22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Salı 12 Nisan 2016 kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU 17 Nuri Bilge Ceylan’ın ofisi soyuldu ‘Kış Uykusu’ filmiyle 2014 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü kazanan yönetmen Nuri Bilge ‘Feminizmi anlamak tam 30 yılımı aldı’ Jane Fonda, söz konusu feminizm olunca 30’larında keşfettiği akımı gerçek manada idrak edi Ceylan, ofisinde bulunan bilgisayar şinin 60’lı yaşlarını bulduğunu belirtti. ‘Lenny’ adlı ların çalındığı gerekçesiyle suç du siteye yazan sanatçı, “Bunu anlamam 30 yılımı aldı, bu yurusunda bulundu. Ceylan ifadesin çok gecikmeli bir gaf evet ama, zararın neresinden dö de, olaydan bir gün önce işyerinden nülse kârdır” diye konuştu. Fonda, 33 yaşında iken gün en son kendisinin ayrıldığını, balkon kapısını ve diğer lüğüne New York’taki Bağımsız Kadın Hareke camları kontrol ederek dışarı çıktığını ve o sırada bilgi ti ile ilgili olarak 5 bin kadının kürtajın ya sayarların yerinde olduğunu kaydetti. Ünlü yönetmen, sallaşması adına mücadele vermesine iliş değeri 5 bin dolar olan bilgisayarların çalınmış olduğu kin, “Bir hareketin bundan daha nu ve işyerine zarar verildiğini ifade ederek, tespit edi önemli meseleleri olabilmeli” lecek kişi veya kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtti. diye yazdığının da altını çizdi. Jane Fonda Bazı lekeler silinse de GEÇMEZ ‘Babil’, göğü delercesine yükselen binaları yapanların sundukları lüks ‘mutlu yuva’ Bu da ‘organik’ Kaplumbağa Terbiyesi! İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Lale Festivali 2016 kapsamında, Osman Hamdi Bey’in vefatının 106. yılında kurucusu olduğu Arkeoloji Müzesi, Çinili Köşk’teki atölyesinin tam önünde ölümsüz eseri “Kaplumbağa Terbiyecisi” tekrar yorumlandı. İBB Park Bahçeler ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı tasarımcılarınca yapılan yorumlama, Gülhane Parkı’nda tam Çinili Köşk’ün önünde yer alıyor. Dikey bahçenin içinde, ağırlıkla çiçek ve bit kilerin kullanıldığı çalışmada Kaplumbağa Terbiyecisi üç boyutlu olarak yapıldı. Kaplumbağalar ve terbiyecinin özel dikim kostümü, neyi, sırtındaki nakkaresi ve buna bağlı olan boynundaki mızrap ile eserle özdeşleşen eser, kullanılan çiçeklerin tonlarında yeniden yorumlanan penceresi bulunduğu mekâna (Çinili Köşk’ün çinilerine) ve zamana uyum sağlıyor. Eserin orijinali ise halen Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde sergileniyor. Mehmet Turgut’tan soyut ‘nü’ kadrajlar İstanbul Teşvikiye’de yer alan Galeri İlayda 15 Nisan’da Mehmet Turgut’un “Koza” isimli solo fotoğraf sergisini ziyarete açacak. 15 Mayıs’a kadar sürecek sergide yer alan yeni serisi için Turgut, “Bir kadının bütün uzuvlarını çekmek istiyorum. Dirseğini, sırtını, kafasını, kollarını, gö vaatleri ardında yatan iş cinayetlerinin nasıl örtbas edildiğini sahneye getiriyor Bağımsız tiyatrolar “tiyatro öldü” diyenlere inat özellikle İstanbul’da heyecan veri ci bir hareketlilik yarattı EZGİ ATABİLEN yaratmasına ama her şeyden önemlisi kendi yazarlarını yetiştiremeyen Tür kiye tiyatrosuna ‘genç’, cesur ve başarı lı kalemler kazandırdı. Sıralamak doğ ru olmasa da, daha evvel oyununu izle memiş olanlara izah edebilmek için Eb ru Nihan Celkan’ın onların başında gel diğini söylemek gerek. Şehre uzak ama yakın Celkan’ın oyunlarının değişmeyen baş kişisi ‘Umut’ bu kez ‘Babil’ Kuleleri adlı bir lüks site inşaatından bakıyor izleyiciye. Aynen reklamlarda söylendiği gibi “şehre uzak ama şehrin göbeğinde” bir yaşam vaadeden sitedeki binalardan birinin 29. katından. Oyun bu 29. katta geçen üç ayrı sahneden müteşekkil. Şantiye şefinin eşliğinde önce inşaat işçileri, sonra te mizlik işçisi kadınlar, son olarak da daireyi satın alan mutsuz çift üzerinden iş cinayetlerinin ardından hayatın nasıl da durmayıp aktığına tanık ediyor bizi. Aynen bu devirde ‘buğday’ değil, ‘değirmen’ olmak gerektiğine inanan şantiye şefinin söylediği gibi: “Bir insan öldü diye hayat durmaz. Akar, gider...” Karaman’da TOKİ işçileri yürürken, gündem bir yana, şehir de oyuna hazırlıyor sizi, sağ olsun. Yine bir şantiye alanının kapattığı yolların kenarından dolana dolana ulaşıyorsunuz Emek Sahnesi’ne... buluT ve Emek Sahnesi’nin ortak yapımı olan oyunda üç farklı Umut var. İlki paraya aç şantiye şefinin (Deniz Celiloğlu) yanı başına sonradan atanamayan öğretmen olduğunu öğreneceğimiz bir işçiyi (Mênsur Zîrek) koyduğu Umut (İbrahim Ersoylu). Yatıp kalktığı inşaatta kaçak çalışan bir öğrenci Umut. Şahit olduğu iş cinayetinin örtbas edilmesine (biraz da kandırılarak) cebine konan 100 bin lira ve hayalindeki Avustralya’ya gitme fırsatıyla göz yuman Umut. Umut’un vaadettiği umut, mahkemede ismi çağrıldığında ortalarda görünmemesiyle birlikte, sahne ışığının eşliğinde, sönüp gidiyor. İkinci Umut, Karadenizli matrak komşusuyla (Pınar Yıldırım) birlikte aynı 29. katın inşaat pisliklerini temizlemeye gelen ‘yüklü’ temizlikçi işçisinin (Zeynep Çelik Küreş) karnında. Kocasının ‘iş kazası’nda can verdiğini öğrendiği an o Umut da anasının karnından kayıp karanlığa düşecek. İtiraz kadından ğüslerini... Parça parça çekmeye başladım. Niye çektiğimi bilmeden basıyordum deklanşöre. Sonra dedim ki, ‘Kafamdaki kadını yaratacağım’. Sonunda bir koza çıktı karşıma. Tamamlayamadım kafamdaki kadını, insan formunu veremedim ya da zaten tam değildi kafamdaki kadın” diyor. Galeri İlayda, 18 Mayıs’ta ise Didem Yağcı’nın “İçsel Temas/Self Connection” adlı solo sergisini açacak. Sanat ‘tüketim’ine dair Sanat tarihçi, Barış Acar, Sel Yayıncılık’ın yayımladığı ‘Ters nin sekiz aydır ücret alamadıkları için iş durdurma eylemi yaptıkları bugünlerde sahnelenmeye devam eden oyunu izlemek üzere Emek Sahnesi’ne Son Umut ise çoktan kaybetmiş soluğunu ama kaybına alışamayan annesinin (Defne Halman) dilinde sürüyor belli ki sesinin yankısı. Olup bitene tek büyük itiraz o kadından gelecek. İş cinayetine o dairenin sahibi olabilmek için göz yuman savcının (Murat Mahmutyazıcıoğlu) karısından. Oyunun iş cinayetlerinin nasıl örtbas edildiğine, çalışma izni olmadığı için üç beş kuruşa çalıştırılan mültecilere, aynı ekmek kav Dönmüş Bir Kaplumbağa ile Sanat Üzerine Konuşmalar’ adlı kitabında, Türkiye’deki sanat üretiminin ve piyasasının merkezinde duran eleştirmen, ’sergi yapımcısı’, küratör, koleksiyoncu gibi yönlendirici figürlerin tüketim odaklı yaklaşımlarına dair keskin tespitlerde bulunuyor. Sanat tarihi yazımı ve sanat eleştirisini hâkimiyeti altına almış ortodoks yöntemlerin çemberini kırabilmek için sanatın ne’liğinden ve yapıtın varlığa geliş gerekçelerinden hareketle yeni önermeler getiriyor. Çok soru soran çocukların okulu İstanbul’un Nişantaşı semtindeki Çocuk Filozoflar Akademisi, çocukları belli bir entelektüel seviyeye getirip her alanda bilgi sahibi olmalarını sağlamak amacıyla eğitimler veriyor. “Ne yapmak ve ne olmak istediğini bilen, hedeflerini kendi oluşturabilen bireyler yetiştirmek için hazırlanmış kişilik gelişim programı” olarak ta riflenen Çocuk Filozoflar Akademisi’nde yedi modül ve dört aşamadan oluşan bir eğitim sistemi var. Modüllerin ana başlıkları ise; ‘Zaman Yönetimi’, ‘Sosyal Beceriler’, ‘Entelektüel Bilgi’, ‘Kendini Keşfetme’, ‘Fiziksel Farkındalık’, ‘Analitik/Eleştirel Düşünme’ ve ‘Ergenliğe Geçiş’. Programda bilim, felsefe, teknoloji, hobi, müzik, resim, kültür, zaman yönetimi gibi konular ağır basıyor. Akademide eğitimciler, psikologlar, felsefeciler, bilim insanları, çocuk gelişim uzmanları ve sanatçılardan oluşan bir ekip tarafından hazırlanan programlar uygulanıyor. Her kurun on iki haftadan oluştuğu akademide, çocuklar bir diğer kura geçmeden evvel yeterlilik sınavına tabi tutuluyorlar. Daisy Ridley New Yorker’ın 50 yıllık çizeri öldü Saygın Amerikan fikir der gisi The New Yor ker için 50 yılı aş kın bir süredir ça lışan çizer Wil W. Hamilton liam Hamilton, Kentucky eyale tinde geçirdiği trafik kaza sı sonucu 76 yaşında haya ta veda etti. Kariyerine ro man ve tiyatro oyunları da sığdıran sanatçı, The New Yorker’da çalışmaya 1965’te başlamıştı. Hamilton genel likle gerçekçi biçimde çizer ken, ele aldığı kişilikler ge nellikle ülke ve dünyanın varlıklı kesimlerinden figür leri oluşturmaktaydı. MÖ‘YTdılVüdlSızli’elnrıegi’mneadcee 2AssRLe‘rM5eeenoind’rçgonaliüliisedceynliiiiyrialnlMekeMarivnsedkaTCe’ntotxsVöha,Ao:DgarÖSsndriesaiClafnhiechkzmaeaeçieeppmlidklDrlTYieaeiraohroksriÖfevieılnduier‘lndGima’orn,bünü‘i‘ddDEunl’çlaaaenlidbrkUrsiaİualiiyiuylşB9şk.ian’rıYaKşnNoufşıaliılllalikyddmsdynooıauızıdinlmnrn.d’ıS,ld.Oıauaz‘ÖeEktKyvıankşdDuüanaişünlİatrmyllFcioüaliseuuırrlFyüırLr’iSdiloöomielesdesr’aüvilsüi Son kez ‘İki Kapılı Ev’ EKİP’in “İki Kapılı Ev” oyunu 19 Nisan Salı akşamı 20.30’da Garajistanbul’da. Oyun, Pedro Calderón de la Barca’nın “İki Kapılı Evi Koruması Güç” adlı komedisinin bir uyarlaması. EKİP, oyun için, “Kanı kaynayan âşıklar, yanlış anlaşılmalar, gizli buluşmalar, esrarlı kayboluşlar, sır dolu suskunluklar, sevdanın kederiyle yüklü genç omuzlar, soylu beyzadeler ve cingöz uşaklar arasında cereyan eden fırtınalı bir eğlence ya da buna benzer bir şeyler!” diyor. ‘Toz Bezi’ 15 Nisan’da vizyonda Uluslararası prömiyerini geçen ay 66. Berlin Film Festivali Forum Bölümü’nde yapan “Toz Bezi” filmi 15 Nisan Cuma günü Türkiye’de vizyona girmeye hazırlanıyor. Ahu Öztürk’ün yazıp yönettiği bu ilk uzun metrajlı filmi, iki gündelikçi kadının İstanbul’daki hayat mücadelesini anlatıyor. Filmin başrollerini Nazan Kesal ve Asiye Dinçsoy paylaşıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Mehmet Özgür, Serra Yılmaz, Didem İnselel ve Gökçe Yanardağ yer alıyor. ‘Babil’, bu akşam ve 18, 25 Nisan Pazartesi 20.30’da Kadıköy, Hasanpaşa’daki Emek Sahnesi’nde izlenebilir. gasını verirken ucuz işçi mültecilere düşman olanlara, iş cinayetlerine göz yuman emniyet ve yargı güçlerine, kentsel dönüşümün evinden ettiği ‘kenar mahalle’lilere, atanamayan öğretmenlere, para sevdasıyla emek sömürenlere, o kanlı emek sömürüsünün üzerine mutlu bir yuva kurmaya çalışanlara bir sözü var. Ebru Nihan Celkan, 70 dakikaya ne dert varsa sığdırmış adeta. Takdire şayan olan, bunu yaparken asıl meselesinden uzaklaşmıyor olması. Asıl söz ‘üst’ sınıfa Defne Halman, iktidarın en çok korktuğu, haliyle en çok uğraştığı o ‘kadın’ bedeninin tüm unsurlarıyla oynuyor rolünü. Aynen karısının söylediği gibi “büyük adamlarla gezen küçük adam” rolünde Mahmutyazıcıoğlu oldukça iyi. Defne Halman’la oyunun en uyumlu ikilisi olmuşlar. Birbirlerini sahne üzerinde yarattıkları enerjileriyle itip çekiyorlar adeta. İbrahim Ersoylu, karakterinin içinde ki saflığı seyircinin yüreğine işlemeyi, Deniz Celiloğlu seyirciyi kendine karşı dolduruşa getirecek raddede inandırıcı bir oyunculuk sergilemeyi, Pınar Yıldırım ise Karadenizli matrak temizlik işçisi rolüyle onca trajedi arasında izleyicinin yüzünü güldürmeyi başarıyor. ‘Babil’, ‘alt’ sınıfın örgütlenmesine de değiniyor tabii satır aralarında ama asıl sözü ‘üst’ sınıf için söylüyor. Yani oyunu izlemeye gelecek izleyicilerin kendilerini en çok özdeşleştireceği, o daireyi satın alanlar için. Dolayısıyla bu oyunu izleyeceklerin artık sorgulamaksızın ev alabileceklerini sanmayın. Çünkü bazı lekeler silinse de hiç çıkmaz. Liam Neeson’a ‘sıra dışı katkı’ ödülü İrlandalı aktör Liam Neeson, sinema sanatına yaptığı katkılar nedeniyle İrlanda Film ve Televizyon Ödülleri (IFTA) gecesinde ‘Sinemaya Sıra Dışı Katkı’ ödülü aldı. Ödülünü İrlanda Cumhurbaşkanı Michael D.Higgins’ten geçen cumartesi akşamı alan sanatçı, 30 yıllık kariyeri boyunca ‘Schindler’in Listesi’, ‘Michael Collins’ ve ‘Taken’ gibi birçok yapımda rol aldı. Harry Potter ve ‘İngiliz İstihbarat Sırları’ İngiltere’nin terörizm ve casusluk girişimlerini izleme ajansı GCHQ’nun, JK Rowling imzasıyla yayımlanan altıncı Harry Potter macerası ‘Half BloodPrince’ın (Melez Prens) yasadışı yollardan sızmasını önleyebilmek adına devreye girdiği bildirildi. Bloomsbury’den Nigel Newton, Gloucestershire’da çalışan GCHQ’nun 2005’te kendisiyle internet üzerinde kitaba dair bir ilk kopyaya rastlaması üzerine temasa geçtiğini aktardı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle