23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 30 Mart 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 Obama: Gazetecilik, araştırmak sorgulamak ve derine inmektir ABD Başkanı Barack Obama, ülkesinde başkanlık yarışındaki sirk ortamını eleştirerek, “İyi gazetecilik birine mikrofonu uzatmaktan ibaret değildir. Araştırmak, sorgulamak ve daha derinlere inmektir” dedi. ABD Başkanı “İnsanlar sizin gerçeği ortaya çıkarmanıza güveniyor” dedi. 2008 yılında hayatını kaybeden gazeteci Robin Toner adına verilen ödül gecesinde konuşan Obama, iyi bilgilendirilmiş bir seçmenin basının eseri olduğunu vurguladı. Obama, Cumhuriyetçi Parti’den başkan aday adayı olan Donald Trump’ın nefret söylemlerini eleştirerek “Ayrıştırıcı ve çoğunlukla kaba söylemlerin herkesi ama en çok da kadınları ve azınlıkları etkilediğini” söyledi. Günümüzde gazeteciliğin zorlaştığına değinen Obama, bilgi açlığının dedikodu ve söylentilerle doyurulmasının insanların dünyayı ve birbirlerini anlamamasına neden olduğunu ifade etti. l Dış Haberler Çin’de artan hükümet baskısı gazeteciyi istifaya götürdü Çin’de Southern Metropolis Daily gazetesinin kültür editörü Yu Shaolei, hükümet baskısı nedeniyle istifa etti. İstifa mesajında Devlet Başkanı Şi Jingping’in medya organizasyonlarını ziyareti sırasında Komünist Parti’ye bölünmez sadakat beklentisini açıklayarak, gazetecilerin “Parti’nin soyadını taşıması gerektiği” sözlerine atıfta bulunan Shaolei, “Soyadınızı taşıyamayacağım” dedi. Shaolei, sosyal medyadaki mesajlarını san sürlemekle görevli kişiye de seslenerek “bugüne kadar neden olduğu stres” için özür diledi. Aynı gazetede köşe yazarı olan Li Xin, ortadan kaybolmuş daha sonra Çin’de polis gözetiminde tutulduğu ortaya çıkmıştı. Geçen ay “Parti soyadını taşıma” sözlerine gönderme yaptığı için işinden olmuştu. İki hafta önce de aralarında gazetecilerin de bulunduğu yaklaşık 20 kişi Şi Jingping’i istifaya davet eden bir mektup sebebiyle gözaltına alınmıştı. l Dış Haberleri Bizde basın özgür Alman televizyonunda Erdoğan’ı hicveden program nedeniyle Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann, Alman anayasasını işaret ederek ‘Ülkemizde ifade özgürlüğü var’ dedi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem tepkisini veren Alman Gazeteciler Federasyonu Başkanı Frank Überall, Cumhurbaşkanı’nın öf Gül’ü duruşmasını izledikle kesinin “gülünebilir” olduğunu, ri için hedef aldığı konsoloslar ancak “Türkiye’deki muhalif ga dan Almanya Büyükelçisi Mar zetecilerin çektiği zulmün acı tin Erdmann’ın, öncesinde baş bir gerçek olduğunu” vurguladı. ka bir kriz daha yaşadığı ortaya çıktı. Spiegel’in haberine göre Elçi etkileyemez Erdmann geçen salı günü Dışiş Spiegel’in geçen günlerde ça leri Bakanlığı’na çağrıldı. Gün lışma izni uzatılmayarak ‘de demde, Alman kamu televizyo facto’ sınır dışı edilen İstan nununda yayınlanan “extra 3” bul muhabiri Hasnain Kazım, adlı mizah programı vardı. “Erdoğan’ı eleştiren şarkıyı ko Türk yetkililer, programın mik bulabilir veya bulmayabi 17 Mart’taki yayınında lirsiniz. Türkiye’de ise Erdoğan’ı hicveden bir bu bir devlet meselesi” şarkıya yer verilmesi dedi. Kazım, Alman bü ne tepki gösterdi. Hatta yükelçinin Dışişleri’ne Associated Press’e ko çağrılmasıyla ilgili ola nuşan bir Dışişleri yet rak da “Bu durum Tür kilisine göre, Türk tara kiye’deki basın özgür fı şarkının videosunun lüğü anlayışına dair bir kanalın sitesinden kaldırılmasını istedi. Bü Martin Erdmann şeyler söylüyor: Hükümet, Alman elçinin bir yükelçi de uzun bir sa TV kanalının programlarını et vunma yapmak zorunda kaldı. kileyebileceğini düşünüyor” ifa Cumhuriyet’in ulaştığı kaynak delerini kullandı. lara göre, Erdmann, Dışişleri’ne giderken yanına Alman anaya Alışverişteyim sasını ve Türkçe tercümesini Spiegel’e konuşan Batılı bir de aldı. Bakanlıkta bir saat bo kadın diplomat ise “Bu gerçek yunca şikâyetleri dinleyen Erd ten inanılmaz. Artık temsilcilik mann, anayasayı göstererek ten dışarı çıkmak için Cumhur “Kültür, sanat ve basın özgürlü başkanı Ekselansları’ndan izin ğü Almanya’da anayasal haktır” almamız gerekiyor” dedikten diye açıkladı. sonra, gün içinde alışverişe çı Mizahi bir şarkının diploma karak ve iki daveti kabul ederek tik krize yol açmasına “Erdoğan bu kuralı çoktan deldiğini ifade ipin ucunu kaçırmışa benziyor” etti. l Dış Haberler KLİPTE ERDOĞAN’IN GÖRÜNTÜLERİ VAR Ankara’yı kızdıran şarkı, 80’lerin Alman pop yıldızı Nena’nın “Irgendwie, irgendwo, irgendwann” adlı parçasından uyarlanmış. “Erdowi, Erdowo, Erdogan” adlı şarkıda Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı görüntüleri eşliğinde Erdoğan’ın lüks bir hayat sürdüğü, “Erdoğan’a uymayan bir şey yazan gazetecinin ertesi gün kendini hapiste bulduğu” anlatılıyor. Polisin eylemcilere sert müdahalesi ve Türkiye’nin IŞİD’le değil Kürt isyancılarla savaşmasına değiniliyor. Klipte Erdoğan’ın attan düştüğü anlar da gösteriliyor. NECATİ SAVAŞ Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Asıl gazetecilerinKONSOLOSLARA ‘DURUŞMADA NE İŞİNİZ VAR’ DİYEN ERDOĞAN’A YANIT: cezaevinde işi ne? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün 25 Mart’taki duruşmasını izleyen konsolosları hedef alan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “Eğer Cumhurbaşkanı olduysanız o işin hakkını vermelisiniz. Her lafa maydanoz olan bir cumhurbaşkanı olamaz. Eğer bir kişi koltuğa oturup hakkını vermiyorsa o biraz da cehaletinden kaynaklanmaktadır” sözleriyle eleştirdi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün 25 Mart’taki duruşmasına katılan konsolosları topa tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Haber yanlış mıydı, herkes doğru olduğunu söylüyor” yanıtını verdi. Yargılanan demokrasi Bu davanın “demokrasinin ve Türk hukuk sisteminin yargılandığı bir dava” olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Büyükelçiler, konsoloslar o davayı izlemeye gidiyorlar. Vay siz misiniz giden? ‘Siz kimsiniz ya, sizin ne işiniz var orada?’ diyor. Bir yere gelmek ve o yerin hakkını vermek bir erdem işidir. Eğer Cumhurbaşkanı olduysanız o işin hakkını vermelisiniz. Her lafa maydanoz olan bir cumhurbaşkanı olamaz. Eğer bir kişi koltuğa oturup hakkını vermiyorsa o biraz da cehaletin den kaynaklanmaktadır.” Elçinin görevi Anayasanın 141. maddesine göre mahkemeler ve duruşmaların herkese açık olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, diplomatik misyonun görevleri arasında da “bütün yasal imkânlarla kabul eden devletin durumu ve gelişmelerini tespit etmek ve bunlar hakkında gönderen devlete bilgi vermek olduğunu” belirtti. “Büyükelçilerimiz giderler, mahkemeye katılırlar, biz AB’ye üye olmak isteyen bir ülkeyiz” diyen Kılıçdaroğlu, asıl sorulması gerekenin de “Doğru habercilik yapan gazetecilerin cezaevinde ne işi olduğunun sorulması” olduğuna dikkat çekti. l ANKARA / Cumhuriyet İzledik, izlemeye devam edeceğiz İNGİLTERE, FRANSA VE İTALYA DIŞİŞLERİ BAKANLIKLARI TÜRKİYE’DEKİ DİPLOMATLARINA SAHİP ÇIKTI DUYGU GÜVENÇ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Can Dündar ve Erdem Gül’ün davasını izleyen AB’li diplomatlara eleştirilerine Avrupa’dan yanıtlar dün de devam etti. Erdoğan’ın “Yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayımlıyor” sözleriyle hedef aldığı İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner’e Londra sahip çıktı. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Turner’ı hedef alan açıklamalara “Bu dava Türkiye’de ifade özgürlüğü için özel öneme sahip ve biz, AB’li ortaklarımızla bunun gelişimini izlemeye devam edeceğiz” dedi. AB Komisyonu, Washingtonı’ın yanı sıra dün de İngiltere ve Fransa bu tepkilere sert çıktı. İngiltere Dışişleri’nin açıklamasında ayrıca diplomatların ve konsolosların çalışma koşullarını düzenleyen Viyana Sözleşmelerinin ihlal edildiği id Bozdağ’dan tehdit AKP Grup Toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yabancı diplomatlara yönelik tepkisini sürdürdü. Bozdağ, “Konsolosların görev ve yetki alanı konsolosluk binalarının üzerine konulu olan mülkiyeti ve o toprak parçasıyla sınırlıdır. Onun dışında bir alanda yetki ve görevi yoktur. Herkes yetkisinin, görevinin sınırını bilecek ona göre vazifesini yapacak. Bu bireysel bir hare ket değil toplu bir hareket. Hem de casusluk iddiasıyla yapılan yargılamada birden fazla ülkenin başkonsolosunun böyle bir desteğe gitmesi de çok manidar olan bir durumdur. Bunu Türkiye olarak kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye müstemleke değildir, herkes haddini, hududunu, sınırını bilecektir” diye konuştu. Bozdağ, bundan sonra böyle bir durum olursa Türkiye’nin tavrı farklı olur” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet dialarına da yanıt yer aldı: “Diplomatlar, dünya genelinde, diplomatik ve konsolosluk ilişkilerini düzenleyen Viyana Konvansiyonu ile uyum içerisinde düzenli olarak davaları izler” yanıtını verdi. Roth: Taviz yok Almanya Devlet Bakanı Michael Roth’un Ankara’daki sivil toplum ve basın temsilci leriyle temaslarına ilişin yapılan duyuruda mülteci anlaşması uğruna AB’nin temel değerlerinden vazgeçilmeyeceği uyarısı yer aldı. Açıklamada “Diyalog benim açımdan gözardı etmekden daha etkilidir. Fakat bu hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, basın ve ifade özgürlüğü konularda taviz verildiği anlamına gelmez. Türkiye şunu bilmeli ki AB tam bu değerler üzerine ku ruludur, bu değerlere bağlıdır, mülteciler konusundaki işbirliği de bunu etkilemez” denildi. Asıl biz endişeliyiz... Fransa Dışişleri Bakanlığı ise yazılı açıklamasında ise “Asıl biz endişeliyiz” mesajı verdi: “Fransa, Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasını yakından takip etmektedir. Bizim konsolosumuz İstanbul’da ki duruşmanın açılışına birçok diplomatik ve konsolosluk temsilsicisi ile birlikte katılmıştır. Medyanın çoğulculuğu, medyada eleştirel görüşlerin yer alabilmesi ve bilgi verme hakkı demokratik tartışmanın vazgeçilmez unsurlarıdır. Türkiye’nin temel hakları korumak yönünde taahhütlerine bağlı kalması hayati önemdedir. Daha kapsamlı olarak, Fransa, gazetecilere ve akademisyenlere yöneltilerek gözdağı veren, yasal ve idari davalardan endişe duymaktadır.” İtalya Dışişleri Bakanlığı, Başkonsolos Federica Ferrari Bravo’nun, “Viyana Sözleşmesi’yle tam uyum içinde” hareket ettiğini vurguladı. İfade özgürlüğünün Türkiye’deki tartışmalar için temel önemde olduğu belirtilen açıklamada, Avrupanın duruşmaya ilgisinin Türkiye’nin AB’ye aday olmasından kaynaklandığının altı çizildi. l ANKARA Hani güzel günler görecekti çocuklar? Aile içinde tacize uğrayan çocuklar.... Okullarda, kurslarda cinsel istismara uğrayan çocuklar... Başlarına geleni kimselere anlatamayan çocuklar... Küçük yaşta evlendirilen, gerdek gecesi ölen çocuklar... Sadece cinsellikleri değil çocuklukları tümden istismar edilen çocuklar... Canlı bomba olmak üzere eğitilen çocuklar... Eline silah verilip savaşa gönderilen çocuklar... Dağlara çıkan çocuklar... Taş atan çocuklar... Ağır işlerde çalıştırılan çocuklar... Anneleri, babaları tarafından ilanla eşya gibi satılan çocuklar... Gece yarısı şehrin en tehlikeli sokaklarında başıboş dilenen çocuklar... Savaştan kaçarken denizlerde boğulan çocuklar... Onlar... Sizin şu anda okulda olan, masada ders çalışan, odasında oyun oynayan, internette dolaşan; Hayata dair size ilginç sorular soran, şu yemeği seven ama bu yemeği sevmeyen, konuşmayı yeni söken, emeklemekten yürümeye geçen, geceleri sık uyanan, güldü mü gözleri ışıldayan; Dansa, futbola, satranca, edebiyata, tarihe, bilime, resme ya da sinemaya meraklı olan; Güzel konuşan, şaka yapan, içine dönük ya da fazla sosyal olan, gelecekle ilgili hayaller kuran; Burnu annesine, gözleri babasına benzeyen; huyu dayısına, boyu ninesine çeken; Öpmeye kıyamadığınız, üzerine titrediğiniz ve hayatın anlamı bellediğiniz, fotoğraflarını açıp açıp herkese gösterdiğiniz çocuklarınızla... Aynı tarihlerde, aynı dünyada ama bambaşka hayatlara doğdular. Onların arasından canını kurtaracak olanlarla sizin çocuklarınız bir gün birbirleriyle karşılaşacaklar. Fırsat eşitliğini bir hayal olarak bile bünyesinde barındırmaktan artık tamamen vazgeçen bu vahşi düzende, sizin çocuklarınız ve o çocuklar farklı hayaller kura kura ve farklı korkular yaşaya yaşaya aynı hayata asılacaklar. Hayat haliyle paramparça olacak... Her bir parça o çocukların ve sizin çocuklarınızın dünyasında çok tehlikeli yaralar açacak. Bütün bunlar... Siz bir zamanlar çocuklara yazılmış olan bir şiirin iyimserliğini küçümsediğiniz için; dünyayı tercihleriniz ve korkularınız yüzünden nikbinlikten bedbinliğe sürüklediğiniz için olacak. Hani çocuklar... Güzel günler göreceklerdi, güneşli günler göreceklerdi ya... Hani motorları maviliklere süreceklerdi, ışıklı maviliklere; Hani açacaklardı ya son vitesi, adedi devir motorun sesi; Hani bileceklerdi ya ne harikuladedir 160 kilometre hızla giderken öpüşmesi... Siz dayatılan pişmanlıklara ve özendirilen vazgeçişlere kolayca kandığınız için, gerçekleşmedi hiçbiri. Bugün çocukların birçoğu öpüşmeyi hiç öğrenemeden ölüyorlar; Birçoğu da 160 kilometre hızla giderken öpüşmeyi utanılacak bir şey belliyorlar. Çünkü siz... Bundan 30 yıl önce kendiniz, güzel günler görme hayalinizden, motorları maviliklere sürme idealinizden ve 160 kilometre hızla giderken öpüşme hazzınızdan rızanızla, taammüden vazgeçmeyi erdem bildiniz. Fırsat eşitsizliğine isyanı demode saydınız ve yeni dünya düzenine kolay kandınız; Doğan her çocuğun geleceğini boş vaatlerle donattığı vahşetinde eriten bir sistemin pazarladığı tüketim karnavalının cafcaflarına kapıldınız. O yüzden bugün ne kendi çocuğunuzu öbür çocuklardan ayırmaya hakkınız var; ne de kendi çocuklarınızı öbür çocukların yaşadıkları vahşetlerden korumaya mecaliniz... Şimdi içeride uyuyan, oynayan, ders çalışan ve gittikçe daha da zalimleşen bir dünyaya büyümekte olan çocuklarınızdan gidip özür dileyin. Sonra o şiiri... O güzel şiiri çöpten çıkarıp masaüstüne geri indirin. Dünya basını takipte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasına katılan diplomatları eleştirmesiyle başlayan krizi Avrupa ve dünya basını da ilgiyle izliyor. İngiliz Financial Times gazetesinin İstanbul muhabiri Piotr Zalewski, “Türk yetkililer sık sık yabancı diplomatları içişlerine karışmakla suçlamıştı. Şimdi de yasaları delmekle suçluyorlar. Bu ihtilaf, Avrupa’nın Türkiye’le ilişkilerinde yeni bir soğukluğa yol açabilir” diye yazdı. Amerika’nın Sesi muhabiri Dorian Jones da, diplomatik krizin Ankara ve Batılı müttefiklerinin insan hakları ve demokrasi endişeleri nedeniyle ilişkileri halihazırda gerginken yaşandığına dikkat çekti. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle