22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Nisan 2016 6 TBMM’nin 96. kuruluş yıldönümü olan 23 Nisan 2016 günkü Ulusal Egemenlik ve Ço yanından seçilen temsilcilerin Ankara’daki Meclis çatısı altın cuk Bayramı kutlamaları bu yıl da toplanıp, bağımsızlı “yavaşlatılacak!”mış. O gün Mec ğın ve sorunların çözüm lis Genel Kurulu’nda Cumhurbaş seferberliğinin önderli kanı Tayyip Erdoğan’ın da katıla ğini üstlendiği 23 Nisan cağı özel oturumdan sonra akşam 1920’de, devasa sorun yapılması gereken resepsiyon ip larla karşı karşıya olan tal edilecekmiş. Kararın, TBMM Türkiye, bunu milli ira Başkanı İsmail Kahraman’ın “‘Bölgede’ terör ile mücadele sü ‘23 Nisan’ iptalirerken her gün gelen şehit haber denin bir Meclis çatısı altında örgütlenmesi yoluyla aşacağını ilan leri nedeniyle resepsiyonun yapıl ediyordu. maması yönünde görüş bildirmesi üzerine” alındığı belirtiliyor. Bilindiği gibi, AKP iktidarı Cumhuriyetin simge günlerini, yapılan anma sahnelenmektedir. Kanmamak ve şaşırmamak ge rekir. 2016 23 Nisanı’nda ise iktidarın dizginlerini ellerinde tutanların hedefi, varlığı ve bekası bir kez daha büyük tehlikeyle kar törenlerini her fırsatta, birer bahane bularak iptal etmeyi âdet haline getirmiştir. Bu yıl da yapılmakta olan odur. Gerçekten de her gün bunca şe HHH Kanmamak gerek, çünkü karşı oldukları, şehit haberleri gelirken anma yapılması değil, Cumhuriyetin simge kurum ve kavramlarıdır. şı karşıya olan Türkiye’nin çözümü tek adam sultasında aramasıydı. Görülüyor ki, 2016’nın 23 Nisanı’nda Meclis adına kutlanacak bir şey yoktu. Bilakis utanıla hit haberi gelirken Sayın Kahra Şaşırmamak gerek, çünkü sözü cak şey çoktu. man, TBMM çatısı altında, dışarı edilen kurum ve kavramları unut Meclis’in çoğunluğu oluşturan dan gelen dinleyicilere açık, alkış turmak, yıkmak için AKP topyekun partideki egemen düşünce, 2016 lı, cümbüşlü, şenlikli parti Meclis seferberlik halindedir. Meclis’inin yetkilerinin askıya alın grup toplantılarında bir beis gör Ama herkes bilsin ki, bu sefer mış olduğuydu. Fiili durum da, ger müyor, her türlü kutlama ve şenlik berliği gizleme çabalarını kimse çekten buydu. yapılıyor da, teorik olarak, milli ira yemiyor. HHH denin tecelli yeri olan Meclis’in açı Resepsiyonun iptali gerekçe TBMM’de milli iradenin tem lışının 96. yılında bu olayı anmak si eğer 23 Nisan 2016 tarihinde silcileri olan TBMM’nin saygıde için yapılan resepsiyonu neden sa kutlayacak bir şey olmadığı olgu ğer üyesi olabilmek için, çoğunluk kıncalı görüyor? su olarak ilan edilseydi, daha tutar partisinden kimin aday olacağına Her yıl oynanan bir oyundur, bu. lı olurdu. millet değil, partinin egemeni ka Bu 23 Nisan’da da bir kez daha Gerçekten de, ülkenin dört bir rar veriyordu. Milli iradenin çoğun luk partisinden temsilcisi olabilmek için en büyük aşama buydu. Bir kez aday saptandı mı, parti listesinden seçmen önüne çıkarılıyor ve seçmen de partiyi onaylarken, o atanan adayı da otomatik olarak seçip, süreci tamamlıyordu. Böylece aday açısından onu atayan liderin iradesi, belirleyici irade, oy pusulasını sandığa atan seçmenin iradesi de onaylayıcı irade oluyordu. Ulusal egemenliğin mabedine giden yolda, belirleyici irade, liderin iradesi olunca, yasama faaliyeti sırasında da belirleyici irade yine liderin iradesi oluyor, “milli iradenin temsilcileri”, yasama ve de denetleme faaliyetinde bulunurken de, kendilerini oraya gönderen iradeye uyuyorlar. Partinin organlarını, yöneticilerini, çoğunluk milletvekili adaylarını lider seçince, parlamento bir karar ve denetleme organı olmaktan çıkıyor ve bir formalite makamı haline geliyor tabiii ki. 23 Nisan 2016 resepsiyonu iptal edilmeseydi o akşam, TBMM’de şöyle sahnelerle karşılaşılabilecekti: 23 Nisan’ınız kutlu olsun mirim, hah hah hahh! Sizin de ulusal egemenlik bayramınız kutlu olsun üstadım hooh hoh hohh! DIlSK ‘Taksılm’ dedıl ‘Taksim 1 Mayıs Meydanı’nda işçi sınıfının mücadelede yitirdiği arkadaşlarının anıları vardır. Bu anıları yok saymak, unutturmak kimsenin haddi değildir’ DİSK, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nı Taksim’de kutlayacaklarını açıkladı. DİSK Başkanlar Kurulu’nun açıklamasında “Taksim 1 Mayıs Meydanı’nda işçi sınıfının mücadelede yitirdiği arkadaşlarının anıları vardır. Bu anıları yok saymak, unutturmak kimsenin haddi değildir. Taksim 1 Mayıs Meydanı’nda işçi sınıfının mücadele kazanımları vardır. Bu kazanımlar hukuk tarafından da tanınmıştır. Bu hakları yok saymak kimseye düşmemektedir. Bu hakkın ne biçimde, ne zaman ve nasıl kullanılacağına karar verecek olan kuşkusuz işçi sınıfı olmalıdır” ifadelerine yer verildi. CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, geçen pazar günü Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, 1 Mayıs için Taksim’i takıntı haline getirmemek gerektiğini söyleyerek, “Neresi gösterilirse orada 1 milyon kişiyle buluşalım” demişti. Tahammülsüzlük “Türkiye’de yasama, yürütme ve yargının tek bir kişiye bağlandığı giderek daha da otoriterleşen bir rejime doğru atılan her adım, en fazla işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarını olumsuz olarak etkilemektedir” denilen açıklamada, yılda bin 500’ün üzerinde işcinin iş cinayetinden yaşamını yitirdiği anımsatıldı. 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nün yasaklanması, işçilerin değil yönetenlerin istediği biçimde, yerde ve içerikte kutlanmasına dair tüm dayatmaların işçi sınıfının sesini bastırma çabaları olarak değerlendirilen açıklamada, “Taksim’de 1 Mayıs’ı yasaklamak hukuku, tarihi ve en nihayetinde işçi sınıfını yok saymaktır” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, özetle şöyle denildi: “1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nın yasaklanması, bahsedilen rejim değişikliğinin sembollerinden biri haline gelmiştir. Taksim’de 1 Mayıs’ı yasaklamak hukuku, tarihi ve en nihayetinde işçi sınıfını yok saymaktır. Getirilen yasağın ‘eleştiriye tahammülsüzlük’ dışında bir nedeni yoktur. l İSTANBUL AKADEMİSYENLER İÇİN ÖZGÜRLÜK NÖBETİ ‘Bir an önce akademisyenleri serbest bırakın’ “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için tutuklanan akademisyenlerle dayanışmak amacıyla başlatılan “Özgürlük Nöbeti” devam ediyor. Silivri Cezaevi önünde dün tutulan nöbete KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçile ri Sendikası (SES) İstanbul Şubeleri, Eğitim Sen 6 No’lu Şube ve CHP Esenyurt ilçe örgütü üyeleri katılarak destek verdi. “Barışa ses ver” pankartının açıldığı eylemde, özgürlük için uçurtmalar uçuruldu. Nöbette konuşan SES Şişli Şube Başkanı Fadime Kavak, ba rış istemenin suç olduğu zorlu bir dönemden geçildiğini belirterek “Cumhurbaşkanının ya ‘benimlesiniz’ ya da teröristsiniz’ söylemi sonrası tutuklanan akademisyenlerin bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz” diye konuştu. l İSTANBUL Esra Mungan kimin elini sıkması gerektiğini bilir Gençay Gürsoy’dan ‘tedaviye ihtiyacı var’ diyen Metiner’e yanıt verdi MSGSÜ’de tekrar tutuklama talebi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Yrd. Doç. Dr. Esra Keskinkılıç’ın şikâyetiyle başlayan soruşturma sonrasında haklarında tutuklama talep edilen 7 öğrenci adli kontrol kararı verilerek serbest bırakılmıştı. Sol Haber’in haberine göre Savcılık karara itiraz ederek bir kez daha tutuklama talep etti. Barış bildirisine imza attığı için tutuklanan kendisine yanıt veremeyecek konumda bulunan bir kadın Boğaziçi Üniversitesi öğre tutukluya, bir psikoloji hoca tim üyesi Yrd. Doç. Dr. Es sına elini sıkmadığı nedeniy ra Mungan’ın eşi Prof. Dr. le, ‘psikolojik tedaviye ihti Gençay Gürsoy, Mungan yacı var’ diyerek ve bunu bir için “psikolojik tedaviye ih medya organında ilan ede tiyacı var” diyen AKP İstan Gençay Gürsoy rek, iktidar milletvekili olma bul Milletvekili Mehmet Metiner’e nın koruyucu kalkanının arkasına yanıt verdi. Gürsoy, “Bu ülkede ba saklanıp, bırakın temsil ettiği ko ğımsız ve tarafsız yargının işler ha misyonun uyması gereken etik ku le geleceği günlerde Mehmet Meti ralları, yerleşik ahlak kurallarının ner elbet bunun hesabını verecek da dışına çıkmış, kişilik haklarını tir” dedi. Gürsoy’un T24’te yar alan çiğnemiş ve suç işlemiştir. Mehmet açıklaması şöyle: “Mehmet Metiner, Metiner’i iyi tanıyan Esra Mungan TBMM Tutuklu ve Hükümlü Hak Gürsoy, kimin elini sıkmaya değer ları Alt Komisyonu başkanı olarak, olduğunu iyi bilir.” l İSTANBUL haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ‘Cesedimi çiğnemeden ona bir şey yapamazsın’ Okurum Bülent Yudum, hafta içindeki TV programında, “vay bir kadına nasıl bu söylenir” diyerek, yaşanan çocuk istismarı olayının vahametini toprağa gömmek peşinde koşan iktidar yandaşlarına yanıt gönderdi. Önüne yatmak için şöyle diyor: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun söyleminin halk arasındaki karşılığı, kadın için de erkek için de ‘cesedimi çiğnemeden ona bir şey yapamazsın’dır. Bu bir koruma ifadesidir, bunun yerine cinsiyeti öne çıkartanlar, tecavüze uğrayan çocuklar ve ailelerine çok acımasızca haksızlık etmekte ve sorumluları gizlemekteler. Bunu da en çok dindar vicdanlı olduğunu iddia eden kesimden gelenler yapıyor...” Konuyu salı günkü yazımla kapattığımı sanıyordum, demek kapattım demekle kapanmıyor. Bir namussuz siyaset ki, her şeyi iktidarın dışına yıkmakta ustalaşmış... Kadın Bakan’dan özür dile! Sen, siz, tümünüz, 14 yıldır iktidar sahipleri olan sizler, şan ve şöhretlerinizin ve büyük nemalarınızın uçup gitmesi korkusu içinde yaşayanlar... İktidardan düşmemek için her türlü yalanı, iftirayı atabilecek konuma yükselenler... Çocuklardan ve ailelerinden, tüm Türkiye’den özür dileyin; hele Ensar denen vakıf adına, madem onun koruyuculuğuna sarıldınız, önüne ölesiye yatarak üstelik! Bakanınız Sarraf’ın önüne yatarken iyiydi Kendi bakanlarınızdan çıkan bir lafa hiç ses çıkarmadınız, bakanınız Sarraf’ın “önüne yatarken”, onu ölesiye korumaya alırken... Şimdi ne oldu da ayranınız kabardı?! Ve birden kadın koruyuculuğuna kesildiniz, kadınların en çok vurulup öldürüldüğü bu ülkede! Yanlış korumaya giriştiniz. Bu iş kadını koruma işi değil, çocukları saflarınızda ortaya çıkan sapıklardan korumadır. Ayrıca hangi saftan çıkarsa çıksın, kurum da sorgulanır sapık da... Bakanın kadın veya erkek olması mı önemli, yoksa her ikisinin de bakanlarınız olması, siyasi bir görev üstlenmiş olmaları mı? Sapık “Sadece 5 aylık” çalışmışmış... 2002’den beri sapık barındıran vakfınızın çocuk evlerinde adam faaliyet halinde... Önce hırsızlarınızı ölesiye korudunuz Kılıçdaroğlu haklı: Önce hırsızlarınızı ölesiye, “önlerine ya tarak”, bedenlerinizi siper ederek korudunuz... Şimdi de Ensar Vakfı’nın çatısı altında, yöneticilerinin de karıştığı çok sayıda çocuk istismarından yargılama olduğu ortaya çıktı. Sürü sepet... İktidarınızın etekleri altında bulunan sürüsüne bereketlerin, cinsellikle derin problemleri; kız ve erkek çocukları, kadınları “cinsel olarak sömürülecekler” kitlesi olarak gördükçe, Türkiye bu olaylarla çalkalanacaktır. Çünkü din kültürünüzden aldığınız şallarla, erkek egemen iktidarınızı, erkek egemen din kültürünüzle katmerleştiriyorsunuz, pekiştiriyorsunuz ve ülke çapında bu manzarayı yaratıyorsunuz. ÇANDAR İÇİN BİR ŞEY SÖYLEMEYECEKTİM C. Çandar’ı T24’te Hazal Özvarış adeta sorguya çekmiş. Okudum, acıdım, bu ne zavallılık dedim. B. Gültekin attığı tweet’te, ilk kez bir yazı okurken midem bulandı, diyor. Ben yine de yazmayacağım. Ama bir okurum, Yasemin Hanım batırıyor, o yazacak: “Çandar özeleştiri yapıyor, ancak Erdoğan ile görüşmesi kısmında aslında bir şeyi ele veriyor. Erdoğan’a demiş ki, neden İlhan Selçuk gibi birisini deliller olmadan içeri aldınız? Demek ki içeri alan AKP hükümeti ve başbakanmış. Demek ki davalar siyasiymiş. Bu davaların siyasi olduğunu bildiği halde mide bulandırıcı yazılar yazmış.” “Aslında onları görmezden gelmek en güzeli, ama demokratlığı kendi tekellerine alıp bizleri sığ laikler şeklinde nitelemelerle anmaya devam ediyor hâlâ!” Pentagon ile paralel dönüş Madem açtı Yasemin Hanım konuyu, devam edeyim: Toptan bir güruhun önde gelen bir temsilcisinin sefaletini okudum. Ne acıdım ne üzüldüm, sadece Gültekin gibi mide bulantısına kapıldım. Bir de şuna dikkatinizi çekerim: Bu kişilerin “dönme”leri ile, Washington’un RTE aleyhine dönmesi tam zamansal olarak da tam bir paralelliktir. Bugün ABD, RTE’nin arkasında eskisi gibi dursaydı, sanır mısınız ki bu adamlar RTE aleyhine döneceklerdi. Eğer sanırsanız, aklınıza şaşarım. CHP’den 23 Nisan resepsiyonu iptaline tepki Şehit varken top oynamak saygısızlık değil mi? CHP, TBMM’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla düzenlenen resmi tören kapsamında gerçekleştirilen resepsiyonun Meclis Başkanı İsmail Kahraman tarafından şehit haberleri dolayısıyla iptal etmesine tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, kutlama iptalinin Meclis Başkanı eliyle yapılan bir saray operasyo nu olduğunu belirterek, “Stad açılışı yapıyorlar. Top oynayıp, kahkaha atıyorlar.Top sektirmek, top oynamak şehide saygısızlık değil mi?” diye konuştu. Özel, “23 Nisan, Meclis’in kuruluş yıldönümüdür. Milli irade diyenlerin Meclis’i var eden ulusal egemenliğin değerini böyle bir şekilde işlevsizleştirmeye çalışmasını üzüntü verici buluyoruz.” Dilek Dündar Berlin’de, Türkiye’de basının yaşadığı baskıları anlattı ‘Basın özgürlüğü için savaşıyoruz’ Dündar ELMAS TOPCU ti milletvekili SPD’li Bärbel Kofler milletvekili de katıldı. Sol Parti, dı. Aslında bu kararla beraat et ile görüşen Dündar, Türkiye’deki toplantının ardından Twitter he meleri gerekiyordu. Baskı için da Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya Örgütü ve Mak basın ve insan hakları özgürlüğü sabında “Bizler kararlılıkla Dilek nü anlattı. Dilek Dündar, Alman Dündar ve eşi Can Dündar ile Er vayı bitirmiyorlar. Türkiye davalar memleketi oldu. Erdoğan yargı Dündar sim Gorki Tiyatrosu’nun davet Sol Parti Federal Meclis Grubu’na dem Gül’ün arkasındayız” mesajı sistemini baskı olarak kullanıyor” lisi olarak Berlin’e giden gazete da Türkiye’deki temel hak ve öz nı paylaştı. diye konuştu. Sol Parti Federal Meclis Milletvekili Ste miz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın eşi ve meslektaşı Dilek gürlükler ile basın özgürlüğü konularında bilgi verdi. Sol Parti’nin ‘Davalar ülkesi olduk’ Deutschlandfunk Radyosu’na da demeç veren Dündar, “Türkiye’de fan Liebich Sol Parti Meclis Grubu’nda Dündar basın özgürlüğü paneline Federal Meclis Grubu ile yaptı Maxim Gorki Tiyatrosu’nda dü basın özgürlüğü yok demeyece Dündar’la Türkiye’de ‘olmayan’ basın öz katıldı. Dündar “Basın özgürlüğü ğı toplantıya, Sol Parti Eşbaşkan zenlenen panelde konuşan Di ğim, bu bizlerin de var olmadı gürlüğünü konuştuklarını söyledi (üstte). için savaşıyoruz” dedi. ları Katja Kipping, Bernd Riexin lek Dündar, Can Dündar ve Er ğı anlamına gelebilir. Bu nedenle Dündar, Federal Meclis Başkanvekili, Ye Alman hükümetinin İnsan Hak ger, Federal Meclis Sol Parti Grup dem Gül’ün dava sürecini anlata basın özgürlüğü için savaşıyoruz, şiller Partisi milletvekili Claudia Roth ile ları Politikaları ve İnsani Yardım Eşbaşkanları Sahra Wagenknecht rak “Anayasa Mahkemesi kararı mücadele ediyoruz demeyi daha Roth de bir araya geldi (solda). Sorumlusu, Sosyal Demokrat Par ve Dietmar Bartsch ile çok sayıda na cumhurbaşkanı saygı duyma doğru buluyorum” dedi.l BERLİN C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle