26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Mandela’nın kitabına el koydular Aram Yayınları’nın, dün açılan İzmir Kitap Fuarı’nda sergilenecek kitaplarına el koyma kararı verildi. Diyarbakır’dan İzmir’e kargoyla getirilirken Kırşehir’de “yakalanan” ve incelemeye alınan kitaplar arasında Nelson Mandela’nın yaşamöyküsünü anlattığı “Özgürlüğe Giden Uzun Yol” kitabı da var. l Hakan Dirik Pazar 17 Nisan 2016 ‘Barışı kadınlar kuracak’EDİTÖR:CERENÇIPLAK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ [email protected] Ulusal Yarışma’da ‘En İyi Film’ dalında Altın Lale’ye, Ahu Öztürk’ün ‘Toz Bezi’ adlı filmi değer görüldü. Öztürk ödül konuşmasında barış vurgusu yaptı Jeyan Ayral Tözüm, onur ödülünü Hülya Koçyiğit’in elinden aldı. Alkışlarla küfürler arasında Pırlantalarla, paslı tenekeler arasında; alkışlarla küfürler arasında gidip geliyoruz. Bu gidip gelmelerde, bu arada sıkışıp kalmalarda parçalanmamaya, çıldırmamaya, akıl ve ruh sağlımızı korumaya çalışırken, bu hafta boyunca benim imdadıma 35 İstanbul Film Festivali (İKSV) ve New York Metropolitan Operası’ndan naklen yayımlanan opera filmleri (Akmerkez Sinema Pink) vizyona girmeyecek, girmemiş filmler, insana her şeyden önce çevresine, dünyaya farklı açılardan bakma yöntemleri sağlıyor. Bu da gereksinimimiz olan müthiş bir kazanım! Ağzı bozuk İstanbul Önce küfürler, sonra alkışlar: Geçen hafta İstanbul’un ağzı bozuldu! Her yerden, herkesin ağzından küfür fışkırıyordu! İstanbullunun hiç bu kadar küfür ettiğini duymamıştım! Nedeni kapanan yollar. Bir kongre oluyor diye, bir padişah, bir kral, bir bakan geçecek diye, saatlerce yolların kapanması dünyanın başka neresinde görülmüştür. Bu kendi insanına ne büyük saygısızlıktır! Ne korkunç bir sevgisizliktir! Yandaşı, yandaş olmayanı yolları kapatanlara küfür etti durdu hafta boyunca. İki fotoğraf Geçen hafta 2 fotoğraf beni benden alıp çok uzaklara götürdü. İkisini de mutlak görmüşsünüzdür. Biri İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul’daki zirve toplantısı fotoğrafı. Safi erkeklerden oluşan o fotoğrafa baktıkça aklımdan geçen tek sözcük vardı: İlkellik.. Dünya nüfusunun yarısı kadınlardan oluşuyor. İslam ülkelerinde de bu böyle! Nüfusun yarısını yok sayan zihniyeti başka nasıl tanımlarsınız ki! İkinci fotoğraf bir değil bir seri fotoğraf: Ankara katliamının tüm fotoğrafları... 102 kişinin katledildiği Ankara Garı katliamında önlem almaları gerekirken almayanlara değil, ihmali bulunanlara değil, görevlerini yerine getirmeyenlere değil; bunları yazan, haberleştiren gazetemiz muhabiri Kemal Göktaş ile Evrensel gazetesi muhabirleri Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin hakkında soruşturma başlatıldı! Artık bunu tanımlayacak sözcük seçimini sizlere bırakıyorum. Alkışlar Seçkin ve Dikmen’e Küfür etmek kolay; eleştirmek, tartışmak, analiz yapmak zor! Eskiden her gazetenin eleştirmenleri vardı. Her sanat alanının ancak o alandaki eleştiri mekanizmasıyla gelişeceği bilinci vardı. “Yeni Türkiye”de bunlar geride kaldı. Bu yıl tiyatro sanatımızın iki kurumu ödüllerini belirlerken tiyatro eleştirmenlerini unutmadı. Ödüllerin ayrıntıları bu sayfalarda açıklandı. Ben genelde “unutulan”, eleştirmenlere dönüyorum. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) Onur Ödülü’nü Seçkin Selvi’ye; Afife Jale Ödülleri (Yapı Kredi) Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü ise Dikmen Gürün’e verilecek önümüzdeki günlerde. (TEB Ödülleri yarın; Afife Ödülleri 25 Nisan’da) Seçkin Selvi, 60’lı yıllardan beri tiyatro eleştirisi yazan, hiç ama hiç aksatmadan yazan; 70’lerde tiyatro dergilerini çıkaran; yıllarca Anadolu’yu dolaşarak oyunları irdeleyen; sesini duyuramayanların sesi olan; gençleri özendiren; bu işi farklı gazete ve dergilerde, internette sürdüren; tiyatro eleştirisini toplumsal bilinçle bütünleyen; eleştiriye belli bir dinamizm kazandıran arkadaşım... Cumhuriyet okurları Dikmen Gürün’ü yakından tanıyor. Yıllardır bu sayfalarda eleştiri yazmayı sürdürdü, (Umarım, yeniden devam eder) Uluslararası Tiyatro Festivali’nin direktörlüğünü yaptı, bu yıl yayımlanan “Yıldız Kenter” (Yapı Kredi Yayınları) kitabıyla başarılarını taçlandırdı. Ödün vermeden sorumluluklarını yerine getiren iki arkadaşımı kutluyor, onları ödüllendiren kurumları da alkışlıyorum. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzen Ulusal Yarışma’da “En İyi Film” dalında Altın Lale Gecede “En İyi Yönetmen” dalın dar Şişman kada Altın Lale, “Kalandar Soğuğu” zandı. “En İyi Senar lediği 35. İstanbul Film Ödülü’ne, Ahu Öztürk’ün “Toz Be filmiyle Mustafa Kara’ya verildi. yo Ödülü”nü “Toz Bezi” filmiy Festivali’nin ödülleri, önce zi” filmi değer görüldü. Ahu Öz Kara’ya ödülünü Onur Ünlü tak le Ahu Öztürk kazandı. “En İyi ki gece Haliç Kongre Merke türk ödülünü Jüri Başkanı Müjde dim etti. Onat Kutlar anısına veri Görüntü Yönetmeni Ödülü’nü, zi’ndeki törenle sahiplerini Ar’dan aldı. Öztürk, yaptığı konuş len Jüri Özel Ödülü’ne Barış Kaya “Kalandar Soğuğu” filmiy buldu. Cem Davran’ın su mada, “Ben ödülü, Şırnak’ta ço ve Soner Caner’in “Rauf” adlı filmi le Cevahir Şahin ve Kürşat nuculuğunu üstlendiği tö cuklarının ölüsünü buzdolabında layık görüldü. Üresin kazandı. “En İyi Kur rende Sinema Onur Ödül saklayan annelerden, yurtdışında leri seslendirme sanat çocuğuyla vedalaşıp burada tek İki ödül daha gu Ödülü”nü “Kalandar Soğuğu” filmiyle Mustafa Ka çısı Jeyan Ayral Tözüm, rar cezaevine gelen Sevgili Meral “En İyi Kadın Oyuncu Ödülü” ra, Umut Sakallıoğlu ve Ali yapımcı Şeraffettin Gür, Camcı’ya uzanan o yol adına alı “Toz Bezi” filmindeki rolüyle Asi Aga kazandı. “En İyi Öz Suzan Avcı, Ülkü Eraka yorum. Savaşlar kadınları ve önce ye Dinçsoy’un oldu. “En İyi Er gün Müzik Ödülü” ise “Tar lın ve Perran Kutman’a çocukları vuracaksa, barışı da ka kek Oyuncu Ödülü”nü “Kalandar la” filmiyle Doğan Duru’ya verildi. dınlar kuracak” dedi. YENİ RUDYARD Kitabı’‘nVıanhyşei nOi rymüazünUKYIPALIRNLGAMASI Soğuğu” filmindeki rolüyle Hay verildi. Ahu Öztürk Yeni bir Rudyard Kipling uyarlaması “Orman Çocuğu” gösterimde. Jon Fevrau imzalı yapım, ormanın derinliklerinde bilge bir kara panter tarafından bulunmuş ve Mowgli adı verilip kurtlar tarafından büyütülmüş bir öksüzyetim insan yavrusunun hikâyesini anlatıyor. Jon Fevrau imzalı film, seyirlik bakımından herhalde en hoş ve başarılı ‘Cangıl Kitabı’ versiyonlarından biri olarak sinema tarihinde yer almaya şimdiden aday. Artık yavaş yavaş, festivalin sonuna gelirken gösterimdeki filmlerin, nitelik yönünden olmasa da nicelik bakımından yıllaryılı ilkbaharla özdeşleşmiş festivalle çekişmesi de sürüyor ve bugün 5’i yabancı, 3’ü yerli 8 yeni film gösterime giriyor. Bunlardan “Orman Çocuğu” adıyla gösterilecek olan “The Jungle Book”, AngloHint kökenli bir aileden gelen, 1871’de çocuk yaşında Hindistan’dan Londra’ya taşınıp askeri okula girmiş, daha sonra gazeteci olarak Hindistan’a dönmüş, 1896’dan itibarense sürekli İngiltere’de yaşamış, hikâyeler, romanlar yazmış, 1907’de Nobel edebiyat ödülünü kazanınca dünya çapında ünlenmiş İngiliz yazar Rudyard Kipling’in (Bombay 1865Londra 1936) şimdiye dek birçok kez beyazperdeye aktarılmış, çocuk klasiğine dönüşmüş en tanınmış eseri malum. Şiirsel duyarlık Eserlerindeki doğa ve hayvan sevgisine, anlatımındaki şiirsel duyarlığına, Hint folklorukültürü öğelerine, yoksullardan yana tavır alışına ve zengin ‘yeni romantik’ üslubuna çocukken gönül düşürdüğümüz Rudyard Kipling’in, nefrete ve kaba kuvvete eğilimli insanın psikolojisine vakıf ama giderek Britanya’nın sömürgeciliğine iman etmiş ve habire uygar batılı adama övgüler düzerek İngiliz emperyalizminin propagandasını yapmış bir yazar olduğunu fark etmiştim sonradan büyüyünce. “The Jungle Book”tan yönetmen Jon Favreau eliyle yapılan en yeni uyarlama olan “Orman Çocuğu”, balta girmemiş ormanın derinliklerinde bilge bir kara panter tarafından bulunmuş ve Mowgli adı verilip kurtlar tarafından büyütülmüş bir öksüzyetim insan yavrusunun hikâyesini anlatıyor. ‘Barış kayası’nın yanında huzur içinde su içen, kirpiden gergedana, domuzdan maymuna, sincaptan fillere kadar bütün hayvanların aynı dilden konuştuğu filmin ‘kötü adam’ıysa, babasını da öldürdüğü Mowgli’yi yemek isteyen, yörenin dayısı olan kocaman bir kaplan. İnanılmaz serüvenler Mowgli’yi bir solukta yutma derdindeki bir başka ‘kötü’den, ağaç dallarına kıvrılmış dev bir yılandan çocuğu son anda kurtaran bir boz ayıyla kara panterin yoldaşlığında, hep hemcinslerinin köyüne gitmeye zorlanan ve ‘kurallara sadık kalanın yaşayacağı, uymayanınsa kaybedeceği’ orman kanunları bağlamında, sonuçta bütün orman sakinlerini dayanışma içinde bir araya getirmeyi başaran Mowgli’nin, maymunlar tapınağındaki aleve ve ateşe meraklı, dev bir kral maymunla irili ufaklı bir maymunlar sürüsünün de karıştığı, inanılmaz serüvenlerini, alışılmış heyecangerilim klişeleriyle doldurulmuş, sürükleyici aksiyon sahneleri ve şarkılıdanslı kimi müzikal bölümler eşliğinde perdeye taşıyan “Orman Çocuğu”, bilindik hikâyesinden çok yılların usta görüntü yönetmeni Bill Pope’un başarılı kamera çalışmasının ve şapka çıkarılası bir özel efekt becerisinin eseri olan 3 boyutlu, şahane görselliğiyle perdeye bağlıyor seyirciyi 105 dakika boyunca. En başarılı cangıl Seyirlik bakımından herhalde en hoş ve başarılı ‘Cangıl Kitabı’ versiyonlarından biri olarak sinema tarihinde yer almaya şimdiden aday, Bill Murray vb. gibi Hollywood şöhretlerinin seslendirdiği, yönetmen Jon Favreau imzalı bu Rudyard Kipling uyarlamasını, öncelikle doğa tutkunu ve hayvansever seyircinin kaçırmaması gerekir sanırım. Filmde, domuzdan maymuna, sincaptan fillere kadar bütün hayvanlar aynı dilden konuşuyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle