25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazartesi 18 Nisan 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU [email protected] 17 HGAACCRYEHMTRHAAIÇÜALKPİEZRONLKELIİNNSIHOEİ’UAİNVLNYDAEUDRT.A İşte Şarlo müzesi Chaplin’in eşi ve sekiz çocuğuyla yaşadığı, müzeye dönüştürülen İsviçre’deki evi dün ziyarete açıldı CAHMET ARPAD / MONTRÖ harlie Chaplin 127. doğum gününde müzeye kavuştu. Chaplin’in Cenevre Gölü’nün kıyısında, Vevey’in yamaçlarındaki Manoir du Ban in Corsier’de 1953 1977 yılları arasında eşi Oona ve sekiz çocuğuyla yaşadığı, sayısız asırlık ağaçla kaplı 40 dönüm arazi ve 1840 yapımı neoklasik dev mâlikane, dün halka açıldı. 2004’te tasarlanmaya başlanan ‘Chaplin’s World’ün yaşama geçirilmesi, planlanması, sponsorlar bulunması ve komşu arazi sahibinin çıkardığı sorunlar nedeniyle tam 12 yıl aldı. Villaya az ötede inşa edilen 1350 metrekare büyüklüğündeki bir ‘film stüdyosu’nda, Şarlo’nun düşler dünyasında geziniyorsunuz. “Altına Hücum”un, “Modern Zamanlar”ın, “Sirk”in içindesiniz, “Yumurcak”, “Serseri”, “Büyük Diktatör” hemen yanı başınızda! Chaplin’le aynı dönemin ünlülerini de anıyor müzenin yapımcıları. Buster Keaton, Laurel ve Hardy size gülümsüyorlar. Chaplin’in dostlarının balmumu heykelleri de karşınıza çıkıyor. Godard, Bloom, Loren, Churchill, Einstein, Fellini gezenleri yalnız bırakmıyor. ‘Babamızın idealiydi’ Önceki gün yapılan açılıştan önceki basın toplantısında salon ağzına kadar gazeteciyle doluydu. Karşımızda Chaplin’in oğulları Eugene ve Michael oturuyordu. 60 milyon İsviçre Frangı’na (yak. 180 milyon TRY) mal olan dev projenin yapımcıları M. Yves Durand ve M. JeanPierre Pigeon ve projeyi gerçekleştiren Parisli De Grévin International kuruluşunun temsilcileri de masadaydı. İki kardeş hep gülümseyerek gazetecilerin sorularını yanıtladı: “Babamızın idealini gerçekleştirdiğimize inanıyoruz... Babamızı bütün insanlıkla bölüşüyoruz ve bundan onur duyuyoruz... Politikadan pek söz etmezdi. Özellikle sol yanlısı politikacılar onunla görüşmek isterdi. Fakat kendine göre toplumcu görüşleri olan babamız bundan kaçınırdı. O hep ‘küçük adam’dan yanaydı!” Her şey bıraktığı gibi Basın toplantısının ardından 1840 yapımı malikâneyi gezdiriyorlar. Her şey sahibinin 1977’de ‘ayrılırken’ bıraktığı gibi. Altın çerçeveli aynalar, aile fotoğrafları, iki bine yakın belge, 19. yüzyıldan kalma ‘kibirli’ mobilyalar, yüksek dolaplar, ağır kumaştan perdeler ve büyük pencerelerden görünen doğa, Cenevre Gölü. Sanki bir kapı açılacak ‘Şarlo’ görünüp, ünlü gülümsemesiyle ‘Hoş geldiniz!’ diyecek... Bilgi için: chaplinsworld.com Chaplin’in balmumu heykeli ziyaretçilere selam çakıyor. AHMET ARPAD Şarlo ‘Büyük Diktatör’de Yahudi berber Hynkel rolünde. Michael ve Eugene Chaplin basın AHMET ARPAD toplantısında. ‘Pandomimin ölümü’ Barış dolu doğa 7 yaşında Londra’da sahne Yatak odalarına kadar bütün villayı gezdiriyorlar. Gerçekten de az sonra o karşınızda. Rahat bir koltuğa kurulmuş kendi filmlerini seyrediyor. Eşi ona gülümseyerek yanında duruyor. Bu villaya kimler davetli olmamış: S. Loren, M. Brando, T. Capote, J. Cocteau, I. Fleming, F. Fellini, W. Allen... Lenin’in “Bu dünyada gerçekten tanışmak istediğim tek insan Chaplin’dir” sözleri geliyor akla. Dört saatlik törenin ardından Manoir du Ban’den ayrılırken bir an ye adım atan Chaplin 21 yaşında geldiği Amerika’da kısa sürede başarıya ulaşır. Yarattığı ‘Şarlo‘ tipi hemen tutulur. 1918 sonrası çevirdiği komedi filmlerinde ‘küçük insan’ı canlandırır. Büyük üne 1920’lerde, ‘Yumurcak‘ ve ‘Altına Hücum‘la kavuşur. 1930’larda ilk sesli filmler dünya sinemalarını fethetmeye başlar. “Bu pandomimin ölümü” diyen Chaplin yeniliğe karşı çıkar. “Modern Zamanlar”da kapita villanın önünde durup bu ılık ilk lizmin çarklarında makineleş yaz gününde ötelerde uzanan ba miş insanı canlandırır, 2. Dün rış dolu doğaya, dorukları karlı ya Savaşı yıllarında yarattığı Alpler’e bakıyor ve film sanatının “Büyük Diktatör”de de Hitler Leonardo da Vinci’si kabul edilen ile çok güzel alay eder. Re Şarlo’nun şu sözlerini anımsıyo ne Clair’in “Tüm film dünyası rum: “Buradaki dünya bana huzur Chaplin’in öğrencisidir” söz veriyor, ufkumu genişletiyor ve ru leri gerçeği yansıtır... humu dinçleştiriyor.” Doğru aşkın peşinde “Bekâr Yaşam Kılavuzu” haftanın sabun köpüğünden farksız ama yer yer eğlendirici romantik komedisi Günümüz New York’unun, aşkta doğru ilişkiyi bul Wilson) Alice’in “bir süre ayrı kalalım, kişiliğimi bulayım” mak, gerçek sevdayı yakala diye uzaklaştığı sevgilisi Josh, mak derdindeki çağdaş kal kız müşterilerine hep yardım bi kırık (ya da boş) insanla eden yakışıklı barmen Tom, rının kahramanlarını oluş Tom’un ilgisini görmezden ge turduğu “How to Be Sing len mızmız Lucy (Alison Brie), le Bekâr Yaşam Kılavu kız babası, yalnız ama başarı zu”, haftanın Amerikan lı zenci müteahhit David vb. yapımı, sabun köpüğün gibi tek gecelik sevişmeler den farksız ama yer yer den, internet mesajlaşmaların eğlendirici ve izlenebi dan, flört girişimlerinden gına lir de olabilen roman getirmiş bir grup genç kadın tik komedisi, baştan erkek New Yorklu kahrama özetlemek gerekirse. nının cinselliğin ağır bastığı Cinsellik öyküleri hikâyelerini, peş peşe dizilmiş skeçler halinde bir araya ge Alice’le (Melanie tiren filmde kahramanlarımız GriffithDon Johnson çif bekârlığı idare etmesini, yal tinin göz alıcı kızı Da nız takılmayı filan öğrenmeye kota Johnson) tüp bebek çabalıyorlar biteviye. meraklısı, aşırı kontrolcü, doktor ablası Meg Diyaloglar şenlikli (Leslie Mann), Alice’in Yönetmen Christian Ditter’in zengin aile kızı oldu günümüz insanları arasında ğunu gizleyen, par ki fizikselduygusal etkileşim ti, dans, eğlence man lere ve cinsel arayışlara daya yağı, tombul arkadaşı nan, Liz Lucchillo imzalı, sıra Robin (Hollywood’un işi bir romandan uyarladığı bu yükselen yeni şişman “Bekâr Yaşam Kılavuzu”, so yıldızlarından Rebel nuçta yer yer klişelere göz kır pan, yavan konusuna karşın epeyce gayretli oyuncu kad rosuyla, monoton konusunu renklendirebilen şenlikli diya logları ve göndermeleriyle or ta karar nitelemesine uygun sayılabilecek, hızlı ve atak bir Amerikan eğlenceliği kıvamın da seyrediyor baştan sona. [email protected] Allen Hulsey, ‘Whiskey & Blues’ Bir ömürlük misafir Rubato, ‘İki’, Sony Music Arabeske göz kırpıyor Rubato’nun tarzını sevip sevmemeniz önemli değil, aslında benim gibi repertuvardaki parçaları da sevmeyebilirsiniz. Ama Rubato size kusursuz yorumlarıyla sevmediğiniz şeyleri de sevdirmeyi beceriyor. Sanırım iyi müzisyenliğin önemli bir şartı da bu. Siyah beyaz Ayhan Işık romantizmini ilk albümüyle geride bırakan dörtlü, ikinci albümüyle seksenli, doksanlı yılların arabesk filmlerine davet ediyor bizi. İki yılın ardından gelen ve “İki” adını taşıyan albümde, topluluğun kendi bestelerinin yanı sıra, dönemini yansıtan bestecilerin şarkılarının da yorumları var. Duygu ve yeteneklerinin kusursuz uyumuyla ortaya çıkan bu yorumlar, bazı kulaklara yadırgatıcı gelebilir. Zira bu albüm farklı bir repertuvar tercihiyle arabesk müziğinin “önüne yatıyor.” Bu repertu varın bir değil iki gözü birden arabeske bakıyor. Aşırı dert yüklü yorumlar bu sebeple, haliyle de yalnızlıkla sarmalanmış bir anason kokusu taşıyor hepsi. Açılıştaki kısa çalgısal pasaj ve kapanıştaki uzun parça dışında tamamı sözlü. Albümün ana duygusu efkâr. Yeni Rubato albümü birkaç gerekçeyle ilgiyi hak ediyor, öte yandan ilkini aratıp aratmadığı konusu size kalmış, ama ilkinden aldığınız hazla ve beklentiyle yaklaşmamanızda fayda var. Yıllardır İstanbul’da yaşıyor gitar çalıp şarkı söyleyen, beste yapan Allen Hulsey. Genç, yetenekli, akıllı, gönlü de bol. Sınıf ve kültür farkı gözetmeden insanlara dokunmayı seviyor. Metrodan vapurlara sıradan insanlara çalıp söylemiş, hasta çocuklar için hayır işleri tertiplemiş. Komünist olmamasına rağmen Cihangir’de herkesin gücü kadar hesap ödeyeceği bir kafe açmış. Tek eksiğini de geçen günlerde tamamladı Hulsey; efsane Abbey Road Studios’da sınırlı sayıda basılan, “Whiskey & Blues” adlı yeşil bir plak ile. Duygu Demir’in çellosu, Ali Burak Ocakçı’nın armonikası eşliğinde, elindeki akustik ve slide gitarıyla çalıp söylediği şarkılarda, yetmişli yıllardan kalan bir blu es ve country atmosferi var. Akustik soundlu albümün kayıtları tek oturumda Çağan Tunalı tarafından yapılmış. Hayalperest Lisede Jim Morrison’a benzetirlermiş kendisini; üniversitede Jeff Buckley, memleketi New York’ta Michael Hutchence, İstanbul’da da Heath Ledger’a... 31 yaşındaki hayalperest Hulsey, “Pollyanna” ile “Çocuk Kalbi” kitabından fırlamış gibi bir hayat görüşüne sahip. İşte bu yüzden özel bir müzisyen. Yıllar evvel tatil için gelmiş İstanbul’a Hulsey. Ne zaman döneceksin diye soranlara “Ben bir ömürlük misafirim” diyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle