27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 13 Şubat 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER 12 Adliye koridoru Can Dündar ismi ile yankılandı G azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Amasya Muhabiri Mehmet Menekşe hakkında AKP’li Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir 16 Mayıs 2015 tarihinde “Açmaya doyamadılar” başlıklı haber nedeniyle 20 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Davanın ikinci duruşması dün görülürken hâkim gerekli evrakların tamamlanması için duruşmayı 27 Nisan 2016’ya erteledi. Gazetemiz muhabiri Mehmet Menekşe yaptığı açıklamada gazeteci olarak görevini yaptığını, hiçbir şekilde hakaret ve küçük düşürmek için değil halkı bilgilendirmek istediğini ve gazetecilik refleksiyle hareket ettiğinin altını çizdi. Gazetecinin görevinin halkı bilgilendirmek olduğunu belirten Menekşe açıklamasında şu görüşlere yer verdi; “1. Asliye Hukuk Mahkemesi mübaşiri Amasya Adliyesi’nde ‘Can Dündar’ diye iki kez bağırdı ve koridorda bekleyenler Can Dündar’ın isminin okunması karşısında şaşkınlık yaşadı. Mübaşire ‘Can Dündar Silivri’de tutuklu’ diye uyardım. Mübaşir ‘Hıı öyle mi?’ diye cevap verdi. Bir süredir Türkiye’de gazetecilik yargılanıyor ve bir gazetenin Genel Yayın Yönetmeni’nden en alttaki muhabire kadar baskı, yıldırma, tehditler artarak devam ediyor.” l AMASYA/Cumhuriyet SİLİVRİ’DE TUTUKLU BULUNAN CAN DÜNDAR EL PAIS İÇİN YAZDI ürkiye’nin en eski, sol gazetesi Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeniyim. 26 Kasım’da bir “devlet sırrı”nı haber yapmak suçlamasıyla tutuklandım. İstanbul yakınlarında bir cezaevinde tek kişilik bir hücreye kapatıldım. Gazetenin ve televizyonun olmadığı o ilk gece, cezaevinin kütüphanesinden kitap alabileceğim söylendi. Don Kişot’u istedim. İlk gecenin soğuk yalnızlığında Cervantes eşlik etti bana... Kitapta bir Hıristiyan esirin ağzından “özgürlüğe kavuşma umudumu hiçbir zaman yitirmedim” diye yazıyordu. Aynen... Ben de... Hem de girdiğim andan itibaren.... Kitapta konuşan esir, muhtemelen Cervantes’in kendisiydi. Şöyle devam ediyordu: “Hıristiyan esirleri ev şeklinde bir hapishaneye kapatıyorlardı. Kimi esirler de kamu işlerinde çalıştırılıyordu. Bunların özgürlüğüne kavuşmaları çok zordu.” Sanırım Cervantes birinci gruba giriyordu; ben ikinci gruptakilerdendim. Eğer gazetecilik “kamu çıkarı” için yapılan bir işse özgürlüğe kavuşmam T Yeldeğirmenlerine karşı zor görünüyordu. Türk hükümeti, her otoriter yönetim gibi, gazeteciyi kendi memuru olarak görme eğiliminde; biz ise asıl patronumuzun okurlarımız ve vicdanımız olduğuna inanıyoruz. O gün tutuklanmama neden olan olay, tam da bu tartışmayla ilgiliydi. Devlet, halkından, Meclis’ten gizli bir suç işliyor, Suriye’ye illegal yollarla silah sevk ediyordu. Suçüstü yakalanmıştı. O sevkıyatı yapan istihbarata ait TIR’ların görüntülerini yayımladık. Hükümet yalanlayamadı. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun hesabını vereceksin” diye tehdit etti. “Devletin sırrı”nı açık etmiştik. Bedeli ağırdı. Bizse “Devlet suç işliyorsa basın buna seyirci kalamaz. Suç, sır maskesiyle saklanamaz” dedik. Hükümet komşudaki bir savaşa müdahil oluyorsa, güvenliği tehlikeye giren halkın bunu bilmeye hakkı vardı. Bu iddiamıza cevap tutuklama kararı ile geldi. Mahkeme, “Devletin gizli belgelerini açıklamak” ve “casusluk” suçlamalarıyla ve iki kez müebbet hapis istemiyle hapse yolladı. Sadece ben de değil; TIR’ları durduran savcılar ve jandarma komutanı da tutuklandı. Cervantes’in “Mahzen mahpusları” dediği kamu görevlileriydi onlar da... Suça ortak olmamanın bedelini ödeyeceklerdi. Şimdi 2 ayı aşkın süredir İstanbul yakınlarında bir hapishanede tecrit koşullarında yargılanmayı bekliyorum. Cervantes’ten beş asır sonra esaretin bu kadar kolay, özgürlüğün bu kadar zor olmasına şaşıyorum. Türkiye, bütün uyarılarımıza rağmen günden güne Suriye bataklığına saplanıyor. Ama neyse ki insanoğlunun gerçeğe ulaşma ve özgürlük mücadelesi asırlar geçse de bitmiyor. Ve bazen o mücadele uğruna tek başına yola çıkıp yeldeğirmenlerine meydan okumak gerekiyor. Can Dündar Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Silivri Cezaevi’nde Tutuklu Yalçınbayır Dündar ve Gül’ün tutukluluğu AYM’de iz Mesleğim lar parmaklık ardında... ANAYASA MAHKEMESİ 17 ŞUBAT’TA HAKSIZ TUTUKLULUĞU İNCELEYECEK ERTUĞRUL YALÇINBAYIR: Gazetecilere yapılanlar kabul edilemez E ski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, tutuklu gazeteciler Hidayet Karaca, Mehmet Baransu, Can Dündar ve Erdem Gül’ün maruz kaldığı muamelenin kabul edilebilir olmadığını söyledi. Yeni anayasa yapabilmek için basın ve ifade özgürlüğünün şart olduğunu vurgulayan Yalçınbayır, bunlar olmadan yapılacak anayasanın ertesi gün tartışılmaya başlanacağını kaydetti. Türkiye’de yeni bir süreç başladığını ve bunun anayasa yapım süreci olduğunu dile getiren Yalçınbayır, bu süreçte zeminin serbest rekabet ortamında, serbest tartışma ortamında olması gerektiğini vurguladı. Serbest tartışma ortamının ise sözün ve kalemin özgür olduğu yerde olabileceğini ifade eden Yalçınbayır, “Söz ve kalem özgür değilse, düşünceler açıklıkla ortaya konulamıyorsa, tartışılamıyorsa orada anayasa yapma zemini yoktur” dedi. Yalçınbayır, şöyle konuştu: “Basın özgürlüğü bu anlamda fevkalade önemlidir. Düşünce özgürlüğü önemlidir. Hidayet Karaca’nın, Baransu’nun, Can Dündar’ın, Erdem Gül’ün ve diğerlerinin maruz kaldığı muamele kabul edilebilir bir muamele değildir.” l CİHAN Umut Nöbeti’ni gazetemizin Görsel Yönetmeni Hakan Akarsu devraldı. Sabah nöbeti devralan Hakan Akarsu burada yaptığı açıklamada “Bugün Can Dündar ve Erdem Gül 79 gündür tutuklu. Gazetecilik yaptıkları ve gerçekleri yazdıkları için iki gazetecinin Silivri Cezaevi’nde olması anayasal bir suçtur. Orada sadece onlar değil mesleğimiz de tutuklu. Bir an önce Can Dündar, Erdem Gül ve gazeteciliğin özgür kalmasını diliyorum”dedi. Umut Nöbeti’ni bugün KADER üyeleri, Çağdaş Eczacılar Platformu ve CHP Pendik İlçe Başkanı Kemal Ercan nöbeti devralacak. dana’da Ocak 2014’te Adalet Bakanlığı Anayasa durdurulan müMahkemesi’ne 13 Ocak’ta gönderhimmat yüklü MİT diği görüş yazısında, Dündar ve TIR’ları ile ilgili haberleri neGül’ün şikâyetlerinin olağan kadeniyle tutuklanan gazetenun yollarının tüketilip tüketilmiz Genel Yayın Yönetmeni mediği hususunun değerlendirilCANAN Can Dündar ve Ankara Temmesi konusunda takdirin Anayasa COŞKUN silcimiz Erdem Gül’ün tutukMahkemesi’ne ait olduğunu söyleluluğunu Anayasa Mahkemesi (AYM) di. Görüş yazısında Avrupa İnsan Hak17 Şubat Çarşamba günü inceleyeceğiları Sözleşmesi’nde ifade özgürlüğünün ni duyurdu. içeriği açısından genel bir sınırlama önDündar ve Gül’ün avukatları gazetegörülmediği belirtilerek, bu özgürlüğün cilik faaliyetleri nedeniyle gerçekleşen meşru amaçlara dayalı olarak sınırlantutukluluğu anayasa Mahkemesi’ne tadırılabileceğinin belirtildiği aktarıldı. şımıştı. Dilekçede, tutuklama kararıyYazıda, Dündar ve Gül’ün la ifade özgürlüğünün çiğnendiği, Avru şikâyetlerinin, ifade ve basın hürriyepa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anaya tine yapılan müdahalenin demokratik sa kararlarına uyulmadığı, bu müdahatoplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyaç lelerin caydırıcı bir etki yapıp gazeteci baskısından kaynaklanıp kaynaklanmave yazarları otosansüre iteceği, dolayıdığı, müdahale ile beklenen amaç arasıyla halkın haber alma hakkının zarasında makul bir dengenin bulunup bura uğrayacağına dikkat çekilmişti. AYM lunmadığı açısından yapılacak incelebireysel başvurular kapsamında Adalet mede AİHM’nin ifade özgürlüğüne ilişBakanlığı ve gazetemiz avukatlarından kin verdiği kararların dikkate alınması görüş bildirmesini istedi. gerektiği değerlendirildi. A ‘Kurtböke öncü ve örnek isim’ T ürkiye Gazeteciler Cemiyeti (TCG) Meslekte İz Bırakanlar toplantılarının 17.’sinde eski Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı ve eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Oktay Kurtböke’yi andı. Moderatörlüğünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’nun yaptığı anmada Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı ve yazarı Doğan Hızlan, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve TGC’nin önceki BaşkaKurtböke nı Orhan Erinç, Cumhuriyet gazetesi yazarı Şükran Soner konuşmacı olarak hazır bulundu. Anmada moderatör olarak ilk sözü alan Turgay Olcayto, Kurtböke’yi gazetecilik mesleği için bir temsilci, bir öncü, bir örnek ve meslek söz konusu olduğunda örnek alınabilecek ilk isimlerden biri olarak tanımladı. Ardından söz olan Orhan Erinç ise Kurtböke ile uzun yıllar birlikte çalışma fırsatı bulduğunu ve bu dönemde yaptığı işleri hâlâ daha takdirle karşıladığını söyledi. aşbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cumhuriyet gazetesinin tutuklu yöneticileri Can Dündar ve Erdem Gül için, “Sayın Başbakanımız da belirtmişti, ben de söylüyorum, keşke tutuksuz yargılansalardı” dedi. Kurtulmuş, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve beraberindeki yüksek kurul üyelerini, dün İstanbul Harbiye’de TRT Radyoevi’nde kabul etti. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Ahmet Göktürk İnan, TRT Genel Müdürü Şenol Göka ve Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı’nın da bulunduğu toplantıda Başkan Türenç ve yüksek kurul üyeleri, tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ü hatırlattılar. Keşke tutuksuz yargılansalar B ‘Bugün daha kötü...’ BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ, BASIN KONSEYİ’Nİ KABUL ETTİ: şöyle devam etti: “Bu konu elinizden kaçtı. Nöbeti Mete Akyol başlattı, birkaç gün sonra unutulur sanırken, yurtdışından gelenler de artık katılıyor. Gittikçe yayılıyor. Bir gün gelecek, bakan olarak beraber nöbet tutacağız.” Birgit’in bu sözleri, toplantıya katılanları güldürdü. Turgut Kazan da, yargı sisteminden yakınarak, “Sulh ceza yargıçlığı sisteminde öyle tuhaf uygulamalar var ki, şaşırırırsınız” diye anlattı. Kazan, kayyım sisteminin ise eskiden TMSF eliyle gazete el değiştirmesinin yerini aldığına işaret etti. Hüsamettin Cindoruk da, “Ben 19581960 arasında gazeteciler sendikası avukatıydım, şimdiki durum o yılları andırıyor. Ancak bugün daha kötü, çünkü o zaman tutuklamalar yoktu” görüşünü savundu. Türkiye’nin hassas bir dönemden geçtiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise, basın özgürlüğü ile ilgili 3 temel kural olduğunu söyledi. Kurtulmuş, “Medya etik kurallara ve özdenetime önem vermeli, insan onuru korunmalı ve ulusal çıkarlar konusunda hassasiyet gösterilmeli” dedi. Can Dündar’la Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanmaları gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, “Sayın Başbakanımız da böyle düşündüğünü söylemişti. Ayrıca cezaevinde kendileriyle görüşülmesi için yaşanan sıkıntıları da Adalet Bakanımıza ileteceğim” dedi. ‘7 bin işsiz gazeteci var’ Pınar Türenç, “Son 810 yılda 7 bin işsiz gazeteci var. Cezaevlerinde inde 30’u aşkın tutuklu gazeteci var. Öncelikli talebimiz, sadece habercilik yaptığı için tutuklu olan meslektaşlarımızın salıverilmeleri. Bu normal bir görüntü değil. Türkiye’yi ziyaret eden yabancılara bu konuyu anlatmakta güçlük çekiyoruz. Ayrıca büyük şirketlerin ilan ve reklamlarını ‘Yandaş’ dediğimiz gazetelere verme gerçeği var. Basının yüzde 80’i böyle. Son örneğini Yeni Şafak ve Yeni Akit’te yaşadığımız basın kuruluşlarına saldırıları da kınıyoruz” dedi. Türenç, Can Dündar ve Erdem Gül ile Basın Konseyi olarak görüşmek istediklerini, bu konuda 89 başvuru yaptıklarını ancak yanıt alamadıkları Kurtulmuş, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve beraberindeki yüksek kurul üyelerini, dün İstanbul Harbiye’de TRT Radyoevi’nde kabul etti. nı da hatırlattı. Kayyım eleştirisi Yüksek Kurul üyesi Orhan Birgit ise, “Tutuklu arkadaşlarımız sadece haber alma ve iletmeden tutukludurlar. Can Dündar ve Erdem Gül’e ‘casusluk’ gibi çok ağır bir suç isnat edilmeye çalışılıyor. Böyle ağır ve haksız bir durumun ortadan kaldırılması gerekir. Ayrıca medyaya kayyım atanması uygulaması ile karşı karşıyayız. Utanarak ve üzülerek söylüyorum ki, kayyım atamak medya kuruluşlarının el değiştirmesi demektir. Kayyımla yönetilen bir gazete, bir partimizin sözcüsünün inancını istismar konusu yaptı. Bu gazetenin kayyımlarının görevine son verilmesi gerekir” diye konuştu. Orhan Birgit, Silivri Cezaevi önündeki basın nöbetlerini de hatırlatarak C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle