18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 25 Nisan 2016 EDİTÖR: YENER KARADENİZ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Turizme ‘tarife’ dopingi ekonomi 9 Terör nedeni ile iptal edilen charter uçuşlarının yerini tarifeli uçuşlar alacak. Atlasglobal Başkanı Ersoy, “Tarifeli seferin riski yüksek olur. Bu kapsamda devlet destek verecek” dedi Türkiye’nin riskli ülke ilan edilmesi ve Rusya ile bozulan ilişkilerin bu yıl turizm sektörüne mali yetinin10 milyar doları bulma sı bekleniyor. Bu sıkıntıyı aş manın yolların dan birinin tari feli seferler ol duğunu dile ge YENER KARADENİZ tiren Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Mu rat Ersoy, “Hü kumetler charter uçuş izinleri ni iptal edebilir, ancak tarifeli uçuşları iptal edemezler. Uçuş lar devam ettiği sürece de mut laka o bölgede bir turizm paza rı oluşur. Ancak tarifeli sefer düzenleyen havayolu şirketleri risk alıyor. Devlet bu konuda hızlı bir adım atarak tarife li uçuşlara destek verdi. 2 yıl ödemesiz 6 yıllık kredi imkânı sunuluyor” dedi. 2 şirket kuracak Bu kapsamda Atlasglobal hem tarifeli uçuşlar düzenliyor hem de destinasyon sayısını artırıyor. Türkiye, Ukrayna ve Irak’ta 22 uçağıyla hizmet veren şirket, temmuz itibarıyla uçak adedini 28’e yükseltmeyi ve yeni destinasyon yatırımlarıyla beraber 2016’da ortalama yüzde 35 büyüme öngörüyor. Yurtdışı yatırımlarına devam edeceklerini anlatan Ersoy, bir Avrupa bir de Ortadoğu’da ol Bilet fiyatlarında tavan fiyat uygulamasının sürdüğünü belirten Murat Ersoy, “310 TL’yi kimse geçmiyor” dedi. mak üzere 2 yeni şirket kuracaklarını söyledi. Pilot ithal ediliyor Havacılık sektöründeki değişen maliyetlere de değinen Ersoy, daha önce uçuş maliyetlerinin yüzde 50’lerini oluşturan yakıtın petroldeki gerileme ile birlikte yüzde 20’lere düştüğünü ancak bu kez de ekip maliyet Irak’ı Lübnan’a kaptırdık Murat Ersoy Havayolu şirketleri ve ihracat için bir diğer sıkıntı ise şubatta Irak’a uygulanan vize serbestisinin kaldırılması. Türkiye yasadışı göçle mücadele doğrultusunda Irak’a yönelik vize rejiminde değişiklik yapmış ve sınırda kaşe vize uygulamasına son vermişti. Murat Ersoy, Irak’ın Türkiye’nin en büyük ticari partnerlerinden biri olduğunu hatırlatarak, “Avrupa Birliği ile anlaşma yaptık. Mültecilerin önünü kesmek için Irak’a Şubat’ta vize uygulamaya başladık. Uygulama öncesi Irak’tan günde 2 bin koltuklu 4 uçak kalkarken, konsolosluğun günlük 200 kişilik vize randevu kapasitesi nedeniyle yolcu sayısı düştü. Uçak doluluğu yüzde 95’ten 20’ye geriledi” dedi. Şu anda Iraklıya Kasım’a vize randevusu verilebildiğine dikkat çeken Murat Ersoy, şöyle devam etti: “Bu ülkeyle 20 milyar dolarlık ticaretimiz var. Iraklının vizesiz gidebildiği tek ülke Lübnan. En büyük ihracat kapısını Lübnan’a hediye ettik. Bunun ülkeye maliyeti 30 milyar doları bulacak.” lerinin arttığını dile getirdi. Ersoy, “Ekip maliyeti yüzde 35’lerde seyrediyor. Türkiye’de halen yeterli sayıda yetişmiş pilot bulmak zor; bu sebeple yurtdışından istihdam etmek zorunda kalıyoruz” dedi. Bu kapsamda Atlasglobal, 3 yıl önce pilot yetiştirmek üzere AFA diye bir birim kurdu ve bu birim her yıl 120 mezun veriyor” dedi. l DUBAİ 8 milyon yolcu taşıyacakk7n2sSeu0yTa8eotçü’sü’ef,eanyzemn,dboyroüüeunoşbllakkila7yraursekşa5ıçmelelkasa8ldtsdnatB,oumayii.tşzlrnıeu2iisllrleuylmı0Akuşkioe1stkm5ilknltaea’oiiurnAsy2a6rzgoar0ydralmnlua’ocaypığrnibuelbtyEmaadtuumolaıue’şlinrşanilnıaraışlymukdşiAtkoçatıealt.ımule.slcyAaşrGtuıısyili’ha3nnegdirle0adeçlaıonsd’eeaky2bıennnaoyafypyoSüllnie,yaahkr2nsaotzsa0aianerr8dy1n.jı5latıeyüs’şhetüslıie’kcratizseeideykee. ‘Zencani’nin Türkiye’deki mal varlıkları yağmalandı’ Sayaç değişimi krizi bitti. Doğalgaz sayacında vurguna son OZAN ÇEPNİ Ankara’ya doğalgaz dağıtım hizmeti veren 1.5 milyon aboneli Başkentgaz’ın 2013 özelleştirilmesinden sonra başlayan ön ödemeli sayaç krizinde tüketici kazandı. Çeşitli gerekçelerle abonelerin ön ödemeli sayaçlarını değiştirerek 500 TL’ye varan “güvence bedeli” talep eden Başkentgaz’a, Ankara 2. Tüketici Mahkemesi ‘dur’ dedi. Bilirkişinin, ‘bu bedelin hukuki temeli yoktur’ raporunun ardından mahkeme, tüketici rızası dışında sayaç değiştirilemez kararı verdi. Başkentgaz, AKP döneminde aldığı ihalelerle adını duyuran Torunlar Şirketi’ne 2013’te 1.1 milyar dolara satılmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imam hatipten arkadaşı Aziz Torun’un şirketinin kaybettiği hukuki mücadele sonrasında, mağdur abonelerin tüketici hakem heyetlerine başvurmaları halinde toplamda milyonlarca lirayı bulan bedelin geri ödenmesi bekleniyor. Tüketici mağdur Mahkemenin talebi doğrultusunda 15 Mart’ta hazırlanan bilirkişi raporu tüketiciyi savundu. Bilirkişi raporunda, ön ödemeli sayaç kullanan abonelerden güvence bedeli alınamayacağı, şirketin abonelerini mekanik (faturalı) sayaçtan ön ödemeli sayaca geçmek için zorlayamayacağı, abonelerden rıza dışında sayaç değişimlerinde alınan güvence bedelinin hukuksuz olduğu ifade edildi. l ANKARA İran’da yayımlanan reformcu İran gazetesi dünkü sayısında Hüsrev Mübeşşir imzasıyla yayımladığı haberinde Babek Zencani dosyasının Türkiye mahkemelerine ulaştığını yazdı. haberdar.com’un aktardığı habere göre İran Milli Petrol Şirketi, Zencani’nin emanetçisi ve Onur Air’deki ortağı olarak nitelediği Kudret Tuncel hakkında şikâyette bulundu. İran Mili Petrol Şirketi’nin avukatı Gulamrıza Mehdevi, şirketin yabancı avukatlarının Türkiye mahkemelerindeki dosyaya müdahil olduğunu doğruladı. İnterpol takipte Babek Zencani’nin avukatı Resul Kuhpayezade ise geçen günlerde verdiği bir röportajda, Zencani’nin Türkiye’deki ortağı Kudret Tuncel’in Zencani’nin mallarını sahiplendiğini söyledi. Zencani’nin avukatı, dosyayı hükümet adına takip eden yabancı avukatların bu durumdan haberdar olduğunu hatırlatarak, “Durum İnterpol’e rapor edildi. Mesele bu yolla da takip edilecek” dedi. Dosyada Cankurt Bagana’nın da adı geçiyor. Bagana, Onur Air’in düşüş döneminde hissedarıydı ve Tuncel’e yüzde 51 hisse satışını gerçekleştiren isimdi. Bu girişimden sonra Milli Petrol Şirketi iki hissedar (Tuncel ve Bagana) hakkında resmen şikâyette bulundu ve Türkiye’deki mahkemeye Rıza Sarraf Sarraf takas mı edilecek? Hürriyet gazetesi Washington Temsilcisi ve yazarı Tolga Tanış dünkü köşe yazısında, ABD’de tutuklu bulunan 17 Aralık’ın kilit ismi Rıza Sarraf’ın hüküm giydikten sonra İran’daki ABD’li mahkumlarla takas edileceğini belirtti. Tanış yazısında “Zarrab hüküm giydikten sonra İran’a karşı çok değerli bir takas unsuru olacak” diye belirterek Washington’ın başta 9 yıl önce İran’da kaybolan, CIA adına çalıştığı bilinen eski FBI ajanı Robert Levinson’u İran’dan çıkarmak istediğini de anımsattı. Sarraf’la ilgili iddianameyi hazırlayan Savcı Bharara’nın Sarraf’a hüküm giydirmek istediğini ve bunun için de harıl harıl bil gi topladığını söyleyen Tolga Tanış, “Türkiye’de hükümetin son üç yıldır izlediği politikalarla sıkıştırdığı kesimleri düşünecek olursanız, bilgi vermeye istekli kaynak bulmakta da zorlanmıyorlar. Savcılığın ofisiyle görüşen öyle kişiler var ki, bambaşka yerlerden insanlar” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi meselenin incelenmesi talebini iletti. Milli Petrol Şirketi’nin avukatı Gulamrıza Mehdevi, Zencani’nin Onur Air’deki hissesinin Bagana’ya satışı konusunda şöyle dedi: “Bagana, Onur Air’in hisselerini Zencani’ye satan kişi. Tuncel’in de emanetçi olduğunu ve sa tış izni bulunmadığını biliyordu. Öyleyse neden tekrar şirketin hisselerini satma girişiminde bulundu. Bu da gösteriyor ki Bagana da sahtecilik suçunu işledi.” Avukat Mehdevi, Zencani’nin Türkiye’deki şirketin mallarının satışı için kendilerine vekalet verdiğini be lirterek, “Bahsi geçen mallar, Zencani’nin başta listesini verdiği ve bakanlığın hukuk ekibinin İran’a iadesi için çaba gösterdiği mallar” dedi. İran’ın, Türkiye’deki mal ve paraların ülkeye geri getirilmesi için kararlı olduğu ve bütün girişimlerde bulunacağı belirtiliyor. İşsizlik maaşı başvuruları ilk 3 ayda yüzde 42 arttı İŞKUR’a bu yılın ilk üç ayında işsizlik maaşı almak için başvuranların sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42 artış gösterdi. Söz konusu dönemde, gerekli şartları karşılayanlara toplam 768 milyon 953 bin lira ödeme yapıldı. İŞKUR verilerinden derlenen bilgilere gö re, ocak ayında 153 bin 744, şubatta 120 bin 497, martta 112 bin 5 kişi işsizlik maaşını alabilmek için başvuruda bulundu. Öte yandan Asgari ücretin bin 300 TL’ye yükselmesi ile birlikte işsizlik maaşı da arttı. En düşük işsizlik maaşı 659 TL, en yüksek bin 318 TL olarak belirlendi. Kıdem tazminatı için görüşmeler yapılacak Süleyman Soylu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, kıdem tazminatından etkilenen sessiz çoğunluk ile görüşe rek ortak bir mutabakatı sağlayabile cek bir adımı atacaklarını söyledi. Soy lu, “Özellikle her 100 kişiden an cak 14’ü kıdem tazminatını alabilme fırsatına sahip, 86’sının maalesef böyle bir imkânı yok” dedi. Brezilya’nın gösterdiği Brezilya’da, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış parlamento üyelerinin, hakkında tek bir yolsuzluk iddiası olmayan Devlet Başkanı Dilma Yousseff’i (İşçi Partisi PT) azletmeye kalkmaları, “zamanında gerillalık yapmış, işkence görmüş, maço bir toplumda devlet başkanlığına kadar yükselmiş bir kadını zayıflıkla suçlamaları”, The New York Times’ı, The Economist’i bile ikna edemeyen bir rezalet. Birçok analist bunların “bir darbe” anlamına geldiğini düşünüyor. Bence PT’nin 27 yıllık deneyiminden çıkarılabilecek dersler, darbe tartışmalarından daha önemli. Sağa doğru... PT, 1980’lerde Latin Amerika’da yükselmeye başlayan sol popülist dalganın en büyük partilerinden biriydi. Geniş bir emekçi tabanı, sendikal desteği, sosyalist kanadı, Lula gibi işçi kökenli bir lideri vardı, “toplumsal hareketlerin” de desteğini alıyordu. Lula, 1989’da başkanlık seçimlerini, “neoliberal”, Cardoso’ya karşı kaybedince PT’nin sağa kayma süreci başladı. Partinin sol kanadı tasfiye edildi. Sendikaların, toplumsal hareketlerin parti üzerindeki etkileri kırıldı; Lula 2003 seçimlerine, “biraz neoliberal biraz kalkınmacıhibrid bir programla” (A. S. Filho) girdi ve kazandı. PT’yi 14 yıl iktidarda tutan koşullar 2010’dan sonra hızla ortadan kalkmaya başlayınca bugünkü durum ortaya çıktı. Bu koşulları üç başlık altında toplayabiliriz. Birincisi, 2003’ten bu yana Lula’nın, sonra Dilma’nın programları uluslararası mali sermayenin, yerli oligarşinin taleplerini içerecek biçimde şekillendi. Halkın desteğini alan bir hükümetin kendi programlarını uygulaması, PT’den nefret etmelerine karşın, bu kesimlerin işine geldi. İkincisi: Yüksek emtia fiyatlarının getirdiği ihracat gelirleri, 2003’te, küresel depresyonu engellemek için başlayan mali genişlemeye bağlı ucuz, bol kredi ortamı Brezilya ekonomisinde büyümeyi destekledi. Üçüncüsü, bu ortamda elde edilen kaynaklarla, özellikle yoksullara, işçi sınıfına, yerli sanayiye verilen mali destekler, ucuz krediler ile canlı tutulan iç talep refah düzeyini yükseltti. Ancak, egemen sermayenin elinde yoğunlaşmış medya endüstrisi de, “hedonist hazlara dayalı tüketim” kültürünü toplumda yaygınlaştırdı. Eninde sonunda enkaz... Mali krizi izleyen “uzun durgunluk”tan Brezilya ekonomisi de payını aldı. PT’nin adeta “ulufe dağıtarak satın aldığı” toplumsal destek, refah algısı, kaynaklar kurumaya başlayınca, önce orta sınıfları etkileyerek hızla yok olmaya başladı. Brezilya ekonomisinin krizi derinleştikçe egemen sermayenin, uluslararası ortaklarının devletin kaynaklarına erişme çabası yoğunlaştı. PT’nin toplumsal tabanını korumak için dağıttığı kaynaklar egemen sınıfların gözüne batmaya başladı. PT’ye karşı sokak gösterilerinde, sol ve işçi sınıfı nefreti, “1964’te (Darbe) bunların hepsini öldürmeliydik” demeye varacak biçimde faşistleşerek yükseldi. Dilma son seçimleri, muhafazakâr neoliberal muhalefete karşı sosyal programları korumaya söz vererek kazandıktan sonra, bir “U” dönüşle, piyasalara güven vermek adına neoliberal kemer sıkma politikalarına teslim olunca, PT’nin popülaritesi yere çakıldı. PT’nin seçim zaferi bir “estellionato” hırsızlık olarak nitelenir oldu. PT’nin (Chavez’i de düşünebiliriz) deneyimi bize şunu gösteriyor: Emekçi sınıfların ekonomik siyasi kültürünün, örgütlenme düzeyinin, (kendi medya kanalları, öz yönetim dayanışma örgütleri, sendikalarıyla), yerel yönetimlerde, devlet düzeyinde politikaların şekillenmesinde söz sahibi olmalarının önünü açacak biçimde geliştirilmesi gerekiyor. Bunun yerine, devletten kaynak transfer ederek “alt sınıfları” iktidarın yedeğinde tutma politikaları, emekçi sınıfları pasifize ediyor. Bu politikalar eninde sonunda, ekonomik kriz transferlerin kaynaklarını kurutunca, bir yıkımla sonuçlanıyor. Popülist partinin toplumsal desteği eriyor. Bu noktada, emekçi sınıflar, sermayenin kaynaklara el koyma hamlesi karşısında öz savunma araçlarından yoksun olarak ortada kalıyorlar. Baskı, gericilik hızla yükselmeye başlıyor. Meyve ve sebzede hedef değişiyor Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) Başkanı Orhan Gençoğlu, bu yıl ihracatta 200 milyon dolar hedeflediklerini belirterek, “UMSMİB olarak yılın ikinci yarısından itibaren ABD ve Avustralya gibi pazarlara sektörel ticaret heyetleri düzenleyeceğiz” dedi. Gençoğlu, “Asgari ücret artışından doğacak mali yükün tamamen işverenin üzerine yüklenmesi gıda sektörünü olumsuz etkiler. 2016 yılı için belirlediğimiz öngörünün altına düşebiliriz” diyerek de uyarıda bulundu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle