18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 18 Nisan 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Piyasa radikal faizYAÇRBEIATNİŞNGLKIÖYAOYREARVE indiriminden endişeli Hükümete yakınlığıyla bilinen Murat Çetinkaya resmen TCMB’nin başkanı oldu. Ekonomi geçmişi olmayan Çetinkaya’nın radikal faiz indirimi yapma olasılığı kaygılandırıyor Görev süresi 19 Nisan Salı günü dolacak mevcut Başkan Er dem Başçı’nın yerine başkan yardımcısı koltuğunda otu ran Murat Çetinkaya’nın otur ması hakkında ki karar, Bakan lar Kurulu’nun 11 Nisan 2016 toplantısı ve Cumhurbaşka YENER nı Recep Tayyip KARADENİZ Erdoğan’ın ona yının ardından dün yürürlüğe girdi. Hükümete ve Enerji Baka nı Berat Albayrak’a yakınlığıy la bilinen Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Murat Çetinkaya, faizle ilgili ilk Para Politika sı Kurulu Toplantısı’nı iki gün sonra yani 20 Nisan’da yapa cak. İşte paranın patronunun bu toplantıda nasıl bir adım atacağı merak konusu. Massachusetts Teknolo ji Enstitüsü (MIT) iktisat pro fesörü Prof. Dr. Daron Ace moğlu, Erdem Başçı’nın ye rine Murat Çetinkaya getiri len Merkez Bankası’na ilişkin, “Kesinlikle bağımsız olmadık larını düşünüyorum. Bağımlı lığın giderek daha da arttığını da görüyorum” dedi. Donanımı eksik Ekonomistler Çetinkaya’nın hükümetin etkisinde olduğu ve para politikasında radikal adımlar atarak kur ve enflasyonda istenmeyen hareketlerin yaşanmasına sebep olabileceğine dik kat çekiyor. Eski Merkez Bankası Başkanı MHP’li Durmuş Yılmaz da, Çetinkaya’nın donanımının yeterli olmadığına inanan kesimde yer alıyor. Yılmaz konuyla alakalı yaptığı açıklamada, “Her iki ayda bir gittiğim merkez bankası başkanlarının buluştuğu Uluslararası Ödemeler Bankası, yılda birkaç kez bulunduğum IMF, Dünya Bankası toplantıları, küresel ekonomi zirvesi olan G20 toplantılarında bulunmamış olsaydım belki farklı bakardım. Ama bu toplantılara katılıp dünyayı ve başkalarının ne yaptığını gördükten sonra tek söyleyeceğim şu; donanımlı bir merkez bankası başkanı seçilmesini tercih ederdim” diye konuştu. 0.25 olabilir Murat Çetinkaya, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ile aynı üniversiteden Sosyoloji Bölümünden mezun oldu. Aynı üniversitede doktora yapıyor. Çetinkaya’nın bankadaki özgeçmişinden yüksek lisansını Boğaziçi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladığına ilişkin ayrıntı ise çıkartılmıştı. Piyasa uzmanlarına göre faizde radikal indirim, geçmişteki gibi kuru zıplatabilir. Geçmişte indirim sonrası sert faiz artırımı yapılmış ve dolar/ TL 2.20’lerden 3 TL sevyelerini zorlamıştı. Ekonomistler, şu an için ortamın 0.250.50 arasında bir faiz indirimine müsait olduğunu vurguladı. Başçı’dan son sunum Murat Çetinkaya Erdem Başçı ‘Kur hızlı yükselir’ uyarısı Faiz, bir anlamda paranın fiyatını belirliyor. Yüksek faiz, halkın fakirleşmesine neden olduğu yönünde eleştirilse de gerekli ortam oluşmadan yapılan faiz indiriminin faturası çok daha ağır olabiliyr. Bu faturayı aşırı düşük TL, yüksek kur, yüksek enflasyon olarak ödeyebiliyor ülke. Ekonomist Taner Berksoy, şu an için ortamın 0.250.50 arasında bir faiz indirimine müsait olduğunu belirterek, “Bunun dışında bir faiz indiriminde kurda zıplama olur. Bunu 20122013’te yaptık her ikisinde de aynı şey yaşandı. Sonra yeniden faizi yükseltmek zorunda kaldık. Onlardan ders almamız lazım” dedi. ALB Foreks Analisti Enver Erkan da, “Sıkı para politikası uygulamamız lazım. Dış finansman ihtiyacı olan kırılgan bir ekonomimiz var. Gereğinden hızlı bir gevşeme olmamalı. Eğer bundan saparsak kurda hızlı yukarı hareket görebiliriz” diye konuştu. Ekonomist Mahfi Eğilmez de ortamın küçük bir miktar indirime müsait olduğunu belirtti ve “Faiz indirildiği kolaylıkta artırılamıyor. Kademeli inen faiz birden yükseltildiğinde tahribatı çok daha yüksek oluyor. Çok agresif faiz indirimine gitmemesi lazım” ifadesini kullandı. Merkez Bankası Başkanlığını yarın devredecek olan Erdem Başçı, başkanlığı döneminde büyük eleştirilere maruz kaldı. Faiz indirimi yapmaması nedeni ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “kendinize çeki düzen verin” çıkışlarına maruz kalan Başçı, Washington’da Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Bankası Bahar Toplantıları’nda başkan olarak son konuşmasını yaptı. “Türkiye’de Dengeli Büyüme Görünümü” başlıklı sunumunda Başçı, alınan önlemlerin, ekonominin şoklara karşı dayanıklılığını artırdığını vurgulayarak, “Açıklanan yapısal reformların uygulanması ile Türkiye’nin büyüme potansiyeli önemli ölçüde artabilecek” değerlendirmesini yaptı. Türkiye ekonomisinin dengeli büyüme yolunda devam etmesinin beklendiğini bildiren Başçı, dengeli büyümenin öncülerini “parasal ihtiyatlılık”, “mali ihtiyatlılık” ve “finansal sektör ihtiyatlılığı” başlıkları altında anlattı. Başçı, TCMB’nin, küresel finansal koşulları dikkate alarak enflasyonist risklere karşı yeterince sıkı likidite politikası duruşunu koruduğunu belirterek, geçen yılın ağustos ayında açıklanan yol haritasının uygulanmasından bu yana Türk lirasındaki volatilitenin de (oynaklığın) düştüğünü iddia etti. Şu anda bölgede birçok üründe ekim zamanı iken bu yıl yağışların az olması da çiftçiyi kara kara düşündürüyor. Çiftçiye sayaç şoku Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çiftçilere 18 Nisan’a (bugün) kadar elektrik sayacı taktırmaları, bu tarihe kadar müracaat etmeyenlerin elektriklerinin kesileceği hatırlatması yapıldı. Özelleştirmeden sonra geçen yıllarda da elektrik borcu nedeniyle Doğu ve Güneydoğu’da tarımsal sulama ve belediyelerin içme suyu için ihtiyaç duyduğu elektriğin sağlanması bile sıkıntıya girmişti. Hatta Dicle Elektrik Dağıtım, borçlarını gerekçe göstererek okulların elektriklerini de kesmişti. Dicle Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Murat Karagüzel, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde neredeyse yüzde 90 oranında kayıt dışı elektrik ile tarımsal sulama yapan çiftçilerin, kullandıkları trafolara sayaç taktırdığında cazip indirim kampanyasından yararlanacağını savundu. Karagüzel, Dicle Elektrik Dağıtım bölgesinde yaklaşık 20 binin üstünde trafoya sayaç takılmasının beklendiğini kaydederek, “Tarımsal sulama yapan ve bunun için elektrik kullanan çiftçilerin sayaçlarını değiştirmesi ile yüzde 90’ın üzerinde olan kayıt dışı kullanım düşecek. Böylece israftan kurtulacak, ülke ekonomisine büyük katkı sağlanacak” dedi. l Ekonomi Servisi 4.5G’yi devlet götürecek 81 ilde 4.5G hizmeti vermeye hazır olduklarını dile getirdiler ama kırsal bölgelere 4.5G hizmetini kamu götörecek. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca, nüfusu 500’den az olan ve mobil haberleşme altyapısı olmayan 3 bin 140 yerleşim yeri 4.5G hizmeti kapsama alanına dahil edilecek. Söz konusu yerleşim yerlerine baz istasyonu kurulması amacıyla hazırlanan proje için 643 milyon lira ödenek ayrıldı. Mobil kapsama oranı nüfus bakımından yüzde 99’un üzerinde olan Türkiye’de, coğrafi zorluklar ve yüksek altyapı maliyeti nedeniyle bazı köylere işletme ciler tarafından 4.5G hizmeti verilemiyor. Bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için tüm masrafları Evrensel Hizmet Bütçesi’nden karşılanmak üzere söz konusu yerlere 4.5G hizmeti götürebilmek için Mobil Haberleşme Altyapısı Olmayan Yerleşim Yerlerine Altyapı Kurulması Projesi hazırlandı. Proje kapsamında 4.5G hizmetinin götürülmesi amacıyla 3 bin 140 yerleşim yerine baz istasyonu kurulması için bu yıl ihaleye çıkılması planlanıyor. 2019’da tamamlanması hedeflenen proje için 643 milyon lira ödenek ayrıldı. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 ‘Büyük Arkanar katliamı’ AKP’nin 13 yıllık yönetiminin geldiği nokta: “Kürt Sorunu” kanlı, çıkmaz bir sokakta; barış isteyen akademisyenler tutuklanıyor, Ensar Vakfı, çocuk tecavüzleri, Cumhuriyetin “Ankara’da 102 kişinin öldüğü patlamaların istihbaratını üstlerine bildirmeyen Emniyet müdürleri...” haberi, ABD’nin İnsan Hakları Raporu, AB’nin, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün olumsuz Türkiye raporları, yandaş medyanın İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı sırasında nükseden “Diriliş” fantezileri, Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin fikirleri... Çok bunaltıcı, yönü belirsiz bir süreç bu. Üzerinde düşünmeye çalışmak yerine, bugün sıra dışı bir şey yapıp, Strugatsky kardeşlerin kurgubilim romanı Tanrı olmak zor “Büyük Arkanar katliamı”ndan (1964) söz edeceğim. Bir süredir, çok rahatsız edici bir sıklıkta aklıma hep bu roman geliyor; okuduğumdan bu yana beni rahat, hiç rahat bırakmadı (“gerçek sanat yapıtı iz bırakır”, Badiou). Bunda, romanı okur okumaz, A. Gherman’ın siyah beyaz, üç saatlik muhteşem, grotesk, dayanılmaz, ama yarıda bırakılamaz adaptasyonunun (2013) DVD’sini izlemiş olmamın da payı var. Frederic Jameson, “Gherman’in antiestetiği” başlıklı denemesinde Strugatsky kardeşlerin, Philip K. Dick, Ursula Le Guin, Stanislaw Lem ile aynı düzeyde olduğunu vurguluyordu (New Left Review, No: 97, 2016). Bu romanı yıllar önce okumalıymışım... ‘Tanrı olmak zor’ Roman bir gezegende, feodalizmin son dönemindeki bir uygarlığın Arkanar kentinde geçiyor. Dünyadaki (artık komünist bir toplum var) Tarihsel Araştırmalar Enstitüsü, “deneyimsel tarih” projesi bağlamında bu gezegene gözlemciler göndermiş. Enstitü, olaylara karışmama ilkesine bağlı (Uzay Yolu dizisindeki ilke) bu “gözlemciler” yoluyla, feodalizmden kapitalizme geçişi, süreç yaşanırken izliyor. Ajanların alnındaki, değerli bir takı izlenimi veren küçük bir kamera dünyaya kesintisiz yayın yapıyor. Biz bu gözlemcilerden, bir aristokrat kimliği altında gizlenmiş Don Ramata’yı izliyoruz. Ramata’nın altın üreten bir moleküler sentez aleti, ok işlemez “beyaz keten” görünümlü gömlekleri, bütün kılıçları kesebilen bir metalden yapılmış kılıçları var ama, “30 yıldır kimseyi öldürmemiş”, “375 kulak kestiği söyleniyor”. Yerliler, onun mistik gücü olduğuna inanıyorlar, bir tanrı olmasından şüpheleniyorlar, ondan korkuyorlar. Arkanar’da tüccar sınıfı, çürümekte olan bir feodal yönetici sınıfla ittifak yapmış; bu ittifakın üzerinde de yönetim fiilen, diktatör adayı, cahil, dalavereci, muhteris, karizmatik, Don Reba’nın elinde. Don Reba, sokakları “Griler” denen lümpenlerden kurulu bir polis gücüyle denetliyor. Bunlar, bilim insanlarını, şairleri, yazarları, “kitap kurtlarını”, kısacası olası bir Rönesans, aydınlanma sürecinin doğuşuna ebelik yapabilecek insanları, “toplumun düzenini bozuyorlar” gerekçesiyle sistemli bir biçimde arıyor, buluyor, türlü hakaretlerle aşağılıyor ve öldürüyorlar. Salt bir izleyici olarak, Don Ramata’nın elinden, bir şey gelmiyor. Bu da onda derin bir depresyon, giderek umutsuzluk yaratıyor, ruhunu çürütüyor. Tüccar sınıfıyla aristokrasi arasındaki ittifak, tüccar sınıfının iktidarı almak için bir hamle yapmasıyla değişirken, Don Reba’nın, bir dini sektin üyesi olduğunu, o sektin keşişler ordusu bir karşıdevrim başlattığında öğreniyoruz. Siyah giysili keşişler ordusu kente doluyor, tüccarları, Grileri, hayatta kalmış tüm okuryazarları, cadılığından ya da ahlakından şüphe ettikleri kadınları, türlü işkencelerle öldürmeye başlıyor. Bu olay “tarihe” ünlü “Büyük Arkanar katliamı” olarak geçiyor... Tarihçiler, Arkanar’ın feodalizmden, bir Rönesans, aydınlanma yaşayarak kapitalizme, demokrasiye geçmesini beklerken, bir dinci faşizm egemen oluyor. Nedense, okuduğumdan bu yana bu roman, film hiç aklımdan çıkmıyor, beni biteviye rahatsız ediyor... Kürdistan alan adı geliyor İnternet alan adlarını yöneten uluslararası kuruluş İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu (ICANN) ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında varılan anlaşmayla internette Kürdistan alan adı “.krd” kullanıma açılıyor. Reuters’a konuşan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Bilgi Teknolojileri Kurumu Başkanı Hiwa Efendi, ICANN’e 2013 yılının aralık ayında yaptıkları “.krd” alan adı başvurusuna Türkiye’den itiraz geleceğini sandıklarını ancak şu ana kadar bu alan uzantısına sadece İran’ın itiraz ettiğini söyledi. Geçen hafta başlayan özel tescil döneminde Irak Kürdistan Bölgesi’nde yer alan şirketler, kuruluşlar ve şahıslara “.krd” alan adları tahsis edilebilecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle