21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 13 Ekim 2016 4 Cumhuriyet için en tehlikeli örgüt: MEB Yine ders yılı sancılı başladı, ülkenin dört bir yanındaki birçok okulun öğrencisi, “öğretmenime dokunma!” eylemi yaparken veliler de ayaktaydı. Bu hafta da sıra “proje okul” uygulaması çerçevesinde 71 öğretmeni başka okullara gönderilen Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerindeydi. Bilindiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı Nisan 2014’te 150 kadar okulu (üniversite yerleştirme sınavlarında en yüksek dereceleri tutturan en başarılı okullar) “proje okul” ilan etmişti. Türkiye’nin göz bebeği bu okullara yönetici tayini, o zamana kadar, hem bu okulların bağlantılı olduğu vakıfların görüşü alınarak, hem de atanacak yöneticiler bazı sınavlara tabi tutularak yapılmaktaydı. Oysa, proje okullarda, bu sistem değiştirilerek, iktidara yakın sendikaların üyesi olan kişiler yöneticilik deneyimi bile olmadan doğrudan bakan tarafından atanmaya başlandı. Ayrıca, 155 proje okulun 8 yılını doldurmuş öğretmenleri buradan alınarak yerlerine yenileri atanmaya başlandı. Bu yolla Vefa Lisesi’nin 40 öğretmeninden 20’ye yakını, Pertevniyal Anadolu Lisesi’nin 60 öğretmeninden 28’i, İstanbul Erkek Lisesi’nin 70 öğretmeninden 20’ye yakını, Kabataş Lisesi’nin 67 öğretmeninden 30’a yakını, Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi’nin 39 öğretmeninden 28’i değiştirildi. Bu girişimlere karşı ilk büyük protesto Haziran 2016’da Bakan Nabi Avcı tarafından İstanbul Lisesi Müdürlüğü’ne atanan Hikmet Konar’a yapıldı ve mezun öğrenciler bitirme töreninde müdür konuşurken arkalarını döndüler. O gün bugündür, protestolar sürüyor. HHH Proje okullar projesinin ne olduğunu ise geçen yıl Kabataş Erkek Lisesi Müdür Yardımcılına atanan Şakir Voyvot’un şu sözleri çok iyi açıklıyor: Artık bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olması zamanı geldi. Bu sözler projenin gerçek amacını bütün açıklığıyla ortaya koyuyor: Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli laik milli eğitime dayanır. Cumhuriyetini, “kilisenin yerine okul, papazın yerine öğretmen” ilkesine oturtmuş, Fransa’da olduğu gibi, okul ve öğretmen Cumhuriyet’in temel taşlarıdır. Cumhuriyet, ilk yıllarında bu alanda çok başarılı olmuş, efsanevi okullar kurmuş, parlak gençler yetiştirmiştir. New York ve Harvard üniversitelerinde öğretim üyeliği yapmış, birçok uluslararası kuruluşta bulunmuş, Dünya Bankası başkan yardımcılığı görevine kadar yükselmiş olan Atilla Karaosmanoğlu ( 1932 2013) her zaman iftiharla şunu söylerdi: Bütün eğitimimi devletin kurumlarında gördüm. Cumhuriyet’in eğitimi dünyanın her yeri için yeterlidir. Atilla Karaosmanoğlu kendi dönemi için haklıydı. Ama Cumhuriyet karşıtları, daha sonra ona can damarından saldırmaya başladılar. Yokuş çıktığın vitesle inilir, ilkesi gereği, Cumhuriyet düşmanlarının da ilk hedefi bir zamanlar, laik eğitimin kalesi olan Cumhuriyet’in eğitim kurumları ve MEB oldu. HHH İlk darbe Köy Enstitülerine vuruldu. Onunla da yetinilmeyip laik eğitimin bütün kurumlarına saldırıldı. Cumhuriyet, gelişip kök saldığı yoldan tasfiye edilecekti. Bunun için Cumhuriyetin ilk yıllarında laik eğitimin kalesi olan MEB hedef seçildi, önce kuşatıldı, sonra fethedildi. Laik okulun yerine tarikatların medreseleri, Cumhuriyet öğretmeninin yerine tarikat imamları ikame edildiler. İşte proje okullar projesi bu bütün içinde ele alınması gereken, AKP’nin Cumhuriyeti tasfiye projesinin en can alıcı parçasıdır. Son zamanlarda, çok sorulan şu soru yine gündemde: Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği açısından en tehlikeli örgüt hangisidir? PKK mi? YPG mi? IŞİD mi? Eğer yanıtınız bunlardan biriyse, bilin ki yanıldınız. Çünkü Cumhuriyet’in varlık ve bekası açısından en tehlikeli örgüt biliniz ki, artık MEB’dir (Milli Eğitim Bakanlığı). HDP yeni yol haritasını konuşacak HDP yöneticileri, milletvekilleri ve Türkiye genelindeki yerel teşkilat yöneticilerinin katılacağı toplantıda yeni dönemde partinin izleyeceği yol haritası belirlenecek. Başkanlık konusunda olası bir referandumun da gündeme gelmesiyle birlikte toplantıda olası bir erken seçim ve referanduma yönelik hazırlıkların da değerlendirileceği belirtiliyor. HDP’nin kuruluş yıldönümü olan 15 Ekim’de başlayacak toplantı 16 Ekim’de son bulacak. Ankara’da yapılacak toplantıda alınacak kararlarla birlikte HDP’nin daralan siyaset alanının açılmasına yönelik yeni bir süreci başlatabileceği ve bu kapsamda HDP’nin yeni bir siyaset dili yaratılmasına yönelik çalışma yapacağı ifade ediliyor. l MAHMUT LICALI / ANKARA haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ 6 milyon seçmene ‘alçak’ SAVCIDAN TARTIŞILACAK demek özgürlükmüş!GEREKÇELER 7 Haziran seçimlerinden sonra belediyenin ilan panosunda HDP’ye ve seçmenine hakaret içeren sözler yazan AKP’li başkan için takipsizlik kararı Gündoğmuş Cumhuriyet Başsavcılığı, belediye panosunda “HDP’ye oy veren alçaktır” ya zılı mesaj paylaşan ve Kürtlere ilişkin ayrımcı ifadelerde bu lunan Antalya’nın Gündoğmuş ilçesi Belediye Başkanı Meh met Özeren hakkında açılan soruşturmada “takipsizlik” ka rarı verdi. Karar da, belediye baş kanının sözleri nin kanunlarda yazılı suçlardan KEMAL GÖKTAŞ hiçbirine girmediği, anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre dü şünce özgürlüğü sınırları için de olduğu ileri sürüldü. Gündoğmuş Belediye Baş kanı AKP’li Özeren, 7 Haziran seçimlerinden sonra, 15 Eylül 2015’te belediyenin dijital ilan panosunda şu mesajı paylaştı: “Camide namaz kılıp sandık ta HDP’ye oy veren Kürt be nim kardeşim olamaz. Kardeş lik yüce bir makamdır, alçak tan kardeş olmaz. HDP’ye gö nülsüz oy veren korkaktır, gö nüllü oy veren alçaktır. Bin se ne İslama bayraktarlık yapan bir millete silah çeken alçak oğlu alçaktır. Ey Müslüman Kürt halkı, ya yine HDP’ye oy ver düşmanım ol, alçak ol ya karşı çık yüreklerde bayrak ol ama unutma kardeşime ne ka dar şefkatliysem düşmanıma o kadar Cebbar’ım. Türk Milleti Rabbimin kafirlere karşı kılıcı dır. Bin sene kardeşim oldun, Antalya’nın Gündoğmuş Belediye Başkanı’na panoya yazdıkları için HDP ve seçmenleri dava açmıştı. İslam düşmanı mason uşaklarına uyup düşmanım olma... ” Özeren hakkında HDP ve HDP’ye oy verdiğini belirten 10 vatandaş “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, tehdit, hakaret suçlarını işlediği” iddiasıyla şikâyetçi oldu. ‘Böyle bir sınıf yok’ Savcı Uğur Azap, şikâyetçilere yeni tebliğ edilen 11 Ağustos 2016 tarihli kararıyla Özeren’e dava açılmasına gerek olmadığına karar verdi. Kararda tartışma yaratacak gerekçeler ileri sürüldü: n İfadeler soyut niteliktedir. Halk arasında korku ve panik yaratacak nitelikte somut hedefleri açıklamamaktadır. Siyasi söylemlerden ibarettir. Eylemin halk arasında bir korku, endişe veya panik meydana getirmek amacıyla yapıldığını kanıtlayan somut bir veri yoktur. Kürtlerin veya HDP’ye oy ve renlerin böyle bir korku, panik veya endişeye kapılması objektif olarak mümkün değildir. n Suç işlemeye özendirilen bir kişi veya bir kesim olmadığı gibi silahlı şekilde halk kesimlerinin birbirlerini öldürmeye teşvik edilmesi eylemi olayda yoktur. n Bu olay sonucunda bir suç işlenmediği Emniyet, Başsavcılıklar ve diğer kamu kurumları ile yapılan yazışmalar sonucunda anlaşılmıştır. n HDP’ye oy verenler için kullandığı “korkaktır” ve ‘alçaktır’ ifadeleri herhangi bir sosyal sınıfa tekabül etmemektedir. Sosyal sınıflar işçi sınıfı, idare edenler sınıfı, orta sınıf, köylü sınıfı gibi sınıflardır. HDP’ye oy verenler sosyal veya ekonomik bir sınıf, bir toplum katmanı oluşturmadığından suçun tipiklik unsuru oluşmamıştır. n Esasen Kürt halkına hakaret teşkil edecek veya Kürt ır kını aşağılayacak bir ifade panoda yer almamaktadır. ‘Alçaktır ve korkaktır’ ve ‘Kürt halkını da hep din kardeşim diye bağrıma bastım, HDP’ye oy veren Kürt benim kardeşim olamaz, kardeşlik yüce bir makamdır, alçaktan kardeş olmaz’ ifadeleri HDP’ye oy verenler için kullanılmıştır. Bu kesim bir sosyal sınıf, ırk, din grubu, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına ilişkin bir grup değildir. Bu nedenle halkı aşağılamak söz konusu değildir. Burada kullanılan söylem aşağılama içermekten ziyade abartılı bir siyasi söylem niteliğindedir. n HDP’ye oy verenler için kullanılan bu ifade belirlenmesi mümkün olmayan soyut bir toplum kesimini hedef almıştır. Kanunlardaki tipiklik unsuru göz önünde bulundurulduğunda, bunu karşılayan bir kesim TCK’de yoktur.” l ANKARA Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’yi ABD’ye ‘Gün olaGülen’iniadesi konusunda sert harman ola’ çıkışıbirdilleeleştirdi İlk kez göreve atanacak hâkim ve savcıların kura töreninden önce konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’ye iade etmediği Fethullah Gülen ve YPG’ye yaptığı silah yardımları nedeniyle tepki gösterdi. Daha önce ABD’nin istediği suçluları yargı önüne çıkarmadan gönderdiklerini belirten Erdoğan, “Gün ola harman ola. Bir şeyler istedikleri zaman bu defa biz, sizlere havale edeceğiz” diye konuştu. Göreve başlayacak hâkim ve savcıların kura töreni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Tören öncesi konuşan Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yargıdan 3 bin 456 hâkim ve savcının ihraç edildiğini belirterek, bunlardan haklarında inceleme yapılan 198’inin görevlerine iade edildiklerini kaydetti. İhraçlarda mağdurlar olduğu yönündeki yakınmalara da tepki gösteren Erdoğan, “Kusura bakmayın mağdur filan yok. Bütün yargı ve kolluk kuvvetleri samimi davrandığı sürece burada mağdur yoktur. Samimi davranmıyorsa nasıl hakları iade ediliyorsa öyle edilir” dedi. Türkiye’ye yönelik, “Bu kadar ismi nasıl, nereden biliyorsunuz” yönünde akıl verenler bulundu ‘Clinton acemi’ ABD’nin YPG’ye silah yardımına tepkisini sürdüren Erdoğan, Hillary Clinton’ın “PYDYPG’ye destek verecekleri” yönündeki sözlerine değinirken gaf yaptı. Erdoğan, Demokratlar’ın adayı Clinton’ı “Cumhuriyetçilerin adayı” olarak telaffuz etti ve tepkisini şöyle dile getirdi: “Cumhuriyetçilerin adayı Clinton’ın yaptığı açıklamayı çok talihsiz buluyorum. Doğrusu ben bunu bir ‘siyasi acemilik’ olarak görüyorum.” Bazı ülkelerin Suriye ve Irak’ta az kazanacağımçok kazanacağım davası güttüğünü savunan Erdoğan, Türkiye için bölgenin “hayat memat” meselesi olduğunu söyledi. ğunu anlatan Erdoğan, “Biz devletiz. Burası Çatladıkapı Muhtarlığı değil ki, devletiz” diye konuştu. Gülen’i Türkiye’ye iade etmeyen ABD’ye de tepkisini sürdüren Erdoğan, aynı şekilde karşılık verileceğini söyledi. Erdoğan, “Neymiş yargı varmış, mahkeme kararı olmadan veremezlermiş. Olabilir, peki. Gün ola harman ola. Aynı şey burada da olabilir. Bir şeyler istediğiniz zaman bu defa da biz, sizlere havale edeceğiz. Siz karar vermedikçe biz de vermeyeceğiz” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Atanacak hâkim ve savcıların kura çekimi Saray’da Erdoğan’ın katılımıyla yapıldı. Kurtulmuş: İbadi tesir altında Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmede Irak yönetimi ile devam eden Başika Kampı kriziyle ilgili “Irak hükümetine ve diğer bölgesel ülkelere de dostça bir çağrıda bulunuyoruz; bu bölgede ortaya çıkacak bir mezhep savaşının ne Sünnilere ne Şiilere zerre miktarda bir faydası olmayacaktır” dedi. Kurtul muş, Türkiye’nin Irak’taki varlığına itiraz eden Irak Başbakanı Haydar elİbadi’nin, başkalarının tesiri altında bazı açıklamalar yaptığını belirterek, “Adama sorarlar, Musul’u DEAŞ bir günde aldığında neredeydin? Siz koskoca Musul kentini tek bir kurşun atmadan teslim ettiniz. Ama sanki bunlar hiç yokmuş gibi şimdi bunun gündeme getirilme si ‘söyleyene değil, söyletene bak’ sözünü gündeme getiriyor” ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, Suriye’deki son gelişmelerdeki tehlikeye de dikkat çekerek “Vekâlet savaşlarının bir sonu vardır. Suriye’deki vekâlet savaşlarının limitleri çoktan dolmuştur. Bu vekâlet savaşları devam ederse, bundan sonra, daha net söyleyeyim, artık Amerika ile Rus ya savaşacak noktaya gelmiştir. Bir büyük bölgesel ya da bir büyük küresel savaşın başlangıcının eşiğine gelinmiştir” dedi. Yeni KHK ile ihraçların ya da göreve iadelerin olup olmayacağına ilişkin de Kurtulmuş, “Göreve iadeler ya da kapatılan dernekler ve vakıflardan açılacak olanlar yine KHK ile düzeltilecek” bilgisini verdi. l ANKARA / Cumhuriyet Mevlüt Çavuşoğlu: İdam isteyen eşimi ikna ettim, halkı da ederiz duygu güvenç Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’na katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin kurucu anlaşması Lozan için Ankara’dakinden farklı bir söylem kullandı. Çavuşoğlu, Lozan için “Zafer diye yutturmaya çalıştılar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aksine herkesin sevse de sevmese de uluslararası anlaşmalara uyması gerektiğini söyledi. Çavuşoğlu, işkence iddialarına karşı raporu açıklama ve dokunulmazlık kriterlerinde ise Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerine uyma sözü verdi. Çavuşoğlu’nun sözleri şöyle: Lozan’a herkes uymalı: Uluslararası anlaşmalara herkesin saygı duyması gerek. Ama bu, anlaşma için “eksik midir değil midir” diye görüş bildirmemize engel teşkil etmez. İdamda halkı ikna ederiz: 23 yıllık eşim ilk defa beni tehdit etti, “İdam cezasına karşı çıkarsan, ilişkilerimi gözden geçireceğim” dedi. Bekledim, sonra ikna ettim, halkı da ikna ederiz. Şeffaflık sözü: Çavuşoğlu, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin yayımlayacağı raporu kamuoyuyla paylaşma sözü vererek “Bugüne kadar 3 binden fazla kişi göreve geri döndü. Yanlışlıklar yapılıyor ama yanlışları düzeltmek bizlerin görevidir. Her şeyden önce ilahi adalet var. Bugüne kadar tüm raporların açıklanmasına izin verdik; yine açık olacak, yeter ki objektif olsun. Şeffaflık önemlidir” dedi. Basın özgürlüğü: En acımasız eleştirenlerin hiçbirine de dokunulmuyor; Erdoğan da açtığı davaları geri çekti. Karikatür krizi Öte yandan Malta’nın AİHS’yi imzalamasının 50’nci yılı nedeniyle açılan sergide AKP milletvekili Leyla Şahin Usta’nın bir danışmanı kolajı yırttı. Danışman, Danimarka’da yayımlanan ve büyük tepki çeken Hz. Muhammed’in karikatürünü kalemle kolajdan çıkartarak Bakan Çavuşoğlu’na iletti. Çavuşoğlu da sergide bu karikatürün yer almasının kabul edilemeyeceğini belirterek AKPM Başkanı Agramunt’a tepkisini dile getirdi. Olayı “vandalizm” olarak nitelendiren Avrupa Konseyi yetkilileri ise Türk delegasyonuna, benzer bir davranışın tekrarlanması durumunda ilgili kişinin binaya girmesinin engelleneceği uyarısını yaptı. Türk Heyeti Başkanı Talip Küçükcan da Konsey yetkililerine, danışmanın tavrının kabul edilemez olduğunu söylerken sergide duyarlılıkların dikkate alınmamasından yakındı. l STRAZBURG kemal ve Akman İki gazeteci tahliye edildi İstanbul Cumhuriyet Başsav Lale Kemal cılığınca, kayyım atanan Zaman ga zetesinin eski çalı şanlarına ve yöne ticilerine yönelik yürütülen soruş turma kapsamında tutuklanan Nuri Nuriye Akman ye Akman ve Lale Kemal’in avu katları nöbetçi mahkemeye mü vekkillerinin tahliyesi için baş vuru yaptı.Talebi inceleyen 10. Sulh Ceza Hâkimliği, Akman ve Kemal’in tahliyesine karar ver di. Gazetede yönetici olan ve çalışan 47 şüpheli hakkında gö zaltı kararı alınmış, bu kapsam da Akman ve Kemal tutuklan mıştı. Aynı soruşturma kapsa mında, Ali Bulaç, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan, Mustafa Ünal’ın tutukluluğu devam edi yor. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle