23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Clinton’un dostları Panama Belgeleri’nde Dünya liderlerinin offshore hesaplarını ortaya döken Panama Belgeleri’nde ABD’de başkan aday adayı olan Hillary Clinton’un yakınları da var. Belgelerde Hillary Clinton’un ilk seçim kampanyasının finans direktörü Gabrielle Fialkoff ve Clinton Vakfı’na 1 milyar dolar veren Chagoury ailesinin adı geçiyor. Pazartesi 18 Nisan 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: ZARİFE SELÇUK Brezilya 7 rüyası için kâbus gün Latin Amerika’nın başarı hikâyesi Brezilya’da meclis, Rousseff’in azli için sandık başına gitti Latin Amerika’da bir solcu yönetim daha sırat köprüsünden geçiyor. Kamu petrol devi Petrobras’daki yolsuzluk skandalı ve ekonomik durgunluğun vurduğu Brezilya’da, Ulusal Kongre’nin alt kanadı, Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in azledilmesi için soruşturulma açılması teklifini oyladı. Türkiye saatiyle dün akşam 8’de seff, iddiaları reddetmekle birlikte, yaşananları hükümete yönelik “darbe girişimi” olarak değerlendiriyor. Yardımcısı Michel Temer ve Meclis Başkanı Eduardo Cunha’nın görevden alınması için kendisine komplo kurduğunu öne sürüyor. Senato’ya gidecek Eski gerilla Dilma Rousseff (68), 1964 darbesi sonrası sosyalist gerilla hareketine katıldı. 197072 yılları arası hapse atıldı, işkence gördü. 2011’de Brezilya’nın ilk kadın devlet başkanı oldu. başlayan oylama, televizyondan canlı Meclis’ten Rousseff aleyhinde ka yayımlandı. Teklifin Kongre’nin üst kanadı olan Senato’ya iletilmesi için, tek tek oy kullanan 513 milletvekilinden 342’sinin, yani üçte iki çoğunluğun onayı gerekiyordu. rar çıkması halinde Senato’ya gönderilecek olan soruşturma talebinin kabulü için salt çoğunluk yeterli olacak. Senato’nun onayı halinde, Rousseff’in yetkileri 180 günlüğüne askıya alına İlk taşı kim atacak? Yüz binler sokakta rak hakkındaki iddialar soruşturulacak. Bu süreçte Devlet Başkanlığı gö Muhalif cephe oylamaya kendinden revini yardımcısı Temer üstlenecek. Dilma Rousseff’in azledilmesi ha bir kadını mahkum edip yolsuzları kurlinde yerini alacakların yolsuzluk tarmak istiyorlar” diye tepki gösterdi. emin girdi. Zira iktidarın büyük ortağı Brezilya Demokratik Hareket Partisi (PMDB) ile Brezilya İlerici Partisi (PP) koalisyondan ayrıldıklarını duyurmuş, ardından koalisyon ortaklarından Sosyal Demokrat Parti (PSD) ve Soruşturma sonrası Senato’nun üçte içisinin onay vermesi halinde, Rousseff azledilecek. Temer ise geçici başkanlığını sürdürecek. dosyaları toplansa, buradan Brezilya’ya yol oluyor. Eski şehir gerillası olan kadın lider de Folha de Sao Paulo gazetesindeki makalesinde duruma “Masum Azil sürecinin mimarı, dünkü oylamanın yöneticisi Meclis Başkanı Eduardo Cunha, Petrobras’taki dev hortumlama şebekesiyle bağlantılı olarak milyonlarca dolar rüşvet almakla suçlanıyor. Rousseff azledilirse görevini devralacak Brezilya Cumhuriyetçi Partisi (PRB) de Rousseff aleyhinde oy kullanacak yardımcısı Michel Temer de yasadışı petrol sanayii anlaşmalarına karıştı. larını açıklamıştı. Ancak Rousseff’in liderliğindeki İşçi Partisi’nin (PT) di Cinayet ve tecavüz de var renişiyle, mecliste uzun ve ateşli tar Hiyerarşide Temer ve Cunha’dan son tışmalar yaşandı. ra gelen Senato Başkanı Renan Calhei Dışarıda ise Rousseff karşıtı ve yan ros ise vergi kaçırmak ve lobicilerle ya lısı yüz binlerin gösterileri vardı. sadışı para ilişkilerine girmekle suçlanı Kongre önünde toplanan gruplar ara yor. Piramidin altına indikçe sorun da sında çatışma çıkmaması için tedbir ha da büyüyor. Kongre’nin alt kanadın alan polis, aralarına 1 kilometre uzun daki 513 vekilin yarısından çoğu hak luğunda ve 2 metre yüksekliğinde me kında yolsuzluk, hatta cinayet ve teca tal duvar dahi çekti. Brezilya’nın pek vüz iddianameleri var. Rousseff’in azli çok kentinde de gösteriler yapıldı. için düğmeye basan soruşturma komis 2014’te yeniden seçilebilmek için yonundaki 65 vekilin 36’sı da bunlar bütçe rakamlarıyla oynayarak büyü arasında. Senato’da ise 81 üyenin yüzde yen açığı gizlemekle suçlanan Rous Brezilya’da önceki gün azil yanlısı vekiller “Güle güle şekerim” yazan pankartlar kaldırmıştı. 60’ı hakkında iddianame bulunuyor. Vizeye insan hakları şartı Avrupa Birliği ülkeleri sığınmacı anlaşması kapsamında haziranda Türkiye’ye sağlanacak vize serbestisine karşı harekete geçti Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında 18 Mart’ta onaylanan sığınmacı anlaşması Türkiye’nin tüm kriterleri yerine getirmesi halinde vatandaşlarına vize muafiyetini içerirken, AB üyesi ülkeler bu maddeyi devre dışı bırakmak için harekete geçti. Almanya’nın Welt am Sonntag gazetesi, AB ülkelerinin Türkiye’ye haziran sonundan itibaren Schengen Bölgesi’nde vize muafiyeti sağlanması uygulamasını “askıya alma koşulu” talep ettiğini yazdı. AB dip lomatlarına dayandırılan habere göre Türkiye’de insan hakları ihlalleri gibi durumlarda “askıya alma koşulu” talep eden çok sayıda ülke arasında Almanya ile Fransa da var. Perşembe görüşülecek Welt, AB’nin, üçüncü ülkelere vizenin kaldırılması konusunda bugüne dek izlediğinden farklı bir uygulamaya gideceğini ve Ankara ile olağanüstü bir vize serbestliği anlaşması yapmayı istediğini duyurdu. Buna göre vize muafiyeti sınırsız olmayacak. Türkiye’nin anlaşma uyarınca sığınmacıları Yunanistan’dan almaması, sığınmacılara yeterli koruma sağlamaması ya da insan haklarına riayet etmemesi gibi durumlarda askıya alma koşulu devreye girecek. Bu koşul, vize muafiyetinin çok hızlı biçimde kaldırılmasını sağlayacak. Plan AB İçişleri Bakanlarının perşembe günkü toplantısında ele alınacak ve en kısa sürede bir karar çıkarılacak. Sığınmacı anlaşmasında Türkiye açısından az sayıda kazanımdan biri Schengen Bölgesi’nde vize muafiyeti vaadiydi. ‘Utanç katran gibi yapışıyor’ Britanya’nın The Guardian gazetesine mülakat veren Monica Lewinsky, 1997’de 22 yaşındayken stajyer olarak girdiği Beyaz Saray’da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’la yaşadığı seks skandalının bıraktığı etkiyi “Utanç katran gibi üzerine yapışıyor” diye özetledi. “1998 ve 1999’da derimin ve kimliğimin katman katman yüzüldüğünü hissettim. Toydum ve korkmuştum” diyen Lewinsky, 20’nci yüzyılın en çok aşağılanan insanlarından biri olarak bugün “zorbalıkla mücadele” kampanyalarına katılıyor. Bill Clinton’ın eşi Hillary Clinton’ın başkanlık için yarışması üzerinden yeniden gündeme gelmekten ise rahatsız. ABD Suriye’de askeri varlığını güçlendiriyor Amerikan yönetimi Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı askeri varlığını artırmayı planlıyor. ABD’nin saygın New York Times gazetesine göre Beyaz Saray, önümüzdeki günlerde Suriye’deki danışman sayısını artıracak. Ülkede halen sahadaki gruplara “danışmanlık” yapan Özel Kuvvetlere bağlı 50 asker bulunuyor. Gazetenin yönetimden ve Pentagon’daki beş ayrı kaynaktan aldığı habere göre bu askerlerin sayısı yakın zamanda 250’ye kadar çıkabilecek. Irak’ta ise halen bu ülkede görev yapan danışmanların Musul’u IŞİD’den kurtarma operasyonu öncesinde yerleri değiştirilecek. Askerler Musul’a yakın konuşlandırılacak. Ayrıca şu an yalnızca Amerikan personelini koruma amacıyla bölgede bulunan ve Apache saldırı helikopterleri taşıyan savaş gemileri de operasyona katkı sağlayacak şekilde yeniden organize olacak. Irak’ta halen 5 bin kadar Amerikan askeri bulunuyor. İRAN’DAN S300 ŞOVU İran Ordu Günü vesilesiyle düzenlediği resmi geçitte Rusya’dan yıllarca gecikmeyle aldığı meşhur S300 hava savunma sisitemlerinin parçalarını sergiledi. 2007’de sipariş edilen ancak ülkeye yeni ulaşan S300’lerin füze bataryası ile radar teçhizatının sergilenmesinin İsrail’i kızdırması ve ABD’yi zorda bırakması bekleniyor. Medeniyet kışkırtması “Bakara makaralaştırılmış” bir gençliğin idol belledikleri açısından mevzu eğer hicivse, “mezhebin bir hayli geniş olması” icap ederdi. Lakin değil, mevzu “üstünlük” iddiasındaki kibirli bir zihniyetin “medeniyetler çatışması” yaratma hırsı... Almanya ile hiciv krizinin özü şu: Bir tarafta memleketinde “Ananı da al git”i kanıksamış, tüm “edep” mefhumlarını tersyüz etmelerine karşın, biat kültürünün ululayıcıları... Öte tarafta “edep ve adaba” değer veren, düşünce ve ifade özgürlüğünü en üst değer sayanlar... Tartışma, ikincisini yenebileceğini sanan fıtratın kompleksli tabiatını ve zavallılığını sergilemekte. HHH Alman kültürünü fazla haiz değilim. AngloSakson hicviyle haşır neşir olmuşlara Alman mizahı biraz “kaba saba” gelebilir. İngilizlerin bırakın mizah programları, dramaları bile taş gibi hiciv içerir. Şu sıralar “gömüldüğüm” dönem dizisi “Downton Abbey” İngiliz dilinin muhafazakâr bir döneme dair destansı anlatımının yanı sıra, hem aristokrasi hem işçi sınıfının en bel altı mevzuları nasıl zarafetle işlediğinin örneği. Hiciv dendi mi, bizim memleket de gayet “zengin”. Halk ve divan edebiyatımız, Sümbülzade Vehbi’den Neyzen Tevfik’e, Can Yücel’e uzanan hicivcilerimizde küfrün de bel altının da dik âlâsı var. HHH Dönelim Almanya ile krize... Nasıl patladığı, basit bir hakaret davası olmadığını anlamak için elzem. Mevzu 17 Mart’ta NDR televizyonundaki Extra 3 komedi şovunda ünlü şarkıcı Nena’nın 1984 tarihli şarkısı eşliğinde yayımlanan “Erdowie, Erdowo, Erdogan” (Erdonasıl, Erdonerede, Erdokuruntu) temalı video ile başladı. Türkiye liderinin israfları, basına ağır baskı, toplanma özgürlüğünün bastırılması, beğenilmeyen seçimin tekrarı, IŞİD yerine Kürtlerin vurulması temalı videoda, Merkel ve AB, sığınmacı anlaşması yüzünden “Ona paralarını ver, sana bir sığınmacı çadırı kursun” diye eleştiriliyordu. Pek az izlenen video, Türkiye’nin Almanya’ya verdiği nota ile patladı. Berlin notayı reddetti, düşünce ve ifade özgürlüğü vurgusuyla yanıt verdi. Demokrasilerde her siyasinin en ağır biçimde hedef olmaya katlanması âdet iken, bildik eleştirileri sıralamış bir videoya tahammülsüzlük, internet çağında “Straisand etkisi” yarattı. Milyonlarca insan “Erdowie, Erdowo, Erdogan”ı izleyiverdi! NDR Türkiye liderini “ayın çalışanı” bile seçti. Türkiye’yi 2000’e yakın insana hakaret davası açmış birinin yönettiği âlemi cihana maloldu. HHH İşte Jan Böhmermann vakası bu yüzden patladı. Daha önce Yunan Maliye Bakanı Varufakis’i Almanlara “orta parmak kaldırırken” gösteren sahte hiciv videosu yayımlamış olan Böhmermann, “Alın size hiciv ile hakaret arasındaki fark neymiş göstereyim. Hakaret ‘Erdowie, Erdowo, Erdogan’daki gibi değil, işte böyle olur. Alman yasalarına göre cezası da vardır” diyerek bugünkü davaya konu olan şiirini yayımladı. Kasten “hakaret, banallik, bel altı” neymiş gösterdi. Yani Türkiye’yi yöneten siyasal İslamcı zihniyetin “hoşgörüsüzlük” kültürüne aleni “savaş açtı”. Arkasının geleceği şüphesiz. HHH Dolayısıyla Merkel, 1871’de çıkarılmış “yabancı liderlere hakareti” yasaklayan “Majesteleri Yasası” uyarınca soruşturmaya izin verdi diye sevinmeyin. Belirttiği üzere, “kararı bağımsız yargı verecek” ve Böhmermann’ın suçlanması yahut ceza alması pek şüpheli. Merkel “Majesteleri Yasası”nı kaldıracaklarını da boşuna açıklamadı. Alman kamuoyunun motto’su artık, “Demokrasi karnesi iyi olsaydı zaten böyle ağır eleştirilere uğramazdı.” Mevzunun kasten banallik sergilenen bir şiir değil, “tahammülsüzlük üzerinden açılmış bir savaş” olduğunun idrakıyla Böhmermann’ı destekliyorlar. Avrupa sığınmacı krizinde çıkarları için anlaşmalar imzalar. Ama temel değerleri mevzu bahisken sizin biat kültürünüze “biat etmez”. Türkiye’deki gibi “mağduriyet” devşireceklerini sananlar varsa çok yanılır. Hele Alman yargısı aksi karar alırsa “atış serbest” olacak. Siz ona yanın. Küba’da 70 yaş limiti Küba’da ABD ile normalleşme kararından sonra düzenlenen ilk Komünist Par ti kongresinin açılışına Devlet Başkanı Raul Castro’nun (84) yaş limiti uyarısı damgasını vurdu. Castro partinin gelecek Raul Castro teki liderlerinin 70 yaşında emekli olması ve partiye gençlik enjekte edilmesi gerektiğini söyledi. Çoğu 70 yaş üzerinde olan parti üye leri bu sözleri derin sessizlikle karşıladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle