14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 13 Aralık 2016 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Teröre karşı Ankara, Şam, Bağdat ve Tahran işbirliği Dolmabahçe’deki son dinci ya da bölücü terör saldırısı, Ankara’nın teröre karşı, “Şam, Bağdat ve Tahran ile işbirliğinin” kaçınılmaz olduğunu gösterdi. AKP’nin S.Arabistan ve Katar ile Körfez’de oluşturduğu üçgen, son 14 yıl içinde dinci ve bölücü terör örgütlerini güçlendiren bir ortam yarattı. S.Arabistan ve Katar gibi İslamcı diktayı uygulayan, ilkel ve çağdışı topluluklar, “fıtratı gereği”, mezhepçi ve bölücü ortamı güçlendirdi. BOP’la birlikte bölünüp parçalanmak istenen, yerine Kürdistan oluşturulmaya çalışılan ülkeler Irak, Suriye, Türkiye ve İran. Emperyalist odakların hedefindeki bu dört ülkenin aralarındaki işbirliği, “dinci ve etnik bölünmeye ve teröre karşı” tek çıkış yoludur. Suriye’nin bütünlüğünü Esad (ve rejimi) istiyor; Bağdat Irak’ın bütünlüğünden yana. Ankara’nın Esad’a karşı aldığı tavır YPG ve IŞİD’in yalnız Suriye ve Irak’ta değil, Türkiye’de de güçlenmelerine yol açtı. Türkiye’de dinci ve etnik bölücü terör eylemlerinin yaygınlaşması bunun sonucudur. Bu yanlışlar, FETÖ’nün de güçlenerek Türkiye’de Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını yapmasına ortam hazırladı, 15 Temmuz’un yolunu açtı. Görünen ne? 1) ABD Suriye’de YPG aracılığı ile Suriye Kürdistanı’nı kurmak için askeri, siyasi, mali, diplomatik olarak elinden geleni ardına koymuyor. Buna karşı çıkan kim? Ankara ve Şam; ve hükümet de Esad’la (Şam’la) kavgasını sürdürüyor. Çelişkiye ve yanlışlığa bakın. 2) Rusya Esad’ın (ve rejimin) en büyük destekçisi. Ankara’ya da, “Benimle ilişkilerini geliştirmek istiyorsan Esad’ı kabullen, onunla eskiden olduğu gibi işbirliği yap” diyor. 3) Ankara, AKP (ve Erdoğan) Rusya ile ilişkileri geliştirmek zorunda, çünkü; FETÖ (ve arkasındaki) 15 Temmuz’da Türkiye’ye karşı bir girişimde bulunmuş, bu arada Erdoğan’ı da gözden çıkarmıştı: Bu durum, ekonomik ve stratejik olarak “TürkiyeRusya ilişkilerinin geliştirilmesini zorunlu kılıyor.” Rusya’nın duruşu Ankara’yı (ve Erdoğan’ı) Esat ile işbirliğine götürür, başka çıkış yok. 4) Suriye’yi Libya’da olduğu gibi üç, dört parçaya bölmek isteyen Avrupa da Ankara ile çatışma halinde. Zaten bu nedenle Ergenekon’a, Balyoz’a ve FETÖ’ye ses çıkarmadı. Son saldırıya Avrupa’dan gelen kınama mesajlarında ilginçtir, “terör” sözcüğü yok. BOP maşalarını destekliyor. Ankara bu nedenle de Moskova, Tahran, Şam ve Bağdat’la yakın durmak, çatışmamak, işbirliği yapmak durumunda. Bütün bunlar Avrupa ve ABD düşmanlığı değil: ulusal çıkarlarımızla örtüşmeyen ABD ve AB politikalarını dengelemek için yapılması gerekenler: uluslararası ilişkilerin vazgeçilmez kuralları. Uluslararası ilişkilerde sevgi, saygı, nefret, ahde vefa gibi kavramlara yer yoktur. Bunlar bireyler arasında geçerlidir. Uluslararası ilişkilerde “ulusal çıkarlar” söz konusudur: iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel boyutlarıyla. Tek adamlık ve terör Yeni anayasa kavgası ve tek adam formülü: Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran yeni tartışma ve dayatmalar Türkiye’nin içine düştüğü (ve düşürüldüğü) ortamı değiştirir mi? Herkes aklını öne çıkarıp elini vicdanına koyup son 14 yılı değerlendirsin. Çağdaş demokrasilerle hiç örtüşmeyen “yerli” uygulamaların bizi nereye götürebileceğine karar versin: Gazetecilerin yazdıklarından, çizdiklerinden dolayı zindana atılmadıkları uygar bir toplumsal yapıya götürecek mi? Nüfusun yüzde birinin, milli gelirin yüzde elli beşinin üzerine oturduğu bir çarpıklıktan bizi kurtaracak mı? İşsizler ordusu ortadan kalkacak mı? Dinci ve bölücü örgütlerin eylemleri son bulacak mı? Kadınlar parkta rahatça yürüyebilecekler mi? Türk halkının yaşam tarzı, uygar dünyaya mı yaklaşacak yoksa çağdışı, karanlık toplumların benzeri mi olacağız? Varın siz düşünün, karar verin… Bu arada Tuğrul Türkeş’ten sonra Bahçeli’nin de AKP’ye var gücüyle destek vermesi, “öngörüleri” dolayısıyla, Tuğrul Bey’in Bahçeli’den, bir puan öne çıkmasına yol açtı diye düşünüyorum... 13 Aralık 2016 SAYI: 33305 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.40 06.22 06.43 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.13 13.05 15.23 07.45 12.50 15.10 08.13 13.12 15.37 Akşam 17.45 17.33 18.00 Yatsı 19.11 18.58 19.22 yorum 13 Başkan ve şehitler! “Başkanlık” düzenini öngören AKPMHP anayasa değişikliği önerisi TBMM’ye sunuldu. Bu sunum öncesinde, yalnızca 2016 yılında, Türkiye’de yaşanan terör olaylarına kısaca göz atalım! HHH 12 Ocak İstanbul: Sultanahmet Meydanı’nda saldırgan üzerindeki bombayı patlattı. 11 ölü, 15 yaralı… IŞİD 17 Şubat Ankara: Çankaya’da bomba yüklü araç askeri araçların yanında patlatıldı. Asker ve sivil olmak üzere 29 ölü, 61 yaralı… PKK bağlantılı TAK 13 Mart Ankara: Kızılay’da Güvenpark yakınındaki otobüs duraklarında bomba yüklü araç patlatıldı. 38 ölü, 120 yaralı… TAK 19 Mart İstanbul: İstiklal Caddesi’nde saldırgan üzerindeki bombayı patlattı. 5 ölü, 36 yaralı… IŞİD 28 Nisan Bursa: Ulu Camii yanında canlı bomba saldırısında saldırganın kendisi dışında ölen olmadı, 13 yaralı… TAK 1 Mayıs Gaziantep: Şehitkâmil ilçesinde Emniyet Müdürlüğü önünde bomba 28 Haziran İstanbul: Atatürk Havaalanı Dış Hatlar Binası ile ÖzAgecanr otoparkta eşzamanlı intihar saldırılarında 45 ölü, 236 yaralı… IŞİD 7 Temmuz Yozgat: Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, partisinin Akdağmadeni ilçesinde düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuş mada “Türkiye huzur adası olma Kavşak vasfını koruyor!” dedi. Sen misin onu diyen? 15 Temmuz Ankara / İstanbul / Malatya / Marmaris: Hüküme ti devirip İslami yönetim kurmak amacıyla, devlet yapılarına hava dan ve karadan bombalar atıldı. 246 ölü, 2 bin 800 yaralı… FETÖ 20 Ağustos Gaziantep: Şahin bey ilçesindeki bir düğünde sal dırgan üzerindeki bombayı pat yüklü araç patlatıldı. 4 ölü, 23 yaralı… IŞİD lattı. 57 ölü, 90 yaralı… IŞİD 12 Mayıs Diyarbakır: Dürümlü mez 26 Ağustos Şırnak: Cizre ilçesin rasında bomba yüklü kamyon patlatıldı. de bomba yüklü kamyon Emniyet 16 ölü, 26 yaralı… PKK Müdürlüğü’ne yaklaşırken engellendi, 7 Haziran İstanbul: Vezneciler’de İs çatışma çıktı. Kamyondaki bomba pat tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde latıldı. 13 ölü, 78 yaralı… PKK çevik kuvvet hedef alınarak bomba yük 9 Ekim Hakkâri: ŞemdinliYük lü araç patlatıldı. 13 ölü, 36 yaralı… TAK sekova karayolu üzerindeki Hudut 8 Haziran Mardin: Midyat ilçesin Bölüğü’ne 150 m kala güvenlik araması de Emniyet Müdürlüğü binasına bomba yapılmak istenen bir kamyonet patladı. yüklü araçla düzenlenen saldırıda 4 ölü, 17 ölü, 26 yaralı… PKK 34 yaralı… PKK 6 Ekim İstanbul: Yeni Bosna’da 75. Yıl Polis Merkezi yakınında bomba yüklü motosiklet patlatıldı. 10 yaralı. PKK 16 Ekim Gaziantep: Şahinbey ilçe Özgen Acarsinde polisin bastığı evdeki saldırgan bombayı patlattı. 4 ölü, 8 yaralı… IŞİD 4 Kasım Diyarbakır: Amed Bağlar’da Emniyet Şube Müdürlüğü’ne yönelik canlı bomba eylemi. 8 ölü, 100 yaralı… TAK 10 Aralık İstanbul: Beşiktaş’ta bomba yüklü araç ve Maçka Parkı’nda eşzamanlı olarak canlı bombanın eylemlerinde 44 ölü, 155 yaralı… TAK HHH Veziri Azam hazretleri, 30 Ekim’de, AKP İstanbul Danışma Meclisi’nde partililere “Başkanlık” düzeni konusunda şu güvenceyi verdi: “ ‘Başkanlık gelirse Türkiye bölünür’ diyorlar. Asıl başkanlık gelmezse Türkiye’nin bölünme riski var!” Açıkça bilinçaltı boşalarak, Türkiye’nin bölünmekte oluşunun ve beceriksizliğin itirafı değil mi? Demokratik ülkelerde bu tablo olsa, oralarda ne cumhurbaşkanı, ne de hükümet üyeleri koltuklarında bir gün oturabilir; çekip giderler! Bizde ise koltuk hırsından, yalnızca ölenlerin anaları değil, ana karnındaki doğmamış bebeler bile gözyaşı döküyorlar… Bugün cumhurunu (halkını) koruyamayan bir insan, nasıl cumhurun başkanı olur? Bu günler geçecek B abacığım, Sen ve değerli arkadaşlarının geçirdiği bu sıkıntılı günlerin hemen biteceğinden adım gibi eminim. Zaman hızlı geçiyor sonuçta. Bunu lütfen unutma: Neşeli ve mutlu günlerimiz en kısa sürede kaldığı yerden devam edecek. Burda seni çok özlemiş kocaman bir ailen var. İçimizi ısıtan sıcacık evimizde her ne kadar annem en soğuk havalarda camları açsa da kedilerimiz ile ailecek seni bekliyoruz. Bahçemizde sabahları yaptığımız kahve muhabbetleri ile akşamları yaptığımız mangal keyfine tam hız devam edeceğiz. Bir de evimize geri dönünce biraz şaşırabilirsin. Senin için küçük değişiklikler yaptık. Hayatımızın ne kadar mutlu ve neşeli geçtiğinden bahsederek o günlerin en kısa zamanda kaldığı yerden devam edeceğini hatırlatmak istiyorum. Etiler’deyiz. Bana göre eski seneler, sana göre yeni seneler... Ben anaokulun Ali Çelik, 39 gündür tutuklu olan babası Önder Çelik’e yazdığı mektupla seslendi. dan geliyorum, sen ise işten, ikimiz de yorgun ama mutlu... Sen, ben ve biricik annem sofraya oturup o tatlı kahverengi masamızda keyifli bir akşam yemeği yiyoruz. Hafta sonları da Arnavutköy’e giderek, berberimizde saçlarımızı kesti rerek, balıkçımıza gidip bir ziyafet çekerek güzel mi güzel deniz havasıyla geçiyor. Günler bu şekilde mutlumesut birbirini takip ediyor. Zekeriyaköy’de, bahçeli yeni evimizde, kedilerimizleyiz. Ben ilkokuldan geliyorum, sen ise yine işten, ikimiz de yorgun ama mutlu... Sen, ben, annem ve biricik kedilerimiz sofraya oturup başka bir tatlı kahverengi masada keyifli bir mangal keyfi yapıyoruz. Hafta sonları ise bahçemizde çimleri biçerek, kahvemizi içerek, güzel mi güzel doğa havasıyla geçiyor. Derken ben ortaokula başlıyorum. Ne de olsa zaman su gibi akıp geçiyor. Yine sen işten, ben okuldan, ama bu sefer annem de yorgun. O da kendini güzel evimizin koşuşturmalarına kaptırmış. Yani bize... İkimize de kimi zaman en iyi anne, kimi zaman en iyi arkadaş olmuştur. Bir bakmışız ben lisedeyim. Yine aynı koşuşturmalar... Ben büyümüşüm artık. Senle konuşmalarımız ayrı bir keyifli. Eskiden ne bilgili, ne kültürlü bir insan derdim senin için. Bir de ne konuştuğunu anlasam... Artık anlıyordum işte! Bir de bizim muhteşem “ropdöşambır” ekibini unutmamak gerek. Ne kahkahalar, ne eğlenceler, ne harçlık koparmacalar... Ekibe keyif veren o kırmızı sandalyeli kafe ve oradaki muhabbetleri saymama gerek bile yok. Ne değerli anılar... Ablam yani Ezgi ise bu dünyanın en, en, en muhteşem kişisi (bunu söylemezsem bu yazıyı yazamayacağımı belirtip beni tehdit etti). Hayata bir kere geliyoruz. Her insan kaldırabileceği yükleri taşır. Bu yükler sen ve senin gibi fedakâr arkadaşlarına az bile. Zafer olması için fedakârlık da olmalı. Bu süreç de sizin fedakârlığınızın bir parçası sadece. Demin bahsettiğim gibi bu sıkıntılı günler en kısa zamanda bitecek, yani zafer sizin olacak. Sevgiler, Oğlun Ali. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] İyi ki vardınız Türkan Hocam AV. HÜSEYİN KARATAŞ Ülke Politikaları Vakfı Başkanı Dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Türkan Saylan, Her yıl, 13 Aralık doğum gününüzde size mektup yazıyorum. 2015 yılında size yazdığım mektubu basın yoluyla iletememiştim. Ama yüreğimden iletmiştim. Sizin de evinizin basılmasına neden olan, sizi son nefesinizde savunma yapmak zorunda bırakan şu meşhur Ergenekon davası kurgusu vardı ya! Sevgili Ayşe Yüksel, Sevgili Filiz Meriçli ve sevgili Nur Gerçel bu davada 2 Ekim 2015 tarihinde beraat etmişlerdi. Birinci yılını kutladık. Beraat kararı veren mahkeme, sahte delili hazırlayan polisi, kurgu ile davayı açan savcısı, davayı kabul edip tutuklama kararı veren hâkimi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. AİHM başvurusu kabul edildi Biz, gözaltı sırasında yapılan hukuksuzlukları dile getirerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açmıştık 2009’da. Bütün başvurularımız 31 Mayıs 2016 tarihinde kabul edildi sevgili hocam. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “Gözaltılar sırasında insan hakları ihlalleri vardır” dedi ve devleti tazminat ödemeye mahkum etti. Biz, hem ceza davasından beraatla çıkmış olmanın, hem de AİHM’de dava kazanmış olmanın verdiği suçsuzluk tespiti ile sevinmeye başlamışken ne oldu biliyor musunuz sevgili hocam? Darbe girişimi oldu 15 Temmuz 2016’da bir darbe teşebbüsü oldu ülkemizdi. Asıl büyük “aaaa” çığlığınızı şimdi duyuyorum. “Kim yaptı?” diyeceksiniz tabii. Fethullah Gülen yapmış deniyor. 2010 yılı sonunda yayımladığımız “Son Nefeste Son Savunma” kitabımızda sizin “Her Şey Birdenbire” başlığı altında anlattığınız Fethullah Gülen CD’sini yayımladıktan sonra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve size yönelik itham ve karalamaları yapan kişiler, devlette o kadar güçlenmiş ki, iktidarın para Anlatacaklarıma, ülkede olanlara çok üzüleceğinizi biliyorum sevgili hocam. Hukuk askıya alındı. Birçok basın mensubu tutuklandı. Ama karanlıklar uzun sürmez. 13 Aralık 1935 doğumlu Türkan Saylan Hocamız, 18 Mayıs 2009’da yaşamını yitirmişti. leli olmaları yetmemiş, iktidarın ve ülkenin tamamını ele geçirmek için yola çıkmışlar. Kimler var kimler Siz, 1999’da Cemaat tehlikesine dikkat çekmiştiniz, ama onlar sahte deliller üreterek sizi tehlike olarak göstermişlerdi topluma. Darbe girişimi sonrasında, aman bir mücadele başlatıldı sormayın! Bizim davada sahte delil üreten polisler, hâkimler, savcılar bizim şikâyetimiz sonucu değil, iki yıl önce 17 ve 25 Aralık’ta bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası, “paralel yapı” olarak, sonradan Fethullah Terör Örgütü (FETÖ) olarak adlandırılan darbe örgütü içinde yer aldıkları için suçlandı. 100 binin üzerinde polis, hâkim, savcı, öğretim üyesi, öğretmen, işadamı gözaltına alındı, meslekten ihraç edildi, mal varlıklarına el konuldu. Hatırlarsınız sevgili hocam, “Son Nefeste Son Savunma” kitabımızda “Son Söz ” olarak, “Hukuk hepimiz içindir. Hukuku hiçe sayanlar, sonunda hukuka muhtaç kalmış lardır. Tarih böyle söylüyor” yazmıştım. Olağanüstü haldeyiz Tarihin söyledikleri doğru çıktı sevgili hocam. Sahte delil uzmanları da bizim feryadımız sonucu değil ama, FETÖ soruşturmasında hukuka muhtaç kaldılar. Bizim, ÇYDD’nin suç işlemediği haykırışımızı duyurmamak için sahte isimlerle ihbar dilekçeleri yazan, sahte delil üreten emniyet müdürüydü, savcıydı, polisti birçok kişi tutuklandı. Kaçanlar kaçtı. Hâlâ her gün gözaltı ve tutuklamalar var. Gazeteciler ve siyasetçiler Ülkemizde olağanüstü hal ilan edildi. Hukuk askıya alındı. Birçok basın mensubu tutuklandı. Yetmedi, Cumhuriyet gazetesinden Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara tutuklandı. Hem de FETÖ terör örgütü bağlantısı iddiasıyla. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve milletvekilleri tutuklandı. Belediye başkanları görevden alındı, tutuklandı. Belediyelere kayyım atandı. Yok, onlar FETÖ iddiasıyla değil, terör örgütü PKK destekçiliği iddiasıyla tutuklandılar, sevgili hocam. Milletvekili de olsa, basın mensubu da olsa iktidarı eleştirmek, tutuklanmak için yeterli oldu. Anayasamızın 26. maddesindeki “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”nin varlığı tartışılıyor. Her olayda yayın yasağı getiriliyor. Anayasamızın 28. maddesindeki “basın hürriyeti”nin varlığı da tartışılıyor. İnsanlar, doğru bilgilere ulaşıp ulaşmadıklarından emin değiller. İyi ki vardınız hocam Biz, 2017 yılına girerken bile 1215 Magna Carta’da tanınan bireysel hakları arıyoruz. Bütün bu antidemokratik gelişmeler sonucu, Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girişi için görüşmeleri dondurma kararı aldı. Siz, “Ülkemizin geleceğini kadınlar kuracak” demiştiniz. Çok doğru çıktı hocam. Cinsel istismar suçlularının affına yeltenen iktidara karşı “korkudan başka korkacak hiçbir şeyimiz kalmadı” diyen kadınlarımız hep bir ağızdan haykırdılar ve kanun tasarısını geri çektirdiler. Ama çok geçmedi Adana’da 10 ortaöğrenim öğrencisi kızımız kaldıkları tedbir alınmamış yurt binası ile birlikte yanarak hayatını kaybetti. ÇYDD’nin yaptırdığı ve devlete verdiği öğrenci yurtları projesi engellenmemiş olsa, belki o yavrucaklar standardı yüksek yurtlarda hayatını kaybetmeyecekti. 10 Aralık, hem de Dünya İnsan Hakları gününde, İstanbul’da, bombalı bir saldırı ile 40 civarında insanın en önemli insan hakkı olan “yaşam hakkı” yok edildi. Çok üzüleceğinizi biliyorum sevgili hocam. Ama karanlıklar uzun sürmez. İyi ki doğdunuz, iyi ki vardınız, iyi ki varsınız. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle