18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 16 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Altın klozette sömürgecilik karşıtı eylem Çağdaş sanatçı Maurizio Cattelan’ın New York Guggenheim Müzesi’ne konuşlandırdığı, kullanılabilir sanat eseri Altın Klozet’i değerlendiren kimliği belirsiz bir eylemci, ABD’de kültür kurumları ve bürokratlar ile resmi güvenlik güçlerinin yerli ve azınlıktaki halklara karşı or taya koydukları ırkçı tutumu, “Kristof Kolomb Günü”nde protesto etti. Eylemci, “Amerika” adlı sanat eserine kırmızı beyaz renklerle “Burayı sömürgecilikten kurtarın” yazılı olan bir çıkartma bıraktı ve bu eylem, New York sokaklarında üç maddelik bir broşürle de desteklendi. [email protected] Perşembe 13 Ekim 2016 OYUN YAZARI TUNCER CÜCENOĞLU’NDAN DEVLET TİYATROLARI YÖNETİMİNE PROTESTO Bütün oyunlarını çekti Oyunları 27 dile çevrilen ve pek çok ülkede sahnelenen ve repertuvarlara alınan oyun yazarı Tuncer Cücenoğlu, T.C. Kültür ve Bakan Nabi Avcı’ya açık mektup yazan oyun yazarı Tuncer Cücenoğlu: ‘Ülkemizi rim; Türkiye’nin imajını alt üst eden bu yönetim vakit geçirilmeden görevden alınmalı ve Devlet Tiyatroları içinden seçilecek ehil ellere teslim edil Turizm Bakanı Nabi Avcı’ya açık mek zor durumda bırakan bu çapsız melidir. Ancak benim için bunun da tup yazarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndaki (İBŞŞT) tüm oyunlarını geri çektiğini açıkladı. Cücenoğlu söz konusu mektubuna, eylül ayı sonunda bir oyununun galası için Litvanya’ya gittiğini, orada Tür Tuncer Cücenoğlu yönetim görevden alınıncaya kadar Devlet Tiyatroları repertuvarındaki tüm oyunlarımı geri çekiyorum’ ötesindeki sağlıklı yaklaşım; Devlet Nejat Birecik, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde vekâleten Tiyatroları’nda görev yapmakta olanlarla, çeşitli nedenlerle emekli olmuş (65 yaşını aşmamış) sanatçıların da aday olmalarını sağlayarak yapıla bulunuyor. cak bir seçimin önünü açmanız işin kiye’deki kültür sanat ortamına dair doğrusu olacaktır. Bu yöntem mil yurtdışındaki olumsuz görüşlerin da şı olmayı başarmışlardır.” aşkın şehit vermiş ve şükür ki li irade vurgusunu sürekli yapmak ha iyi farkına vardığından bahsederek Cücenoğlu mektubunda bu kanlı kalkışmayı engellemiş ta olan sizler için de yararlı olacak ve başlıyor. Ayrıca Cücenoğlu, Devlet Ti Devlet Tiyatroları’nın iki yıl bir ülkenin tiyatrosunda böy yurt dışındaki bu kötü algının gideril yatroları Genel Müdürlüğü’nü veka dır beşrejisörsüz kaldığını, le bir anlayışın egemen olma mesinde büyük katkı sağlayacaktır gö leten sürdüren Nejat Birecik’i de isim repertuvarın yürekler acı sı vahimdir. Repertuvar yürek rüşündeyim. Kuşkusuz karar sizindir.” vermeden eleştiriyor: sı olduğunu, ayrıca ‘FETÖ’yle iliş ler acısı olup birkaç düzeyli oyun dı Ödüllü oyun yazarı mektubunu ku “Özellikle yakın zamanlarda Dev kisi’ olduğu düşünülebilecek kişile şında, genellikle düzeysiz oyunlar rum repertuvarındaki tüm oyunlarını let Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nce rin yazdığı metinlerin sahnelenme la Devlet Tiyatroları mahalle tiyatro ‘mevcut çapsız yönetim görevden alı repertuvar oluşturulmasıyla ilgi si dolayısıyla kuruma yönelik kuşku ları konumuna düşürülmüştür. Bu ka nana kadar geri çekme’ kararını açık li yapılan talihsiz açıklama nedeniy larının arttığını da vurguladı: “Bu du rarları alan kurullarda; çocuklarını FE layarak noktalarken, bu davranışının le Türkiye’nin itibarı üzülerek belir rumda ülkemizi kültür sanat ve tiyatro TÖ okullarında okutan, onların gazete Bakan Avcı’nın şahsına karşı bir duruş teyim ki sıfırlanmıştır. Türkiye’miz bağlamında bu duruma düşürenlerin, lerinde uzun yıllar yazan kişilerin yer olmadığını da belirtti: “Oyunları Dev birçok Avrupa ülkesinde olduğu gi hepimiz için bilinen bir çetenin gizle alması, bu kişilerin bununla da kalma let Tiyatroları’nda sürekli sahnelen bi Litvanya’da da, tiyatroların sahne nen elemanları olduğundan asla kuş yıp edebi değeri olmayan metinler ya mekte olan bir yazar olarak yanlış bir leyeceği oyunlara engeller koyan, bir kum yoktur. Devlet Tiyatrolarımızdaki zarak bunları sahneletmeleri, yukar anlamaya meydan vermemek amacıy çok dünya yazarını yasaklayan, hatta bu yönetim kendi sanatçıları olan kad da ifade etmeye çalıştığım kuşkuları la, Devlet Tiyatroları’mızdaki repertu söz konusu tiyatroları kapatmaya ha rolu 16 rejisörüne görev vermezken, mı daha da artırmakta ve hatta somuta vara girmiş tüm oyunlarımı, ülkemizi zırlanan, operaya, baleye düşman bir kurumdan ve kurum dışından bir sü dönüştürmektedir.” zor durumda bırakan bu çapsız yöne ülke konumuna düşürülmüştür. Kaldı ki Devlet Tiyatrolarımızın ilk genel müdürü Sayın Muhsin Ertuğrul’dan, rü hak etmeyen kişiden hizmet almaya çalışmaktadır. Yine koskoca bir kurum başrejisör atanmadan yönetilmeye ça ‘Çapsız yönetim görevden alınmalı’ tim görevden alınıncaya kadar geri çekiyorum. Bu mektup size karşı yapılmış bir mevcut genel müdür vekilinden önceki, son genel müdürüne kadar, hiçbir yöneticisi, ülkemizi dışarıda böylesine zor bir durumda bırakmamış tam tersine ülkemizin diğer ülkelerle olan ilişkilerindeki olumlu gelişmelerde koçba lışılmaktadır. Kurum iki yıldır başrejisörsüzdür. Hazırlanan repertuvarda da, darbe karşıtı bugün klasik olmuş yerli ve yabancı oyunlar bile yer bulamamaktadır. Büyük bir darbe tehlikesi yaşamış, Meclis’i bombalanmış, 200’ü Cücenoğlu mektubunda Devlet Tiyatroları’nın Türkiye’nin imajını yerle bir eden mevcut yönetiminin vakit kaybetmeksizin görevden alınması gerektiğine dikkat çekti: “Bu ülkenin önemli bir oyun yazarı olarak öne karşı duruş değil, tiyatromuzun ve ülkemizin bugünü ve geleceği için kaleme alınmıştır. Yeni görevinizde başarılar diler, durumu bilgilerinize sunarım.” l Kültür Servisi Dostları Kırca’yı unutmadı Yakalandığı karaciğer kanseri nedeniyle te tiyatrodaydım. Tiyatrodaki fotoğraflar, onun ruhuy Motto Müzik, yeni sezon programlarının Tuz Gölü’nde çekilen videosu ile Türkiye’nin doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğine de işaret ediyor. davi gördüğü hastanede ge la beraberdim ama görün çen yıl hayatını kaybeden tülere hiç bakmadım. Ne ünlü sanatçı Levent Kırca ‘Olacak O Kadar’ skeçleri dün, ölümünün birinci yı ne, ne onunla çektiğimiz lında Zincirlikuyu’daki me filme baktım. Şu anda se zarının başında anıldı. An venleri ve yakın dostlarıy maya katılan Kırca’nın oğ la birlikteyiz ama ben da lu Oğulcan Kırca, oyuncu ha çok orada onun görün lar Murat Gören ve Cengiz tüsünü görerek onunla be Güleryüz, söz yazarı Sezen Cumhur raberdim. Ona olan özlemi artırmak Önal, sevenleri ve dostları Kırca için tan ziyade onu daha çok içsel olarak dua etti. Anmanın ardından açıklama yaşamayı, sanki benim bir parçam larda bulunan Kırca’nın oğlu Oğulcan Kırca, bir yılın bir ömür gibi geçtiğini belirterek, “Onunla sakin ve baş başa 5 dakika için ömrümden 5 yılımı verirdim. Geçen bir yıl boyunca sürekli mış gibi burada olsa ne yapardı nasıl reaksiyon verirdi gibi düşünmeyi, yani kendi kapasitemden daha üst bir şekilde davranabilmeyi özlemeye tercih ederim” dedi. l İHA 21. yüzyılda kadın müzeleri... “Kadın Müzesi:Toplumsal Bellek Merkezi ve Kapsayıcı Mekân Uluslararası Kadın Müzeleri Konferansı” 20 22 Ekim 2016 tarihleri arasında İstanbul’da düzenleniyor. İstanbul Kadın Müzesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi ortak çalışmasıyla düzenlenen konferansta, kadın müzelerinin 21. yüzyılda toplumsal değişimdeki yol açıcı et kileri kadın müzesi müdürleri, küratörler, sanatçılar, akademisyenler, aktivistler ve kadın örgütlerinin katılımıyla tartışılacak. Kapsayıcı konseptler uygulayan kadın müzelerinin davet edildiği konferansta, yerel düzeyde kapsayıcılık, küresel bağlamda kapsayıcılık ve barış kültürü başlıklarıyla üç kadın müzesi kategorisi sunuluyor. l Kültür Servisi Motto Müzik Tuz Gölü’nde YouTube üzerinden yayın yapan müzik kültürü ve eğlence kanalı Motto Müzik, yeni yayın dönemine başladı. Motto Müzik, yeni sezon programlarının Tuz Gölü’nde çekilen videosu ile Türkiye’nin doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğine de işaret ediyor. 2014 yılından bu yana müziğe yatırım yapan sigorta şirketi Allianz Türkiye’nin müziğe erişmek, müziği öğrenmek isteyen herkese Türkçe içerik sunan dijital platform Motto Müzik yeni yayın dönemine girdi. Motto Müzik’in yeni sezon videosu Türkiye’nin tabiat harikaları ara sında gösterilen ve önlem alınmazsa ‘çöl olma tehlikesi’ altında olan Tuz Gölü’nde yapıldı. Bu video ile Motto Müzik, sürdürülebilir doğal kaynaklar için bireylerin yanı sıra kurumların da görevi olduğuna işaret ediyor. Motto Müzik’te yeni dönemde de “Yekta Kopan’la Noktalı Virgül”, Murat Meriç’in sunduğu “Plak Dolabı”, Barış Akpolat’ın “Neye Niyet, Neye Kısmet”, Şenay Akkurt’un “Hayat Bana Güzel”, Kemal Tuğrul Sümer’in “Düz Konser Adamı” programları devam ediyor. l Kültür Servisi Nilgün Marmara’nın günlüklerinden bir araya getirilen Defterler’i yayımlandı İntihar mektubu ilk kez yayımlandı Everest Yayınları, Nilgün Marmara’nın günlüklerini bir araya getiren Defterler’ini yayımladı. Yayınevi bir basın duyurusuyla Defterleri “Marmara’nın günlüklerinin, ‘Kırmızı Kahverengi Defter’ adıyla izinsiz bir şekilde yayımlanmasından itiba ren başlayan yanlış anlamalar, yersiz kuşkular, haksızlıklar, aşırı yorumlar silsilesine bir son vermek amacıyla eksiksiz olarak” yayımladığını açıkladı. ‘Defterler’ okurlara gündelik yaşama, çevresine, ilişkilerine bakışını yansıtarak, şimdiye kadar bilinenden, varsayılandan farklı bir Nilgün Marmara portresi sunacak. Nilgün Marmara’nın günlüklerini bir araya getiren ve intihar mektubunu da içeren ‘Defterler’in ardından, şairin geride bıraktığı notlar, yazılar ve fragmanlardan oluşan ‘Kâğıtlar’ da yayımlanacak. l Kültür Servisi Ali Deniz Uslu’dan ‘Asfalt Yengeci’ Gazeteciyazar Ali Deniz Uslu’nun, yeni kitabı “Asfalt Yengeci” İnkılâp Kitabevi’nden çıktı. “Girdap Balıkçısı” ve “Karganın Duyduğu”ndan sonraki üçüncü kitabında Ali Deniz Uslu, şiirleriyle zihinlerin arka odalarına tekinsiz bir davette bulunuyor. Kitabın kapak ve bölüm görsellerinde “Karganın Duyduğu” kitabında olduğu gibi yine tasarımcı Berkcan Okar’ın imzası yer alıyor. Kitabın arka kapak yazısında, Ali Deniz Uslu’nun denizinde hem dalga, hem fırtına hem de dinginlik olduğu ve anlatılarında da insanın ruhuna dokunan bir bütünlük bulunduğu vurgulanıyor. l Kültür Servisi 50 film bir kitapta... İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., kentte 1950 ile 1980 yılları arasında çekilen Yeşilçam filmlerine yansıyan fiziki, kültürel ve toplumsal manzaraları ya kından inceleyen “Yeşilçam Sineması’nda İstanbul: Değişen Kültür ve Toplumsal Yaşam” adlı bir kitap yayımladı. Kitapta, “İstanbul Geceleri”nden “Üç Arkadaş”a, “Keşanlı Ali Destanı”’ndan “Ah Güzel İstanbul”a, “Sevmek Zamanı”’ndan “GelinDüğünDiyet” üçlemesine uzanan 50 film yer aldı. Kitap, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Barış Bulunmaz ve Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Osmanoğlu’nun ortak çalışması. l Kültür Servisi Wajda öldü dediler... “Batırın kalemlerinizi kanıma, yazınızı öyle yazın! Wajda Polonya’yı terk etmeyecek!” Andrzej Wajda öldü dediler, ilk önce bu sözü aklıma geldi. Zaten hiç çıkmamıştı ki! Danton filmini çekmek için Fransa’ya gelmişti. Sistemi eleştiriyordu, Polonya’dan ayrılıyor mu diye soran gazetecilere verdiği yanıttı bu. Hayır, önce “Ah gençliğim!” geldi yerleşti içime... Wajda öldü dediler, ben aptal, neredeyse dünya duracak sandım. Oysa bizim gazetede bile 5 satırlık bir haber olabildi ancak... Polonyalılık bilinci 20. yüzyılın ikinci yarısında dünya sinemasına damgasını vurmuştu. Onun filmleri sadece bir kimlik arayışının izini değil, Polonya’nın tarihsel birikiminin, siyasal evrelerinin, toplumsal çalkantıların da izini sürerek, bir “Polonyalılık” bilincini geliştirdi. Bunlardan damı tılmış bir ulusal direnişin simgesiydi. Sonuçta toplumun vicdanı oldu. Babası katledilen, 16 yaşında Nazi işgalinde direnişe katılan çocuktan, Polonya edebiyatıyla beslenen, sinema tarihinin geçmişiyle zenginleşen bir ustaya dönüştü. (“Küller ve Elmaslar” çocukluk anılarından kaynaklandı.) Polonya geleneğindeki romantizmi ve Slav hüznünü tüm filmlerine kattı. 40’ların ABD sineması ve İtalyan yeni gerçekçilik akımından, De Sica, Visconti’den etkilendi. Tartışmayı, eleştiriyi hiç gözden kaçırmadı. Ama her şeyden çok ruh derinliğini araştırdı ve vurguladı. Bunlar onun biçemini de belirleyecekti: İnceden inceye işlenen bir barok stili... Her tür baskıya karşı Wajda’yı dünyaya tanıtan kuşkusuz “Mermer Adam” (1977) filmi oldu. Ünlü üçlemesinin ilk filmiydi. Film içinde film anlayışıyla (70’lerden, Stalin dönemine bakış) iki farklı dönemi ele alan müthiş bir eleştiriydi. Bir sinema başyapıtı olan bu filme, başta ABD ve kapitalist dünya biraz da aha işte ustanın komünizm eleştirisi diye dört elle sarıldı! Oysa usta her dönemde sistemleri eleştirmekten geri kalmadı. Ve bu filmi Wajda sosyalist dönemde çekti! O des Andrzej Wajda, Oscar Ödülü’nü Jane Fonda’nın elinden alırken. potluğa, totalitarizme, baskıya ve zorbalığa karşıydı. İnanmayan devam niteliğindeki “Demir Adam” (1981) filmine baksın. Gdansk tersanelerindeki direniş, Dayanışma Sendikası üzerine bu filmle Cannes’da ödül kazandığında “Biliyorum, ödül benden çok sendikaya veriliyor” diyecekti. Üçlemenin son filmi “Halkın Adamı” (Walessa) 3 yıl önceydi. Nâzım Wajda ruh ikizliği “Mermer Adam”ı izledikten sonra ben Nâzım Hikmet’le Andrzej Wajda’nın ruh ikizliğine iyiden iyiye inandım. Romantizm, Polonya’da değil, tüm Doğu Blo ku ülkelerinde tiyatrolar aynı zaman da parlamento, kilise, üniversite, di reniş alanı, sokağın sesi olarak işlev görürdü. Wajda 1960’tan başlayarak önce kendi ülkesinde, sonra ülkesi dışın da da oyunlar yönetti. “Oyun sah nelerken, film yönetmeni olduğumu unutmaya çalışıyorum” diyordu. Ti yatroda izleyiciyle ilişki bana heye can veriyor diyordu. Daha çok kla sikleri sahneliyordu. Ondan Krakow’da 80’li yıllarda iz lediğim iki oyun Dostoyevski “Ecin niler” ve Sofokles’in Antigone’siy Dostoyevski’nin ‘Ecinniler’ oyunundan... di. İkisinde de metne sımsıkı bağlı kalmış ama güncel sorunları orta direniş, aşk, tutku, eleştiride buluşan ruh ikizleri... Nâzım’ın “Saman Sarısı”ndaki şu beş satır, “Mermer Adam” filminin özüdür sanki! Şiirde ve filmde geçen Nova Huta, (Yeni Hayat) Krakow yakınlarında Stalin döneminde işçiler için işçilerin inşa ettiği bir semttir. “vakıt hızla ilerliyor gece yarılarına yaklaşıyoruz / vuruyor bulutlara kızıltısı No ya koymuştu. Antigone’de oyunu Gdansk tersanelerine taşımıştı. Koca koroyu önce askerlere, sonra diktatöre (Kreon’a) peşkeş çeken sanayici ve işadamlarına, sonra din adamlarına, sonra yalaka medya üyelerine dönüştürmesini hiç ama hiç unutmayacağım... Wajda öldü dediler... Filmleri, oyunları yaşıyor, yazı yaşıyor... va Huta’nın” diyor şair, Wajda’dan yıl lar önce. Ve şöyle devam ediyor: “orda köy lerden gelen genç işçiler madenle bir likte / ruhlarını da alev alev döküyor ye ni kalıplara / ve ruhların dökümü made nin dökümünden bin kere zordur” Wajda’nın tiyatrosu Soğuk Savaş yıllarında yalnız C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle