19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cuma 18 Mart 2016 [email protected] Mick Jagger’dan bir şaka Rolling Stones topluluğunun Mexico City konserine solist Mick Jagger’ın Sean Penn esprisi damga vurdu. Sanatçı, ülkede son anda yakalanan kaçak uyuşturucu lideri Joaquin ‘El Chapo’ Guzman’ın Penn EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ile hemen öncesinde yaptığı söyleşiye gönderme yaparak, “Penn otelime söyleşiye geldi, ama ben kaçtım!” deyince hayranları kahkahayı patlattı. 17 Savaşın absürdlüğüHaftanın filmi ‘Mükemmel Bir Gün’ bugün gösterime giriyor Mick Jagger Fernando Leon de Aranoa’nın savaşın anlamsızlığı ve absürdlüğü üstüne yazıp yönettiği 2015 İspanya yapımı film, yer yer mizahi bir yaklaşımla etnik iç savaş dramına bakıyor Bosnalı Müslümanları kitleler halinde katleden, kadınlara tecavüz eden Sırp zalimliğinin doruğa çıktığı, Hırvatların da karıştığı, Tito’nun eski Yugoslavyası’nın parçalandığı ve filmde söylendiği gibi Birleşmiş Miskinler’in de (Milletler’in) önleyemediği o korkunç iç savaşın sonlarına doğru, 1995’te ‘Balkanlar’da bir yerde’ geçiyor, Katalonyalı yönetmen Fernando Leon de Aranoa’nın savaşın anlamsızlığı ve absürdlüğü üstüne yazıp yönettiği, 2015 İspanya yapımı “A Perfect DayMükemmel Bir Gün”. Yol filmine evriliyor Yönetmen De Aranoa’nın yer yer mizahi bir yaklaşımla etnik iç savaş dramına bakarak ve içerdiği tüm tehlike, umut ve mantıksızlık öğeleriyle savaşın saçmalığını vurgulayarak hümanist bir finale eriştirdiği, punk rock şarkılarla bezeli ve adını da muhtemelen Lou Reed’in ünlü şarkısından alan “A Perfect Day” sonuçta iz bırakan, esaslı, sağlam ve dokunaklı bir trajikomedi olarak belleğimizde şimdiden yerini aldı baştan belirtmek gerekirse. Birleşmiş Milletler’in uluslararası sivil personelinden, iki arabalı, dört kişilik gönüllü bir Sınırlar Ötesi Yardım Ekibi’nin kahramanları olduğu “Mü Film, her tarafa bubi tuzakları döşenmiş, asker zorbalığının geçerli olduğu tehlikeli bir arazide geçiyor. kemmel Bir Gün”, silahlı çatışmalarla vuruşmaların devam ettiği, mayınlanmış bir bölgedeki bir kuyuya su kaynaklarını kirletmek için atılmış ve şişmiş bir cesedin nafile çıkarılması çabalarıyla başlıyor. Ceset tam kuyunun ağzına kadar çekilmişken ansızın ip kopuyor ve yardım ekibimiz bizzat Birleşmiş Milletler’den kaynaklanan bir dizi bürokratik engellerle ve savaş ortamının olumsuz koşullarıyla karşılaşıyor habi re. Tankerle getirdikleri suyu kuyularından olmuş çevre sakinlerine satan kimi fırsatçıların da hikâyeye dahil edildiği filmde, yaşananlara hep mizahi yönden bakan, esprili Amerikalı B. (Tim Robbins), Porto Riko asıllı Amerikalı Mambru (Benicio Del Toro), çıtkırıldım ama doğrucu Davud Fransız Sophie (Melanie Thierry), Mambru’nun eski gözağrısı Rus dilberi Katya’dan (Olga Kurylenko) ve Boşnak tercüman Damir’den (Fedja Stukan) oluşan yardım ekibi arabalarına atlayıp önce ip aramaya koyuluyor. Giderek gariban ineklerin kobay gibi kullanıldığı, her an serseri bir mayına rastgelinecek, her tarafa bubi tuzakları döşenmiş, asker zorbalığının geçerli olduğu, ceset ve leşlerle dolu tehlikeli bir arazide, birtakım talihsiz durum ve komik raslantılarla sürdürülen, matrak bir yol filmine dönüşüyor “Mükemmel Bir Gün”. Şbriiiylddldieektshodesoylezacunaamnıyşsabarihlranfneilmlmeış Bu filmde ne işi var denebilecek Kate Winslet, filmde hapisteki mafya babası kocasının yerini alıyor. Suç bilmecesi Beylik soygun suç filmlerinin Avustralyalı yönetmeni Hillcoat eliyle çekilmiş hikaye bu kez epeyce kafa karıştırıcı bir şekilde anlatılmış Amerikan sinemasının yıllar yılı tezgâhlayıp önümüze sürdüğü, artık bütün safhalarını, gidişini, akışını nerdeyse ezberlediğimiz, temelde birbirinin aynısı denebilecek beylik soygunsuç filmlerinin Avustralyalı yönetmen John Hillcoat eliyle çekilmiş ancak bu kez epeyce kafa karıştırıcı bir şekilde anlatılmış, her zamanki gibi malum cinsten araba takip ve şiddet dozu ayarlanmış, bildik heyecan sahneleriyle soslandırılmış, yeni bir örneği bugün “Kod Adı 999” adıyla gösterime giren “Triple 9”. Georgia’nın Atlanta kentinde, 45 deneyimli asker eskisi, kulağı kesik profesyonel suçlulardan oluşan bir çetenin, içerden kirli bir polisin de yardımıyla yaptığı, kanlı bir banka soygunu bölümüyle açılıyor “Kod Adı 999”. Ne var ki devamında işlerin pek çetenin istediği gibi gitmediği film, sözümona aksiyonu bol, sert, hızlı ve sürükleyici bir polisiye serüven olarak ancak bu türün meraklısına hitap edecek nitelikte tezgâhlanmış, sıradan bir Amerikan yapımı özetle. Bu filmde ne işi var denebilecek Kate Winslet’in hapisteki mafya babası kocasının yerini almış, gözünü budaktan esirgemez bir suç patroniçesini oynadığı filmin Woody Harrelson, Casey Affleck, Chiwetel Ejiofor, Aaron Paul, Teresa Palmer ve Anthony Mackay gibi oyunculardan oluşan kadrosu epeyce gösterişli aslında ama bir dijital çağ soygununa dayanan hikâyesi ve sinematografisi pek vasatı aşamıyor yaklaşık iki saat süresince. Minik jointleri içmeden duramayan polis amiri Woody Harrelson’la acemi ama idealist yeğeni rolündeki (epeyce kilo aldığı gözlenen) Casey Affleck’in iyileri oynadığı filmde kirli polisi canlandıran Chiwetel Ejiofor’un da nispeten sivrildiği söylenebilir. Babaeski, Orhan Kemal’i unutmadı Türk edebiyatının usta kalemi Orhan Kemal, Kırklareli Babaeski ilçesinde düzenlenen panel ile anıldı. Babaeski Belediyesi’nde geçen günlerde düzenlenen “Babaeski Orhan Kemal’i Anıyor” söyleşisine CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Babaeski Belediye Başkanı Avukat Abdullah Hacı, CHP Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur, sivil toplum kuruluşu üyeleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Babaeski Belediye Başkanı Abdullah Hacı, 46 yıl önce Orhan Kemal’in hayatını kaybettiğinde cenazesinin Bulgaristan’dan Babaeski’ye getirildiğini ve yazarın cenaze arabasına Babaeskili işçilerin “Biz işçiler hatıran önünde saygı ile eğiliyoruz” yazılı dövizi astığını anımsattı. Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü ise Babaeski’nin kendisi için çok önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “1970 yılında babamın cenazesini Kapıkule’den aldık. Çok büyük bir konvoyla İstanbul’a doğru gidiyoruz. Babaeski’de durduk, durdurulduk. Böyle bir grup işçi, Bulgaristan’dan gelen bir minibüs var. Cenaze onda çün kü birtakım başvurular yapıldı. Valilik bize cenaze arabası vermedi. Bulgarlar da bunun üzerine dediler ki ‘Biz İstanbul’a kadar taşırız bu cenazeyi’. Babaeski’de durdu araç. Babaeski’de işçiler, kartona çıtayla raptiyelenmiş bir yazı verdi. ‘Biz işçiler hatıran önünde saygıyla eğiliyoruz.’ O kadar muhteşem bir şeydi ki ve de çok basit bir iple bağlamışlar. Onu aracın sileceğine taktık ve o şekilde devam ettik yolumuza. Onun için Babaeski benim için çok önemli bir yer. 46 yıl sonra Babaeski Orhan Kemal’i unutmadı.” Yazar Mazlum Vesek ile Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü konuşmacı olarak katıldı. Ayraç’tan Kemal Tahir özel sayısı Ayraç dergisi, 13 Mart’ta 106’ncı doğum yıldönümü ile hatırlanan edebiyatçı Kemal Tahir’e özel bir dosya ile okur karşısına çıktı. Dergi, “Yeni bir Türkiye’den söz edilen, Osmanlı’ya özlem duyulan, resmi tarihin eleştirilip yargılandığı, yerelliğin önemsendiği bu dönemde muhafazakâr kesimin en çok gönderme yaptığı ve andığı isim Cemil Meriç ve Tanpınar ile beraber Kemal Tahir” olgusunu büyüteç altına alıyor. Dergide edebiyatçıya yönelik farklı metinleriyle Ömer Faruk K., Yaşar Öztürk, Salim Olcay, Sezai Coşkun ve Tahir’in Çorum Cezaevi’nden arkadaşı Kemal Erdoğan ile yapılmış söyleşiler de bulunuyor. Sinatra Jr. hayatını kaybetti Amerikalı vo kal ustası Frank Sinatra’nın kendi siyle aynı ismi taşı yan, ilk eşi Nancy Barbato’dan olan oğlu Frank Sinatra Junior, kaldırıldığı hastanede yaşam savaşını yitirdi. Müzisyenin “Sinatra, Sinatra’yı Söy Frank Sinatra Junior lüyor” adlı konser turnesi sırasında rahatsızlandığı iddia ediliyor. Şarkıcının hastalanmadan ön ce, konser hazırlığında olduğu öğrenildi. Bowie’nin imzasını taşıyan soyut otoportresi Bowie tablosuna yüksek fiyat Yakın zaman önce hayata veda eden İngiliz rock ikonu David Bowie’nin imzasını taşıyan soyut otoportresi, Lyon & Turnbull müzayede evinin düzenlediği etkinlikle 22 bin 500 sterline satıldı. İlk ortaya çıktığında 3 ila 5 bin sterlin arası fiyat biçilmiş olan ‘DHEAD’ adlı yapıt, 1998 yılında Artaid 98 isimli etkinliğe katkı amacıyla bağışlanmıştı. l Kültür Servisi Bacon’ın otoportresi rekoru hedefliyor İngiliz çağdaş ressam Francis Bacon’ın imzasını taşıyan nadir ve ‘iyimser’ ruhlu bir ikili otoportre çalışması, Sotheby’s Müzayede Evi tarafından 11 Mayıs’ta satışa sunulacak. 45 yıl aradan sonra ‘ilk sahibi’nden satışa çıkarılan çalışmalar 1970 yılına ait iken, eserlerin 22 ile 30 milyon dolar arasında satılacağı öne sürülüyor. l Kültür Servisi Bizans hafızasına Boğaziçi’nden bakış Boğaziçi Üniversitesi Bizans Çalışmaları Araştırma Merkezi 1819 Mart tarihlerinde “Türkiye’de Bizans Çalışmaları: Yeni Araştırmalar, Farklı Eğilimler” başlıklı bir konferans düzenliyor. Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleşecek konferans, Türkiye’de Bizans tarihi, mimarisi ve arkeolojisi üzerine diyalog ortamı sağlamayı amaçlıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle