19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 23 Şubat 2016 yorum alı günü yazım şu paragrafla başlıyordu: “Veziri Azam, geçen yıl 5 Mart’ta, Nev York’ta Amerikalılara ‘Türkiye’nin bir istikrar adası’ olduğunu söyledi. ‘Türkiye’nin bir istikrar adası’ övgüsünü 18 Ocak’ta, Londra’da sürdürdü. Son olarak da 6 Şubat’ta Kazakistan’da ‘Türkiye isKavşak tikrar adasıdır’ dedi. ‘İstikrar adası’ Türkiye’ye göz atalım…” HHH Gün geçmiyor ki Türkiye’nin dört bir köşesinden güvenlik görevlileri ile ilgili şehit haberleri gelmesin. Önceleri şehit sayıları “bir” idi. Zamanla sekize de çıkar oldu. İşin ilginç yanı, bazı gazetelerimizde bu haberler artık sayfanın dibinde, tek sütun olarak yayımlanıyor! 14 Özgen Acar Dış politikamız değişmek zorunda vet, dış politikamız değişmeli. Ancak şu anda, Meclis’te tartışılıp olgunlaştırılmamış, belirlenmemiş “uygulamalarımız” var sadece. “Ben yaptım oldu” anlayışı ile yürütüldü ve Türkiye’yi tarihinde ilk defa olarak herkesle kavga ve çatışmanın içine soktu. Tabii S.Arabistan, Katar, Bahreyn gibi anti demokratik ve çağdışı yönetimler hariç. De Gaulle’ün ünlü sözüdür; dış ilişkilerde ideolojiler değil ulusal çıkarlar esastır. Ulusal çıkarlar da “karşılıklı çıkar ve denge” üzerine oturduğu zaman amacına ulaşır. Ankara’nın bugün “uyguladığı” dış politika Türkiye’nin ulusal çıkarları aleyhine ve dengesiz bir biçimde yürüyor. İktisadi, siyasi ve güvenlik çıkarlarımız tamamen bozuldu. Yalnız dışarıda değil içerde de. Dış politikada ne yapılması gerekiyor? 1) Rusya ile ilişkileri “normalleştirmek” için Ankara elinden gelen her şeyi yapmak zorunda. Yoksa karşılıklı “atışmalarla” ülkenin ulusal çıkarları daha da büyük kayıplara uğrar, artık bunu anlayın. 2) Suriye politikamızı yanlış ve çatışmaları körükleyen mezhepçi bir zemine oturtulduğu için, “U dönüşü ile” değiştirilmelidir. Türkiye’nin çıkarı Suriye’nin ulusal bütünlüğündedir. Hesaplanabilir ve görülür gelecekte bunu sağlayacak tek insan (ve rejim) Esad’dır. Ankara’nın Esad düşmanlığı, “Şam’ı ‘Suriye Kürdistanı’nı bile kabullenecek bir noktaya” sürükledi, bu kadar ileriye gittik. Hem de kıskanılabilecek bir dostluğun ardından. 3) İran’la ilişkilerimiz normalleştirilmelidir. Irak’ta İran’la örtülü çatışmalardan vazgeçilmelidir. 4) Ankara, fiilen dayatılmak istenen Kürdistan politikasına karşı, Tahran, Bağdat ve Şam ile işbirliği yapmak zorundadır. Tek çıkış yolu budur. Projeyi uygulamak isteyenler, özellikle 2003’ten itibaren, Ankara’nın üç ülke ile arasını açmak için ellerinden geleni yaptılar ve halen de yapıyorlar. Ankara da maalesef, bu konuda “kandırılmış” duruma düşmektedir. Esad düşmanlığından Rus uçağının düşürülmesine kadar. 5) Ankara, AB ile de ilişkilerini normalleştirmek zorundadır. Brüksel ile “kurulan tek yanlı anlaşmalar ortamı”, Türkiye’yi ticari, iktisadi ve siyasi olarak zarara sokuyor. Bu bozuk zemin, “üçüncü ülkelerle ticari ilişkilerde haksız rekabetten Kürdistan dayatmalarına kadar geniş bir alanda ülkemize zarar vermektedir.” En son Suriye göçü konusunda da AB faturayı Türkiye’nin üzerine yıktı. 6) Ankara’nın ABD ile açık konuşması gerekir. “Türkiye’yi bölmek isteyen örgütlere destek vererek bizi içimizden yıkacaksanız biz de İncirlik dahil, sağladığımız olanakları kaldırırız diyebilmek gerek”. Göz göre göre olaylar yaşanırken siz bunu söyleyemiyorsanız onlar da “Ankara karşımızda böyle bir duruşa sahip değil, biz daha da ileri gideriz” diye düşünürler. Oysa Ankara, ulusal çıkarlar için sağlam durabilse “ABD üzerinde caydırıcı olur” ve ilişkiler normalleşir. Tribüne oynanan sözlerle işi geçiştirdiğiniz zaman onlar da sizin zayıf duruşunuzu görerek dayatmalarını genişletirler. Eski yıllarda olduğu gibi, TBMM’den ortak bir ulusal duruş, karar çıkartabilseniz karşı tarafı dengelersiniz. Kıbrıs konusunda, afyon konusunda yapmadık mı? 1 Mart 2003’te bile yapabildik. Türkiye’nin AB ve ABD ile ilişkilerini normalleştirmesi, “karşılıklı çıkarlara dayalı denge durumuna getirebilmesi için” bu bölgede güçlü olması gerekir. Rusya, İran, Irak ve Suriye ile iktisadi ve siyasi ilişkileri gelişmiş bir Türkiye, “ABD ve AB gözünde daha önemli, daha güçlü görülür.” Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini çağdaş zemine taşır, tek yanlılıktan kurtarır. Arap Baharlarını yaratanlar, Türkiye’yi kaosa sokmak isteyenler, bu bölgede “bölge içi iyileşmeyi, bu nedenle istemezler.” Her ülke kendilerine tek yanlı muhtaç hale gelsin diye. Irak, Suriye, Mısır ve Libya’yı bu hale getirdiler. Bizi de silkelemeye çalışıyorlar. S ladı… Neymiş? Polis üniforma giyince terör önlenecekmiş! ar c A n e g z Ö Kavşak ‘Yalancı, Yalancı!’ adası” olduğu kanıtlandı! HHH ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşmesinden sonra, Suriye’de ateşkesin en kısa sürede yapılması konusunda geçici anlaşmanın sağlandığını açıkladı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, ateşkese hazır olduğunu söyledi. Aynı saatlerde bizim Sultan, “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlerle mücadele noktasında, Suriye’de ve terör örgütlerinin yuvalandığı her yerde gerekli gördüğü her türlü operasyonu yapma hakkına sahip olduğunu!” söyledi. HHH “Savaşın” ne demek olduğunu bilen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bu nedenle “Yurtta sulh, cihanda sulh” dememiş miydi? İstiklal Savaşı’nın cephe komutanlığından cumhurbaşkanlığına yükselen, Türkiye’yi bütün dış baskılara karşın, 2. Dünya Savaşı’na sokmayan İsmet İnönü, önünü kesip “Bizi ekmeksiz bıraktın!” diye yakınan çocuğa, “Ama babasız bırakmadım!” yanıtını vermemiş miydi? Günümüzde olsun varsın, şehitler gelsindi… Anne karnındaki bebesini göremeden ölen şehitlerin sayısı her geçen gün artmıyor mu? Terör olayları, Türkiye’de artık eski deyimiyle “ahvali adiye’den (olağan oluşumlar)” oldu. Öyle ki Hürriyet gazetesinde bir haberde, Diyarbakır Sur’da halkın, 200300 m. ötedeki patlama sesi için “Bu top sesi… Bu mayın sesi…” tanısını başarıyla koyduklarını duyurdu. Bırakın Suriye ve Irak’ı, kan akan Türkiye’de bu gidişle “patlama falları” bakılacak! HHH Dört aydır Emniyet müdürünün bulunmadığı başkent için, ne demekse, Veziri Azam “özel güvenlik konsepti (kavramı)” uygulanacağını ve “il il özel OHAL ilan edileceğini” söyledi! Çarşambadan sonra 3 gün çıtı çıkmayan, istifa nedir bilmeyen Dâhiliye Nazırı Aliyyülâlâ “yeni güvenlik konseptinde (kavramında) polisin üniforma giyerek daha görünür olacağını” açık(Ergin Asyalı, Sözcü gazetesinden) E Terör, kentlerde sivillerin yaşamına da yöneldi, turistleri kaçırttı. Ekimde Ankara’da 102 kişi Gar Meydanı’nda bombayla öldürüldü. Ocakta İstanbul’da 10 Alman turistin canına kıyıldı. Geçen çarşamba günü yine başkentteki patlamada 28 kişi yaşamını yitirdi… Gerçekten “Türkiye’nin bir istikrar Vaktiyle Sovyetler Birliği’nde, Türkçesi “Devlet Güvenlik Komitesi” olan “KGB” adlı bir casusluk örgütü vardı. Günümüz Türkiyesi’nde benzeri görevi “Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)” yüklendi… Adında “istihbarat” olan bu örgütten terörü önleme yerine, yalnızca horlama sesleri geliyor. Ha bir de mevcut yerleşkesinin dışında Beştepe’de, Ak Saray’a yakın bir alanda görkemli yeni yerleşkesine hazırlanıyor… Galiba MİT, Sultan’ın “Teşkilatı Mahsusa’sı” olma hazırlığında… HHH “Yalancı, yalancı sana kimse inanmaz!” adlı çocuk şarkısını bilirsiniz… Hani, kurt yalanını söyleyen çobanın sonu bu şarkıyla anlatılır. Demek ki “Türkiye bir istikrar adası” imiş… Çözüm, sürü olmayı kabul edip etmemekte değil mi? İktidar, her terör olayından sonra “kınama” yayımlıyor! Kınıyorlar mı, bir yerlerine kına mı yakıyorlar, yakınlarda öğreniriz… Baykam’ı bıçaklayana Baykam ve asistanına saldırana indirim uygulanmadı essam Bedri Baykam ve asistanı Tuba Kurtulmuş’u bıçakla yaralayan sanık Mehmet Çeliker, toplam 32 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Sanık hakkında, yargılama sürecindeki davranışları ve verilen cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak takdir indirimi uygulanmadı. Bedri Baykam, 18 Nisan 2011 tarihinde, Kars’taki İnsanlık Anıtı’nın yıkılmasıyla ilgili konuşma yaptıktan sonra, Çeliker tarafından rambo bıçağıyla sağ karın boşluğundan bıçaklandı. Saldırgan, bağırmaya baş İTÜ’DE YEŞİL ALAN EYLEMİ 32 yıl hapis cezası R layan sekreter Tuba Kurtulmuş’u da bıçaklayarak kaçtı. Sanık Mehmet Çeliker, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2013 yılında, toplam 25 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2015’te eksik ceza tayini nedeniyle kararı bozdu. Çeliker’in yeniden yargılandığı dava dün ikinci kez sonuçlandı. Karar duruşmasına katılan Bedri Baykam, “Bozma doğrultusunda üst hadden ceza verilmesini talep ediyoruz” dedi. Sanık Mehmet Çeliker ise son savunmasında, “Ani gelişen bir olaydı. Gerek Bedri Baykam’dan, gerekse Tuba Kurtulmuş’tan Bedri Baykam candan, yürekten özür diliyorum” dedi. Mahkeme, sanığın Bedri Baykam’a yönelik “tasarlayarak kasten insan öldürme” ve Tuba Kurtulmuş yönünden “nitelikli kasten insan öldürme” suçunun sabit olduğuna hükmetti. Sanığa önce iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Eylemin teşebbüs aşamasında kalmasına, meydana gelen zarara ve tehlikenin ağırlığına göre ceza iki kez 16 yıl hapse indirildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet İ Park kalana kadar direniş Denge için Eskişehir’de polisten öğrenciye gaz SKİŞEHİR Anadolu Üniversitesi’nde, E öğrencilerin kantine astıkları afişleri söken özel güvenlik görevlileri ile öğrenciler arasında arbede yaşandı. Daha sonra gelen çevik kuvvet polisleri öğrencilere biber gazıyla müdahale etti. Çevik kuvvet şubesinde görevli polis müdürlerinin de, yakın mesafeden kısa bir süre öğrencilere biber gazı sıkmaları dikkat çekti. 2 öğrenci polisler tarafından gözaltına alındı. l DHA TÜ Maçka kampüsünde öğrencilerin, kampüsteki tek yeşil alana kafe yapılmak istenmesi üzerine kampüsün içine giren iş makinelerinin üzerine çıkarak başlattığı direniş dün de sürdü. Direnişin 4. gününde öğrenciler halay çekti ve tohum bombası hazırlayarak kafe yapılmak istenen parka attı. Öğrenci Burcu Yanar “Rektörlük buranın park olarak kalacağını söyleyene kadar buradayız” dedi. Öğrenci Gülfem Benek de, “Çok çirkin tekliflerle geliyorlar bize. Bizim yeşil alana ihtiyacımız var”dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet O polisler de öldürürmüş! nkara’da Gezi direnişinde Ethem Sarısülük’ü silahını ateşleyerek öldüren polis Ahmet Şahbaz’ın yargılandığı davada, Sarı Ethem Sarısülük sülük ailesinin avukatlarına haber verilmeden yapılan duruşmada tanık polisler Mustafa Barış Tan, Erol Uludağ, Hakan Dikiciler ve Serkan Güçlü dinlendi. Ankara 8. Ceza Mahkemesi’ndeki talimat duruşmasında tanıkların tümü Şahbaz’ın eylemini savunurken Uludağ, “Bugün o durumda olsam ben de aynı şeyi yapardım” dedi. Sarısülük ailesinin avukatları, tanıklara önceki ifadeleri okunduktan sonra söz verilmesine tepki gösterdi. Şahbaz’ın avukatı da müvekkili hakkındaki adli kontrol kararının ve yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması için Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. l ANKARA/Cumhuriyet A 23 ŞUBAT 2016 SAYI: 33011 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber ‘İşçileri toplu çıkar, sonra kirala’ dönemi MUSTAFA ÇAKIR Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.16 05.01 05.22 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.42 12.25 15.23 06.25 12.09 15.09 06.45 12.32 15.34 Akşam 17.55 17.40 18.06 Yatsı 19.14 18.58 19.22 zel istihdam bürolarına “işçi kiralama” yetkisi veren tasarı, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu içerisinde oluşturulan alt komisyonda değiştirildi. Toplu işten çıkarmada özel istihdam bürolarından işçi kiralamaya getirilen yasak 8 ayla sınırlandırıldı. Buna göre, toplu işten çıkarma yapan işveren, 8 ay sonra özel istihdam bürolarından işçi kiralayabilecek. Tasarıda alt komisyon tarafından yapılan değişiklikler şöyle: l 10 ve daha az işçi çalıştırılan işyerlerinde özel istihdam bürolarından 10 işçi daha alınabiliyordu, 5’e düşürüldü. l Geçici işçilerin temel çalışma koşullarının diğer işçilerle aynı olacağı hükme bağlandı. l Özel istihdam bürolarından alınacak teminat miktarı, kriterlere uygun olarak Çalışma Bakanlığı tarafından 10 katına kadar artırılabilecek. Ö Küçük Armutlu’da polisin vurduğu Yılmaz Öztürk’ün babası: Onu siyasi olaylardan korudum. Kör kurşundan koruyamadım ALİ AÇAR ‘Uyuşturucudan korudum ama...’ üçük Armutlu’da polis kurşunuyla ölen Yılmaz Öztürk’ün babası Hüseyin Öztürk, oğlunun hiçbir sabıkası olmadığını söyledi, yapılan haberler hakkında da yasal haklarını arayacaklarını belirtti. Fatih Sultan Mehmet Polis Karakolu’na el yapımı patlayıcı attığı iddiasıyla öldürülen 20 yaşındaki Yılmaz Öztürk’ün baba evinde hâlâ yas var. Oğlu hakkında çıkan “terörist” haberlerine isyan eden baba Hüseyin Öztürk, oğlunun Sarıyer’de bir börekçide çalıştığını evden işe, işinden de evine gelen bir çocuk olduğunu söyledi. Örgütün “Ö” sünü bilmezdi diyen acılı baba, “Acı haberi baldızıma gittiğim misafirlikte öğrendim. Polis vurdu dediklerinde öldüğünü anladım. Çocuğu 1 saat boyunca sokakta bekletmişler. Hastaneye gittiğimde polis ‘Karakola saldırıda bu K Yılmaz Öztürk lundu’ dedi. Çocuğum böyle bir şey yapmaz diye feryat figan ettim. O gün de arkadaşları ile biriki bardak bira içtikten sonra evine dönüyordu. Ben onu Armutlu’da siyasi olaylardan, uyuşturucudan korudum. Ama kör kurşundan koruyamadım. Kör kurşun adres sormuyormuş” dedi. Baba Öztürk, “Eğer gerçekten bomba atıldıysa karakolun önündeki MOBESE kameralarından Yılmaz’ın görüntüleri görünür. Ben gazetecilerden sadece doğruları yazmalarını istiyorum. Para uğruna kalemini satanlar var. Onlarla da hukuken hesaplaşacağım” diye ekledi. l İSTANBUL P Çağlayan’da Atatürk sergisi olis memuru olarak 28 yıl çalıştıktan sonra emekli olup, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda Güvenlik Müdürlüğü yapan Ali Duman, 6 yıllık çalışmanın sonunda çizdiği 59 Atatürk portresini görev yaptığı adliye binasında sergiye açtı. Serginin açılışını yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu ilk resmi de aldı. Serginin geliri şehit polis ailelerine bağışlandı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle