22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 28 Nisan 2016 6 Aynı zamanda Cumhurbaşkanı vekili olan TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “dindar anayasa” önerisinin “kişisel görüş” ya da “ortamdan etkilenerek söylenmiş bir söz” olarak nitelendirilmesini, kendisinin aklına ve deneyimine hakaret etme anlamına geldiği kanısındayım. Çünkü Kahraman’ın Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Başkanlığı’ndan bu yana eylemli olarak dindar bir devlet oluşturma konusunda çaba harcadığı, olsa olsa “dinsiz komünistlere ölüm” saplantısını törpülediği söylenebilmektedir. Siyasal tarihimize “Kanlı Pazar” olarak geçen pazarlardan biri de Mehmet Şevket Eygi’nin yayımladığı Bugün gazetesinin kurguladığı “toplu sabah namazları” kapsamında, MTTB Başkanı İsmail Kahraman’ın önderliğinde 16 Şubat 1969 tarihinde yaşanmıştı. Eygi’nin yazdıklarını ve Kahraman’ın söylediklerini alıntılayacak yerim yok. İnternete girip “Mehmet Şevket Eygi” ve “MTTB” yazınca kolayca ulaşılabiliyor. Şu bir gerçek ki hedef Atatürk’tür. Çöken Osmanlı’yı di Dindar Devlet (!) rilteceğine Cumhuriyet’i kurmuş olması, hilafeti sonlandırmış ve laikliği getirmiş, harfleri değiştirmiş olması, AKP’nin de içinde yer aldığı kimi çevrelerce affedilmez bir yanlış olarak görülüyor. Atatürk’ün gerçekleştirdiği ulusal başarıları ve devrimleri yok sayma eğiliminin uygulamaya dönüştürüldüğü bir süreç yaşıyoruz. Ama şu da bir başka gerçek ki başarıya ulaşmaları olanaksız... HHH Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kendi anayasasını yapma çalışmaları sürerken, Kahraman’ın açıklaması ayrı bir önem taşıyor. AKP içindeki tartışmaları Abdülkadir Selvi dünkü köşesinde şöy le anlattı: “AK Parti ‘dindar anayasa’ tartışmasına girmek istemiyor. Ama anayasalar toplumsal mutabakatı sağlayan en üst metinlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzde 99’u Müslüman olduğuna göre İslam dinine ve Allah inancına bir vurgu yapılması tartışılıyor.” Olasıdır ki Kahraman, bu tartışmaya bir katkı sağlamayı da düşünmüştür. HHH Türkiye’nin yaşadığı önemli sıkıntılardan biri de “sözcük” ile “terim” ve “deyim” kavramları arasındaki farkı yok sayma geleneğidir. Oysa öyle sözcükler vardır ki “terim” niteliği kazandığında sözcük anlamlarının dışında bilimin süzgecinden geçmiş kesin bir anlam yansıtır. Hatta aynı sözcükler, bilim dallarına göre terim olduklarında ayrı şeyleri tanımlarlar. Sözlüklerle yetinirseniz “laiklik” ile “sekülerliği” aynı kaba koyma yanlışını yapabilirsiniz. Bundan yararlananlar ya da laikliği yozlaştırmak isteyenler “laikliğin tanımı yok” diye karşınıza çıkabilirler. Laik devlet; resmi dini olmayan, çeşitli dinlere mensup olanlar arasında yasalar önünde hepsine eşit davranarak işlem yapan devlettir. Seküler devlet ise; kurumsal açıdan dindevlet kaynaşmasının yer aldığı, devlet tarafından desteklenen resmi kiliseleri olan, ancak kamusal hayatla hukuk düzenlerinde bu dinlerin etkili rolleri olmayan devlettir. İslamiyet gibi bu dünyayı da düzenleyen kuralları olan bir dinin yaşandığı Türkiye’de laiklik, sultanlığa geçilmeyecekse olmazsa olmaz değerindedir. Laiklik yoksa, ulusal egemenlik de, demokrasi de yok demektir. HHH İlgilisine not: Anayasa Hukuku / Erdoğan Teziç / Beta / Nisan 2015, 20. Bası Acı ama gerçek ‘AÇMMAANYŞAETDİ DOUYRAUMŞAMDAILSAI R’ ‘Dört kere tören yaptık’ Amasya’da katı atık bertaraf tesisisine çeşitli gerekçelerle belediye başkanı, milletvekilleri ve bakanlar tarafından 5 kez açılış yapılması üzerine gazetemizin 16 Mayıs 2015’te attığı “Açmaya doyamadılar” manşeti dava konusu olmuştu. AKP’li Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir, Can Dündar ve Amasya muhabirimiz Mehmet Menekşe’ye 20 bin lira manevi tazminat istemiyle dava açmıştı. Davanın dünkü duruşmasında tanık olarak dinlenen Katı Atık Bertaraf Tesisi Müdürü Maşide Taşdemir, 2 temel atma, 2 de açılış töreni olduğunu söyledi. Katı atık tesisi ile elektrik üretme tesislerinin birbirinden bağımsız olduğunu söyleyen Taşdemir, Amasya Yavuz Selim Meydan’ında yapılan toplu açılış töreninde katı atık bertaraf tesisinin de programda yer almasıyla ilgili soruları yanıtsız bıraktı. Cafer Özdemir’in avukatı Osman Faik Salman, haberin ardından AKP’nin Amasya’da oy kaybettiğini, 2 milletvekilini zor çıkardığını, haberin seçimi maniple etmeye yönelik olduğunu savundu. l Yurt Haberleri Freedom House’un raporuna göre ‘Türkiye’deki medya, Erdoğan ve ona sadık güçler tarafından propaganda aracı haline getirildi Dünyada basın özgürlüğünün korunması için önde gelen ku Raporu’nu açıkladı. 66 puanla basını özgür olmayan ülkeler arasında yer alan Türkiye, den Bengladeş’i, altı puanlık kayıpla Türkiye izledi. Basın özgürlüğünün dünya ruluşlardan birisi olan Washington merkezli Freedom House, 2016 Basın Özgürlüğü en çok gerileyen ikinci ülke oldu. Raporda, basın özgürlüğü alanında yedi puan kaybe genelinde dibe vurduğu belirtilen raporda, siyasi iktidarların, teröristlerin ve suçlula rın, kendi güçlerini artırabil mek için, özgür medyayı susturmaya çalıştıkları belirtildi. Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sadık yetkili güçler, bağımsız medya kuruluşlarına saldırıp, onları ele geçirerek kendi propagan dalarını yapan kurumlar hali ne getirdiler. Hükümet, Ekim 2015’te, eleştirel yayınlar ya pan Kanaltürk ve Bugün ka nalları ile Bugün ve Millet ga zetelerinin sahibi İpek Ko za Holding’e el koydu. Mart 2016, Feza Gazetecilik ve sa hibi olduğu Zaman, gazetesi ne kayyım atanarak el konul du” görüşüne yer verildi. Freedom House, 2016 Basın Özgürlüğü Raporu’nu, değişik istatistik verileri, haritalar ve bir de karikatür eşliğinde yayımladı. Karikatürde, özgür basına karşı saldıran, Kuzey Kore, Mısır, Çin, Rusya liderleri ve bir teröristin gösterildiği karikatürde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir elinde sopa, bir elinde de çekiçle gösterildi. Kadınlara da tahammülü yok Almanya’nın en çok satan gazetesi Bild, “Boğaziçi’nin patronu, hükümdar, hâkim, sultan” diye tanımladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın komedyenler ve gazeteciler dışında kadınlara karşı da tahammülsüz olduğunu yazdı. Erdoğan için “Kadınlara bakışı: Arkaik. Kadınlara davranışı: Maço. Kadın haklarına tutumu: Gerici” diyen Bild, Erdoğan için ideal kadının, başörtülü ve kendisi kadar muhafazakâr eşi Emine Erdoğan olduğunu savundu. l Dış Haberler Yyaa kbaizrişmıslıensin Basın özgürlüğüne karşı güçlerin, hükümetlerin ve militan grupların gazetecileri susturmaya çalıştıkları belirtilen raporda, “Ya bizlesin ya karşısın politikası izlenerek, gazetecileri taraf tutmaya, medya kuruluşlarını baskı altında bırakmaya yönelik eğilimler en güçlü olarak Ortadoğu’da ve Türkiye’de çıktı” denildi. Almanya’da gündem Türk basını Federal Meclis’te ‘Özgürlük yerlerde sürükleniyor’ denildi. DündarGül davasına dikkat çekildi ELMAS TOPCU Türkiye’deki basın özgürlüğü, Alman Yeşiller Partisi’nin verdiği önerge üzerine Almanya Federal Meclisi’nde görüşüldü. Bütün muhalefet partileri Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye konusundaki tutumunu sert biçimde eleştirdi. Koalisyonun küçük ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik CSU’nun Genel Sekreteri Andreas Scheuer ise verdiği demeçte “Erdoğan’ın Türkiye’si Avrupa’nın değerlerinden giderek uzaklaşmakta” dedi. Alman Federal Meclisi’nde Türkiye’deki basın özgürlüğünün görüşüldüğü oturum hararetli geçti. Hem hükümet partileri hem de muhalefet partileri Türk hükümetinin basın özgürlüğü konusundaki tutumunu ve Türkiye’deki hak ihlallerini eleştirdi. Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Katrin GöringEckardt, Alman hükümetini sessiz kalmakla suçlayarak “AB’ye tam üye olmak isteyen bir ülke, gazetecilere böyle keyfi muamele yapamaz” dedi. Sol Parti Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Dietmar Bartsch, Erdoğan’ın Avrupa’ya mülteci kozuyla şantaj yaptığı söyledi. Merkel’in partisi CDU’dan Elisabeth Motschmann “Türkiye’de basın özgürlüğü yerlerde sürükleniyor” diye konuştu. Federal hükümetin ortağı Alman Sosyal Demokrat Parti SPD’den Dorothee Schlegel ise basın ve düşünce özgürlüğünün Türkiye’de acınacak durumda olduğunu söyledikten sonra, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılanmasına işaret etti, Dündar’ın, MİT TIR’larıyla ilgili belgeler yayımladığı için ömür boyu hapis cezası ile karşı karşıya olduğunu hatırlattı. türkiye’nin ‘kara liste’si Yabancı gazetecilerin korkusu ‘sınır dışı’ Türkiye’de her gün bir başka yabancı gazeteciye giriş yasağı getirilmesi “sınır dışı edilecek gazetecilerin isimlerinin yer aldığı bir kara liste tutulduğu” eleştirilerine yol açarken Türkiye’de çalışan bir yabancı gazeteci “Fikirlerimi ismimi vererek söylersem, Türkiye’de çalışamama endişem var” dedi. Alman Dışişleri sözcüsü ise görüştükleri Türk yetkililerin “kara liste” bulunmadığını söylediğini açıkladı. “Kara liste” iddiaları Avrupa’nın gündeminde. Alman Basın Ajansı (DPA) meseleyi bir Türk hükümet yetkilisine sordu. Adı belirtilmeyen yetkili, “yabancı gazetecilerin Türkiye’ye sokulmamasının görüş ve habercilik faaliyetlerinden kaynaklanmadığını” savundu. Türkiye’nin Suriye sınırı kısa süre öncesine dek yabancı savaşçıların yol geçen hanıyken söz konusu yetkilinin, bazı gazetecilerin Suriye’ye yasadışı yollardan girişçıkış yaptıklarını, bunun Türk yasalarının ihlali olduğunu söylemesi dikkat çekti. Bazı gazetecilerin aşırı gruplarla röportaj yaptığını söyleyen yetkili, “Hükümetin politikası değişmedi” dedi. DW Türkçe’ye konuşan Türkiye’de çalışan bir yabancı gazeteci ise “Korkularımız arttı. Sınır dışı edilme endişesi ile çalışıyoruz. Yalnızca gerçekleri aktarmaya uğraşıyoruz. Eleştiri bile yapmıyoruz” dedi. l Dış Haberler HOLLANDALI BAKAN UYARDI Türkiye’ye gidenlere garanti veremem Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders, Türkiye’ye seyahat eden vatan daşların Türk liderler hakkın da eleştiride bulunmuş olmala rı halinde güvenliklerini garanti edemeyeceğini söyledi. Bert Koenders Öncek günkü parlamento görüşmesinde konuşan Koen ders, sosyal medyada Cumhurbaşkanı Re cep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıy la Türkiye’de pazar günü gözaltına alındıktan sonra yurtdışına çıkış yasağı getirilerek ser best bırakılan Türkiye kökenli Hollandalı ga zeteci Ebru Umar’ın seyahat yasağının kaldı rılması için çalıştıklarını aktardı. Sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren Hollandalıların Türkiye’ye seyahat leri durumunda garanti sağlayıp sağlayama yacakları yönündeki bir soruya Koenders’in yanıtı ise “Hayır” oldu. Dışişleri Bakanı söz lerine “Hiçbir garanti yok. Neler olabileceği ne dair örnek bir olay önümüzde duruyor. Bu yüzden üzerinde çalışıyoruz ama garanti ve remem” şeklinde devam etti. Koenders, Türk hükümetihi de uyararak eğer “Avrupa’ya yaklaşmak istiyorsa tavrını değiştirmesi ge rektiğini vurguladı. l Dış Haberler haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ İşte böyle gümmm diye gelir, ‘laikliği özgürleştirme operasyonu!’ Takke düştü kel göründü denir ya, görünen kelin tamı Meclis Başkanı’na landıran baş kişi! RTE, tüm kilit noktalarına en güvenilir ve her şeyi kontrol ede ait. Yarısı da Saray’a ve iktidara! bileceği kişileri, anaçları yerleştir Küçüklüğünden beri ülkeyi, me ustasıdır. Hükümette maraza giysisi, kafası, eli ayağı her şe çıkarsa da istediği her şey çizdiği yiyle İslamileştirmek için çalışan yönde ilerler... Ayrıca Kabine’de birisi. Beyni sadece o nokta de kilit mevkiler Saray’da. ya çalıştı, yaşamı, faaliyeti buna İsmail Bey laik değil. Saray’da adanmış. Siyasal İslamın “bü ikamet eden de! yük ağabeyi”. Erbakan’ın üstelik Kültür Bakanı eskisi... Taa o Yarı laik yarı İslamcı zamanlar faaliyetlerini Odatv sayıp dökmüş. Erbakan ile birlikte tabii ki o dönemler “laik cumhuriyet”te, tam bir dam üstünde saksağanlar. Güya “zulüm” görmüşler. Ne zulmü? Ülkeyi İslamileştirmelerine engel çıkartılmış! Kahrolsun Kemalist yasalar, laikler ve uygulamaları! Tabii en büyük engel, “Kemalist laikçilerin” anayasası... (*) anayasa! RTE’nin güvenilir adamı boş konuşmadı. Durup dururken de! Perde gerisinde Meclis’e getirilecek başkanlık anayasası var! Ortaya çıkıyor ki, “laikliği atmayacağız, ama onu işlemez hale getireceğiz, yanına İslamı, Kutsal Kitabı koyacağız, böylece ‘özgürlükçü laiklik’ olacak!” İsmail Bey ölümü göstermek görevini tamamlamış, Saray ve Anayasayı nasıl iğdiş etmeli AKP milleti sıtmaya razı etmeyi üstlenmiştir: “O kötü adam, hiç onun gibi düşünür müyüz, laiklik Bu anayasa ile birlikte ten vazgeçmeyiz, ama laikliği öz Türkiye’yi de iğdiş etmeden ra gürleştireceğiz sadece.” hat yüzü görmeyecek ve gözü Eeee Başbakan ve diğerlerinin kapanmayacak bir siyasal din tümü, boşuna “Özgürlükçü laik ci. Türkiye parçalanırmış, birbirini lik” teranesi tutturmuyor! yiyen İslam ülkelerine dönüşür İsmail Bey, Atatürk’ü ve müş, kan gövdeyi götürürmüş. Cumhuriyeti’ni kapatıp, RTE Umurunda mı! Yeter ki siyasal Cumhuriyeti’ne yol açmanın adı İslami elbise giydirilsin. Türkiye olarak hizmette! mi? Çek kuyruğunu gitsin! Ümmeti var, ülke de vatan da ney Doğru bildiğiniz miş.. Vatan, ümmetin var olduğu her yerdir! Saray tuttu onu oraya yerleştirdi. Sadece hatır gönül, vefa değil... Rizeli olması da değil sadece. Oradaki Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı kurucusu ve başkanı olması da değil... Bunlar RTE için son güvenilirliğini anlatır. Ama esas güvenilirliği tabii geçmiş siyasal hayatı! Ömür boyu tezgâhlardan geçerek siyasal İslamcılığını kanıtlamış biri. Ne zaman elinden tutulup yeniden Meclis’e sokuldu? Siz buna bakın: 2015 Kasım seçimlerinde... Bilinçli amaçlı. Dikkat edin, adım adım, Türkiye’nin dönüştürüleceği istikamette yeni bir merhale saptandığı anda, İsmail Bey ortaya çıkıyor! Meclis’e sokuluyor, Başkanlığa oturtuluyor, orasının bir önemi de Cumhurbaşkanı’na vekâlet yeri! Yani RTE kendisine vekâlet edecek adamı seçerek getirtiyor! yanlışlar Soner Yalçın dillere yapışmış ve çok sık kullanılan, bilinen, sığınılan pek çok yanlışı, tarihten ve güncel söylemden ayıklamaya girişmiş. Küpeli Yavuz Selim resminin aslında Şah İsmail olduğunu, Kanuni Sultan Süleyman’ın çok sık kullanılan “Halk içinde muteber bir nesne yok ki devlet gibi/ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” teranesinin aslının sanıldığı ve kullanıldığı gibi değil, şöyle olduğunu açıklıyor: “Hayatta en değerli şey mutluluktur / Mutlulukların en yücesi bir solunum doğruluktur.” Sevdim bu işi! Bunlar Soner’in Önsöz’ünden. Kitabı karıştırıyorum. Tabii kitap bu tür yanlışları düzeltmenin yanı sıra, daha çok geçmişte, yakın geçmişte ve bugünkü siyasal söylemde kasıtlı olarak öne sürülen bir dizi olguyu de yerli yerine oturtma operasyonuna da girişmiş! “Camileri ahır yaptınız” yala Görev tamam, komutan! nından “AKP’nin Süleyman Şah Türbesi’ni bombalama gerçeğine kadar..” Vee İsmail Bey “Başkanlık Ne çok okunacak Galati Meş Anayasası”nda çoook veciz dü hur var. Kitabı da bölümlemiş, şüncelerini açıklıyor: Laiklik çö “Erdoğan’ın kayıp ikizleri”nden, pe! İslamcı anayasa borusunu son bölüm “Ajan gazetecilere” öttürüyor! kadar. Eline sağlık... Sadece o kadar mı, hayır tabii (*) Biliyorsunuz laikliği savu ki... Anayasa Komisyonu’nu da nanların tümünü beş yıl önceye çalıştırmayıp dağıtan (Saray’dan kadar laikçiler diye yaftalıyordu bağımsız sanmayın!) ve RTE liboş, iktidar yalakaları! Bu deyim Anayasası’nı Meclis’e doğru hız onların eseridir! CHP’Lİ BARIş YARKADAŞ AÇIKLADI 7 muhalif kanal daha Türksat’tan çıkarılıyor CHPmilletvekili Barış Yarkadaş, “AKP di TV’nin yayın lisanslarının iptalini gündeme alacağını belir iktidarı, perşembe günü (bu ten Yarkadaş, “RTÜK’ün AKP’li gün), yedi kanalı daha ka üyeleri, Can Erzincan TV’yi Naz patmak için RTÜK aracılığıy lı Ilıcak’ın polisleri eleştiren bir la hamle yapacak. Türkiye’de konuşmasını gerekçe göstererek muhalif seslerin duyulmasını kapatmak istiyorlar” dedi. engellemek istiyorlar” dedi. İMC TV’nin de yayın lisansı CHP Medyaya Yönelik Baskıla nın iptal edilmek istendiği öğ rı İzleme Komisyonu Üyesi Yar renildi. İMC TV’nin kapatılma kadaş, yedi TV kanalı sının ardından Hit Bird nın daha RTÜK aracılı adlı platforma taşındı ğıyla kapatılmak isten ğını belirten Yarkadaş, diğini açıkladı. Can Er “Edindiğim bilgiye gö zincan TV’de bir prog re, RTÜK’ün AKP’li üye rama katılan Yarkadaş, leri, İMC TV’nin bura “Saray ve AKP, kendile daki yayınlarını sonlan rini rahatsız eden tüm dırmak için de hareke sesleri adeta yok etmek için yarışıyor’’ de Barış Yarkadaş te geçmiş. Hit Bird adlı yayın platformuna baş di. Saray’da ‘Cumhurbaşkanlı vurarak, İMC TV’nin yayınları ğı İletişim Merkezi’ (CİMER) ad nın sonlandırılmasını isteyecek lı bir birimin oluşturulduğunu ler” ifadesini kullandı. Sansür ve söyleyen Yarkadaş, “Bu birim, baskının artık “uluslararası bo adeta Paralel RTÜK gibi çalışı yuta” taşındığına dikkat çeken yor. Saray’ı rahatsız eden tüm Yarkadaş, “Sınır kapılarına, ya yayınlar, RTÜK’e şikâyet edili saklı gazeteciler listesi koyuyor, yor ve gereğinin yapılması iste yabancı gazetecilerin Türkiye’ye niyor” diye konuştu. RTÜK’ün girişini keyfi bir biçimde engel bugün yapacağı toplantıda, Can liyorlar. Bu, Türkiye’nin içe ka Erzincan, Van TV, Özgür Gün panması anlamına gelmektedir” TV, Jiyan TV, Hayat TV ve Aza dedi. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle