18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 25 Ekim 2016 ‘6Aydınlanmanın En yakın rakibine 9 bin 596 oy fark atarak İstanbul Barosu Başkanı seçilen Mehmet Du rakoğlu, İstanbul Barosu’nu ‘aydın lamanın barosu’ olarak nitelendiri yor. Yeni dönemde Atatürkçü çizgi den vazgeçmeyeceklerinin altını çi ziyor. Yargının bağımsızlığı ve hu kukun üstünlüğü için çalışmaya de vam edeceklerini dile getiriyor. Baro da, avukatlık mesleği ne dokunan her proje ye ve öneriye destek verebileceklerini söy leyen Durakoğlu, baş kanlığının ilk günün ALİ AÇAR de Cumhuriyetin sorularını yanıtladı. l Seçim sonuçları nı nasıl değerlendi riyorsunuz? Bu kadar farklı bir so nuç bekliyor muydunuz? Bekliyordum bu sonucu. Ümit Ko casakal döneminde daha fazla oy al mıştık. Ancak, İstanbul Barosu bütün avukatların barosu olmak zorunda. Bu bilinçle işi götüreceğiz. Genel ola rak sorunlarımız ortak. l 10 yıldır yönetimdesi niz. Başkan olarak Mehmet Durakoğlu’nun farkı ne olacak? En temel iddiam bu konudaki de neyimim. Kazım Kolcuoğlu ve Ümit Kocasakal döneminde başkan yar dımcılığı yaptım. Gerçekten büyük projelerin içinde yer aldım. Barodaki 10 yıllık değişimin temel taşlarından biri olmaya çalıştım. Dolayısıyla bi rincil farklılığım deneyimim... Ancak biz bir ekip hareketiyiz. l ‘İstanbul Barosu sadece bir ba ro değil’ dediniz, bu söyleminizi bi raz açar mısınız? İstanbul Barosu, Türk yargı tarihi nin en önemli dönemeçlerinde çok doğru tanılar koymayı başarabildi. 2010 referandumuna çok açıkça ‘ha yır’ dedik. ‘Yetmez ama evet deme yin’, ‘yapmayın’ dedik. Dinletemedik. ErgenekonBalyoz soruşturmaları sı rasında tavır koyduk. O yargılamala rın Türk yargı tarihinin utanç tablo su olduğunu söyledik. Açılım politi kası sırasında da ‘insanların elinde silah tuttuğu bir dönemde uzlaşma masası söz konusu olmaz’ dedik. An latamadık. Suriye, Ortadoğu politika sı, Osmanlı geleneğinin ortaya çıka rılması rüyasına döndü. Tüm bu sü reçlerde koyduğumuz teşhis nedeniy le İstanbul Barosu’nu büyüttük. İstan bul Barosu o nedenle artık sadece bir baro değil. Biz kendimizi bir aydın lanma devriminin barosu olarak dü şünüyoruz. Atatürkçü çizgiyi aynen devam ettireceğiz. En temel sorun, Türkiye’de yargı bağımsızlığının bir türlü sağlanamamış olmasıdır. Yargı bağımsızlığı insanca yaşamak demek tir. Sabah 6’da kapı çalındığında gele nin sütçü olmasıdır yargı bağımsızlı ğı. Biz hep hukuku savunduk. l Ümit Kocasakal’ın, genel ku ruldaki, ‘Baroyu sarı sendika yap mak istiyorlar’ eleştirisine katılı yor musunuz? Bir ironiydi. Hukukun Üstünlüğü Platformu’nun adayı Mehmet Sarı ve ekibi genel kurula sarı atkılarla gel diler. Sarı imajı ortaya koymaya ça lıştılar. Ümit Hoca da sarı baro nite lendirmesini yaptı. Gerçekten de on ların tanımladıkları baro gerçekten sarı barodur. Sarı sendikanın ne de mek olduğunu hepimiz biliyoruz. Ba ro ve iktidar arasında göbek bağı ya ratmak istiyorlar. Bize ‘siyaset yap mayın’ diyorlar. Siyaset yapmayın demek, siyaset yapmanın ta kendisi dir. Diyelim ki avukatlar için en lüks ortamları yarattık. Yargın bağım sız değil ki... Duruşmaya girdiğinde mahkeme duvarlarına çarparak geri geliyor söylediğin sözler. Avukatlığı nasıl yapacaksın? l Genel kurulda, Tahir Elçi’yi sa barosuyuz’ İstanbul Barosu Başkanı seçilen Durakoğlu: Yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü için çalışacağız 30 yıllık bir hukukçuyum. Çok kritik dönemleri gördüm. Hatta 12 Eylül darbesine ucundan yetişerek, avukatlık görevi yaptım. O dönemlerde de ‘Bu kadar kötüsü olmaz’ dedik. Şimdi de tam o noktadayız. hiplenmediğiniz gerekçesiye protesto edildiniz... Tahir Elçi benim de, Ümit Hoca’nın da çok yakın arkadaşıydı. Tahir Elçi, aynı siyasetten pek çok arkadaşımızdan da farklı bir içtenlik sergileyen bir insandır. Bu hareket, Tahir Elçi’yi sanki kullanıyor gibi. Bir dakika geç başlasalardı zaten Ümit Hoca Tahir Elçi’yi anacaktı. Konuşmuştuk bunu. Tahir Elçi’nin soruşturmasında yanındaydım. Cenazesinde de baro adına ben bulundum. Bunları yaptık diye bir prim elde etmeye çalışmanın çok doğru olmadığını düşünüyoruz. Tahir Elçi, İstanbul Barosu olarak yargılandığımız dönem sıl olacağını düzenlemiş. Vazgeçilmez dört ilke var. Ölçülülük, yaşam hakkının korunması ile işkence ve kötü muamele yasağı. Endişem şudur ki; yargılamaların bitmesinden birkaç sene sonra AİHM bu sanıklar hakkında ihlal kararları verebilir. Biz, 15 Temmuz’a neden olan cemaatin üyelerinin tek tek tespit edilerek hukuka teslim olmalarını istiyoruz. Onların geçmişte bizden esirgedikleri hukukun onlara mutlaka verilmesi gerektiğini söylüyoruz. l Meslek hayatınız boyunca yargının bu derece güven kaybettiği bir dönem hatırlıyor musunuz? 30 yıllık bir hukukçuyum. Çok kri Gündemin en temel noktalarından biri de yaşadığımız OHAL. Geleceğe dönük ciddi kaygılar söz konusu. Şu an, avukatlar şüpheliyle cezaevinde görüşürken görüntü alınıyor. Avukatla müvekkili arasında tutanak tutulamıyor. O tutanağa el koyabiliyorlar. Şüpheliye bir evrakı bile ve remiyorum. Böyle bir tablo söz konusu. de, tam da AKP’nin göbeğinde Bülent Turan’ın ‘bunlar düşmüştür’ dediği sırada, yaptığımız Olağanüstü Genel Kurula geldi. Tahir Elçi, İstanbul Barosu’nun arkasında ‘sapasağlam duracağız’ deme yürekliliğini göstermiş bir adamdı. l Sizin döneminizde baronun ilk gündemi ne olacak? Yargı bağımsızlığı nasıl sağlanır? Türkiye nasıl hukuk devleti olur? Önceliklerimiz bu sorunlar olacak. Gündemin en temel noktalarından biri de yaşadığımız OHAL. Geleceğe dönük ciddi kaygılar söz konusu. Şu an, avukatlar şüpheliyle cezaevinde görüşürken görüntü alınıyor. Avukatla müvekkili arasında tutanak tutulamıyor. O tutanağa el koyabiliyorlar. Şüpheliye bir evrakı bile veremiyorum. Böyle bir tablo söz konusu. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesi, bir ülkede OHAL’in na tik dönemleri gördüm. Hatta 12 Eylül darbesine ucundan yetişerek, avukatlık görevi yaptım. O dönemlerde de ‘bu kadar kötüsü olmaz’ dedik. Şimdi de tam o noktadayız. Gerçekten bu kadar kötüsü olmaz. Darbe günlerini aratan uygulamalar söz konusu. Çok büyük ihlaller söz konusu. Ama bütün bunların özünde yatan şey siyasal iktidarın Türkiye’de yargıyı ele geçirme çabasıdır. 2010’da ısrarla bir referandum yapıyorlar. Bir HSYK değişikliği yapıyorlar. 2014’te yaptıkları o düzenlemenin nasıl yanlış olduğunu anlıyorlar. Sonra gözleri açılıyor ki; o cemaat kendi yarattıkları canavarmış meğer. l Başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili yorumunuz nedir? İstanbul Barosu konunun neresinde duruyor? Ben Türkiye’de herkesin sistem değişikliği önerebileceğini düşünüyo rum. Başkanlık sistemi ya da başka sistem... Öneren kişi, ‘kuvvetler ayrılığı ilkesini ayak bağı’ olarak söylüyorsa, bunu hukukçuların tercüme etmesi gerekir. Bu, başkanlığın diktaya götürülmesinden başka bir şey değildir. Türkiye’de konuşulan başkanlığın yetkileri nelerdir? İlkeler neler? Bunlar bir türlü ortaya serilemiyor. Biz baro olarak, parlamenter sistemdeki sorunların, başkanlık sisteminin nedeni olamayacağını söylüyoruz. Parlamenter sisteme ilişkin sorunlar çözülmelidir. l İstanbul Barosu üyesi avukatların, ‘kendi kendilerini savunmak zorunda kaldıkları’ söyleniyor. Avukatların yargılandığı davaları takip ediyor musunuz? Avukat Hakları Merkezi’miz, bir avukatın herhangi bir şekilde başı belaya girdğinde hemen müdahale eder. Sonuç raporlaştırılır. Bizim için önemli olan ise avukatın, avukatlık yaparken engellenmesi. Avukatlar, mesleklerini yaptıkları sırada çok sayıda haksızlığa uğradılar. Soruşturmalar davaların en az on katı düzeyinde. AİHM’ye başvurduk, duruma müdahale ettik. Biz avukata destek noktasında kendimizi eksik hissetmiyoruz. Bu tartışmanın İstanbul Barosu’nda yapılıyor olmasının bir başka nedeni var. Bir avukat, kendi ideolojisi, bakış açısı nedeniyle, hiç avukatlıkla ilgisi olmayan bir eylemin içerisinde olmuşsa, sanki meslekle ilgiliymiş gibi baronun müdahale etmesini doğru bulmuyoruz. l Baroda yapacağınız işlerden de örnekler verebilir miyiz? Genç avukatların sorunları bu dönem önceliğimiz olacak. Genç Avukatlar Platformu oluşturacağız. Genç meslektaşlarımızı karar mekanizmalarının içine sokacağız. Bu platformun her toplantısına ben de katılacağım. Yeni binamıza, 2017 yılının mayıs ya da haziran ayında geçmeyi planlıyoruz. Balmumcu’da yeni bir sosyal tesis açacağız. Polis aracının ezdiği çocuk öldü Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokakta oynarken zırhlı polis aracının çarptığı 5 yaşındaki Hakan Sarak, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Nuh Mahallesi’nde meyda na gelen kazada sokakta oynayan Hakan Sarak’a, devriye dolaşan polise ait zırhlı araç çarptı. Ağır yaralanan Hakan Sarak ve yakınları tarafından Cizre Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Sarak, burada yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Batman’a sevk edilirken yolda yaşamını yitirdi. Kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı. Şırnak’ta çadırlar da söküldü Polis bölgede yaşayan 2 bin kişiyi çoluk çocuk kış öncesi açıkta bıraktı Gidecek yerleri olmadığından Cudi Dağı eteklerinde kurdukları çadırlarda yaşayan yaklaşık 2 bin kişinin bulunduğu çadırlar, dün güvenlik güçleri tarafından söküldü. Şırnak kent merkezinde 14 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı kentteki operasyonlar 3 Haziran’da bitmesine karşı kaldırılmadı. Şırnak Valiliği’nin 3 gün önce çadırların kaldırılması için ailelere tebligat göndermesinin ardından dün çok sayıda polis, zırhlı araçlar ve TOMA eşliğinde çadırların bulunduğu bölgeye gitti. Bazı aileler getirdikleri araçlara eşyalarını taşır Çok sayıda polis, zırhlı araç ve TOMA eşliğinde bölgedeki çadırları söktü. ken, bazılarının çadırları ise polisler tarafından söküldü. Yaşananları sosyal medya üzerinden görüntülü olarak yayımlayan HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, çatışmalar nedeniyle evlerini terk edip burada çadırlarda yaşayan insanların artık evlerinin yıkılması nedeniyle gidecek bir yerlerinin olmadığını ve çadırlarını zorla söken devlet tarafından kendilerine hiçbir alternatif sunulmadığını belirtti. l DHA haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK AKDERE SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI Şehidin eşi Alev Akdere, 3 yaşındaki oğlu Eyüp Eymen ile tabutun Oğluylabaşından ayrılmadı. tabuta sarıldı Bingöl’ün Genç ilçesinde önceki gün düzenlenen bombalı saldırıda şehit olan polis memuru Hakan Akdere (29) için Kahramanmaraş merkez Ulu Cami’de tören düzenlendi. Şehidin eşi Alev Akdere, 3 yaşındaki oğlu Eyüp Eymen ile birlikte eşinin tabutuna sarılarak, “O bana ‘şehit olursam ağlama aşkım’ dedi. Ağlamayacağım o üzülmesin. Ben zalimleri sevindirmeyeceğim” dedi. Şehit babası Hüseyin, annesi Zekiye ve kardeşleri de metanetini kurumaya çalıştı. Cenazeye katılan Genç İlçe Kaymakamı Abdullah Köklü ise tören boyunca gözyaşlarına hâkim olamadı. Şehidin cenazesi saygı atışının ardından Şeyh Adil Mezarlığı’nda toprağa verildi. Kazada bir er şehit oldu Malatya’nın Doğanşehir İlçesinde önceki gece yol kontrolü yaparken, arkadan gelen TIR’ın çarpması sonucu şehit olan jandarma er Uğur İpek’in cenazesi, Malatya’da düzenlenen törenin ardından memleketi Nevşehir’e gönderildi. 6 aylık asker olan 20 yaşındaki İpek için Nevşehir’in Acıgöl ilçesinde tören düzenlendi. Törende şehidin annesi Hatice ve babası Hüseyin İpek güçlükle ayakta durdu. Şehidin cenazesi Karayel Mezarlığı’nda toprağa verildi.l DHA Silah ruhsatı almak kolaylaşacak Silahlanma KHK’ye giriyor EMİNE KAPLAN OHAL kapsamında yeni KHK için hazırlıklarını sürdüren AKP hükümeti, silah ruhsatı alınmasını kolaylaştırmayı planlıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun AKP’nin Afyon kampında sözünü ettiği “bölgede siyaset yapanlara silah ruhsatı verilmesi”nin de bu kapsamda olduğu, ancak sadece bölgede siyaset yapanlar değil genel olarak silah bulundurma ve taşıma ruhsatı alınmasının kolaylaştırılması üzerinde durulduğu belirtiliyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkardığı 8 KHK ile pek çok alanda düzenleme yapan AKP hükümeti, hazırlıklarını sürdürdüğü yeni KHK ile ateşli silahlar mevzuatında değişiklik yapmayı hedefliyor. İlgili yasa ve yönetmeliklerde silah bulundurma izni verilenler tek tek sayılıyor. Bu kapsamın dışında olanlar ise silah taşıma ruhsatı için valiliklere başvurabiliyor. İl valileri, “Yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk vatandaşları ile şehit olan kamu görevlilerinin, korucuların, TSK mensupları ile er ve erbaşların eş ve çocukları ile anne babaları, bakanlığın onayı alınmak şartıyla güvenlik kuvvetlerine yardımcı oldukları için koruma altına alınanlara” talepleri halinde silah taşıma ruhsatı verebiliyor. KHK ile valiliklere tanınan yetkinin kapsamının daha genişletilerek vatandaşların daha kolay silah ruhsatı alması, partilerin il ve ilçe başkanlarının “silah taşıma yetkisi verilecek kişiler” listesine eklenebileceği belirtiliyor. l ANKARA Mersin’de PKK’nin eylem timi yakalandı Kırsalda bomba eğitimi alan PKK’li Medine A.’nın, canlı bomba ve suikast eylemi yapmak amacıyla sahte kimlikle Mersin’e geldiğini belirleyen polis takip başlattı. Medine A. ile işbirliği içerisinde hareket ettiği belirlenen 11 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 12 zanlıdan C.T. ve E.Ö. tutuklanırken, diğer 10 zanlı ile ilgili işlemler sürüyor. Tunceli’de Kutu Deresi Vadisi’nde düzenlenen hava destekli operasyonda “eyalet doğu cephesi sorumlusu”, “Ferhat Zagros” kod adlı Hüseyin Ertürk’ün öldürüldüğü belirtildi. Irak’ın kuzeyinde PKK kamplarının bulunduğu Basyan bölgesine düzenlenen operasyonda 3 PKK silahlı insansız hava aracı ile vurularak öldürüldü. Validen vekile KCK suçlaması Muş Valisi Serdar Yavuz, “Muş’a atanan sözde KCK temsilcisi kadın, Muş milletvekilinin aracında gözaltına alınmıştır” dedi. Vali Yavuz, milletvekilinin adını ise açıklamadı. l DHA IŞİD’li canlı bomba yakalandı Şanlıurfa’da, polis ekiplerinin Suriye uyruklu IŞİD militanı S.A.A.’nın evinde yaptıkları aramada TNT ile güçlendirilmiş 5 el yapımı bomba ele geçirildi. S.A.A. gözaltına alındı.l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle