19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO 2.8720 0.8 kuruş 3.2060 0.8 kuruş FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 10.12 0.01 puan 81.356 1.91 puan 753.63 4.29 lira 112.50 65 kuruş 8 EDİTÖR: YENER KARADENİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY Cumartesi 26 Mart 2016 Kadro olmadıdhöa10vvüayıynloddıarrlsaur! komisyon verelim Hemgizli hem mağdur Hükümet taşeron işçilerin ardından 23 bin 4C’liyi de bir kez daha yarı yolda bıraktı. KPDK’den yine kadro kararı çıkmadı. 23 bin personel ortada kaldı Kamudaki 720 bin taşeron işçinin tamamına kadro vermek yerine, bir bölümünü “sözleşmeli personel” statüsüne geçirmeye hazırlanan hükümet, 10 yıldır kadro bekleyen 23 bin 4C’liyi bir kez daha oyaladı. Memur konfederasyonları ile Çalışma Bakanı’nın katıldığı Kamu Personeli Danışma Kurulu’ndan (KPDK) yi işçilerin memur statüsü ne 4C’lilere kadro ka ne geçirilmesi de toplantı rarı çıkmadı. Yıllardır nın bir diğer önemli konu her platformda talepleri suydu. 4C’lilerin kadro ta ni dile getirmelerine ve lebi yaklaşık 10 yıldır gün bunun da hükümet tara MUSTAFA demde. fından biliniyor olması ÇAKIR İlk olarak TEKEL işçile na karşın 4C’lilerle il rinin eylemleri ile günde gili komisyon kurulması karar me gelen 4C’liler, yıllardır kad laştırıldı. ro bekliyor. Bu talepleri de me 2016’nın ilk KPDK toplantı mur konfederasyonları tarafın sı önceki gün Çalışma ve Sosyal dan hemen hemen bütün top Güvenlik Bakanı Süleyman Soy lantılarda hükümete aktarılı lu ve memur konfederasyonla yor. Ancak hükümet toplusöz rı başkanlarının katılımı ile ger leşme görüşmeleri de dahil ol çekleştirildi. Toplantının ana ko mak üzere bütün toplantılarda nusunu geçici personel statü gündeme gelen bu konuda so sünde bulunan 23 bin 4C’liye mut adım atmak yerine oyala kadro verilmesi oluşturdu. Ka ma yapıyor. muda çalışan üniversite mezunu Önceki günkü toplantıda da memur konfederasyonları 4C’lilere kadro talebini bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’dan, 4C’li personelin kadroya geçirilmesi konusunun net bir takvime bağlanmasını, tarih verilmesini istedi. Artık söz istiyoruz Koncuk, “4C ve üniversiteli işçiler konusunda bu toplantıda bir şey söylemenizi bekliyoruz. Artık bu konuda Çalışma Bakanından bir söz duymak istiyoruz. 23 bin kişi olan 4C meselesini bu kadar uzatmaya gerek yok” dedi. Çalışma ve Sosyal Gü venlik Bakanı Süleyman Soylu ise Bakan Yardımcısı Orhan Yeğin başkanlığında kurulacak bir komisyonun bu konuda çalışmalara başlayacağını belirtmekle yetindi. Soylu, “4C meselesinde bir sonuca ulaşmak için çalışmalar devam edecek, süreci hızlandırmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bir adım daha atmamız gerekiyorsa bir adım daha atalım. Bakan yardımcımız Orhan Yeğin başkanlığında Devlet Personel Başkanlığımız ve Maliye Bakanlığımızın da içinde olacağı bu komisyon çalışmalarını sürdürecek ve bu konuların çözümü için süreci hızlandırma gayreti içinde olacaktır” dedi. l ANKARA İstihdam ve işsizlikte belirleyici rol kadının 2012’den itibaren artan işsizlik oranının tırmanışını sürdürdüğünü vurgulayan TİSK, tırmanışta da iyileşmede de kadının etken rolü olduğunu belirtti Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’na (TİSK) göre, 2015’te yükselen işsizlikte kadınların yeterince iş bulamaması en önemli etken. 2015’te gerçekleşen istihdamda da yine hizmetler sektöründeki ücretli kadın istihdamındaki artış etkili oldu. TİSK, İŞKUR verilerini baz alarak kadınların işgücü piyasasındaki rolünü de içeren “2015 Yılı İşgücü Piyasası Bülteni” hazırladı. TİSK bülteninde, “2015 yılında istihdam oranı erkeklerde 0.2 puan, kadınlarda 0 .8 puan yükseldi. İstihdam artışının temelinde hizmetler sektöründeki ücretli kadın istihdamı var. Son bir yılda erkek işsiz sayısı 78 bin kişi, kadın işsiz sayısı 127 bin kişi artmıştır. Dolayısıyla işsizlik kadınların iş bulamaması ile belirlen miştir” denildi. TİSK bülteninde, “2015 yılında istihdamdaki artışı ağırlıklı olarak kadınlar sağladı. Ancak istihdamın yüzde 70’i erkeklere, yüzde 30’u kadınlara ait. Nüfusun yarısını kadınların oluşturduğu göz önüne alındığında, arada 20 puanlık istihdam boşluğu bulunduğu ortaya çıkıyor” denildi. TİSK Bülteni’nde, istihdam oranını yükseltmek açısından en fazla potansiyele sahip grubun, 11 milyon 498 bin kişi ile ev kadınları olduğuna dikkat çekildi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “İşgücü İstatistikleri 2015” verilerine göre, Türkiye genelinde işsiz sayısı bir önceki yıla göre 204 bin kişi artarak 3 milyon 57 bin kişi, oran ise 0.4 puan artarak 10.3 olmuştu. l Ekonomi Servisi Vergiden şikâyet var Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Namık Ekinci, ABD Ticaret Bakanlığı’nın Türk menşeli inşaat çeliğine yönelik uygulayacağı yüzde 3.64 oranındaki yeni vergiye itirazda bulunacaklarını açıkladı. ABD Ticaret Bakanlığı, 9 Eylül 2014’te antidamping oranlarını tüm Türk firmaları için yüzde sıfır olarak belirlemişti. Ancak bu kararın ardından ABD’li yerli üreticiler tekrar hesaplama yapılması için temyize gitti ve hesaplama metodolojisini değiştiren ABD Bakanlığı, vergiyi artırarak yüzde 3.64 olarak hesapladı. Yeni vergi oranının hemen uygulanmaya başlanmayacağını belirten Ekinci, “Süreç henüz tamamlanmamıştır. İlgili taraf olarak 25 Mart’a kadar görüşlerimizi otoritelerle paylaşacağız” dedi ve ekledi: “Temyiz sonucundaki yeni hesaplama yönetiminin hukuki bir yanı yoktur. Çelik İhracatçıları Birliği olarak ABD’de birlikte çalıştığımız hukukçularımız ile itirazımızı gerçekleştirecek ve süreci yakından takip edeceğiz.” l Ekonomi Servisi Namık Ekinci Kira geliri beyan etme süresi 31 Mart’a uzadı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), dün verilmesi gereken 2015 takvim yılına ait yıllık gelir vergisi beyannamelerinin verilme sürelerini 31 Mart 2016 Perşembe günü mesai saati bitimine kadar uzatıldı. Açıklamada “Elektronik ortamda beyanname veren mükelleflerin, beyannamelerini gün sonuna kadar gönderebilmeleri mümkün dür” denildi. Cezaya düşmemek için 2015’te kira geliri olanların beyanname vermeleri gerekiyor. Maliye Bakanlığı, kira geliri olup beyan etmeyenleri belirlediğinde 2 kat usulsüzlük cezası, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası kesiyor. Ceza kesilenler, devletin verdiği 3 bin 600 lira istisna oranından da faydalanamıyor. Yaklaşık 1.5 milyon kişi, kira geliri beyanı verecek. Yeni uygulamayla hiçbir modele benzemeyen, tümüyle güvencesiz yeni statü icat edildi. İkramiyeler de elden gidecek DİSK Genel Sekreteri ve Dev Sağlıkİş Başkanı Çerkezoğlu, taşeron sağlık işçilerinin 52 günlük ikramiye hakkının yok edildiğini söyledi DİSK Genel Sekreteri ve Dev Sağlıkİş Sendikası Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, hükümetin gündeme getirdiği özel sözleşmeli personel statüsüyle ilgili düzenlenen basın toplantısında, geriye dönük hak kaybı ve kıdem tazminatının yok edilmesinin gündemde olduğunu belirtti. DİSK’e bağlı Dev Sağlıkİş Sendikası, hükümetin gündeme getirdiği özel sözleşmeli personel statüsüyle ilgili, genel merkez binasında basın toplantısı düzenlendi. Özel sözleşmeli personel uygulamasıyla sendikaların, toplu sözleşmelerin tasfiye edileceğini ifade eden Çerkezoğlu, “Taşeron sağlık işçisi arkadaşlarımızın 52 günlük ikramiye hakkı da yok ediliyor” dedi. Yasaklansın En önemli noktanın geriye dönük hak kaybı ve kıdem tazminatlarının yok edilmesi olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “1015 yıldır kıdemi olanlar, yıllardır çalıştıkları işyerinde 50 tane taşeron firma değişse de var olan tüm kazanılmış haklarını sıfırlayacak ve sıfırdan işbaşı yapmış olacak” diye konuştu. Taşeron işçilerin halihazırda aldıkları ücret üzerinden bu statüye geçeceklerini ifade eden Çerkezoğlu, “Taşeron işçiye kadro değil, yeni bir güvencesiz statü geliyor. Yıllardır verdiğimiz mücadele ile kazandığımız sayısız mahkeme kararının, aklın ve vicdanın gereği yapılmalı, kamudaki taşeron işçiler tüm kazanılmış hakları ile birlikte daimi işçi kadrosuna geçirilmeli, sendika ve özgür toplusözleşme hakkı güvence altına alınmalı, taşeron çalıştırma tümüyle yasaklanmalıdır” dedi. l Ekonomi Servisi Tatile internetten geliyorlar Online alışverişte en fazla seyahat satın alınan ülkeler arasında Türkiye, yüzde 60’lık oranla üçüncü sırada yer aldı. Araştırma şirketi Nielsen, 26 ülkede 13 bin katılımcıyla gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre listenin ilk sırasında yüzde 67 ile İspanya ikinci sırada da yüzde 62 ile de ABD bulunuyor. Türkiye’nin online alışverişte dünya sıralamasına girdiği bir diğer alan da paketli gıda ürünleri oldu. Türkiye bu alanda yüzde 21 satın alma oranı ile yedinci oldu. 24 ülkede online ve 2 ül kede yüz yüze 13 binden fazla kişiyle gerçekleştirilen Nielsen’in araştırmasına katılanların yüzde 57’si son 6 ay içerisinde yurtdışındaki bir eperakende firmasından ürün satın aldığını söyledi. Ödeme karttan Son altı ayda online alışveriş yaptıklarını ifade eden katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 53) ödeme için kredi kartlarını kullanırken, yaklaşık her on katılımcıdan dördü PayPal, ATM kartı (yüzde 39) ya da banka hesaplarından otomatik ödeme (yüzde 38) yapıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 57’si, son altı ayda Türkiye’den tatil aldı. Çağlayan Adliyesi’nin birinci katı yükünü almış, mahkeme salonunun dolup taşacağı erkenden belli olmuştu. Can Dündar ile Erdem Gül’ün yargılanacağı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann duruşma saatinden, yirmi dakika önce geldi. Ve görev yaptığı ülkenin halkını iyi tanıyan diplomatlara özgü bir atiklikle, o sıra kapalı olan salon kapısının hemen önünde mevzilendi. “Bu davanın büyükelçi düzeyinde izlenmesi, Almanya’nın devlet olarak burada olması anlamına gelir” diyordu bir avukat... Erdmann’dan kısa süre sonra, çok sayıda ülke konsolos ve diplomatik görevlileri art arda göründü. İzleyici grubu tam yoğunlaşmıştı ki, bir anonsla duruşma salonunun farklı bir yerde olduğu duyuruldu. Kalabalık koşar adımlarla merdivenlere yöneldi. Dışardan halimiz biraz eğlenceli görünüyor olsa da şık giysileri ve takıları içinde nefes nefese kalan diplomatlar, milletvekilleri, STK temsilcilerinin pek eğleniyormuş gibi bir hali yoktu. Nihayet salon, tek kişilik yer kalmamacasına dolduğunda, mahkeme başkanı duruşmayı başlattı. Altı ilin baro başkanı (Gaziantep, Hatay, Bursa, Osmaniye, Adana, Diyarbakır başkanvekili) Can ile Erdem’i savunmak üzere gelmişti. Sayabildiğim 50’ye yakın avukat; salona girebilenlerdi. HHH İlk oturuma yoğun ilgi gösteren herkes, açık ifade etmese de Anayasa Mahkemesi (AYM) kararının ardından Can ile Erdem hakkında, yeniden bir tutukluluk kararının çıkıp çıkmayacağı konusuna odaklanmıştı. Normalde, anayasasında “hukuk devleti” yazan ülkelerde; AYM’nin verdiği bir kararın, herkes için bağlayıcı olduğunun tartışılması bile ayıp kaçardı. Bu kadar akıldışı ve sakat bir ihtimalin tartışılmasının yegâne sebebinin, Cumhurbaşkanı’nın AYM kararını hedefe koyup, “istikrarlı” biçimde eleştirmesinin olması ise başka bir tuhaflıktı. Nitekim avukatlar Tora Pekin, Ergin Cinmen, dünkü duruşmada Erdoğan’ın karara nasıl saygı duymadığını anlattığı ifadelerini okuyarak mahkeme heyetine anımsattılar. “Cumhurbaşkanı sizden AYM kararına uymamanızı istiyor” sözleri kayda geçti. Duruşmaya damgasını vuran asıl konu farklı oldu. Duruşmanın kapatılması talebi, ifade özgürlüğü bakımından aslında hiç açılmaması gereken davanın karakterine o kadar da aykırı değildi belki. Yine de bu durum, karar açıklandığı an büyük bir tepkinin yükselmesine engel olmadı. İzleyicilerin, mahkeme heyeti oturur, güvenlik görevlileri oradayken gösterdiği protestonun “tonu”, korku duvarında bir eşiğin aşıldığını göstermesi bakımından dikkate değerdi. Dikkate değer ve siyaseten ironik sayılabilecek diğer not ise “mağduriyet”e dair. Son birkaç yıldır artan kudretlerini konuşup yazdığımız Erdoğan ile MİT, mağduriyetleri nedeniyle davaya katılmak istedi. Mahkeme de kabul etti. Bu koşullarda yasalarla, fonlarla güçleri sürekli arttırılan, MİT ile Cumhurbaşkanı’nın neden ve nasıl mağdur olabileceklerini öğrenmemiz çok kolay görünmüyor. Devlet sırrının tanımlanmadığı bir hukuk sisteminde, dava halka kapatıldı çünkü. Ama gazeteciliğin yargılandığı; Erdoğan’ın, MİT’in mağdur; duruşmaların gizli olduğu bu davada; bir grup milletvekilinin duruşmalarda halk adına bulunma talebi ve bu talepteki ısrarı ise hukuk devleti mücadelesi bakımından kıymetlidir. CEVAP VE DÜZELTME METNİ << Baştarafı 1. sayfada 8. sayfada “Gazcı fabrikaya IŞİD soruşturması” başlığı ile verilen haberde, DaeKwang Chemical Co. Ltd’in IŞİD’e bomba temin ettiği, Türkiye’deki ortakları üzerinden IŞİD’e patlayıcı madde sattığı ve Güney Kore Polisi ve Güney Kore İstihbaratı’nın aleyhinde soruşturma başlattığı belirtilmiştir. Müvekkil DaeKwang Chemical Co. Ltd. ticari saygınlığına sahip uluslararası bir şirket olup, IŞİD ile hiçbir bağlantısı bulunmamakta, IŞİD’e patlayıcı madde temin etmemekte, Türkiye’deki ortakları Meydan ve Mercan Şirketleri üzerinden IŞİD’e patlayıcı madde satmamakta ve bu konuya ilişkin aleyhinde Güney Kore Polisi ve Güney Kore İstihbaratı tarafından açılmış bir soruşturma bulunmamaktadır. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur. DaeKwang Chemical Co. Ltd. Vekili Av. Nilhan Artan Kanbir C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle