18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 3 Ekim 2016 Anayasa anlayışı 2023! Toplum bugünlerde üç ay daha uzatılacağına kesin gözüyle bakılan ve Cumhurbaşkanı’nın bir yıl daha uzatılabileceğinden söz ettiği olağanüstü halOHAL koşullarını iliklerine dek yaşıyor. OHAL ortamında yeni bir anayasa yapılmak isteniyor. Olağanüstü Önceden de çok sınırlı olan temel hak ve özgürlükler, OHAL sonucu tümüyle kullanılmaz bir duruma getirilmiş bulunuyor; on binlerce yurttaşın üstelik hiçbir neden gösterilmeden, yaşamı karartılıyor; ekmeği elinden alınıyor. AKP iktidarında yoğunlaşan hukukun siyasallaşması ve eğitimin dinselleşmesi süreçleri her gün giderek derinleştiriliyor. Yeni ders yılına da tam bir yönetim kargaşası içine itilmiş olarak başlayan okulların tamamına yakını imam hatipleştirilmiş; hükümet sözcüsü bununla da yetinmiyor medreseleri yeniden açalım diyor. Bununla bile yetinilmiyor; Diyanet İşleri BaşkanlığıDİB, yerleşkesinde açılan ve en kısa zamanda yurdun her tarafına yayılacağı bilinen anaokulunda Kuran öğrenme yaşını üçe, yanlış okumadınız üçe indiriyor. Aynı DİB, ekim ayının ilk haftasını, yani bugünleri, “Camileri hayatın merkezine taşımak amacıyla Cami Haftası ilan ediyor” (BirGün, 29 Eylül). Valiler hak ve özgürlükleri sınırlamada yarışıyor; içki yasağıyla Yozgat önde koşuyor. Aynı gün muhtarlara OHAL oylaması yaptıran Cumhurbaşkanı, Lozan Barış Antlaşması’na, tamamıyla gerçekdışı bir yaklaşımla kara çalıyor. Başbakan da ayrıntılarına girerek Lozan konusunda Cumhurbaşkanı’na tam destek oluyor, Meclis yeni yasama dönemine müziksiz ve içkisiz bir resepsiyonla giriyor; gerçek resim tamamlanıyor. Böyle bir OHAL ötesi ortamda yeni anayasa gündemden düşmüyor. ‘Değersiz’ ortam... Yapılacak anayasa iki değerler dizesine ya da temeline dayanmalıdır. Bunlardan biri Cumhuriyetin değerleridir; ikincisi de en az onlar kadar önemli sayılması gereken ve onları tamamlayan evrensel değerlerdir. İnsan aklının özgürleşerek gelişmesinin bir ürünü olan evrensel değerlerin başında temel hak ve özgürlükler gelir: Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerle çerçevesi çizilmiş bulunan sınırsız düşünce ve anlatım özgürlüğü; kadınerkek eşitliği; örgütlenme özgürlüğü; hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü; üniversite özerkliği ve bilimsel çalışma özgürlüğü; basın özgürlüğü; ekonomik ve sosyal haklar ve bunların toplum adına ülke yönetimi tarafından güvence altına alınmış olması. Cumhuriyetin değerleri ise evrensel değerlerin üzerinde yükselir. Bunlar, özgür düşünmenin temeli olan laiklik; evrensel değerlerin ürünü olan ve onları bu topraklarda filizlendirmeye uğraşan eğitim; bilimsel bilginin yol göstericiliği; siyasetin ya da diğer çıkar çevrelerinin oyuncağı olmayan bağımsız ve tarafsız hukuk; Cumhuriyetin kuruluşu yıllarında olduğu gibi, siyasetin dışında ve yurtta barış, dünyada barış politikasının savunucusu askeriye; toplumsal gelişmenin sürekliliğini sağlayacak bağımsız kurumlar olarak özetlenebilir. AKP, akıl ve mantıkdışı diyerek Avrupa’dan uzaklaşıyor; çok başlı diye ABD’ye karşı duruyormuş görüntüsü veriyor. Uzaklaşma bir coğrafya konusu değil; AKP insanlığın evrensel değerlerinden, hem de çok hızla uzaklaşıyor. AKP yıllardır Cumhuriyetin değerlerinden de sindire sindire uzaklaşıyor. Kurtuluş SavaşıLozanCumhuriyet üçlüsü bir bütündür; bu üçlü, ulusal bağımsızlığın ve ülke insanının aklının özgürleşmesinin temelleridir. AKP Lozan ile birlikte gerçekte 1923’ü reddediyor; 2023’ü hedefliyor! AKP’nin anayasa anlayışında ne giderek uzaklaşmakta olduğu evrensel değerlerin yeri vardır; ne de her gün silmekte olduğu Cumhuriyetin değerlerinin! HHH Geçen haftanın yazısında İbrahim Ö. Kaboğlu’nun adı teknik bir nedenle Kabaoğlu olarak çıkmıştır; özür diler düzeltiriz. 3 EKİM 2016 SAYI: 33234 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler Mine Esen Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.30 05.16 05.39 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.56 13.00 16.14 18.52 06.40 12.45 15.59 18.37 07.02 13.07 16.23 19.01 Yatsı 20.11 19.54 20.17 yorum 13 Evet, bir Fırıldaklar Festivali’ne daha hoş geldiniz! Aslında “bu yılki…” diyecektim, ama epey uzun bir zamandan bu yana Fırıldaklar Festivalleri’nin her yıl, her ay, her hafta, hatta neredeyse her gün düzenlendiği gerçeğini hatırlayınca, “bu yılki” gibi anlamsız bir sınırlama kullanmaktan vazgeçtim. Şimdi benden haklı olarak böyle bir festivali ilk kez duyduğunuzu söyleyerek açıklama isteyeceksiniz. Anlatayım. İlk kez duyuyorsunuz, çünkü bu festivallerin baş aktörleri kendilerini fırıldak diye nitelendirmiyorlar. Onlar, içinde yaşadıkları toplumun saygın(!) üyeleri olarak kendilerini “gazeteci”, “sanatçı” ya da en azından “aydın” diye adlandırıyorlar. Ve aslında burada “içinde yaşadıkları toplum” demek de çok yanlış. Çünkü bu fırıldaklar, gerçekte “toplumun içinde” yaşamıyorlar. Kendilerini o toplumun dışında ve genellikle de çok üstünde görüyorlar. “Toplum”, onlar için sadece bir hammadde ya da kendi kafalarındaki sürüleri “dizayn” etmek için kullandıkları bir yumuşak çamur. Fırıldak türlerine gelince… Fırıldak, sözlüklerde “rüzgâr gücünden enerji elde edilmesini sağlayan düzenek”, “dönen kanatları olan çocuk oyuncağı”, “bacaların tütmesini önleyen döner külahlar” gibi karşılıklarla açıklanıyor. Ha, bir de mecazi anlamları var. Bu bağlamda dilimizde “fırıldak çevirmek”, “amacına varmak için hileli yollara başvurmak” demek oluyor. ‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz! Bu yazının konusunu oluşturan fırıldaklara en uyan tanım, sonuncusu. Ve böyle fırıldaklara en çok “yandaş basın” denilen gruba giren kalem sahipleri arasında rastlanıyor. Çünkü onların gerçek misyonu, gazeteciliğin varlık nedenini ve özünü oluşturan “doğru habercilik” değil, ama haberin doğru olup olmadığına bakmaksızın belli nabızlara göre şerbet vermek. Burada sözünü ettiğim fırıldakların dönmesini sağlayan rüzgârları sermayenin ya da iktidarların zirvesindeki nabızlar üretiyor. Fırıldakların kalitesini ise bu rüzgârlara uymaktaki esneklikleri belirliyor. Bu arada özellikle belirtelim ki, rüzgârlarlar yön değiştirdik lerinde bu değişikliği anında yakalamak, fırıldaklar için yaşamsal önem taşıyor. Bu bağlamda en el üstünde tutulan fırıldaklar elbette rüzgâr değişikliklerini en çabuk fark edebilen fırıldaklar oluyor. Fırıldaklar da aldanır… Özellikle son on yılda ülkemiz, dünya basın tarihinin en kusursuz fırıldaklarını üreten ortamlardan birine dönüştü. Öte yandan aynı dönemde en usta fırıldakların bile kimi zaman nasıl pusulayı şaşırabileceklerinin en ilginç örnekleri de yine bu topraklarda ortaya çıktı. Bu, yalakalık alanındaki üstün yeteneklerinden de yararlanarak, küplerini tıka basa doldurmayı başaran fırıldaklarımızın kendilerini böylesi bir zenginliğin rehavetine ve bu rehavetin beraberinde getirdiği dokunulmazlık yanılsamasına kaptırmalarından kaynaklandı. Çünkü hemen hepsine dokunuldu! Kendilerini en dokunulmaz sayan fırıldakların pek çoğu onları döndüren rüzgârların çoktan yön değiştirdiğini fark edemeyip, kanatları yolunmuş bir halde iktidar kapılarının önüne konuldular. Bu bağlamda, yüzlerine hemen mağdur maskelerini geçirip aslında ne kadar muhalif olduklarını çoğu zaman yeni sütunlardakanıtlamaya çalıştılarsa da bunu başaramadılar. Çünkü hemen hepsi, tarih bilincinden ve bilgisinden yoksundu. Ve bu yoksunluk, onların tarihin asla aldatılamayacağı gerçeğini de görmelerini engelledi! Gazetecilik Suç Değildir Olağanüstü halin uzatılacağı hatta 12 aya kadar uzayabileceği söylendi. Hükümet yetkilileri ise OHAL’in hedefinin sınırlı olduğunu iddia etmeyi sürdürüyorlar. Ne var ki bu, gerçeği yansıtmıyor. Uygulamaların darbecilerle sınırlı kalmadığı, hem on binlerce kişiyi kapsamasından hem de darbecilerle hiçbir ilişkisi olmayan, olamayacak kişilere, kurumlara uzanmasından bellidir. Basına, gazetecilere, akademisyenlere yönelen uygulamalar da bunu kanıtlıyor. En son yine TV kanallarına, radyolara yönelen kapatma kararları bunun taze örneği. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin konuyla ilgili açıklaması da bu durumu net bir şekilde saptıyor. Açıklama şöyledir: “Çağdaş demokrasiler farklı görüşlere tahammül rejimleridir. Bütünüyle medyanın karşı çıktığı darbe girişiminin ardından başlayan OHAL sürecinde ne yazık ki, medya kuruluşlarının kapatılma süreci devam etmektedir. Son olarak dün akşam saat 20.00 itibarıyla, aralarında Hayatın Sesi’nin de içinde olduğu çok sayıda kanalın yayını, herhangi bir gerekçe gösterilmeden TÜRKSAT tarafından durdurulmuştur. OHAL ilanından bu yana 100’den fazla gazeteci tutuklanmış, 2 bin 500’e yakın gazeteci işsiz kalmıştır. 115 gazetecinin sürekli kartı, 660 gazetecinin sarı basın kartı iptal edilmiştir. İktidarla aynı görüşü paylaşmayan gazeteciler hedef gösterilmekte asılsız ihbarlarla gözaltına alınmaktadır. OHAL Başbakan’ın ifade ettiği gibi sadece devlete uygulanmalıdır. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için çalışan gazetecilerin hedef alınmasından vazgeçilmelidir. Gazetecilik suç değildir. Sahada çalışan haberciler olağan şüpheli olarak görülmemelidir. Gazeteler ve TV kanalları kapatılmamalıdır. Gazetecilik mesleğinin suç olarak görülmediği bir ortamın gerçekleşmesini umutla bekliyoruz.” Sudoku istiyoruz Merhaba... Önceleri, pazar günleri yarım sayfa, dolu dolu sudoku bulmaca keyfimiz vardı; memnunduk. Sonra, pazar yoğunluğu nedeniyle pazartesiye aldınız, en azından pazartesi sendro munu alt etmemizi sağlıyor diyerek, ses etmedik... Ama, bir de baktık ki, sudoku yok! Pazar ya da pazartesi, fark etmez, sudoku (yarım) sayfamızı geri istiyoruz!.. Sevgi ve muhabbet ile... Emre Dikici KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Yazarı unuttunuz 29Eylül 2016 tarihli gazetenizin son sayfa sındaki “Türkiye’nin Yorgan Savaşçıları” başlıklı yazıda tanıtılan “İstanbul’da Geleneksel Yorgancılık Sanatı” adlı kitabımın yazar adı verilmemiştir. 50 yıldan fazla bir süreden beri okuduğum, bazı yazılarımın da çıktığı Cumhuriyet’te böyle bir eksiklik görünce bildirmeden edemedim. Kolay gelsin. Selamlar. Mustafa Duman Haksızlık mı yapılıyor? Yıllardır Cumhuriyet okuruyum. Gazetenizi severek okuyorum. Her pazar da Sedat Yaşayan’ın hazırladığı bulmacayı çözerim ve yollarım. Ayrıca Facebook’ta bu bulmaca için “Cumhuriyet Pazar eki Armağanlı Bulmaca Çözmeyi sevenler” adında bir grubumuz var. Bu grupta, Pazar Bulmacanın ödülü olan kitap çekilişi (kurası) hakkında birçok üyenin çekilişin adil yapılmadığı yönünde düşünceleri var. Cumhuriyet Gazetesinin habercilikteki ciddiyetini Pazar Bulmacası çekilişlerinde de göstermesini bekliyoruz. Türker Koç Okur Temsilcisi’nin notu: Arkadaşlar, böyle bir haksızlığın söz konusu olmadığını, yanıtların geliş sırasının böyle bir izlenime yol açabileceğini belirttiler. Kafa beden karışmış Sayın ilgili, aşağıda linkini verdiğim haberinizde sanıyorum ki çeviri kaynaklı bir hata yapılmış. Metin içeriğinde ölen kişinin kafasının Valery’nin bedenine nakledileceği yazıyor. “İlk olarak yeni ölen bir insandan alınan kafa ve nakil yapılacak hastanın vücudu, beyin hücrelerinin ölmemesi için soğutulacak. Daha sonra alıcı ve vericinin boyunları kısmi olarak kesilecek.” Bu zaten anlamsız. Valery bedenindeki hastalığı sebebiyle daha iyi bir beden ile yaşamak istiyor, yani Valery’nin kafası ölen kişinin bedenine nakledilecek. Orijinal makalede de bu şekilde. “Canavero wants to put his head on a body that doesn’t have WerdnigHoffman’s, but finding such a body will be the first hurdle.According to Canavero, the donor body will come from someone who is brain dead and whose organs would be considered acceptable for transplantation.” Sevgilerimle:) Emine Tuncay http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/teknoloji/604124 Editörlerin erişim adresi Sayfaların editörleri var fakat bunlara erişim adresleri yok. Halbuki olsa bazı basit şeyleri onlara yazarız. Örneğin kültür sayfasında: “Necla Rüzgar’ın ‘nefsi müdafaa’ adını verdiği çalışması” başlıklı bir yazı var. “Nefsi müdafaa” diye yazmak yanlıştır, “müdafaayı nefs” veya “nefsi müdafaa” olmalıdır. Ama editör hanımın adresi yok. ona yazamıyoruz. Saygılar... İhsan Gökçen [email protected] [email protected] CHP İl Başkanı Canpolat, çevre kirliliği yaratan taşocaklarını Meclis’e taşıyacaklarını söyledi. Sultangazi’de taşocağı eylemi CHP İstanbul İl Örgütü Sultangazi’de Cebeci Mahallesi’nde bulunan taşocaklarının yarattığı çevre kirliliği ne dikkat çekmek eylem yaptı. Eyleme İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat’ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, milletvekili Sezgin Tanrıkulu, il başkan yardımcıları, PM üyeleri Tuba Ütebay ve Ferihan Karasu ile Sultangazi İlçe Başkanı Mustafa Tiryakioğlu da katıldı. Burada konuşan Canpolat, parti olarak Sultangazi’de bulunan taşocakları ile ilgili bugüne kadar yüzlerce önerge verdiklerini ancak taşocağı sorunun çözülmediğini söyledi. Canpolat, 4 ay süre verdiklerini, sorunu olağanüstü önergelerle TBMM’ye taşıyacaklarını belirterek “Kararlı bir şekilde bu mücadelemizi yürüteceğiz” dedi. Daha sonra Sultangazi ve Eyüp’te yurttaşların sorunlarını dinleyen CHP heyeti, hakkında kapatma kararı verilen İMC TV’ye destek ziyaretinde bulundu. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Yargı İpekiş’te yıkıma ‘dur’ dedi Bursa 3. İdare Mahkemesi, Atatürk’ün de katıldığı törenle 1 Ekim 1925’te temeli atılan Cumhuriyet dönemine ait simge yapılardan İpekiş’teki yıkımla ilgili yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Cumhuriyet döneminin önemli sanayi yatırımlarından olan İpekiş Fabrikası’nın, bölge planlarının 3 ayrı mahkeme tarafından iptal edilmesine karşın AKP’li Osmangazi Belediyesi’nce verilen “ayrıcalıklı yapı ruhsatı” ile kür merkezine dönüştürülmek üzere yıkılmasına yargı “dur” dedi. Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Atatürk Stadyumunu ve Çevresini Koruma ve Yaşatma Derneği (BASKOD) tarafından açılan ruhsat iptaliyle ilgili dava devam ederken Kurban Bayramı tatilinde “oldubittiye getirilerek” yıkılmaya başlandığını ifade etti. Bursa Mimarlar Odası Başkanı Can Şimşek, “Yıkımı tatile getirdiler ve fabrikanın büyük bölümünü yok ettiler. Bu kanunsuz ruhsatı verenler, yıkıma göz yumanlar Bursa için yüz karası olacaklardır. Kent belleği onları utançla hatırlayacaktır” dedi. l BURSA/Cumhuriyet CHP’den Gar Katliamı belgeseli İKLİM ÖNGEL CHP, 10 Ekim Gar Katliamı’nda yaşamını yitiren parti üyeleri anısına hazırladığı belgeseli 10 Ekim günü Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı programla kamuoyuyla paylaşacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın koordinasyonunda gerçekleştirilecek programda, yaşamını yitiren Malatyalı gençleri anlatan bir de kitap tanıtılacak. Kitap için 10 Ekim günü yaşadıklarını da anlatan bir makale yazan Ağbaba, “Bu acı unutulmaz. Hepimiz hâlâ o acıyla yaşıyor, onların mirasına sahip çıkmaya çalışıyoruz’’ dedi. Ankara’da düzenlenen Emek Barış Demokrasi mitinginde IŞİD’in gerçekleştirdiği ve 100’den fazla insanın yaşamını yitirdiği 10 Ekim Ankara katliamında, Malatya’dan mitinge katılmak için gelen, aralarında CHP Gençlik Kolları üyelerinin de yer aldığı 11 Malatyalı genç de katledildi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle