22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 28 Mayıs 2016 EDİTÖR: EMİNE ÖZCAN haber 13 Sokaklardaki manzaralar yıkımın dehşetini gösteriyor. ‘Hafızamızı da yok ettilerJÖHvePÖHimzalıduvaryazılarıartıkolağangörüntü. çocuklarımızı da...’ Almanya’dan Savcı Öz yanıtı Türkiye’nin, Er genekon ve 17 Aralık soruştur malarının savcı sı Zekeriya Öz’le birlikte 2 kişi nin iadesi için Zekeriya Öz Alman makamlarına başvur duğu öğrenildi. Ancak Alman hükümetinin aranan kişilerin Almanya’da bulunup bulunma dıklarını tespit edemediği yö nünde Türkiye’ye yanıt verdiği iddia edildi. Alman hükümeti nin yanıtında, Gülen hareketiy le ilişkilerin minimuma indiril diği bilgisinin de yer aldığı be lirtiliyor. l DORTMUND/DHA Etrafı tel örgülerle çevrili, kapısında “Ariyat ocağına girilmesi tehlikeli ve yasaktır” yazılı kapıdan girdikten sonra polislerin bizi göremeyeceği noktaya doğru ilerliyoruz. Bir yandan da merak ediyorum “nedir bu Ariyat ocağı” diye. Meğer, bir inşaat terimiymiş. Dolgu alanı için uygun bir malzeme, ocağından alınan malzeme anlamına geliyormuş. Yani “eğrelti, ödünç, ödünçlenme”. 7 bin yıl kesintisiz yaşamın sürdüğü Sur’dan getirilen ‘ariyet’in üstüne doğru çıkıyoruz. Hemen yan tarafında küçük bir mezarlık göze çarpıyor. Dışarıdan taş ve toprak gibi görünse de o yığınlarda bir kentin hafızasının, geçmişinin, anılarının yattığını biliyoruz. Biraz ileride zırhlı bir polis aracı eşliğinde dozerler çalışıyor. Gelen hafriyatı düzeltmekle meşguller. Molozların arasında dolaşmaya başlıyoruz. Küçük küçük tepecikler polisin bizi görmesini engelliyor. Henüz taze molozlar! Betonların arasındaki demirler yeni bir inşaatın değil yıkılan evlerin filizleri olarak uzanıyor. Rüzgâr demirlere yırtılmış, yıpranmış elbiseleri, halıları, örtüleri, başörtülerini dolandırmış ama en çok da seccadeleri. Taşlı bir kadın çantası gözüme çarpıyor. Genç bir kızın olmalı diye düşünüyorum. Evlerin kalıntılarından “Dört ayaklı minarenin aşağı kısmından bunlar” diyor Mahmut (Oral). Ne de olsa Diyarbakırlı. Sur’daki her yapıyı tek tek biliyor. “Bak” diyor taşları göstererek. “Bunlar son yıkılan yerlere ait. Bu taşlar Diyarbakır’a özgü, eski evlere ait, geleneksel mimarinin özellikleri.” Dozerlerin henüz üzerinden geçmeye fırsat bulamadığı yerdeyiz. Tek tek evleri dolaşır gibiyiz. Sınavlara hazırlanan bir gencin yaşadığı evin yıkıntılarında olmalıyız ki etrafta sınav test kitapçığının yaprakları uçuşuyor. Henüz yağmur görmemiş, toza toprağa çok bulanmamış... Yanılmıyoruz, yıkıntıların arasında bir kitap. Ke Sur’daki yasak 6. ayını dolduracak. Yasağın kalktığı sokaklarda neredeyse sağlam ev kalmamış. Sur’un geçmişi ise ‘Ariyet Ocağı’nda yatıyor Küçük bir kız çocuğunun üze ri kelebek ve arı motifleriyle süs lü ayakkabısı, muhtemelen anne sinin ayakkabısıyla yan yana. Ça tallar, kaşıklar, plastik çiçekler, kadın iç çamaşırları, işçi eldiven leri... Bir evde ne varsa molozla yıkıSSlgauienbrmregihyilelalYeHeçlkitDmkğıv,aiPiteylşaakalenlipkllriıailinırlpeıdenrınlesarzoeriılr,adStyksiuaeıfuniğrhkrlduiueaannryl.aiue.en.rmçg,Sdoösaiüşkasğkktlpseıkskoirıânşilyknaeeoarlktal.rr.er.vn.raaBei,raa.i..t acı içinde seyrediyor. Vali bey üzülüyor! Diyarbakır Valiliği’nin et rafı beton bloklar ve demir parmaklıklar la kapatılmış. Ama o da yetmemiş bir cad de boydan boya tra fiğe de kapatılmış. Yan cadde ise tek şerit olarak işleyebi liyor. Kentin sadece kalbi değil trafiği de allak bullak. Bu du rumu haber yapan yerel medya ise va lilikçe kibar bir dil le uyarılmış: “Yaz Dicle Üniversitesi’nin bahçesine atılan molozların arasında Sur’daki bir ailenin mutlu günlerine ait fotoğraflarını buluyoruz. masanız, Vali Bey üzülüyor.” Sadece Valilik değil, başta Em malettin Tuğcu’nun Dağdaki Ya sını bırakıp gözyaşlarına boğuyor: niyet Müdürlüğü ve karakollar ol bancı hikâyesi... “Bak bakalım babanın fotoğrafını mak üzere kentte ne kadar kamu Başka bir eve geçiyoruz. Birbi bulabilecek misin?” kurum ve kuruluşu varsa etrafın rine yapışmış dört fotoğraf karesi. Evleri, sokağa çıkma yasağı da aynı manzara; beton bloklar ve Bir nişan anısı. Fotoğraftaki her ilan edilen ve daha sonra yıkılan demir bariyerler. Adeta açık bir kes mutlu. Yüzleri gülüyor. Nişan Sur’dadır çünkü. Babalarını da ye cezaevi. Akrepler, TOMA’lar, zırh yüzükleri takılıyor... Biraz ileri ni kaybetmişlerdir. Ellerinde onu lı araçlar her köşeden her an kar sinde başka bir fotoğraf. Biraz da hatırlatacak tek bir kare fotoğrafı şınıza çıkabiliyor. Sur’un açık ha zarar görmüş. Tek başına bir bile yoktur. olan kapıları bile özel harekâtın genç.. Kadın mı erkek mi tam an Sadece onlar değil. Neredeyse kontrolü altında. Arama ve kimlik laşılamayacak kadar belirsizleş tüm Sur halkı hücum etmişti ‘haf kontrolü yapılmadan kimse içeri miş görüntü. riyat’ bölgesine. Hepsinin ama alınmıyor... O hafriyatlarda birkaç ay önce cı aynıydı. Geçmişlerinden bir Sur’u ikiye bölen Gazi Cadde çekim yapan bir kameramanın ya anı bulabilmek. Ama buna da izin si yaşama dönmeye çalışıyor. şadıkları aklıma geliyor. Çatışma vermediler. Hafriyatlara giriş ya Dükkânların büyük kısmı açılmış. ların yoğun olduğu günler. Anne, saklandı. Caddedeki zırhlı araç sayısı azal korkuyor çocuğunun başına bir iş O anda fotoğrafları almaya ka mış ama yasağın sürdüğü mahal gelmesinden. Telefon açıyor, “Ne rar veriyorum. Belki fotoğrafları lelerin önünde beton bloklar ve redesin, dikkat et kendine” diyor. görüp bana ulaşırlar ve anılarına kum torbaları ile özel harekâtçılar “Merak etme anne” diyor, “moloz kavuşabilirler diye. nöbetini sürdürüyor. Caddenin ların oradayım”. Annenin yanıtı Başka bir evde olmalıyız. Yerde üzerindeki Greenpark Oteli’nin genç gazetecinin elinden kamera bir İncil. Az ilerisinde ise elif ba... üzerinde devasa bir Türk bayrağı. En üst katının camları açık, yığınak halindeki kum torbaları aşağıdan bile görünüyor. Otele özel harekâtçılar el koymuş durumda. Karargâh olarak kullanılmaya devam ediyor. ‘Seyir’ binaları 6  ay sonra Sur’daki üç mahallede, 14 sokağın daha açıldığı haberi geliyor. Ama Diyarbakırlılara göre söylenen sokakların sadece küçük bir bölümü açık. İki yüksek binadan Sur’un kapalı bölümleri görülebiliyor. İki binanın merdivenleri de inen ve çıkanlarla dolu. Kimi evlerini görme umudu, kimi  çocuklarının öldüğü yeri, kimi de kentlerinin başına gelen dehşeti... Yanımdaki orta yaşlı adam “Doğma büyüme Surluyum. Hafızamızı sildiler” diyor. “Evinizi görebiliyor musunuz” diyorum. “Bakın bakalım ev görebiliyor musunuz” diye yanıtlıyor beni. Surp Gregorios Kilisesi ile tarihi Hacı Hamit Cami dışında etrafta tek bir yapı bile kalmamış. Sur’un meşhur sokakları küçe’lerin yerinde yeller esiyor... Binanın tepesindeki herkes bir başka olayı anlatıyor. Yanımızda HDP Diyarbakır milletvekili Sibel Yiğitalp ile Sur’da  çocuklarını kaybeden babalar da var. Birlikte sokakları dolaşmaya çıkıyoruz. Bir evden çıkıp başka bir eve giriyoruz. Hemen hepsinde aynı manzara. Merdivenlerde kan lekeleri; kimi eski olmalı ki rengi siyahlaşmış, kimi ise henüz rengini kaybetmemiş... Hemen tüm evlerin kapısında yeşil renkli çarpı işaretleri. Duvarlarda üç hilal ve “Reis”, “Uzun adam”, “Hoca” yazıları. Kapıların hepsi kırık. Sağlam tek bir eşya bile bırakılmamış. Duvarlar delik deşik. Tüm eşyalar yerlere saçılmış, harap edilmiş. İnsanlar evlerine koşuyor. “Hiçbir şey bırakmamışlar” diyor bir kadın, “Gelin bakın, duvarda kocaman bir delik açmışlar. Nasıl kapatacağımızı bile bilmiyoruz. Beyaz eşyalarımız yok. Televizyonumuzu, mikrodalga fırınımızı götürmüşler. Çamaşır makinesi ile buzdolabını ise kırmışlar.” Hemen tüm evlerde aynı hikâye. Zabıta müziği cezalandırdı Mersin’in Atatürk Caddesi’nde sahne alan sokak müzik grubu Waweyli üyeleri, önceki gün zabıta ekiplerinin engeliyle karşılaştı. Grup şarkı söylerken zabıta ekibinden bir memur “Burada para topluyorsunuz. Dilencilik yasak” diyerek gençlere çıkıştı. Gençlerin ‘Biz dilenci değiliz’ diye tepki göstermesi üzerine memur “Gürültü oluyor, şikâyet var” dedi. Müzisyenler “Ses ölçüm cihazınız yok. Gürültüyü nasıl ölçeceksiniz” diye itiraz edince zabıta ekipleri, ana caddede değil, ara sokakta müzik yapmalarını istedi. l ABİDİN YAĞMUR/MERSİN Berkin Elvan için turnuva İstanbul, Kartal’da bu yıl 3. kez düzenlenecek olan ‘Berkin Elvan Futbol Turnuvası’ bugün saat 10.00’da Kartal Bulvar Spor Halı Saha Tesisleri’nde başlıyor. 5 Haziran’a kadar sürecek olan turnuvada 50 takım yarışacak. Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında, 16 Haziran 2013 tarihinde, polis tarafından atılan göz yaşartıcı gaz kapsülünün başına isabet etmesi üzerine, aylarca komada kaldıktan sonra hayatını kaybeden 14 yaşındaki Berkin’in ailesi olayın ekmek almaya giderken yaşandığını söylemişti. Bahçeli BAHÇELİ MEYDAN OKUDU Ülkücü Şehitleri Anma Günü nedeniyle Kızılcahamam’da düzenlenen törende konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti içi muhalefeti yine çok sert sözlerle eleştirerek “İster tek tek, ister alayı birden gelsin; ne gam ne tasa, hepsini birden şehitlerimizden aldığımız feyizle geçeriz. MHP budur” diye konuştu. Yargıtay gerekçesini açıkladı: Kongre haktır! Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin MHP’de olağanüstü kurultay yapılmasına yönelik kararının gerekçesini açıkladı. Gerekçede, “olağanüstü kurultayın yeterli imza toplanması halinde kanuni bir hak olduğu” belirtilirken, çağrı heyeti atanmasında da “yasaya aykırılık görülmediğine” dikkat çekildi. Yargıtay, MHP yönetiminin savunmasında belirtien “İmza toplayanlar iyi niyetli değil” iddiası için de “Olağanüstü kongre talebinde bulunanların iyi niyetli olup olmadığına dair bir değerlendirme yapılamaz” dedi. “Çağrı heyetinin tarafsız olmadığı” yönündeki Genel Merkez’in itirazına ise “Heyetin yetkileri sınırlı, itiraz kabule değer değil” yanıtı verildi. 65. hükümetin programına ilişkin görüşmelere AKP’liler bile ilgi göstermedi AKP ‘Rıza Sarraf’a sessiz TBMM Genel Kurulu’nda, 65. Hükümet Programı üzerindeki görüşmeler “sönük” geçti. AKP’li milletvekilleri hükümet programı üzerindeki görüşmeler ilgi göstermezken; muhalefet, hükümet programının “Saray tarafından hazırlanan bir program olduğunu” vurguladı. Muhalefetin ABD Savcısı Preet Bharara’nın Rıza Sarraf’la ilgili iddialarına AKP’lilerin sessiz kalması dikkat çekti. Hükümet programı üzerindeki görüşmeler sırasında Başbakan Binali Yıldırım, yalnızca AKP ve hükümetin konuşmasını dinledi. MHP’li Erkan Akçay, programda ‘yolsuzlukla mücadele” hedefinin çıkarıldığına dikkat çekerek “Bu yolsuzluk işleri herhalde ABD Başsavcısı Bharara’ya bırakıldı” diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da “ABD de soruşturma açıldı. Yolsuzlukları aklayan bu Meclis, AKP’den utanmayacak mı?” diye konuştu. MHP’li Mehmet Parsak’ın, “Sayın İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ‘Kapılarını kırıp gazetecileri gözaltına almak için yasalara gerek olmadığını, anayasayı ise zaten tanımadığını’ söyleyen bir İçişleri Bakanı olarak kayda geçmiştir” demesi üzerine söz alan Ala, “Türkiye’de bir darbe teşebbüsü olmuştur. O darbeyi neyle önleyeceğiz? Tankla gelirlerse tankın üstüne çıkarız, kapıların arkasında planlarlarsa kapıları kırarız” diye konuştu. ÖNDER: CHP’Lİ ÜYELERİ KANDİL’DE GÖRDÜK TBMM’de hükümet programı görüşmelerinde CHP Grup Başkanvekili Engin Altay Kandil’deki görüşmelerin içeriğinin açıklanmasını istedi. Bunun üzerine HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, MGK giz li kriz yönetmeliği kapsamında Kandil’e gidildiğini açıklarken, “Yeni bir bilgi daha vereyim: Biz oradan geçip giderken CHP’li üyeleri de görüyorduk, isterseniz siz de bunu açıklayın” diye konuştu. DEMİRTAŞ: Saksı, VAZO Kürdü istiyorlar Partisinin Bitlis İl Kongresi’nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Saksı Kürdü, vazo Kürdü olsun istiyorlar. Bize saldırılarının nedeni budur. İslamın neresinde rüşvetin helal olduğu yazıyor. Hır sızlık mubahtır diyor? Diri diri insan yakmak, kul hakkı yemek nerde yazıyor? Dokunulmazlık mevzusu da bizler açısından değil, onlar açısında siyasi bir felaket olacaktır. Biz zaten canımızı ortaya koymuşuz” dedi Gürsel’e ‘Kızıl Elma’ ödülü Dünya Türk Forumu tarafından geçen yıldan bu yana verilen uluslararası “Kızıl Elma Kültür Ödülü Red Apple Award” yazar Nedim Gürsel’e verildi. TASAM’dan yapılan açıklamada Nedim Gürsel’in “kültür faaliyetleri ile Türk Dünyası’nın kültür alanındaki vizyonunu geliştirip uluslararası topluma mesajlarını taşıyan kültür elçisi” sıfatıyla bu ödüle layık görüldüğü belirtildi. Yapıtları başta Fransa olmak üzere yirmi beş ülkede yayımlanan Gürsel’in yurtdışında bugüne dek yayımlanmış yüz yirmi kitabı bulunuyor. Yazar 2 Haziran’da yapılacak törende ödülünü alacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle