18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 19 Nisan 2016 haber 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Kilis’te 4 ölü daha Çağdaşlık treni kaçıyor Birçok kişi için öyle olsa da AB üyeliği Türkiye için hiçbir zaman salt bir “imtiyazlı ülkeler grubuna mensup olma” projesi değildi. Başka bir ifadeyle, “Beni almıyorsanız oynamıyorum” diyebileceğimiz basitlikte bir mesele değil bu. Sonuçta, “O zaman oynamıyorum” dediğiniz şey “O zaman ben de sizin standartlarınızda gelişmiş bir demokrasi olmam” anlamına geliyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasi tarihimizde önemli bir iz bırakmayacağı artık daha net görülüyor olsa da, geçmişte sık sık söylediği doğru sözlerden biri, “Bu işi onlar için değil kendimiz için yapmalıyız” şeklindeki çıkışlarıydı. Başka bir ifadeyle AB perspektifini koruyarak Kopenhag siyasi krtierlerine uyabilseydik, çelişkili bir değerlendirme gibi görünse de, bizim için Birliğe üyeliğin anlamı azalacaktı. Ekonomik olarak göreli avantajlarımız ve bu açıdan yakaladığımız kalkınma ivmesi düşünüldüğünde, üst düzey bir demokrasiye sahip bir ülke olarak Avrupa için bile cazibe merkezi olacaktık. Üye olup olmama konusunda da elimiz serbest kalacaktı. Fakat olmadı. Bugün ise bu perspektiften daha önce görülmemiş bir hızla uzaklaşıyoruz. Kopenhag Kriterleri terk edilerek Türkiye AKP kriterlerine teslim ediliyor. Ortadoğu’nun antidemokratik yarı veya tam teokratik rejimlerine çağdaşlığa giden yolu gösteren ülke olacakken, onlar bize demokrasiden uzaklaşan ve ülkeyi on yıllarca geriye götüren yolu gösteren ülkeler haline geldiler. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul zirvesinde dönem başkanı sıfatıyla yaptığı ve artık bıkkınlık veren “Batı’nın ikiyüzlülüğü” temasını işlediği konuşma da aslında Türkiye’nin götürülmek istendiği yolun ipuçlarını verdi. Burada gönülde yatan aslanın hâlâ “İslam âleminin liderliği” olduğu ortadadır. Ancak bu “liderlik” özlemi, İslam âleminde demokrasi ve çağdaşlığı ilerletmek noktasından hareket etmiyor. İslam ülkelerinin aralarındaki didişmeleri sonlandırıp çağdaş ve ileri demokrasilere karşı dik durabilme hayalini yansıtıyor. Bunun temelinde ise çağdaş dünya karşında gözle görülür olan geri kalmışlıktan kaynaklanan eziklik duygusu yatıyor. Başka bir ifadeyle, İslam âleminin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni şiar edinmesini teşvik eden bir yaklaşımdan söz etmiyoruz. Tam aksine insan haklarını ve basın ile düşünce özgürlüğü gibi demokrasinin olmazsa olmaz önkoşullarını “tehdit” olarak algılayan bir bakış açısından söz ediyoruz. Erdoğan’ın güdümündeki AKP’nin hizmet ettiği “vizyon” da sonuçta bu. Hal böyle olunca Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Türkiye Avrupa ülkesidir” sözü sadece havada kalmış olmuyor kötü bir espri gibi geliyor insana. Buna verilecek yanıt tabii açık. “O zaman Avrupalı olduğunu göster.” Ancak, “Avrupalı olmak” Batı’nın yaşamakta olduğu “postHıristiyan” çağdan habersiz olan AKP tabanı için hâlâ “Hıristiyan olmakla” eşdeğer. Başka bir ifadeyle Fransa’da peçeye karşı kanun çıkarılıyorsa buna “Hıristiyanların Müslümanlara zülmü” diye bakılıyor. Bu yasaların, peçenin Avrupa’nın çağdaş laik değerleri ile çeliştiği için çıkarılmaya çalışıldığı gerçeği göz ardı ediliyor. “Laiklik” dediğinizde de zaten “dinsizlik” anlaşılıyor. Bu arada, toplumsal tepki ne olursa olsun, birçok Avrupa ülkesinde bireyin örtünme hakkının laik yasalarca korunduğu da göz ardı ediliyor. Öte yandan, İslam âleminden kaçan bunca Müslümanın, ölümü de göze alarak, kendilerini can havliyle Suudi Arabistan, İran hatta Türkiye’ye değil de niçin “İslam düşmanı Avrupa’ya” atmaya çalıştıkları da sorgulanmıyor. Türkiye bugün gerileme dönemine girmiştir. Bunu “dev” veya “çılgın” projelerle örtbas etmek mümkün değil. Bu projelerin âlâsını zaten Körkez ülkeleri yapıyorlar. Ama kimse onlara demokratik, çağdaş ve insan haklarına saygılı ülkeler olarak bakmıyor. Bugün Türkiye’de “çağdaşlık trenini” kaçırmamız için bilinçli olarak çalışan bir irade söz konusudur. Bunu gerçekten kaçırırsak trenin istasyona yeniden dönmesi yıllar alacaktır. Bugüne kadar gösterilen onca çaba da boşa gidecektir. Nusaybin’de 24 PKK’li öldürüldü Nusaybin’den Kamışlı’ya kaçmaya çalışan bir grup PKK’li, pazar gecesi güvenlik güçleri tarafından tespit edildi. Mezarlık bölgesinde çıkan çatışmada 2’si üst düzey 18 PKK’li öldürüldü. İlçedeki operasyonlarda ise 6 PKK’li daha öldürüldü. KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın telsizlerden PKK’lilere şehirlerden çekilmeleri talimatı verdiği iddia edilmişti. Türk savaş uçaklarının geçen yıl aralık ayında Kuzey Irak’a düzenlediği hava operasyonunda Vedat Yoldaş, Muhtesim Özdoğan, Adem Atis ve Cahit Yüksel adlı 4 PKK’li öldürüldü. Örgütün 4 ay sonra öldüklerini açıkladığı 4 kişi arasında bulunan üst düzey yöneticisi olduğu belirtilen Yoldaş’ın İskenderun Cezaevi’nde iken 1997’da kazdıkları tünelden kaçtığı belirtildi. Yüksel’in, “Aranan teröristler listesinde” turuncu listede yer aldığı ortaya çıktı. l Yurt Haberleri Suriye’nin IŞİD denetimindeki bölgeden ateşlenen Katyuşa roketatar mermileri Kilis’e düştü: 3’ü çocuk 4 Suriyeli öldü ROBKO2EYTSUYANAACĞTADI Kilis’te roketlerin düştüğü bölgede büyük panik yaşandı. Suriye’nin IŞİD denetimindeki Bap bölgesinden ateşlenen Katyuşa roketatar mermileri dün 14.45 ile 16.40 saatleri arasında aralıklarla Kilis kent merkezine düştü. Patlamalarda 3’ü çocuk 4 Suriyeli öldü. Roketlerden ikisi Abdullah Gül Bulvarı üzerindeki Devlet Hastanesi’nin arkasında bulunan oksijen deposu yakınına düştü. Ekipler tarafından yapılan incelemede Devlet Hastanesi yakınındaki arazideki patlamalarda kimsenin yaralanmadığı belirlenirken hastane güvenlik amacıyla geçici olarak boşaltıldı. Katyuşa roketlerinden ikisi Yavuz Sultan Selim Mahallesi bölgesine düştü. Mehmet Keçik Ortaokulu yanındaki araziye düşen roketatar mermisiyle, burada çobanlık yapan Suriyeli 40 yaşındaki Kamil Cerruh yaşamını yitirdi; bahçede bulunan ortaokul öğrencisi 14 yaşındaki Mehmet Sarıbuğday ise yaralandı. Okuldaki öğrenciler tahliye edildi. Hakverdi Mahallesi’nde bir apart manın terasına roketatar mermisinin isabet etmesi sonucu ise 1 kişi öldü, 4 kişi yaralandı. Ölü sayısı 10’a yükseldi Kilis Valiliği yaptığı açıklamada düşen roketler nedeniyle 3’ü çocuk 4 Suriyelinin yaşamını yitirdiğini, 1 Türk ve 5 Suriyelinin ise yaralandığını açıkladı. Mermilerin geldiği tespit edilen IŞİD denetimindeki Suriye’nin Bap bölgesi, fırtına obüsleriyle ateş altına alındı. Suriye’den atılan roketler nedeniyle Kilis’te yaşamını yitirenlerin sayısı 10’a yükselirken, yaralananların sayısı 30’u aştı. Hatay’a havan Suriye’nin Lazkiye kentinin kırsalındaki çatışmalarda rejim tarafından atıldığı belirtilen bir havan mermisi, sınırdaki Topraktutan Karakolu yakınına düştü. Olayda can kaybı ya da yaralanan olmazken, sınır birlikleri angajman kuralları gereği havan mermisinin geldiği bölgeye top atışı yaptı. l DHA paz‘aErrldığoı ğcaannlıviezleGdüil’PKDKEAPVAREYLRNAAEACCTPSEAIİLILWNNIEKDİNAİ Devlet ile PKK arasında aracılık yapan Kürt siyasetçi Mehmet Emin Pencewini, dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner ile görüşmesini anlatttığı söyleşide “Bizim yaptığımız bütün görüşmeleri Erdoğan ve Gül de canlı olarak izledi” diye konuştu. Pencewini, 20102012 yılları arasında devlet ve PKK arasında AnkaraErbilBağdatKandil hattında aracılık yaptığı barış görüşmelerini BBC Türkçe’ye anlattı. Emre Taner’le görüşmelerini anlatan Pencewini, Türkiye’nin projesinde PKK’lilerin hepsine af çıkartıp bırakmak, Anayasa’da Kürt ifadesine yer vermek gibi söylemlerin olduğuna da dikkat çekti. Pencewini “Bana ilk gittiğimizde, ‘Bizi Erdoğan’la Gül canlı olarak izliyor, bu yüzden sen rahat ol, içinden geçen ne varsa söyle, çekinme’ dediler” dedi. Taner: Ben de dağa çıkarım Pencewini, 2010’da Türkiye’den gelen talep üzerine dönemin Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin kendisine aracılık yapmasını talep etmesi üzerine Kandil ve MİT arasında görüşmelere başladığını ve Türkiye hükümetinin o zaman, PKK ile doğrudan muhatap olmak istemediği için Kandil’de Murat Karayılan’la görüştüğünü söyledi. Pencewini “Projesinde PKK’lilere genel af çıkartıp hepsini serbest bırakmak da vardı. Buna karşılık da PKK’nin silah bırakmasını istiyordu. Ben onlara, ‘Şayet PKK ‘tamam’ dedi, silahını bıraktı, hepsi Türkiye’ye geldi, o zaman Türkiye hükümeti verdiği vaatleri tutmazsa ne olacak’ diye sordum. Taner, ‘Eğer hükümet sözünü tutmazsa ben de dağa çıkarım’ dedi. Ben de gülümseyerek, ‘Hoş gelirsin, ben sizi dağlara götürürüm’ dedim” dedi. Öcalan için Mandela modeli Pencewini, Öcalan ile ilgili olarak da devletin Mandela yöntemini benimsediğini hatırlatarak kendisine, “Öcalan’ı hapisten çıkartıp ev hapsine tabi tutacağız. Nelson Mandela’nın projesi gibi bir şey düşünüyoruz. Öcalan’ın affedilmesi için kesinlikle parlamentonun bunu onaylaması gerekir’ dendiğini söyledi. Pencewani kendisinin “Meclis onaylamazsa ne olur” sorusuna “Çalışacağız, zaten Meclisin büyük çoğunluğu bizden oluşuyor” yanıtının verildiğini söyledi. Pencewini ayrıca, Kandil’in önerileri kabul ettiğini, tek şartının görüşmelerin İmralı’dan başlaması olduğunu belirterek, daha sonra ise Kandil’in “Sen kenara çekil, çünkü Ankara’yla aramızda başka bir yoldan irtibatımız oluştu” dediğini daha sonra da Oslo görüşmelerinin başladığını ifade etti. Pencewini, Oslo çöktükten sonra Neçirvan Barzani’nin kendisine “Neden barış süreci durduruldu” diye sorduğunu, kendisinin de “PKK, Türkiye hükümeti direkt İmralı’yla muhatap olsun istiyor. Türk hükümeti ise direkt Kandil’le görüşmek istiyor” dediğini anlattı. Pencewini, daha sonra, Barzani’nin 2011 sonları 2012 başlarında Türk hükümetini İmralı’yla doğrudan görüşmesi için ikna ettiğini söylediğini aktardı. Kürtçe ağıtlarla uğurlandı İki ilde iki şehit Hakkâri’nin Yüksekova ilçesindeki operasyonlar sırasında önceki gün şehit olan özel harekât polisi Sinan Kunduracı, memleketi Aksaray’da düzenlenen törenle Mardin ve Van’da dün çıkan çatışmalarda bir asker ve bir polis şehit oldu. Mardin’in Nusaybin ilçesinde devam eden operasyonlarda dün Fırat Mahallesi’nde güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çatışma çıktı. Çatışmada ağır yaralanan Elazığ Furkan Aydemir Van’da bir ihbarı değerlendiren polis, dün saat 17.30 sıralarında Hacıbekir Mahallesi’nde bulunan Van Gölü Endüstri Meslek lisesi yakınındaki eve operasyon yaptı. Evde bulunan PKK’liler ateş açarak karşılık verdi. Açılan ilk ateşte 2 polis yaralandı. Çatışma sırasında toprağa verildi. Şehidin babası Mehmet Kunduracı güçlükle ayakta dururken annesi Pakize ve kız kardeşleri Hatice ve Hülya tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Baygınlık geçiren anne Kunduracı’ya sağlık ekipleri müdahale etti. Baba Kunduracı da gözyaşlarıyla tabutu öptü. Mardin’in Nusaybin ilçesinde şehit düşen özel harekât polisi nüfusuna kayıtlı uzman on çevrede bulunan bir kadının da Recep Tümen’in Bingöl’e gelişin başı Furkan Aydemir hasta yaralandığı belirtildi. Yaralı po de yakınları Kürtçe ağıtlar yaktı. nede tüm müdahalesine rağ lislerden Abdullah Delibaş has Şehidin 7 aylık eşi Semanur Tümen, SI.YASET TUTUKLUmenşehitoldu.Şehidinnişanlı olduğu belirtildi. Şehidin ağabeyinin de Hakkâri’de asker olduğu öğrenildi. Abdullah Delibaş tanede kurtarılamayarak şehit oldu, karnından vurulan polis Müslüm Kaan’ın ise durumunun ciddi olduğu belirtildi. tabuta sarılarak “Ne olur gitme” diyerek gözyaşı döktü. Şehidin cenazesi Genç ilçesine bağlı Şehittepe köyünde toprağa verildi. HDP verilerine göre Ağustos 2015’ten bu yana 1074 HDP’li ve DBP’li tutuklandı Diyarbakır’da Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve Kayapınar ilçe binasına 14 vam etmesinin ve HDP’nin Meclis dışı sek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkina itilmesinin kaotik bir ortam oluştu ye toplumu da henüz bizim gerçekten racağını vurgulayarak “Eğer HDP’yi tü demokratik özerklikle neyi istediğimi Nisan’da düzenlenen baskın sonrasın müyle Meclis dışına itme durumu ger zi ve demokratik özerkliğin neler ge da gözaltına alınan DBP Diyarbakır İl çekleşirse, beraber yerelden demokra tirebileceğini bilmiyor. Diğer taraftan Eşbaşkanı Ali Şimşek, çıkarıldığı Nöbetçi Mahkeme tarafından “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Şimşek ile birlikte gözaltına alınan DBP Kayapınar ilçe eşbaşkanları Mustafa Uyguner ve Sevim Adsoy da tutuklanmıştı. HDP verilerine göre, Ağustos 2015’ten bu yana 1074 HDP’li ve DBP’li tutuklandı, 5000’in üzerinde HDP’li ve DBP’li de gözaltına alındı. siyi örmeye devam edeceğiz. Tribünlere oynayan yaklaşımlar, kendi politik tutumunu korumaya, kendini politik olarak güvenceye almaya çalışan CHP gibi yaklaşımlar ülkeyi adım adım kaotik bir ortama sürüklüyor” dedi. Toplum özerklik ister DBP’nin 4. olağanüstü kongresinin 22 Mayıs’ta Ankara’da yapılacağını hükümet bunu anlatmamıza, geliştirmemize müsaade etmiş olsaydı bu süreç şiddet zeminine kesinlikle kaymazdı. Toplumun her iki sistemi mukayese etme şansı olsaydı kesinlikle toplumun yüzde 95’i demokratik özerklikten yana tutum alırdı. Ayrı bir başkent ifade ediyor muyuz hayır, ayrı bir bayrak söylüyor muyuz hayır, ayrı bir İstiklal Marşı söylüyor muyuz hayır. Cumhu Kaotik ortam doğar açıklayan Yüksek, “Sadece Kürtler de riyet rejimi anlamında başka bir rejim ğil bütün halkların özgürce kendi ken diyor muyuz, cumhuriyetin demokra Diyarbakır’da dün basın toplantısı dini yönetebileceği, kendi kendine ye tikleşmesi diyoruz. Anayasanın ilk dört düzenleyen DBP Eşbaşkanı Kamuran tebileceği bir düzeye gelebilmesini sağ maddesine aykırı hiçbir şey yok.” Yüksek, gözaltı operasyonlarının de lamaya çalışıyoruz” diye konuştu. Yük l DİYARBAKIR / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle