26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR İzmir Kitap Fuarı’na 395 bin ziyaretçi TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen 21. İzmir Kitap Fuarı, pazar akşamı saat 19.00’da sona erdi. Fuar yönetiminin yaptığı açıklamaya göre, bu yılki fuarı top lam 395 bin kitapsever ziyaret etti. 400 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen fuarda söyleşi, şiir dinletileri, panel ve çocuk etkinlikleriyle birlikte 150 kültür etkinliği gerçekleşti. Salı 26 Nisan 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 17 Engelin ardı arkası kesilmiyor Selim Yıldız’ın Roboski katliamını anlatan belgesel filmi “Hatırlıyorum (Bîra Mı’têtın)”, kayıt tescil belgesi olmadığı için Ankara Film Festivali programından çıkarıldı. EZGİ ATABİLEN 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk, 34 sivilin hayatını kaybettiği Roboski katliamı ve sınırdaki kaçakçılık faaliyetlerini anlatan belgesel filmi “Hatırlıyorum (Bîra Mı’têtın)”, 28 Nisan 8 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 27. Ankara Uluslararası Film Festivali programından çıkarıldı. Belgesel filmin ‘Ulusal Belgesel’ kategorisinde ön elemeyi geçmesi ve gösterim gününün dahi belli olmasına karşın son anda programdan çıkarılması, kültür sanat çevrelerinde sansür tartışmalarını doğurdu. Filmin programdan çıkarılma gerekçesi ise, film ekibinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kayıt tescil belgesi almayı kabul etmemeleri. Gerekçe yine o belge Filmin yönetmeni Selim Yıldız, “İstanbul Film Festivali’nde ‘Bakur’ filmi ne uygulanan sansürü bize de uyguluyorlar. Oysa ticari olmayan gösterimler için kayıttescil belgesi alma zorunluluğumuz yok” dedi. Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun yönettiği “Bakur” adlı belgesel filmin, 34. İstanbul Film Festivali’ndeki gösterimi, aynı gerekçeye dayanan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın engellemeleri sonucu, gösterime bir gün kala iptal edilmişti. Selim Yıldız’ın sözünü ettiği kayıttescil belgesi, pek çoğu ticari gösterim yap(a)madığı için kayıt tescil belgesi almak zorunda olmayan belgesel film Selim Yıldız lerinin festival programlarından çıkartılması için, bir sansür aracı olarak kullanılmasıyla biliniyor. ‘Havuz festivalleri’ Selim Yıldız, gazetemize yaşanan süreci şu sözlerle anlattı: “Bu sene pek çok Kürt filmi adından, duruşundan ya da başka sebeplerden ötürü festivallere alınmadı. Havuz festivallerine doğru bir gidişat var, bunu hissediyoruz. Ancak film Roboski filmi olduğu için değil, biz sinemanın bağımsızlığı açısından kayıttescil belgesi almayı ka bul etmediğimiz için programdan çıkarıldı. Belki başvursak alınmayacaktı. O zaman Roboski filmi olduğu için sansürlendi diyebilirdik. Bu yapılan da sansürdür. Keşke buralara gelinmeseydi. Biz dayatılan bu belgeyi kesinlikle kabul etmiyoruz.” ‘Bakanlıkta çözülmeli’ Festival Başkanı İnci Demirkol ise Cumhuriyet’e özel yaptığı açıklamada, “O belgesel, hak sahipleri, kayıt tescil belgesi almamak yönünde verdikleri karar çerçevesinde program dışı kalmıştır. Karşılıklı bilgi alışverişi dışı bir karar uygulanmadı. Herhangi bir sansür mekanizmasının işlediğinden söz edilemez. Kayıt tescil belgesi etrafında süren özgür sinema tartışmalarında tüm yükün festivallerin omuzlarına yüklenmesinin yanlış olduğu kanısındayız. Konu tüm duyarlı sinemacıların girişimiyle, Kültür Bakanlığı nezdinde çözülmelidir.” dedi. ‘Bütün kadınlarınRÖSUPEÇOLEERNRTAJI kafası karıştırılmıştır’ Ece Temelkuran’ın kitabından aynı adla tiyatroya uyarlanan ‘Bütün Kadınların Kafası Karışıktır’ı Selen Uçer anlattı Ece Temelkuran’ın kitabından aynı adla tiyatroya uyarlanan “Bü yanışma önemli. Kadınlar içinde de dayanışma olmalı. Bir yandan Ece Temelkuran, Se tün Kadınların Kafası Karışık ray Şahiner, Selen Uçer’in oluş tır” sahnelenmeye devam edi turduğu bir metin ve 4 kadın yor. AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından sahneye ko CEREN ÇIPLAK oyuncu ile yapılmış, yani tamamen kadın dayanışmasıyla or nan oyunda Deniz Çakır, Şeb taya çıkmış bir oyun bu. Biz bu nem Sönmez, Zeynep Kan dayanışmanın bir örneğiyiz di konde, İpek Türktan Kaynak ve Kadir yebilirim. Çermik rol alıyor. Oyunu hem uyarlayan hem de yönetmenliğini üstlenen ‘Gelin bizi anlayın’ Selen Uçer’le konuştuk. n Evet oyunun adı olan “Bütün Ka n Bu oyunu bugün neden dınların Kafası Karışıktır” sözü san sahnelediniz? ki en çok erkeklerce kullanılıyor. Ece Temelkuran’ın 96’da yazdığı ki Erkeklerin pek çoğu, farkındalığı tabı oyunlaştırmak gibi bir proje var yüksek kadına hemen “deli”, “kafası dı. Geçen sene özel hayatımla ve işim karışık” diyor, siz ne dersiniz? le ilgili bir şeyler yaşadım ve bunla Kadın var olmaya çalışırken sertle rın anlatılması gerektiğini düşündüm şiyor, baskı ile eşit olmayan sistem ile çünkü artık bazı şeyler rahatsız etme başa çıkmak için formüller üretiyor. ye başladı. Bu dışarıdan anlaşılmıyor. Deli ya da ‘Biz dayanışma örneğiyiz’ kafası karışık denilebiliyor. Karışık da oluyor evet, zira karıştırılmış. Oyunda n Ne rahatsız etti? mesela, Aysel kocasından felaket du Bu ülkede kadın olmak, kadınla rumlar yaşıyor ama “kocam döver de rın yetiştirilme tarzı, bu ülkede bas sever de” diyor çünkü öyle öğrenmiş. kı içinde yaşamak artık hepimizi ra Bir yandan da hayatta kalmak için hatsız etmeye başladı. Türkiye’nin ka yanlış kabullenişlerle bazen farkında dın meselesi bugün feci. “Sistemde bile olmadan hakkını koruyamadan ki bozukluk tartışılmalı” gibi bir çıkış hayatına devam ediyor. Gelin bizi an noktam vardı. Ama esas anlattığım ka layın, herkes karışık, birbirimizi anla dınlar üzerinden de bir özeleştiri yap yalım ki değişiklik olabilsin diyorum. mak. Önce anne babalar birçok şeyi n Neden ‘Bütün Kadınların Kafası bize yanlış öğrettiler, sonra diğer ka Karışıktır’? dınlar da kendi içinde birbirine sahip Bu oyun, Sevgili Ece’nin 20 sene ön çıkamadı. Haremlik selamlık denir ya, ce yazdığı kitabına bizim yaptığımız selamlığın içinde çok sorun var evet bir yorum aslında. Biriktirdiğimiz ka ama haremliğin içinde de sorun çok. dınlarla anlattığımız... Bütün kadınla Buna da dikkat çekmek istedim. Bir rın ‘biri onu bozmuş olduğu için, ye şeylerin değiştirilmesi gerekirken da ni geleni bozan’ bir Perran’ı, hepimi Oyundan bir sahne. “Önce anababa, sonra erkekler, daha sonra diğer kadınlar, en temelde sistem karıştırmıştır kadınların kafasını. Yaşadığımız toplumun erkek egemen mirasında hayatının başrolünü kendine verememişlerin hikâyesini anlatmaya çalıştım aslında. Yani özellikle kadınları...” zin hayatında bazı Meltem’ler, illa ki tanıdığı Aysel’ler var. İletişimi doğru kurmadığı için yanlış algılar yaratan bir Ebru’yuz bazen hepimiz. Ve hayatı bir futbol maçı, bir satış primi, kadınları da bir tat bir doku olarak algılayan Murat’lar var bazen çevremizde. Ve evet, bütün kadınların kafası karışıktır, çünkü karıştırılmıştır. Önce anababa, sonra erkekler,  daha sonra diğer kadınlar, en temelde sistem karıştırmıştır. Yaşadığımız toplumun erkek egemen mirasında hayatının başrolünü kendine verememişlerin hikâyesini anlatmaya çalıştım aslında. Yani özellikle kadınları... ‘Toplumsal bencillik’ n Oyunda gündeme dair noktalar da var; ‘aykırı örgüt’, ‘kızlı erkekli’, ‘mahalle röportajları’ gibi... Akademisyenlerin tutuklanması, çocuk istismarı gibi olaylar yokmuş gibi yapamazdık. Toplumsal bencillik içinde artık delirmişiz! Oyunda kadın intihar için cama çıkıyor ama millet yanındaki ünlüye bakıp intihar edeni unutuyor. Kadın kocasından ayrılmış, depresyonda, intihar etmek istiyor ama hemen ‘aykırı örgüt’ten diyorlar. Aslında her olayda böyle oluyor. İnsanlar anlayamadıklarına diyalog yazıyor, anlayamadıklarına özgeçmiş yazıyor. Sormak yerine entrika peşine düşüyor millet. Herkes büyük olaylar bekliyor. Çıldırdık diyorum. Herkes diyor. n Artık kadınlar tacizleri açıkça deşifre etmeye başladı. ‘Bu işyerinde grev var’ gibi ‘Bu işyerinde taciz var’ diye işyerinin kapısında kadınlar grev yapmaya başladı... Kadınlar konuşuyor artık. Kendilerine yapılan haksızlıkları yüksek sesle söylüyor, daha önce sessize alınmış gibiydi. Kadınlar radyonun sesini açtı artık! Yaşamak ve var olmak için sesini yükseltmeye başladı. Kadın oyunları da artmaya başladı çünkü artık kadınlar duramıyor. Bir suç işlenirse ve o suç gizli kalırsa başkalarına da zarar veriyor. Cesur olup söylemek lazım ama insanlar sistemin içinde alıştığı gibi gitmeye meyilli. Bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Bu yüzden bu oyunu sahneliyoruz bugün. Bir şeylerin değişmesi için. İnsanlar kendi mutsuzluklarıyla yüzleşmek istemiyorlar. Oyunda kendi halimize gülüp fark ettirmek gibi bir çıkış noktam vardı. Gerçekle yüzleşilsin, farkındalık olsun diye sahnedeyiz. * Oyun, 29 Nisan’da Trump Kültür ve Gösteri Merkezi, 30 Nisan’da Mall of İstanbul MOİ Sahne, 2 Mayıs’ta Yunus Emre Kültür Merkezi, 15 Mayıs’ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde. Selen Uçer Can erok Prens Charles’tan Prens Hamlet yorumu İngiliz oyun yazarı William Shakespeare’in 400’üncü ölüm yıldönümü sebebiyle yazarın son 19 yılını geçirdiği ve bir bakıma ‘memleketi’ sayılan Stratford’da düzenlenen Shakespeare Live gösterisi, ülke sahne ve gösteri sanatlarının öncü imzaları Dame Judi Dench, Sör Ian McKellen, Benedict Cumberbatch ve Kraliyet Shakespeare Kumpanyası’nın (RSC) halihazırdaki Hamlet yorumcusu Paapa Essiedu’yu buluşturdu. Ancak gecenin en önemli konuğu, Hamlet’in unutulmaz “Olmak ya da olmamak...” repliğine bambaşka bir yaklaşım getiren Prens Charles oldu. Charles, ziyareti vesilesiyle, bir arkeolojik kazı alanına da dönüşen bölgede incelemeler yaptı. Tiyatro Festivali’ne geri sayım İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu sene 20.’ncisi dü zenlenen İstanbul Ti yatro Festivali 3 Ma yıs Salı akşamı Şahi ka Tekand’ın yönet tiği “Godot’yu Bek lerken” ile başla yacak. Festival, 28 Mayıs tarihine kadar yurtdışından 9, Türkiye’den 23 ‘Godot’yu Beklerken’ oyun, dans ve performanstan oluşan 90’a yakın gösterim sunacak. Festival kap samında 1 ay boyunca 25 farklı mekânda sahnelenecek 90’a yakın gösterimin yanı sı ra ünlü konukların ve uzmanların katılacağı ücretsiz söyleşi, gösteri, sempozyum, ser gi, ustalık sınıfı ve atölye çalışmaları da ger çekleştirilecek. Bilgi: www.tiyatro.iksv.org Ölüm yıldönümünde eserleriyle hatırlanıyor Bundan 10 yıl önce hayata veda eden der lemeci, besteci ve bağlama us tası Ali Ekber Çiçek, bugün TRT Müzik’te saat 17.15’te sunulacak özel programla anı lacak. Prog ramda, sanat Ali Ekber Çiçek çının Türk halk müziğine katkılarına ve hayat öyküsüne yer verilecek. Ayrıca programda Çiçek’in derlediği eserler de seslendirilecek. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle