19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 20 Nisan 2016 haber 12 EDİTÖR: EMİNE ÖZCAN 300 bin dolara fahri doktora ABD’de yolsuzlukla suçlanan ve intihar eden üniversite yöneticisinin dosyasından ‘Erdoğan’a verilen fahri hukuk doktorasıyla ilgili ‘Türk hükümetiyle anlaşılan 300 bin dolarlık bağış belgesi’ çıktı Erdoğan, 2004’te St. Jonh’s Üniversitesi’nin düzenlediği törene eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve Egemen Bağış’la birlikte gitti. Cecilia Chang Kanıt mektup 2004’te yazıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde 2004 yılında ABD’de katolik St. John’s Üniversitesi’nden aldığı ‘Fahri Hukuk Diploması’nı 300 bin dolar karşılığı aldığı iddiasının kronolojik gelişimi özetle şöyle: başbakan’a diploma 25 Ocak 2004’te St. Jonh’s Üniversitesi düzenlediği törenle Erdoğan’a Fahri Hukuk Doktorası verdi. Erdoğan diplomasını almak için ABD’ye eşi Emine Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan ile birlikte gitmiş, kendilerine 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında “rüşvet ve nüfuz ticareti” suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma açılan eski AB Bakanı Egemen Bağış da eşlik etmişti. New York St. John’s Üniversitesi Dekanı Peder Harrington törende yaptığı konuşmada, Erdoğan’ın siyasi geçmişi ve özellikle İstanbul Belediye başkanlığı döneminde, İstanbul kentine yaptığı yararlı hizmetlerden söz etmişti. “Karizmatik ve yetenekli bir lider olan Erdoğan’ın özellikle küresel barış için harcadığı çabalara” dikkat çeken Harrington, “Türkiye’nin bu yaklaşımını alkışladıklarını” kaydetmişti. SENATÖRE ANLATTI Erdoğan’a doktora verilmesinin ardından 8 Haziran 2004 tarihinde eski Alaska Valisi Frank H. Murkowski’e mektup yazan Cecilia Chang’in 300 bin dolar paradan bahsetmesi dikkat çekiyor. Chang mektubunda, “Size 18 Haziran’dan 15 Temmuz’a kadar (2004) Türkiye’de olacağımı haber vermek isterim. Bildiğiniz üzere Tayvan, bizlerle olan Akademik Gelişim Bağışı’nı yenilememe kararı aldı. Bu sene 1 Ocak’tan itibaren onlardan fon almıyo Cecilia Chang’in Vali Murkowski’ye yazdığı 8 Haziran 2004 tarihli mektup. ruz. 25 Ocak 2004’te St. John’s Üniversitesi Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a Fahri Hukuk Doktorası verdi. Bu ödülü almadan önce, Türk hükümetinin Tayvan’ın yerini alarak üniversitemize senelik 300 bin dolarlık bir bağış yapacağı konusunda ortak bir anlayışa varıldı” diyor. Türkiye başbakanıyla uyum ve yakınlık içinde olduğunu dile getiren Chang, yine de 300 bin doları garantiye almak için Türk hükümetine ABD’nin siyasi sahnesinde önemli bir oyuncu olduğunu göstermek istemiş. Yakın dostu Vali Murkowski’den Başkan Bush’un Türkiye’ye yapacağı ziyarette heyetin içinde yer almasını sağlamasını isteyen Chang, “Kampanya yürüteceğim. Sanıyorum ki Başkan Bush, bir Türkiye ziyareti gerçekleştirecek. Eğer St. John Üniversitesi bu geziye ABD misafiri olarak davet edilirse ve birlikte temaslar gerçekleştirirse bu bizim için çok faydalı olur. Sizden bizim Türkiye’ye Başkan Bush’un misafiri olarak davet edilmemiz konusundaki gelişmeler ve fırsatlar hakkında haber bekliyorum” ifadelerini kullanıyor. 2009’DA PATLAK VERDİ 1 milyon dolarlık yolsuzluk skandalı 2009’da patlak veriyor. 2012 yılında dosya yargıya taşınıyor. TÜRKİYE’DE HESAP Türkiye’de Cecilia Chang’in yargılandığı mahkeme tutanaklarında Savcı Charles Kleinberg ve mahkeme, Chang’in kaçma şüphesi olup olmadığı üzerine bir tartışma yaşıyor. Bunun gerekçesi olarak Chang’in yurtdışındaki hesaplarını gösteren Kleinberg, “Şu an endişeliyiz çünkü yurtdışında neleri olduğunu göremiyoruz. Sadece nerelerde olduğunu görebiliyoruz. Tayvan, Çin, Hong Kong ve Türkiye” ifadelerini kullanıyor. 2012’DE İNTİHAR ETTİ Cecilia Chang, 6 Kasım 2012 günü mahkemede ifade vermesinden kısa süre sonra Queens’deki evine gidiyor. Evinde yangın başlatan Chang, aynı zamanda bileklerini keserek, kendini müzik sisteminin kablosuyla asarak yaşamına son veriyor. REKTÖR DE istifa etti Erdoğan’a ödülü verirken övücü sözler sarf eden Peder Harrington’un da pahalı saatler ve takım elbiseleri giyip lüks otellerde kaldığı, hatta Chang’den zarf içinde seneler içinde 400 bin dolar aldığı mahkemedeki ifadelerde yer aldı. Cecilia Chang’in üniversiteyi 1 milyon dolar dolandırdığının ortaya çıkmasının ardından Harrington, 2013 yılında üniversitenin başkanlığından istifa etmek durumunda kaldı. ABD’de yol suzluk yaptığı nın ortaya çıkma sının ardından 2012’de intihar eden St. John’s ALİ AÇAR Üniversitesi es ki dekanlarından Cecilia Chang hakkındaki so ruşturma dosyasından Cumhur başkanı Tayyip Erdoğan’la ilgi li skandal bir belge ortaya çıktı. Belge, 12 Eylül döneminde aldı ğı üniversite diploması hâlâ tar tışma konusu olan Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde 2004’te ABD’den aldığı fahri hukuk dok torasıyla ilgili. Chang’in yargıla ması sırasında mahkemeye su nulan deliller arasında yer alan mektup eski Alaska Valisi Se natör Frank H. Murkowski’e hi taben yazılmış. Chang mektup ta “2004’te Erdoğan’a verilen fahri hukuk doktorası karışılığında Türk hükümetinin 300 bin dolarlık bir bağış yaALİ pacağı konusunÇELİKKAN da bir anlaşmaya varıldığından” söz ediliyor. 2012’de duruşmaya çıktığı gün intihar eden Chang’le yargılama sırasında Türkiye’de de hesap açtığı belirleniyor. ÜNİVERSİTE’DEN DOKTORA ALAN ÜNLÜ LİDERLER KİM? Erdoğan, darbe ile devrilen eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile eski İtalya Başbakanı ve Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi’den sonra bu üniversiteden fahri doktora alan 3. lider olmuş. Üniversite sözcÜsünÜN cumhuriyet’e YANITI: Kaçamak cevap için üzgünüm St. John’s Üniversitesi’ni arayarak fahri hukuk doktorası karşılığı 300 bin dolarlık fonun verilip verilmediğini sorduk. Üniversite yönetimi kesinlikle konuşmak istemediğini belirtirken, Erdoğan’la ilgili sorularımıza cevap vermekten çekindi. “Kaçamak bir cevap verdiğim için üzgünüm” diyen üniversitenin sözcüsü Dominic Scianna şöyle dedi: “Konuyla ilgili tek söyleyebileceğimiz Chang’in 17 Haziran 2010 günü üniversitemizle tüm ilişkisinin kesildiğidir. 2009 senesinde okulun başkanı Peder Donald J. Harrington, Cecilia Chang’in gerçekleştirmiş olabileceği dolandırıcılıkla ilgili bir araştırma başlatılmasına karar verdi. Araştırmanın sonuçları üzerine Peder Harrington ve yönetim kurulu, baş hukuk müşaviri Joseph Oliva’ya acilen bulguları emniyet görevlileriyle paylaşmasını söyledi. Üniversite soruşturma sırasında eyalet ve federal yetkililerle topyekun işbirliği içerisindeydi ve kendilerinden istenen tüm bilgileri ve belgeleri paylaştı.” Üniversitenin baş hukuk müşaviri Joespeh Oliva da, Chang’in eski avukatı Joel Cohen de konuyla ilgili sessiz kalmayı tercih etti. 27 fahri doktora diploması var St. John’s Üniversitesi dışında Erdoğan’ın fahri doktora aldığı üniversiteler şöyle: İstanbul Ünivesitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, Harran Üniversitesi, Kocaeli Ünivesitesi, Bayburt Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Kırım Üniversitesi, Bulgar Bilimler Akademisi, Girne Amerikan Üniversitesi, Gazze İslam Üniversitesi, Avrupa Madrid Üniversitesi, Priştine Üniversitesi, Kiev Üniversitesi, Ümmü’lKurra Üniversitesi. Yazan: Kıvanç Ersoy 13.04.2014 TUTUKLU AKADEMİSYEN KIVANÇ ERSOY KALEME ALDI Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 9 No’lu Yüksek Voltada yazılmış gerçeküstü öyküGüvenlikliCezaevi (2) CBlok Oda: 6 Silivri/İstanbul Beatrice, Dante’nin öldüğü gün, uzun süreliğine Alem’den uzaklaşmak amacıyla ortalama 300 yıl yaşadıklarını düşündüğü için kaplumbağa olarak dünyaya dönmek üzere dilekçe verdi. Daha sonra Hint Okyanusu sahillerinde bir papağan olarak 150 yıl kadar zaman geçirdi. Dünyaya sonuncu gelince, birinci tercih olarak yüzyıllarca yıl yaşayan bir ulu çınar olmayı seçti ve her zamanki gibi ilk reenkarnasyon tercihine yerleşti. Yüzlerce yıldır rahat ve “Dante denen o ezik tipten” uzakta mutluydu. Son on yılda köklerini saldığı şehirde ciddi bir ağaç kıyımı vardı. “Atalarının son istirahatgâhının yerine yapılmış bir parkta bir meşe fidanı olarak reenkarne edilmeyi tercih etmiş ve şair olduğu için ilk tercihine doğrudan yerleşmiş olan Silva Gabudikyan şehrin bütün ağaçlarına önce iyi haberler uçurmuştu. Silva’nın da bulunduğu parkı yıkmak isteyenlere gençler direnmiş ve ağaç katliamını engellemişti. İki hafta boyunca parktaki bütün ağaçlardan güzel haberler geldikten sonra ne yazık ki gençler zorla parktan çıkarılmış, yine de park yıkılmaktan kurtulmuş, ama maalesef aralarında Silva’nın da bulunduğu birkaç ağaç kesilmişti. Beatrice’nin yüzyıllardır köklerini saldığı o topraklar böyle bir isyana ilk defa tanık olmuşlardı. Buldozerler Beatrice’nin yaşadığı ormana geldiklerinde gençler yine direnmiş ancak bu sefer şehrin oldukça kuzeyinde kalan bu bölgede direniş kitleselleşememişti. Beatrice umutsuzdu. Dante ile karşılaşma ihtimali canını sıkıyor, tekrar reenkarne olup yeni bir yaşa ma alışmak da zor geliyordu. Neden biraz da “o Dante olacak boyu devrilesice” reenkarne olmuyordu ki? Böylece o da Alem’de biraz dinlenebilirdi. Baş belası Dante Beatrice’nin bu yakınmaları Moderatör’e ulaştığında, Moderatör sevinçten havalara uçtu. İlk defa şu Dante denen baş belasından bir süre de olsa kurtulabilmesi için eline bir fırsat geçmişti. Hemen onu dünyaya gönderebildi. Dante dilekçesinin kabul edildiğini duyunca önce şüphelendi. Dünyada herhangi bir yere değil, Beatrice’nin yaşadığı şehre gitmek istiyordu. Yaşlandıkça duygusal tarafı ağır bastığı herkesçe bilinen komşusu Nâzım, yine memleketinden söz ettiği duygulu bir anında Beatrice’nin “yedi tepeli bir şehrinde bir ağaç olduğunu” ağzından kaçırıvermişti. Aslında kendisi de majör yaşamından önce o şehirde bir süre ceviz ağacı olarak yaşamış, Beatrice’nin orada olduğunu daha o zaman duymuş, eski arkadaşı Silva’nın Âlem’e geri dönüşünden sonra, Beatrice’nin hâlâ orada olduğunu duyup hayret etmişti. Eski bir komünist olarak sır tutmaya yatkın olması beklenirken, duygusal bir anında birden ağzından kaçırmıştı Beatrice’nin hâlâ o “mavi limanda” bir çınar olduğunu. Yine de yeminine sadık kalıp Beatrice’nin onu görmek istemediğini Dante’ye söylememişti. Ümidini yitirmesini istememişti. Dante için o kadar üzülüyordu ki durumunun umutsuz olduğunu bildiği halde, belki bu sefer Beatrice’yi etkilemesinde yardımcı olur diye zamanında Piraye’ye yazdığı bazı şiirlerini de Beatrice’ye okuması için Dante’ye ezberletmişti. Moderatör Dante’ye reenkarnasyo na hazır olmasını söylediğinde Dante iki şartım var dedi. Bunlardan birincisi Beatrice’nin bulunduğu şehre gönderilmek, ikincisi ağaçlara konabilecek bir kuş olmak. Moderatör Beatrice’nin bulunduğu ormana buldozerlerin saldırdığı gün, bir elektrikli testere Beatrice’yi Alem’e geri göndermeden az önce bu talebi kabul ederek hem Beatrice’nin dileğine aykırı bir iş yapmamış, hem de Dante’nin bir talebini yedi yüz yılda ilk defa da olsa kabul etmiş oldu. Yine de yedi yüz yıldır her gün kendisini baş ağrılarına sevk etmiş bu garip adamın bütün taleplerin kabul etmemiş olmak için kuş olmasına izin vermedi. Ancak isteyince çekirge olarak gönderebileceğini söyledi. Bir de iyilik yaptı, aralarında 1300 yıllık büyük bir yaş farkı olmasına rağmen Dante’nin yaşıtı gibi davrandığı Vergilius’u da hem bu garibana göz kulak olsun diye Dante ile beraber bir uğurböceği olarak reenkarne edecekti. Mavi gökyüzü Çekirge olmak Dante’ye “en azından birden fazla şansa sahip olmak” gibi de gözüktüğünden teklifi sevinçle kabul etti. Moderatör düğmeye bastı ve Vergilius ile Dante, Beatrice’nin yaşadığı şehre bir uğurböceği ve bir çekirge olarak döndüler. Dante, Beatrice’yi bir an önce bulmak istediği için ikisi de yetişkin birer hayvan olarak döndürüldüler, bu nedenle minik birer zembille inmiş, yetişkin birer uğurböceği ve çekirge olarak şehrin semalarında rüzgâra kapılıp en azından birbirine yakın yerlere düş tüler. Vergilius, majör yaşamından sonra on birinci reenkarnasyonunu idrak ettiğinden olacak duruma gayet alışkındı. Önce çevresine baktı: Bulunduğu yer aşağı yukarı küp şeklinde, çatısı olmayan bir odaydı. Mavi gökyüzünü görmek mümkündü, ama küpün diğer yüzleri sarı duvarlardan ve beton bir zeminden oluşuyordu. Zeminin tam ortasında bir mazgal vardı, küçük bir uğurböceği olarak Vergilius birinci vazifesinin mazgala düşmemek olduğunu düşündü. Odanın karşılıklı iki duvarında birer kapı ve birer pencere vardı. Güneş yeni doğmuştu, ama duvarlar çok yüksek olduğundan henüz bu çatısı olmayan odaya vurmamıştı. Birkaç saat sonra aynı renk kıyafetler giymiş yedi adam, hızlı adımlarla bir kapıdan koşarak girip diğer kapıyı açtılar. İçeride bir oda, odada ise bir masa başında oturan başka bir adam vardı. Vergilius deneyimli bir reenkarnasyon gezgini olarak üniformalıların devlet görevlisi olduğunu tahmin etmekle beraber içerideki adamın ne tür bir kişi olduğunu tam anlayamadı. Bir masanın başında bir deftere bir şeyler yazıyordu. Kâğıtta alfa, beta, psi gibi onun kullandığı alfabeden harfler de olduğu için önce yazılanları anlayabileceğini düşündü ama bildiği hiçbir dile benzemediğini fark etmesi geç olmadı. İçerideki adam bu odaya kapatılmış olduğuna göre bir mahkum olmalıydı, bu durumda diğer yedi üniformalı da ya asker ya da gardiyan olabilirdi. İçerideki adam gardiyanlar odaya hızla hücum ettiği halde sandalyesinden kalkmadı, hatta Vergilius’un hareketlerinden anladığına göre odasına ayakkabıyla girip üst kata kadar da çıktıkları için gardiyan lara kızmış olmalıydı. Gardiyanlar üstü açık odaya burası da bir avlu olmalıydı açılan kapıyı açık bırakıp gittiler. İçeri deki adam avluda önce hızlı hızlı yürü meye, sonra da koşmaya başladı. Vergi lius iyi bildiği bir alfabede hiç anlama dığı şeyler yazan bu garip adamın hızlı adımlarıyla ezilmemek için kendini du vara attı. Bir süre sonra adam yorulmuş olmalı ki, tekrar odasına girip bu sefer bir elinde bir sandalye diğer elinde bir gazete tekrar avluya çıktı (tabii ki on bi rinci reenkarnasyonundaki Vergilius gazete nedir haberdardı). Sandalyesine oturup gazetesini okurken bir ara gözü Vergilius’a takıldı. Önce onu eline aldı, sonra içeri girip bir adet küp şeker geti rerek Vergilius ve küp şekeri yere bırak tı. Vergilius bu güzel sabah kahvaltısına hayır diyecek değildi, yiyebildiği kadar yedi. Halden anlayan biri olduğu anlaşı lan adam, bu sefer yere biraz su döktü, ve daha sonra yemesi için biraz daha şe ker bırakıp gazetesinin başına döndü. Vergilius şeker ve sudan oluşan zi yafetini çekerken iki duvar ötede tıpa tıp aynı başka bir avluya düşen çekirge Dante düştüğü yere CEHENNEM adını vermişti. Bu sefer Cehennem’deki reh beri Vergilius da yanında değildi. Yiye cek ve su veren kimse de yoktu. Bir çe kirge olmanın avantajını kullanıp duvarı aşabileceğini düşündüyse de birkaç sıç rama denemesinden sonra bu duvarın bir çekirge için bile aşılamayacak kadar yüksek olduğunu fark etti. Beatrice’ye kavuşacağı gü nü düşünerek uyuyakaldı. DEVAMI YARIN C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle