18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 14 Mayıs 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Elinde Ali Ismail’in,Erdoğan’ın baskı rejimine isyan eden Kılıçdaroğlu daha da sertleşecek Berkin’in kanı var’ AYŞE SAYIN CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemiyle ilgili söylediği “kan dökmeden yapamazsınız” sözleri nedeniyle kendisini hedef alan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, Gezi sürecini anımsatıp “Ne günahı vardı Ali İsmail’in, Berkin Elvan’ın. Erdoğan’ın elleri kanlıdır. Suriye’de ölen herkesin kanı ellerindedir” sözleriyle, aynı sertlikte yanıt verdi. “Oluk oluk kan akacak” diyen mafya liderine karşı Erdoğan ve yandaşlarının ne yaptığını soran Kılıçdaroğlu, “Adam çıktı elinde silah Can Dündar’a saldırdı. Ne oldu, birileri üzüntülerini mi ifade etti” görüşünü dile getirdi. ‘Farkındayım ama...’ Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na yönelik “Ensar’ın önüne yattı” sözlerinin ardından, bu kez başkanlık sistemiyle ilgili sözleri nedeniyle iktidar ve Saray’ın hedef tahtası oldu. TOBB Genel Kurulu’ndaki bu sözlerinin hemen ardından 2 günlük Almanya seyahatine çıkan Kılıçdaroğlu ile “kıyamet koparan” bu sözlerinin Türkiye’deki yansımalarını konuşuyoruz. Tartışmayı büyük bir dikkatle izleyen CHP lideri, “Söylemlerimi sertleştirdiğimin farkındayım. Ama sözlerimin toplumun büyük kesimine ulaşması lazım. Diplomatik bir dille, üstü örtülü eleştiriyle amacınıza ulaşamıyorsunuz. Anladıkları dilden konuşuyorum” diyerek “sert CHP lideri, “Yanlış yapan, halka doğruları söylemeyenlerin iktidarda olduğu ‘Oluk olukbir ortamda farklı bir dil kullanma şan dkiaynendeönkeüylaepcteınk?’sımız, başka seçeneğimiz yok” dedi. Mafya lideri Sedat Peker’in Erdoğan’ı desteklemek için Rize’de miting yaptığını, “oluk oluk kan akacak” dediğini anımsatıp, Erdoğan’a, “Niye hiç kimse itiraz etmedi CHP dı şında. Kan akacak diyor, hem de oluk oluk. Ben böyle bir laf mı kullandım? Hayır. Ona niye bir şey yapmadı, onun söylediğini gayet olağan karşıladılar” diye yüklenen Kılıçdaroğlu, kendisine 12 saat geçmeden dava açıldığına işa ret ediyor: “‘Ülkenin yarısını zor tutu yorum evde’ diyor, kimse bir şey söy lemiyor. Baroların sesi kesilmiş, üni versiteler korkudan konuşamıyor. E hadi ben de konuşmayayım, kim ko Kılıçdaroğlu Ayşe Sayın nuşacak? Tek anladıkları dil bu. Ben de onların diliyle onlara hitap ediyo rum. Ama sözlerimin içinde hakaret yok. Sert eleştiri var. Koro halinde sal dırıyorlar şimdi, medyaları dahil. Ah met Hakan’ı gece yarısı dövdüler, birisi lik” politikasını sürdüreceği mesajı veriyor. Bunun gerekçesini de şöyle açıklıyor: “Bizi bu noktaya getiren, iktidardakilerin vurdumduymazlığı. Normalde olumsuz bir olay karşısında ya geri çekilmeleri, özür dilemeleri ları, sivil toplum örgütleri, sürekli seslerini kesip duracak mı? Sokağa çıkacaklar, ‘bu yanlıştır’ diye. Sonra onlar kendilerini dağıtmaya gelen TOMA’ların üzerine yürüyecekler” deyip Gezi sürecindeki örnekleri veriyor: üzüntüsünü mü ifade etti, hükümet kanadından. Adliyenin önünde adam çıktı elinde silah, Can Dündar’a saldırdı. Birileri üzüntülerini mi ifade etti? Hayır. Havuz medyası döndü, Dündar’ın mizanseni olarak sunmaya çalıştı. Bu kadar ahlaksızlık olur mu? Şimdi ‘yaptığınız ahlaksızlık’ desek, bence çok hafif veya eksiklerini itiraf etmeleri ge “Caddenin ortasında linç edi kaçar. Bütün gazetecilerin meslek ah rekirken tam tersine yaptıklarını len insanları görmedik mi? Ali laki olarak meslektaşlarına yapılan sal meşru görüp, toplumun ahlaki de İsmail’in, Berkin Elvan’ın ne gü dırıyı kınaması lazım, ama tam tersi bir ğerlerini temelden sarsıyorlar. Yanlış yapan, halka doğruları söylemeyenlerin iktidarda olduğu bir ortamda farklı bir dil kullanma şansımız, başka seçeceğimiz yok.” Kılıçdaroğlu, “Bu ülkenin aydın nahı vardı. Sonunda kan akmadı mı? Erdoğan’ın elleri kanlıdır. Suriye’de ölen herkesin kanı, Erdoğan’ın ellerindedir. Gün gelecek onun faturasını da ödeyecek.” l BERLİN/ANKARA olay. Eğer bir ülkede ahlaki yozlaşma, belli bir noktaya ulaşmışsa, o ülkede hiçbir şeyden söz edemezsiniz. Ne erdemden, ne bilgiden söz edebilirsiniz. Daha sert söyleyeceğim, ama neyse dilimi tutuyorum. Onu daha ileri aşamalarda...” Kürtçe BİLMEDEN İNTERNETTE PAYLAŞTI 4ha.8pYiIsL Bursa’da, Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim gören ve sosyal paylaşım hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği ve PKK propagandası yaptığı iddiasıyla umhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kızılay dışında CAKP’LİLER kimseye kan vermeyiz” demesi üzerine MESAJI ALDI! İzmir’de AKP Konak İlçe Başkanı Temel Yıldırım ve yönetim kurulu üyeleri Kızılay’a kan verdi. Yıldırım, yanındakilerle Erdoğan’ın fotoğrafının bulunduğu “Biz Kızılay YI.NE O HÂKI.M ÇIKTIdışındakimseyekanvermeyiz”yazılıpankartıaçtı.lİZMİR/DHA tutuklanan Gizem Yerik (23), ilk duruşmada 4 yıl 8 ay hapse çarptırıldı. Gizem Yerik, Yargıtay’ın cezasını onaması halinde yeniden cezaevine girecek. Suçlamaları kabul etmeyen Yerik, sosyal paylaşım sitesinde kullandığı Kürtçe bazı paylaşımların ne anlama geldiğini ve YPG’nin terör örgütü olduğunu bilmediğini söyledi. l BURSA/DHA Gizem Yerik MİT TIR’ları haberi için Dündar ve Gül’ü tutuklayan hâkim İsmail Yavuz, silahlı saldırı soruşturmasında zanlıları serbest bıraktı CANAN COŞKUN Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın 6 Mayıs’taki MİT TIR’ları davasının karar arasında adliye önünde silahlı saldırıya uğramasıyla ilgili soruşturma kapsamında silahı temin ettiği ileri sürülen Sabri Boyacı ve yeraltı dünyasında belli grupları organize ettiği iddia edilen Ergün Celep, Can Dündar ve Erdem Gül’ü tutuklayan İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği başkanı İsmail Yavuz tarafından serbest bırakıldı. Hâkimlik şüpheliler hakkında haftada bir gün polis merkezine giderek imza atma şartı getirdi. Olayda NTV muhabiri Yağız Şenkal da bacağından yaralanmıştı. Şüpheliler dün emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından savcılık sorgusu için İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Savcılık sorgusunun ardından Sedat Boyacı ve Selçuk Mutlu delil yetersizliğinden serbest bırakılırken, Sabri Boyacı ve Ergün Celep “silahla tehdit suçuna azmettirme” ve “Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet” suçundan tutuklanma istemiyle İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevkedildi. Boyacı ve Celep hâkimlik sorgusunun ardından adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. l İSTANBUL Emniyet, Şahin’e silahı verdiği iddia edilen Sabri Boyacı ile azmettirici olduğu öne sürülen Ergün Celep’in görüştüğü kamera kayıtlarına ulaştı. Buluşma trafiği Emniyet, silahı Şahin’e verdiği iddia edilen Sabri Boyacı’nın olaydan önce saldırgan Murat Şahin ile, olaydan sonra ise azmettirici olduğu öne sürülen Ergün Celep ile buluşma görüntülerine ulaştı. Emniyetin olay öncesinde ve sonrasında yaşanan yoğun telefon trafiğini incelediğinde saldırının organize bir şekilde yapıldığını belirten bir rapor hazırladığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, saldırgan Murat Şahin sabah saat 08.30’da evden çıktı. Çağlayan Adliyesi’ne giderek öğle saatlerine kadar bekleyerek ortamı gördü. Daha sonra yine otobüse binerek evine döndü. Murat Şahin’in eşinin ifadesine göre eve girip gardıroptan bir şey alıp beline taktı. Sabri Boyacı’nın olay günü saldırıdan birkaç saat önce Gaziosmanpaşa’da Murat Şahin’le buluştuğu tespit edildi. Bu buluşma güvenlik kameraları tarafından görüntülendi. Şahin, bu görüşme nin ardından Çağlayan Adliyesi’ne gidip bekledikten sonra saldırıyı gerçekleştirdi. Şüphelilerden Sabri Boyacı, Ergün Celep ve onun şoförü Selçuk Mutlu ile Fatih’te bir araya geldiği belirtildi. Ayrıca pazartesiyi salıya bağlayan gece Ergün Celep, Sedat Boyacı, Selçuk Mutlu ve Sabri Boyacı’nın Florya’da bir araya gelip yaşanan gelişmeleri değerlendirdiği öğrenildi. Kaçmaya çalıştılar Toplantı çıkışında polisin kendilerini takip ettiğini fark eden zanlıların kaçmaya çalıştığı ortaya çıktı. Ergün Celep, Selçuk Mutlu ve Sedat Boyacı o sabaha karşı gözaltına alınırken Sabri Boyacı ise ertesi gün yakalandı. Emniyette ifade veren Sabri Boyacı, polisin “Murat silahı senin bedelsiz olarak kendisine verdiğini söylüyor. Ne diyorsun?” sorusuna “Ben kimseye silah vermedim” diye cevap verdiği öğrenildi. BANKA HESAPLARI TAKİBE ALINDI Olayla ilgili araştırmayı sürdüren Cinayet Büro Amirliği Ekipleri, Murat Şahin’in saldırıyı para karşılığında yapmış olabileceği düşüncesiyle banka hesaplarındaki hareketliliği takibe aldı. Murat Şahin’in mali durumunun çok bozuk olduğu, el konulmaması için işyeri maaşının bile komşusunun hesabına yatırdığını belirleyen polis, zanlının ailesi, akrabası ve tanıdıklarının hesaplarını da incelemeye aldı. İnceleme sonucu olay öncesi ya da sonrasında hesaplara kaynağı belli olmayan bir para yatırılıp yatırılmadığı kontrol edilecek. BULUŞMA NEDENİ SORULDU Polis sorgulama sırasında şüphelilere buluşma nedenlerini sordu. Ergün Celep ve Sabri Boyacı bu soruya ise “Rastlantı sonucu karşılaştık. Özel bir planlama değildi” şeklinde cevap verdiği belirtildi. Zanlıların olay gününe kadar hiç aramadıkları Murat Şahin ile gün boyu defalarca telefonla görüşmesiyle ilgili sorulara ise “Arkadaşımız olduğu için aradık” şeklinde savunma yaptığı öğrenildi. haber 5 Panama... Kanama... Sermaye sermayedir, para para... Vahşi kapitalizmin güler yüzü olarak ortaya çıkan küresel güçlerin derdi demokrasi, temel hak ve özgürlükler, dünyadaki başlıca terör örgütleriyle mücadele, ezilen halklar, açlık ve yoksulluk falan değildir... Para parayı çeker, sermaye bildiğini okur, yasal yollarla işini yürütür... Sen istediğin kadar bağır çağır, “sermayeemek çelişkisi” diye, onların bir kulağından girer öteki kulağından çıkar... Sermayenin rengi yoktur, her ne kadar kara para, ak para, deseniz de... İşçi sınıfının örgütlü gücü! Açlık! Ezilenler! Irkçılık almış başını gidiyor ama para babalarının umrunda değil. Mezhep ve din savaşları, Ortadoğu’nun cayır cayır yanması, güzel ülkemde terörün her geçen gün can alması, şehit haberleri onları ilgilendirmez. Panama... Panama... Panama... İktidar partisinin değerlerine uygun, Müslüman “gözde işadamları” vergi ödememek için “vergi cennetine” koşmuş... Pelin Ünker, Cumhuriyet’te yazıyor kaç gündür. Cumhuriyet’in manşetine baktım ben de: “Yerlimilli bahane, Panama şahane...” Market çalışanına sordum: “Sen ne diyorsun şu Panama belgelerine?” Yüzüme baktı şaşkın şaşkın: “Abi o ne demek?” Demek ki yurdum insanının pek ilgisi yok bu işlerle... Pek önemsemiyor... Sermayenin yurdu yok... Sermaye sermayedir işte, bu kurulu vahşi düzende. Olan emekçilerimize olur, üreticilerimize, esnafa, memura olur. Güneydoğu’da akan kan, ölüm haberleri vız gelir para babalarına... HHH Hayat satranç oyunu değildir... Sözcük oyunlarının arasına saklanıp, vergi ödememek için yasal yollarla Panama bataklığına düşüp vergi kaçırmak... Panama çukurundaki pislik ortalığa yayılmaya başlayınca bizim para babaları oldukça rahat, memleketin içine düştüğü sorunları konuşuyor, demokrasi ve özgürlüklerden söz ediyor. Oysa Panama şirketlerinden akan pislik var ülkeye yayılan. Adı neydi onun? “Offshore hesapları...” Dincilik, mezhepçilik, ırkçılık yaparak yoksul halkları ateşin içine atanlar vurdukça vuruyor... Vergi kaçırarak parasına para katıyor... Kaç şehidimiz var, kaç gencimiz öldü, ey para babaları siz bunları yaparken? Offshore listesinde anlışanlı işadamları, sanayiciler var... Çok şükür Müslümanız, liberaliz, sağcıyız, demokratız, laik devletten yanayız... Panama nire Türkiye nire... Biz parayı çok severiz, vergi kaçırırız, paravan şirketler kurdururuz... Siyasal iktidarlara biat ederiz, biz fırıldağız. Paşalar, maşalar, taminceler, uzuninceler, yandaşlar, yanımızdan geçenler. Finans kapital, paradan para elde edenler... Ey benim yoksul, ezilen halkım... Sınır boylarında canını veren Mehmetlerim... Evine ekmek götürürken Hakkâri’de şehit düşen polis kardeşim... Her şey vatan için! Vatan sağ olsun! Teslim edin ruhunuzu, bedeninizi baskıcı beyzadelere... Ey savcım, lojmanına giderken teröristlerce vurul! Ey devletim, Çağlayan Adliye Sarayı yap, teröristler gelsin makam odasında Savcı Mehmet Kiraz’ı şehit etsin. Paranın, sermayenin vatanı yok, sen vatanseversin kardeşim. Şehitler ölmez vatan bölünmez... HHH Panama bataklığı mı desem, vahşi kapitalizmin emeğin sömürüsü, çıkarları mı desem... Ey yurdum insanı uyan! Kardeşi kardeşe kırdıran, baskıyı, zulmü, şiddeti görmezden gelen, ölümlerle yatıp kalkan halkım, emekçim, köylüm, kentlim ahlaktan yoksunların egemenliğinde akan kanı seyrederken biraz olsun gerçekleri gör... Alın terin sömürülüyor senin, alın terin! Hâlâ farkında değilsin! ‘Dündar’ın ifade özgürlüğüne dokunmadık’ Hakaret davasında 3 adım testi 25Aralık soruşturmasını anlatan yazı dizisi nedeniyle aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da bulunduğu 9 kişiye hakaret ettiği iddiasıyla toplam 28 bin 650 TL adli para cezasına çarptırılan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkındaki gerekçeli karar açıklandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 3 adımlı testinin uygulandığı iddia edildi. 25 Nisan 2016’da görülen duruşmada davayı karara bağlayan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 49 sayfalık gerekçeli kararında dava konusu yazı dizisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kararda, “Fezlekenin mahkeme nezdinde bir hükmü yoktur. Asıl olan iddianame ve takipsizlik kararıdır. Yine yazının elde edilme biçimi sadece bir fezleke olup, doğruluğu da yayın tarihinde takipsizlikle artık yok olmuştur” ifadeleri kullanıldı. ‘Çetecilik’ faaliyeti Dündar’ın yazdığı yazıyla şikâyetçilerin itibarını düşürdüğü kaydedilen kararda, “Müdahillerden birinin Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı olması, tüm bunların bir araya gelerek tamamen bir çetecilik faaliyeti içinde hareket ettikleri yolundaki sunum itibara yönelen saldırının ağır olduğunu gösterir” denildi. Dündar’ın yazı dizisinde amacının Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini etkilemek olduğu belirtilen kararda, “Sanığın ifade özgürlüğünün ve basın mensubu olarak bu hakkı kullanmasının özüne dokunulmamıştır. Verilen cezanın durdurucu etkiye sahip olduğu söylenemez. Gazeteci sıfatı ile hareket etmesi gözetilip, indirim yolunda takdir hakkı kullanılmıştır” denildi. AİHM’nin testi... Kararda ayrıca AİHM’nin kendi kararlarında baz aldığı 3 adım testinin Dündar’ın eylemine uygulandığı belirtilerek, teste göre sanığın ifade özgürlüğüne bir müdahale olup olmadığı, müdahalenin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı, demokratik toplumda müdahalenin gerekli olup olmadığı hususları irdelendi. Kararda, para cezasıyla Dündar’ın ifade özgürlüğüne müdahale olduğu ancak ifade ve basın özgürlüğünün başkalarının şöhretinin veya haklarının korunması açısından sınırlanabileceği kaydedildi. Kararda Dündar’ın ifade özgürlüğüne “Gereklilik sonucu müdahale” edildiği vurgulandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle