23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 22 Aralık 2016 4 Basına ceberut, teröre mülayim Terör Türkiye’ye musallat olmuş, vuruyor da vuruyor. İstanbul Dolmabahçe’de maç sonrası, statta ve çevresinde görevli polisleri şehit ediyor, oradan geçmekte olan sivil vatandaşlardan da ölenler oluyor. Bir hafta sonra Kayseri’de ortaya çıkıyor, TSK’nin en seçkin birliklerinden birinin çarşı iznine çıkmakta olan mensuplarına saldırıyor. Aradan iki gün geçiyor. Ankara’nın göbeğinde bir sergi açılışında, Rus Büyükelçisi, davetlilerin ve görevlilerin gözleri önünde öldürülüyor. Birbirini izleyen olaylar zihinlerde bir sürü soru işareti yaratıyor: Dolmabahçe olayında hep birlikte, onları görünce kendini patlatan canlı bombanın üstüne koşan polislerin davranışları doğru muydu? Olay yerinde şehit düşen bu polisler, benzeri olaylarda nasıl davranacakları konusunda eğitilmişler miydi? Çatışma alanında PKK’ye kök söktürdüğü için, menfur örgütün hedefinde olan Kayseri’deki seçkin birliğin topluca çarşı iznine çıktığı sırada gerekli ve yeterli koruma önlemleri alınmış mıydı? Ankara’da polis olduğu anlaşılan suikastçı, Büyükelçi’yi vurduğu silahı salona nasıl sokmuştu? O sırada orada görevli olmayan kişinin cihazdan geçirilmesi gerekmez miydi? Olay sırasında Büyükelçi’nin korumasız olduğu anlaşılıyor. Ankara’daki büyükelçilerin can güvenlikleri TC’nin sorumluluğunda olduğuna göre, Rus Büyükelçisi herhangi bir talep olmamış olsa dahi, koruma altında olmamalı mıydı? Nihayet, katilin canlı yakalanması arkasında kimlerin olduğunun ortaya çıkarılması açısından yaşamsal önemdeyken, bunca polisin bunu başaramaması ve katilin polis tarafından öldürülmesi şüphe uyandıran bir husus değil midir? HHH Terör ülkenin dört bir yanında hiçbir engelle karşılaşmadan elini kolunu sallayarak gezer, polis, sivil, asker, yabancı büyükelçi önüne geleni vururken Türkiye 20 Temmuz’dan bu yana olağanüstü hal rejimiyle yönetilmektedir. Doksan günün sonunda, ikinci bir üç aylık dönem için uzatılan OHAL’in ilk üç aylık bilançosu dehşet vericidir. Bu süre içinde 40 bin kişi gözaltına alınmış, 32 bin kişi tutuklanmış, 93 bin kamu görevlisi açığa alınmış, 59 bin 841 kişi kamu görevinden ihraç edilmiş, 984 özel okul,15 üniversite, 1225 dernek, 104 vakıf, 35 hastane kapatılmıştır. Asker, polis, öğretmen, eğitim uzmanı, profesör, yargıç, savcı, gazeteci, işadamı, bankacı, sade yurttaş, öğrenci, herkes, ama herkes “acaba başıma ne gelecek” korkusu içinde yaşamaktadır. 16 Aralık 2016 itibarıyla 2500 gazeteci işsiz kalmış, 45 gazete, 115 dergi, 18 televizyon kanalı, 23 radyo, 3 haber ajansı kapatılmış bulunmaktadır. Aynı tarih itibarıyla, tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde bulunan gazeteci sayısı 128’e ulaşmıştır. Türkiye hapiste bulunan gazeteci sayısı bakımından artık Çin’i de geride bırakarak birinci sıraya kurulmuştur. Yeni çıkan bir KHK ile bir kuruluşa kayyım tayini ve el konulması için artık yargı kararı da şart değildir. HHH İkinci üç aylık dönemine girmiş olan OHAL, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, hatta mülkiyet hakkının üzerinden silindir gibi geçmiş, basın özgürlüğünü ayaklar altına almıştır. Vatandaş, mezhebi, meşrebi, mesleği ne olursa olsun titremektedir. OHAL, insan hakları, yargı bağımsızlığı ve güvencesi konularında umursamaz tavrıyla, demokrasi ve insan hakları konusunda son derecede ceberuttur. Aynı OHAL, teröre ise vız gelmekte, terör ülkenin dört bir yanında, her alanda cirit atmaktadır. Oysa OHAL’in hikmeti vücudu, genelde terör, özelde Fethullah terörüdür. Ama bu gerekçeyle bunca insan işinden atılırken, binlerce insan içeri alınırken, terör her yerde hükmünü icra etmekte, FETÖ mensubu olduğu söylenen bir polis memuru Ankara’nın göbeğinde elini kolunu sallayarak, Rus Büyükelçisi’ni öldürebilmektedir. Evet, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, basına karşı ceberut olan OHAL terör karşısında “cart curt”tur. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN sFEiyTaÖsişaeymaaksyınodka! Darbe Komisyonu ön taslak raporunda FETÖ’nün teşkilat şemasını çizdi. Raporda terör örgütünün siyasi ilişkilerinden bahsedilmemesi dikkat çekti TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nun ön taslak raporunda yer alan FETÖ’nün teşki lat şemasına göre örgüt lideri Fethullah Gülen “kainat imamı” olarak yapılanma nın en tepesinde bulunu yor. Örgüt liderinin altın da Gülen’in mahrem işle rini yapan “özel kalem”, Gülen’in yetiştirdiği ki şilerden oluşan “molla MAHMUT lar grubu” ve örgüt içi tef LICALI tiş yapan 16 kişiden olu şan “iştişare heyeti” yer alıyor. Şemada FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin herhangi bir tes pit yapılmaması dikkat çekerken; taslak raporda örgütün gizli amacının “kâinatı yönetmek” olduğu ifade ediliyor. TBMM Darbe Komisyonu’nun res mi çalışma süresi 4 Ocak 2017 tarihin de son bulacak. Komisyonun karar alın ması durumunda çalışma süresini bir ay daha uzatma hakkı da bulunuyor. An cak komisyonda geçen haftalarda başla yan rapor yazım çalışmalarında ön tas lak rapor tamamlandı. Cumhuriyet’in ulaştığı ön taslak raporda en dikkat çe kici bölüm FETÖ’nün teşkilat şeması ol du. Taslak rapora göre teşkilat şeması şu şekilde: Kâinat imamı Gülen: Kâinat imamı olarak örgütün en üstünde terör elebaşı sı Fethullah Gülen bulunuyor. Gülen ör güt tarafından MesihMehdi olarak ka bul ediliyor. Gülen’in altında “özel ka lem”, “mollalar grubu” ve iştişare heyeti (başyüceler)” olmak üzere üç yapı örgüt leniyor. Özel kalem Gülen’e bağlı çalışı yor ve Gülen’in mahrem işlerini üstleni yor. İstişare heyeti 16 kişiden oluşuyor; talimatlara uyulup uyulmadığını kont rol ediyor, bilgi topluyor, rehberlik yapı yor ve teftiş işlerini yürütüyor. Mollalar grubu doğrudan Gülen tarafından yetiş tirilen kişilerden oluşuyor. İstişare heye tinin altında, tayin heyeti, kıta sorumlu ları örgütlenmesi bulunuyor. Tayin heyeti ülke imamlarını belir liyor: Tayin heyeti kıta imamlarını, ül ke imamlarını seçimle görevlendirebili yor. Türkiye imamı dışında diğer ülke lerin imamlarının atamaları, yer değiş tirmeleri bu yapı tarafından kararlaştırı lıyor. Sözde Türkiye imamı Mustafa Öz can da istişare heyeti içinde bulunuyor ve Gülen’le bu kapsamda doğrudan bağ kurabiliyor. Dünyanın toplamda 8’e bö lünüp imam olarak atanan kıta sorum luları; Avrupa, Pasifik, Orta Asya, Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika ve Ortadoğu bölgelerinden sorumlu bu lunuyor. Türkiye üç bölgeye ayrılmış: Şema ya göre, Türkiye sorumlusu olan Türkiye imamı altında örgüt, “legal yapılanma”, “illegal yapılanma” ve “illegal özel yapılanma” olmak üzere üç grupta yer alıyor. Legal yapılanmalar, finans, medya, eğitim, STK ve sağlık kuruluşları olarak sıralanıyor. İllegal yapılanma başlığında; bölge, il, ilçe, semt ve mahalle sorumluları ile ışık evlerinin bulunduğu “yerleşim yerleri” ayağı; bakanlıklar, yerel yönetimler, KİT ve üniversitelerdeki sızmaların olduğu “kamu kurumları” ayağı; hukuk büroları, bilişim firmaları ve muhasebe büroları olmak üzere “özel sektör” ayağı bulunuyor. Şemada siyasi yapı yok: Örgütün Türkiye’deki illegal özel yapılanması altında ise yargı, emniyet, TSK, MİT ve mülkiye alt kademeleri yer alıyor. Komisyonun ön taslak raporunda FETÖ’nün teşkilat şemasında örgütün siyasi ayağıyla ilgili hiçbir tespit yapılmaması da dikkat çekti. Örgütün illegal olarak kamuya sızdığı alanlar tek tek belirlenirken, örgütün bunu yaparken kullandığı siyasi ayağı yer almıyor. Hücre tipi örgütleniyor: Raporda FETÖ’nün örgütlenmesi askeri örgütlenmeye benzetilerek en temel idare ilkesinin emirkomuta zinciri olduğu vurgulanıyor. Örgütün alt birimlerinin modüler bir yapı halinde, hücre tipi örgütlenme modelini uyguladığı vurgulanan raporda, örgüte üyelik için kesin bir kriter bulunmadığı, toplumun her inanç kesiminden örgütün üyeleri olduğu belirtiliyor. Raporda, “Türk, Müslüman, Sünni, dini bütün, ibadet aşkıyla dolu, dindar insanlar olduğu gibi, örgüt işine gelen ve kullanılması mümkün olan herkesi bünyesine katmaktadır. Alevi, ateist gibi yapıya uzak gibi duran gruplardan, Yahudi ve Hıristiyan dinine inananlardan da paralel yapılanma içerisinde yer alanlar bulunmaktadır” ifadeleri yer alıyor. Yedi katlı kast sistemi Rapora göre FETÖ’nün içinde yedi tabakadan oluşan katı bir hiyerarşik kast sistemi bulunuyor. Söz konusu tabakalar ve açıklamaları şöyle: Birinci Kat (Halk tabakası): Örgüte iman ve gönül bağı ile bağlı olanlar, fiili ve maddi destek sağlayanlardan oluşur. Bunların birçoğu örgütün hiyerarşik yapısına dahil olamayan örgüte bilinçli veya bilinçsiz hizmet ettirilen halk kesimidir. Genellikle faaliyetlerden habersizlerdir. Bu katmandakileri örgüte bağlayan ana unsur İslami duyarlılık ve din duygularıdır. İkinci Kat (Sadık tabaka): Okul, dershane, yurt, banka, gazete, vakıf ve resmi kurum görevlilerinden oluşan örgüte sadık gruptur. Bunlar örgüt sohbetlerine katılan, düzenli aidat ödeyen ve az ‘Marmaris’e Unvan verilsin’ TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nun AKP’li üyeleri, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu Marmaris’e “Gazi” ve “Kahraman” unvanı verilmesini önerdi. TBMM Darbe Araştırma Komisyonu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişimi gecesi kaldığı otelde incelemelerde bulundu. CHP’li komisyon üyelerinin katılmadığı programda otelin sahibi işadamı Serkan Yazıcı komisyona bilgi verdi. Yazıcı, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bulunduğu odaya girdim. Orada birçok telefon konuşmasına şahit oldum. Yüz ifadesi endişeli ama sakindi. Çok sakin şekilde konuşmalarını yapıp, talimatlarını verdi” dedi. Erdoğan’ın kendisine dönerek ‘Nereden gidebiliriz” diye sorduğunu anlatan Yazıcı, “Yolların kapalı olabileceğini, en yakında adalar olduğunu söyledim. ‘Ne işim var adalarda, İstanbul’da olmam lazım’ diye karşılık verdi. Kendisine Aksaz Deniz Üs Komutanlığı sınırlarından geçebileceğimizi ama çok riskli olduğunu söyledim. O vakit helikopter ile gitme kararı alındı” diye konuştu. l DHA AKP’li komisyon üyeleri Erdoğan’ın darbe girişimi gecesi kaldığı otelde incelemelerde bulundu. Önce MİT Müsteşar Yardımcısı gitmiş Ön taslak raporda 15 Temmuz’a ilişkin kronolojik bir sıralama da yapıldı: 14:45: Kara Havacılık Okul Komutanlığı’nda görevli bir pilot binbaşının MİT’e gelerek ihbarda bulunuyor. 16:03: MİT Müsteşar yardımcısı Genelkurmay Başkanlığı’na gidiyor. 16:30: MİT Müsteşarı Genelkurmay Başkanlığı’na gidiyor. 18:00: Genelkurmay Karargâhı’nda; MİT Müsteşarı ile toplantı yapılıyor ve alınması gereken tedbirler belirleniyor. 19:20: Genelkurmay Başkanlığı’nın tüm ülke sahasının uçuşa kapatıldığı emri yayınlanıyor. 20:30: MİT Müsteşarı Genelkurmay Başkanlığı’ndan ayrılıyor. çok örgüt ideolojisini bilen kişilerdir. Bu tabakaya girebilmek için örgüt üyesi olmak gereklidir. Üçüncü Kat (İdeolojik Örgütlenme Tabakası): Gayri resmi faaliyetlerde görev alırlar. Örgütün ideolojisini benimseyen ve ileri derecede bağlı ve çevresine de örgüt fikirlerini aşılayan tabakadır. Kaymakam, vali, şehir sorumluları, general, müfettişler, irşat ekipleri bu tabakada yer almaktadır. Dördüncü Kat (Teftiş Kontrol Tabakası): Bütün hizmeti (legal ve illegal) denetler. Bağlılık ve itaatte dereceye girenler buraya yükselebilir. Bu tabakaya girenler örgüte çocuk yaşta kazandırılanlardan seçilirler. Örgüte sonradan katılanlar genellikle bu katta ve daha üst düzeyde görevlendirilemezler. Beşinci Kat (Organize Eden ve Yürüten Tabaka): Üst düzey gizlilik gerektirir. Birbirlerini çok az tanır ve Fethullah Gülen tarafından atanırlar. Devletteki yapıyı organize edip yürüten tabakadır. Örgüt içinden evlilik yapanlar buraya yükselebilmektedir. Altıncı Kat (Has tabaka): Fethullah Gülen ile alt tabakaların irtibatını sağlar, örgüt içi görev değişiklikleri yapar ve azillere bakarlar. Fethullah Gülen tarafından atanmaktadırlar. Yedinci Kat (Kurmay Tabaka): Fethullah Gülen’e doğrudan bağlı olan, atamasını yaptığı seçkin kesimdir ve on yedi kişilik kurmaydan oluşur. Hedef: Kâinatı yönetmek Ön taslak raporda FETÖ’nün gizli amaçları başlığı altında örgütün hedefleri sıralandı. Örgütün Türkiye başta olmak üzere yeryüzünde yayıldığı ülkelerde perde gerisinden devletleri yönetebilecek evrensel emperyal bir güç olmayı hedeflediği belirtilerek, “Bu kapsamda örgütün nihai hedefi; kâinatı yönetmektir” denildi. Örgütün temel hedefinin devlet kurumlarını ele geçirip egemenliği perde arkasından gizlice kullanmak olduğu belirtilen taslak raporda, “Fethullah Gülen’in devleti ele geçirme modeli, Mussolini ve Hitler’den çok Humeyni’ye benzemektedir. Fethullah Gülen, bir siyasi parti olmadan, seçime girmeden, yetiştirdiği kamu görevlilerini kendine bağlayıp itaat ettirerek fedakârlık kültürü altında seçilmişlik duygusuna dayanarak devleti teslim almayı ve dışardan alternatif hiyerarşi üzerinden yönetmeyi amaçlamaktadır’ denildi. ‘Yüksek Yargı’ya FETÖ operasyonu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Yargıtay, Danıştay tetkik hâkimleri, Anayasa Mahkemesi memurları ve Adalet Bakanlığı’nda görevli 32 kişiden 29’u gözaltına alındı. Zanlılardan bazılarının Adalet Bakanlığı’nda çalışırken ihraç edildiği, bazılarının ise görevde olduğu belirtildi. Yargıtay ve Danıştay’da gözaltı kararı bulunan ve görevde olan 25 tetkik hâkimi açığa alındı. Adalet Bakanlığı’nda 5, AYM’de ise 8 kişi görevinden ihraç edildi. 45 akademisyen için iddianame FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi’ndeki yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tamamlanan ilk iddianamede, aralarında profesör ve doçentlerin de bulunduğu 14’ü tutuklu 45 akademisyen ‘şüpheli’ olarak yer aldı. Şüpheliler hakkında, “Silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek” ile “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından 7.5 yıldan 22.5 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezaları istendi. Açığa alınan polis intihar etti Çorum’un Osmancık ilçesinde FETÖ soruşturması kapsamında açığa alınan polis memuru Mehmet Oldum (34), iddiaya göre girdiği bunalım sonucu dedesine ait evde kendini astı. Oldum’un cesedi, otopsi için hastane morguna kaldırıldı. Sakarya’da da daha önce meslekten uzaklaştırılan 2 hâkim ve 1 cumhuriyet savcısı, Şanlıurfa’da 9 hâkim ve 1 savcı, Mersin’de 3 hâkim ve 1 savcı gözaltına alındı. Firari Yargıtay üyesi gözaltında FETÖ soruşturması kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yakalama kararı çıkan 23. Ceza Dairesi Üyesi Mustafa Erdoğan’ın Antalya’da özel bir hastanede yattığı belirlendi. Beyin Cerrahisi servisinde operasyon geçiren ve tedavisi süren Erdoğan’ın hastanede polis kontrolünde tutulduğu öğrenildi. Gözaltı ve ifade işlemleri için Erdoğan’ın sağlık durumunun düzelmesi bekleniyor. l İHA MEB’de 1980 kişi açığa alındı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), FETÖ soruşturmaları kapsamında 1980 personeli açığa aldı. MEB, aralarında öğretmenlerin de olduğu 1980 personeli açığa aldı. “Görevde bulunmasında sakınca görülmesi nedeniyle” görevden uzaklaştırılan personeller hakkında inceleme ve araştırma çalışmaları devam ediyor. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle