23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 3 Ekim 2016 6 haber EDİTÖR: TAMER KAYAŞ TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Sokak hem edebiyat hem siyaset bakımından bazen kitaptan daha öğretici olabilir. Söylendikleri an uçup gitseler de sokak konuşmaları yaşanmakta olan zamanın ruhunu, enerjisini yansıtırlar. Günlük yaşamın nabzı orada, o konuşmalarda atar. Bunlardan birini, birkaç gün önce duyduğumda ilgimi çeken kısacık bir karşılıklı konuşmayı azıcık irdelemek istiyorum… HHH Ekmek aldığım fırından ayrılmaktayken, içeriden, unutmamak için zihnimde tekrarladığım, daha sonra not ettiğim bir konuşmanın ilk cümlesi geldi: Saray’ın damadı dün çıktı… Bunu hemen ardından ikinci cümle izledi: Müjdelerle çıktı… Ekmeği alıp parasını ödemekteyken, arkadaki tezgâhta, alacakaranlıkta hamur yoğurmakta olan yaşlıca bir fırın işçisi ile yoğrulmuş hamuru ocağa süren gençten bir başka işçi gözüme çarpmıştı. Yukarıdaki sözler dişleri eksik bir ağızdan çıktığı için, belli ki yaşlıca olan tarafından söylenmişti. Aynı sesin sahibi, kendi kendine, ya da ortaya konuşuyormuşçasına , sözlerini sürdürdü: Elektriğe zam yok dedi… Gaza zam yok dedi… Daha genç bir sesten iki sözcüklük soru geldi: Kim çıktı? Konuşmayı başlatanın yanıtı da iki sözcükten ibaretti: Bir sokak konuşmasından İmparatorun damadı… HHH Uzun uzun anlattığım, aslında göz açıp kapayasıya gerçekleşen bu kısacık karşılıklı konuşmada; daha doğrusu tonlamalardan anladığımca bu iki kişinin belki birbirlerine de bakmaksızın kendi kendilerine yaptıkları bu konuşmada beni etkileyen şey neydi? Düşündüm ve şu sonuçlara vardım: Özellikle söyleyişin biçimi, cümle yapısı… Apansız söyleniveren ilk cümle, sonunu merak ettiren bir yüklemle noktalanmıştı: Çıktı.… Nereye, nasıl, neden? Soruların yanıtı sonraya bırakılmış, ikinci cümle sanki merakı artırmak için verilen kısacık bir es’in ardından gelmişti… Fakat onunla da yanıt verilmiş olmuyor, “müjdeler” sözcüğüyle merak daha da artırılıyordu… Açıklama cümlesi gecikmeksizin geldi… “Damat” elektriğe, gaza zam yapılmayacağı “müjdeleri”ni vermişti… HHH Usta bir yazarın elinden çıkmışçasına kurgulanan bu diyaloğun içeriğini ise şöyle yorumladım: Maksim Gorki’nin “Yaşanmış Hikâyeler”indeki devrim öncesi Rusya’sının atmosferini anımsatan bir ortamda, alışverişin yapıldığı dar bir pencerenin arkasındaki tezgâhta çalışmakta olan görmüş geçirmiş fırın işçisi, filozofça bir ironiyle,“saray”la, “damat”la, “imparator”la dalgasını geçiyor, sözlerinin hem söyleniş biçimi, hem seçtiği sözcüklerle, “müjdeler”inizi alıp başınıza çalın demeye getiriyordu… Henüz böyle bir kıvama ulaşamamış daha genç işçi ise kendini çalışmaya kaptırmış, mekanikleşen hareketleri arasından kulağına çarpan sözcükleri kendisi de mekanikleşmiş olduğu için tam olarak izleyemiyor, anlayamıyordu… HHH Sonuç olarak söylemek istediğim, hem siyasetçinin, hem edebiyatçının, hem de en kısa yoldan karamsarlığa pek yatkın aydınımızın, tabii istiyorlarsa eğer, sokağı görüp işitebildikleri ölçüde kısırdöngüden, dar düşünce ve duygu kalıplarından daha kolay kurtulabilecekleridir… ‘Laiklik kazanacak’HaziranHareketi’ninforumundaortakmücadeleçağrısıyapıldı Birleşik Haziran Hareketi’nin “Laikliği kazanacağız” forumuna katılan gazetemiz yazarı Özgür Mumcu, “Cumhuriyet için 90 yıllık açılan parantez kapanacak denilmişti. Bu parantez bizim elimizde. Hep beraber siyasal islamcıların açtığı parantezi kapatmak umuduyla” dedi. Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen forumda son dönemlerde laikliğe karşıt haberlerin oluşturduğu bir slayt gösterisi izletildi. İlk konuşmacı olarak sözü Birleşik Haziran Yürütme Kurulu üyesi Levent Gümüş aldı. Gümüş, iktidarın artık türkülerden bile korktuğunu belirterek, Kürt ile Türk’ün eşit olduğunu düşünmeye tahammül edemediklerini kaydetti. En çok da iktidarın laiklikten korktuğunu söyleyen Gümüş, “Yok artık dediğimiz şeylerden korkuyorlar. Biz barışın, kardeşliğin ve laikliğin olduğu bir yaşam istiyoruz. Bu topraklarda yaşamak cesaret işidir. Laiklik için herkesi omuz omuza yürümeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. ‘Laiklik mücadelesi çok önemli’ Gazetemizin yazarı Özgür Mumcu ise Birleşik Haziran Hareketi’nin mücadelesinin laiklik için çok önemli olduğunu vurguladı. Mumcu, “Cumhuriyet için 90 yıllık açılan parantez kapanacak denilmişti. Bu parantez bizim elimizde biz ne zaman istersek o zaman kapanacak. Hep beraber siyasal İslamcıların açtığı parantezi kapatmak umuduy Birleşik Haziran Hareketi’nin “Laikliği kazanacağız” forumuna katılım yüksek oldu. Özgür Mumcu la” dedi. Mumcu, forumda geçtiğimiz günlerde Birleşik Haziran Hareketi üyelerinin gözaltına alınarak darp edilmesine neden olan bildiriyi de okudu. Mumcu, bildiride, “Gün, dinciliğin saltanatına karşı laikliği kazanma günüdür. Türkiye’yi 14 yıldır din tüccarları, din bezirgânları yönetiyor. Türkiye’yi 14 yıldır kendi çocuklarına gemicikler alanlar, paraları sıfırlayanlar, saraylarda oturanlar, bunu yaparken de halkın en samimi inançlarını sömürenler yönetiyor” ifadelerine dikkat çekti. ‘Kavgayı kazanacağız’ Geçtiğimiz günlerde gözaltına alınıp bırakılan Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu üyesi ve Halkın Türkiye Komü nist Partisi (HTKP) Genel Başkanı Erkan Baş da net çizgilere sahip bir hareket olduklarını belirterek, bu kararlılığı Gezi Parkı direnişinden aldıklarını kaydetti. Baş, yeni genç bir hareket olduklarını da dile getirerek, “AKP’nin gerici, işbirlikçi tutumunu halka anlatmaktan hiç çekinmedik. Gezi direnişinde cemaat ve AKP birlikteydi. Biz bu iki güce karşı karşı da mücadele ettik. Her nefes alışverişimizi bu iktidarı devirmek için kullandık. En küçük bir tereddüt yaşamadık. Çünkü arkamızda halk var. Çok dinamik bir süreçteyiz. Yenikapı ruhu dedikleri emekçileri, işçileri susturmaktır” dedi. OHAL ile toplumu teslim alamayacaklarını dile getiren Baş, “Biz bu kavgayı kaza nacağız” diye konuştu. ‘Yaratıcılık için özgür olunmalı’ Gazetemiz yazarı ve İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez ise bir toplumun yaratıcı olması için özgür olması gerektiğini vurgulayarak, “Yaratıcı olmak için din ve baskının etkisinden kurtulmalıyız. Bunun için de tek yol laikliktir. Hiçbir şeyden korkmaya lüzum yok. Bu iktidar gidicidir” dedi. İstanbul CHP Milletvekili Ali Şeker ise “Bizi umutlandıran devrimci gençlerdir. Demokratik yollarla iktidar nasıl uzaklaştırılmalı bunun üzerine düşünmeliyiz. Halkı örgütlemeliyiz. Halkın örgütlenmesinden korkuyorlar”ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Proje Okulu’nda bakın neler oldu: Kafalarındaki hinlikler Kabataş Lisesi “Proje Okulu” yapılınca neler oldu?.. İçeriden bir öğret ma zorunluluğu getirildi; 4 yılını dolduranlar da okul müdürünün keyfiyetine bırakıldı. 8 yılı doldu menin mektubuna yer veriyorum. ran öğretmen sayısı tüm proje Yazılarımı doğrulayan, bir inti okullarındaki öğretmenlerin yüz kamcı yokedişin örneği: “Size adım adım gelişmele ri ve vardığı noktayı anlatayım. Hükümet bu okulların tüm ida de 25’i kadardır. Peki durum böyleyken ge ri kalan yüzde 75’in kaçta kaçı müdürün keyfince atamaya zor recilerini değiştirdi, başka okul landı ve bu öğretmenlerin kaç lardan özenle seçerek (tama ta kaçı laik/demokrat/Atatürkçü mı Eğitimbirsen’li) ve hatta tamamı hemşehri olmak üzere (bizim okulda tamamı Trabzonlu, Cağaloğlu’nda Malatyalı gi öğretmenlerden oluşmaktadır... Sadece Kabataş Erkek Lisesi özelinde bakarsak, EğitimSen ve Eğitimİş üyelerinin yüzde bi) yenilerini atadı. Onlar da yi 95’i başka okula atanmak için ne tamamı aynı sendikadan, her okulun öğretmen kadrosuna yüzde 25’lik ek yaptılar. Velilere de sürekli bir ‘enkaz edebiyatı’... Okullar çok kötü, öğrenciler başarısız, sosyal etkinlik yok vs.. Oysa başarısız dedikleri Kabataş’ta son üç yılda beş LYS birinciliği, YGS’de ise okul olarak sürekli birincilik ya da ikincilik hali vardı.” TEOG devre dışı kalacak “Okulun her yeri kameralarla donatıldı, çünkü Türkiye’nin zeki çocukları kriminal tiplerdi ve potansiyel suçluydu. Ne kadar dinci vakıf, yazar varsa okulda cirit atmaya başladı. Öğrencilerin bu etkinliklere katılmaları zorunlu yapıldı. Eğitim yılının başında (1 Eylül) çıkan yönetmeliği iki kısımda ele almak gerekli. Birinci kısım öğretmen çalışma süreleri ve seçimi; kamuoyu şu anda sadece bununla ilgileniyor. Ben ikinci kısma dikkat çekmek istiyorum.  Bu bölümde ‘Gerekli görülmesi halinde bünyesinde ortaokul bulunan proje okullarına öğrenci alımı, okul yönetimince yapılacak yazılı veya yazılı ve sözlü sınav sonucuna göre belirlenebilir’ diye özetlenebilecek olan bölümdür. İşte bu madde ile amaçlanan ülkenin en başarılı okullarına (155 adet) bir ortaokul kısmı açma yetkisi vermek, sonra da bu okullara öğrenci alımını zihniyeti belli okul yönetiminin keyfine bırakmaktır. Yani merkezi sınav (TEOG) proje okulları için devreden çıkarılacaktır. Bu asıl tehlikedir.” tercih yapmaya zorlandı. Burada atama için utanç verici hilelere başvuruldu.” Yandaşları koruma formülleri “8 yılı dolduran Eğitimbirsen üyesi öğretmenler de var derseniz... Bakın onlar için nasıl formüller buldular: 1) Diğer proje okuluna atanmak (başka bir okulda ikinci sekiz yıla engel yok). 2) Eğitimbirsen’li öğretmeni valilik kararnamesiyle kısa süreliğine sıradan bir okula atayıp bakanlık kararnamesiyle eski okuluna geri almak. 3) Öğretmeni müdür atamasıyla idareci yapmak. Kamuoyu öğretmen tartışmasını yanlış yürüttü: ‘Ne yani bu öğretmenler hep burada çalışmak zorunda mı; bu kadar iyilerse başka okullarda da yararlı olsunlar..’ gibi. Peki, bu yeni öğretmenlerin seçilme kriteri nedir? Proje okulları yönetmeliğinde bu okullarda çalışmak isteyen bir öğretmenin hangi şartlarla başvuru yapacağına ve seçimi kimlerin hangi kritere göre yapacağına dair bir yöntem var mı?” ‘Ben Süleymancıyım’ “Yönetmelik dese ki:  TÜRGEV’den, İlim Yayma’dan, Ensar’dan, Süleymancılardan ve Eğitimbirsen’den (şu anda okulumuza üç tane atandı, açıkça biz Süleymancıyız diye derste söylüyorlar) referansı olanlar arasından seçim yapacağız, daha dürüstçe olurdu. Mesela bakanlık ‘iyi’ öğretmen seçiminde samimi ise neden tüm öğretmenlere açık sınav düzenlemiyor. Mesela biz Temel çökertme gerekçesi “Proje okuluna dönüştürülen okulların en büyük niteliği çok güçlü laik ve Atatürkçü veli/ öğrenci profilidir. Neden çökertilme çabası içine girildiğinin en önemli gerekçesi de bence budur. Bugünlerde gündeme gelmezse iş işten de geçecek.  Proje okullarıyla ilgili şu anda en çok öğretmenlerin değiştirilmesi tartışılıyor. Bu da bir manipülasyon. Proje okulunda 8 yılını dolduran öğretmenlere ata yıllar önce aynı hükümet tarafından yapılan sınavı kazanıp buraya atanmıştık. Okullar geleneksel ve köklü kültürel yapılarıyla var olur. Keşke ülkenin her okulu bu kalitede olsa ve her okul bahçesine övünç duyduğu sembol isimlerinin büstünü koysa. Bunu yapmak yerine Cumhuriyet’in binbir güçlükle var ettiği değerleri yıkıp dökmekle meşguller. Mesele bir okuldan diğerine gitmek değildir. Mesele neden bu okullara saldırıldığıdır. Neyin yıkım projesidir bu?” BHH ÜYELERİ Mersin’de bildiriye ikinci engelleme Birleşik Haziran Hareketi’nin “Laikliği Kazanacağız” bildirisinin dağıtımı Mersin’de ikinci kez engellendi. BHH üyeleri, geçen hafta bildiri dağıtımı sırasında 8 kişinin gözaltına alındığı yerde, laiklik bildirisini dağıtmak üzere bir kez daha bir araya geldi. Çok sayıda çevik kuvvet ekibi ve TOMA ile birlikte çevrede önlem alan polis, bildirinin dağıtılmasının mahkeme kararıyla yasaklandığını söyledi. CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı da “Bildiriyi ben tek başıma dağıtacağım” diyerek bildirileri yurttaşlara dağıttı. l MERSİN / Cumhuriyet Gökhan Ayder 90 gün sonra terhis olacaktı Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde PKK’lilerin saldırısı sonucu şehit olan piyade er Gökhan Ayder (21), Sakarya’nın Kaynarca ilçesi Cebek Mahallesi’nde son yolculuğuna uğurlandı. Şehit için evinin önünde düzenlenen törene, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, AKP Milletvekili Recep Uncuoğlu, CHP Milletvekili Engin Özkoç ve yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Baba Nazmi ve anne Nursel Ayder ile 2 çocukları şehidin tabutu başında gözyaşı döktü. Şehidin cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Cebek Mahallesi Mezarlığı’nda toprağa verildi. As kerliğinin sona ermesine 90 gün kala şehit olan Gökhan Ayder’in bir sosyal medyadaki paylaşımında, Kurban Bayramı’nda annesine hitaben kalp içerisine “Bu bayram gelemedim anam” diye yazdığı görüldü. Şehit piyade er Gökhan Ayder, baba ocağının bulunduğu Cedek Mahallesi’nin bir ay içerisinde verdiği 2. şehit oldu. Aynı mahallede oturan Jandarma Uzman Çavuş Mansur Cansı Mardin Dargeçit’te 3 Eylül’de şehit olmuştu. Öte yandan Şırnak Valiliği, Beytüşyşebap ilçesi Faraşin bölgesinde sürdürülen operasyonlarda 9 PKK’linin öldürüldüğü açıkladı. Yaralı korucu şehit oldu Siirt’in Eruh ilçesi kırsalında 2 köy korucusunun şehit olduğu çatışmada yaralanan geçici köy korucusu Refik Kamel, tedavi gördüğü Ankara’da kurtarılamadı. Öte yandan Kars’ın Kağızman ilçesinde ÇemçeMadur Dağları’nda, insansız hava aracı ile tespit edilen ve Atak helikopteri ile ateş altına alınan 7 PKK’li öldürüldü. KİLİS’E IŞİD MEVZİLERİNDEN 3 ROKET MERMİSİ ATILDI Mühimmat imha edilirken patlama: 1 şehit Kilis’e dün Suriye topraklarında bulunan arazilere düşerek patladı. Patlamalarda yaralanan IŞİD mevzilerinden 3 ro olmazken, bir çiftlik evi ket mermisi atıldı. Saldı nin duvarında hasar oluş rı herhangi bir zayiata yol tu. Atılan son roketatar açmadan atlatılırken, ro mermisi ise Ekrem Çetin ket mermilerinin imhası Mahallesi’nde boş araziye sırasında yaşanan patlamada 1 polis şehit oldu, 2 Murat Mimiroğlu düşerek infilak etti. Güvenlik güçleri mermi par asker yaralandı. çalarını imha etmek için topladı. Suriye tarafından ocaktan bu Ekiplerin imha işlemi sırasın yana atılan roketler nedeniyle 22 da patlama meydana geldi. Bomba kişinin öldüğü Kilis’e, dün saat imha uzmanı polis Murat Mimi 15.35’te peş peşe 3 katyuşa roke roğlu ile 2 asker yaralandı. Hasta tatar mermisi atıldı. Roketlerden neye kaldırılan Mimiroğlu kurta 2’si sınıra yakın noktada bulunan rılamayarak şehit oldu. l DHA  TSK’den 40 gün bilançosu Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Fırat Kalkanı operasyonunda şimdiye kadar 960 kilometrekarelik kontrolün sağlandığını ve 1.657 hedefe 6.319 atış yapıldığını açıkladı. Operasyonun 40. gününde yapılan açıklamada, IŞİD hedefine 281 adet atış yapıldığı, uçaklar tarafından 7 hedefe 8 bomba atıldığı ve 4 IŞİD’linin öldürüldüğü belirtildi. ÖSO güçleri, 4 köyün daha kontrolünü ele geçirdi. l Yurt Haberleri IŞİD mevzileri vuruldu Fırat Kalkanı operasyonunun 40. gününde, Kilis’in karşısındaki Suriye köylerinde bulunan IŞİD mevzileri karadan ve havadan ateş altına alındı. Günlerdir Bab bölgesine ulaşmak için ilerleyen ÖSO güçleri ile IŞİD militanları arasında yer yer çatışmalar sürdü. TSK ve koalisyon ülkeleri de ÖSO’nun ilerlemesi için Bab güzergâhındaki Tel Hüseyin Savran, Baragat ve Keferganni köylerindeki IŞİD hedeflerini karadan ve havadan ateş altına aldı. Kilis’in karşısındaki IŞİD mevzilerinden yükselen dumanlar, Türkiye sınırından da görüldü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle