22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler 16 posta@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA Akademiyi tutsak almak İRFAN O. HATİPOĞLU Mustafa Kemal Üniversitesi Bölgemiz ve ülkemiz düzleminde yaşanan terör olayları ciddi travmaların yaşanmasına neden oluyor. Sıradan yurttaşlarımız çocuklarına, uzak/ yakın aile üyelerine, dostlarına kalabalık yerlerden uzak durmalarını öneriyorlar. Siyasal iktidar ise terörün oluşturduğu kaotik ortamdan yararlanarak, zihninin gerisinde bulunan baskıcı/yıldırıcı anlayışını günlük yaşamımıza yerleştirmeye çalışıyor. Çoksesliliği ortadan kaldırmak, demokrasinin daraltılması, özgürlüklerin sınırlandırılması uğraşına girişiyor. İlk iş olarak darbeciler, muhtıracılar gibi üniversiteyi/akademiyi terörle ilişkilendirerek tutsak almak, korkutmak istemekte. ‘İğdiş’ etmek Siyasal iktidarın akademiyi tutsak alma girişimi TBMM’ye sunduğu, “zapturapt” altına alma, “iğdiş” etme yasa tasarısıdır. Yasa tasarısı “bölücü amaçlarla eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek”, “yasaklanmış her türlü yayın, siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant vb. basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerinde teşhir etmek”, “Yükseköğretim kurumları içerisinde siyasi parti faaliyetlerinde bulunmak veya siyasi parti propagandası yapmak”, “siyasal ve ideolojik amaçlar dışında olan boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesinİ engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemler yapmak suretiyle kamu hizmetlerini aksatacak davranışlarda bulunmak” hü Siyasal iktidar terörün oluşturduğu kaotik ortamdan yararlanarak, zih ninin gerisinde bulunan baskıcı/yıldırıcı anlayışını günlük yaşamımıza yerleştirmeye çalışıyor. İlk iş olarak darbeciler gibi üniversiteyi/akade miyi terörle ilişkilendirerek tutsak almak istiyor. den çok genel bilgilere sa hiptir. Ülke terörünü irde leyen ürkek/tedirgin üs lupla yazılmış, resmi ide olojiyi destekleyen maka le/kitaplar dışında akade minin aykırı/farklı bakış açısını yansıtan makaleler yazılmadı, kitaplar yayım lanmadı. Akla gelen her alanda enstitüler, araştır ma merkezleri kuran üni versiteler terör üzerine ça lışan bir merkez kurmadı. Bu durum akademi yerine ilgililerin düşünmesi/dü şündüklerini dayatması, karar alması sonucu aka deminin kamusal duyarlı Şiddeti önermediği sürece tüm konular –başta terör konuşulabilmeli, öğrenciler ve akademisyenler düşüncelerini ifade edebilmelidir. lığını yitirmesi, yıldırılmasıyla açıklanabilir. Üniversiteler özgür dü şüncenin ifade edildiği ku kümler içermektedir. Bu hükümle mi 35 yıl altında düşünme ye rumlardır. Şiddeti öner re ek olarak; “terör niteliğinde ey tisini kaybetmiştir. 2547 sa mediği sürece tüm konular baş lemde bulunmak veya bu eylem yılı Yükseköğretim Yasası öğ ta terör konuşulabilmeli, öğren leri desteklemenin” de yer aldı retim elemanları yerine rek ciler ve akademisyenler düşün ğı “kamu görevinden çıkarma” ce törleri, rektörler yerine YÖK celerini ifade edebilmelidir. Bu zası gerektiren suçlamalarda YÖK Başkanı’nı, YÖK Başkanı yeri nu sağlamazsanız akademik ya Başkanı “disiplin amiri” sıfatıyla ne de Cumhurbaşkanı’nın düşün şam akıl/bilim egemenliğinden soruşturma açabilecek ve Yüksek mesini sağlıyor. Çıkartılacak ya çıkar, yerine entrika, kumpasçı, Disiplin Kurulu kamu görevinden sa ile akademi yerine yalnızca intihalci, bencil anlayış, jurnalci çıkarma cezası verebilecektir. Kı Cumhurbaşkanı’nın düşünmesi lik yerleşir. Çıkartılmak istenen sacası yasa içerdiği hükümler yeterli görülmektedir. Örneğin 40 yeni disiplin yasasıyla akademi le; göreceli/sübjektif bakış açısıy yıldır terörün yaşandığı ülkemiz daha ürkek/tedirgin hale getiri la akademisyenlerin suçlanması, de akademi terör alanında ciddi liyor. Ders izlencelerini hazırlar çalıştıkları kurumla ilişkilerinin çalışma yapmadı/düşünce ürete ken kendi adına düşünenler ne kesilmesinin/kovulmasının yolu medi. Doktora düzeyinde sınırlı der kaygısına düşecekler, terör açılmaktadır. sayıda çalışma yapılmış, hazırla örgütü destekçisi ihbarı yaparlar Akademiyi yıldırmak nan tezlerin niteliği ve içeriğine mı diye, duyu organlarını açık bakıldığında ülkenin yaşadığı te tutmak zorunda kalacaklardır. Akademi, YÖK yönetim siste rörün analizi, çözüm önerilerin Akademi buna hak etmiyor. Kut’ül Amare’yi kutlamak mı! Doç. Dr. HÜNER TUNCER İngiliz General Townshend, 29 Eylül 1915’te Bağdat’ın 160 kilometre güneyinde bulunan Dicle üzerindeki stratejik açıdan önemli olan Kut’ül Amare’yi işgal etmişti. Townshend’in amacı Bağdat’a yürümekti. İngiltere’nin Sir Charles Townshend’in komutanlığı altındaki Mezopotamya Ordusu’nu 22 Kasım 1915’te Ctesiphon harabelerinde başarıyla durduran Mareşal von der Goltz’un (Goltz Paşa) komutanlığındaki 6. Osmanlı Ordusu, Bağdat’ın 40 kilometre güneydoğusundaki Medayin adlı kasabada İngiliz güçlerini ağır bir yenilgiye uğrattı. Kut kuşatması Mareşal von der Goltz, 8 Aralık 1915’te, Townshend’in güçlerini Kut’ül Amare’de 143 gün boyunca sürecek olan kuşatma altına almıştı. Von der Goltz, ordusunun kazandığı zaferi göremeden 19 Nisan 1916’da Bağdat’ta tifüsten ölünce, onun yerine geçen Enver Paşa’nın amcası Halil (Kut) Paşa, Kut’taki kuşatmayı başarılı bir sonuca ulaştırmış ve 29 Nisan 1916’da İngiliz güçlerinin teslim olmasını sağlamıştı. Kut’ül Amare’de İngilizlerin teslim olmasının ardından, Ermeni gönüllülerince desteklenen Rus 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinin terörle mücadele gerekçesiyle iptali tartışılırken Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kut’ül Amare’nin 100. yıldönümü etkinliklerinin görkemli bir biçimde düzenlenmesi kararı bir başka tartışmaya sebep oldu. Peki, Kut’ül Amare nedir? Kafkas Ordusu, Kafkaslar’dan hareket ederek Anadolu üzerinden Irak’taki Hanikin, Süleymaniye ve Revandiz’e doğru ilerlemekteydi. 13 Mayıs 1916’da Ruslar, Revandiz’i işgal ettiler. Üçüncü Rus birliği de Mayıs 1916’da Süleymaniye’ye doğru hareket etmiş; ancak, Osmanlı topraklarına giremeden geri dönmüştü. Osmanlılar, özellikle Hanikin cephesinin savunmasına önem vermekteydi, çünkü buranın düşmesiyle Rus Ordusu kolaylıkla Bağdat’a ulaşabilirdi. Ruslar, Hanikin’de ancak iki ay kalabilmişti, çünkü İngilizlerin Kut’ül Amare’de yenilgisinden sonra serbest kalan ve tüm gücünü Ruslara karşı yoğunlaştıran Osmanlı 3. Ordusu, temmuzda Rusların geri çekilmelerini sağlamış ve Hanikin’de yeniden Osmanlı hükümranlığını kurmuştu. İngilizler, 1916 yılının ilk yarısındaki acı deneyimlerinden sonra Mezopotamya’daki ordularında bazı değişiklikler yaptılar. İlk değişiklik General Sir Stanley Maude’un harekât bölgesi komutanlığına getirilmesiydi. İkinci değişiklik ise, Maude’u takviye etmek için iki tümenin gönderilmesiyle, Dicle ile Fırat vadilerindeki İmparatorluk gücünün artırılmasıydı. İngilizler, Aralık 1916’da, bu kez Sir Stanley Maude’un komutanlığı altında Dicle üzerinden yeniden bir saldırı harekâtında bulunmaya hazırdı, çünkü Dicle Nehri boyunca Osmanlı savunması güçlendirilmemişti. Osmanlı Genelkurmayı, 1916 sonlarına değin 6. Ordu’nun gücünü takviye edememişti. General Maude’un ordusu hızla büyürken, Halil Paşa’nın ordusu giderek güçsüzleşmişti. 1 yıl sonra kaybetmek Basra’yı askeri bir üs olarak geliştiren ve limanı modernleştiren General Maude, Ocak 1917’de Osmanlı güçlerinden dört kat daha büyük bir orduyu Basra’da toplamayı başarmıştı. Böylece İngilizler, Dicle’yi geçmişler ve Kut’u 22 Şubat 1917’de yeniden ellerine geçirmişlerdi. 1917 Şubat’ında Kut’tan yukarı doğru ilerlemeye başlayan İngilizler, 11 Mart’ta Bağdat’a girdiler. Bunun üzerine Osmanlı Başkumandanlığı, nisan ayı başlarında Bağdat’ı geri almak için bir saldırı planı hazırlamaya başladı ve Alman Başkomutanlığı’ndan yardım istedi. Alman Başkomutanlığı bu yardım istemini kabul etti. Öte yandan Maude, Eylül 1917’de Fırat üzerindeki AlRamadi’yi almış ve böylelikle, Irak’ın merkezinde İngiliz denetimi sağlanmıştı. Maude’un koleradan ölmesi üzerine onun yerine geçen Sir Willam Marshall da, Musul dışındaki Irak’ın geri kalan kısımlarını ele geçirdi. Halkın takdiri 20. yüzyılın başında artık köhnemiş ve zamanını tamamlamış olan Osmanlı Devleti’nin yerine, büyük bir özveriyle ve Atatürk’ün askeri dehasını sergileyen taktiklerin uygulanması sonucunda kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşı sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal alandaki ilk adımını simgeleyen 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını büyük bir onurla ve göğüslerimiz kabararak kutlama yerine, akıl almaz bahanelerle, Osmanlı’nın pek de ismi duyulmamış bir muharebesini kutlamanın ne kadar yerinde olduğu halkımızın takdirinedir! VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, Sürekli Basın Kartı sahibi, Değerli Meslektaşımız HALDUN TEKİNALP 17 Nisan 2016 Pazar günü vefat etmiştir. Kaybı basın topluluğumuzda üzüntü yaratan Haldun Tekinalp’in cenazesi 18 Nisan 2016 Pazartesi günü öğle namazının ardından Şişli Camii’nden alınarak Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir. Haldun Tekinalp’i sevgi ve saygıyla anıyoruz. Ailesine ve basın topluluğuna başsağlığı diliyoruz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ YÖNETİM KURULU VEFAT Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı Gazisi Komiser Ali Rıza ve Ayşe’nin oğlu, TÖBDER üyesi Emekli Öğretmen S. Muzaffer Şahin vefat etmiştir. AİLESİ Antalya Barınaklar Bulvarına, Anadolu Hastahanesine, Güzeloba Çarşıya, denize çok yakın, 2134 sokakta 2012 yapımı 4+1+ 2 banyolu dublex. Satın al hemen taşın. Sahibinden Telefon: 0532 200 66 52 Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden aldığım diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. MAKBULE CENGİZ Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. İLAYDA ERKUL TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli/İstanbul Tel: 0212.212 07 07 (pbx) www.tkv.org.tr KÜLTÜR SANAT Salı 19 Nisan 2016 Cumhuriyet, Nâzım, Sun ve Dormen’e alkışlar dinmedi Muammer Sun ‘Nâzım Hikmet Destanı’ndan Dört Bölüm’ konseri hafta sonu Eskişehir’i alkışlarla inletti. Ayrıca Haldun Dormen de 70 yıllık arşivini Eskişehir’e bağışlayacağını açıkladı CAN HACIOĞLU ve orkestra üyeleri tarafından Geçen hafta sonu Prof. Gürer Aykal’ın yönettiği Büyükşehir Bele ayakta alkışlandı. Arşivini bağışlıyor Diğer yandan yine diyesi Senfoni Orkestrası ve Eskişehir’de, oyuncu ve yö Devlet Çok Sesli Korosu’nun netmen Haldun Dormen, 88 birlikte seslendirdiği Nâzım yaşına girdiği gün 70 yıl Hikmet Destanı’ndan Dört Bö lık sanat birikimini Eski lüm konseri ile, Eskişehirliler şehirlilere bağışladı. Bü müziğe tam anlamıyla doy yükşehir Belediyesi Başka du. Ankara’da meydana ge nı Yılmaz Büyükerşen’i zi len patlama nedeniyle erte yaret eden Haldun Dormen, lenen konserin finalinde, İz Büyükerşen’in belediye baş mir Marşı coşkuyla söylen kanlığı döneminde sekiz yüz di. Şef Gürer Aykal’ın, “Değiş bin nüfuslu bir kente yedi ti meyecek tek şey, Eskişehirli yatro, senfoni ve opera salon lerin Cumhuriyete olan bağ ları kazandırmasının müthiş lılığıdır,” sözleri geceye dam bir girişim olduğunu ifade et ga vurdu. Nâzım Hikmet’in şi ti. Dormen ayrıca, “Ben de irlerinden yola çıkarak dört Eskişehir hayranıyım. Bu ne bölümden oluşan Nâzım Hik denle 70 yıllık sanat biriki met Destanı’nı besteleyen mimi, binlerce kitaptan olu 84 yaşındaki Muammer Sun şan kütüphanemi, mask ko da konserin sonunda sahne leksiyonumu, çalışma odamı, ye davet edildi. Ayağındaki fotoğraf ve resim arşivlerimi sorunlar nedeniyle, sahneye en iyi şekilde değerlendirile yardımla çıkan Sun, seyirci ceğine inandığım Eskişehir’e bağışlamak istiyo rum” şeklinde ko nuştu. Büyükerşen ise, Dormen’in bu ‘eş siz’ bağışının Eski şehir için anlamı nın çok büyük oldu ğunu ifade ederek, Haldun Dormen is minin yaşatılacağı bir müze projesinin gündeme getirilece ğini belirtti. Yılmaz Büyükerşen, kendi yaşamını anlatan l ESKİŞEHİR kitabı Haldun Dormen’e armağan etti. Afyon’da müzik vakti Bu yıl 15’incisi düzenlenecek Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali, dün piyanist Evren Kutlay’ın Yıldız Teknik Üniversitesi Oda Müziği Orkestrası eşliğinde verdiği konserle başladı. Hüseyin Başkadem’in genel sanat yönetmenliğinde 25 Nisan’a dek sürecek festivalde İtalyan çellist, Rus ve Koreli piyanist, Çek flütçü ve gitaristler de sahne alacak. Birçok disiplinden konuk Festivalde Vivaldi’nin iki mandolin için konçertosunu Esra Berkman (kanun), Mert Altuntaş (gitar) ve Alican Hakgüder (solist) eşliğinde seslendirecek Yıldız Teknik Üniversitesi Oda Müziği Topluluğu, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyesi arp sanatçısı Çağatay Akyol, ünlü pan flüt sanatçısı Aydın Yavaş, ünlü Rus piyanist Alexander Mekaev ve dünyaca ünlü pan flüt sanatçısı Georgo Zanfir ile beraber birçok kez konser veren aynı zamanda Zanfir’in de öğrencisi olan ünlü pan flüt sanatçısı Aydın Yavaş da sahne alacak. Kapanış konseri ise Hyun Sook Tekin’in vereceği resitalle son bulacak. Bu yıl İtalyan, Rus, Koreli, Çek ve Türk müzisyenler köy ve ilçe okullarında konserler verecek. Özellikle çocuklara klasik müziği sevdirmeye yönelik konserlerle festivalin gelecekteki dinleyicilerinin yetiştirilmesi hedefleniyor. Festivalin okul söyleşileri bölümünde Türkiye’nin önde gelen kültür sanat insanları Afyonkarahisar’da ağırlanacak. Festivalde bu yıl da sanat ve kültür söyleşileri, atölye çalışmaları, sergiler yapılacak. Festivale, Berlin Türk Filmleri Festivali direktörü Selçuk Sazak, yazar Yalvaç Ural, fotoğraf sanatçıları Sabit Kalfagil ve Gültekin Çizgen, oyuncu Ali Düşenkalkar, oyuncu, yazar ve müzik tarihçisi Cemal Ünlü, film yönetmeni Cemil Ağacı koğlu, orkestra şefi Orhan Şallıel, film yapımcısı, yönetmen ve senarist Ümit Efekan, yayınevi yöneticisi Raşit Çavaş da katılacak. Afyonkarahisar Tren Garı’nda açılacak Ercan Akyol Karikatür Sergisi de festival sonuna kadar gezilebilecek. Hyun Sook Tekin C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle