldırması demek, camide içki içilmesi demek, onu da anlarız. Ve sizi sırf yurttaşız diye bir akıl hastanesine değil, dünyada parmakla gösterilen bilim kurgu yazarlarının eğitim verdiği Clarion’a göndermek isteriz, bari memlekete bir katkınız olsun. Kesin Bilgi. SİZDEN GELENLER Anadolu mu, Avrupa mı? Sevgili Ceren Hanım, Üç yıldır yatırım için bir konut sahibi olmak istiyoruz. Biriktirdiğimiz para ancak 350 bin lirayı buldu. Baktığımız çok proje oldu ama bir türlü kararımızı veremedik. Sizin hep yazdığınız gibi matematiksel bir hesap yapmak istiyoruz ama baktığımız projelerin biri Avrupa, biri Anadolu yakasında oluyor. Anadolu yakasındaki projelerin fiyatları çok daha düşük ama herkes Avrupa yakasındaki evlerin daha çok arttığını daha kazançlı olacağını söylüyor. Biz hayatımız boyunca Anadolu tarafında oturduk. Sizce Avrupa da mı, Anadolu tarafında mı yatırım yapmalıyız? Bize bu fiyatta önerebileceğiniz bir proje var mı? Yanıtınız için çok teşekkür ederiz. (Yusuf M.) Yusuf Bey, Yatırım kararı mutlaka proje bazında verilmesi gereken bir karar. Avrupa veya Anadolu yakası olarak büyük bir yelpazeden bakarsanız kararınızda yanılma payınız çok yüksek olur. Anladığım kadarıyla kiraya vermek üzere bir yatırım yapacaksınız. Dolayısıyla ilk kriterinizin kolay kiracı bulunabilecek bir lokasyon olması gerekir. Genellikle çok sayıda proje üretilen bölgelerde kiracı bulma sıkıntısı daha büyük olur. Ancak üniversitelere veya metroya yakın lokasyonlar ne kadar çok sayıda konut olursa olsun kolayca kiraya verilebilir. Gözde lokasyonlardaki, daha önce çok sayıda konut üretmiş firmaların projeleri her zaman avantajlıdır. Özellikle bu tür projelerde ilk satış fiyatından ev almak avantajınızı katlar. Firmayı çok iyi araştırıp, iyi bir pazarlık yapmak ve yaz ayları gibi ölü sezonları tercih etmek de daha kazançlı olmanın anahtarları. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle