14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 13 Aralık 2016 6 ‘Allah’ın büyük lütfu’ dizi EDİTÖR: SERKAN OZAN nkara ve İstanbul’da duyulan patlama ses A G Dlerine anlam verilmeye çalışıldığı saatler ünlerdir ortalıkta görünmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gece yarısından son arbeci askerler ise Erdoğan’ın yerini belirlemeye çalışıyordu. Darbeciler de Başbakan Yıldırım, olayları “kalkışma” di ra önce tatilini yaptığı Marmaris’teki otel Erdoğan’ın yerini kesin olarak öğrendiğin ye niteleyerek TSK içerisinde bir grubun dar de ardından da CNN Türk canlı yayınında, de Cumhurbaşkanı kaldığı otelden ayrılmış be girişiminde bulunduğunu duyuruyordu. yurttaşları kent meydanlarına ve havaalan İstanbul’a doğru hareket etmişti. İstanbul’a Darbeciler ise “Yurtta Sulh Konseyi” imzalı larına çağırıyor, vatandaşlardan darbeye indiğinde ise “Bu hareket, Allah’ın bize bü bildiriyi silah zoruyla TRT’de okutuyordu. karşı direnmelerini de istiyordu. yük bir lütfudur” açıklamasını yapıyordu. Başbakan duyuruyor l 15 TEMMUZ GECESİ İstanbul’da düğünde bulunan dört general Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın emriyle Eskişehir’deki Harekât Merkezi’ne gitmek üzere yola çıkarken düğün sahibi komutan Mehmet Şanver de, eski komutanı Akın Öztürk’ü aradı. Emre karşı hava trafiği olduğunu, alçak uçuş yapıldığını söylediği Öztürk, Akıncı Hava Üssü’nde olmasına rağmen bir şeyden haberi olmadığı karşılığını verdi. Orgeneral Ünal telefonu alarak Akın Öztürk’e, “Ankara’da uçak uçuruyorlar. Ne oluyor oralarda? Senin emirlerin hilafına darbe mi yapıyorlar?” diye sordu. Darbenin merkez üssündeki Öztürk’ün cevabı ilginçti: “Ben sadece gece uçuşu olduğunu zannediyorum, bir araştırayım.” Bu arada komutanlar, darbecilerin kontrolünde olduğu anlaşılan Ankara’daki Hava Harekât Merkezi’nin etkisiz hale getirilmesi için uğraşıyordu. Askeri uçuşlara yönelik emirler Ankara’dan değil Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezi’nden alınarak tüm üslere duyuruldu. Kısa süre içinde Ankara Akıncı, Adana İncirlik ve Balıkesir’deki üs dışında hiçbir yerde kontrolsüz uçuş kalmamıştı. l 15 TEMMUZ SAAT 23.05 Ankara ve İstanbul’da patlama ve silah sesleri duyulduğu haberleri sosyal medyadan yayılırken, darbe girişimi olduğunu açıklayan ilk yetkili isim Başbakan Binali Yıldırım oldu. NTV kanalına telefonla bağlanan Başbakan Yıldırım, olayları “kalkışma” diye niteleyerek TSK içerisinde bir grubun darbe girişiminde bulunduğunu duyurdu. Darbecilerin en kanlı saldırısı Gölbaşı’ndaki Polis Özel Harekât Daire Başkanlığı’na yönelik oldu. Hava saldırısı düzenleme kabiliyeti de olan ve darbecilere karşı en önemli silahlı direnişte bulunacak birim olan Özel Harekât’ın merkezine ilk saldırı saat 23.16’da gerçekleşti. Helikopter pistinin hedef alındığı darbecilerin düzenlediği ilk hava saldırısında 7 polis hayatını kaybetti. Esas kaybı yaşatan F16’larla düzenlenen ikinci bombalı saldırı ise, daha ilk saldırının yangını dahi söndürülememişken 23.58’de oldu. Bu saldırıda da 43 polis can verdi. Darbeci askerler, Yurtta Sulh bildirisini ele geçirdikleri TRT’de silah zoruyla okuttu. l 16 TEMMUZ SAAT 00.13 / ANKARA TRT STÜDYOSU TRT’nin Ankara stüdyolarını basan bir grup darbeci, “Yurtta Sulh Konseyi” imzalı darbe bildirisini okuttu. Bildirinin okutulmasından kısa süre sonra TÜRKSAT, TRT’nin yayınını kesti. Darbecilerin bir diğer hedefi olan Ankara Emniyet Müdürlüğü girişi, olası saldırılara karşı önlem için TOMA’larla kapatılmıştı. Darbeciler 00.21’de ele geçirmek istedikleri Emniyet Müdürlüğü önüne gelip, TOMA’ları tanklarla iterek kapatılan yolu açmaya başladı. Bu sırada yoğun silah sesleriyle birlikte çatışma başlasa da kısa süre içinde tanklar müdürülük girişini ele geçirmişti. Darbeciler çatışma sırasında “Teslim ol” çağrıları yaptıkları polislerin yanı sıra kendilerine karşı direnmek isteyen vatandaşların üzerine de ateş açtı. Darbe girişimi sırasında CNN Türk Ankara Haber Müdürü Hande Fırat’ın cep telefonundan halka seslenen Erdoğan, yurttaşları meydanlara çıkmaya çağırdı. Cumhurbaşkanı ilk kez ortaya çıkıyor l 16 TEMMUZ SAAT 00.24 / MARMARİS Her gün kameraların karşısına çıkıp konuşma âdeti olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şaşırtıcı biçimde 9 Temmuz’dan bu yana ortalıkta görünmüyordu. Darbecilerin öncelikli hedefi olan Erdoğan, gece boyunca yaşanan onca hengameye rağmen süren sessizliğini bozmaya karar verdiğinde saatler gece yarısını geçmişti. Güvenlik önlemleri alındıktan sonra Marmaris’teki yerel kanalların ve gazetecilerin karşısına çıkan Erdoğan’ın açıklamalarını hiçbir televizyon kanalı ve haber ajansı yayımlamadı. Bu ilk açıklamasının birtakım teknik problemlerden ötürü yayımlanamadığı söylenen Erdoğan, ulusal yayın yapan bir televizyon kanalında ilk kez gö ründüğünde saatler 00.24 idi. CNN Türk Ankara Haber Müdürü Hande Fırat, akıllı telefonlar ile görüntülü konuşma özelliği sağlayan Facetime uygulaması aracılığıyla Erdoğan’ı canlı yayına bağlamıştı. Açıklamasında, kendisinden öncekiler gibi “TSK içindeki küçük bir azınlık” vurgusuyla darbe girişiminda bulunulduğunu belirten Erdoğan, kalkışmanın failini de “Paralel yapılanmanın teşvik ettiği harekettir” diyerek Gülen Cemaati olarak ilan etti. Erdoğan açıklamasında, kent meydanlarına ve havaalanlarına çağırdığı vatandaşlardan darbeye karşı direnmelerini de istedi. Darbe kalkışmasını kimin kazanacağı artık belli olmuştu... l 16 TEMMUZ SAAT 00.30 / İZMİR ÇİĞLİ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nerede kaldığının kesinleşmesini beklerken Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş ile Binbaşı Şükrü Seymen de planı gözden geçiriyorlardı. Plana göre ÖKK timleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gözaltına alma operasyonu gerçekleştirecek, MAK ekibi ise güvenliği sağlayacaktı. Binbaşı Seymen’e göre, Cumhurbaşkanı ve yanında bulunan 34 kişilik koruma ekibi “tatil modunda oldukları için” 27 kişilik tim operasyonu kolaylıkla yapacak tı. Darbeci tuğgeneral, teçhizatlarını kuşanmakta olan timlerin yanına geldi. Geçmişteki askeri başarıları efsane gibi dilden dile dolaşan ve baskın timinde yer alan subayların herbirinde hayranlık ve saygı uyandıran Tuğgeneral Sönmezateş beklenen haberi verdi: “Türk Silahlı Kuvvetleri ülke çapında yönetime el koydu. Sıkıyönetim ilan edildi. Bundan sonra emirler, benim de irtibatlı olduğum Genelkurmay Başkanlığı’ndan bizzat verilmektedir.” l 16 TEMMUZ SAAT 00.40 / DALAMAN HAVAALANI Darbecilerin hâlâ nerede olduğunu kesinleştirmeye çalıştıkları ve gerekirse çatışarak gözaltına almak is tediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, te levizyon yayınından kısa süre son ra Marmaris’ten ayrılmak için hazırlık ları tamamlamıştı. Beklenen haber so nunda geldi. Erdoğan’ı Marmaris’ten alarak İstanbul’a götürmek üzere İz mir Adnan Menderes Havaalanı’ndan kalkan uçak Dalaman Havaalanı’na inmişti. Hava trafiğini izlediklerinden kuşkulanılan darbecileri yanıltmak için Cumhurbaşkanlığı’na ait TCATA uçağı’na THY8451 koduyla sivil uçak görünümü verilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan televizyon kanalının canlı yayınına bağlanarak İstanbul’a gideceğini duyurmuş olmasına rağmen, operasyon timi hâlâ Marmaris’e gitmek için haber bekliyordu. Marmaris’te Erdoğan’ın kaldığı otele düzenlenen saldırıyı organize ettiği öne sürülen Çiğli 2. Ana Jet Üssü imamı astsubay Zekeriya Kuzu, günler süren operasyonun ardından iki askerle birlikte bir menfezde yakalanmıştı. Erdoğan, 15 Temmuz gecesi ilk açıklamasını Marmaris’te kaldığı otelde yaptı. l 16 TEMMUZ SAAT 01.30 / İZMİR ÇİĞLİ Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş’in en çok ihtiyaç duyduğu bilgi nihayet gelmişti. Akıncı Üssü’ndeki darbecilerden Yarbay Hüseyin Yılmaz, Cumhurbaşkanı’nın Marmaris İçmeler bölgesindeki Grand Yazıcı Club Turban Otel’de olduğunu bildirmişti. Aynı dakikalarda otelden havalanan helikopter Erdoğan ve ailesiyle birlikte Dalaman Havaalanı’na gidiyordu. Bu sırada Erdoğan’ın televizyon ekranından yaptığı çağrı karşılığını bulmuş ve vatandaşların gittiği en önemli adreslerden biri Atatürk Havalimanı olmuştu. 01.00’de havalimanının kontrol kulesini ele geçiren askerler de gözaltına alınmıştı. Erdoğan’ı taşıyan uçak, Atatürk Havalimanı’nın temizlendiği bilgisi verildikten sonra Dalaman’dan hareket etmişti. Saatler 03.18’i gösterirken TCATA uçağının tekerleri İstanbul’daki piste değdiğinde, Erdoğan’a suikast düzenleyecekleri iddia edilen timleri taşıyan helikopterler de Marmaris’ta alçalmaya başlamıştı. Darbeci askerler, Marmaris’te Erdoğan’ın kaldığı oteli ararken güvenlik kameralarına yakalanmıştı. l 16 TEMMUZ SAAT 03.20 / MARMARİS Operasyon timini taşıyan helikopterler 1 saatin uzun süren bir uçuş sonunda Marmaris’e ulaşmıştı. Pilotlar verilen koordinatlarla, tutuklayacaklarını düşündükleri Cumhurbaşkanı’nın kaldığı otelin yakınına inmişti. Otelin yerini bilmeyen operasyon timinin yol üzerinde karşılaştıkları Atilla Barbaros Teoman’ın verdiği ifadeye göre, timde yer alanlardan birisi “Şerefsiz Tayyip’in villaları nerede?” diye sormuş o da korkarak yeri tarif etmişti. Suikast timi, vatandaş yardımıyla bulduğu ve Cumhurbaşkanı’nın kendileri gelmeden çok önce terk ettiği otele girdiğinde saat 03.30 olmuştu. l 16 TEMMUZ SAAT 03.25 / İSTANBUL Suikast timlerinin Marmaris’te kendisini aradığı dakikalarda Erdoğan da, uçağının 7 dakika önce iniş yaptığı Atatürk Havaalimanı’nda basın ordusunun karşısına çıkmıştı. Kalkışmanın failinin Gülen Cemaati olduğunu sıklıkla belirttiği konuşmasında Erdoğan iki önemli şey söylemişti. Kalkışma hazırlıklarının saatler öncesinden tespit edildiği anlamına gelen “Bugün bildiğiniz gibi öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki silahlı kuvvetlerimizin içinde mevcuttu” cümlesini belki de ağzından kaçırmıştı. Erdoğan’ın ağzından kaçanlar bununla da sınırlı kalmamış ve eklemişti: “Bu hareket, Allah’ın bize büyük bir lütfudur.” YARIN: 15 TEMMUZ’UN HÂLÂ YANITLANAMAYAN SORULARI Tek adam rejimi değil, uzlaşı iktidarları, koalisyonlar gerek bu ülkeye Geldiğimiz yer, iktidarın neredeyse tüm Türkiye’yi şehitlik ilan etme noktasıdır. İktidarın bir çözümü yoktur. Terörü büyüten politikaların sahibidir. Örneğin Türkiye’nin başına bir IŞİD terörünü bela eden bu iktidardır. Türkiye’nin koynunda IŞİD büyümüştür. Suriye’nin (ve Irak’ın) parçalanma ve oradan yeni devletçikler çıkartma politikasının bir parçası olmuştur. Cumhurbaşkanı daha yakın zamanda 2003 oylaması için “ben olsam evet der ve Irak’a girerdik” demişti. Ve Esad’ı devirmek için harekete geçmişti. Şam’ı yıkmak, Suriye’de devletçikler kurulmasına katkıda bulunmak demektir. Bu zaten Batılı emperyalistlerin yapmak istedikleridir: Ortadoğu’nun ‘güncellenmesine’ destek 100 yıl sonra sınırların yeniden çizilmesi, ülkelerin “güncellenmesi”, çıkarlarına uymayan devletlerin tasfiye edilmesi, çıkarlarına uygun yeni devletçikler yaratılması. Bu politikaya ortaklık, PKK terörünü büyüten temel faktördür. Bu emperyalist politikanın sonucu, güçlü bir terör dalgası olarak ülkemize yansımaktadır. Yakın geleceği gören bir iktidar olsaydı, Suriye’de “Osmanlılık” taslamazdı! Şam’ı yıkmak değil, ülkesine hâkim olması için çalışır ve buna destek verirdi (bırakın katil Esad vb safsatasını!). 14 yıllık tek adam tek parti iktidarının Türkiye’ye maliyeti (terör ve dış politika olarak) çok yüksektir. Hepsinin vebali omuzlarındadır. Bu maliyet içine, ülkenin barışçı dış politikadan uzaklaşmasını, basın özgürlüğünün ve temel hak ve özgürlüklerin yerlerde sürünmesini falan katmıyorum. Bununla birlikte maliyet, ülkemizin altından zor kalkacağı bir düzeye yükselmiştir. Bu iktidarın, 14 yıllık pratiğinde gösterdiği gibi, ülkemizin terör ve güvenlik sorunlarını çözme, öngörme, halkın güvenliğini sağlama yeteneğinin olmadığını görüyoruz. Büyük sorunlar uzlaşı ile çözülür Ülkemizin tüm işlerin bırakıldığı bir Reis karar verir politikasına değil, tüm ülkeyi temsil edecek koalisyonlara ihtiyacı var. Koalisyonlar uzlaşı hükümetleridir. Halkın geniş katmanlarının temsiliyetine dayanır. Ulusal büyük sorunlar, ancak geniş tabanlı ve ulusal uzlaşılar ile çözülür. Bu iktidar, PKK terörünü çözmek için iki yıl masaya oturdu. Sonunda varılan nokta, her iki tarafın da varılan sonucun hayata asla geçirilemeyeceği düşüncesiydi ve masayı devirdiler. Gerçekten de Dolmabahçe uzlaşısı geniş bir uzlaşıya dayanan bir çözüm olmadığı ve yeni bir parçalanma yaratacağı için tepetaklak oldu. Hukuksal Reislik mertebesi Kürt meselesi ve PKK terörü, ulusal bir sorun. Ulusal sorunları bu iktidar tek başına çözemez. Burada bir iktidardan bile bahsedemeyiz. Sadece tek kişinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, parti içinde ve milletvekilleri saflarında ve de henüz varlığını sürdüren hükümet içinde karşı konulmaz iradesinden bahsediyoruz. Şimdi bu irade, yasal, hukuksal Reislik mertebesine tırmandırılarak, ülkenin sorunlarına çözüm, en azından bugüne kadarki pratik ışığında, daha zor bir sürece sokuluyor. Ve MHP bu zor süreci dayatıyor bu ülkeye... Yaşananlar, yaşayacaklarımızın garantisi gibi... HHH İnsanlarımız teröre kurban. Acısı omuzlarımızda. Tek gerçek, bu iktidar döneminde bu milletin neredeyse tek rahat, birlikte beraberlik, mutluluk içinde bir dönem yaşamadığıdır. Parçalanmış bir millet. Birbirinden nefret eden halk toplulukları, nefret üreten zehirli siyasetler. İktidar için her şeyi göze alma politikası... Hiçbir tavize yanaşmama politikası... 14 yıldır muhalefetin tek bir yasa önerisinin bile tartışılamadığı ve daha baştan kadükleştiren gayya kuyusuna atma politikası... Bu konuyu da bir başka yazı yapalım... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle