25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 26 Nisan 2016 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN PEN’den barış çağrısı Gül’ün adı niçin yok? Hürriyet yazarı Akif Beki cumartesi günkü yazısında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adının BM Genel Sekreterliği için niçin artık geçmediğini sormuş. Gül’ün mevcut Genel Sekreter Ban Kimun’un 31 Aralık’ta dolacak olan pozisyonu için yarışan 9 aday arasında olmamasından duyduğu hayal kırıklığını yansıtmış. “Oysa Gül ne kadar yakıştırılmıştı bu koltuğa” diyerek “Son birkaç yılda her ne olduysa hayallerimiz çekildi, iddialarımızın boyu kısaldı anlaşılan” diye eklemiş ve şöyle devam etmiş: “O hayallerin altında bir gün BM Genel Sekreterliği koltuğunda bir Müslüman siyasetçi görme özlemi vardı. O hayallerin altında bir gün Türkiye’nin küresel iddialarını zirveye taşıma iştiyakı vardı.” Beki yazısında, Gül’ün adının niçin olmadığını sadece sormakla ve bu konuda duyduğu üzüntüyü dile getirmekle yetinmiş. Nedenleri konusundaysa fazla bir fikir yürütmemiş. Yürütmesi halinde tehlikeli sulara gireceğinden endişe duymuş olabilir. Sonuçta bir zamanlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü olduğu unutulmamalı. Gül’ün adının BM Genel Sekreterliği için niçin artık anılmadığı konusunda olası bazı nedenleri biz vermeye çalışalım. Fakat önce iki hususu hatırlayalım. Türkiye 2008 yılında 191 BM üyesi ülkenin oyu ile 20092010 dönemi için Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmişti. Bu o güne kadar bir ülkenin aldığı en yüksek oylardan biriydi. Türkiye 20152016 dönemi için adaylığını koyduğu Güvenlik Konseyi geçici üyeliği yarışındaysa 2008 yılına oranla çarpıcı bir destek kaybına uğramış ve seçilememişti. Kısacası 20082014 yılları arasında Türkiye’nin cazibesini azaltan bir şeylerin yaşandığı açık. Nitekim 2008 yılı öncesinde Türkiye dünyanın gözünde hâlâ demokratik yolda ilerleyen, AB perspektifine sadık olan ve başta Ortadoğu’nun geri kalmış Arap ülkeleri olmak üzere, İslam âlemine demokrasi ve insan hakları konularında öncülük edecek bir ülkeydi. İşler 2008 sonrasında kademeli olarak bozulmaya başladı. Bu bozulma Türkiye’nin, “benden habersiz Ortadoğu’da yaprak kımıldamaz” türünden çıkışlarla kibirlenmeye başladığı döneme de rastlıyor. Bu dönem ayrıca iktidarın demokrasinin olmazsa olmaz koşullarını ve hukukun üstünlüğü gibi ilkeleri ideolojik beklentileri uğruna terk etmeye başladığı zamana rastlıyor. Gezi olayları ve 1725 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sonrasında bu iyice arttı. Türkiye demokratik ülke görünümünden giderek otoriterleşen bir ülke görünümüne bürünmeye başladı. Arap Baharı ise AKP’nin “Batı’yı unutup İslam dünyasına lider olma hayallerini” depreştirdi. Bahar kısa zamanda kışa dönünce AKP bu kez, özellikle Suriye’deki mezhepsel iç savaş çerçevesinde, Sünni eksenli bir dış politika izlemeye başladı. Bu arada, bir zamanlar dünyanın yakından ve umutla takip ettiği Erdoğan’ın demokratik değil, muhalefete tahammül edemeyen ve otoriter emeller besleyen bir lider olduğuna dair algı da uluslararası düzeyde iyice yer etmeye başladı. Bugün ise bu algı kemikleşmiş durumda. “Erdoğan Türkiye’sinin,” başta komşuları olmak üzere, dünya ile kavga eden ve bu nedenle Türkiye’yi uluslararası düzeyde yabancılaştırıp yalnızlaştıran bir ülke olarak görülüyor olması ise işin cabası. Erdoğan’ın Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerini de “dünya beşten büyüktür” sözüyle sürekli topa tuttuğu da unutulmamalı. Türkiye’nin dünyadaki itibarı 2008’e kadar yükselirken uluslararası imajının o tarihten sonra kötüleşmesine ve nihayet yerlerde sürünmeye başlamasına neden olan bu ve benzeri faktörler düşünüldüğünde, BM Genel Sekreterliği yarışında Gül’ün adının niçin olmadığını anlamak zor olmasa gerek. Özetle, sorun Gül’de değil. Kendisi iyi bir BM Genel Sekreteri olmak için gerekli vasıflara sahip. Sorunu Türkiye’nin itibarının sürüklendiği noktaya getirenlerde aramak gerekiyor. Böyle önemli bir görev için, içerde bu kadar ayrıştırıcı, uluslararası düzeyde ise bu kadar kavgacı olan bir liderin elinde olan bir ülkenin adayına hoş bakılmasını beklemek zaten garip olurdu. Akif Beki’nin sormadığı sorunun basit cevabı bizce budur. l HDP’Lİ BALUKEN’DEN ÇARPICI İDDİA: IŞİD’in HDP ve CHP’ye saldırı yapacağı bilgisi var HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında “IŞİD’in CHP ve HDP teşkilatlarına yönelik saldırılar yapacağı yönünde ciddi bilgilerinin olduğunu” iddia etti. Sene başından bu yana Kilis’e yapılan 45 saldırı sonucu 17 kişinin yaşamını yitirdiğini kaydeden Baluken, “Kilis’e yönelik IŞİD saldırıları bilinçli şekilde gizleniyor. Sınırdaki saldırılarda IŞİD’in isme bile geçmiyor. Bunu son derece manidar buluyoruz” dedi. Baluken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dolmabahçe Mutabakatı” ile ilgili dünkü sözlerineyse Twitter’dan cevap verdi. Baluken, ‘Hani muhataplarımızın Dolmabahçe’de oturma düzenine kadar sana danıştığı mutabakat var ya?? Oradan çıktı!!” diye yazdı. l ANKARA MAHMUT ORAL Türkiye PEN Merkezi ve Kürt PEN Merkezi’nin, Uluslararası PEN’in desteğiyle Diyarbakır’da düzenlediği “Barış Nasıl ve Kimin İçin” konferasının sonuç bildirgesi açıklandı. Metnin Türkçesini, Türkiye PEN Başkanı, gazetemiz yazarı Zeynep Oral, Kürtçesini ise yazar Şeyhmus Diken okudu. Zeynep Oral, barış sözcüğünü dillendirme nin bile suçlandığı bir or na çare olmadığını, daha tamda tüm engellemele fazla sorun ürettiğini di re rağmen barışın gerek le getiren Oral, yapma li olduğunu haykırdıkları yı kararlaştırdıkları çağrı nı söyledi. Oral, “Bireysel yı da şöyle aktardı: “Çatış sorumluluğumuzu yerine manın tüm taraflarına si getirmek, Hrant Dink’ten lahları bırakma ve diyalo Tahir Elçi’ye barış uğruna yitirilen canların eme ga geçme çağrısında buZeynep Oral lunuyoruz. Herkesin in ğine sahip çıkmak için bu buluş sani yaşam hakkını ve vatandaşlık mayı gerçekleştirdik” dedi. Savaş, hakkını, özgünlük kimliğine say yıkım ve çatışmanın, hiçbir soru gıyı talep ediyoruz. ‘Bu savaşa ka rar verdik’ diyenlerin bu karardan bir an önce dönmelerini istiyoruz. Kentlerde yapılan operasyonların durdurulması ve olağan yaşama geri dönülmesini istiyoruz. Uluslararası, ulusal ve yerel kamu kurum ve kuruluşların, STK’ların barış çağrımıza destek olmalarını, medyanın savaş kışkırtıcılığından vazgeçmesini, bir an önce barış dilini benimsemelerini istiyoruz.” l DİYARBAKIR Kilis kan ağlıyor Art arda düşen IŞİD roketleri bir can daha aldı. Sokaklar boş, halk tedirgin IŞİD roketlerinin hedefi olan Kilis’te dün esnaf dükkânlarını açmadı. Aileler çocuklarını okula göndermedi. Halk can güvenliğinin sağlanmasını istedi. Kilsise’evkziyırahtlıı Kilis’te önceki akşam atılan roketatar mermisiyle ağır yaralanan 23 yaşındaki Suriyeli Fadıl Emin de yaşamını yitirdi. Fadıl Emin’in ölümüyle Kilis’e düşen roketatar mermileri sonucu ölenlerin sayısı 17’ye yükseldi. Diken üzerinde yaşayan Kilis’lilerin endişesi ve öfkesi devam ediyor. Çok sayıda esnaf da işyerini açmadı. Sokakların tenha olduğu kentte vatandaşlar, ölüm korkusuyla yaşamanın psikolojilerini bozduğunu ifade ediyor. Biran önce roketatar mermilerinin Kilis’e atılmasının engellenmesini isteyen vatandaşlar, çözüm bulunamaması halinde göç etmek zorunda kalacaklarını söylüyor. Aileler çocuklarını okula göndermiyor. O silahlar bize döndü CHP Hatay Milletvekili Birol Ertem, Kilis’te düzenlediği basın toplantısında hükümete tepki gösterdi. Ertem, “Yıllardır roketlerin geldiği bu yeri kim büyüttü, besledi? Kim büyüttü besledi bu IŞİD’i? Bunlara her türlü destek verildi, askeri eğitim verildi, silah ve mühimmat yardım yapıldı. Reyhanlı’nın Bükülmez Köyü’nden yüzlerce TIR silah yardımı yaptılar IŞİD’e. Kendileri büyüttüler, kendileri beslediler, ‘yaramaz çocuklarımız’ dediler ondan sonra. Bir terör örgütüdür dahi diyemedi Cumhurbaşkanı. Ne Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan dün sabah çıkan çok sayıda zırhlı araç, Suriye sınırına sevk edildi. Zırhlı konvoyu IŞİD denetimindeki Bab bölgesine komşu olan Kilis’in Elbeyli ilçesinde konuşlandı. Kalın: Yanlışlıkla geliyor olabilir Kilis’e yılbaşından bu yana 49 roket mermisi atıldı, 17 kişi öldü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dün düzenlediği basın toplantısında Katyuşa mermilerinin bilinçli olarak atıldığı konusunda bir istihbaratın olup olmadığı sorusuna “Bilinçli olarak yapıldığı, yapılmadığı konusunda bize ulaşan bir bilgi yok. Suriye tarafında kaotik bir savaş ortamı var. Bunun bir kısmı yanlışlıkla geliyor olabilir, bir kısmı kasıtlı atılmış olabilir” yanıtını verdi. Türkiye’nin Suriye’de güvenli bölge isteğiyle ile ilgili soru üzerine Kalın, “Uygulamaya geldiği zaman güçlü bir iradenin olmadığını görüyoruz. Teklifimiz hâlâ bakidir. Güvenli bölgenin kurulması hâlâ birçok acının önlenmesi konusunda büyük katkılar sağlayacaktır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet oldu, gönderdiğimiz silahlar şu anda bizlere döndü” dedi. 370 IŞİD’li öldürüldü IŞİD’in son dönemde Kilis’i hedef alması üzerine ABD liderliğindeki koalisyon güçleri önceki gece 01.00 sıralarında Suriye tarafındaki IŞİD mevzilerine hava harekâtı düzenledi. Sınır hattında konuşlu topçu birlikleri de IŞİD mevzilerini Fırtına obüsleriyle vurdu. Türkiye tarafından şimdiye kadar IŞİD mevzilerine çoğunlukla top atışı olmak üzere 5 bin 330 atış yapıldığı ve bu atışlar sonucu 370 IŞİD’linin öldürüldüğü bildirildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde Çankaya Köşkü’nde ilgili bakanlar ve askeri yetkililerin katılımıyla güvenlik toplantısı düzenledi. Kilis Valisi Süleyman Tapsız’ın da katıldığı toplantı, yaklaşık 1 buçuk saat sürdü. Kilis için 4 tedbir Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Kilis için 4 başlıkta tedbirler alınacağını söyleyerek, “Birincisi ilave askeri tedbirler. Bu çerçevede sınırdaki askeri varlığın artırılması, ilave İHA ve diğer araçlarla sınırın öbür tarafının gözetlenmesinin en üst seviyeye çıkarılması. İkincisi, ekonomik olarak, saldırılar sırasında zarara uğrayan esnafın zararının karşılanması. Üçüncüsü sosyal destek alanında, tüm uzman arkadaşlarımızın sahada Kilis halkının yanında olması. Dördüncü ise sağlık alanında, ilave sağlık personelinin Kilis’e gönderilmesidir” dedi. l KİLİS/ DHA PKK’nin Diyarbakır sorumlusu yakalandı PKK’nin Kuzey Irak’taki kamplarında eğitim aldığı ve bombalı eylemler gerçekleştirmek üzere Diyarbakır’a gittiği belirtilen PKK’nin Sivil Savunma Birlikleri (YPS) Diyarbakır Sorumlusu Emrah Durmaz (23), üzerinde yüklü miktarda parayla yakalandı. Durmaz, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Operasyon bitti arama sürüyor Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 13 Mart’ta başlatılan operasyonlar 20 Nisan’da tamamlanırken sokağa çıkma yasağı sürüyor. Zırhlı araçlarla girilen ara sokaklarda dedektör ve köpeklerin yardımıyla menfez, köprü ve su kanallarının içerisinde bomba araması yapılıyor. Makö, 300 kilo patlayıcı buldu DiyarbakırBingöl karayolu üzerinde, bomba uzmanı köpekle aramatarama faaliyeti gerçekleştirildi. Abalı Bölgesi’nin Hedik kesiminde bomba imha uzmanı köpek “Makö”nün tepki vermesi üzerine yapılan aramada menfez altına yerleştirilen yaklaşık 300 kilogram el yapımı patlayıcı ve 100 metre kablo tespit edildi. PKK’nin mayın üretim yeri vuruldu Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Kureşin Tepe bölgesinde 23 Nisan’da PKK’ye yönelik operasyon gerçekleştirildi. Operasyonda PKK’lilerin mayın üretim yerinin imha edildiği belirtildi. Gaziantep’te 8 IŞİD militanı yakalandı Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde Suriye’den Türkiye’ye geçmeye çalıştığı belirlenen yabancı uyruklu 8 IŞİD’li yakalandı. Valilikten yapılan açıklamada, “Olayla ilgili şahıslar hakkında terör örgütüne üye olmak suçlarından işlem başlatılmıştır” denildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle