20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 13 Şubat 2016 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK 6 Milli Eğitim Bakanı Avcı’dan, öğretmen ve öğrenci intiharlarına yönelik şok sözler BMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında intihar tartışması yaşandı. CHP’li Lale Karabıyık, atanamadığı için intihar eden öğretmen adayları ve Bursa’da TEOG sonuçları nedeniyle intihar eden ortaokul öğrencisi Ayşe Berrin Yılmazlar’ın (13) durumunu gündeme getirdi. Avcı, hem öğretmen adaylarının hem de öğrencinin intiharı ile ilgili olarak “Şimdi tıpta, tam teknik tabiri nedir bilmiyorum ama, bunu söylemekte tereddüt ediyorum, ‘gösterişçi intihar eğilimi’ diye bir sendromdan bahsediliyor. Yani aslında niyeti olmadığı halde, etrafından ilgi uyandırmak veya ilgi çekmek veya isteklerinin yerine gelmesini sağlamak amaçlı bu tür girişimler” dedi. Avcı, konunun, Meclis gibi kamuoyuna açık ortamlarda da konuşulmasının uygun olmadığını vurguladı. Avcı sonra 13 yaşındaki Yılmazlar’ın durumu ile ilgili ayrıntı verdi. Avcı, “Aileyle görüştüm. Yani ne söylenebilir, tek çocuğu üstelik. FaYılmazlar kat olgusal olarak bilmemiz gereken, bu çocuk TEOG sınavı yüzünden falan intihar etmiş değil, puanlarını beğenmediği için intihar etmiş değil. Çünkü olay TEOG sonuçlarını açıklamadan önce oluyor ve çocuğumuzun da puanları Türkçe 85, Matematik 80, Din Kültürü 95, Fen Teknoloji 80, İnkılap Tarihi Atatürkçülük 85, İngilizce 100” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet T İntiharlar gösteriş için DOĞRU İFADE EDEMEMİŞ B ütçe görüşmelerinin tamamlanmasının ardından milletvekilleri, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yanına giderek yeniden açıklamalarını gündeme getirdiler. Avcı’ın bunun üzerine, “Tam doğru ifade edemedim galiba” dediği öğrenildi. EğitimSen’in verilerine göre, KPSS’ye giren her yüz öğretmenden sadece 16’sının ataması yapılabiliyor. Geriye kalan 84 öğretmen ya tekrar sınava girmek ya da başka bir alanda çalışmak zorunda kalıyor. Bugüne kadar ataması yapılmayan 42 öğretmen adayı intihar etti. l ANKARA/Cumhuriyet Ben değil tıp söylüyor 42 öğretmen intihar etti Uzmanlar ne dedi? ‘TEOG yüzünden değil’ ‘Tıp kitaplarında bile yok’ KÜÇÜMSEMEK YANLIŞ Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Koordinatörü İntiharın oluşumunda, anne baba tutumları, başarıya odaklı düşünce, performans kaygısına bağlı ortaya çıkan ruhsal bozukluklar önemlidir. İlgi çekmek istiyor diye bir çocuğun çaresizliğini intihar eylemine dökmesini küçümsemek çok yanlıştır. “Çocuğun bir şeyi yok, dikkat çekmek için numara yapıyor” tutumu, damgalama ve ötekileştirmeye neden olur. l Burhanettin Kaya İntiharlar ölümle sonuçlanmazsa yardım çağrısıdır VAR OLMAYA AYKIRI l Gökhan Malkoç Türk Psikologları Derneği Başkanı İntihar vakalarının gösteriş diye kestirip atılması olayı küçümsemektir. Birinin hayatına gösteriş için son vermesi var olmaya aykırıdır. İntiharın altında yatan nedenleri araştırmadan üstünkörü laf etmek, hem intihar edenlerin yakınlarını hem de bilim insanlarını rahatsız eder. Bir bakanın böyle bir açıklama yapması çok talihsiz. BÜYÜK ÇARESİZLİK Bir insan yalnızca Boğaz Köprüsü’ne çıktığında kendisini dinletebiliyorsa, bu kişinin yine çaresizliğinin ifadesidir. İntihar davranışı hiçbir şekilde gösteriş olarak kabul edilemez. Seslerini duyurmak için, çok çaresiz kaldıklarında yaparlar bunu. İntihar girişimi ölümle sonuçlanmadıkça yardım çağrısıdır. Tıp kitaplarında gösteriş intiharı diye bir şey yoktur. l İKLİM ÖNGEL/ANKARA l Prof. Dr. Füsun Ç. Çuhadaroğlu AKP’NİN DIŞİŞLERİ BAKANIYDI Yakış: Hatay gidebilir KP’nin ilk Dışişleri bakanı olan Yaşar Yakış, “CerablusAzez’i alalım derken Hatay’ı kaybedebiliriz” uyarısında bulundu. 4 yıl Şam’da büyükelçilik yapan Yakış, “Bazı büyük devletler Türkiye’yi savaşa çekmek istiyor. Suriye’de Ruslarla savaşmak zorunda kalabiliriz. Türkiye, Suriye’ye girerse Arap dünyasını karşısına alır. NATO, Suriye müdahalesinde 5. maddeyi işletmeyebilir. Saldırı bizden olacağı için bizi savunmayabilir” ifadelerini kullandı. 1 Mart tezkeresinde Dışişleri bakanı olan Yakış, Zaman gazetesine konuştu. 2003’te Dışişleri Bakanı sıfatıyla tezkere sürecini yöneten Yaşar Yakış, “Uçağı düşürülen Ruslar, Ankara’ya ağır bir karşılık vermek için Türk askerinin Suriye’ye girmesini bekliyor” dedi. Arap dünyası ve uluslararası toplumun da böyle bir müdahaleyi kabul etmeyeceğini, NATO’nun Türkiye’yi yalnız bırakabileceğini ifade edenYakış, “Şırnak, Cizre, Sur gibi küçücük bölgede Türkiye toprağında, 70 gündür arzulanan hedeflere ulaşamayan Türk askeri, Suriye’de ne ölçüde başarılı olabilir?” dedi. l Haber Merkezi 121 akademisyen için soruşturma açan AÜ’deki uygulamanın gerekçesi: Can güvenliği OZAN ÇEPNİ Üniversitede arama dönemi C ir süredir zihnimde “sıradan yurttaş” kavramı dolanıp duruyor... Çünkü onunla sorunlarımız var... Bu sorunlardan başta geleni de, siyasal iktidarın büyük ölçüde bu yurttaşın oylarıyla belirleniyor olması... Çünkü sıradan yurttaşın çoğunluk oluşturduğu bir ülkede yaşamaktayız.. Peki, kimdir bu sıradan yurttaş? Sıradanlık nedir? Bu kavram ülkeden ülkeye değişir mi, değişmez mi? Yerimiz elverdiğince irdeleyip yanıtlamaya çalışalım... HHH Sıradanlık kavramı kuşkusuz ki ülkeden ülkeye değişir. Bizim örnek almaya alıştığımız Batı ülkelerinin bütün yurttaşları, çok az istisna dışında, ortalama kültür sahibidir. Ortalama bir eğitimden geçmiştir. Sıradanlığın karşıtı seçkinlik ise, yine hiç kuşkusuz o ülkelerin küçümsenemeyecek sayıda seçkin aydını vardır. Fakat seçkinlikle sıradanlık arasında bizde olduğu gibi uçurumlar bulunmaz. Her iki tür insan pek çok konuda farklı görüşlere sahip olsa da temel bilgi alanlarının hiçbirinde birinin ak dediğine öteki kara demez. Bu iki tür insanı, sıradanla seçkini birleştiren en önemli olgu ise, kanımca din inancıyla ilgili olandır. Herhangi bir mistik inancı olsun ya da olmasın, bu gibi ülkelerde, yine çok az istisna dışında, evrenin ve insanın varoluşunu bilimsel verilere aykırı gerekçelerle açıklamaya çalışana pek de rastlayamazsınız. Özetle, din bir bilimsel açıklama aracı ya da yöntemi değil, kişisel inanç olgusudur. Bu nedenlerle de, sözünü ettiğimiz Batı ülkelerinin ortalama yurttaşını, sıradan sıfatıyla nitelemek pek de doğru olmaz. Bu toplumlarda da (yakın tarihin Nazizm, Balkanlar’daki boğazlaşmalar vb. örneklerindeki gibi), topluca geriye gidiş olasılıkları, büsbütün görmezden gelinemeyecek de olsa geçici ve kural dışı (istisnai) sayılmalıdır... HHH Eski ya da yeni sömürgelerde, örneğin pek çok Afrika ülkesinde, Güney Amerika ülkelerinde, sanayileşmede gecikmiş Doğu ve Or Sıradan yurttaş B tadoğu coğrafyası ülkelerinde, durum farklıdır. Bu gibi ülkelerdeki sıradanlık ve seçkinlik olgularını kendi özellerinde ayrı ayrı irdelemek gerekir. Fakat özetle söylenecek olursa, feodalizmin, köylülüğün, sözlü kültür değerlerinin aşılmamış olduğu bu tür ülkelerde, sıradanlık ve seçkinlik arasında bizde olduğundan daha da büyük uçurumlar vardır... Bu uçurumların (örneğin Güney Amerika ülkelerinde halk kitlelerinin sahip olduğu isyancı gelenekler gibi her toplumun kendine özgü özelliklerinin bir sonucu olarak) her zaman sıradanlık aleyhine olmadığı ise apayrı bir konudur... HHH Bize gelelim... Sıradan diye adlandırdığım, en iyimser bir oranlamayla dört kişiden rahatlıkla ikisinin oluşturduğu bu yurttaş türü büyük ölçüde eğitimsizdir. Temel bilimsel bilgilerden, çağdaş aydınlanma değerlerinden habersizdir. Bu nedenlerle de bilimsel bilginin ve ahlak değerlerinin kaynaklarını din inancında aramaya yatkındır... Bizdeki sıradan insan aynı zamanda otorite tutkunudur... Zaten tartışılmaz bir otorite olan dinsel inançla geneldeki otorite tutkusunu kişiliğinde birleştiren bu yurttaş tipinde demokrasi, özgürlük, çağdaş anlamlarıyla yurttaşlık ve bağımsız kişilik bilinci aramak boşunadır... Sömürgelik yaşamamış; tersine, akıncı, savaşçı bir geçmişin günümüzdeki temsilcileri olan bu insanlarımızın, otoriteye itaatin yanı sıra bu geçmişten tevarüs ettikleri, kendini beğenmişlik, her anlamda ve her alanda sabit (değişmez) fikirlilik, düşünce ve inançlarının tartışılmazlığı gibi özeliklerinin de altını ayrıca çizmek gerekir... İyi kötü eğitim almış ve bu eğitsel donanımın gereği olarak kendini sorgulama bilincine sahip aydın çevrelerle, düşünme yeteneği dogmalarca tutsak edilmiş sıradan yurttaş arasında, bu anlamda da aşılması güç uçurumlar bulunmaktadır... Bu uçurumlar nasıl aşılacak, aşılabilir mi? Ortalama ve ortalama üstü kültüre sahip yurttaşla sıradan yurttaş arasında ortak bir dil bulunabilecek mi, bulunabilir mi? Bunların hiç değilse bir bölümünü irdelemeyi de önümüzdeki haftaya bırakalım... A umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hedef göstermesinin ardından “Barış için Akademisyenler” bildirisine imza atan 121 öğretim üyesi hakkında soruşturma başlatan Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, bahar dönemi öncesinde tartışılacak güvenlik kararlarına imza attı. Yeni kararlara göre, artık üniversite giriş çıkışlarında öğrencilere kimlik kontrolü ve üst araması uygulaması başlatılacak. Yerleşkeye girecek araçlara bagaj araması da yapılmasını isteyen üniversite yönetimi, yerleşke içerisinde “cam şişede” ürün satılmasını da yasakladı. Hükümetin terörle mücadele politikası üniversiteleri de dönüştürmeye başladı. Ankara Üniversitesi (AÜ) 9 Şubat’ta dekanlık ve öğretim üyelerine gönderdiği yazıyla bahar dönemi için yeni güvenlik uygulamalarının başlayacağını duyurdu. Rektörlüğün yazısında, 10 Şubat’tan itibaren Cebeci yerleşkesi girişçıkışlarında özel güvenlik personellerince kimlik kontrolleri, düzenli olarak üst araması, taksi dahil üniversite giriş kartı olma Diplomat siyasetçiler, Türkiye’nin Batı ile mülteci pazarlığını değerlendirdi Yüzleşme vakti SERTAÇ EŞ İstanbul Üniversitesi’nde de geçen aralık ayında böyle bir karar alınmış, içeriye cam şişe sokulması yasaklanmıştı. yan araçların yerleşkeye alınmaması, gerek görülen araçlarda bagaj araması yapılması kararları yer aldı. Yeni uygulama, öğretim üyeleri ve öğrenciler arasında İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın operasyonların devam ettiği Güneydoğu bölgeleri dışında büyükşehirlerde de kurulacak “tahkimatı güçlü kalıcı karakol gibi güvenlik merkezleri” kararına benzetildi.  Giriş kapılarında sayıları arttırılan özel güvenliklere sivil polislerin eşlik etmesi dikkat çekodrum’da “Mülteci sorunu ve Bodrum” konulu çalıştay düzenlendi. “Yaptıklarımız yapamadıklarımız” alt başlıklı çalıştayın açılış konuşmasını yapan Bodrum’da İnsanca Yaşam Derneği Başkanı Ayça Kubat, “Avrupa hayali kuran mültecilere ‘Çok tehlikeli bu yol, gitmeyin’ dedik. Bu Ruslar beklemede 10 Şubat’tan itibaren ‘Yasak hocam’ ti. Yoğun önlemler ile karşılaşan öğrenciler ise “Üniversitemiz açık hava cezaevine dönüştürüldü” yorumunda bulundu. Üniversite yönetiminin bir diğer yazısı ise fakülte kantinlerine gönderildi. Kantin yöneticilerine tebliğ edilen yazıda “can güvenliği” gerekçesiyle cam şişedeki ürünlerin satılmasının yasaklandığı duyuruldu. Akademik personel ve öğrenciler ise bu durumu kantinden alışveriş yaparken öğrendi. Kantini arayarak soda sipariş eden akademisyenler, “yasak hocam” yanıtı ile karşılaştı. l ANKARA nu dememize rağmen dernek olarak onların denizde boğulup ölmelerinin sorumluluğunu taşıyoruz. Bazı anneler parklarda bile doğum yaptı” dedi. Çalıştayı, aralarında mülteci konusunda çalışma yapan kuruluşların temsilcilerinin de yer aldığı yaklaşık 75 kişi izledi. l MUĞLA/DHA Mülteci panelini 75 kişi izledi ‘Hepimiz sorumluyuz’ B Osman Korutürk Eski CHP milletvekili Mülteciler üzerinden yürütülen pazar‘Yakışmıyor’ lık dünyada “güvenilÖztürk Yılmaz mez Türkiye” algısıCHP Genel Başkan nın oluşmasına neden Yardımcısı oldu. Batı’nın paylaşmadığını, bunun Sınıra yığılan insanlamümkün olmadığırın yaşamı stratejik henı biliriz. Türkiye’nin sapların gölgesinde kalbu konuda tecrübedı. Bu, tüm insanlık açısi var. Önce davet etsından sorunlu. Hükütiler, kapıları açtılar. Öztürk Yılmaz metin yeniden hata yapBir kısmı geldi, tekrar maması için Suriye poligitti, savaştı, döndü... tikasının çöktüğünü kaTürkiye bir süredir bul etmesi ve buna gömülteci sorununun re önlem alması gerealtında ezildi. Şimdi kiyor. Gelen Suriyeliler bunlar Batı’ya karşı “Esad’ın meşruiyeti kalşantaj olarak kullanımamıştır, gönderilmeyorlar. “Açarız kapısi gerekiyor” teorisinlar göndeririz” diyende koz olarak kullanıller oldu. Sahil şerididı. Bu defa hakikaten o mizde bu işlerin pazakurgu arazide şekil bulrı oluştu. Bizimkiler maya başladı ve mülteOsman Korutürk göz yumuyorlar. Vizeci patlaması ile karşılasiz seyahat deniyor. Bunları bişıldı. Ve uluslararası toplum nilakis geri bırakır. Batı da aslında ye bize yardım etmiyor noktasıkendi iddia ettiği gibi etik topluna geldik. Mülteciler konusu AB luk değil. Onlar da kendi çıkarile olan ilişkilerini ciddi manada etkilemeye başladı. AB’ye katılım larını korumak için bir parmak bal çalıyorlar ve pazarlık konusu değil, mültecilerin durumu konuoluyor. l ANKARA şuluyor. Türkiye’nin AB perspek ürkiye’nin Suriye’den gelen mülteciler için AB, BM ve ABD ile pazarlık yapmak, göçmenleri bir koz olarak kullanmak amacıyla geliştirdiği söyleme diplomat kökenli siyasetçiler tepki gösterdi. T tifi mültecilerin gölgesine düşmüş oldu. Para pazarlığının da yanlış bir şey olduğu ortada, Türkiye gibi bir ülkeye yakışmıyor. ‘Türkiye güvenilmez’ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle