22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 1 Aralık 2016 14 Bizi Haitililer kurtaracak! Ekonomik durumumuz iyi değil: 2023’te dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olacağımız ileri sürülürken bu hafta dolara karşı parası, değerini en çok yitiren ülke ilan edildik. Birçok kentimizin caddelerinde “satılık” ve “kiralık” evlerin sayısı giderek artıyor. Yunanistan iflasa sürüklenirken Atina’nın ve Selanik’in caddelerinde manzara böyleydi: Paraya sıkışan satıyor ya da kiralıyor ama ne alan var ne de kiralayan. Avrupa ile ilişkilerimiz berbat: Avrupa Parlamentosu Türkiye ile üyelik müzakerelerinin dondurulmasına karar verdi. Avusturya Parlamentosu da Türkiye’ye silah ambargosu uygulanması yönünde bir karar almış. Suriye de karışık: “El Bab’da, Mınbiç’te etkin olacağız, Musul’a varacağız” diyorduk ama oradaki toz duman yığınından hâlâ çok çelişik haberler geliyor. Ne oluyor? Daha fazla güçlenmemizden korkan Batılı emperyalistler el ele vermiş başımıza çorap mı örüyorlar? Bize dost gibi görünenler, Putin ile gizlice anlaşıp canımıza okumak mı niyetindeler? Yoksa bunlar geçerli değil de hükümetimiz mi çok beceriksiz? Bütün bu sorulara doğru cevap veremez, işlerimizin neden iyi gitmediğini anlamazsak bu girdaplar bizi alıp götürecek. Edindiğimiz kesin bilgilere göre bizi yönetenlerin bu hususlarda hiçbir yanlışı bahis konusu değildir ve işin aslı, bize birileri tarafından kem gözlerle bakılmış, böylece nazar değmiş olmasından ibarettir! Bizimle yakından ilgilenenlerden mavi gözleriyle yan bakabilecekleri sıralarsak Beşşar Esad, Putin ve Merkel, sinsi bakışlarıyla ilk üçe rahat girerler. Cumhurbaşkanımız, 2004 Eylül’ünde Esad, 2016 Ağustos’unda Putin, Eylül’ünde de Merkel’le görüşmüştü. İşler, epeyi bir zamandır iyi gitmiyordu ama biz, Merkel’le yapılmış şu en son görüşmenin ardından hızla yokuş aşağı gitmeye başlamadık mı? Demek ki nazarın kaynağı kimdir? Sayın Merkel’dir! Öyleyse kurtulmamız için nazarı ve buna eşlik eden büyüyü bozmak gerekir: Hemen Saray’da tuz kavurmalı, Meclis’te alternatif tıp profesörlerine kurşun döktürmeli ve Haiti’den yetkin uzmanlar getirtip bir Vudu ayini düzenlemeliyiz. İlk dolunayda yapılacak bu ayinde kendinden geçecek olan Haitililer, nazarın çözülmesi için 9 tavuk kesip “Elem spiess zu schlecten Augen terefiş” yani “Elem terefiş kem gözlere şiş!” duasının Almancasını okuyarak Merkel’i temsil eden irice bir “Sahnemeerettich” yani hardal ile yoğurarak pişirilmiş yaban turpunu yedi kez şişleyeceklerdir. Kabahatımız, selameti nerede arayacağımızı bilmemek, Haiti’ye koşacağımız yerde Şanghay’lara başvurarak zaman yitirmiş olmaktan ibarettir. ÖHD yola devam ediyor İçişleri Bakanlığı’nca faaliyetleri durdurulduktan sonra KHK ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), çalışmalarına, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) adı altında devam edecek. ÖHD’den yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Bizler, ÖHD üye ve çalışanları olan yurtsever, demokrat, sosyalist hukukçular olarak bundan sonra çalışmalarımızı, ÖHP içerisinde sürdüreceğimizi, Türkiye’de ve Kürdistan’da diktaya, faşizme karşı mücadeleyi yükselteceğimizi ilan ediyoruz.” l İSTANBUL/Cumhuriyet 1 ARALIK 2016 SAYI: 33293 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.30 06.13 06.34 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.02 13.00 15.22 07.44 12.45 15.10 08.02 13.07 15.37 Akşam 17.46 17.33 18.00 Yatsı 19.1 1 18.57 19.22 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Sekiz yıl önce Konya’da Kız Kuran Kursu binasında LPG tankından sızan gazın neden olduğu patlamada 1 personel ve 17 çocuk ölmüş, 29 çocuk da yaralanmıştı. Yaralı çocuklardan birinin babası o gün basına kızıyordu: “Bizim çocuklarımız diskoda, barda, köpük banyosu yaparken, alkollü araç kullanırken hayatını kaybetmedi. Evlatlarımız, Allah’ın emrettiği 5 vakit namazlarından birini kılarken öldü. Yalan yanlış haber yapan televizyon ve gazeteleri lanetliyoruz. Yurt yöneticilerinden şikâyetçi olmayacağız.” Babanın kızdığı şey kursun hem ruhsatsız olduğunun hem de bir tarikata ait olduğunun yazılmasıydı. Ama bu sözlerinin ardından gaz kaçağını önceden haber veren cihazın neden takılmadığını da sormadan edemiyordu: “Patlamada 18 gülümüz açmadan soldu. Değer miydi? 200 ya da 500 yeni lira neden alınmadı? İhmal bu cihazı takmayanlardadır.” Olayla ilgili dava 8 yıldır sürüyor ve bir tek tutuklu bile yok. Önceki akşam Adana’da meydana gelen ve nereden baksan “cinayet” olan yangının ardından sosyal medyada öğrenciler isyan ediyordu. “KYK yurdunda kalıyorum, yangın merdivenine öğrencilerin kaldığı bir odadan giriş var ve tahmin edilebileceği gibi kilitli.” “Uludağ Üni. kız KYK’de de kilitli. Geçen sene sigara içme yasağı bahanesiyle yangın merdivenleri kullanıma kapatıldı.” “Bizim yangın merdiveni yurdun içinde ve bitimi tekrar yurdun içine açılıyor.” “Ankara Tahsin Banguoğlu KYK yurdunda kalıyorum. Yangın merdiveni kilitli ve üstüne tellerle örtülü. Çıkış imkânı yok.” “KYK kız yurdunda kalıyorum ve her gece saat 11’den sonra yangın merdiveninin kapısı kilitleniyor.” “Yangın merdivenimiz yok ve birkaç gün önce yangın Ölüm fakire hep daha yakın oldu tehlikesi atlattık.” “900 kişilik KYK yurdu, iki blok. Ne kapı kilidi; yangın merdiveni, acil çıkış kapısı YOK. Zemin katların camları DEMİRLİ.” “Kapılar genelde açık ama zeminle bağlantısı yok, birinci kattan paraşütle inmeyi planlıyorlar sanırım.” “Yangın merdiveninin var olup da kilitli olması bir yana kat sonlarındaki pencerelerin bile birçoğu kilitli.” “Sakarya Kız Yurdu’ndaki yangın merdiveni çıkışlarında parmaklıklar bulunmakta. Oradan çıkma olasılığı yüzde 0.” “Üç yıldır devlet yurdundayım bir kez açık olduğunu görmedim.” “KYK’de kalıyorum, merdivenleri var ancak hep kilitli, yangın anında öğrencilerin kaçış yeri yok, bu ihmallerin açıklaması da yok.” “Yurtta 1700 öğrenci var, 3 bloktan oluşuyor. Yangın merdiveni yok ve yurt KYK yurdu.” Din ve namus bir araya gelince kontrolmüş, denetlemeymiş kimin umurunda. Çocuklar hele de kızlar ölebilir ama dışarı çıkamazlar. Bunlar yaşanırken Diyarbakır’dan bize ulaşan üniversi te öğrencileri başka bir yurt hikâyesi anlatıyordu. Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışa nak ve Fırat Anlı tutuklanmadan önce öğrencilerin çok ucuza ve kaliteli bir yerde kalacağı şekilde tasarlanan kız öğrenci yurdunun açılışını yapmıştı. Aslında yurdun tüm katları bitmemişti ama öğrenciler mağdur olmasın diye bir iki katı açılmıştı ve yurtta Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen 100 kadar kız öğrenci kalmaya başlamıştı. Öğrencilerin verdiği bilgiye göre kayyım Cumali Atilla’nın genel sekreterlik görevine getirdiği Ercan Bircan, 20 gün önce yurda gitmiş ve yurdu kapatacaklarını söylemiş. Kızlar itiraz edince de aba altından sopa gösterip “Sizin hakkınızda başkana örgüt üyesi olduğunuz yönünde bilgiler gidiyormuş” diyerek korkutmaya çalışmış. İki gün önce belediye yetkilileri bu kez hadi kapatıyoruz diye yeniden yurda gitmiş. Açılalı iki ay bile olmayan yurdun kapısına neden kilit vurmak istediklerini sorduğumuz belediye yetkilileri ise iddiaları kabul etmedi. Genel sekreterlik yetkilileri, 300400 kişilik yurt binasında 45 kız öğrencinin kaldığını, yemek ve wifi gibi sorunları olduğunu, Yurtkur yetkililerinin de kendi yurtlarında boş yer olduğunu söyleyince kızlara “İsterseniz Yurtkur binasına transfer edebiliriz sizi” denildiğini söyledi. Ercan Bircan’ın kızları tehdit etmesinin söz konusu olmadığını, aksine kızlar “Burası okulumuza yakın, biz gitmek istemiyoruz” deyince transferden vazgeçildiğini anlattı. Hatta yurdun daha iyi hizmet sunması için çalıştıklarını da sözlerine ekledi. Umarız öyle olur ve biz hâlâ neden yoksul çocukların ölmeden kalabileceği yurtların yapılmadığını tartışırken onlarca kız öğrenci kapı dışarı edilmez. En barışçıl gösteride bile yaka paça gözaltına alınan, tutuklanan, yıllarca hapis cezası verilen, imam hatiplerde istismara uğrayan, tarikat yurtlarında yanan sadece bu çocuklar, gençler değil, bir ülkenin geleceği. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN posta@cumhuriyet.com.tr Devlet Bey, mektubum sizedir RAZİYE KARABEY Yurttaş / Anne Son yıllarda ülke yönetiminde karşılaştığımız olaylar sık sık Caligula oyununu hatırlatıyor. Özellikle Caligula’nın atının üzeri siyah bir pelerinle senatör olarak salona girdiği ve senatörlerce saygıyla karşılandığı sahneyi. Başkanlık hevesi de işte bu absürdlüğü çağrıştıran bir olay. Niçin mi? Şöyle: Çağımızın dünya çapında kabul gören değeri olan demokrasi nerede başlar? Evde. “Aile reisi kocadır” düzeninden “birliği eşler beraber yönetir” aşamasına geçtik ve reisliği terk ettik. Doğaldır ki, toplumun en üst düzeyindeki yönetim tarzı, diğer katmanlarına ve aile yönetimine rol model oluşturur. Kızlarım ve eşimle biz, herkesin katkısıyla oluşturduğu bu aile yapısından hoşnutuz ve tek kişinin karar verip diğerlerinin itaat ettiği aile yapısına örnek teşkil edecek yapılara itiraz ediyoruz. Sizler ise, Türkiye’ye 70 yıl sonra reisliğin / tek adamlığın tekrar getirilmesine önayak oluyorsunuz. Tüm başkanlık taraftarlarına ve özellikle size soruyor ve cevap talep ediyorum. Başkan yardımcılığı için mi? 1. Parlamenter sistemin anayasasına uymayı reddeden, kontroldenge mekanizmasını çiğneyip geçen erkin, başka bir sistemin yasalarına uyacağını düşünebiliyor musunuz hiç? Yasalara uymayan erke, tek adam gücünü hangi güvenle veriyorsunuz? Yoksa Yeni Türkiye’de siz de başkan yardımcılığına demokrasiyi feda mı ediyorsunuz? Günümüzün hassas koşulları başkan, hem de güçlü başkan gerektiriyormuş, öyle mi? 2. O gömlek de dar gelince, yel yepirdek Saray’a koşup o sefer hangi yapıyı kotaracaksınız Devlet Bey? 3. Yasalara uymayan erke tek adam gücünü hangi güvenle veriyorsunuz? Yoksa, Huxley’in Yeni Cesur Dünya’da yüksek sanatı mutluluğa feda etmesi gibi, Yeni Türkiye’de siz de başkan yardımcılığına demokrasiyi feda mı ediyorsunuz? 4. Günümüzün hassas koşulları başkan, hem de güçlü başkan gerektiriyormuş, öyle mi? Fiili başkanlık döneminde Cumhuriyet tarihinin en büyük “aldanmasına” maruz kaldık ve Cumhuriyet tarihinin en yakın savaş tehlikesine sürüklendik. Sizler ise hassasiyeti kendi inisiyatifiyle yaratacak kadar güce zaten sahip Devlet Bahçeli olan erke, hassasiyeti azaltsın diye niçin daha fazla yetki vermeye yelteniyorsunuz? 5. Bu hayati hataların tekrarlanmayacağının garantisi, geleceği mevcut performansından belli bir başkanlık sistemi midir yoksa çoğulcu parlamenter sistem midir? Nasıl işletileceği bilinmez 6. “Fiili” başkanlığın 14 yıldır defalarca tekrarlanan “yanılgılarını/af dilemelerini”, siyasi stratejilerde akla ziyan çarklarını, parlamentarizmin aksaklıklarından daha mı az zararsız buluyorsunuz? Hele bir de bu tek adam uygulamalarının “yasal” başkanlıkta mevcut dizginden de yoksun, katmerlene ceğini öngörünce? 7. Nasıl yapılandırılacağı değil, as lında nasıl işletileceği “bilinmez” olan bir yapıyı kurma çalışmalarına katılmanızın abesle iştigal olduğunu nasıl olup da görmüyorsunuz? Toplumdan gizli kotarılan bilinmez bir yapıyı öne sürmek yerine, bunca zamandır yetersizliklerinin ne olduğu “bilinen” bir sistemi rasyonelleştirmek/revize etmek üzerinde çalışmıyorsunuz. Niçin acaba? Kadınların hakları Salt kadınlar açısından ve dolayısıyla sonraki nesillerin yetiştirilmesi açısından baktığımızda da, denetimsiz bir güç modeli, ancak demokratik ortamda ve henüz yer edinme imkânı bulan kadın haklarının gelişmesine ket vuracaktır. Anneannem, annem, kendim ve kızlarımı yakından izleyen biri olarak, Cumhuriyet’in açtığı ne mucizevi bir yolda yürüdüğümüzü görebiliyorum. Bir erkeğin bu ivmeyi kavrayabilmesi zor. Türkiye’nin demokrasi yolculuğunu ve 39.2 milyon kadının insan olma yolculuğunu geriye döndürmeyi amaçlayan gafillere katılmayın Devlet Bey. Parlamenter sistemden kaçarken tek adamlığın kollarına atmayın ülkeyi. Akrabai taallukata ek olarak ata da selam durmak zorunda bırakmayın. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI behicak@yahoo.com.tr kamilmasaraci@gmail.com.tr Protesto edilİNCE salonu terk etti Aktaş: Fotoğraf çektim, tespit edeceğiz CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, panel için davet edildiği Ankara Üniversitesi İleti şim Fakültesi’nde (İLEF) öğrenciler tarafından protesto edildi. Erdoğan Aktaş’ın kendisini protesto eden öğren cileri, “Fotoğraf çektim, tespit edeceğiz” diyerek tehdit ettiği iddia edildi. Ankara Üniversite si İletişim Fakültesi’nde ders kapsamında yapı lan ‘Medya ve 15 Tem muz’ başlıklı panele ko nuk olan CNN Türk Ge nel Müdürü Erdoğan Aktaş, bir öğrencinin Adana’da gerçekleşen yangınla ilgili yaptıkları yayına ilişkin sorusuna Aktaş’ın sinirlendiği anlar böyle görüntülendi. “Sorularınızı sonra cevaplayayım” dedi. Aktaş, ÇHD’ye polis baskını olduğu sırada avukatların yayına bağlan maması sorusu gelince, “HDP’yi sormayacak mısınız? Onu da bekliyorum” dedi. Öğrencilerden art arda ge len sorular üzerine Aktaş, “Lan ben bu yüzden geldim buraya. Ben tecrübeli bir gazeteciyim, bu soruların so rulacağını bilmiyor muydum? Delirdiniz mi siz? Yırtını yoruz karşınızda” diyerek cevap verdi. Aktaş, öğrenci ler tarafından protesto edilmeye devam edilince salo nu terk etti. Aktaş daha sonra fakültenin dekanlığında yapılan görüşmede akademisyen ve öğrencilere “‘Lan’ dediğim için benim adıma özür dileyin” ifadelerini kul landı. Erdoğan Aktaş’ın kendisini protesto eden öğren cileri, “Fotoğraf çektim, tespit edeceğiz” diye tehdit ettiği iddia edildi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle