20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sulak alanlar kuruyor HAKAN KARA [email protected] Çevreciler, Yenice Çırpılar Termik Santralı projesinin iptali için harekete geçti. Türkiye’nin en önemli ve en değal bitki örtüsü ve zenginliğiyşitliliğiyle de koruma altına alınDayanışma Derneği bölOkSİJEN DEpOSu ğerli orman varlıklarından olan le görenleri hayran bırakan cenması gereken bir bölge olduğuiyada gede eylem yaparken, AgonKazdağları’nın, Alpler’den sonKazdağları’na önemli çevresel net ovamızda, termik santral yanu vurguladı. Pirinççiler, “Böyleovası’ndaki 65 muhtar, projenin iptal edilmesi için imzaladıkları dilekçeyi, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Çevre Bakanlığı, Çanakkale valiliği ve yenice Kaymakamlığı’na ilettiler. “Tarihte Truvalılar’ın atlarını besleyen, dopımıyla ilgili ön çalışmaların başlamış olmasından dolayı, Agonya halkı yastadır” diye başlayan dilekçede, bölgenin tarım açısından önemine vurgu yapıldı. Termik santral projesinin zararlar vereceğini belirten Çanakkale Tarım Platformu’ndan ilhan Pirinççiler ise, “Çanakkaleliler olarak başta yenice Çırpılar olmak üzere bölgede planlanan termik santrallardan büyük bir endişe duyuyoruz.” dedi. ra dünyanın en fazla oksijen üreten yeri olduğuna dikkat çeken Pirinççiler, bu bölgenin aynı zamanda tarihte pek çok uygarlığa ve efsaneye ev sahipliği yaptığını, hayvan ve bitki çesi bir doğa talanına göz yumulamaz” dedi. Termik santrala hayır CEVRE 11 Şubat 2016 PERŞEMBE TASARIM: İLKNUR FİLİZ Dünya ülkeleri 2 Şubat’ta Sulak Alan Günü’nü kutlarken Türkiye bu güne yine buruk girdi. Doğa Derneği tarafından yapılan açıklamada, son altmış yılda kaybedilen sulak alanların yüzölçümünün iki milyon hektara, yani yaklaşık bir buçuk Marmara Denizi büyüklüğüne ulaştığı belirtildi. Doğa Derneği, son on yılda dikkuyrukların yüzde 40’ının, yaz ördeğinin yüzde 90’ının yok olduğunu açıkladı. Türkiye Çevre Vakfı 38 yaşında Türkiye Çevre Vakfı, 1978 yılında kuruldu. O dönem, Türkiye’de çevre konuları pek de gündemde değildi. Kuruluşundan bugüne kadar çevre ile ilgili 190 kitap yayımladı. “Türkiye’nin Çevre Sorunları (1981)”, “Ortak Geleceğimiz”, “Türkiye’nin Biyolojik Zenginlikleri”, “Çevre Hukuku” gibi kitapları çevre ile ilgilenenlerin başucu kitapları oldu. 1985 yılında “İklim ve İnsan” kitabıyla, iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi konuları ele aldı. ZEhiRli SEBZE vE MEyvEyE Son “Kendi paramızla her gün zehir tüketiyoruz, farkında mısınız” diye soran Tayfun Özkaya, change.org’da imza kampanyası başlattı. Özkaya, belediyelerin hallerde laboratuvar kurmasını ve kalıntı kontrolü yapmasını istiyor. Kampanyaya şu ana kadar 1766 kişi destek verdi. Akdeniz Üniersitesi tarafından semt pazarlarında yapılan araştırmada, sebze meyvelerin yüzde 25’inde limitleri aşan oranda pestisit saptanmıştı. YEŞİL DÜNYA HAKAN KARA yol yeşilken... zmir’de Aliağa Termik Santralı’na karşı art arda eylemler yapılıyordu. O sıralar kentte “yeşil rüzgarlar” esiyor. Yıl 1989. Aliağa Termik Santralı’na karşı öylesine yaratıcı eylemler yapılıyor ki… Bir köy meydanı düşünün. Miting var. Bir grup horon tepiyor. Bir başka grup meydanın diğer köşesindeki caz konserini dinliyor. Üst mahallede rock konseri var. Pandomimciler gösteri yapıyorlar. Köy kahvesinde Türk ve Alman Yeşiller, Bilim insanları, ekonomistler, siyasetçiler “enerji politikalarını” tartışıyorlar. Bütün bu curcunanın ortasında da bir sinema filmi çekiliyor. Her şey aynı anda oluyor. Gazeteciler hangi etkinliği izleyeceklerini şaşırıyorlar. Aliağa Termik Santralı’na karşı yapılan eylemlerin en büyüğü 6 Mayıs 1990’da gerçekleşti. Türkiye’nin o tarihe kadarki en büyük çevre eylemiydi: İzmir’den Aliağa’ya “insan zinciri”. Eyleme 50 bin kişinin katıldığı söylendi. Cumhuriyet haberi şu manşetle verdi: “Yeşil Dünya için el ele” Gazeteler arasında Aliağa eylemlerine en geniş yer veren gazete Cumhuriyet’ti. İzmir Bürosu olarak tam kadro eylemleri izliyorduk. Timur Danış ile o yıllarda tanıştık. Sıkı çevreciydi. Eylemlere katılmak için İstanbul’dan gemişti. Uzun yürüyüşlerin adamıydı. 1989 yılında Manyas Kuş Cenneti için “Kuş Cenneti Cehennem Olmasın” kampanyası çerçevesinde İstanbul’dan Bandırma’ya oradan da Ankara’ya yürümüştü. Sonrasında “Karga” dergisin çıkarmaya başlamıştı. Timur, Aliağa eylemlerinin ardından da Yeşiller’in önde gelen isimlerinden Savaş Emek ile birlikte “Anti Nükleer Hareket”te yer aldı. 1994’te “Nükleersiz bir Dünya için” uzun Avrupa yürüyüşüne katıldı. Viyana’dan Moskova’ya kadar yürüdü. 4 bin kilometre. Yürüyüş sırasında fırsat buldukça Cumhuriyet için de haber geçiyordu. Bir ara sormuştum Timur’a, “Bugüne kadar çevre sorunlarını protesto için toplam kaç kilometre yürüdün” diye. Şöyle bir düşünüp “15 bin kilometre olmuştur” dedi. “Yeşil Yol” konusunu bir de Samistal’deki eylemcilerden biri yazsın diye düşündük gazetede. Arkadaşlar, “Eylemciler arasında eski bir çevreci varmış. Eskiden Cumhuriyet’te de çeşitli yazıları yayımlanmış. Siz belki tanırsınız” dediler. Meğer Timur’dan söz ediyorlarmış. “O eski falan değil. Hâlâ çevreci” dedim. “Evet de, 60 yaşında” dediler. Gülümsedim... Bu hafta “Yeşil Yol”u bir de Timur’un ağzından dinleyelim istedik. HHH Yeşil Yol ile ilgili hukuk mücadelesi sürüyor. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı herkesi sevindirdi. Peki, yaylalar gerçekten kurtuldu mu? Eylemcilerin sloganlarını anımsıyor musunuz? “Gittiğiniz yol yol değil” diyorlardı. Şu slogan dikkatimi çekmişti: “Yol yeşilken geri dönün.” Eğer projeden vazgeçilmezse, bölgenin o muhteşem doğası büyük zarar görecek. Geri dönüşü olmayan bir doğa katliamı yaşanacak. Umarız uyarılar dikkate alınır, yol yeşilken. İ Bakanlık ÇED itirazını kabul etti... Termik santrallar ile ilgili en önemli tartışma konularından biri olan iklim değişikliği konusunda ilginç bir gelişme yaşandı. 350ankara.org tarafından Elbistan’da yapılması planlanan 500 MW kurulu güce sahip kömür santralının ÇED sürecinde, iklimi değiştireceği nedeniyle yapılan itirazları bakanlık kabul etti. Bakanlık, ÇED raporlarında iklim değişikliği ve etkilerinin ayrıntılı bir biçimde yer alması gerektiğini kabul ederek, ilgili raporlarda yer alacağını belirtti. 350Ankara.org durumun bundan sonraki süreci etkileyecek bir gelişme olduğunu ve Türkiye’de iklim değişikliği açısından önemli olan azaltım, uyum ve doğa tahribatına dair 3 itiraz noktasının ÇED raporlarına girmesinin önünün açıldığını açıkladı. Danıştay kararı, açılan davalara örnek olacak. Direnişçiler “Mücadelemiz sürecek” diyor Tİmur DANıŞ Son sözü doğa söyledi D yeşil yol projeleri 2013 yılından itibaren ÇED engeline takılmamak için 20’şer kilometreyi geçmeyen bölümler halinde ihaleye çıkarıldı. Bafa latmos koruma altında ireniş 50 gün sürmüştü. Sonra kar yağmaya başladı. Her yeri beyaz bir örtü kapladı. Direnişçiler rahatladılar. Kar, Yeşil Yol çalışmalarını tümüyle durdurdu. Sadece eylemciler değil, doğa da Yeşil Yol’a dur demişti. Aslında Yeşil Yol ile ilgili ilk eylem 1 Haziran 2015’te gerçekleşti. Yeşil Yol ekskavatörü Yukarı Kavrun’da Tayfun Bekar’ın ahırını yıktı. Bekar, yayladan herkese çağrı yaptı. 2 Haziran’da Fırtınalılar harekete geçti ve Yeşil Yol’u durdurdu. Kaçkarlar’dan yükselen ses bütün ülkeye yayıldı. Fırtına İnisiyatifi ve Yaylaların Kardeşliği Platformları kuruldu, Yeşil Yol’a karşı davalar açıldı. Yukarı Kavrun’a giremeyen ekskavatör, 10 Temmuz’da bu kez 2800 metredeki Samistal’de ortaya çıktı. Fırtına İnisiyatifi’nin çağrısıyla halk yaylaya doğru yola koyuldu. Fakat yola kasıtlı olarak bırakılan grayderle karşılaştılar. Grayder yolu tümüyle kapatmıştı. Direnişçiler yılmadı, grayderin yanından geçen bir yol yapıp yaylaya ulaştılar. Aynı saatlerde Samistal’de kadınlar ekskavatörün önüne yattı. Rabia Ana, Fırtına halkını arkasına alıp, o eşsiz konuşmasını yaptı. “Mahkeme nedir? Devlet kimdir? Mahkeme de benim, devlette; çünkü ben halkım” dedi. Bir gün sonra çalışmayı tekrar deneyen ekskavatörün önüne yatan Gönül Hanım’a Çocuklara hesap veremeyiz D Samistal’de direniş anıştay’dan haber geldi. TEMA’nın açtığı davayla Yeşil Yol’u da kapsayan Karadeniz Bölgesi Çevre Düzeni Planı’nın yürütmesi Danıştay tarafından durdurulmuştu. Böylece direnişin, karın durdurduğu Yeşil Yol’a bir darbe de mahkemeden geldi. Kimse kimseyi kandırmasın. Bölge insanını yeterince üzdüler. Sahil yolu, taşocakları, çarpık yapılaşma, neredeyse her vadiye yapılan HES’lerle. Şimdi de “Yeşil Yol” diye bir projeyle karşı karşıya getirdiler insanları. Projeler 2013’te ihaleye çıkarıldı. ÇED engeline takılmamak için 20’şer kilometreyi geçmeyen bölümler halinde ihaleye çıkardılar. Karadenizin yemyeşil yaylalarını traşlayan bu projeye “Yeşil” adı verilmesi ne ironik. Kimileri turizm gelecek, gelişeceksiniz, para kazanacaksınız diyor. Sanki halk nelerin olacağını bilmiyor. Karadeniz’in kimi bölgelerinin nasıl çöplüğe dönüştürüldüğünü sanki görmüyor. Yeşil Yol’a karşı açılmış pek çok dava var. Danıştay’ın kararı bölgede büyük sevinç yarattı. Çünkü açılmış tüm davalara örnek oluşturacak. Yeşil Yol’a karşı mücadele hukuk alanında da sürecek. Yetkililerin şunu bilmesi gerek: Burada yaşayan insanların, doğayı dikkate almayan bir projeye evet demesi mümkün değil. Çünkü o zaman, gelecek kuşaklara bunun hesabını veremezler. mücadele sürecek 8 bin yıllık kaya resimlerinin bulunduğu, Neolitik dönemden Osmanlı dönemine dek uzanan zengin tarihiyle bir açık hava müzesini andıran Latmos Dağları’nın koruma sınırları belirlendi. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), Beşparmak Dağları’nın milli park olması konusunda çalışmalarına devam ediyor. Beşparmak Dağları’nda (Latmos) koruma sınırları çizildiğini belirten EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Aynı çalışma Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından da yapılmalı” dedi. yürütmesini durdurdu. İnsanlar akın akın Samistal’e geldiler. Yeşil Yolcular her gelişlerinde engellendiler. Taşocağı isyanı ABİDİN YAĞmur Direnişin 43. günü Direnişçiler Samistal’de eskavatörün önüne yattı. jandarmanın zor kullanması herkesi ayağa kaldırdı. Samistal’de halk, 50 gün boyunca direndi. Direniş haberleri tüm ülkeye yayıldı. Mahkeme Yeşil Yol’un Ausor bölümünün Direnişin 43. gününde, Yeşil Yolcular bu kez gece karanlığında jandarma eşliğinde yaylaya geldiler. Fakat direnişçiler jandarmaya rağmen çalışmaları durdurmayı başardı. 28 Ağustos 2015 sabahı, direnişin 50. gününde Yeşil Yol’cular Samistal’i terk etti. Ardından başlayan kar yağışı herkesi rahatlattı. ezitli’ye bağlı Kuzubelen, Uzunkaş ve Doğançay köylerinin kesiştiği noktada taşocağı açılması girişimlerine yöre sakinleri karşı çıkıyor. Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün söz konusu köylerde zeytincilik yapıldığını resmi yazıyla bildirmesine rağmen şirkete taşocağı ruhsatı verildiğini belirten köylüler, “Taşocağı yerleşim yerlerine 500 metre mesafede olacak. Ocak faaliyete geçerse burada duramayız” diyor. Mezitli’ye bağlı Uzunkaş köyünde senelerdir faaliyet gösteren taşocağı, yörede yeraltı su kaynaklarına, tarıma ve yerleşim alanlarına verdiği zarar nedeniyle tartışma konusu olmuştu. l MERSİN M C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle