19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YASAM 2 Instagram video süresini uzattı Popüler fotoğraf ve video paylaşım uygulaması Instagram, video paylaşım süresini artırdı. İnstagram 30 saniye ile sınırlı olan video paylaşım süresini yaptığı resmi açıklama ile 1 dakikaya çıkardığını duyurdu. 100 milyon dolarlık maaş Google tüm alt şirketlerini Alphabet adı altında topladıktan sonra Google’ın CEO’luğuna getirilen Sundar Pichai’nin 100 milyon dolarlık yıllık kazancı dudak uçuklattı. Pichai, Google’dan önce Android ve Chrome gibi servislerde görev almıştı. EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK Perşembe 31 Mart 2016 2013 yılında örgütlenen “Kampus Cadıları” öz savunma atölyelerini, kuruluş amaçlarını ve eylemlerini Uslanmayanınanlattı hakkı kötektir Sosyal medyaya, televizyonlara düşen o görüntülerle bir anda Türkiye gündemine yerleştiler. Kendilerine “Kampus Cadıları” diyorlar. Onları gündeme taşıyansa, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF), tacizci olduğu öne sürülen bir erkek öğrenciyi evire çevire dövmeleri... Ve tabii sonrasında görüntüleri de servis etmeleri... İşte herkesin “kim bunlar” diye merak ettiği ve önceki günkü “dayak” olayına da eylemsel olarak katılan 3 isimle buluştuk. DTCF’de sanat tarihi öğrencileri Gözde Çelik, Melike Avcı ve Dumlupınar Üniversitesi’nde Fizik Tedavi öğrencisi Burçin Tekdemir, örgütlenme nedenlerini, hedeflerini, oluşturdukları öz savunma atölyelerini ve eylemlerinin gerekçesini Cumhuriyet’e anlattı. ‘Uslanmayana kötek’ “Bir arkadaşımızın taciz edilmesi, cinsel ilişkiye zorlanması söz konusuydu” diye başlayan Gözde Çelik, olayı “Arkadaşımızın beyanını esas alarak o kişiyi önce sözlü olarak uyardık. Bunu dikkate almadı. Güzel bir söz vardır, ‘Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.’ Biz de okula gelmesini bekledik. Arkadaş madem sözle uslanmadı, biz de yumruklarımızı indirdik” sözleriyle özetli yor. Gözde, o sırada kam bu kadarıyla da kalmayıp pus öğrencilerinin de ken Terörle Mücadele Şube’ye dilerini alkışladığını söy bile dilekçe verdiğini belir lüyor. Öz savunma hak tiyor. larını kullandıklarını, bir Burçin Tekdemir’in an kadına şiddet, taciz uygulamanın öyle kolay bir İKLİM ÖNGEL lattığı öz savunma atölyelerinde ise, kadınlar dö şey olmadığını söyleyen vüş sanatlarında profesyo Gözde, bir gün kadınların adaleti nel olmuş hocalardan eğitim alı ni herkesin göreceğini dile getiri yor.Genellikle kadın olan hoca yor. Olayın yayılmasıyla kendi lar, bu işi gönüllü olarak yapı leriyle iletişime geçenlerin sayısı yor. Burçin, “DTCF’deki olay ba nın arttığını söyleyen Melike Av şarılı bir öz savunma örneğiydi” cı ise ders aralarında koridorlarda diyor ve ekliyor: defalarca durdurulduğunu söylü “Öz savunmayı yalnızca şiddet yor “Dövme sırasında görmüşler, üzerinden nitelendirmiyoruz. Teş Olayın videosu Kampus Cadıları’nın tacizci olduğu öne sürülen bir erkek öğrenciyi evire çevire dövme görüntüleri sosyal medyada çok paylaşıldı. ‘Siz mi dövdünüz, ne oldu’ gibi sorular soruldu. Olaydan sonra o kişinin fotoğraflarını astık. Görenler arasında, ‘Bunu tanıyorum, benim arkadaşımı da taciz etmişti’ diyenler oldu. Sistematik olarak kadınlara taciz uygulayan bir insan. Hak etti, cezalandırdık” diyor. Melike, olayın ardından kişinin kendilerinden şikâyetçi olduğunu, hir de bir öz savunmadır. Kadınların sokakta dahi yürümekte zorlandığını gözardı edemeyiz.” Burçin, Ankara’daki ilk kursun da yarın (bugün) başlayacağının müjdesini veriyor. Bir dönem kadınların kendilerini “Mor İğne” kampanyasıyla savunduğunu, tacize uğrayan kadınların iğnesini tacizciye batır dığını anımsatarak, “Sizinki daha ileri bir aşama” dediğimiz de Gözde şu yanıtı veriyor: “Mor iğneyi 2010 döneminde tekrar canlandırdık. Ancak mor iğne, tacizci ile tacize maruz kalan kadın arasında kalıyordu. Ama bu, ‘Biz sizin karşınızdayız ve sizi teşhir ediyoruz gerekirse şiddet de uygularız ama artık kadınlara bu şekilde yaklaşamazsınız’ın anlamı. Mor iğne az geldi.” Sistematik olarak şiddete maruz kalmış ve ölümün geldiğini fark ettikleri noktada karşısındaki erkeği öldürmek zorunda kalan Çilem Karabulut ve Nevin Yıldırım gibi kadınlardan da ilham aldıklarını anlatan Gözde, “Biz öldürmeyi savunmuyoruz. Bizim sorunumuz, erkek egemen sistemin erkeklerdeki yansıması” diyor. ‘Önce özgüven’ Sohbet sırasında sık sık espirili olarak dövme, pataklama, yumruklama gibi şiddet içerikli eylemlerden söz ettiğimiz için Melike araya girerek, “Dövme olayı bizi çeteleştiren bir durum oluyor. Dövme en son aşama. Buna gelinceye kadar yıllardır hem kadınlara hem erkeklere bilinç yükseltme çalışmaları yapıyoruz. Erkek egemen sistem tarafından ezildiğinin farkına varıp buna karşı çıkmasının cesaretini bulmalı” diyor. Darbe lafı AKP’ye yarar! Geleneksel olarak, “siyasal darbe” kavramı “askeri darbe” olarak bilinir ve öyle kullanılır. Askeri darbelerin, demokrasiyi ve insan haklarını zedelediği yaygın ve yanlış olmayan bir kanıdır. Zaten demokrasiyi savunanlar bu nedenle askeri darbelere karşı çıkarlar. HHH Peki, darbeyi seçilmişler yaparsa ne olur? Seçilmişler, “Ben seçildim, ne yaparsam yapayım, seçilmiş olduğum için her yaptığım meşrudur” diyerek temel hak ve özgürlükleri, demokrasinin kurum ve kurallarını ihlal ederlerse... Örneğin, seçimleri baskı altına alır, muhalefet hakkını, ifade ve basın özgürlüğünü sınırlar ve kısıtlarlarsa ne olur? HHH Ne yazık ki AKP’nin son eylem ve söylemleri, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonrasındaki seçimler ve basın/ifade özgürlüğü konusunda uygulanan hapis cezaları, iktidarın demokrasiden saptığını göstermektedir. Zaten kendileri de, “Parlamenter Rejimin bekleme odasına alındığını” bizzat ifade etmişlerdir. Bu durumda, bazı yabancı yorumcuların askeri darbe olasılıklarını dillendirdikleri görülmektedir. AKP’nin “Hem mağdur, hem mağrur” tutum ve davranışını sürdürmek için bu askeri darbe dedikodularını ve tartışmalarını körüklediği kanısındayım. Bir savaş sonrası ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti’nde askerler, Atatürk Devrimleri, Çok Partili Düzen, 1924 ve 1961 anayasaları ile demokrasiyi kurmuşlardır. Fakat sağcı politikacılar, dış güçlerle birlikte demok rasiyi yozlaştırmış ve toplumdaki çağdaş sınıflaşmanın tamamlanmamış olmasından yararlanarak, yine askerlerin 1971 ve 1980 müdahaleleriyle sağ otoriterleşmeyi kurumlaştırmışlardır. Benim askeri darbelere karşı olmamın temelinde, bu orduABDsağ politikacı ittifakı ile demokrasinin ve temel hak ve özgürlüklerin tahrip edilmesi süreci yatar. HHH Ne yazık ki, Türkiye’de aslında ilk darbe seçilmişler tarafından yapılmıştır: 1960 yılında Menderes’in Demokrat Parti iktidarı, muhalefeti susturmak için, Meclis içinde 15 milletvekilinden oluşan bir Tahkikat Komisyonu kurmuştur. Hem askeri hem sivil yargı, hem savcı, hem yargıç yetkileri ile donatılan bu komisyonun kararlarına temyiz yolu da kapatılmıştır. Ama bu sivil darbeye karşı yapılan 27 Mayıs askeri müdahalesi, 1961 Anayasası’nın getirdiği bütün demokratik kurum ve kurallara karşın, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamlarıyla, sonuçları günümüzdeki politikayı bile etkileyen bir kan davasına yol açmış ve ülkemizdeki demokrasinin gelişmesini zehirlemiştir! Bu nedenle bir an önce bu askeri darbe telkinlerinin ve tartışmalarının gündemden kaldırılması, AKP’ye yeniden “mağduru” oynayarak, yargı yolu ile toplumu “mağrur” bir biçimde baskı altına alma fırsatı verilmemesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’de rejimin koruyucusu artık ordu değil, evrensel hukuk ve Anayasa Mahkemesi’dir: Can Dündar davasındaki AYM kararı bunun en güzel örneğidir! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle