19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 18 Mart 2016 EDİTÖR: CAN DOKER BAŞBAKAN DAVUTOĞLU, “ÖZEL GÜVENLİK TEDBİRLERİ ALINIYOR” DEMİŞTİ AMA... Bombalar AŞTI’den Kızılay’da 35 kişinin öldüğü saldırıda kullanılan patlayıcıların Şanlıurfa’dan kurye tarafından bavul içinde otobüsle Ankara Otogarı’na getirildiği ortaya çıktı Ankara’da bulunan Avrupa Birliği ülkeleri büyükelçileri, Kızılay’da patlamanın meydana geldiği yere karanfil bıraktı. Kızılay saldırısını TAK üstlendi Ankara’da 13 Mart’ta Kızılay’da 37 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıyı Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı örgüt üstlendi. Örgütün açıklamasında, saldırıda sivillerin değil güvenlik güçlerinin hedeflendiği savunularak “yapılan polis müdahalesi sivil kayıpların da olmasına yol açmıştır. Bu sebeple kirli savaşın sorumlu ve yürütücüleriyle hiç bir bağı bulunmayan sivil kayıplardan dolayı üzüntümüzü belirtiyoruz” denildi. “Sivil ölümlerinin savaşın kaçınılmaz bir sonucu” olduğu ileri sürülerek, ölümlerden AKP iktidarı sorumlu tutuldu. TAK açıklamasında, eylemlerinde ilk kez kadın militan kullanıldığı, saldırının başka bir ülkeyle bağlantısının olmadığı savunuldu. l Yurt Haberleri 29kişinin öldüğü Merasim Sokak’taki patlama firari terörist Vahit Ayçil, bavul içindeki patlayıcıları teslim aldı. Emniyetin özellikle Vahit Ayçil’in dan sonra Başbakan Ahmet soy adını Kılıç olarak basına sız Davutoğlu’nun başkente özel dırdığı ve hedef şaşırttığı öğre güvenlik tedbirleri alacağını belirtmesine karşın Kızılay’da ALİCAN ULUDAĞ nildi. AŞTİ’deki güvenlik kamera görüntülerinin incelenmesinin 35 yurttaşın öldüğü terör eyle ardından 3 ismin buradaki bir ka minde kullanılan patlayıcıların fede oturdukları tespit edildi. Şanlıurfa’dan bir kurye tarafından otobüsle Ankara’nın otogarı AŞTİ’ye geti Gelip, alıp gittiler rildiği ortaya çıktı. Bir bavul içine sak Emniyetin yüz tanıma sistemine ka lanan patlayıcılar, burada bombacı Se yıtlı olan Seher Demir’in polis ve savcı her Çağla Demir ile olayın organizatörü lıkta araması olmasına karşın AŞTİ’de Vahit Ayçil’e teslim edildi. neden yakalanmadığı, bir bavul dolusu 10 kişi adliyeye patlayıcının nasıl rahatlıkla AŞTİ’den çıkarıldığı, otobüsün Ankara’ya gelir 13 Mart’ta Güvenpark’taki otobüs du ken neden yolda hiçbir aramadan geçi raklarına yönelik bombalı araçla dü rilmediği soru işaretleri yarattı. Özellik zenlenen ve 35 sivilin öldüğü saldırıy le AŞTİ’deki kameraların da yetersiz ol la ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. duğu, bombacıların görüntülerinin net Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde olmadığı öğrenildi. ifadeleri süren 10 kişinin, bugün ad Çağla Seher Demir ve Vahit Ayçil ise liyeye çıkarılması bekleniyor. Şüp saldırıdan bir gün önce Ankara’nın il helilerin ifadelerine göre, saldırı çeleri KızımcahamÇamlıdere civarında da kullanılan patlayıcılar Kobani’den araca yükledikleri ve düzeneği hazır Şanlıurfa’ya getirilerek gömüldü. 11 ladıkları değerlendiriliyor. Canlı bom Mart günü ise M.V.D. adlı kurye, amon ba Çağla Seher Demir’in Ankara’ya oto yum nitrat ve balmumuyla güçlendiril büsle geldiği belirlenmişti. Saldırıda miş, TNTRDX türü patlayıcıları bavu kullanılan BMW marka beyaz aracı ise la koyarak otobüsle Ankara’ya getirdi. Vahit Ayçil’in başkente getirdiği ve bu M.V.D’yi AŞTİ’de karşılayan Seher Çağ rada buluştukları tespit edildi. la Demir’ve sevgilisi olduğu söylenen l ANKARA Demirtaş: Kızılay ‘Yüz tanıma’ çalışmıyorsaldırısınıkınıyoruz HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve milletvekilleri Silvan’da Nevruz kutlamasına katıldı. Ankara’da 10 Ekim barış mitingi, Kızılay ve Merasim sokaktaki katliamları kınadıklarını ve bu tutuma devam edeceklerini kaydeden Demirtaş, “Ankara’daki katliam büyük bir zulüm. İnsanlığımızdan utandık. Cizre’de diri diri insanların yakılması için emir verdin. Bu zulüm ne olacak? Siyaset cesaret işidir. Şu günlerde yakaDemirtaş lamazsak ülke daha kötü duruma girer. İşte isteriz ki bu Nevruz bunun vesilesi olsun” dedi. “Ülke paramparça, insanlar korkuyor” diyen Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Koşullar ne kadar zorlu ve zahmetli olarsa olsun barış için çaba sarf etmekten vazgeçmeyeceğiz. Çatışmalar, operasyonlar dursun, hendek ve barikatlar kalksın diyalog ortamı oluşturulsun diyoruz. Kürtler bir şey istemiyor, gölge etmeyin başka ihsan istemez.” l MAHMUT ORAL Dink sanığından ilginç iddia ‘Necdet Menzir öldürülecekti’ CANAN COŞKUN Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dava kapsamında yargılanan eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadesin de, eski bakan Necdet Menzir’in öldürüleceği bilgisini aldıklarını ve Menzir’i yurtdışına çıkarttıklarını belirtti. Duruşmada ifade veren Uzun, aralarında Sabri Uzun Necdet Menzir’in de bulunduğu üç bakan için suikast ihbarı geldiğini, üç bakanın koruma amaçlı yurtdışına çıkarıldığını anlattı ve çok çarpıcı şu ifadeyi verdi: “O bakana söylendi, ‘Sen öldürüleceksin’ dendi, o bakan yurtdışına çıkarıldı. Yine, Necdet Menzir öldürülecekti. Biz Necdet beyi yurtdışına çıkarttık o tarihte. Yazı yazmadık, karar almadık ama yurtdışına çıkardık. Bizim böyle pratik uygulamalarımız da oldu. Başka bir bakan daha var, ismini yıpratmak istemiyorum, kullanmak istemiyorum.” Emniyet’in 2012 yılında geliştirdiği ‘yüz tanıma sistemi’nin Türkiye’nin hiçbir yerinde kullanılmadığı ortaya çıktı. Sistem bir tek Saray’da çalışıyor ALİCAN ULUDAĞ 35sivilin katledildiği Kızılay Güvenpark saldırısını düzenleyen ve 3 yıldır aranan PKK’li Seher Çağla Demir’in emniyetin yüz tanıma sistemine kayıtlı olmasına karşın önceden fark edilmemesi soru işareti yarattı. 2012’de Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından özel bir yazılımla geliştirilen yüz tanıma sisteminin, Türkiye’nin hiçbir yerinde kullanılamadığı ortaya çıktı. Yüz tanıma sisteminin başkentte kullanıldığı tek yerin Cumhurbaşkanlığı olduğu öğrenildi. Gerekli altyapı yok Cumhuriyet’in yaptığı araştırmaya göre, yüz tanıma sistemi fiilen Türkiye genelinde kullanılmıyor. Bunun için gerekli altyapı kurulmadı. Özellikle Türkiye’nin kurulmadık kenti kalmayan MOBESE ile yüz tanıma entegre edilmedi. Bu nedenle şüpheli kişiler, MOBESE kameralarına yakalansa da yüz tanıma sistemi olmadığı için fark edilmiyor. Son 5 ayda üç bombalı saldırının yaşandığı başkent Ankara’da da yüz tanıma sistemi kullanılmıyor. Yüz tanıma sisteminin başkentte kullanıldığı tek yerin Cumhurbaşkanlığı olduğu öğrenildi. Bunu da Saray’ın korumaları kullanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezilerinde yüz tanıma sistemi özelliği olan bir araçla şüpheli kişiler taranıyor. Yüz tanıma sistemi, 17 Şubat’ta 29 kişinin öldüğü Merasim Sokak saldırısından sonra da gündeme geldi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Valiliği’nde başkentin güvenliği konulu özel bir toplantı yaptı. Toplantıya emniyet müdürü, vali, başsavcı, jandarma komutanı ve MİT bölge temsilcisi katıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak, bu toplantıda Davutoğlu’na Ankara’nın merkezi noktalarına her yerine yüz tanıma sistemi kurulmasını önerdi. Bu durum da başkent Ankara’da yüz tanıma sisteminin olmadığını ortaya koydu. Kritik bölgeye koruma Güvenpark’taki saldırının ardından, Kızılay güzergâhından Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı gibi güvenlik birimlerinin önüne giden yollarda trafiğe kapalı alanlar yaratıldı. Atatürk Bulvarı’nın Akay Kavşağı’nda, yer üstünden sağa dönen sapak beton bariyerlerle trafiğe kapatıldı. l ANKARA / Cumhuriyet İKİNCİ BOMBACI ÜNSAL’IN YAKINI A.K. konuştu: Saf ve apolitik biriydi Ankara’da 13 Mart ’ta düzenlenen bombalı saldırı okudu. Babası ameliyat olduğunda ziyaret için gelmişti. En son o yı gerçekleştiren iki saldırgan zaman görmüştüm. Saf, kendi ha dan biri olduğu ileri sürülen Öz linde biri gibi gelmişti bana. Apo gür Ünsal’ın Zonguldak’ta otu litik bir yapısı vardı. Bu olayları ran ve ikisi de emekli olan baba duyduğumuzda ilk önce Özgür’ün sı A.S.Ü. ile annesi G.K.’nin 2006 kayıp olduğunu duyduk. Sonra yılında boşandıkları ifade edil Ünsal gazetelerden saldırıyla bağlantı di. G.K.’nin oğlu Özgür Ünsal ile sı olduğunu duyduğumda şoke ol Ankara’ya yerleştiği, baba A.S.Ü.’nün dum. Ben böyle bir şeye ihtimal veremi de Ukrayna’ya gittiği belirtildi. Özgür yorum. Gazetelerde ismi geçen V.K. ile Ünsal’ın Zonguldak’ta oturan akrabası arkadaş olduğunu duydum fakat kadınla A.K., Özgür Ünsal’ı en son 8 yıl kadar ön herhangi bir ilişkisi olup olmadığını bil ce gördüğünü belirterek şöyle konuştu: miyorum. Şimdiye kadar ne siyasi ne de “Çok görüşmezdik. Hep dışarılarda bir örgütle ilgili bağlantısını duymadım.” Kılıçdaroğlu, akademisyenLerin tutuklanmasını sert sözlerle eleştirdi: Silah alıp dağa mı çıktılar? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçda roğlu, barış bildirge sine imza atan akade misyenlerin tutuklan masını, “Bu demokrasi ye atılan en derin dar Kılıçdaroğlu belerden birisidir. Demokrasi artık bizim ül kemizde yok” diyerek eleştirdi. “Akademisyenler ellerine silah alıp dağa mı çıktı?” diye soran Kılıçdaroğ lu, “Türkiye nereden nereye geldi. Hitler faşizminden kaçan bilim insanlarını kucaklayan Türkiye’den, kendi öğretim üyelerini hapse atan bir ülke haline geldik” diye konuştu. ‘Yardım, yataklık AKP’den’ Kılıçdaroğlu, Beşir Atalay’ın, “Öcalan’ın düşünceleri bizim de düşüncelerimiz” sözlerini anımsatarak, “Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapan bir parti Türkiye’yi yönetmeye çalışıyor. Te rör örgütlerine, başta PKK’ya yardım ve yataklık yapan parti Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yöneticileridir” diye konuştu. CHP Parti Meclisi ise dün yapılan toplantının ardından yayımladığı Sonuç Birdirgesi’nde, terör saldırıları ve akademisyen tutuklamalarını kınayarak, “Baskı yoluyla sindirme, korkutma politikalarına boyun eğmeyeceğimizi, özgürlük mücadelesinde demokrasinin meşru gördüğü her yola başvuracağımızı duyururuz” dedi. haber 11 Gidersen ıslık çal Senin gitmen, kalman, devletin yıkılması falan hiç mühim değil. Bir ülke, bir halk nasıl yıkılır... Biz bizzat nasıl yıkılırız... İnsan, ne olursa yıkılır... Onu düşünüyoruz. Eğer bu ülkeden, düşünce özgürlüğüne sahip çıkan akademisyenler giderse... Üniversiteler tamamen tekkeye, medreseye dönerse... Bilimsellik dogmatizmin egemenliğine girerse... Hepimiz yıkılırız. Eğer bu ülkeden, kendi menfaatını iktidarın menfaatıyla bir tutmayan; korkusuzca haber yapan gazeteciler giderse... Haber alma özgürlüğü tümden biterse... Kimse köşesinde iktidar aleyhine tek bir kelime bile edemezse... Yandaş olmayanlar türlü bahanelerle tek tek hapse girerse... Hepimiz yıkılırız. Eğer bu ülkeden, hukukun üstünlüğünü savunan, adalete gerçekten inanan hukukçular giderse... Hâkimler, savcılar iktidar adına çalışan tetikçilere dönerse... Yasalar yerini buyruklara terk ederse... Anayasa yerine saraydan çıkma fermanlar ortada fır dönerse... Hepimiz yıkılırız. Eğer bu ülkeden sözünü sakınmayan, yaratıcılığını yalakalığa çevirmeyen, bildiğini, inandığını açık açık söyleyen sanatçılar giderse... Tiyatrolar müsamereye, şiirler ilahiye, romanlar kutsala methiyeye dönerse... Mizahçılar sinerse... Müzik susar, dans biter, sansür şaha kalkarsa... Hepimiz yıkılırız. Eğer bu ülkeden, her türlü savaşa karşı çıkan, mutlak barış için yeni diller arayan, özgürlüğü ve eşitliği savunan insanlar giderse... Sendikalar, dernekler, sivil toplum kuruluşları kapatılırsa... Yürüyüşler, grevler, eylemler yasaklanır, sokağın sesi kısılırsa... Hepimiz yıkılırız. Eğer bu ülkeden cesaret giderse... Korku her yere sinerse... Herkes evine çekilip televizyonda eğlence programları izlerse ve sustukça kendisine gelecek olan sırayı öğrenilmiş bir tevekkülle beklerse... Yıkılırız... Gerçekten yıkılırız. Bunu sen de biliyorsun... Biz de biliyoruz. “Ben gidersem... devlet yıkılır” diyorsun. Devletlerden bize ne, ayakta durması gereken insandır. Sen şimdilerde insanları bir bir deviriyorsun; dik duranlara tahammül edemiyorsun. Gazetecileri, sanatçıları, hukukçuları, akademisyenleri avlıyorsun. Ülkenin geleceğine dair son bir umut olabilecek tüm kaleleri vahşice bombalıyorsun. Sen gidersen, devlet falan yıkılmaz. Devlet denilen meret her seferinde küllerinden yeniden doğar. Hem de bir öncekiyle aynı açmazlarla, çıkmazlarla ve potansiyel faşistliklerle... O yüzden devletin yıkılmasını dert etmenin bir anlamı yok. Yeni faşist devletlere, yeni diktatörlere direnebilecek insan önemli. Bugün değilse bile bir gün, mecbur, gideceksin ve yerini bu coğrafyada sık sık olduğu gibi belki de beterine terk edeceksin... Kendinden sonrakilere sindirilmiş ve korkutulmuş, savunmasız bir ülke bırakmaya yeminli iktidarının yarattığı büyük tahribatın altından kalkmak zor olacak. O yüzden mesele senin gidip gitmemen değil; bu süreçte bizim elimizden gidenler, gidecekler... Hukukçular, akademisyenler, sanatçılar, gazeteciler, sivil direnişçiler... Bu ülkede fikirleri yüzünden onlar ardı ardına hapse giderse... Herkes korkudan sinerse... Ve ülke bunu katlanarak, susarak izlerse... Devlet değil ama insan yıkılır, halk yıkılır, hayat toptan yıkılır. O yüzden sen ister git, ister gitme... Bizim derdimiz, sen gidersen değil sen kaldıkça yıkılanlar, yıkılacaklar. Bu arada bir mucize olur da gidersen, ıslık çal. Müslim: Ankara’daki saldırıyı kınıyoruz Ankara’da 13 Mart’ta 37 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırı ile ilgili hükümet YPG’yi suçlarken, PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’den açıklama geldi. Geleneksel Süleymaniye Forumu’nun Salih Müslim 4’üncüsüne katılmak üzere Süleymaniye’de bulunan PYD Eşbaşkanı Müslim, “Hangi grup yaptıysa Ankara saldırısını kınıyoruz. Rojava’ya yönelik suçlamaları reddediyoruz” dedi. Roj News’in konuyla ilgili sorularını da yanıtlayan Müslim, AKP hükümetinin saldırıyla ilgili kendilerini suçlamasıyla ilgili, “Evinde oturup insanları suçlamak kolay. Ellerinde nasıl bir delil var, hani delil?” ifadesini kullandı. Müslim, “Bu patlamayla hiçbir alakamız yoktur” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle