22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 19 Nisan 2016 14 ÖzAgecanr Avrupa’dan ne kadar ‘koptuk’? 2002’den beri AKP iktidarı ile Avrupa (ve Batı’dan) ne kadar uzaklaştık? Uzaklaşma veya yakınlaşmaların ölçüleri vardır: Bazıları kalitatif, bazıları kantitatiftir. Nicelik ve nitelik boyutlarını birlikte değerlendirmek gerekir; 1) Batı (ve Avrupa) demokrasisinden ve hukuk düzeninden ne kadar uzaklaştık? “Oldukça” uzaklaştığımızı somut örnekleriyle yaşıyoruz. Meclis’in durumundan medyanın içine alındığı faşist yapılanmaya kadar; piyasanın “düzensiz ve tek yanlılığından” kamusal düzenin bozulmasına kadar; anayasanın işlerliğinden, “duruma göre kanun çıkarmaya” kadar Avrupa’dan uzaklaşmaları yaşıyoruz. 2) Piyasaların işlemesinde, içerde “haksız rekabet” yaygınlaştı. İktisadi, toplumsal yarar yerine, “kişisel ve grupsal çıkarlar” öncelik aldı. 3) Batı güvenlik sistemi (ve NATO) ile sorunlarımız var. Ulusal çıkarlarımıza ters düşen NATO uygulamaları ve bölücülük ön plana çıkabiliyor. YPG ve İncirlik örnekleri gibi. 4) Batı (ve Avrupa) yaşam tarzından uzaklaştırılmak istenen bir Türkiye söz konusu. Çağdaş uygarlık değerleri yerine, “din odaklı ve yabancı düşmanı” bir toplumsal yapıya itiliyoruz. Bir ankette IŞİD sempatizanlarının (yüzde 14) çıkması bu ilkelliğin göstergesidir. 5) Körfez ülkeleri ve İslam dünyası ile “zorlama” bir işbirliği söz konusu. Demokratik ve uygar dünya yerine, “yüzünü antidemokratik ve azgelişmiş dünyaya çevirmiş” bir durum ile karşı karşıyayız. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ülkelerinin fotoğrafına baktığımız zaman, Ankara’nın yanında resim veren bir demokratik ülkeye rastlayamıyoruz. Krallar, prensler, şeyhler, diktatör devlet başkanları sıralanıyorlar. Ve bu teşkilatın yeni başkanı da Türkiye. Yüzünü demokratik dünyadan, antidemokratik dünyaya çevirmiş bir politika ile karşı karşıyayız. Atatürk Avrupa’ya dönüktü Kurtuluş Savaşı’nı Osmanlı’yı işgal eden Avrupa devletlerine karşı kazanan Atatürk Türkiyesi’nin yüzü Avrupa’ya dönüktü: l Avrupa hukuk düzenini, vatandaşlık koşullarını, eğitimden kadınerkek eşitliğine kadar uygar koşulları getirmeye başladı. Bugün bizim dışımızdaki 56 İslam ülkesine bakın: Hangisinde Atatürk devrimlerinin getirdiği uygar koşullar gelişmiş? l Laikliği esas alarak, Türkiye’yi dinci karanlıkların dışına çekti. l Yaşam tarzı olarak Cumhuriyet döneminde, Avrupa’da tarih boyunca gelişen uygar koşulları tercih etti. l Türkiye Cumhuriyeti geleneksel olarak, “kendi bölgesinde komşuları ile iyi geçinen”, bu nedenle de Avrupa ve Batı ile ilişkilerini “dengeli” tutan bir konumda olmuştur. Soğuk savaş hariç, Rusya ile iyi ilişkiler içinde kaldı: İran, Irak, Suriye, İsrail, Mısır ve Libya ile, özellikle ekonomik faktörleri kullanarak çok iyi ilişkiler kurdu. Ve bu sayede çok başarılı bir “sentezi” ortaya çıkardı: Ortadoğu’nun olumsuz koşulları içinde bulunmasına karşın “uygar ve çağdaş Avrupa değerlerine sahip çıkmış”; 57 İslam ülkesi içinde tek başarı sağlayan devlet olmuştur. Ve şimdi bütün bu değerler sistemini “din odaklı bir yapı ile tersyüz etmeye çalışıyoruz”. Uygarlaşmış demokratik toplumlar sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal olarak çağdaş değerlere ulaşmak için çaba gösterirler. Türkiye bunun tersini yaparsa, yarın Irak, Suriye ve Libya’nın durumuna gelir. AKP dahil, herkes bu determinizmi artık görmek zorunda. ON NUMARA 01 03 05 10 11 16 17 18 24 33 47 53 55 56 64 65 68 69 72 76 77 80 10 BİLEN: 270 bin 542’şer TL (1 kişi) 9 BİLEN: Bin 898’er TL 8 BİLEN:130’ar TL 7 BİLEN: 23’er TL 6 BİLEN: 4’er TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 2.80’er TL 19 NİSAN 2016 SAYI: 33067 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.37 04.25 04.37 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.12 13.10 16.53 05.58 12.55 16.37 06.21 13.20 17.05 Akşam 19.56 19.39 20.03 Yatsı 21.23 21.04 21.33 yorum TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Çocukluğumuzda, “Bugün 23 Nisan / Neşe doluyor insan / Kamutay Doğdu / Saltanatı boğdu...” şarkısıyla coşardık! HHH 23 Nisan 2012’de küçük Enes Karabulut, birkaç dakikalığına “Başbakanlık koltuğuna” oturduğunda “Koltu kğKiayaeotvCuşurdmauhkmurbiyıreatki’mnianmb!a”şşınaakanseınişınleTrür açacağını bilemezdi! “Koltuğu” geçici olarak çocuğa bı rakan dönemin Veziri azamı, şakayı ciddiye alıp “Olmaz öyle şey… Bu ülke kalkmamak üzere koltuğa oturanlardan çok çekti. O nedenle 3 dönem kuralını koyduk…” sözleri ile tepkisini göstermişti! Sonrasında bir yönetmelikle çocukların, 23 Nisan’da cumhurbaşkanının, başbakanın, valilerin koltuklarına oturmaları geleneğine son verildi. Ayrıca çocukların sahalarda “gösteri yapamayacakları” da açıklandı... “Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nın bu yıl “terör” nedeniyle yapılmayacağı duyuruldu. 2012’de, 2013’te “terör” bahane değildi! Bayramın kutlanmaması tezgâhının ilk adımı o günlerde atılmıştı! HHH Gazetelerden bazı kısa haberler: 8 Haziran 2015… Antalya AKP’li sandık kurulu üyesi, CHP’li üyenin Atatürk rozeti takmasına karşı çıktı. 22 Haziran… Konya’da Mareşal Mustafa Kemal, 23 Nisan ve Mustafa Necati ilkokullarının adları değiştirildi, imam hatip okullarına dönüştürüldü. 31 Temmuz… Menemen’de “KE Özgen Acar 23 Nisan Nedir? Kavşak Takkeli Cumhuriyet MAL ATATÜRK PARKI” tabelasından “KE” harfleri söküldü, geride “MAL ATATÜRK” kaldı. 31 Eylül... Kayseri’nin Felahiye Belediye başkanı, Atatürk heykelini otoparka attı. 19 Eylül… İstanbul Sarayburnu’ndaki Atatürk heykelini örten metal perdeler kaldırılmadı. 22 Eylül… Rize’de, Cumhuriyet Meydanı’nın yeniden düzenlenme si projesinde Atatürk heykelinin yerine, çay bardağı figürünün konulması olay yarattı. 4 Ekim… Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesindeki Atatürk İlkokulu’nda Atatürk heykeli yok… 26 Aralık… Antalya, Afyonkarahisar, Antakya, Bursa, Eskişehir, Sakarya, Rize’deki “Atatürk Stat’larının” adları “arena” olarak değiştirildi. 1 Ocak 2016… Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ulus’taki Atatürk heykelini büfeyle kapattı. 27 Şubat… Balıkesir’in Erdek ilçesindeki Atatürk Okulu, Ahmet Vehbi Çıkrıkçıoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak değiştirildi. 16 Nisan… THY, devletin uçağından “ATA”yı sildi. HHH Londra’da yaşayan John ve Sharon Letch çifti göğüslerine yaptırdıkları Atatürk dövmesi hakkında “O bizim için yüce bir lider”, “Facebook”un CEO’su Mark Zuckerberg “Atatürk’e hakaretleri sistemimizden kaldıracağız.” dediler! Siz ne dersiniz? HHH Müslüman ülkelerden yalnızca Türkiye’de, Başbakanlık ve Diyanet Vakfı’nın kararları ile “Kutlu Doğum Haftası”, “kameri” takvimden “miladi” takvime geçilerek peygamberin doğumu 20 Nisan’a sabitleştirildi. Şimdi de Milli Eğitim Bakanlığı, 29 Nisan’da Osmanlı’nın İngilizlerle Dicle Nehri kıyısındaki “Kut’ül Amare Savaşı’nın” 100. yıldönümü nedeniyle okullarda kutlanmasını istedi. 20 Nisan ve 29 Nisan kutlamalarını “terör” etkilemiyor, araya sıkıştırılıp yok edilmek istenen 23 Nisan dışlanıyor! 23 Nisan nedir? Atatürk’ün “yedi düvele” karşı görkemli başarısının simgesidir. Ulusal egemenliğin gerçekleştiği tarihtir. Oysa 23 Nisan, Atatürk’ü dışlayan, PKK ve IŞİD ile baş edemeyen Sultan ve yandaşlarının bugün görev yaptıkları “kurultayın” da doğduğu gündür. HHH Yahudilikle başlayan “takke” olgusu, Türk siyasal yaşamında yüceliyor. Atatürk’ten bu yana hangi cumhurbaşkanını ya da başbakanını “takkeli” gördünüz? Günümüzde, “Bugün 23 Nisan / Elem duyuyor insan / Sultanlık Doğdu / Kurultayı boğdu...” olgusuna neden tahammül ediliyor, anlamıyorum. Sizler anlıyor musunuz? Tek kişilik Merhamet Hareketi Yazar, aktivist Lütfü Oflaz, hastalıkla mücadele eden, kaza geçiren, ameliyatlar sonucu hastanelerde yatan kimsesizlere gönüllü bakıcılık için ‘Merhamet Hareketi’ni başlattı. mak için ayırdım. Geçirdiği ağır kazalar, ağır hastalık Yazar, düşünür, aktivist Lütfü Oflaz, toplumda paylaşma, dayanışma, yardımlaşma duygu Bugüne kadar insani, vicdani birçok eylemi, aktiviteyi gerçekleştiren Lütfi Oflaz, aynı zamanda ülke lar, ağır ameliyatlar, ağır travmalar sonucu hastane sunu yaygınlaştırmak, kitleselleştir mizde ilk insan hakları kampanya lerde tarifsiz mek için çaba gösteri sını başlatan kişi. 12 Eylül faşizmi acılar çeken, yor. Şimdilerde “Merha döneminde hukuksuz yargılamala Lütfi Oflaz üstelik de kimi met Hareketi”ne öncü rın, işkencelerin ve yargısız infazla kimsesi olma lük eden Oflaz, ağır has rın durdurulması için başlattığı in yan insanlar talık ile mücadele eden, san hakları kampanyası büyük yankı var. Vücudu kırılıp parçalandığı, be kaza geçiren, ameliyat uyandıran Oflaz, aynı zamanda büyük deninin bir bölümü yandığı için ya da SİBEL BAHÇETEPE lar ve travmalar sonucu yankı uyandıran, sokaklarda kurulan başka ağır sağlık sorunları, organ ka hastanelerde tedavi gö Yeryüzü Sofraları’nı da başlatmıştı. yıpları nedeniyle tarifsiz acılar çeken ren kimsesizlere gönül Yeryüzü Sofraları’nın fikir ve isim ba insanlar var. Bunlar bakıma ve ilgiye lü hasta bakıcılık yapacaklarını söylü bası olan Oflaz’ın Yeryüzü Evleri, Yer muhtaçlar. Onların gündelik bakımla yor. Oflaz, “Nasıl ki sevgi paylaşıldık yüzü Sağlıkçıları gibi birçok projede rının yanı sıra sevgi gösterecek, moral ça çoğalırsa, acı da paylaşıldıkça aza de imzası bulunuyor. Oflaz ile Merha verecek, acılarıyla boğuşmalarına yar lır. Tarifsiz acılar çeken insanlara yar met Hareketi üzerine konuştuk. dım edecek insanlara ihtiyaçları var. dımcı olmak için Merhamet Hareketi gerekli. Bunun için merhamet, vic ‘Bir gönül hareketi’ Bir nevi gönüllü hasta bakıcılık... Ben gençliğimden beri onlara yardımcı ol dan seferberliği başlattık. Yeryüzün n Bu hareket nasıl oluştu? maya çalıştım. Şimdi bu bireysel çaba de merhameti, vicdanı hâkim kılmalı, Gençliğimden beri vaktimin bir bö larımı kitlesel yapabilir miyim; benim yeryüzünü merhamet coğrafyası, mer lümünü hastanelerde acılar içinde kıv gibi gönüllü hasta bakıcıları çoğaltabi hamet yurdu yapmalıyız” diyor. ranan kimsesiz insanlara yardımcı ol lir miyim diyerek yola çıktığım bir dü şüncem var. Ben bunun adını Merhamet Hareketi koydum; Vicdan Hareketi de olabilir. n Merhametsizliğin, vicdansızlığın, duyarsızlığın ağır bastığı bir ortamda yaşıyoruz. İşiniz zor değil mi? Zaten önemli olan da zoru başarmak. Dediğiniz gibi merhametsizliğin, duyarsızlığın ağır bastığı bir ortamda yaşıyoruz. Merhametsiz insan ruhsuz bedendir; yani cesettir! Merhamet yoksa insanlık da yoktur. İşte onun için komadaki merhamet duygusunu canlandırmalıyız. Yerlerde sürünen vicdanları ayağa kaldırmalıyız. n Merhamet Hareketi’ni güçlendirmek için ne yapmak lazım? Herkesi merhamet seferberliğine katılmaya çağıracağız. Merhamet Hareketi’ni mümkün olduğunca kitleselleştirecek, yaygınlaştıracağız. Nasıl ki Yeryüzü Sofraları İstanbul’da kurulduktan sonra, bu sofraları diğer illerde, ilçelerde de kurmak için insanlar seferber olup Yeryüzü Sofraları’nı yaygınlaştırdılarsa, Merhamet Hareketi’nin yaygınlaşması da böyle bir seyir izleyebilir. l İSTANBUL TUTUKLU AKADEMİSYEN KIVANÇ ERSOY KALEME ALDI Voltada yazılmış gerçeküstü öykü (1) Yazan: Kıvanç Ersoy 13.04.2014 Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 9 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi CBlok Oda: 6 Silivri/İstanbul Floransalı bir şair olarak geçirdiği majör yaşamını çoktan tamamlamış olmasına rağmen, dünyaya bir defa daha insan olarak dönmek isteyen, majör yaşamındaki adıyla Dante Alighieri, Reenkarnasyon Moderatörü ile uzun yıllardır, tahmin edilen ısrarcılığıyla sürdürdüğü müzakereler sonucunda, insan olarak olmasa da, dünyaya tekrar dönebilme hakkını elde ettiği için mutluydu. Aslında bu şansı biraz da kendi de amatörce şiir yazdığı için şairleri çok seven, onlara iyi davranan Moderatör şairlerin bir dediğini iki etmez, ne zaman isteseler, reenkarnasyon sırasını bekleyen bütün talepkâr ruhların önüne geçmelerine de göz yumarak genelde ilk tercihlerinde belirttikleri şekilde dünyaya dönmelerini sağlardı. Ancak Dante, majör yaşamındaki ölümünden itibaren neredeyse yedi yüz yıl geçmesine ve sürekli reenkarnasyon başvurunda bulunmasına rağmen henüz hiç dünyaya dönmemişti. Reenkarne olmuş Moderatör yıllardır Dante’yi “dilekçesinin henüz kurula sunulmadığı”, “imzada beklediği”, “teknik aksaklıktan dolayı ellerine ulaşmadığı gibi gerekçelerle oyalıyor, diğer taraftan da kendisini “başkaları asırlarca beklerken Alem’in reenkarnasyon olanaklarını şair dostlarına peşkeş çekmek le” suçlayarak Yukarı’ya şikâyet eden talepkâr ruhlara da kendisine haksızlık ettikleri, Dante’nin de üstelik de şair olduğu halde yedi yüzyıldır beklediğini söyleyebiliyordu. Âlem’in şairlere ayrılan kısmı, şairler sıkça dünyaya döndüğünden, tenha olabiliyordu. “Maddeden ayrı ruha inanmadığı için” ilk anda Âlem’e adaptasyon sorunu çekse de bir süre sonra oranın da en büyük şairi olan, “bana yeter bu yüzyılda olduğum safta olmak” diyerek 20. yüzyıldan sonra reenkarne olmayı reddeden Nâzım Hikmet ve neredeyse yedi yüzyıldır bütün reenkarnasyon talepleri reddedilen Dante, Âlem’in şa irlere ayrılan kısmında yan yana iki evde kalıyorlardı. Sabırlı bir ruh olan Dante, yıllardır Moderatör’ün uydurduğu bütün bahanelere inanırken yaklaşık elli yıl önce, yetenekli bir ajitatör olan yeni komşusunun taşınmasından sonra daha isyankâr bir ruh haline sürüklenmiştir. Buraya gelmesinden beri geçen yedi yüzyılda Vergilius on defa, Shakespeare sekiz defa, Puşkin üç defa reenkarne olmuşlardı. İntihar etmek gibi, Moderatör’ün mavi gezegende görmek istemediği hareketlerin başında bir edimle majör yaşamlarına son verdikleri halde Yesenin ve Mayakovski’ye Özgürlük Nöbeti ve alternatif ders Kaldıraç Dergisi, AKADER (Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği), CHP Üsküdar İlçe Başkanlığı ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Akademisyenler, barış bildirisine imza attıkları için tutuklanan Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya, Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı için Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önün de başlatılan “Özgürlük Nöbeti”ni ziyaret etti. Bu arada, aynı bildiriye imza attığı için görevinden uzaklaştırılan Düzce Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Latife Akyüz, Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu’nda alternatif ders düzenledi. Akyüz, tutuklu akademisyenler için, “Gülen yüzleri, direnişleri bizim için inanılmaz motivasyon kaynağı” dedi. bile bir şans vermiş olan Moderatör, kendince haksız bulduğu bu duruma itiraz eden Dante’yi “öyle deme, onların hayal kırıklığının yanında seninki hiç kalır” diyerek empati yapmaya davet etmiş. Bu sözden hiçbir şey anlamayan Dante’ye “İhanete Uğrayan Devrim” diye bir kitap tavsiye etmişti. Bütün dilekçelerinin reddedilmesini kendi kafasında, dünyadayken yazdığı kitapta Âlem’in gerçeğe çok yakın bir tasvirini yapmış olmasına bağlayan Dante, yetenekli ajitatör komşusunun da etkisiyle giderek daha sert dilekçeler yazıyordu ama sonuç alamıyordu. Çünkü bütün başvurularının reddedilmesinin Dante’nin hayal bile edemeyeceği bir nedeni vardı ki, ajitatör komşusu Nâzım, bir ara Beatrice ile aynı kentte reenkarne olmuş eski arkadaşı şair Silva Gabudikyan’dan duymuş ve üzmemek için Dante’ye asla söylememeye yemin etmişti. Gerçek neden gerçekten acıydı: Platonik ve ilahi aşkı Beatrice yaşarken sadece birkaç defa karşılaştığı halde hakkında olmadık sözler söylendiğini duyduğu, ısrarcı tavırlarından daha hayattayken tiksindiği bu “psikopat” ve “ezik” hayranı (ki bunlar Beatrice’nin son yıllarda duyduğu sözcüklerdi) bir daha görmek istemiyordu. Genç yaşında majör yaşamı sona erdiğinde, genç ölen talihsizlere verilen o tek dilek hakkı ona da verilmiş ve o da “o durante midir nedir” diye adını bile anmamaya çalışarak söz ettiği “ezik tiple” bir daha karşılaşmamayı dilemişti. Çileli ve talihsiz genç kızın dileği çok yukarılarda bir yerlerde kabul edilmiş olduğu için, Moderatör yedi yüz yıl boyunca o yoğun iş yükünün yanında Dante’yi oyalamak gibi bir görevi de üstlenmek zo runda kalmıştı. DEVAMI YARIN C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle