22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 25 Ekim 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ MHP’li muhalifler hayır oyu verecek AKP’nin sandık hesabı MHP’nin desteğiyle Meclis’teki oylamada 330’u cepte gören AKP, hesaplarını refe randumda MHP oylarının nasıl da ğılacağına çevirince karşısında bir kez daha MHP içi muhalefeti buldu. MHP’nin yüzde 10 olarak ölçtüğü oy larının tamamına yakınını almayı re ferandum için yaşamsal bulan AKP’yi, MHP muhalefetinin yürüteceği baş kanlık karşıtı kam panya korkutuyor. MHP Genel Başka nı Devlet Bahçeli’nin gündeme getir mesinin ardından AKP’nin yaptığı öl çümlerde başkan EGrüdlem lık sistemine destek, partinin oylarının yüzde 10 kadar altın da yüzde 40’ın biraz üzerinde seyrediyor. MHP’nin oy ora nı ise 1 Kasım’da aldığı oy oranları nın biraz altında olsa da yüzde 10 ba rajının biraz üstü olarak ölçülüyor. Bu rakamlar nedeniyle AKP’nin he saplarında MHP’nin yüzde 10’lardaki oyu, referandumda başkanlık için kri tik bir boyut kazanmış durumda. Yüzde 10’un 8’i AKP’de, yüzde 40’ın biraz üstündeki desteğin yüzde 50’nin üzerine çekilmesi için öncelikle MHP’nin oylarının çok büyük bölümünün alınması hesabı yapılıyor. Mevcut siyasi kutuplaşma nedeniyle CHP ve HDP seçmeninden oy alınamayacağı bakış açısıyla MHP seçmeninin en az yüzde 8’inin alınmasının zorunlu olduğu görüşünden hareket ediliyor. MHP seçmeninin yüzde 8’inin oyunun alınması durumunda başkanlığın referandumda yüzde 50’nin üzerinde kabul edileceği konusunda görüşbirliği bulunuyor. Kaygılandıran oranlar Ancak MHP oylarına ilişkin hesaplamalarda AKP’nin karşısına MHP içi muhalefet çıkıyor. Bu da aynı zamanda mahkemeler ve parti içi disiplin işlemleriyle devre dışı bırakılan MHP muhalefetinin, başkanlık hesaplamalarıyla masaya dönmesi anlamına geliyor. Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan başkanlık sistemine karşı olduklarını açıkladılar. AKP’de, parti içi muhalefeti oluşturan bu isimlerin referandumda aktif bir hayır kampanyası yürütmeleri halinde MHP seçmeninin de bölüneceği, böylece yüzde 50’yi bulmanın kritik hale gelebileceği değerlendirmeleri de yapılıyor. MHP’de muhaliflerin mahkemelik olan kurultaylarda delegelerin yarısından fazlasının imzasını toplayabildikleri, referandum kampanyasında seçeminin yarısını yönlendirebilecekleri dikkate alınıyor. MHP yönetiminin de referandumda parlamenter sistemden yana tavır alıp kampanya yürütmemesi durumunda MHP seçmeninin yarısından fazlasının da hayır oyu verebileceğinden kaygı duyuluyor. l ANKARA ‘Meclis’ten geçerse kabul edilir’ ANAR Araştırma Merkezi Genel Müdürü İbrahim Uslu ise Bahçeli’nin yeniden gündeme getirmesinin ardından başkanlığın Meclis’te 330’u bulacağının kesinlik kazandığını söyledi. Anketlerde başkanlık sistemine olan desteğin AKP’nin oy oranının altında çıkmasına karşın yalnızca MHP değil Meclis’teki 4 partiden hangisi destek verirse versin başkanlığın rahatlıkla kabul edileceğini belirten Uslu, “Meclis’te 330’u bulması için ikinci bir parti desteğine ihtiyaç var. MHP desteğiyle 330’u bulup referanduma giderse yüzde 50 oyu rahatlıkla geçip kabul edilecektir. MHP seçmeni çok büyük ağırlıkla evet oyu verecektir. Belki diğer partilerden de oy gelir” dedi. Uslu, 30 Temmuz darbe girişimi sonrasında yapılan anketlerde partilerin oy oranlarının 1 Kasım sonuçlarıyla yakın olduğunun ölçüldüğünü söyledi. Özdağ’ın da aralarında bulunduğu 5 MHP’li milletvekili, başkanlık sistemi için TBMM’de yapılacak oylamada hayır oyu vereceklerini belirtti MHP’de kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilen Ümit Özdağ’ın da aralarında bulunduğu beş milletvekili; başkanlık sistemi için TBMM’de yapılacak oylamada “hayır” oyu vereceklerini belirterek, “TBMM’de referandum için verilen oyların 330’un altında kalması için mücadele edeceğiz” görüşünü dile getirdi. ‘Türkiye zarar görür’ MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Isparta Milletvekili Nuri Okutan, Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve Adana Milletvekili Seyfettin Yıl maz; TBMM’de yaptık milyonlarca mensubu ları ortak basın açık nun başkanlık ve bö lamasıyla AKP’nin lünmeye karşı olduğu TBMM’ye getireceği nu biliyoruz. ‘TBMM’de ni açıkladığı başkan evet deriz referandum lık sistemine karşı ol da hayır deriz’ şeklin duklarını duyurdu. de bir tavrın doğru ol 5 vekil adına açıkla madığını ve halkın aklı ma yapan MHP’li Özdağ; “Referandum sü Ümit Özdağ ile alay etmek olduğunu görüyoruz. Bu tavrı ser reci nasıl biterse bitsin Türki gileyen arkadaşlarımızın 3 Ka ye zararlı çıkacaktır. Başkanlık sım 2002 seçimlerinin sonuçla sistemine diktatörlük suçlama rından, Abdullah Gül’ün cum sı, Türkiye dışından da yüksek hurbaşkanlığının önünün açıl sesle gelmeye başlayacaktır. masından ve 7 Haziran 2015 se Artan kutuplaşmanın da sonu çim gecesi yapılan açıklamanın cunda sert gerilim devam ede ortaya çıkardığı neticelerden so cektir” diye konuştu. nuç çıkarması gerektiğine ina Özdağ, “Ülkücü hareketin nıyoruz” dedi. l ANKARA Jean Marc Ayrault Mevlüt Çavuşoğlu Ayrault: BizdeİAKRİBOAASHKIANADLNA yargı bağımsızPOLEMİĞİ Ankara’da bulunan Fransa Dışişleri Bakanı Jean Marc Ayrault’nun, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, iki ülkede ilan edilen OHAL, iki bakan arasında polemik konusu oldu. Basına kapalı ikili görüşmede, 15 Temmuz’u ‘Travma’ olarak tanımlayan Ayrault’nun “Tüm kurumlarda artık normale dönülmeli. Türk yetkililerin hedefi demokrasiyi güçlendirmek olmalı” mesajı verdiği öğrenildi. Bu mesajlar kameralar önünde ise polemiğe dönüştü: Ayrault: Fransa’da OHAL’de yasama yetkisi yürütmeye devredilmiyor ve yargı hâlâ bağımsızdır. Fransa’daki OHAL’de sadece polis yetkilerine ekstra yetki getiriliyor. Türkiye’nin OHAL sürecinde hukuk devletine saygısı, temel hak ve özgürlüklerin her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamamız gerekiyor. Buradaki yargılamaların her zaman adil koşullarda gerçekleşmesi, faillerin kendilerini savunabilecek avukatlara erişebilmesi ve bu avukatların da özgürce mesleklerini icra edebilmeleri gerekiyor. Faillerin yargı kararını her zaman bir üst makama götürebilmeleri için de yargı yolunun açık olması gerektiğini vurgulamamız gerek. ‘Arada fark yok’ Çavuşoğlu: Bize göre Türkiye’deki OHAL ile Fransa’daki arasında fark yoktur. Kapsamı da, hedefi de aynıdır, terör ör gütlerini hedef almaktadır. Aynı şekilde AİHS’ye getirdiğimiz kısıtlamalar da aynı kapsamdadır. Fransa’yı hedef alan teröristler hangi muameleyi görüyorsa hukuk çerçevesinde, Türkiye’de darbe girişiminde bulunan FETÖ’ye bağlı teröristler de yargıya teslim edilmiştir. Fransa ve Türkiye’deki OHAL, Fransız ve Türk vatandaşlarının özgürlüklerini, günlük hayatını da kısıtlamamıştır. Her zaman söylüyoruz, atılan adımlar anayasa ve hukuk çerçevesinde olmalıdır. Çünkü devletler teröristler gibi davranamaz. Bu sürecin şeffaf olması önemli; ikimiz de Avrupa Konseyi (AK) üyesiyiz, AK’ye düzenli şekilde bilgilendirmede de bulunuyoruz. l ANKARA (Cumhuriyet) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Fransız Dışişleri Bakanı Jean Marc Ayrault’yla TBMM’deki makam odasında görüştü. Görüşmede CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz da hazır bulundu. ‘Uygulamalar daha sert’ İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fransa Dışişleri Bakanı Jean Marc Ayrault ile TBMM’deki makamında görüştü. Edinilen bilgiye göre; Fransız Bakan Ayrault, Kılıçdaroğlu’na “15 Temmuz sonrası süreçten memnun musunuz” diye sordu. Kılıçdaroğlu da soruya “Demokrasinin bu kadar yara aldığı, temel hak ve hürriyetlerin büyük oranda askıya alındığı, Parlamentonun KHK’lerle bypass edildiği, gazetecilerin içeri atıldığı bir ortamda mutlu olmanın mümkün olmadığı” yanıtını verdi. Fransa’daki OHAL ile Türkiye’deki OHAL uygulamalarının farklı olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu’nu, Ayrault da onaylayarak, “Türkiye’deki uygulamaların daha sert olduğunu” ifade etti. Bakan Ayrault’nun başkanlık sistemi konusunda Kılıçdaroğlu’nun “Tek adam rejimine karşıyız” ifadelerini onayladığı bildirildi. l ANKARA haber 5 Uçurum... Alçaklığın, ihanetin, ikiyüzlülüğün, riyakârlığın, toplumu ötekileştirmenin, ayrımcılık yapmanın bir bedeli var elbet. Namussuzluğun bulanık sularında kanlı darbe kalkışmasında bulunanların hukuk ve adalet önünde ödeyeceği bir bedeli olacak... Katliam yapanlardan, kör terörü besleyenlerden mutlaka hesap sorulacak. Daha beş yıl önce “turizm cenneti” olarak adlandırılan bu ülkeyi, “yurtta savaş, cihanda savaş” diye bas bas bağıranların nasıl cehenneme çevirdiklerini görüyoruz hep birlikte. Kana kan intikamları umutlarımızı allak bullak ederken katliamlarda öldürülen onlarca insanımıza bizim borcumuz var. Ölenler bizim kayıplarımız. Kimileri çocuğumuz, kardeşimiz. Acıyı, sevinci bölüşmüşüz, yaşamı çoğaltmak için mücadele etmişiz. Eşitlik, kardeşlik duygusunun bir hayat biçimi olması için uğraş vermişiz. Hainler, alçaklar çok görmüş bunu... Onun için lanet olsun kanlı kalkışma yapanlara. Lanet olsun katliamseverlere. Çocuklarımızın kanı üzerinden siyaset yapanlara. İnsan sıcaklığından yoksun olanlara... Vicdansızlara. Ne kibrin sonu var ne de alçaklığın... Demokrasiye sahip çıkmak, temel hak ve özgürlüklere sarılmak boynumuzun borcu... Düzenlenen toplantıda Demokrasi İçin Birlik Hareketi’nin amaçlarını anlatan Rıza Türmen’in çağrısına yürekten destek veriyorum. Türmen diyor ki: “Ayaklar altına alınan demokrasinin tekrar filizlenmesini sağlamalıyız. Biz, sadece demokrasiyi değil insanı savunuyoruz. Barış eksenli siyaseti savunuyoruz. Demokrasi hareketi başlatmak, demokrasiyi savunmak için buradayız. Laiklik demokrasinin harcıdır. Katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi savunuyoruz. Türkiye’nin demokratik bir değişime gereksinimi var. Barış, demokrasi ve özgürlüğe dayalı kolektif bir anlayış.” HHH Paramparça olmuş yürekler, ölümler, acılar, gözyaşları... Bizim kuşak kırdırıldı, yok edildi, silindir gibi üzerinden geçildi... Bir sonraki ’78 kuşağı aynı kırımı yaşadı. Korkuyla, sindirmeyle, yarılmışlık ve yanılmışlık, din eksenli siyasetle “dindarkindar” denilerek... Üç bir yanı denizlerle çevrili güzel, cennet ülkemi yangın yerine çevirenler katliamlara, kıyımlara, kırılmalara doymadılar hiç. 1990’lı yıllar faili meçhul cinayetlerle geçti. Duvardaki tuğlalardan hiçbirisi çekilmedi duvar yıkılmasın diye. Kim, kimler öldürdü Çetin Emeç’i, Bahriye Üçok’u, Muammer Aksoy’u, Uğur Mumcu’yu, Kışlalı’yı, Vedat Aydın’ı, Mehmet Sincar’ı, Musa Anter’i, Hrant Dink’i? Lanet olsun katliamseverlere... Lanet olsun katillere... Güzel ülkemin insanı ürküten yalnızlığı içindeyiz... Bu ürkütücü yalnızlığımızı SuudiKatar kardeşliğiyle mi gidereceğiz? Darbeden paralele uzanan o çizgide Fethullah Gülen terör örgütü bu ülkede nasıl palazlandı, niçin korunup kollandı, devletin kılcal damarlarına dek girmeyi ne zaman başardı?.. Gökten zembille inmedi FETÖ... PKK ve IŞİD dün çıkmadı karşımıza... Gaziantep’ten İstanbul’a dek kendi kendine örgütlenmedi, hücre evleri kurmadı. Bunların hiçbirinden ders almadık... Demokrasimizi, hukuk devletimizi koruyamadık, çözüm ararken savaşın içine düştük. Kibir, gurur değil sevgi ve vicdan gerek. Önyargılarımızdan kurtularak sevdalarımızı avuçlarımızın, yüreklerimizin içinde ısıtmak gerek. HHH Kanla yazılan bir yaşamöyküsü alın yazısı değildir... Kişi yanlışı, doğruyu, güveni, huzuru, sevgiyi, hüznü, düşünmeyi özgürce yaparsa ölümlerin önüne geçebiliriz. Vicdanlarını gömenler gün gelir tarih önünde hesap verir. Kendinizi kandıracak yollar aramayın... O yollar hep uçuruma çıkar, seni ve ülkeni yangın yerine çevirir. Unutma sakın! İstanbul’daki ilk darbe iddianamesi kabul edildi İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 21 polis hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, 8 polis hakkında ise 15’er yıla kadar hapis cezası istenen iddianameyi kabul etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Evliya Çalışkan’ın hazırladığı 59 sayfalık iddianamede, 29 şüpheli polis yer alırken, şüphelilerin ya göreve gelmedikleri ya da darbeye direnen arkadaşlarını ve vatandaşları vazgeçirmeye çalıştıkları iddia edildi. İzmir başkent seçilmiş İzmir’de de ‘FETÖ’ operasyonları kapsamında 800 şüpheliye yönelik soruşturmanın ardından Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından bin 300 sayfalık iddianamede 267 şüpheli hakkında kamu davası açılması istendi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, ‘FETÖ’nün İzmir’i “başkent” olarak kabul ettiği bilgisine yer verildi. AKP’li başkana gözaltı Öte yandan Burdur’da, FETÖ soruşturması kapsamında Bucak Belediye Başkanı Süleyman Mutlu ve eşi Mine Mutlu gözaltına alındı. Mutlu’nun makam odası ile çiftin evi ve otomobili arandı. Süleyman Mutlu ve eşi, daha sonra Bucak Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. HDP MYK üyesi Eren AtiyeEren Ankara’da tutuklandı Ankara’da düzenlenen operasyonla KCK’den IŞİD’e kadar uzanan “kokteyl terör örgütü” listesiyle 20 Ekim’de gözaltına alınan HDP MYK üyesi Atiye Eren ve Demokratik Alevi Derneği (DAD) üyesi Sevgi Kişin Sazan, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, “Siyasal mücadeleye tahammülsüzlükte tavan yaptılar” dedi. Operasyonda gözaltına alınan DBP Yenimahalle İlçe Eşbaşkanı Kadriye Ozgan savcılıktan, TUHADFED Ankara Temsilcisi Havva Özcan ile BES üyesi Deniz Akıl ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Günaydın da cezaevinde Öte yandan Bolu’da gözaltına alınan HDP Bolu İl Başkanı Özgür Günaydın “Terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla tutuklandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle